25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 ŞUBAT 2003 PAZAR 8 HABERLERtN DEVAMI TURKIYE IStarbul Edırre Kocîelı ÇanîJ<ka]e Izmir Mansa Aydın Denidı B K B B B B B 2 2 3 6 5 7 1 K 3 Sinop Zonouldak K Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskışehir Konya Sıvas K K K K K K K 4 3 3 0 -1 -4 -4 K 3 Adana Antalya B 12 Kars DIS MERKEZLER B -2 Berlin 0 Mardin B -7 Viyana Yurdun kuzey ve do- ğu kesimteri parçalı yer yer çok bulutlu, o s | o Marmara'nın doğu- Helsinki B -7 Budapeşte^ su, Iç Ege Karade- ştoçkholm B -1 Madrid nc, Iç Anado u nun . -,_-J-- kuzey ve doğusu, ^ ^ R — * Doğu Anadolu ile Amsterdam B 5 Güneydoğu Anado- lu bolgesi yağışlı, Pans B 5 Roma diğeryerlerazbulut- Bonn lugeçecek. Münih B 1 Moskova B -1 B 2 Aşkabat B _ 6 Astana B -11 B 1 Taşkent B 5 Bakû B 6 Sofya B 2 Bişkek B 11 Bişke Tiflis K -2 B 7 Atina 8 Kahire B 19 B 5 Zürih B 7 Şam Y 11 Ço* bukitkj • Ş Yağmurtu G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK • Beştaraf 1. Sayfada ve Dşişleri 3akanlığı'ndaki bir avuç bürokrat ile) iletişm kurzn, RTE hesabına bir çeşit ofisboy gi- bi koşuşturaı resmi sıfattan yoksun milletvekili bi- le olnayan Zapsu'lu (deyince ne demek istediği- mizi anlarsırız) Cüneyt Bey, -açıktan söylememe- sine Karşın-güçlü destek Başbakan Gül, geçmi- şi gögeli pogram yapımcıları vb'leri. KKTC'de.-Ankara'da AKP Merkezi'nde RTE ile uzun görüşrreler yapan, ver-kurtulun Kıbrıslı iki ön- de gkdeni; AB'den yüklüce para alarak Denktaş aleyhindeki nitingleri düzenlediği savlanan, alama- dığını ispat edemeyen Kıbrıs Ticaret Odası Başkanı Ali Erel ile Rum ağızlı, Denktaş düşmanı bir parti başkanı Mehmet Ali Talat vb'leri. Ingıttere'de: Rum liderlerinin şirketlerine ortak, Türk toprakiarı sayılan Londra Büyükelçiliğimizde Kıbns sorunjnda yalan yanlış irdemeler yaparken Büyükelçi Korkmaz Haktanır'dan yalancılığı yüzü- ne vurularakgereken yanıtı alan, ortağı Vassiliu ve Rum savcı Markides ile Annan planının hazıriayıcı- sı ünlü Daviti Hannay! ABD'de: Czel temsilci Thomas VVeston. BM Genel Sekreteri adına Lefkoşa-Atina-Ankara arasında gidp gelen, sondan bir evvelki gelişinde havaalanında Beni önemsemiyor, ama yanıhyor" cinsinden aç klama yaparak Denktaş'a karşı vaziyet aldığımn işaretlerini verdikten sonra, KKTC Cum- hurbaşkanı'rı by-pass ederek planı önce Ankara'ya götüren, çözümü Rumlar lehine kotarmaya yönelik çalışmalan ile dikkat çeken De Soto! Bu kadrolar, KKTC'yi Kıbrıs Türklerine vatan yap- maya çalışarlara karşı bir cephe oluşturdu. Son faaliyetlerine bir isim de buldular "Taraflan ce- saretlendirme girişimi!" • • • Alınan kimi bilgiler; değişik yöntemlere başvurma- ya hazırlandıklannı gösteriyor. önce Rum ve Yunan basınında aleyhlerinde oldu- ğunu işleyen haberler yayımlandı. 3. Annan planının KKTC lehine beklenmedik değişiklikleri içerdiğini yaydılar. Bizim ver-kurtul tayfası hemen harekete geçti, lehimize değişiklikler içeren 3. planın imzaJan- masını istedi. Sonradan Denktaş da doğruladı, kazın ayağı öy- le değil. örneğin Türk tarafına bırakıldığı söylenen 440 Rumun yaşadığı Karpaz'da özel statü uygula- nacak. Tabii, Mehmet Ali Talat üzerinde durmuyor. Plan Rum göçmen sayısını 60 binden 85 bine çıkanyor. • • • De Soto'nun Denktaş'ı by-pass etmesi, BM'nin, KKTC'yi kafa kola almayı hedeflediğinin ilk işareti. Denktaş'ın hakJı eleştırileri, 28 Şubat'ta veya he- men ertesi Annan'ın elmaşekeri yeni planını imzala- ma olasılığını zayıflatıyor. Ver-kurtulcular bu olasılığı göz önünde tutarak ikinci aşamayı planlıyorlar. Denktaş hayır derse, plan 30 Mart'ta liderierin im- zası aranmaksızın referanduma götürülecek. Referandum planı onaylayacak olursa; KKTC'yi Rumlara satmanın armağanı olarak (Rum kesiminin Denktaş'ın yerine geçmesini istediği) Mehmet Ali Ta- lat ve Talat'lar, Ali Erel'ler AB pasaportuna hak ka- zanacak, kısacası Rauf Denktaş bu yoldan bir kez daha by-pass edilerek Annan planı zorunlu olarak yaşama geçirilecek. Ustelik BM Genel Sekreteri Annan'ın adayı ziya- retinden bir gün önce Türk tarafında -açıklandığına göre görkemli- "çözüm ve AB'ye hazınz mitingi" dü- zenleniyor. Mitingin adı şu gerçeği çağnştırıyor: Teslimiyet! Kıbns'ın ikinci sınıf vatandaşı olmayı kabul, türlü zorluklara göğüs gererek bağımsız bir devlette başı dik yaşamayı ret! Yeni günler yeni gelişmelere gebe. Akdencz ÜHceterl-AB Vakh kuruhıyor Haber Merkezi - Valencia'da geçen yıl yapılan AB zirvesinde kurulması kararlaştınlan Akdeniz Ülkele- ri-AB Vakfi'nuı eylûl ayı sonunda faaliyete geçeceği açıklandı. Toplantıya katılan Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) Başkanı Prof. Dr. Faruk Şen, Akde- niz ülkelerine aktanlacak fonlann artması ve ticaret- ten Euro-tslam'a kadar bırçok konuda çok yönlü iş- birliğinin geliştinlmesinın amaçlandığını açıkladı. Va- kıf toplantılannın Lübnan ve îstanbul'da gerçekleşti- rileceğıni ifade eden Şen, vakfin Türkıye için büyük bir şans olduğunu söyledi. Oyuncular seyiraden özür dledl tstanbul Haber Servisi- Kaymakam Yüksel Pe- ker'in Kadıköy Halk Egitim Merkezi'nde oynanması- na izin vemıediği "Vajina Monologlan" adlı tiyatro oyununım yönetmeni ile oyunculan, yasaktan habersiz olan seyircilerden özür dilediler. Oyunun başlama sa- atinden önce Halk Eğitim Merkezi'nin önûne gelen yö- netmenAlmura Merterve oyuncular, bilet sahn alan se- yircilerin gelmesini beklediler. Yönetmen ve oyuncu- lar, daha sonra buradaki polis ekipleri tarafından halk eğinm merkezinin dışına çıkanldılar. Yönetmen Mer- ter, bıletlı seyırcilerin oyunu bu akşam Banş Manço Kûltür Merkezi'nde izleyebilecekierini söyledi. Uçakta * o l koması İstanbul Haber Servisi- Istanbul'a arkadaşlany- la tatıle gelen Japon uyruklu kadın turist Wakako To- guchı (21), uçakta aldığı aşın alkol nedeniyle Atatürk Havalimanı'nda tedavı altma aluıdı. Avusturya Hava- yollan'na ait uçakla arkadaşlanyla Viyana'dan tstan- bul'a tatile gelen üniversite öğrencısı Toguchi, uçakta aldığı aşın alkolden dolayı kendinden geçti. Havayo- lu şirketi görevlilerince uçaktan tekerlekli sandalyey- le taşınan Toguchi, havalimanındakı Medline Klini- ği'nde midesi yıkandıktan sonra taburcu edildi. Sayısarda 2 kişiye 371'er müyar Haber Merkezi - Sayısal Lotonun bu haftakı çe- kilişinde şansh numaralar 16,28,29,30,33 ve 42 ola- rak belırlendı. Şansh numaralan doğru tahmın ederek 6 bilen 2 kişi, 371 milyar 5 milyon 450'şer bin lira ka- zandı. Milli Piyango Idaresı'nden yapılan açıklamaya göre, 5 bilenler 1 milyar 608 milyon 950'şer bin lira, 4 bilenler 13 milyon 800'erbin lira, 3 bilenler ise 1 mil- yon 450'şer bin lira ikramiyeye hak kazandılar. Selçuk: AKP iktidannın başan kazanması Türkiye'nin yok olması demek Kendimize güvenmeliyizANTALYA (Cumhuriyet Bü- rosu) -AKP iktidannın başan ka- zanmasının Türkiye'nin yok ol- ması anlamına geleceğıni söyle- yen İlhan Selçuk, "Başımızda- ki iktidar, gayet açık bir şekiJ- de, ileriye dönük amaçlannı gerçekleştirmeye çahşacaktır. ABD'yle yapılan para pazarlı- ğı da onlann kurmak istediği düzenin hazinesi oiacak" dedi. Antalya Büyükşehır Belediye- si, Akdeniz Üniversıtesi lletişim Fakültesi ve Cumhuriyet gaze- tesi işbirliğinde düzenlenen "Bi- limin Işığında Aydınlanma Söyleşileri"nin şubat ayı konu- ğu gazetemiz imtiyaz sahibi İl- han Selçuk oldu. "Türldye'nin neden aydınlanamadığınr an- latan Selçuk, Türkiye'nin her şeyden önce kendisine güven- mesi gerektiğinin altını çizdi. • "Bilimin Işığında Aydınlanma Söyleşileri"ne katılan gazetemizin imtiyaz sahibi îlhan Selçuk, "80 yıllık Türkiye Cumhuriyeti'ni, dinciye, yobaza, dış kuvvetlere, ABD'ye emanet edecek insanlar değiliz" dedi. Selçuk, "80 yıllık Türldye Cumhuriyeti 'ni, dinciye, yoba- za, dış kuvvetlere, ABD'ye emanet edecek insanlar deği- liz. Biz önce kendimize güven- meliyiz ve ben buna inanıyo- rum.Yenilmeden ayakta dura- bilmek, zaferin ilk koşuludur. Bugün Cumhuriyete, size, bi- ze dokunamıyorlarsa zaferin tohumlan atilmış demektir" diye konuştu. Konuşmasında aydınlanmanın tanımmı yapan Selçuk, "Aklın inançtan, dinden, bilimin her türlü bağnazlıktan kurtulma- sı aydınlanmadır. Ama bu ko- lay olmuyor. İslam toplumun- da, laik cumhuriyeti kurup devrimini yapan tek ülke Tür- kiye'dir"dedi. Demokrasinin Avrupa ve Amerika'nın dışında kör topal ilerlediğini belırten, a- ma Amerika'da bir demokrasi ol- duguna inanmadığını söyleyen Selçuk, "ABD'de demokrasi demokrasi olsa, insan insan ol- sa, bugün Irak'ın başına bom- baları yağdırma konusunda önce kendi devletini engellerdi. Orada gerçek bir demokrasi- nin olduğuna ben inanmıyo- rum" dedi. Selçuk, karşı olduklan tek ko- nunun Amerikan emperyalizmi olduğunu belirtip "Orada da iyi insanlar var. Bilim adına önem- li çalışmalar yapıhyor. Karşı- sında durduğumuz sadece em- peryalizmdir" diye konuştu. Konuşmasının bitıminde ızleyi- cilerin sorulanna da yanıt veren gazetemizin imtiyaz sahibi Sel- çuk şunlan söyledi: "Başımız- daki iktidar. gayet açık bir şe- kilde, ileriye dönük amaçlannı gerçekleştirmeye çahşacaktır. ABD'yle yapılan para pazarlı- ğı da onlann kurmak istediği düzenin hazinesi oiacak. Onla- nn başan kazanması demek, Türldye'nin yok olması demek- tir. Ben bunun olacagını sanmı- yorum. Ancak şu bir gerçek ki örgütlü çalışmada. aydınlan- macılardan daha bilinçli hare- ket ediyorlar." Söyleşi, salonda yer bulabilen 400'ün üzerinde iz- leyıci tarafindan izlendi. Yükseköğretim yasa taslağı kabul edilirse YÖK'ün yönetmelikleri iptal oiacak Eğitimde türbana vize taslağı MAHMUT GÜRER ANKARA - Milli Eği- tim Bakanı Erkan Mum- cu tarafından yükseköğ- retimde reform yapmak savıyla haztrlanan "Yük- seköğretim Yasa Tasla- ğı" bu şekliyle yürürlüge girerse, Yüksek Öğretim Kurulu'nun (YÖK) çılcar- dığı tiim yönetmeükler de ıptal oiacak. "Türban" ve "denklik" konulanm da içeren yönetmelüder hakkında Universitelera- rası Kurul'un (ÜAK) çer- çeve yönetmelik yapıp üniversitelere yollaması, üniversitelerin de kendi disiplin yönetmeliklerini hazırlayarak yürürlüge sokmalan hedefleniyor. Bu durumda isteyen üni- versite, kız öğrencilerin türbanla eğitim görmele- rine izin verebilecek. Yükseköğretim Yasa Taslağı Tasansı içerisin- de üniversitelerde tür- ban kullanımının yasa- laştınlmasma ilişkin maddeler içeriyor. Yükseköğretimin yeni- den yapılandınlması kap- samındakı tartışmalar sü- rerken Mumcu 'nun hazır- lattığı taslakla üniversite- lerde türbanlı eğitime yol açıldığı saptandı. Mevcut yasa taslağında bir deği- şiklik olmazsa üniversite- lerde türban yasağı şöyle delinecek: YÖK'ün adı Yükse- köğretim Eşgüdüm Ku- rulu (YEK) olarak değiş- tirilecek. YEK'in yürür- lüğe girmesiyle YÖK'ün tüm yönetmelikleri de geçersiz sayılacak. YEK, üniversitelerdeki disiplin düzenlemelerıne ilişkin çerçeve yönetme- lik düzenleme görevini Üniversitelerarası Ku- rul'a verecek. ÜAK'nin çerçeve yönetmeliği kap- samında üniversiteler de Senato aracılığıyla kendi sorumluluk bölgelerinde uygulanacak disiplin yö- netmeliklerini belirleye- cekler. Böylece isteyen üniversite, kız öğrencile- rin türbanlı eğitim gör- melerine olanak sağlaya- bilecek. Gül: İdeolojikyaklaşım yok ANKARA (Cnmhu- riyet Börosa) - Başba- kan Abdnllah Gül, YÖK Yasası'nda yapa- caklan değişiklikle üni- versiteleri siyasi irade- ye bağlı kılmak gibi bir amaçlan olmadığıru sa- vunarak "Hiçbir ön- yargımız yok. İdeolo- jik yaklaşım içinde de değiliz. Üniversitelere siyasi ve ideolojik kampUşma girerse başansız olunduğunu gördük" dedi. Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu ise "L niversitelere müdahale etmek is- teseydik mevcut sistem bulunmaz bir nimetrir. Eleştiriler önyargıya dayanıyor" diye konuştu. Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu, Yükseköğretim Yasası'nda yapacağı değişıklik çerçevesinde Gölbaşı Vila- yetler Evi'nde biratölye çahşması baş- latö. Çoğunluğu eski rektörlerden olu- şan 27 öğretim üyesinin çağınldığı ça- hşmanın öğle yemeğine dün Başba- kan Gül de katıldı. Başbakan Gül bu- rada yaptığı konuşma- da, YÖK Yasası 'na üni- versite öğrencilerinden öğretim üyelerine ka- dar hemen hemen tüm yurttaşlann eleştiriler yönelttiğine işaret ede- rek çağdaş ve demokra- tik bir YÖK Yasası için harekete geçtiklerini söyledi. Üniversitelerin toplumun lokomodıî ohnası gerektiğini vur- gulayan Gül, "İdeolo- jik yaklaşım içinde değiliz.Aksi halde ob- jektiflik yitirilir, bağnazlık olur" de- di. Milli Eğitim Bakanı Erkan Mum- cu da mevcut sistemde YÖK'ün her türlü detayda üniversiteleri yöneten yetkilere sahip olduğunu ve siyasi ata- malarla oluşturulduğunu savunarak "Üniversite sistemine müdahale et- mek isteyen bir hükümet için YÖK sistemi bulunmaz bir nimetrir. BÖy- le bir niyetimiz olsaydı, mevcut sis- temi yaşatma yönünde bir eğilim or- taya koyardık" görüşlerini ortaya koydu. Dinçer, yönetişim anlayışının eğitim yönetiminde çözüm olamayacağını söyledi Eğitim sermayeye teslim edilecek ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Eğitim Sen Genel Başka- nı Alaaddin Dinçer, eğitimin de- mokratikleşmesinin, demokrasi bilincinin ve demokratik yöne- tim anlayışının benimsenmesiy- le mümkün olabileceğini belirtir- ken, Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu tarafından ortaya atılan yönetişim anlayışının tek amacı- nm sermayenin eğitimde daha fazla söz sahibi olması olduğunu söyledi. Eğitim Sen tarafından düzenle- nen, "Eğitim Yönetimi ve Üni- versitelerde Demokratik Yapı- lanma" konulu sempozyumun ilk bölümü, dün Başkent Öğret- men^i'nde yapıldı. Sempozyu- mun açılış konuşmasını yapan Eğitim Sen Genel Başkanı Din- çer, eğitimin yönetiminde tüm toplum ve eğitim emekçilerinin, oluşturduklan örgütler aracılığıy- la doğrudan yer alması gerektiği- ni belirtri. Çözüm değil Milli Eğitim Bakanı Mumcu tarafından savlanan "yönetişim" Basında özdenetîm mekanlzmasmın geliştirilmesi istendi i^ezalar oldıırııcıı BAHAR TANRISEVER ANKARA - Basın, radyo ve televizyon ile internet alanmda hazır- lanacak yeni yasaya te- mel oluşturması ama- cıyla gerçekleştirilen lletişim Kurultayı'nda, basının "şantaj aracı" olarak kullanılmasını önleyecek yasal düzen- lemeler yapılması is- tendi. Medya ve meslek kuruluşlannıntemsilci- leri ile öğretim üyeleri, internet ve yayın ala- nındaki ihlâllerin yap- tınmdan çok bir özde- netim mekanizması ge- liştirilerek engellenme- si görüşünü dile getir- diler. lletişim Kurulta- yı'nda göndeme getiri- len raporlarda dikkat çeken saptamalar şöy- le: i/ lletişimle ilgili mevzuat "lletişim Ya- sası" adı altında tek bir yasada toplanmalı. i/ Medya çalışanla- nnm iş güvencesi ve editoryal bağımsızlığı sağlanmalıdır. • Basının şantaj ara- cı olarak kullanılmasını önlemek amacıyla ge- reken yasal düzenleme- ler yapılmalıdır. • Basının yayım sü- recinde idareye karşı yükümlülüklerine iliş- kin düzenlemeler göz- den geçirilmeli, bu yü- kümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniy- le uygulanan "öldürû- cü para cezalan" cay- dıncılık sınınna indiril- melidir. • RTÜK Yasası üe düzenlenen yaym ilke- leri sayıca fazla ve hak- sız uygulamalar ile ba- sın özgürlüğünü ciddi ölçüde kısıtlıyor. • Yaptınmlardan çok, medya etiği geliş- tirilmeli ve bir özdene- tım mekanizmasının oluşturulmasına ağırhk verilmelidir. •TV programlannın kalitesini yükseltecek önlemler almmah. v'Yerel yayıncılık ve basm desteklenmelidir. Yerel basını üan geürle- rinden yoksun bırakan Kamu Ihale Yasası'nın ilgili hükümleri yeni- den düzenlenmeli. »^Siyasi sorumlulu- ğu olan, e-Türkiye'ye yönelik tüm çalışmala- n koordine edecek bir Bilişim Bakanlığı ku- rulmalı. ^ Tüm radyo ve tele- vizyonlann yayınlan- nın, kamu malı olan fre- kansian kullandıklan için kamusal hızmet ni- teliği taşıması gerekir. anlayışının, bugüne kadar sürdü- rülen yönetim biçimlerinin sade- ce şekıl değiştirmiş biçimi oldu- ğunu kaydeden Dinçer, "Tek amacı eğitim yönetiminde ser- mayenin daha fazla söz sahibi olması olan yönetişim anlayışı- nın, eğitim yönetiminde çözüm olarak ileri sürülmesi kabul edilemez" diye konuştu. Dinçer, sempozyumun temel amacının, eğitim emekçilerinin üniversitede demokratik yapılan- ma ve örgütlü müdahale konula- nnda yürüttüğü tartışmalar sonu- cunda ortaya çıkan görüş ve öne- rilerin geniş toplum kesimleriyle paylaşılmasım sağlamak olduğu- nu söyledi. Özerk üniversite Milli Eğitim Bakanlığı Müste- şan Ismail Bircan da Türki- ye'nin, eğitimle ilgili sorunlan katılımcılık ilkesi içinde tartış- maya devam ettiğini ifade etti. Laik ve çağdaş eğitimin temel unsurlarının, kaliteli eğitim- öğ- retim ve gençlerin kişiliklerini geh'ştirmek amaçlı eğitim prog- ramlannın ortaya çıkanlması ol- duğunu belirten Bircan, "Önü- müzdeki 20 yıllık süreçte, dün- yada küreseileşme sürecinin de hızlandığı düşünülürse, eğitim sisteminin daha demokratik hale getirilmesi gerekiyor. Mil- li Eğitim Bakanlığı da kendisi- ni yeniden yapılandınyor. Da- ha sonra da özerk bir üniversi- te modeline doğru bir yapılan- ma hedefliyoruz" diye konuştu. G U N D E M MLSTAFA BALBAY • Eoştarafı 1. Sayfada doğayı harç gibi kara kara, çıktım... Doğa en yalın zamanlarda bile şaşırtır beni... Çe- limsiz gibi görünen, sık dallı bir badem ağacının al- tına geçip, dalların arasından gökyüzüne baktım. Aa, kar sanki dallann içinden yağıyor. Nasıl deği- şik bir manzara. Kar yağışını uzun zamandır böy- le seyretmemiştim. Ağzım açık bakarken, köfte için ufalanmış ekmek içi gibi hafif hafif ağzıma diişen buzgibi kar tanecikleri içimi nasıl ısıttı... Dallann birine tutunup biraz daha yanaştım. Şu- bat, badem ağaçlan için hazırlık mevsimi. Tomur- cuklar, yumurcaklar gibi. Her an dışan fırlamaya ha- zır. Hatta usul usul başlannı dışan çıkarmışlar bile. Üstlerinde karyorganlan, içlerinde heyecan, mart başını bekliyorlar. Dal çatallarının üzerine harman- lama yığılmış kaıiar ağacın içine kadar işlemiş. Ba- şımı iyice tomurcuklann arasına sokup takıldım: Selam badem... Ben seni şeven bir âdem... To- murcuklar sıkı, dem dem... Üstte kar çeşmesi, em babam em... Sonra bizim yatay belli iğde ağacına uğradım. Kar, yatay gövdelerin üzerinde bir başka güzel du- ruyor. Aşağıdan yukarı bakınca sanki Everest'in sırtıymış gibi heybetli bir görüntü... Çam ağaçlannın yapraklanyla kanşık açan kar çi- çekleri, o kadar değişik şekiller çizerler ki... Tüm malzemeler doğadan, hayal gücü insandan... Kar hızını alamazsa, çiçekler milim milim heykelcikle- re dönüşür. Öyle ki, ne taraftan bakarsan başka hatlan beliren bir heykel... Biraz karlanmayı göze alırsan, o heykel sen heykel, gel keyfim gel... Şangur şungur... Hani düşünür, insan nereye giderse gitsin, gitti- ği yere kendini de götürür, diyor ya... Doğanın ku- cağında sallanırken, ister istemez kafamdakiler de şangur şungur ediyor... Karyığınlannın üzerine bas- tıkça katı sesler çıkıyor. Kafamdan da şangur şun- gur: "Yahu Balbay, yoksa kimi toplumlarda mı böy- ledir? İyice üzerine basmadan ses çıkarmaz mı?" Kafamdaki sesler birbirine karışırken etrafımda da kartepecikleri yükseliyor. Susup karsesini duy- mak istedim. Sessizlik... Göz alabildiğine inen ta- necikler birbiri üstüne yığılıp çoğalıyor. Yıne şan- gur şungur: "Yahu Balbay, toplum da mı böyle sessizce ço- ğalıyor? Tek tek güçsüz gibi görünüyor ama, her ta- rafı sanyor. Onu göz ardı ederek bir şeyyapmak ola- naksız hale geliyor..." Biraz dikçe tepeciğin yanından geçerken, yuka- ndan düşen küçük bir taş, kara sanlıp büyüyerek aşağı indi... Kafamdan da sesler, şangur şungur: "Yahu Balbay, toplum da mı böyle sessiz durur? Gücünû içine atar, atar. Birikir, yığılır... Sonra küçük birparça kopar, iner, iner... Çığ olur. Artıko andan itibaren önüne ne kattıysa ezer, kolay kolay söz din- lemez... Kimi dik tepelerde taşa bile gerekyok. Bir ses dalgasıyla kopan karparçası çığa dönüşebilir... Ama toplumun çığlaşması ona fayda verirmi? Ver- mez ama, böylesi büyük bir güç, kendini kontrol edebilirse, ne çok şey yapabilir..." Kar sessizce çoğalıyor... Içimdeki ses de... Bir çığlıkatsam, çığlığım çoğalsa, karlabirleşse... He- pimiz çığ olsak... Gücümüzü fark etsek... "Bizsa- dece üstümüzden birileri geçerken ses çıkarmayız, karşımıza çıkana da ses çıkannz" diye çığlık at- sak... Çığlıklar çığ olsa... Çığırsak... Çığıraçsak... Geçen yüzyılda da çığır açmıştık, şimdi de açı- yoruz, desek... Hayır hayır sığır değil, çığır... Çığır olsak, çığır açsak... ankcum@ttnet.net.tr Uluslararası Barıs Konferansi: Türkiye saldırıya engel olabilir HİLAL KÖSE "Savaşa Karşı Uluslararası Banş Konferansı"nda, AB- D"nin yaklaşan Irak saldınsının engellen- mesinde Türkiye'nin kilit rol oynadığı görü- şünde birleşildi. Sendikacı ve poliri- kacmın çağnsı ile dü- zenlenen "Savaşa Karşı Uluslararası Banş Konferansı" dün Lütfi Kırdar Ulus- lararası Kongre Merke- zi ve Sergi Sarayı'nda başladı. Toplantının açılış ko- nuşmasını yapan eski istanbul Barosu Başka- nıYücelSayman "Bi- zim TBMM'den iste- gimiz, şu an sözü edi- len tezkereye onay vermesi değil, daha önce almış olduğu ka- rarı kaldırmasıdır" dedi. Ingiltere'de savaş karşıtı hareketin önem- li isimlerinden biri ol- duğu belirtilen George Galloway "işçiParti- si'nin hükümette ol- duğu Ingiltere nasıl böyle bir ittifak içinde olabilir" diye konuştu. Türkiye'nin yakında Avrupalı bir ülke olaca- ğmı ifade eden Gallo- way, hükümete seslene- rek "Avrupa ne diyor- sa onu dinlemelisiniz. Sadece eski değil, yeni Avrupa'nın kamu- oyunu da dinlemelisi- niz" diye konuştu. Bağdat gezisi sırasın- da çektiği fotoğraflar- dan oluşan dia gösteri- si sunan "Banş İçin Kültür Toplumu" Sözcüsü Alman müzis- yen Henning Zinrock. Nâzım Hikmet ın dı- zelerinin de yer aldığı "Asya ve Afrika" ad- lı şarkısrnı Türkçe ola- rak seslendirdi. Ortadoğu ülkelerin- de uzun yıllar öğretim üyeliği yapan ABD'li Dr. Clare Brandabur, dünyadaki çifte stan- darda dikkat çekerek "Çocuklarımız Ame- rika'da kapı pencere altlarını bantlamayı, yani nükleer ve biyo- İojik silahtan korun- ma yollarını öğreni- yorlar. Ama Filistinli çocuklar yıllardır ay- nı tehlikede yaşıyor- lar. Onlann kaplaya- cak camlan bile yok" diye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear