25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 4- CUMHURİYET 28 ARALIK 2003 PAZAR HABERLER DÜNYADABUGIJN ALt SİRMEN Gençlere Kulak Veren YÖK Başkanı Sevgili, Fransa'da öğrencilerarasında bir anket yapmış- lar. Soru "öğretmeni tanımlayınız" imiş. Içlerinden birinin yanıtı çok ilginç: "Eskiden bizden yanay- ken karşı tarafa geçen dönek" olmuş. Bu fıkrayı yıllar yıllar önce Burhan Felek'in sü- tununda okumuştum. 0 kadar hoşuma gitmiş ki, aradan geçen yanm yüzyıla karşın unutamamı- şım. 0 zamanlar biz öğretmen-öğrenci ilişkisinde öğretmenin karşısındaki taraftık, daha doğrusu öy- le sanırdık. Canımız kadar sevdiğimiz öğretmen- lerimiz vardı, ama fark etmezdi, onlar otoriteyi, er- ki temsil ederler, yazgımızı belirterlerdi. Öğrenci amigoluğundan sıynlıp olayadaha nes- nel biçimde bakarak, öğretmenin can dostumuz, yardımcımız olan özverili insan olduğunu kavra- mam için, çok değil ama yine de biraz zaman geç- mesi gerekti. Hatta dıyebilirim ki, daha öğrenci iken olayı yavaş yavaş kavramaya başladım. Oğretmen, bizim rakibimiz, yaşama atılmak için verdiği not engelini aşmamız gereken bir kişi ya da bizi ezen erkin sınıftaki temsilcisi değildi. Tam tersine o bize yardım etmeye çalışan, yal- nız bilgi vermeye değil, düşünmeyi öğretmeye, yol yordam göstermeye çalışan kişiydi. • • * - Erdoğan Teziç'i ilk tanıdığımda, o da benim sa- fımdaydı, yani Galatasaray Lisesi'nde öğrenciy- di. Benden birkaç sınıf büyük olan Erdoğan Teziç, hem Galatasaray Lisesi, hem Galatasaray Kulü- bü hem de Milli fakım voleybolcusu idi, sonra da kaptanı oldu. Aradan birkaç yıl geçti, 1961 'e geldiğimizde, Er- doğan Teziç hukuk fakültesinde genç bir asistan olarak hocam oldu. Ayn saflardaydık artık. İlk sıcak temasımız da, o yılın haziran ayında Ro- ma hukuk sınavında gerçekleşti. Usenin edebiyat bölümünü seçtiğim son sını- fından başlayarak, hukuk fakültesinde de artık, fi- zik kimya, vs. gibi "önemsiz teferruat!" dersler- den kurtulup "işin veyaşamın özüne ?.'"yöneldi- ğimiz için artık kendi çöplüğümü bulduğumdan, ben de sınavlarda kopye alan durumundan, kop- ye veren pozisyonuna geçmiştim. O gün de, soruları yanıtlamıştım ve arkamdaki sırada oturan arkadaşıma kopye veriyordum. Sınavda başımızda duran Erdoğan Teziç'ten önce bir uyarı aldım, sonra da sınav salonundan atıldım. İlk sıcak temasımız böyle gerçekleşti, zaman için- de ömür boyu sürecek bir dostluğa dönüştü. ••• Gazeteciliğim sırasında onunla yine yakın iliş- kilerimiz oldu. SonraTeziç'in Galatasaray Lisesi Müdürlüğü baş- ladı. Selefi yine hukuk fakültesinden hocam ve dos- tum Yıldızhan Yayla gibi, üniversitedeki kürsü- sünden kalktı, Galatasaray Lisesi'nin başınagel- di. özveri ile çalışan bu iki ağabeyim de önce Ga- latasaray Lisesi'nin efsanevi müdürleri arasına girdiler, sonra daha yeni olan Galatasaray Üniver- sitesi'nin Rektörlüğü görevini başarıyla yürüttü- ler. Erdoğan Teziç, yaş haddini doldurarak rektör- lükten aynlmasına birkaç ay kala, YÖK Başkan- lığı'na seçildiğinde, birdostumun oraya atanma- sından çok, yaptıklarını yakından izlediğim, oto- riter ama demokrat bir yöneticinin bu görevi üst- lenmesinden dolayı çok sevindim. Teziç daha ilk demeçlerinde ilk girişimlerinde, bu sevincimin haklı olduğunu kanıtladı. YÖK olgusuna yasalar ve anayasa çerçevesin- deyaklaşan Anayasa Hukuku Profesörü Teziç, YÖK taslağının oluşturulmasında, derneklere ve öğ- rencilere de söz hakkı verilmesi gerektiğini açık- ladı. Gençlere güvenen, gençlere kulak veren, on- lara söz hakkı tanıyan bir kişinin YÖK'ün başın- da olması, Yüksek öğretim'in yeni ve çağdaş bir yapıya kavuşturulması açısından son derecede olumlu bir olay. Üç haftadır, her perşembe Cumhuriyet'in 9. sayfasında gençlerin yaptığı gazeteyi herhalde görüyorsundur Sevgili. Ne kadar güzel ürünler veriyorlar değil mi? Nitekim sayfanın oluşumunu sağlayan Meh- met Sucu, çok olumlu tepkiler aldığını söylüyor. Gençlere güvenmek ve yaşamın her alanında onlara söz hakkı sağlamak çağdaş yaşamın "ol- mazsa olmazı." Erdoğan Teziç YÖK konusunda bu gerçeğin gereğini yaparken oğretmen yönetici, öğrenci yö- netlen çelişkisini şimdi bir bütünü oluşturan iki par- çanın bütünleştirilmesine dönüştünmenin müj- desini veriyor. Kendisine başanlar dilerim. Alevi Din Hizmetleri Baskanlığı Cem Vakfi öncülüğünde yeni örgüüenme İstanbul HaberServi- si - Cem Vakfi'nın ön- cülüğünde oluşturulan "AlevitslamDin Hizmet- leri Başkanbği" merke- zi, Istanbul'da açıldı. Yenibosna'daki Ah- met Yesevı Kültürve Ce- mevi'ndeki merkezin açılışında konuşan Cem Vakfı Başkanı Prof. Dr. tzzettin Doğan, başkan- lığın kurulmasının ne- denini, "Diyanet Işleri Başkanı ve bu alandan sorumlu Devlet Baka- nı'nm Alevi İslam anla- yışını ritüei olarak nite- lendirmesi olduğunu" söyledi. Cem Vakfi öncülüğün- de 10 yıldır sürdürülen, Alevi tslam Inanç Ön- derleri çalışmalan çer- çevesinde lcurulan teşki- lat, Alevi, Bektaşi, Mev- levi ve Nusayri İslam an- layışını benimseyenle- rin inanç önderlerinden oluşuyor. Başkanhğını AIRnaUğurhı'nun yap- tığı teşkılat, 4 başkan yardımcısı olmak üzere 373 kişiden oluşuyor. Tunceli Baro Başkanı Aygün, daha ağırhastalıklan olan 'Nineler Çetesi'nin cezaevine gönderildiğini anımsatü 'Erbakan'a ertelemeadildeğil'FERİT DEMİR TUNCELİ - Tunceli Barosu Baş- kanı Hüseyin Aygün, 2000 yılında PKK'ye yardım ve yataklık ettikle- ri iddiasıyla yaşlan 65-91 arasında değişen 5 kişinin 2 yıl cezaevinde yat- tığını anımsatarak, "SP Genel Baş- kanıNecmettin Erbakan'm hapisce- zasının sağfak durumu nedeniyle er- telenmesi çifte standarttır" dedi. Güvenlik güçlerince gerçekleşti- rilen bir operasyonda öldürülen bir PKK militanının üzerinde çıkan not doğrultusunda "PKK'ye yardım ve yatakhk ettikleri" iddiasıyla yargı- lanan Emine Kryançiçek (91), Fat- ma Sevük (75), Yemiş Altuntaş (68),Güllü Çelik (68) ve AB Adır (65) Malatya 1 No'lu DGM'ce 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptınidı. "Ni- Dosyaların üçte biri faili meçhul ANKARA(CumhuriyetBûrosu)-Tür- kiye genelindeki cumhuriyetbaşsavcılık- lannda geçen yıl bulunan dosyalardan yüzde 32.7'sini faili meçhuller oluştur- du. Faili meçhul dosyalann sayısı geçen yıl 961 bin, Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve Istatistik Genel Müdürlüğü'nün 2002 yılı verilerindeki bilgilere göre, 2002 yı- lı, faili meçhul dosyalann en fazla oldu- ğu yıl oldu. 2002'de, cumhuriyet başsavcılıklarına 2001 'den devreden 704 bin 309 dosyanın üzerine256 bin 844 yeni faili meçhul dos- yanın gelmesiyle bu dosyalann sayısı 961 bin 153 olarak belirlendı. Geçen yıl cumhuriyet başsavcüıklan- na gelen tüm dosyalann yüzde 32.7'sini faili meçhul dosyalar oluşturdu. Yıl için- de faili meçhul dosyalann 18 bin 685'inin faili bulunurken 124 bin 79'u zamanaşı- mına uğradı. Faili meçhul dosyalann 818 bin 389'u 2003 yılına devredildi. neler Çetesi" olarak tanman grup 2001 yılmın Mart ayında tutuklana- rak Tunceli Cezaevi'ne konuldu. 5 yaşlı hükümlü 2 yıl 4 ay cezaevin- de yattıktan sonra Eve Dönüş Yasa- sı'ndan yararlanarak tahliye oldu. Nineler Çetesi'nin avukatı Tun- celi Barosu Başkanı Aygün, 91 ya- şındaki Emine Kıyançiçek için Tun- celi ve Elazığ devlet hastahaneleri ile Ankara Büyükşehir Belediyesi Has- tahanesi'nden "cezaevindeyatamaz" raporu almalanna karşın İstanbul Adli Tıp 3. Ihtisas Dairesi'nin kar- şıt rapor verdiğini söyledi. Kıyançiçek'in "kalp yetmezh'ği, yüksektansiyon, şekerile kemik eri- mesi hastası" olduğunu ve kambur- laşma nedeniyle 20 metreyi bile yal- nız yürüyümediğini vurgulayan Ay- gün. "Ama Erbakan miting mey- danlanndan inip Ankara Numune Hastanesi'nden 2 saat içinde bir yıl- hk rapor alarakcezasmı bir yıl erte- ledT dedi. Kıyançiçek'in "KaynjTrflyonlar" davasından ceza alan Erbakan'dan da- ha hasta olmasına karşın yaklaşık 2.5 yıl cezaevinde yattığına dikkat çeken Aygün, şöyle konuştu: "Savın Erbakan Türkiye'de baş- bakanhk yapnuş, bir siyasi partinin Bderi Her gün bir başka iH dolaşıyor. Türkiye'dezaman zaman yargı çifte standart uyguluyor. Bir tarafta siya- 9 suçhıoiduğuiçin3hastahaneninv«-- digiraporu kabuletmeyen bir adh' tip var diğertaraftan adli üpa sevkedfl- meyen eski başbakan Erbakan. Bu- rada anayasanın eşrthk ilkesi göz ar- dı editiyor. Yargı kesmBkle Erbakan'ı adli üpa sevk etmefiydi." Serghi gezen Cenelkurma>' Başkanı Özkök, eser sahibi gazüerie yakından ilgilenerek sağhk durumlan hakkmda bilgi aldı. Özkök, sergjdeniki sedefgravür satınaldL (Fotoğraf: AA) Özkök: Bizden daha kahramansınız ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Terörle mücadelede yaralanan ve Türk Silahlı Kuv- vetleri (TSK) Rehabilitasyon Merkezi'nde te- davi gören gaziler, Atatürk'ün Ankara'ya ge- lişinin yıldönümünde çeşitli konulan içeren sergiler açh. Açılış törenine katılan Genelkur- may Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, gazile- ri kutlayarak "Yapöğınızişlerigördükçebizler- den çok daha kahraman olduğunuzu görüyo- ruz" diye konuştu. Rehabilitasyon Merkezi'ndeAtatürk'unAn- kara'ya gelişinin 84. yıldönümü nedeniyle çe- şitli etkinlikler düzenlendi. Etkinliklere, Öz- kök'ün yam sıra Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek, Hava Kuvvetleri Ko- mutanı Orgeneral Halil tbrahün Fırtma, Jan- darma Genel Komutanı Orgeneral ŞenerEruy- gur, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral Şükrü Saruşk ve eşleri kaüldı. Seıgiyi gezen Özkök, eser sahibi gazüerle ya- kından ilgilenerek sağhk durumlan hakkında bilgi aldı. Özkök, sergiden iki sedef gravür sa- tın aldı. Daha sonra 15 gazi ve eşlerinden olu- şan koro Atatürk'ün sevdiği türkülerden olu- şan bir konser verdi. Duygusal türkü ve şiirle- rin yer aldığı bu bölümde Hava Kuvvetleri Ko- mutanı Fırhna'nın eşi Melahat Fırbna ve bazı komutanlar gözyaşlannı tutamadı. Konserin ardından sanatçı Toiga Çandar da Ege yöresi türkülerinden küçük bir demet sundu. Etkinliklerin ardından konuşan Genelkur- may Başkanı Orgeneral Özkök, gazilerin yurt ve uluslan için kendileri açısından önemli olan uzuvlannı kaybettiğini belirtti. Özkök. gazile- rin sadece yurt sevgisinde değil sanatta da bü- yük başanlar gösterdiğini, hayata bağlılıklan- nı ortaya koyduklannı belirterek "Yapöğınıziş- lerigördükçebizlerden çok daha kahraman ol- duğunuzu göriiyoruz" diye konuştu. Özkök, ku\-vet komutanlanmn isteği üzerine 31 Ara- lık'a kadar açık kalacak sergideki eserlerinin kendileri tarafindan satın alınacağını söyledi. İstanbul Üniversitesi Polîs okulda öğrencüer dışarıda • lÜ'lü 42 öğrenci, Rektör Alemdaroğlu hakkında basın açıklaması yaptıklan ve Hayata Dönüş Operasyonu'nu protesto ettikleri için okula alınmıyor. ÖZLEMGÜVEMLt Eğitim-Sen Genel Başkanı Dinçer: Görülmedik çapta kıyım yaşanıyor Eğitimcfler eyleme hazırlanıyor • Eğitim emekçilerinin temel ücretinin 900 milyon liraya çıkanlması, yılda iki kez bir maaş tutannda ikramiye ödenmesini isteyen Dinçer, taleplerinin karşıhk bulmaması halinde 9 aylık bir eylem programı başlatacaklannı bildirdi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -Eğitim-Sen Genel Başİcanı AJaad- din Dinçer, AKP iktidan dönemin- de, eğitimde görülmedik çapta bir sürgün ve kıyım uygulaması yaşan- dığmı belirterek. talepleri karşılan- mazsa 9 aylık bir eylem programı başlatacaklann bildirdi. Dinçer, Ka- mu Yönetimi Temel Yasa Tasan- sı'nın da geri çekihnesini istedi. Dinçer, sendikanm genel merke- zinde düzenlediği basm toplantısın- da 2003 yılını ve eğitim sorunlan- m değerlendirdi. Dinçer, 2003 yılın- da eğitim sorunlannın varlığını ko- ruduğuna dikkat çekerek, "AKP ik- tidan döneminde eğitim ve eğitim emekçilerinin sorunlan daha ağır- laşmış, görülmedik çapta bir sür- gün ve iayım uygulaması yaşanmış- tır" diye konuştu. Eğitim emekçilerinin temel ücre- tinin 900 milyon liraya çıkanlması, yılda iki kez bir maaş tutannda ik- ramiye ödenmesi, yakacak yardımı yapılması, ek ders ücretlerinin brüt 15 milyon lira ohnasım isteyen Din- çer, bu taleplerinin karşıhk bulma- ması halinde 9 aylıkbir eylem ve mü- cadele programı başlatacaklannı bil- dirdi. Eğitim-Sen'in üniversitelerin katılımcı ve demokratik bir tarzda değişim ve dönüşümünü savımdu- ğunukaydeden Dinçer, hâküniyet çe- kişmesi yerine demokratik, özerk ve bilimsel bir üniversiteden yana ta- vır almanın, üniversitenin devletten ve sermayeden bağımsız obnasmı sağlayıcı düzenlemeler gerçekleş- tirmenin sorunlan çözeceğini söy- ledi. Yükseköğretim Yasa Taslağı'nı "kötü bir taslak" olarak nitelendi- ren Dinçer, taslağa kökten karşı çı- kacaklannı kaydetti. İstanbul Üniversitesi'nin (tÜ) 42 öğrencisi Rektör Prof. Dr.KemalAlemdaroglu'nun tezi- nin çalıntı olduğuna dair iddıalarla ılgıli basın açıklaması yaptıklan ve 19 Aralık Hayata Dö- nüş Operasyonu'nun yıldönümünde düzenle- nen bir etkinliğe kahldıklan için okula alınm]- yorlar. Soruşturmadan önce ihtiyati tedbir ka- ran ile ünrversiteye girmeleri yasaklanan öğren- cilerden biri olan Oztem Deniz Coşkun, daha önce Idari Mahkemeye'ye yaptığı ıtiraz başvu- rusu ile aldığı cezalar iptal olmasına karşın hak- kında açılan 20 soruştuma nedeniyle okulunun uzadığını ve eğitim hakkının elinden alındığı- nı söyledi. 19 Aralık'tan beri okuluna giremeyen Ede- biyat Fakültesi 4. sınıf öğrencisi Coşkun, hak- kında soruşturma açılmadan "açüan soruştur- ma boyunca okula gümemesi için ihtiyati ted- bir karan" ahndığını söyledi. Hakkında 20 so- ruşturma açıldığını ıfade eden Coşkun, "Soruş- turmalann ikisi sonuçlandL Birinden 1 ay,diğe- rinden de bir dönem uzaklaşürma aldım. lda- re Mahkemesi'ne baş\ıırup cezalann iptalini talep ettim. 1 ayük cezam iptal edildL 1 dönem uzaklaşürma cezası için detazminat kazandım. 500milyon linüıktazminatzamanuıdaödenme- digiiçinhacizcgirdL** dedi. Cezalann iptal edil- mesine karşın kendilerine sınav hakkı tanınma- dığını, transcriptlerdeki (not dökümü) "cezaal- nuşor" ibaresınin kaldınlmadığını anlatan Coş- kun, pek çok öğrenci gibi kendısınin de okulu- nun bu nedenle uzadığını dile gerirdi. Coşkun, açılan soruşturmalann çok muğlak ve keyfi ol- duğunu sa\Tindu. 'Arkadaşıma Dokunma' Güvenlik güçlerinin haber venneden soruş- turma yerlerini değiştirmesi gibi keyfi uygula- malar nedeniyle öğretim üyelennin bile soruş- tunnalardan çekildiğine dikkat çeken Coşkun şöyle devam etti: "Arnk her gün Edebiyat Fakültesi'nin önün- de poBs araçlan bekliyor. Içeri girerken öğren- ciler aranıyor. Fakülteler arasında geçişler ya- saklandı.Ben okula giremnorum ama pousçok rahatokulun içindedolaşabüiyor. Bu son soruş- turmalarla sanırun bizi okuldan atnıak. öğren- cüeri susturmak isthorlar. tstanbul'daki bütün üniversitelerde"Soruşturmalara Hayır-Arkada- şıma Dokunma' kampanyası başlatak-" IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Komşumuz Iran büyük birdeprem felaketiyle sarsıldı. 6.3 büyüklüğün- deki deprem, yoksul ve çaresiz Iran halkını fena vurdu. Dünkü gazetele- rin birisi bundan kısa süre önce çok daha şiddetli depremlerin Japon- ya'da ve ABD'de meydana geldiği- ni; 8 şiddetindeki depremde Japon- ya'da hiç kimsenin ölmediğini, ABD'deki 6.5'lik depremde ise topu topu 3 kişinin öldüğünü yazdı. Iran'da geri kafmışlığın bedelinin ödendiği bir gerçek. Doğu'ya Batı gözlükle- riyle bakanlardan değilim. Ancak, aradaki uygartık farkını da görmemiz ve neden geri kaldık sorusunu da sormamız gerekir diyenlerdenim. Genellikle biz Doğulular suçu Ba- tı'nın sömürgeciliğine ve emperya- lizmine yıkarak açıklamayı tercih ede- riz. Bir yönüyle doğru olan bu açık- lama bir başka yönüyle yetersizdir. Türkiye, geçen yıllarda ciddi deprem felaketleri yaşadı. Aynı felaketleri Ja- ponya ve ABD de yaşadı. O günden bugüneTürkıye'deki depreme hazır- îran <da Felaketler ve Yasaklar... lık ile Japonya'daki ve ABD'deki ha- zıriığın birbirine benzediğini söyleye- bilir miyiz? Denebilir ki, onlann mad- di olanaklan bizden fazla. Evet ama, biz kendi olanaklarımızla yapacak- lanmızı yaptık da sorun maddi eksik- likte mi? Böyle olmadığını biliyoruz. Iran'daki deprem felaketi insanda değişik duyguların doğmasına ne- den oluyor. İki ay önce gördüğümüz, gezdiğimiz, insanlarıyla dost oldu- ğumuz bu ülkenin acı kaderine üzül- memekelde mi?.. Duygularımızın bir başka yönü ise şöyle: Bu ülkeye hu- zur ve mutluluk getirmek iddiasında- ki Islami rejimin perişan hali. 25 yılın sonunda bu rejimden gariban ve ça- resiz bir sonuç çıktı. • • • Iran'da deprem haberleri gazete- lerin birinci sayfasında yer alırken bir gazetenin iç sayfalannın birisin- de ise bir başka Iran haberi vardı. Ha- berin başlığı: "Dansa kelepçe." Iran'ın ünlü kadın dansçısı Ferzaneh Ka- boli ile 24 öğrencisi gözaltına alın- mıştı. 24 öğrenci "halka açık yerde dans etmeyeceğim" diye yazılı bir belge imzalama karşılığında serbest bırakılmış, Ferzaneh Kaboli ise hap- seatlmtştı. Kaboli, dahaöncededev- let televizyonunda yayımlanan bazı filmlerde oynarken 1990'larda bir vi- deo görüntüsünde erkeklerin önün- de dans ettiğinin görülmesi üzerine çalışması yasaklanmıştı. Yasak bu- nunla da kalmamış. Tahran'da bir mahkeme Iran'ın birnumaralı erkek dansçısı Muhammed Khordadi- an'ı gıyabında yargılamış ve ömür bo- yu dans dersi vermeme yasağına çarptırmış ve 10 yıl boyunca yurtdı- şına çıkmama cezası vermişti. Şim- di ABD'de yaşayan Khordadian, Los Angeles'ta ders vermeye devam edi- yor ve uydu yayını aracılığıyla iran- lılara ulaşabiliyor. Iran bir anlamda deprem felaketiy- le büyük acılann içine yuvarlandı. Bu büyük felaketin arkasında yoksulluk, çaresizlik ve insanların ilkel bir ya- şam tarzına mahkûm edilmesi yatı- yor. Bu çaresizlikle, molla rejiminin yasaklan arasında bir bağ olduğu da bir gerçek. İnsanların yaratıcı enerji- leri muhafazakâr mollalann çağdışı ya- saklanyla kurutulup bastınlırken o ül- kenin felaketlere direnecek bir dina- mizm üretebilmesi mümkün mü? Ge- çenlerde bu köşede "Besmele Mu- cizesi" başlıklı bir manşet haberden söz etmiştim. Suriye'de 30 kadar bi- lim adamı(!), besmele ile kesilen et- lerde bakteri ve mikrop üremediği gi- bi bilimsel birkeşifte bulunmuşlardı(!) Aynı kafanın dansı yasakladığını da unutmayın. Bilimsel enerji işte böyle alanlara yoğunlaştırılıyordu. Şimdi, Batı'nın sömürgeciliğine kı- zan biz Doğulular, "Besmele Muci- zesi" başlığının kabahatini de Batılı- larda arayabilir miyiz? Yahut da dan- sı, eğlenceyi din adınayasaklamanın, kadınlann hayatın heralanından dış- lanmasının günahı da mı Batılılann? Iran'da bakımsız, dayanıksız bina- larda oturan insanlara, din adına bin türlü yasak uygulanıyor. Yasaklarla dolu bir dünyada, Allah'ın kendileri- ne böyleyaşamalannı emrettiğini söy- leyen mollalann egemenliğindeyaşı- yoriar. Binalan başlarına yıkılıp bü- yük bir acı yaşarken bunun ilkelliğin bir cezası olduğunu acaba ne kadar anlayabiliyorlar? Ferzaneh Kaboli, şimdi hapiste. Rengârenk giysiler içinde dans eden fotoğrafına bakıyorum. Etkileyici, göz alıcı... Kaboli'yle aynı rejim altında yaşayan Bem kentindeki Iranlılar, bü- yük bir felaketin acısı içinde kıvranı- yoriar. Mollalar, yasaklar üretirken ay- nı zamanda çaresizlik ve felaket de üretiyorlar. Doğu'nun kaderi bu olmamalı...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear