22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7ŞJBAT2003CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR kutturfg cumhuriyet.com.tr 15 Belgesel türüne yeni bir soluk getiren, kaçınlmayacak nitelikte etkileyici bir yergi ilahbaöımlısıAmerika Çccuk yaşta iki öğrencinin, 20 Nisan 1999'da Colcrado'nun Littleton kentindeki Columbine Lisesi'ni basıp 12 öğrenciyle bir öğretmeni tüfeLleriyle vurarak öldürmesi olayı, ABE''nin gündemine bomba gibi düşmüştü 4yıl jnce. Medyarun derhal antenlerini uzat- tığı hı beklenmedik ufak çapta toplu kıyım olayı. çocuklann bik silah edinebildiği (ve canavara dönüştüğü) ABD'de, yediden yet- mişe. tüm toplumun silahla tutku derecesin- deki yakın ilişkisini açığa çıkarmıştı. Bu dehşet verici olayı çeşitli tanıklarla, ünlüler- le bizzat konuşup görüşen yazar-yönetme- nin, aynca çeşitli istatistikler aracılığıyla ve ABDyle öteki ülkeleri Jayaslayarak (örnek- se yılda Ingiltere'de 68, Almanya'da 325 ci- nayet işlenirken ABD'de bu sayı 12 binlere erişiyor), TV programı üslubuyla bir çeşit rö- portaj filmi havasında çektiğı Bowling for Co- lumbine belgeseli, epey ses getirdiği 2. Ba- ğımsız Filmler Festivali'nden hemen sonra Be- nim Cici Silahım adıyla bugün göstehme gı- riyor. 1954 Flint-Michigan doğumlu, otomobil fabrikası işçisi bir ba- banın oğlu olan gülmece yaza- n ve solcu belgesel sinemacı Michael Moore'u. 1996 Is- tanbul Festivali'nde göste- rilen, 1989 yapımı ilk filmi Roger ve Ben'ie tanımıştık ilk kez. General Motors'un Michigan'daki Flint kentini nasıl yok ettiğine ilişkın mizahi bir bakış altbaşlığını taşıyan Ro- ger ve Ben. bu yöredeki emekçilerin modern kapitalizmin dişlileri arasında ezilmelerinı, so- runun özüne inerek aktaran, etkileyici ve rahat- sız edici bir çokuluslu büyük şirket 'otopsi'siy- di. Bütünüyle adaletsiz ve antidemokratik sis- temi eleştiren Roger ve Ben'de, binlerce işçi- ye, ekonomik gerekçelerle yol veren. General Motors'un patronu Roger Smith'e mikrofonu uzatan Moore'un 1995 yapımı filmıyse. 'silah tacirlerinin Kâbe'si' ABD'nin 'militarist ru- hu'nu hicveden Canadian Bacon'dı. 'Mutluluk sıcaK bir sllahtır' Özellıkle Roger ve Ben'ie adını duyurup ge- nelde ağır, ciddi, kasvetli belgesel türüne yeni bir soluk ve format getiren Moore, keskin mu- halif söylemini, muzip ve taşkın mizahını, ABD'de işsizlik tavana vurmuşken ayakkabı Son yıllarda dörtfilmiyle belgesel türüne yeni bir şekil ve ruh veren Michael Moore'un son başyapıtı 'Benim Cici Silahım \ 'şoke edici, kışkırtıcı ve aydınlatıcı', farklı bir Bovvling For Columbine / Yönetmen, senaryo: Michael Moore / Kamera: Brian Danitz, Michael McDonough / Müzik: Jeff Gibbs / Oyuncular: Michael Moore, Denise Ames, Dick Clark, Charfton Heston, Barry Glassner, Marilyn Manson, Chris Rock, Matt Stone / ABD 2002 (Umut Sanat) fabrikasıru ucuz işçi-emek cenneti Endonez- ya'da kuran (ve utanmadan yoksul çocuklan üç kuruşa çalışrtrmanın meşru olduğunu ileri süren), Nike'ın patronu Phil Knight'ı sıkıştır- dığı ve bu çokuluslu ayakkabı tekelinin kirli ça- maşırlannı deştiği bir sonraki filmi The Big One'da da yineledi 1999'da. Dovvnsize This! ve Stupid White Men adlı çok satan iki lcita- bın da yazan olan Moore'un, katıldığı festıval- lerden çeşitli ödüller toplayan son işi Benim Cici Silahım ı, özetle ABD'de görmezden ge- linen önemli bir soruna parmak basarak toplu- munu sorguluyor, Hollywood'un ağır toplann- dan, Ulusal Silah Birliği Başkanı, 'şahin' Charlton Heston'u ve benzeri zihniyetleri ser- gileyerek. ABD'nin 'dünya jandannalı- ğı'ndan suçluluk duyan aydınlanndan Moore, hınzır, sivri dilli, anarşist bir komedyen tavny- la, korkunun felç ettiği, şiddete bağımlı olmuş, silah tüccarlannın keyif çattığı ülkesini kıyası- ya hicvediyor. Beatles'ın ünlü 'Mutluluk, dumanı rüten, sıcak bir silahtır' şarkısı gibi müziklerle ve baştan sona ironiyle bezenmiş filmde, şiddet, nefret ve öfkenin ABD'de her zaman iş yaptı- ğı vurgulanıyor. Amerlkalıdan kesMn ABD eleştlrlsl Alabildiğine bir korku ve tüketim kampan- yası içinde. beşikten mezara kadar çeşitli fobı- lerine karşı çareyi silah edinmekte bulan, çok sayıda kilitierle güvene aldığı, özel hayatıyla evini tehdit eden en ufak bir durumda, ilk tep- kisi derhaJ silahına sanlmak oluyor Amerika- lının. Hatta ev yapımı napalm bile üreten Ame- rikalıya karşılık Kanadalınınsa evini gece-gün- düz hiç kilitlemediği, CNBC-e'de gösterilip özel havranlar edinen South Park dizisinin çi- zerlerinin de Columbine Lisesi'nden yetiştik- leri, bankalann açtınlan hesaba karşılık müş- teriye tüfek hediye ettiği gibisinden bilgileri Pişmansan bedelini ödemeye hazır olıı Tape/ Yönetmen: Richard Linklater Senaryo: Stephen Belmer / Kamera: Maryse Alberti / Oyuncular: Ethan Havvke, Robert Sean Leonard, Uma Thurman / ABD 2002 {Bir Film) Festivalden piyasaya düşen, yeni haftanın yeni filmlerinden Kaset, Amerikan Bağımsız Sineması'nın yıldız yönetmenlerinden Richard Linklater'ın dijital kamerayla, Lan- sing'deki döküntü bir otel odasında çektiği, dostluk, aşk, ihanet sarma- lına dolanmış, 3 karakterli, yaman bir itiraflar-anılar demeti. Gizli bir şiddetin smırlan zorladı- ğı, klostrofobik bir mekânda geçen psikolojik-ahlaki birdram niteliğin- deki film büyük ölçüde oyunculuğa dayanıyor. Biri, yaşlı hippilere uyuş- turucu satan, son sevgilisinin terk et- tiği bir torbacı (Ethan Hawke), öte- ki Lansing festivalinde filmi göste- rilecek bir yönetmen (Robert S. Le- onard) olan 2 eski okul arkadaşının, daldan dala atlayan anılannı-itirafla- nnı, karanlık bir oda filmi atmosfe- rinde aktanyor Kaset. Konu, okuldayken ikisiyle kınş- tırmış eski taruş Leonardo DiCaprio 'yu 'Sıkıysa Yakala'dan sonra Martin Scorsese'nin 'Berlin Festivali'ni kapatacak olan 'Gangs ofNew York'unda da seyredeceğiz* Amy'de (Uma Thurman) düğüm- lendikçe sinir katsayısı artan, gergin bir kapalı oturuma dönüşen fijm, yıllar önce yeniyetmeyken ÖIü Ozanlar Derneğı'nde birlikte oyna- mış Havvke-Leonard ıkılisinı yeni- den bir araya getiriyor. Ionesco'va- ri bir absürd tiyatro oyunundan şid- det yüklü bir suçlama ve yüzleşme oturumuna gidip gelen, diyalog ağır- lıklı film, aslında senarist Belber'in bir oyununun uyarlaması. Tenis topu gibi oyunculan dola- şan, hareketli, dijital kameranın ön plana çıktığı, doğaçlama hissi uyan- dıran oyunculuklan tenis maçınday- mışçasına seyrettiğimiz bu bağım- sız film, yeşilaycı finaline karşın il- giyle tüketiliyor ama pek kalıcı ola- mıyor sonuçta. Zaten birbirleriyle haşır neşir ekibin besbelli dalgalan- nı geçtiği, dijital format ürünü bu te- atral deneme. öncelikle bağımsız sinemadan hoşlananlar için. Ethan Hawke-Robert S. Leonard'ın performanslan doğaçlamaya dayanıyor. İZLEYİCİ CÖZÜYLE ERDAL ATABEK Insan neden dolandırıcıyı tutar? "Sıkıysa Yakala", gerçek yaşamdan alınma bir öyküye dayanıyor ve yaşı küçük bir do- landıncının marifetlerini anlatı- yor. Anne babasının aynlığını protesto eden Franck evden kaçıyor. Filmin en zayıf noktası da bu. Bir çocuk anne babası aynldı diye bunları yapmaz, belki yapmak istediği bu tür şeyler için bahane bulur. Franck evden kaçtıktan sonra "karşıhksız çek yazılarak bankalann ödeme yaptığını" anlı- yor. Bunu anlamak ona yeni bir yol açacaktır, o da bu yolda zekâsının yardımıyla yürüyecektir. Franck, çok zeki deni- len çocuklardandır ve bu yüksek dereceli zekâ bütün doğru yolda kul- Ianılmayan zekâlar gibi başınm belası olacaktır. Yaşı küçük olan Franck (17 yaşındadır) duygula- nnın boş bulunduğu yerlerde açıklar verecektir, ama cüretkâr girişimleri onu aradığı sonuçlar- Ia buluşturacaktır. 'İçimizdeki suçlu' kim? Peki, biz izleyiciler, neden do- landıncıyı destekleriz? Bunu ger- çek yaşamda onaylamadığunız halde sinemada yakalanmasını neden istemeyiz? Dolandıncmm güzel, yakışıîdı, hoş görünümü mü bizi onun yanına çeker? Leonardo DiCaprio, Alain De- lon, Jean Paul Belmondo, Brad Pitt gibi sinema yakışıklılannm çekıciliği mi? Onların daha zeki, daha önde, daha başanlı oluşlan mı? Sistemi simgeleyenpolislere karşı sistem karşıtı oluşlan mı? Yoksa içimizdeki suçluyu uyandı- nşı mı? Seri katillerin kaçma-ko- valama öykülerinde bile şöyle bü- tünüyle polisin yanında olamayız. "İnsomnia"da katil yazar, onu kovalayan dedektif kadar suçlu olup olmadığını tartışmaya açı- yordu. Katil yazar rolündeki Ro- bin VVilliams, dedektifi oynayan Al Pacino'dan neredeyse daha masum çıkıyordu. Bu "Dolandı- ncının, hırsızın, katilin, suçlu- nun yanında yer alış" psikolo- jisinin kaynağı nedir? Belki de si- nemanın açığa çıkardığı en büyük sorunlardan birisi budur. "İçimizdeki suçlu" kimdir? tçımizde böyle bir suçlu var mı? İçimizde gizlenmiş "Birisini öl- dürmek isteyen" suçlu bu film- lerde ortaya mı çıkıyor. Ya da için- de yaşadığımız onca haksızlığa karşı gelen bir dolandıncı bilinç dışımızdaki "Robin Hood"unu karşımıza mı çıkanyor. Belki de yaşam boyu öfkelenip hiçbir şey yapamadığımız sosyal adaletsiz- liği bir hırsızın marifetleriyle "te- Iafi mi ediyoruz?" Ben "içimiz- de gizli bir suçlu yaşadığınr se- ziyorum. Kimimizde bir katil, hat- ta belki bir seri katil, kimimizde hakkını vermeyenlerden gizlice alan bir dolandıncı, kendisinden haksızca çalınanı geri alan bir hır- sız gizlenmiş bekliyor. Bunu hiç- bir zaman fark edemiyor, kabul edemiyoruz. Ama bir film, içimiz- de gizlice bekleyen suçluyu açığa çıkanyor. Onu görerek rahathyo- ruz, gönül ferabJığıyla destekliyo- ruz, gülüyoruz, alkışlıyoruz. Film bitince gene gündelik masum gö- rünüşlü yaşamımıza geri dönüyo- ruz. "İçimizdeki suçlu" gene es- ki yerine çekiliyor, toplumun onu suçlamasına izin vermeden yeni bir filmde ortaya çıkmayı bek- liyor. öğrendiğimiz bu aynksı filmde, çizgi film tek- niğiyle 20. yüzyılın ikinci yansı boyunca Iran, Şili. Vietnam, Nikaragua, vb. ülkelerdeki anti- demokratik darbeleri destekleyen ABD'nin 200 küsur yıllık tarihini özetleyivererek yansı- tan animasyon bölüm de harikaydı. Oyuncu-sunucu Moore'un can alıcı sorula- nyla, şakayla kanşık taşı hep gediğine oturttu- ğu, özünde halka silah-mermi satma politika- sını yeren. baştan sona ironik ve eleştirel sey- reden bu farklı belgesel, derdini seyircisini sık- madan eğlendirerek ve düşündürerek aktanyor iki saat süresince. Beylik deyişle çarpıcı, kış- kırtıcı, yürekli, cesur bir film niteliğindeki Be- nim Cici Silahım, aynca seyircisini fena halde bilgilendiriyor da. Kurmaca gibi ustaca tasar- lanmış ve çekilmiş bu kendine özgü belgesel, sonuçta her zaman rastlanmayan cinsten ve ke- sinlikle kaçınlmayacak türden. özgün bir baş- yapıt. Moore bu başyapıtıyla şimdiden sinema tarihinde seçkin bir yeri garantilemişe benzer... KEDt GOZU VECDİ SAYAR Seçmek "Bakarsınız özetleyivehr bir tek sözcük insanın bakışını birsavaşa. Dönüşür bir tek sözcüğe bakarsınız geçmişteki bir olayın bütün anlamı. Yıllar sonra, yeniden yazılmış, bir duvarda çıkar karşınıza.'' • • • 'Seçmek', Yapı Kredi Yayınlan'nın düşünce der- gısı 'Cog/to'nun son sayısının dosya konusu... Eyüp Ozveren 'Gitmekmi Güç, Kalmakmı?' diye sorar- ken, Ömer Madra 'Sorv Soranı Seçmek'ten söz açıyor. Ve daha pek çok yazann birbirinden ilginç yazılan var... Dosyayı okurken, dergi yöneticilerinin yaptıklan 'seçim'in çok isabetli olduğunu düşün- düm. Şu günlerde, herkes bir 'seçim 'le karşı karşı- ya degil mi? Hangi gazeteyi okuyacağımızdan hangi televiz- yon kanalını izleyeceğimize, hangi toplantıya katı- lacağımjzdan hangi filme gideceğimize kadar her gün pek çok konuda 'seçim' yapmak durumunda kalmıyor muyuz? Kimimiz, 007'nin cazibesine ka- pılıp 'Başka Gün ölmek' filmine gidiyor, kimimiz Michael Moore'un 'Benim Cici Silahım'\n\ izleme- yi seçiyor... Kimimiz, Devlet Tiyatrosu'nda 'Kaktüs Çiçeği'ni izlemeyi seçerken, kimimiz Şehir Tiyatro- lan'nda sergilenen 'Schvveik İkinci Dünya Savaşın- da' ya da 'Kuş Operasyonu' gibi savaş karşıtı oyun- ları seçiyor. Geçen hafta içinde ne kadar çok 'seçim'le karşı karşıya kaldığımızın farkında mısınız? Kimimiz, Denktaş ı desteklemek için mitinge katılmayı (D- SP'den BBP'ye, İP'den MHP'ye uzanan bu ittifakın ne kadar anlamlı bir 'seçim' olduğunu Cumhuriyet okurunun degerlendirmesine bırakıyorum) seçti, ki- mimiz Kıbrıs'ta çözüm arayışında farklı önerileri din- lemeyi... Pazar günü, Istanbul Bilgi Üniversite- si'ndeki panelde Kıbns'ın altı siyasi partisinin söz- cüleri vardı. Muhalefet cephesini oluşturan dört par- tinin sözcüleri, Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı MehmetAli Talat, Toplumcu Kurtuluş Par- tisi Genel Başkanı Hüseyin Angolemli, Yurtsever Birlik Hareketi Dış llişkiler Sekreterı Alpay Durdu- ran ve Birleşik Kıbns Partisi Genel Sekreteri Iz2et Izcan, Kıbns'ta barışçı bir çözümüm mümkün ol- duğunu anlatıyorlardı.. Ama, Çağlayan'daki mitin- ge katılanlar gerçeklere kulaklarını tıkamayı seç- mişti. Yani, statükodan yana olmayı... Haftanın sanat etkinlikleri de bizi seçime zorluyor- du; kimimiz İş Sanat'taki 'Banş Konseh'ni dinleme- yi, Beyoğlunda Irak'a gidecek canlı kalkanlara des- tek sağlamak amacıyla düzenlenen 'Savaşa Karşı Yaşam' gecelerine katılmayı seçerken, kimimiz Amerikan barlannda göbek atmayı seçti... Evrensel Kültür dergisi 'Savaşa Karşı Brecht'le' dosyası ile okurunu aydınlatmayı, televizyon dizilerinde, film setlerinde çalışan sanatçılar 'Savaşa Hayır 1 pan- kartları ile sorumluluk duygulannın gereğini yerine getirmeyi seçerken, kimileri 'Doğu ve Güneydo- ğu'daki okullara Teksas-Tommiks gönderme kampanyası' düzenleyerek televizyon haberlerin- de köşe kapmaya çalıştı (ülkemize 'konuşlanacak 1 Tommiks'ler yetmezmiş gibi)... Haftanın en önemli seçimi ise hiç kuşkusuz Ame- rika'ya destek verme konusundaki 'seçim'di. Dün- yadaki tüm halklar seçimlerini çoktan belli etmişti. Ama, yüzde 80-90'lara ulaşan muhalefet cephesi, hükümetlere söz geçiremiyordu. Onlar da seçimle- rini yapmış görünüyordu... Bu satırfarı yazarken he- nüz TBMM'deki oylama sonuçlanmamıştı. Ama, bal gibi biliyorduk çıkacak karan. Seçim, yaşamdan ya- na degil, ekonomik çıkarlardan yana olacaktı... Elbette, mümkün olan her şey yapılmıştı millet- vekillerini etkilemek için... "Gücün terörüne ve te- rörün gücüne teslim olmayı reddeden, banşı sonu- na kadar savunmaya ve savaşı önlemek için heryo- la başvurmaya kararlı Banş Girişimi üyeleri, Sizden kısa, kesin veyalın bir isteğimiz var 'Savaşa hayır 1 deyin!" diye seslenmişti Meclis'e... "Isteriktidar, is- ter muhalefet partisinin milletvekili olun, ama önce milletin vekillerisiniz. Milletin sesine kulak vermek için ant içtiniz. Savaşa kayıtsız koşulsuz 'Hayır' de- yin" demiştik. "Sizden; Türkiye Büyük Millet Mec- lisi'nde Irak oturumlannın ve bu oturumlan sonuç- landıracak oylamalann açıkyapılmasını sağlamanı- zı istiyoruz. Savaş ile banş, ölüm ile dirim arasında hangi milletvekilinin, hangi tercihi yaptığını ve oyu- nu ne yönde kullandığını bilmek istiyoruz.'' demiş- tik... Şimdi, siz bu satırları okurken milletvekillerimi- zin bu çağnya nasıl bir tepki verdiklerini, 'seç/m'le- rini ne yönde yaptıklannı biliyorsunuz. Ama gene de bilmediğiniz bir şey var: Kurban Bayramı'na birkaç gün kala, 'kurban vermeye' ve 'kurban etmeye' kaç günümüz kaldığını bilmiyorsu- nuz. Bu yüzden, "Kurban Bayramınız Kutlu Olsun" demeye gönlüm elvermiyor... Bayram sonrası, ayın 15'indetüm dünyadabaşlatacağımız 'BanşiçinBir Dakika Karanlık' eylemi var. Kollan sıvayın.. hazır mı- sınız? Söze, Kemal Özer'in 'Sözcüklerie Çıkmak Unut- kanlığın Karşısına' şiirinden biralıntıyla başladık. Bu şiirin yer aldığı kitabın adıyla bitirelim: 'Sen de Katılmalısın Yaşamı Savunmaya' vecdisayana yahoo.com BUGUN • AKM KOIVSIER SALONU'nda 19.30'da 'Hanım Olan Hizmetçi' adlı üıtermezzo ve 'Tahiti Macerası' adlı opera. (0 212 251 56 00) • CEMAL REŞİT REVde 20.00'de 'The Ernie Watts Quartet' caz konseri. (0 212 232 98 63) • TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR MERKEZİ'nde 20.00'de Murat Aydemir'in 'Lavta Resitali'. (0212 293 12 70) • BABYLON'da 23.00'te 'Radio Oxi-gen Groovolog>' partisi. DJ: Yakuza ve EZG. FİLMMOR KADIN FİLMLERİ FESTİVALİ • FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZf nde 14.30'da 'Lanetlenmiş' ve 'Yasak Meyva', 16.30'da 'Öteki Sesi Belgeseü', 18.30'da 'Bizim Gibi Kızlar', 20.00'de 'Senorita Extraviada, Kayıp Genç Kadın' filmlerinin gösterimi. (0 212 334 87 40) • BİLGİ ÜNİVERSİTESİ DOLAPDERE KAMPUSU'nda 13.00'te 'Bir Ölke Yeri', 14.30'da 'Senyorita Extraviada, Kayıp Genç Kadın', 18.30'da 'Maya Deren' adlı film gösterimleri. (0 212 293 50 10)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear