25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 2003 CUMA 14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr ^T^ 'Jiren Şişen ile Karasaçlı Güzel' oyunu Adana'daki festivaide büyük ilgi gördü iatar yazardan sufî yorumHAYATİ ASILYAZia Sabancı Vakfi (YAKSA) ile Dev- let Tiyatrolan'nın birlıkte düzenledik- leri 5. Uluslararası Adana Tiyatro Festıvali, Tataristan GaHasker Dev- let AkademikKamal(Kemal) Tîyat- rosu'nun göstenmiyle sona erdi. Ün- lü Tatar yazar Naki İsanbefin( 1899- 1992) yazdığı, bir sufirıin yaşamını anlatan "Jiren Şişen ile Karasaçh Gü- zel'' adlı oyun büyük ilgi uyandırdı. Çağdaş Tatar yazan İSaki tsanbet, <iilci ve özellikle şişendıl ustası ola- rak tanınmaktadır. Şişen si\Tİ dil an- lamına geliyor. "Jiren, yani Jirence adh Idşinin gerçekte yaşayıp yaşama- dığını bilnıiyorum. Jiren adiı kişiyle iJgiü halk arasında değişik söylemler, masallar. öyküler, bilmeceler yaygın- nıış. İdil-Cayık kıyılannda yaşayan kardeş uluslar Başkurt Kazak, Öz- bek halklan arasında onun halk öy- küleri ünlüdür." Bırkaç tümceyle böyle tanıtıyor "Jiren Şfşen"i Naki tsanbet. Kamal Tiyatrosu, tsanbet'in sözünü ettiğim bu oyununu oynar- ken Kazan'ın bir dığer ünlü tiyatro- su olan Kerim Tînçurin de, yine îsan- bet'in "Hoca Nasrettin" oyununu sahneledi. Çok beğenilen oyun, Ak- şehir Belediyesi'nin temmuz ayında düzenleyeceği Nasrettin Hoca Festi- vali'ne çağnldı. Tataristan'ın halk ozanı Naki Isanbet. Tatar edebiyatının ünlü yazan: ozan, oyun yazan, bilim adamı, Tataristan'ın halk ozanı ola- rak tanınmaktadır. Aynca, Tataris- tan'ın Ansiklopedisti adını almış, Ta- tar halkbilimcisi olarak da ayn bir yeri vardır. Üç ciltlik "Tatar Atasöz- leri ve Deyimleri Sözföğü"yle (1968) G. Tükay Ödülü'nü alan îsanbet ay- nca Tataristan ve Rusya De\ let Ödül- leri'nin de sahibidir. 30'un üzerinde sahne yapıtı olan yazann güldürüle- ri çok ünlüdür. Burada sözünü etti- ğim her iki oyununu çok başanlı bul- duğumu söylemek isterim. "Jiren Şişen ile Karasaçlı Güzerin baş kahramanı Jiren Şişen ünlü bir su- fist, tasavvufla uğraşıyor. 14. yüz- yılda yaşadığı biliniyor. Ozan, söz ustası, kendi özgürlüğünü hiçbir de- ğerle ölçmüyor, "Yunus Emre" or- neği, bir gönül zengini. Bu ana ka- ~ rakteri genç oyuncu Iskender Hayrul- lin olağanüsrü başanyla oynuyor ve bürün bunlan olabildiğince doğru yorumluyor. Eşı rolündeki Karasaç- lı Güzel de onun gibı sivıi dilli, şiir- sel duygular yüklü bir eş. Bu rolde Lutsiya Hamitova çok özgün karak- ter çizimiyle başanlı bir çe\Tİmsel oyunculuk örneği verdi. Takım oyun- culuğu bakımından da üst düzeyde bir yımun başkahramanı Jiren Şişen ünlü bir sufist, tasavvufla uğraşıyor. 14. yüzyılda yaşadığı biliniyor. Ozan, kendi özgürlüğünü hiçbir değerle ölçmüyor, 'Yunus Emre' örneği, bir gönül zengini. Bu ana karakteri genç oyuncu Iskender Hayrullin olağanüsrü başanyla oynuyor. Eşi rolündeki Karasaçlı Güzel de onun gibi sivri dilli, şiirsel duygular yüklü bir eş. Bu rolde Lutsiya Hamitova çok özgün karakter çizimiyle başanlı bir çevrimsel oyunculuk örneği verdi. oyun izledik. Müzik ve danslar bize çok yakındı. Tasavvuf müziğine ya- kın çok özgün bir müzik bestelemiş olan MaksudeŞemseddinova, geçen yıl Kazan'da yapılan 7. Türk Halk- lan Tiyatro Festivali'nde bu müzi- ğiyle 'en iyi mûzik' ödülünü; dekor- lan yapan Tan Enikov da 'en iyi de- kor' ödülünü almıştı. Oyunun yönetmeni Ferit Bikçan- tay da Çok başanlıydı. Tasavvufu ya- zanna göre yorumlamış. Yazar da su- finin yaşam ve felsefesini ortaya çı- kardığı için, yazar-yönermen işbirli- ği üst düzeyde. Araytırmacı yönü 1991'de "6105"; bitırdıkten sonra yaptığı sahnelemelerle kısa sürede adını duyuran Bıkçantay 1998'de iki kez seçici kurul üyesi olarak izledi- ğim oyunlanyla en iyi yönetmen ödül- lerini almıştı. Oyunda çözümsel ger- çekçiliği de, şiirsel gerçekliği de en iyi biçimde yorumlamış. Tasavvufla uğraşan bir sufıyi yorumlaması, onun değişik bir yönünü gösteriyor. Tan- n, evTen, insan ilişkilerini bir bütün- lük içerisinde oyuna yansıtmış olan İsanbet'in araştırmacı yönünü de us- taca ortaya çıkanyor. 14. yüzyılda yaşamış bir sufiyi bu kadar başany- la yazmış olması, tasavvuf edebiya- tının dennlığine inebilmesi, Mevla- na'nın Doğu-lslam kültürünün temel yapıtı sayılan "Mesnevi"sini iyi bil- diğini gösteriyor. Ünlü sufi ve ke- lam bilgini Kuseyri'yı (986-1072) ve onun ünlü yapıtı u Risale''yı de bilme- si araştırmacılığının önemini açık- lar. Tasavvuf ehli olmasa, sufiyi bu kadar iyi inceleyebilir mi? Dinsel ve felsefi düşüncenin îsan- bet'te üst düzeyde olduğu görülüyor. Bikçantay, işte bu oyunla geçen yıl 7. Türk Halklan Tiyatro Festivali'nde en başanlı yönetmen ödülünü almış- tı. seçici kuruldaydım, 1998'de de en iyi yönetmen ödülünü almıştı. Niko- lay Yukaçev ın. Ziganşin'in, Bare- yev'in, Rauşenya Yukaçeva'nın, Ra- mil Vaziyev'in, Gabdullin ın. Mu- hammetgaliev'in, İldus Ahmetza- nov'un, Safının ve diğerlerinin ba- şanlannı anmadan, takım oyunculu- ğunu övmeden geçmenin çok güç ol- duğunu da belirtmeliyim. Ayla Makas ile öğrencilerinin en seçkin eserlerinin yer aldığı sergi Caferağa Medresesi 'nde , Geçmişten günümüze 'ebru9 SERKAN YILDIZ Sultanahmet'te bulunan Ca- ferağa Medrese-si'nde önceki gün açılan, 'Ebnı' sanatı hoca- sı Ayla Makas ile 24 öğrenci- sinin en seçkin yapıtlannın yer aldığı sergi 25 Mayıs'a kadar sanatseverlerce gezilebilecek. Ebrunun, günümüze usta-çı- rak ilişkisi içerisinde gelmiş bir kâğıt boyama sanatı oldu- ğunu belirten Makas şöyle ko- nuştu: "Kaynağı Orta Asya olan ebru, Osmanhlarda daha cokcBtyankâğıdıveyazjdakul- iamlmışür. Günümüzdeyse du- varlan süslemektedir. Sözcük anlamı suyun yüzü, haret bu- lutumsu, danıarh kâgrt olan eb- ru 16. yüzydda yayüdığı Avru- pa'da Türkkâğıdı adını ahnış- ur. Ebru yapunında kitre, sığır ödü, su, tekne, oksit boyalar, at- küı ve gül datandan yapdmış ftr- çalar kullanıhr." IÜ Edebiyat Fakültesi Doğu Dilleri Bölümü'nü bitiren Ma- kas, Nur Taviloglu ile başladı- ğı ebru çalışmalannı Fuat Ba- şar ve Hiknıet Barutçugil ile sürdürdü. 4 yıllık Ingilizce öğ- retmenliğinden sonra zamanı- nın çoğunu ebru sanatına ve öğrencilerine ayıran sanatçı, halen Caferağa Medresesi'nde ve Fatih'teki kendi işliğinde ebru derslen veriyor. Bilinen en eski ebrulann Ari- fı'nın 1539 tarihli Guy-ı Çev- gan (Topkapı Sarayı'nda), Mir AB'nin 1539 tarihli iki kıtası- nın bulunduğu Ebrular (IÜ Ki- taplığı), 1544 tarihli Maliki Deylemi tarafindan talik kıta- nın yazıldığı ebrular olduğu- nu belirten Makas, "Günü- müze gelene kadar ebru sana- üna aşama kazandıranlar Şe- bek Mehmet Efendi, Hatip Mehmet Efendi, Şeyh Sadık Efendi, Hezarfen Ethem Efen- di, Necmettin Okyay, Bekir Efendi, Sami Okyay, Sacit Ok- yay ve Mustafa Düzgün- man'dır" dedi. sanatmın kaynağı Orta dayanıyor. ; KÜLTÜK • SANAT (0212) 2t3 19 7İ I C M N B ü l ı B Ü Y O K S E H İ R B E b E O İ Y E S İ /rrrı 1 GEMAL RESİT REY KONSER SAbONU v^f İSTANBUL'UN FETHİ'NİN 550. YILI ETKİNLİKLERİ 23 MAYIS CUMA SAAT:20.00 Birtelefon uzağınızdayız... Basın TV Radyo Internet Medya İzleme Analiz ve Araştırma Merkezi A.Ş. www.izlem.com.tr fel: (0212) 291 85 95 (Pbn) R » (02! 2) 29! 85 99 Mstez Mah. Prcrf. NuretflnMazhatOiaaSk. Nk3 15 - M291 ŞşMSIANBUI. KORSANKİTAP, ÜLKE KÜLTÜRÜNÜN K.AHA LEKESİDİR. Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri \Ieslek Birliği (BESAM) Dil Derneği'nin Türkçe Sözlük'ünü, Yazım Kılavuzu'nu kullanmak hem Türkçe'ye, hem derneğe katkıdır. Bilgi için: 0312-425 83 60 KÜLTÜR • SANAT "İSTANBUL ŞARKILARI" Solist: Mehmet Güntekin ANKARA SANAT TİYATROSU 4O. Yıl Koı I bütuten Buçiine Esin'titer V ESİNAF^AR&TARIKÖCAL 17-18 MAYIS C.tesi-Pazar Saat: 20.30 BEYOOLU - BEYOGLU 251 32 40 KADIKOY - BROADVVAY 346 14 81 12 15-14.30-16 45-19 00-21 15 11-15-13 15-15 15-17 15-19 15-21 15 t,ı*n Mtftta «II* 454 15 5 Kirienen Dünyamızı Fidan Dikerek Arıtalım ORMAN BAKANLIĞI BEYKOZ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2000'588 Karar No: 2003 212 Asiye Bağcı tarafindan Cengiz Bağcı aleyhine açı- lan gaipiik davasmm yapılan açık yargılaması sonun- da; Mahkememizin 15.04.2003 tarih, 2000/588 Esas, 2003 '212 Karar sayılı ilamıyla davacının davasının KA- BULÜ tLE, Ardahan Ili, Merkez tlçesi, Tunçoluk, Cilt No: 61, Hane No: 92. BSN: 3'te nüfusa kayıtlı, Fazil ile Asiye'den olma, 18.02.1967 doğum tarihli CEN- GlZ BAĞCI'run davacının hukuki yaran bakımından MK'nun 32. maddesi uyannca GAİPLİGÎNE karar ve- rilmiş olmakla; hüküm özeti ilanen tebliğ olunur. 24.04.2003. Basın. 24866 YAZIODASI SELİM İLERİ Kâğıthane Çiziktirmeleri (1) Eskiler oraya 'Sa 'dabad' demişler, sonu olmayan bah- tiyarlıklar beldesi. "Gidelim serv-i revanım yürü Sa'dabad'a"... En parlak günlerini Lale Devri'nde yaşamış Kâğıtha- ne, on dokuzuncu yüzyılın sonunda hâlâ gözde bir ge- zinti yeridir. Bir iki kartpostaldan yakalamak mümkün. Hüseyin Rahmi orayı Aşk Batağı (Bir Muadele-i Sevda) romanında sarakaya alır Bizim fayton dediğimize, frenkler 'viktorya' demek- tedır. Viktorya/fayton yokuştan inerken toz bulutu içine gi- rer. Dere kenarının ötesinde, arabalar handiyse bir dö- ner zincir oluşturmuşlardır. Kıyamet kopuyor. Göz gö- zü görmüyor. Hüseyin Rahmi Bey'e bakılırsa, Kâğıthane'yegelen- ler bülbülle, yeşillikle, bahar kokusuyla hiç mi hiç ilgi- lenmiyorlar. Etin çağnsı, tenin ürperişi. Orta halli kira arabasında bir çift pembeli! Birörnek giyinmiş haspalar. Lepiska boyalı saçlan adeta düğün zerdesinin rengini hatırlatıyor. Pembelilerin yaşmakları o kadar incelmiş ki, billur- laşmış pudra sanıyorsunuz. Bu hanımlar, Yaradan'ın resmettiği yüzlerine, kendi becerili elleriyle yeniden şekil vermişler. Çehrelere duvarcı malasıyla sanki Kâğıthane yoğur- du sürülmüş. Kaşlar kalemle uzatılmış. Lepiska saç- laıia o kuyruklu sürmeler tam bir tezat oluşturuyor. Ya- naklara boyama güller oturtulmuş... Hazır kostüm o günlerde de var, hovardalığa çıkmış 'esnaftakımı'nın sırtında. Mayer'de, Iştayn'da, çeke bü- züştüre, her bedene uyduruluyor. İşte hovardalar, ka- lıplı fesleri, san iskarpınleri ve afili bastonlarıyla, üste- lik pek eski bir faytonda kurum satarak, pembelilerin peşinden gidiyoriar. Esnaf kıyafetli bir sarhoş, körüğü çarpılmış fayton- da, boş rakı şişesini ahaliye gösteriyor, yayık yayık söyleniyor Tam eğleneceğimiz sırada anzorot bitti. Daha be- nim kafa rakıya doymadı ki... Yakınlarda meyhane yok mu? Burada böyle ayıkmı dolaşacağız? Günahtırbe... Kâtane'nin namusu bozulur. Içkisiz seyir mi olur!" Pespayeliğin yanında asalet: Paris'in araba fabrikalanndan yeni çıkmış, san ko- şumlan pırıltılı, iki heybetli katanaya bağlı, mükellef bir kupa. Açık tirşe feraceli hanımefendiler, kesme kristal camların arkasında, bir rüya gibi görünüyorlar. Gözler e(â, süzük; saçlar gümrah, kumral. Ne düzgünleri, ne pudraları göze batıyor. Arabacı değıl, sanki beyefen- di; saçlar taranmış, ellerde beyaz eldiven, beyaz toz rengi çizmeler, lacivert çuha üstüne san düğmeli elbi- se. O sırada yalınayak, kir pas içınde, pek sefil bir di- lenci kız, tekerlekler altında can vermeyi göze almış, kupanın arkasından koşuyon "Hanımefendiler, Allah sizi sevgili, nazik beylerini- ze bağışlasın. Dert verip derman aratmasın. Gülergül yüzceğizlerinizi soldurmasın..." Yağlı başörtüsü yelpir yelpir uçuşuyor. Dilenci kızın başına kırbaç iner. Faytonlar, kupalar iyi- ce yanaşmıştır birbirıne. Kızın ezilmesi an meselesi! Kız, kaçarken bedduasını da esirgemeyecektir "Elin kınlstn herif! Başcağızım biber gibi yandı. In- şallah siz de benim gibi dilenirsiniz." Kâğrthane'deki frenk seyyahlannın hepsinde şaşkın bir hal. Fötr şapkalan, şayak kostümleri, boyundan geçme dürbünleriyle mesireyi belleklerine yerleştirme- ye çalışıyorlar. Madamlannda tenler bol güneş gör- mekten bakır rengi, yüzlerini erkek çehresinden ayırt edemezsiniz. Yahudi tercüman, tatlıcı, macuncu, dilenci kız, ça- kırkeyif esnaf, rakı için bilgi veriyor. Frenk seyyahlan, ne kadar yakınında olunursa olsun, her birine dürbün- le bakıyor... Takvimde İz Bırakan: "Bulur bulmaz seni, kaybetmek tekrar..." Frances- co Maria Piave, La Traviata (Verdi), Türkçesi: Nazım Engin, Istanbul Şehir Operası Yayınlan, 1967. Sunay Akın İzmir'de • Kültür Servisi - Sunay Akın, tek kişilik yeni gösterisi 'Kumbaradaki Zürafa'yla bugün saat 21 .OO'de îzmir Ismet Inönü Sanat Merkezi'nde. Gösteride Amerika'ya yapılan ilk ve tek silah yardımı, Melih Cevdet Anday'ın bahriyeli abisinin yaşamı, Istanbul'a armağan edilen zürafalar ve tstanbul'da oynanan ilk gece maçı gibi şairin pek çok araştuması müzik, ışık ve slayt eşliğinde sunuluyor. (0 232 489 25 89) Bugge VVesseltoffla yeniden • Kültür Servisi - Yeni kuşak cazımn 'kuzey yıldızı', müzisyen, besteci ve prodüktörü Bugge Wesseltoft, bugün ve yann saat 23.00'te Babylon'da konser verecek. Jan Garbarek ile yıllarca birlikte çalışrıktan sonra, 90'lann başmda, müziğini kurallardan sıyınp 'geleceğin cazı' kavramıyla 'Jazzland' ekibini kuran sanatçmın adı, Eric Satie, Miles Davis ve Chick Corea gibi isimlerle anıldı. Doğaçlamayı müziğin bütününe yayan sanatçı, geçen yıl Istanbul Caz Festivali'nin de konuğu olmuştu. (0 212 292 73 68) K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear