24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 EKİM 2003 PERŞEMBE 8 Istanbul HABERLERIN DEVAMI TURKIYE Y 14 Sinop PB 16 Edirne Y 12 Samsun PB 14 Y 17Kocaeli Y 15 Trabzon Çanakkale Y 14 Giresun Y 19 Izmir Y 16 Ankara Y 12 Manisa Aydın _Y 15 Eskişehir Y 14 Denizli _Y V7 Konya Y 15 Y 14 Sıvas PB 8 Zonguldak Y 16 Antalya Y 19 P a r ı ? a İ 1 b u l u t l ü Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van HB PB B B B B PB PB 22 23 16 17 16 16 11 10 Kars Yurdun batı, kuzey ve doğu kesımlen parçalı Oulutlu, Marmara, Ege. Batı Akdenız, Doğu Ka- radenız, Doğu Anadolu'- nun kuzey. Batı Karade- nız'ın batısı ve Iç Anado- lu'nun batısı yağışlı dığer yerter az bulutlu geçe- cek. Hava sıcaklığı batı oolgelenmızden başla- yarak tum yurtta hıssedı- ur bıçımde artacak. DIS MERKEZLER Oslo Helsinkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Pans Bonn K PB B Y Y Y Y Y 2 3 7 11 11 9 10 7 Berlin 6 Moskova PB 4 Budapeşte Y 12 Aşkabat PB 25 Madrıd Y 17 Astana PB 3 Viyana Y 9 Taşkent PB 27 Belgrad Y 15 Bakû Y 20 Sofya Roma Y 15 Bişkek Y 15 Y 19 Tiflıs K 5 Atina Y 22 Kahıre B 26 Münıh 7 Zürih Y 7 Şam B 20 Taşkent 0 Açık Bulullu t Çok bulutlu ı YaQmur1u S u l u k a r ı Gök guruitulü GUNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada nnın, öğretim üyelerinin ve tüm yurttaşlanmızın baş- ta laiklik bu ilkeleryönünde 'taraf olmalan' zorunlulu- ğunun" altını çizdi. Oysa, bugün sergilenen tablo başbakanın, bakan- lann, yargı organlannın taraf olmak zorunda olduğu laiklik ilkesine ters düştüğünü, ters düşmekten de öteye laikliğe karşı bir tavır içinde olduklannı içeren bir görüntü veriyor. Cumhurbaşkanı Sezer'in dün akşamki resepsiyo- na başı örtülü eşli AKP'li milletvekillerini davet etme- sine iktidar cephesinden kaynaklanan tepkiyi sade- ce ayınmcılığa bağlamak olanaksız. Bu hareket, bir biçime laik cumhuriyetin temel öğe- si laikliğe karşı çıkmakla eşdeğer. Laisizme bağhlık nutukları atan bir Başbakan, ba- kanlarıyla Çankaya'daki resepsiyona katılacağını açıkladı. Ne ki, milletvekillerine, çağnyı Cumhurbaş- kam'nın takdirine bağlayacağı, dileyenin katılmasını dileyenin katılmamasını isteyeceği yerde; "seçimböl- gelerindeki törenlerde -tûrbanlı eşleriyle- bulunmala- nnısalıkvermesi" laikrejime ne ölçüde içtenlikle bağ- lı olduğunu gösteriyor. Çankaya'yı boykot olayı, AKP tarafından çığrından çıkanldı. Tepki laik rejime karşı somut olayları içeren gösterişli bir gösteriye dönüştürüldü. • • • Cumhurbaşkanı laik cumhuriyete bağhlıkyeminine, anayasada belirtilen ilkelere "tüm yurttaşlanmız da taraf olmak durumundadır, zorundadır" diyor. Bir gazete -Milliyet- Cumhuriyet ekinde halkın ya- kından tanıdığı, bir bakıma toplumda söz sahibi olan- lann imzalarını taşıyan yazılar yayımladı. Ahmet Zor- lu, Saktp Sabancı, Ferit Şahenk, Mustafa Koç, Ay- dın Doğan, Çelal Güngör, Güher Pekinel, Candan Erçetin, MFÖ, Şenol Güneş... Çerçevelenmiş, öze- ne bezene sayfalarayerleştirilmiş uzun-kısayazılann- da Cumhuriyet rejimindeki kazanımlan anlatıyorlar. Genelde Cumhuriyet sayesinde "modem Müslüman topluma" dönüşmenin erdeminden, Müslüman Tür- kiye'nin Avrupa Birliği'ne girme aşamasına gelme- sinden övgüyle söz eden cümleler, paragraflar dök- türüyorlar. Ne çare ve ne yazık ki; bu sonuçlara "laik cumhu- riyet" sayesinde ulaştığımıza değinen, laik cumhuri- yeti tartışmanın, laik cumhuriyete karşı vaziyet alır ol- manın anlamsızlığına değinen tek bircümleye irdele- melerinde yer vermiyorlar. Gazetede bir başlık daha var "Cumhuriyetin en büyük projesi kadınlar". -Aralarında Güher Pekinel, Candan Erçetin gibi- yazarlan, çizerleri, işadamlan, sanatçıları olan bir topluluk, türbanı topluma sindir- meye çalışan, kökeninde laikliğe karşı eylemin hızla geliştirildiği şu sıralarda cumhuriyetin temel ilkesine değinmekten kaçıyorlar. Ya Allahlık medya? AKP'nin çağnyı siyasal amaç- lara dönüştüren manevralarına gözlerini kapamış, Köşk'e gidenler-gitmeyecek olanlar düzeyine indirge- diği habercilik anlayışı ile yayın yapıyor. • • • AKP felsefesi, amacı ve hedefleri laik cephedeki ka- leleri bir bir devreden çıkarmak! Dün olsaydı böyle hedeflerolamazdı. Çünkü_Çan- kaya'da 14 yıl ikamet buyuran iki Türk büyüğü; Özal- la Demirel, bugünkü iktidann tutumuyla zaten öz- deşleşmişti. Siyasal simgeye dönüştürülmesini dik- kate almadan, tûrbanlı türbansız herkesi 29 Ekim ge- cesi Çankaya'ya davet ederlerdi. Zira bu ikiliden birincisi, devrimlere, tabii laikliğe o denli kayıtsızdı ki; Atatürk'ün ulusal savaş ve zafer mucizesini anlattığı Nutuk'u ancak Köşk'e çıktıktan sonra okuduğunu iftiharla itiraf etti. öteki, -Demirel- laik Cumhuriyetin baş miman Ata- türk'ün mekânında nöbet tuttuğunu sık sık Övünerek yinelerken, özal gibi, her ramazan Çankaya'da iftar saatlerinde laik cumhunyette eşi görülmeyen sofra- lar kurdu. Kuran okuttu, Arapça dualarla oruç açtı, aç- tırdı. Bir salonu mescide dönüştürdü. Bugünkülerin derdi, önce halkın güven ve sevgisi- ni kazanan Cumhurbaşkanı Sezer'i, daha sonra laik- liği savunan öteki kaleleri bir bir devreden çıkarmak! 1970'ten beri demokrasiyle üzeri örtülen ana he- def; laiklik ilkesini anayasaya hapsetmek, uygulama- da sollamak... Başarabilecekler mi? Nah başanriar! Gazalcı: AKP kaygı veriyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyesi Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı, AKP iktidannın uygulamalannın laik Cumhuriyet için kaygı verici olduğunu kaydetti. Gazalcı, dün Cumhuriyet Bayramı nedeniyle yaptığı yazıh açıklamada, "Bir yıldır işbaşında bulunan AKP iktidannın uygulamalan da laik Cumhuriyet, Öğretim Birliği için kaygı vericidir. Milli Eğitim Bakanhğı merkez ve dış örgütlerdeki yönetici kadrolann neredeyse tamamı değiştirildi. Bu partizanca kadrolaşma hukuk, kural tanımadan yapıldı" dedi. ACI KAYBIMIZ Partimizin kurucusu ve Parti Meclisi Üyesi Maden Eski Belediye Başkanı B. NAZAN GÜNAL'l elim bir kazada kaybettik. Acımız sonsuzdur. Ailesine, yakınlarına ve partililerimize başsağlığı dileriz. S HP Genel Merkezi Brezifya'dayapılan genel kurulda Baykal genel başkanyardımcılığına seçildi Sosyalist Enternasyonal sona erdiANKARA (AA) - CHP Genel Baş- kanı Deniz Baykal, Sosyalist Enternas- yonal Genel Kurulu Başkan Yardımcı- lığı'na seçildi. Genel kurulda, Akdeniz Komitesi'nin hazırladığı raporun Kıb- ns ile ilgili bölümü Baykal'm önerile- ri doğrulrusunda değiştirildi. Toplantı- da bir konuşma yapan Baykal, "Özel- likle AB'nin taraftariardan biri üze- rinde bir baskı aracı olarak kullanıl- ması, Kıbrıs sorununun çözümünfi kolaylaştırmayacaktır" dedi. Brezilya'nın Sao Paulo kentinde 27 Ekim'de başlayan Sosyalist Enternas- yonal 22. Genel Kurulu'nun 3. ve son gününde yapılan seçimlerde, CHP lide- ri Baykal'm yanı sıra Almanya Başba- kanı Gerhard Schröder, îngiltere Baş- bakanı Tony Blair, Yunanistan Başba- kanı Kostas Simiris ile Israil fşçi Par- tisi Genel Başkanı Şimon Peres başkan yardımcılıklanna getirildiler. Seçimle- rin ardından genel kurula hitap eden Baykal, BM'nin Irak konusunda almış olduğu son karann doğru, ancak yeter- siz adım olduğunu ifade etti. Baykal, B- M'nin başlangıcından itibaren Irak kri- zi konusunda tutarlı bir politika izleye- mediğini ifade etti. Kıbrıs bölfimû değişti Genel kurulda, Akdeniz Komitesi ta- rafından hazırlanan raporun Kıbns ile ilgili bölümü ise Baykal'ın öne- rileri doğrulrusunda değişhrilerek kabul edildi. Türk delegasyonunun girişimleri sonucu Kıbns sorunu- nun AB yasalan temel ahnarak çözülebiîeceği yolundaki ifade metinden çıkanldı. Tasanda yer almayan Kıbns devletinin kurucu antlaşmalan ile Kıb- ns'taki iki taraf arasın- da şimdiye kadar ya- pılan antlaşmalar çö- zümün temel unsurla- n arasında sayıldı. Kürtçe isimlerde 'q, w, x'in kullanımına izin verilmemesi de İlerleme Raporu'nda AB'nin siviflesme kriterleri - Parlamentonun savunma bütçesi üzerinde tam kontrolü sağlanmalı - Sivil organlarda askerlerin temsili son bulmalı :?- MGK reformu J etkili şekilde uygulanmalı AYHAN ŞtMŞEK ANKARA - Avrupa Birliği (AB), 2003 yıh Türkiye tlerleme Raporu'nda, ordunun siyasettekı rolünün AB ile uyumlaştınlması için 3 kriter getirdi. Milli Güvenlik Kurulu'nda (MGK) reformun etki- li şekilde uygulanmasını isteyen AB, "sivil organlarda askerlerin temsüine son verümesi" ve "par- lamentonun savunma bütçesi üzerinde tam kontrolünün sağ- lanması" gerektiğini bildirdi. MGK'de gerçekleştirilen reformla- ra karşın ordunun siyaset üzerinde- ki etkisinin "resmi olmayan meka- nizmalar" ile sürdüğünü belirten AB, "MGK'nin askeri yetkilileri, siyaset, toplum ve dış politika ko- nulannda kendi görüşlerini çeşit- li kereler konuşmalar, medyaya demeçler ve bildiriler ile açıkla- maktadırlar" eleştirisini getirdi. Cumhuriyet, AB Komisyo- nu'nun 5 Kasım'da açıklayacağı Türkiye ilerleme Raporu'nun tas- lak metnine ulaştı. 133 sayfadan oluşan raporda Türkiye'nin hassas konularda çok önemi reformlar ger- çekleştirdiğinin altı çizilirken "Ba- zı alanlarda görülen olumlu geliş- "ışişleri Bakanhğı'nın düzenlediği, "Mülteci kadınlann sorunlarT konulu toplantıya Viyana'daki İslam Akademisi'ni temsilen katılan tûrbanlı Zeynep Elibol (soldan 3) ve arkadaşının "Başımızı örttüğümüz için Türkiye'de okumayıp Viyana'ya kaçtık" demesi protestolara neden oldu. Avusturya'da da türban krizi VtYANA (AA) - Almanya ve Fransa'daki "tür- ban tartışması" kısa sürede Avusturya'ya da sıç- radı. Koalisyon hükümetinin küçük ortağı, aşın sağcı Özgürlükçü Partisi (FPÖ) milletvekili ve Güvenlik Sözcüsü Helene Partik-Pable, "okul, resmi daireler gibi kamusal alanlarda türban kollanılmasına karşı önlem almayı planladık- lannı" söyledi. Partik-Pable, "Bu insanlar, ka- falanna taktıkları antika bazı sembollerle top- lumunıuzun görüntüsüne ters düşüyorlar. Bu- rada yaşamak istiyorlarsa bu toplumun değer- lerine de saygı duymaları ve uyum sağlamala- n gerekir" dedi. Avusturya Televizyonu (ORF) ise türban konu- sunu ekranlarına taşıdı. Viyana'da yaşayan bazı Türk kadınlar "Türkiye'de başlannı örtmeyen birçok kadın ve öğrencinin, Viyana'ya geldik- ten sonra burada etkinlik gösteren radikal ts- lamcı bazı örgütlerin baskılan sonunda örtün- düklerini" belirttiler. Dışişlen Bakanı Betina Ferrero-Waldner'in düzenlediği, "Mülteci ka- dınlann sorunları" toplanhsı da, "türban tar- tışmasına" neden oldu. Toplantıya, Viyana'daki tslam Akademisi'ni temsilen katılan tûrbanlı Zey- nep Elibol, Türkiye'de "türban taktığı için üni- versiteye gidemediğini ve Viyana'ya kaçtığını" ileri sürdü. Tartışmanın uzaması üzerine Ferrero- Waldner, "Sizin buradaki sorunlarınızı dinle- mekiçin bu toplantıvı düzenledim.Türban tar- tışmasını lürfen buraya taşımayın" uyansuıda bulundu ve başka bir toplantıya katümak zorun- da olduğunu belirterek toplantıyı terk etti. nıelere karşın. reformlar uygula- mada sınırlı etkiler göstermiştir. Bugüne kadar uygulama yavaş ve pürüzlü olmuştur" denildi. AB Komisyonu, Yunanistan ile Türkiye arasında, sınır sorunlannın banşçıl çözümü yönünde atılan adımlardan duyulan memnuniyeti dile getirirken Kıbns konusunda Türk tarafından bir an önce Annan planı temelinde müzakerelerin ye- niden başlamasının beklendiğıni yi- neledi. AB Komisyonu'nun 2003 yıh tlerleme Raporu'ndan diğer il- ginç başlıklar özetle şöyle: • Gerçekleştirilen yasal reformlarda, ebeveynlerin çocuklanna istedikleri isim- leri verebilmelerinin önü açılmıştır. Ancak 2003 yıh Eylül ayında yayımlanan bir genelgeyle Kürtçede yaygın olarak kullanılan "q, w, x" harflerini de içeren bazı harflerin kullanımı yasak- lanmışhr. • Türkçe dışında yaygın olarak kullanılan dillerde yayının önünü açan yasal değişikliklere karşın, bu ko- nuda hiçbir somut adım ahl- mamıştır. • ifade özgürlüğü alanın- da iyileşmelere karşın bazı sorunlar sürmektedır. \/ Türkiye, 8 Ağustos ta- rihinde Kıbns'ın Kuzey ke- simi ile gümrük birliği çer- çeve anlaşması imzalamış- tır. Uluslararası hukuk çer- çevesinde hiçbir geçerlıliğı olmayan böyle bir anlaşma, Türkiye'nin AB ile gümrük birliği yükümlülüklerini ih- lal anlamına gelebilir. Türk hükümeti anlaşma sonrasın- da, bunun onaylanmayaca- ğına ve uygulamaya geçiril- meyeceğine işaret etmiştir. • Alevi ve Bektaşi der- neklerine, 2003 yıh Nisan ayında yasal statü verilmiş- tir. Ancak, Diyanet'te temsil ve Alevilerin kimliğini tanı- mayan okullarda zorunlu din eğitimi konusunda sı- kıntılar sürmektedir. KamuyÖnetimi tasarısı ile kamusal alanda türban serbestisi için açıkkapı bırahldı AKP'nin yeni manevrası• Baştarafı 1. sayfada türban serbestisi getiren örtülü bir hüküm konuldu. Türkiye Cumhuriyeti "nin "üniter yapısı"m esneten, mer- kezi idarenin yetkilerinı büyük ölçüde il özel idareleri ile yerel yönetimlere bırakan ve Bakanlar Kurulu tarafından imzalanarak TBMM'ye sunulma aşamasına gelen "Kamu Yönetimi Temel Yasası" taslağının "Kamu yö- netiminin kuruluş ve işleyişi- nin temel ilkeleri" üst başlığını taşıyan maddesinin bir fıkrasın- da şu hükme yer venldi: "Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde ve bu hizmetler- den yararlandırmada ayrımcı- lık; bu hizmetlerle ilgili olarak insan hak ve özgürlüklerini kı- sıtlayıcı idari diizenlenıe ve uy- gulama yapdamaz." HukukçuW ve uzmanlar, "de- mokratik bir açılım" gibi gö- züken fıkrannı, "kamu hizmeti- nin verilmesi ve alınması süre- cinde türbana serbesti tanın- masına" açık kapı bıraktığını di- le getiriyorlar. Taslağın ilk hazırlanış sürecin- de aynı fıkranın "kamu hizmet- lerinden yararlanmada herkes eşittir. Kamu hizmetinin sunu- nıunda ayrımcılık ve temel hak ve hürriyetleri kısıtlayıcı dü- zenleme yapılamaz" yönünde düzenlendiğine dikkat çeken uz- manlar, metnin değiştinlen son haliyle, geçmişte türban ile ilgi- li açılan dava dilekçelerindeki gerekçelere koşut hale getirildi- ğini sa\oınuyorlar. Gerek türban takan memurlar, gerekse üniver- sitelere türbanla giren öğrenci- lerin açtıklan dava dilekçelerin- de, "Kamu alanındaki türban yasağı ile kendilerine ayrımcı- lık yapıldığı, din ve inanç öz- gürlüklerinin kısıtlandığını" savunduklannı dile getiren hu- kukçular, KamuYönetimi Temel Yasa Tasansı içeriğinin bu tür savlan haklı kılacak bir hukuk- sal temel oluşturmaya dönük ol- duğunu belirtiyorlar. Fıkradaki "kamu hizmetleri- nin yerine getirilmesi" ifade- siyle "kamusal alanın" tanım- landığı, bu alanda "ayrımcılık, hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı uygulama yapılamayacağı" ifadesiyle de "kamu alanında yargı kararları ile yasaklanan türbanın" kastedildiği görüşü- nü savunan hukukçular, şu yoru- mu getiriyorlar: "Türban ile ilgili gerekAna- yasa Mahkemesi, gerek Yargı- tay, gerekse Danıştay'ın verdi- ği kararlarda 'kamusal alan' vurgusu yapılmış, bu alanlar- da türban takılması yasaklan- mıştır. Kamu yönetimi yasa ta- sansına konulan fıkra ile ka- mu alanında gerek kamu çalı- şanları. gerekse viırttaşlara ay- rımcılık yapılamayacağı, kısıt- lamalar getirilemeyeceği hü- küm altına ahnarak uygula- madaki türban yasağına ka- nun düzeyinde bir gedik açıl- ması öngörülmek istenmekte- dir. Fıkra, bu haliyle anayasa- nın 'Herkes, dil, ırk, cinsiyet, si- yasi düşünce, felsefi inanç, din. mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizın kanun önünde eşittir. Devlet organlan ve idare ma- kamlan bütün işlemlerinde ka- nun önünde eşitlik ilkesine uy- gun olarak hareket etmek zorun- dadır' hükmünü de daraltarak. anayasaya yasa ile yeni bir yo- rum getirmektedir." > GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada Sık sık VVashington'a gidip Bush yönetimine son durumu anlatma gereği duyan Bremer'ın Tür- kiye'ye ilişkin değerlendirmeleri ayrıca ele alın- ması gerekiyor. Zira arkadaş, Amerika'nın Irak'ta- ki en yüksek temsilcisi... 7 Ekim günü TBMM'nin, Irak'a asker gönder- me tezkeresini AKP'nin blok oyuyla kabul etme- sinin ardından Bremer'ın yaklaşımlarını alt alta ko- yalım... 8 Ekim'de ABD'nin atadığı Irak Geçici Hükümet Konseyi üyeleri Bremer'la göruştüler. Görüşme- den sonra Konsey sözcüsü Haydar Ahmed şu açıklamayı yaptı: "Bremer'a Türkaskerine karşı olduğumuzu söy- ledik!" Ardından Bremer'ın değerlendirmesi geldi: "Bu konudaki nihai karar Iraklıların değil, koalis- yonun sorumluluğunda..." Bunun Türkçesi şu: Irak'ı şu anda biz yönetiyoruz. Biz ne dersek o olur! Aynı gün VVashington'da Dışişleri Bakanhğı söz- cüsü Richard Boucher aynen şunu söylüyordu: "Itirazlar Konsey'in tamamından değil, birbölü- münden. Türk askerinin iyi bir fikir olduğuna Irak- lılann inanacağını umuyoruz." 23 Ekim'de Los Angeles Times gazetesi şu ha- beri duyurdu: "Bremer, Bush yöretimine Irak'a Türk askeri pla- nından vazgeçilmesini önerdi!" Ertesi gün 24 Ekim'de aynı Bremer şöyle diyor- du: "Türklerie Irakyönetimi asker sorununu aralann- da halletsin!" Oysa Irak yönetimini ABD atadı, başında da kendisi var! Asıl bomba 27 Ekim'de geldi. VVashington'da ABC ve Fox News televizyonlarında programlara katılan Bremer, Osmanlı'nın 400 yıl Irak'ta sömür- geci olarak kaldığını vurgulayıp devam etti: "Bu çerçevede oluşan hassasiyetleri dikkate al- mamız gerek. İki tarafın diyalog kurmasında fayda var..." Beceriksizlik nerede? Aslında Bremer'ın etrafından aktardığımız dal- galanma, Bush yönetiminin son dönemdeki du- rumunu da özetliyor. Bremer, Osmanlı'nın 400 yıl Irak'ta sömürgeci olduğunu söylerken acaba ABD'nin konumunu ne olarak düşünüyordu? Kim bilir, belki de "bizim daha 399yılımız var" demek istiyordu! Osmanlı'nın o topraklardaki varlığının tanımı ay- n konu, biz bugüne gelelim ve soralım: Bremer'ın açıklamalarının anlamı ne? Dışişleri'ne göre şu: "Bremer tarihi ve bölgeyi bilmiyor. Yaptığı çok talihsiz bir değertendirme..." Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ise bir adım da- ha ileri gitti. ABD ile ilişkilerde nasıl bir tıkanıklık var, sorusuna şu yanıtı verdi: "Burada bir beceriksizlik var. önce çok arzulu olarak geldiler, aman gecikmesin diye. Sonra bak- tılar farklı şeyler var... Biz tereddütlü bir şekilde karşılanacağımız yeherde fedakârlık yapmayız..." Acaba gerçekten bir beceriksizlik mi var yoksa Türkiye aleyhine bir şeyler becerme mi var? Neden ne olursa olsun sonuç şu oldu: Türkiye, Irak'a asker göndermek için Meclis'in- den karar çıkaran, sonra da bu istemi herkes ta- rafından reddedilen, hertürlü davranışı hak eden bir üçüncü dünya ülkesi! Bremer, kendi seçtiği mızıkacılarla Türk askeri kartını bir akordeon gibi açıp kapatıyor... Ortada bir beceriksizlik varsa, bunun ana so- rumlusu Ankara değil mi? ankcum a ktv.ttnet.net.tr Türkiye Cumhuriyeti...I Baştarafı 2. Sayfada derneğin faaliyeti durdu- ruldu; 3 bin 854 öğret- men, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkinün işine son verildi; 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası isten- di ve 3 bin 315 yıl 6 ay ce- za verildi; 39 ton gazete ve dergi ımha edildi; 927 film yasaklandı: cezaev- lerinde 299 kişi yaşamını yitirdi; 43 kişinin gözal- tında intihar ettiği açık- landı. Ektiğimizi biçiyoruz Geldikbugünlere: Ekti- ğimizi biçiyoruz. Devlete dinsel terör egemen. Amerikan bo>-unduruğu artık tam bir pranga. Em- peryalizm. küreselleşme adı ardında "siyasi, maü, ikrisadi, adli, askeri, kül- türel ve benzeri her hu- susta" ülkemize egemen. "Bağımsızlık ve hürri- yetlerini her ne pahası- na ve her ne karşılığın- da olursa olsun zedele- me ve kayıtlamaya asla müsamaha etmemek; bağımsızlık ve hürriyet- lerini bütün manasıyla koruyabilmek ve bunun için gerekirse, son ferdi- nin, son damla kanını akıtarak, insanlık tari- hini şanh örnek ile süs- lemek" kimsenin umu- runda değil gibi. Oysa, "Yabancı bir devletin himaye ve desteğini ka- bul etmek, insanlık özel- liklerinden mahrumiye- ti, beceriksizlik ve mis- kinliği iriraftan başka bir şey değildir." O zaman nerede kaldı, "Ben yaşayabilmek için mutlaka müstakil bir milletin evladı kalmalı- yım. Bu sebeple milli ba- ğımsızlık bence bir ha- yat meselesidir... Benim millefimi esir etmek iste- yen, herhangi bir mille- tin de bu arzusundan sarfınazar edinceye ka- dar amansız düşmanı- yım" diyerek "Biz,... is- riklalimizi emin buhın- durabilmek için heyet-i umumiyemizce heyet-i milliyemizce bizi mah- vermek isteyen emper- yalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapita- lizme karşı heyet-i miUi- yece mücahedeyi caiz gören bir mesleği takip eden insanlarız..." sapta- masını yapan Mustafa Kemal'e inanç? Nerede kaldı onun izinde olmak? Nerede kaldı anayasa hükmü olan devrim ka- nunlannın korunması? Ve nerede kaldı tam bağım- sız Türkive Cumhuriveti?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear