Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 30 EKİM 2003 PERŞEMBE
8
Istanbul
HABERLERIN DEVAMI
TURKIYE
Y 14 Sinop PB 16
Edirne Y 12 Samsun PB 14
Y 17Kocaeli Y 15 Trabzon
Çanakkale Y 14 Giresun Y 19
Izmir Y 16 Ankara Y 12
Manisa
Aydın
_Y 15 Eskişehir Y 14
Denizli
_Y V7 Konya Y 15
Y 14 Sıvas PB 8
Zonguldak Y 16 Antalya Y 19
P a r ı
?
a İ 1 b u l u t l ü
Adana
Mersin
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardin
Siirt
Hakkâri
Van
HB
PB
B
B
B
B
PB
PB
22
23
16
17
16
16
11
10
Kars
Yurdun batı, kuzey ve
doğu kesımlen parçalı
Oulutlu, Marmara, Ege.
Batı Akdenız, Doğu Ka-
radenız, Doğu Anadolu'-
nun kuzey. Batı Karade-
nız'ın batısı ve Iç Anado-
lu'nun batısı yağışlı dığer
yerter az bulutlu geçe-
cek. Hava sıcaklığı batı
oolgelenmızden başla-
yarak tum yurtta hıssedı-
ur bıçımde artacak.
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsinkı
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Pans
Bonn
K
PB
B
Y
Y
Y
Y
Y
2
3
7
11
11
9
10
7
Berlin 6 Moskova PB 4
Budapeşte Y 12 Aşkabat PB 25
Madrıd Y 17 Astana PB 3
Viyana Y 9 Taşkent PB 27
Belgrad Y 15 Bakû Y 20
Sofya
Roma
Y 15 Bişkek Y 15
Y 19 Tiflıs K 5
Atina Y 22 Kahıre B 26
Münıh 7 Zürih Y 7 Şam B 20
Taşkent
0 Açık Bulullu t
Çok bulutlu ı YaQmur1u S u l u k a r ı Gök guruitulü
GUNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
nnın, öğretim üyelerinin ve tüm yurttaşlanmızın baş-
ta laiklik bu ilkeleryönünde 'taraf olmalan' zorunlulu-
ğunun" altını çizdi.
Oysa, bugün sergilenen tablo başbakanın, bakan-
lann, yargı organlannın taraf olmak zorunda olduğu
laiklik ilkesine ters düştüğünü, ters düşmekten de
öteye laikliğe karşı bir tavır içinde olduklannı içeren
bir görüntü veriyor.
Cumhurbaşkanı Sezer'in dün akşamki resepsiyo-
na başı örtülü eşli AKP'li milletvekillerini davet etme-
sine iktidar cephesinden kaynaklanan tepkiyi sade-
ce ayınmcılığa bağlamak olanaksız.
Bu hareket, bir biçime laik cumhuriyetin temel öğe-
si laikliğe karşı çıkmakla eşdeğer.
Laisizme bağhlık nutukları atan bir Başbakan, ba-
kanlarıyla Çankaya'daki resepsiyona katılacağını
açıkladı. Ne ki, milletvekillerine, çağnyı Cumhurbaş-
kam'nın takdirine bağlayacağı, dileyenin katılmasını
dileyenin katılmamasını isteyeceği yerde; "seçimböl-
gelerindeki törenlerde -tûrbanlı eşleriyle- bulunmala-
nnısalıkvermesi" laikrejime ne ölçüde içtenlikle bağ-
lı olduğunu gösteriyor.
Çankaya'yı boykot olayı, AKP tarafından çığrından
çıkanldı. Tepki laik rejime karşı somut olayları içeren
gösterişli bir gösteriye dönüştürüldü.
• • •
Cumhurbaşkanı laik cumhuriyete bağhlıkyeminine,
anayasada belirtilen ilkelere "tüm yurttaşlanmız da
taraf olmak durumundadır, zorundadır" diyor.
Bir gazete -Milliyet- Cumhuriyet ekinde halkın ya-
kından tanıdığı, bir bakıma toplumda söz sahibi olan-
lann imzalarını taşıyan yazılar yayımladı. Ahmet Zor-
lu, Saktp Sabancı, Ferit Şahenk, Mustafa Koç, Ay-
dın Doğan, Çelal Güngör, Güher Pekinel, Candan
Erçetin, MFÖ, Şenol Güneş... Çerçevelenmiş, öze-
ne bezene sayfalarayerleştirilmiş uzun-kısayazılann-
da Cumhuriyet rejimindeki kazanımlan anlatıyorlar.
Genelde Cumhuriyet sayesinde "modem Müslüman
topluma" dönüşmenin erdeminden, Müslüman Tür-
kiye'nin Avrupa Birliği'ne girme aşamasına gelme-
sinden övgüyle söz eden cümleler, paragraflar dök-
türüyorlar.
Ne çare ve ne yazık ki; bu sonuçlara "laik cumhu-
riyet" sayesinde ulaştığımıza değinen, laik cumhuri-
yeti tartışmanın, laik cumhuriyete karşı vaziyet alır ol-
manın anlamsızlığına değinen tek bircümleye irdele-
melerinde yer vermiyorlar.
Gazetede bir başlık daha var "Cumhuriyetin en
büyük projesi kadınlar". -Aralarında Güher Pekinel,
Candan Erçetin gibi- yazarlan, çizerleri, işadamlan,
sanatçıları olan bir topluluk, türbanı topluma sindir-
meye çalışan, kökeninde laikliğe karşı eylemin hızla
geliştirildiği şu sıralarda cumhuriyetin temel ilkesine
değinmekten kaçıyorlar.
Ya Allahlık medya? AKP'nin çağnyı siyasal amaç-
lara dönüştüren manevralarına gözlerini kapamış,
Köşk'e gidenler-gitmeyecek olanlar düzeyine indirge-
diği habercilik anlayışı ile yayın yapıyor.
• • •
AKP felsefesi, amacı ve hedefleri laik cephedeki ka-
leleri bir bir devreden çıkarmak!
Dün olsaydı böyle hedeflerolamazdı. Çünkü_Çan-
kaya'da 14 yıl ikamet buyuran iki Türk büyüğü; Özal-
la Demirel, bugünkü iktidann tutumuyla zaten öz-
deşleşmişti. Siyasal simgeye dönüştürülmesini dik-
kate almadan, tûrbanlı türbansız herkesi 29 Ekim ge-
cesi Çankaya'ya davet ederlerdi.
Zira bu ikiliden birincisi, devrimlere, tabii laikliğe o
denli kayıtsızdı ki; Atatürk'ün ulusal savaş ve zafer
mucizesini anlattığı Nutuk'u ancak Köşk'e çıktıktan
sonra okuduğunu iftiharla itiraf etti.
öteki, -Demirel- laik Cumhuriyetin baş miman Ata-
türk'ün mekânında nöbet tuttuğunu sık sık Övünerek
yinelerken, özal gibi, her ramazan Çankaya'da iftar
saatlerinde laik cumhunyette eşi görülmeyen sofra-
lar kurdu. Kuran okuttu, Arapça dualarla oruç açtı, aç-
tırdı. Bir salonu mescide dönüştürdü.
Bugünkülerin derdi, önce halkın güven ve sevgisi-
ni kazanan Cumhurbaşkanı Sezer'i, daha sonra laik-
liği savunan öteki kaleleri bir bir devreden çıkarmak!
1970'ten beri demokrasiyle üzeri örtülen ana he-
def; laiklik ilkesini anayasaya hapsetmek, uygulama-
da sollamak... Başarabilecekler mi? Nah başanriar!
Gazalcı: AKP kaygı veriyor
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM
Milli Eğitim Komisyonu üyesi Denizli
Milletvekili Mustafa Gazalcı, AKP iktidannın
uygulamalannın laik Cumhuriyet için kaygı
verici olduğunu kaydetti. Gazalcı, dün
Cumhuriyet Bayramı nedeniyle yaptığı yazıh
açıklamada, "Bir yıldır işbaşında bulunan
AKP iktidannın uygulamalan da laik
Cumhuriyet, Öğretim Birliği için kaygı
vericidir. Milli Eğitim Bakanhğı merkez ve dış
örgütlerdeki yönetici kadrolann neredeyse
tamamı değiştirildi. Bu partizanca kadrolaşma
hukuk, kural tanımadan yapıldı" dedi.
ACI KAYBIMIZ
Partimizin kurucusu ve
Parti Meclisi Üyesi
Maden Eski Belediye Başkanı
B. NAZAN
GÜNAL'l
elim bir kazada kaybettik.
Acımız sonsuzdur.
Ailesine, yakınlarına
ve partililerimize
başsağlığı dileriz.
S HP
Genel Merkezi
Brezifya'dayapılan genel kurulda Baykal genel başkanyardımcılığına seçildi
Sosyalist Enternasyonal sona erdiANKARA (AA) - CHP Genel Baş-
kanı Deniz Baykal, Sosyalist Enternas-
yonal Genel Kurulu Başkan Yardımcı-
lığı'na seçildi. Genel kurulda, Akdeniz
Komitesi'nin hazırladığı raporun Kıb-
ns ile ilgili bölümü Baykal'm önerile-
ri doğrulrusunda değiştirildi. Toplantı-
da bir konuşma yapan Baykal, "Özel-
likle AB'nin taraftariardan biri üze-
rinde bir baskı aracı olarak kullanıl-
ması, Kıbrıs sorununun çözümünfi
kolaylaştırmayacaktır" dedi.
Brezilya'nın Sao Paulo kentinde 27
Ekim'de başlayan Sosyalist Enternas-
yonal 22. Genel Kurulu'nun 3. ve son
gününde yapılan seçimlerde, CHP lide-
ri Baykal'm yanı sıra Almanya Başba-
kanı Gerhard Schröder, îngiltere Baş-
bakanı Tony Blair, Yunanistan Başba-
kanı Kostas Simiris ile Israil fşçi Par-
tisi Genel Başkanı Şimon Peres başkan
yardımcılıklanna getirildiler. Seçimle-
rin ardından genel kurula hitap eden
Baykal, BM'nin Irak konusunda almış
olduğu son karann doğru, ancak yeter-
siz adım olduğunu ifade etti. Baykal, B-
M'nin başlangıcından itibaren Irak kri-
zi konusunda tutarlı bir politika izleye-
mediğini ifade etti.
Kıbrıs bölfimû değişti
Genel kurulda, Akdeniz Komitesi ta-
rafından hazırlanan raporun Kıbns
ile ilgili bölümü ise Baykal'ın öne-
rileri doğrulrusunda değişhrilerek
kabul edildi. Türk delegasyonunun
girişimleri sonucu Kıbns sorunu-
nun AB yasalan temel ahnarak
çözülebiîeceği yolundaki
ifade metinden çıkanldı.
Tasanda yer almayan
Kıbns devletinin kurucu
antlaşmalan ile Kıb-
ns'taki iki taraf arasın-
da şimdiye kadar ya-
pılan antlaşmalar çö-
zümün temel unsurla-
n arasında sayıldı.
Kürtçe isimlerde 'q, w, x'in kullanımına izin verilmemesi de İlerleme Raporu'nda
AB'nin siviflesme kriterleri
- Parlamentonun
savunma
bütçesi
üzerinde tam
kontrolü
sağlanmalı
- Sivil organlarda
askerlerin
temsili son
bulmalı
:?- MGK reformu
J
etkili şekilde
uygulanmalı
AYHAN ŞtMŞEK
ANKARA - Avrupa Birliği
(AB), 2003 yıh Türkiye tlerleme
Raporu'nda, ordunun siyasettekı
rolünün AB ile uyumlaştınlması
için 3 kriter getirdi. Milli Güvenlik
Kurulu'nda (MGK) reformun etki-
li şekilde uygulanmasını isteyen
AB, "sivil organlarda askerlerin
temsüine son verümesi" ve "par-
lamentonun savunma bütçesi
üzerinde tam kontrolünün sağ-
lanması" gerektiğini bildirdi.
MGK'de gerçekleştirilen reformla-
ra karşın ordunun siyaset üzerinde-
ki etkisinin "resmi olmayan meka-
nizmalar" ile sürdüğünü belirten
AB, "MGK'nin askeri yetkilileri,
siyaset, toplum ve dış politika ko-
nulannda kendi görüşlerini çeşit-
li kereler konuşmalar, medyaya
demeçler ve bildiriler ile açıkla-
maktadırlar" eleştirisini getirdi.
Cumhuriyet, AB Komisyo-
nu'nun 5 Kasım'da açıklayacağı
Türkiye ilerleme Raporu'nun tas-
lak metnine ulaştı. 133 sayfadan
oluşan raporda Türkiye'nin hassas
konularda çok önemi reformlar ger-
çekleştirdiğinin altı çizilirken "Ba-
zı alanlarda görülen olumlu geliş-
"ışişleri
Bakanhğı'nın
düzenlediği, "Mülteci
kadınlann sorunlarT
konulu toplantıya
Viyana'daki İslam
Akademisi'ni
temsilen katılan
tûrbanlı Zeynep
Elibol (soldan 3) ve
arkadaşının "Başımızı
örttüğümüz için
Türkiye'de okumayıp
Viyana'ya kaçtık"
demesi protestolara
neden oldu.
Avusturya'da da türban krizi
VtYANA (AA) - Almanya ve Fransa'daki "tür-
ban tartışması" kısa sürede Avusturya'ya da sıç-
radı. Koalisyon hükümetinin küçük ortağı, aşın
sağcı Özgürlükçü Partisi (FPÖ) milletvekili ve
Güvenlik Sözcüsü Helene Partik-Pable, "okul,
resmi daireler gibi kamusal alanlarda türban
kollanılmasına karşı önlem almayı planladık-
lannı" söyledi. Partik-Pable, "Bu insanlar, ka-
falanna taktıkları antika bazı sembollerle top-
lumunıuzun görüntüsüne ters düşüyorlar. Bu-
rada yaşamak istiyorlarsa bu toplumun değer-
lerine de saygı duymaları ve uyum sağlamala-
n gerekir" dedi.
Avusturya Televizyonu (ORF) ise türban konu-
sunu ekranlarına taşıdı. Viyana'da yaşayan bazı
Türk kadınlar "Türkiye'de başlannı örtmeyen
birçok kadın ve öğrencinin, Viyana'ya geldik-
ten sonra burada etkinlik gösteren radikal ts-
lamcı bazı örgütlerin baskılan sonunda örtün-
düklerini" belirttiler. Dışişlen Bakanı Betina
Ferrero-Waldner'in düzenlediği, "Mülteci ka-
dınlann sorunları" toplanhsı da, "türban tar-
tışmasına" neden oldu. Toplantıya, Viyana'daki
tslam Akademisi'ni temsilen katılan tûrbanlı Zey-
nep Elibol, Türkiye'de "türban taktığı için üni-
versiteye gidemediğini ve Viyana'ya kaçtığını"
ileri sürdü. Tartışmanın uzaması üzerine Ferrero-
Waldner, "Sizin buradaki sorunlarınızı dinle-
mekiçin bu toplantıvı düzenledim.Türban tar-
tışmasını lürfen buraya taşımayın" uyansuıda
bulundu ve başka bir toplantıya katümak zorun-
da olduğunu belirterek toplantıyı terk etti.
nıelere karşın. reformlar uygula-
mada sınırlı etkiler göstermiştir.
Bugüne kadar uygulama yavaş ve
pürüzlü olmuştur" denildi.
AB Komisyonu, Yunanistan ile
Türkiye arasında, sınır sorunlannın
banşçıl çözümü yönünde atılan
adımlardan duyulan memnuniyeti
dile getirirken Kıbns konusunda
Türk tarafından bir an önce Annan
planı temelinde müzakerelerin ye-
niden başlamasının beklendiğıni yi-
neledi. AB Komisyonu'nun 2003
yıh tlerleme Raporu'ndan diğer il-
ginç başlıklar özetle şöyle:
• Gerçekleştirilen yasal
reformlarda, ebeveynlerin
çocuklanna istedikleri isim-
leri verebilmelerinin önü
açılmıştır. Ancak 2003 yıh
Eylül ayında yayımlanan bir
genelgeyle Kürtçede yaygın
olarak kullanılan "q, w, x"
harflerini de içeren bazı
harflerin kullanımı yasak-
lanmışhr.
• Türkçe dışında yaygın
olarak kullanılan dillerde
yayının önünü açan yasal
değişikliklere karşın, bu ko-
nuda hiçbir somut adım ahl-
mamıştır.
• ifade özgürlüğü alanın-
da iyileşmelere karşın bazı
sorunlar sürmektedır.
\/ Türkiye, 8 Ağustos ta-
rihinde Kıbns'ın Kuzey ke-
simi ile gümrük birliği çer-
çeve anlaşması imzalamış-
tır. Uluslararası hukuk çer-
çevesinde hiçbir geçerlıliğı
olmayan böyle bir anlaşma,
Türkiye'nin AB ile gümrük
birliği yükümlülüklerini ih-
lal anlamına gelebilir. Türk
hükümeti anlaşma sonrasın-
da, bunun onaylanmayaca-
ğına ve uygulamaya geçiril-
meyeceğine işaret etmiştir.
• Alevi ve Bektaşi der-
neklerine, 2003 yıh Nisan
ayında yasal statü verilmiş-
tir. Ancak, Diyanet'te temsil
ve Alevilerin kimliğini tanı-
mayan okullarda zorunlu
din eğitimi konusunda sı-
kıntılar sürmektedir.
KamuyÖnetimi tasarısı ile kamusal alanda türban serbestisi için açıkkapı bırahldı
AKP'nin yeni manevrası• Baştarafı 1. sayfada
türban serbestisi getiren örtülü
bir hüküm konuldu.
Türkiye Cumhuriyeti "nin
"üniter yapısı"m esneten, mer-
kezi idarenin yetkilerinı büyük
ölçüde il özel idareleri ile yerel
yönetimlere bırakan ve Bakanlar
Kurulu tarafından imzalanarak
TBMM'ye sunulma aşamasına
gelen "Kamu Yönetimi Temel
Yasası" taslağının "Kamu yö-
netiminin kuruluş ve işleyişi-
nin temel ilkeleri" üst başlığını
taşıyan maddesinin bir fıkrasın-
da şu hükme yer venldi:
"Kamu hizmetlerinin yerine
getirilmesinde ve bu hizmetler-
den yararlandırmada ayrımcı-
lık; bu hizmetlerle ilgili olarak
insan hak ve özgürlüklerini kı-
sıtlayıcı idari diizenlenıe ve uy-
gulama yapdamaz."
HukukçuW ve uzmanlar, "de-
mokratik bir açılım" gibi gö-
züken fıkrannı, "kamu hizmeti-
nin verilmesi ve alınması süre-
cinde türbana serbesti tanın-
masına" açık kapı bıraktığını di-
le getiriyorlar.
Taslağın ilk hazırlanış sürecin-
de aynı fıkranın "kamu hizmet-
lerinden yararlanmada herkes
eşittir. Kamu hizmetinin sunu-
nıunda ayrımcılık ve temel hak
ve hürriyetleri kısıtlayıcı dü-
zenleme yapılamaz" yönünde
düzenlendiğine dikkat çeken uz-
manlar, metnin değiştinlen son
haliyle, geçmişte türban ile ilgi-
li açılan dava dilekçelerindeki
gerekçelere koşut hale getirildi-
ğini sa\oınuyorlar. Gerek türban
takan memurlar, gerekse üniver-
sitelere türbanla giren öğrenci-
lerin açtıklan dava dilekçelerin-
de, "Kamu alanındaki türban
yasağı ile kendilerine ayrımcı-
lık yapıldığı, din ve inanç öz-
gürlüklerinin kısıtlandığını"
savunduklannı dile getiren hu-
kukçular, KamuYönetimi Temel
Yasa Tasansı içeriğinin bu tür
savlan haklı kılacak bir hukuk-
sal temel oluşturmaya dönük ol-
duğunu belirtiyorlar.
Fıkradaki "kamu hizmetleri-
nin yerine getirilmesi" ifade-
siyle "kamusal alanın" tanım-
landığı, bu alanda "ayrımcılık,
hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı
uygulama yapılamayacağı"
ifadesiyle de "kamu alanında
yargı kararları ile yasaklanan
türbanın" kastedildiği görüşü-
nü savunan hukukçular, şu yoru-
mu getiriyorlar:
"Türban ile ilgili gerekAna-
yasa Mahkemesi, gerek Yargı-
tay, gerekse Danıştay'ın verdi-
ği kararlarda 'kamusal alan'
vurgusu yapılmış, bu alanlar-
da türban takılması yasaklan-
mıştır. Kamu yönetimi yasa ta-
sansına konulan fıkra ile ka-
mu alanında gerek kamu çalı-
şanları. gerekse viırttaşlara ay-
rımcılık yapılamayacağı, kısıt-
lamalar getirilemeyeceği hü-
küm altına ahnarak uygula-
madaki türban yasağına ka-
nun düzeyinde bir gedik açıl-
ması öngörülmek istenmekte-
dir. Fıkra, bu haliyle anayasa-
nın 'Herkes, dil, ırk, cinsiyet, si-
yasi düşünce, felsefi inanç, din.
mezhep ve benzeri sebeplerle
ayırım gözetilmeksizın kanun
önünde eşittir.
Devlet organlan ve idare ma-
kamlan bütün işlemlerinde ka-
nun önünde eşitlik ilkesine uy-
gun olarak hareket etmek zorun-
dadır' hükmünü de daraltarak.
anayasaya yasa ile yeni bir yo-
rum getirmektedir." >
GUNDEM MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
Sık sık VVashington'a gidip Bush yönetimine
son durumu anlatma gereği duyan Bremer'ın Tür-
kiye'ye ilişkin değerlendirmeleri ayrıca ele alın-
ması gerekiyor. Zira arkadaş, Amerika'nın Irak'ta-
ki en yüksek temsilcisi...
7 Ekim günü TBMM'nin, Irak'a asker gönder-
me tezkeresini AKP'nin blok oyuyla kabul etme-
sinin ardından Bremer'ın yaklaşımlarını alt alta ko-
yalım...
8 Ekim'de ABD'nin atadığı Irak Geçici Hükümet
Konseyi üyeleri Bremer'la göruştüler. Görüşme-
den sonra Konsey sözcüsü Haydar Ahmed şu
açıklamayı yaptı:
"Bremer'a Türkaskerine karşı olduğumuzu söy-
ledik!"
Ardından Bremer'ın değerlendirmesi geldi:
"Bu konudaki nihai karar Iraklıların değil, koalis-
yonun sorumluluğunda..."
Bunun Türkçesi şu:
Irak'ı şu anda biz yönetiyoruz. Biz ne dersek o
olur!
Aynı gün VVashington'da Dışişleri Bakanhğı söz-
cüsü Richard Boucher aynen şunu söylüyordu:
"Itirazlar Konsey'in tamamından değil, birbölü-
münden. Türk askerinin iyi bir fikir olduğuna Irak-
lılann inanacağını umuyoruz."
23 Ekim'de Los Angeles Times gazetesi şu ha-
beri duyurdu:
"Bremer, Bush yöretimine Irak'a Türk askeri pla-
nından vazgeçilmesini önerdi!"
Ertesi gün 24 Ekim'de aynı Bremer şöyle diyor-
du:
"Türklerie Irakyönetimi asker sorununu aralann-
da halletsin!"
Oysa Irak yönetimini ABD atadı, başında da
kendisi var!
Asıl bomba 27 Ekim'de geldi. VVashington'da
ABC ve Fox News televizyonlarında programlara
katılan Bremer, Osmanlı'nın 400 yıl Irak'ta sömür-
geci olarak kaldığını vurgulayıp devam etti:
"Bu çerçevede oluşan hassasiyetleri dikkate al-
mamız gerek. İki tarafın diyalog kurmasında fayda
var..."
Beceriksizlik nerede?
Aslında Bremer'ın etrafından aktardığımız dal-
galanma, Bush yönetiminin son dönemdeki du-
rumunu da özetliyor.
Bremer, Osmanlı'nın 400 yıl Irak'ta sömürgeci
olduğunu söylerken acaba ABD'nin konumunu
ne olarak düşünüyordu? Kim bilir, belki de "bizim
daha 399yılımız var" demek istiyordu!
Osmanlı'nın o topraklardaki varlığının tanımı ay-
n konu, biz bugüne gelelim ve soralım:
Bremer'ın açıklamalarının anlamı ne?
Dışişleri'ne göre şu:
"Bremer tarihi ve bölgeyi bilmiyor. Yaptığı çok
talihsiz bir değertendirme..."
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ise bir adım da-
ha ileri gitti. ABD ile ilişkilerde nasıl bir tıkanıklık
var, sorusuna şu yanıtı verdi:
"Burada bir beceriksizlik var. önce çok arzulu
olarak geldiler, aman gecikmesin diye. Sonra bak-
tılar farklı şeyler var... Biz tereddütlü bir şekilde
karşılanacağımız yeherde fedakârlık yapmayız..."
Acaba gerçekten bir beceriksizlik mi var yoksa
Türkiye aleyhine bir şeyler becerme mi var?
Neden ne olursa olsun sonuç şu oldu:
Türkiye, Irak'a asker göndermek için Meclis'in-
den karar çıkaran, sonra da bu istemi herkes ta-
rafından reddedilen, hertürlü davranışı hak eden
bir üçüncü dünya ülkesi!
Bremer, kendi seçtiği mızıkacılarla Türk askeri
kartını bir akordeon gibi açıp kapatıyor...
Ortada bir beceriksizlik varsa, bunun ana so-
rumlusu Ankara değil mi?
ankcum a ktv.ttnet.net.tr
Türkiye
Cumhuriyeti...I Baştarafı 2. Sayfada
derneğin faaliyeti durdu-
ruldu; 3 bin 854 öğret-
men, üniversitede görevli
120 öğretim üyesi ve 47
hâkinün işine son verildi;
400 gazeteci için toplam 4
bin yıl hapis cezası isten-
di ve 3 bin 315 yıl 6 ay ce-
za verildi; 39 ton gazete
ve dergi ımha edildi; 927
film yasaklandı: cezaev-
lerinde 299 kişi yaşamını
yitirdi; 43 kişinin gözal-
tında intihar ettiği açık-
landı.
Ektiğimizi biçiyoruz
Geldikbugünlere: Ekti-
ğimizi biçiyoruz. Devlete
dinsel terör egemen.
Amerikan bo>-unduruğu
artık tam bir pranga. Em-
peryalizm. küreselleşme
adı ardında "siyasi, maü,
ikrisadi, adli, askeri, kül-
türel ve benzeri her hu-
susta" ülkemize egemen.
"Bağımsızlık ve hürri-
yetlerini her ne pahası-
na ve her ne karşılığın-
da olursa olsun zedele-
me ve kayıtlamaya asla
müsamaha etmemek;
bağımsızlık ve hürriyet-
lerini bütün manasıyla
koruyabilmek ve bunun
için gerekirse, son ferdi-
nin, son damla kanını
akıtarak, insanlık tari-
hini şanh örnek ile süs-
lemek" kimsenin umu-
runda değil gibi. Oysa,
"Yabancı bir devletin
himaye ve desteğini ka-
bul etmek, insanlık özel-
liklerinden mahrumiye-
ti, beceriksizlik ve mis-
kinliği iriraftan başka
bir şey değildir."
O zaman nerede kaldı,
"Ben yaşayabilmek için
mutlaka müstakil bir
milletin evladı kalmalı-
yım. Bu sebeple milli ba-
ğımsızlık bence bir ha-
yat meselesidir... Benim
millefimi esir etmek iste-
yen, herhangi bir mille-
tin de bu arzusundan
sarfınazar edinceye ka-
dar amansız düşmanı-
yım" diyerek "Biz,... is-
riklalimizi emin buhın-
durabilmek için heyet-i
umumiyemizce heyet-i
milliyemizce bizi mah-
vermek isteyen emper-
yalizme karşı ve bizi
yutmak isteyen kapita-
lizme karşı heyet-i miUi-
yece mücahedeyi caiz
gören bir mesleği takip
eden insanlarız..." sapta-
masını yapan Mustafa
Kemal'e inanç? Nerede
kaldı onun izinde olmak?
Nerede kaldı anayasa
hükmü olan devrim ka-
nunlannın korunması? Ve
nerede kaldı tam bağım-
sız Türkive Cumhuriveti?