01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 EKİM 2003 PAZAR 12 PAZAR KONUGU tstanbulBüyükşehir BelediyesiAfet Koordinasyon Merkezi Başkanı Mesut Pektaş 'la 'deprem 'i konuştuk S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞAIMOĞLU leyla.tavsanoglu(3 cumhuriyet.com.tr Istanbuldepremi olacak mı, olmayacak mı? Olursa ne büyüklükte olacak? Ne kadar zarar verecek? Her kafadan bir ses çıkıyor. Herkesfelaket senaryolan üretiyor. Özellikle bu işten çıkarı olanların. en büyükfelaket senaryolarını üretmekte üstlerine yok. Bunlan dinleye dinleye işin ciddiyetine eğilmenin en doğru vol olduğuna karar vererek depremle ilgili en sorıımlu makam olan htanbul Büyükşehir Belediyesi ne bağlı Afet Koordinasyon Merkezi Başkanı yla görüşmeye karar verdim. Aynı zamanda İstanbul Halk Ekmek Fabrikaları Genel Müdürü ve Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı olan Mesut Pektaş 'la Edirnekapı daki ÎHEfabrikasında bir araya geldik. 17 Ağııstos 1999 depremi sırasında ve hemen sonrasında depreme karşı önlemler almak için çok hızh bir çahşma içine girdiklerini anlatan Pektaş, Istanbul'da olası büvük bir depremde hasar görecekya da yıkılacak bina sayısının 300 bin, ölü sayısımn 70- 90 bin arasında olacağını tahmin ettiklerini söyledi. Pektaş, istanbul daki çarpıkyapılaşmanın 1970-1998 yılları arasında en hızh dönemini yaşadığına da dikkat çekti. Adım adım hazmanmalıyız- Siz maliye kökenlisiniz, ama aynı zamanda da İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Afet Koordi- nasyon Merkezi Başkanısınız, Bu ikisiarasında na- sıl bir bağlantt var? - 1999'da İzmıt-Adapazan depremi olduğundaafet yerine ilk ulaşan kuruluşlardan birisi Istanbul Büyük- şehır Belediyesf ydı Depremden sonra ışi ılgılı ar- kadaslara devrettik. Ama bir süre sonra bana geldi- ler ve "Arkadaş sen bu işe devam edeceksiıT dediler 200 i Mart ayından ben de bu çalışma devam edıyor. Ben bu işı cıddiyetın de ötesinde önemsiyorum. Çünkü Istanbul'un karşı karşıya bulunduğu bu teh- lıke gerçekten çok büyük Bu sadece İstanbul'u et- kileyecek bir tehlıke değil. Türkiye"nin performan- sını her bakımdan etkileyecek olan bir tehlike - .\asıl olacak bu? - Çünku Turkiye'nın herhangi bir yöresinde mey- dana gelebılecek bir olumsuzluk IstanbuTdakı ola- naklarla kısmen de olsa gıderilme şansına sahıptır. İstanbul bunu özel sektorü\ le. devletiyle. belediye- lenyle, her şeyıyle başarabılir. O olanaklara sahıptir çünkü. Ama fstanburda meydana gelecek olan bü- yük ölçekiı. felaket halınde bir depreme, gen kalan hıçbır ilimız yardımcı olmak ya da sorunlan çözmek kabılıyetıne sahıp değıldır. O nedenle Istanbul'un maruz olduğu bu tehlikeye olabıldığı kadar adım adım hazırlık yapmak ihtiyacı var. Biz beledıye olarak elimizden geldıği kadar bütün imkânlanmızı seferber etmek suretiyle hazırlığımı- zı azamı ölçüde yapmayı hedeflivoruz - Onlarca yıldır biliyoruz ki istanbul 'daki yapı- larınyüzde 70'ikaçak inşaaflar. İ'stelik bunların kaçak olmalan nedeniylesağlamlık derecelerinibil- miyoruz; bir de pek çoğunun zemininin sağlam olmadığı da tespit edildi. Dolayısıyla büyük bir depremde İstanbul'un büyük bir felaketle karşı karşıya kalacağı kaçınılmaz bir gerçek. Bu du- rumda belediye olarak neyapılması düşünülüyor? Buna herhangi bir çözüm üretiliyor mu? Ya da bunun çözümü var mı? - Bir başka sorun da bu Doğru, yüzde 70 oranın- da ıskân ruhsatı almamış bina stoku var Ama çok gözümüzde büyüttüğümüz kadar vahım durumda değiller. Ömeğin müteahhit projesine başlamış Ama buna tam uyarak yapmamış Bunu yapmadığı ıçin de iskân ruhsatını alamamış Ya da başkasının arsası ya da Hazine arazısi üzerine inşaat yaptığı ıçın ruhsat venlmemış. Büyük bölümü kendi arazısi üzerine ama projesine tam uygun olarak yapılmayan yapı- lar. Bunlar büyük sorun getirmez. Ülkemizde bürok- rasi, siyaset, yönetımler bu sorunu tam anlayıp tarif ederek sınıflandırmalı. çözülebilecek olanlan çözme- li. Bunlan yapmalı ki depreme hazırlık çalışmaları da yapılabilsın. Diyelım kı insanlarevlenni depreme karşı güçlen- dirmek istiyor. Ama inşaat ruhsatı olmadığı ıçin bir şey yapamıyorlar. Belediye de ruhsat olmadığı için "Hadi,yapın''izninı veremiyor. Bu sorunun cıddı ola- rak çözülmesi lazım. Biz. öncelikle bir mikro bölgelendirme projesi yaptık Bu uluslararası bır projedır. Bunuıda Istan- bul'un maruz bulunduğu deprem riskinin ne oldu- ğunu tarif etmiş bulunuyoruz. Deprem ve teşhis - Yaniİstanbul 'un depremle ilgili hastalığım teş- his mi ettiniz? - Evet, bu bır teşhis çalışmasıdır Yanı doktor gel- dı, hastayı kontrol etti. Tıp bilimmın gereklen çer- çevesınde bu hastalığın ne olduğunu anladık. Bunun tarifini yaptık. Bu çalışmaya göre Istanbul'da herhangi bır dep- rem senaryosunun gerçekleşmesi durumunda alter- natfiler de dıkkate almarak hasar hesabı ve can kay- bı hesabı yapıldı, topyekûn bir senaryo oluştu - En kötü ihtûnalle neler olmasım tahmin edi- yorsunuz? - En kötü senaryoyu ele alırsak, tstanbul'da 50-60 bin civannda bınanın tamamıyla yıkılacağı öngörü- lüyor istanbul "da toplam bina stokumuz yaklaşık bir milyon. 50-60 bin de çok büyük rakam. Çok hasar görecek, orta hasar gorecek. az hasar görecek ya da bütünüyle yıkılacak binalann sayısı 300 bin civannda gözüküyor. Yaklaşık 70-90 bin ci- vannda ölüm bekleniyor. 130-150 bin civannda ağır yaralı. 150-200 binin üzerinde hafif yaralı olacağı tahmin ediliyor. - Peki, mevcut hastaneler bunlara bakacak du- rumda mı? - Gerek devletin, gerek özel sektörün ciddi bir has- tane potansiyeli var. Ama bunlann ne kadanmn dep- rem sonrası ayakta, çahşır durumda kalacağmı biz de bilmiyoruz. Onlarla ilgili çalışmalar da yapılıyor. Bınalan olabildiği kadar güçlendirilmeye çalışılıyor. Ana hatlanyla mikro bölgeleme çalışmasının so- nuçlan bunlar. Bir milyon civannda insana kurtar- ma faaliyetinin yapılması öngörülüyor. Elektrik hatlannın yüzde üçünde kınima bekleni- yor Telekom hatlannda birkaç bin kınlma, kopma tahmin ediliyor. Merkezi hükümet bir taraftan, bü- yükşehir ve ilçe belediyeleri bir taraftan, bu kurum- lann kendileri bir taraftan çalışıyoruz. Bunun yanı sıra uluslararası fınansman sağlama gayretleri de var. Deprem televolecllerl - Biryanda bu ciddi çalışmalar yapılırken birta- rafta da herkesin kafasını kanştıran deprem tele- volecileri var. Her kafadan ayrı ses çıkıyor. Ofay kırıldı, şufay kınlmadı gibi insanları telaşa veren öngörülerde bulunuyorlar. Bütün bu ifadeler ka- fa kanştırmaktan başka bir işeyarıyor mu? - Doğrusu biz onlara çok da önem vermiyoruz. Ta- rihı kayıtlar ve araştırmalann sonucunu biz şöyle özetlıyonız: İstanbul ciddi ve önemli bir deprem tehlikesine ma- ruz O zaman biz bunun en kötüsünün olabileceğıni dikkate almak suretiyle kennmizi yapabildiğimiz ka- danyla en iyi bir biçimde bu tehlikeye karşı hazırla- yalım. Biz en kötü senaryoyu dikkate alarak hazırlık- lanmızı yapıyoruz. Ama dileyelim bu felaket başı- mıza gelmesin. Dediğim gibı teşhis çalışması mikro bölgeleme çalışmasıydı. Bubitti. 2002 yılı Eylül ayı sonu itiba- nyla tamamlanmıştı. Kamuoyuna da açıklandı. A> - nca bütün ilgili kurumlara da raporlan gönderdik. Bu- nun da amacı herkesin kendisiyle ilgili olan bilgile- n bır kere daha gözden geçirme imkânına kavuşma- sını sağlamakh. - Bundan sonraki aşama var mıya da ne olacak? - Bundan sonraki aşama tedavı yöntemlerinın or- ta}. a konulmasıydı. Bu kadar karmaşık bir sorunlar yumağı olunca doğru yöntemlerin ortaya konulma- sı lazım ki daha sonraki zamanlarda yürütülecek ça- lışmalann önü kesilmesin. Bu bakımdan, dört üniversitemizi bir araya geti- rerek İstanbul Deprem Master Planı adım verdiğimiz bır çalışma yaptık. Bu üniversiteler İstanbul Teknik Üni\ ersiteşi (tTÜ), Yıldız Teknik Ünıversitesi (YTÜ), Boğaziçi Üniversitesi ve ODTÜ. MESUT PEKTAŞ 1953, Malatya doğumlu. Yükseköğrenimini ODTÜ İdari îlimler Fakültesi Ekonomi- Istatistik Bölümü 'nde tamamladı. ProfesyonelyaşamınaHazine'debaşladı. O sırada en büyük proje olan Afşin-Elbistan projesinde çalıştı. 1979-80 arası Mali Teftiş Kurulu 'nda müfettiş mua\ini olarak görev yaptı. Daha sonra müfettiş, başmüfettiş oldu. 1987-88'de Boston Northeastern University 'de para-banka-fınans konusıında lisansüstü çalışması nı yaptı. 1989'dayurda döndü. 1990-91 arası Petrol Ofisi'nde çatışü. 1993 'te İstanbul'a gelerek özel sektöre geçtL 1996'da İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne geçtL Belediyenin Afet Koordinasyon Merkezi Başkanı, Genel Sekreter Yardımcısı ve İstanbul Halk Ekmek AŞ 'nin genel müdürü. Bu dört üniversitemiz geçen yılın mayıs ayından bu yılın ağustos ayına kadar gerçekten çok ciddi bır çalışma yaptılar. Bu projede 200'ün üzerinde bilim ınsanı çalıştı ve katkıda bulundu. Sorunun hem tek- nik, hem hukuki, hem mali, hem idari, hem organı- zasyon. hem sosyal yönleri masaya yatınldı, gözden geçirildi. değerlendirildi. Başka üİkelerdeyaşanande- neyimler dikkate alınarak bu sonına nasıl sürekli, ka- lıcı ve akılcı çözümler üretılebileceği üzennde çalı- şıldı. Üç ciltten oluşan, 1500 sayfaya yakın bir do- kümantasyon çıktı. -Bu ülke, özellikle de İstanbulyöresi çok önem- li bir deprem bölgesi üzerinde oturmasma karşm acaba şimdiye kadar böyle bir çalışma sizce neden yapılmadı? - Biz. İstanbul'un çok yakınında olan 1999 dep- remini yaşayınca devlet olarak, özel sektör olarak. vatandaş olarak olayın vahametinin farkına vardık. Deprem harltası -19. yüzyılın sonunda Osmanlı bile İstanbul 'un deprem haritasını çıkarttırmışken ve İstanbul'un nasıl bir deprem kuşağı üzerinde olduğu çok iyi bi- linirken sizce yakın geçmişte neden böyle bir zah- mete girilmedi? - Ne yazık ki herkes bir şekilde gerilerde kalmış. Vatandaş da. yerel yönetimler ve merkezi yönetim dahil devlet de bu işin farkmda olamamış. Vatandaş. "Ben bütün bilgiiere sahip değüün" diyebilir. Ama yönetim diyemez 17 Ağustos. 1999 depremi bir anlamda herkes için milattır İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak biz de dahil olmak üzere Türkiye'de bütün kurumlar yaptıklanmızın. yapacaklanmızın, hazırlıklanmızın manız bulunduğumuz tehlikeye karşı ne ölçüde ye- terli olduklannı baştan başlayıp yeniden düşündük. - Peki, maruz olunan tehlikeye karşı yürütülen hazırlık çalışmalarıyeterince hızh ve kapsamlı mı? - Henüz yeterli değil, diyebiliriz. Ama ben inanı- yorum ki bu ciddiyetimızi topyekûn koruyarak bu ça- lışmalanmızı sürdürürsek önümüzdeki 5-10 yıllık dönemde istanbul bulunması gereken düzeye çok yaklaşmış olacaktır. Somut örnekler - Peki, yapılan somut işlerden örnek verir misi- niz? - Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel tyileştirme Da- iresi adı altında büyükşehir belediyesi bünyesinde ye- ni bir kurum oluşturuyoruz. Tabii ilçe belediyelerin- de de paralel müdürlükler oluşacak. Bunu yapmak- taki amacunız şu: Bu hazırlık çalışmalan şehrin bir şekilde yeniden iman demek. Bir milyon yapının teknik kriterler çer- çevesinde bir kere baştan aşağı elden ve gözden ge- çirilmesi gerekiyor. Bu iş üç kademede yapılacak. Bu- nun sonunda da daha önce dediğim gibı yüzde 30 ora- nında binanın güçlendirihnesı gerekecek. Bir kısım binalar ve alanlann hiç güçlendirme çalışması yapıl- madan tahliye edilmesi gerekecek. -yeden? - Dere yatağına yapılmış ya da alüvyon saha de- nilen çok yumuşak zeminlere yapılmış binalan güç- lendirmek yerine oralara daha başka fonksiyonlar kazandırmak için buralann tahliye edilip başka yer- lere taşınması yoluna gidilmesi gerekiyor. Bunun gibi değişik pek çok proje çıkacak. Bütün bunlann yapılması için de yeni bir organizasyon oluşturuyoruz. Bu işi yaparken de vatandaşın yanrdığı parasını kay- ba uğramadan telafi edilecek bir yöntem bulmak, bir yandan şehri güzelleştirmek. bir yandan da vatanda- şımıza oturduğu evinde kendini güvende hissedebi- leceği bir yem uygulamalar demeti ortaya çıkarmak çabası içindeyiz. Para üretme yöntemi - Peki, bu iş için para üretme yöntemini bulabildiniz mi? - Deprem master planında bununla ilgili hocalanmızın yaptıklan bazı öneriler var. Örneğın afet bonosu, gaynmenkul yatınm ortaklığı benzeri uygulamalar teklif ediliyor. Bunlar üzerinde çalışıyoruz. Sona çok yakın noktalardayız. İstanbul Ticaret Odası'yla (İTO) daha uygulanabilır çözümler üretmek üzere çalışıyoruz. Öbür yandan Bankalar Birliği'yle bankacılık ve sigortacıhk sektörünü de işin içine katarak bir çözüm üretme çabası içindeyiz. Iç kaynaklanmızı bu iş için harekete geçirme çalışmalanmızı bir-iki ay içinde netleştirmiş olacağız. Böylece hükümetimizin önüne somut öneriler götürebileceğimiz sonuçlan ortaya çıkaracağız. - Hocalar, İstanbul gibi bir bölge için en uygun binayapım maddesinin ne olduğunda fikir birliğine vardılar mı? - Şu anda betonarmeden vazgeçmek mümkün değil. Çünkü Türkiye'nin her şeyi betonarmeye göre tasarlanmış. Yani Türkiye'nin şu anda alternatif bır yapı tarzına geçme şansı yok. - Alternatiften kastınız çelik konstrüksiyon mu? - Evet, özellikle de yüksek yapılar için. Ya da ahşaba ya da taşa geçiş... O yönde çok fazla bir şey yok. Istanbul'daki yapı stokunun yüzde 75'lik bölümü bir ile beş kat, yüzde 23'lük bölümü de bir ile yedi kat arası... Mühendislik hizmeti almış yapılarda genelde bir sorun yok. Esas sorun mühendislik hizmeti almamış olanlarda. Bunlann büyük bölümü de 1970 ile 1998 arası yapılmış olanlar. Bizim büyükşehir belediyesi olarak yaptığtmız en önemli işlerden bir tanesi kent jeolojısı projesi. İmar planı uygulamasımn en temel altlıklanndan birisidir. Bir bölü beş binlik ölçekte İstanbul'un 27 ilçesinin zemin özellikleri tamamıyla incelenmiş ve saynsal ortamda, ulusal koordinat sistemindedir Geçmişte pek çok hanta yapılmıştır, ama bunlann hiçbiri sayısal onamda ve ulusal koordinat sisteminde değildir. Dolayısıyla da bunlardan başka kullanıcılar yararlanamıyorlar. Yasa gereği bunun onayı Afet İşleri Genel Müdürlüğü'nden alınmış durumda. - Peki, bu niye şimdiye kadar yapılmadı? - Yapılmamış. Şimdiye kadar yapılmadığı için de böyle yanlış yapılaşmalanmız oldu. Ama bundan sonra artık yapılaşmalar buna göre yapılacak. Rüsvet - Hep birilerine rüşvetler yedirildiği için eksîk ya da çarpık yapılaşmanın bu kadar yaygın hale geldiği söylenmişti. Bu cehalet ve bilinçsizlikle öyle anlaşıhyor ki bu rüşvet mekanizması sürecek. Bundan sonra bu rüşvet mekanizmastnm önü nasıl alınabilir? - Büyük şehirlere olan göç akınının önünü kesecek bir ekonomik yapılanmaya giderek bunun önünün ahnabileceğini düşünüyorum. En büyük sorunlardan birisi 1950'lerden beri Haliç'in içine teşvik verilmiş olması. Biliyorsunuz Haliç'in çevresi son 5 yıl öncesine kadar fabrikalarla, atöh/elerle çevTİliydi. İstanbul ve Marmara Bölgesi'ni doğru biçimde tarif ederseniz. o zaman buraya gelecek insan sayısı da görece azahnış olur. Gelecek ınsanlann da kalitesi yükselecek. Istanburu, bir kültür şehriyken sanayi şehri haline getirmek en büyük yanlıştı. - Bundan geri dönüş nasıl olabilir? - Bu geri dönüş başladı. Artık teşvikler tstanbul'a, Marmara Bölgesi'ne verilmiyor. Bunlar yavaş yavaş Anadolu'ya doğru yayılmaya başladı. Başta yol, enerji, iletişim altyapısının kurulmasıyla insanlar oralarda üretim tesislerini oluşrurur hale gelirler. Hatta bir süre sonra tstanbul'dan tersine göç bile olabilir. Sorunlar ortaya çıkmadan önce biz planlanmızı yapıp çözümleri üretebilsek ve uygulayabilsek daha iyi olacak. Ama ne yazık ki henüz bunu pek de becerebildiğimiz söylenemez. 'Bekâret'le ilgili açıklamalanyla tepki toplayan Soyaslan'dan ilginç savunma 6 Cinayederi önlüyorum' ANKARA (Cumhurhrt Bürosu) - Ada- Iet Bakanlığı \"üksek Müşaviri ceza hukuk- çusu Prof. Dr. Doğan Soyaslan. kamuoyun- da büyük tepki toplayan. tecavüz edilen ka- dının teca\"üz eden kişiyle evlendınlmesı- ne ilışkin "Zamanlaalışır" açık- lamalanna ilginç bir saMinma getirdi Soyaslan. Milliyet gazetesin- de dün çıkan açıklamalanna iliş- kin olarak gazetemizm sorula- nnı yanıtlarken "Mağdur,teca- vüzcü ile e\ leniyor. Kız asbnda istemiyor. ama nzası var evlili- ğe. Zamanla ahşabilir, mutlu bir yuva kurabilir. Bu anlamda söyledim. Zor- İa bunu alın koynuna koyun demedik. Ol- maz da zaten" dedı. Soyaslan. teca\üze uğrayan kadınm top- lumda hor görülduğünü. bu nedenle nzası varsa evlenmesinden \ ana olduğunu söyle- di. Teca\ıiz suçunu ışfeyen sanığın mağdur ile evlenmesi durumunda cezadan kurtâfrıl- masını öngören TGY'nin maddesinin kal- dınlması gerektiği, bunun tecavüz ve kız ka- çırma ola>lannm yaygınlaşmasma yol aç- tığı yönündekı görüşlere karşı çıkan Soyas- lan, Türkı>e"nin "bekâretgerçegiııin'' dik- • Teca\üz eden kişinin evliliğe yönlendirilmemesi durumunda namus cinayetlerinin artacağını savunan Prof. Soyaslan, "Yoksa kızın abisi, babası o adamı vurur. Ben bu düşüncemle cinayetleri engellemek istiyorum" dedi. kate alınması gerektiğini söyledi. Sözleri- nin yanlış \ ansıtıldığını belirten Soyaslan. "Sanıyorum bazı basın organlannın Ba- kan'la işleri \ ar, beni atet edh'orlar" görü- şünü savundu. Kızın zorla kaçınlması halinde tecavüz suçlusunun cezalandınlmasını kendisinin de istedığını kaydeden Soyaslan, "Ama kız evliliğe razrysa e\1ensinler. Bunu savunuyo- runı. Adam e\ leniyorsa niye cezalandınl- sın! Olacak şey mi?.." dedi. Tecavüzcünün evliliğe yönlendirilmeme- si halinde namus cinayetlerinin de işlene- . __ ceğini belirten Soyaslan, "Kız, nzası varsa evlensin. Yoksa kı- zın abisi, babası o adamı takır talar vurur. Ben bu düşüncem- le cinayetleri engellemek istiyo- rum" diye konuştu. Soyaslan kadın derneklerine hak verdi- ğini, ancak mağdurun tecavüz- cüyle evlenmesi halinde ceza almasına karşı olduğunu vur- guladı "Türkiye'de kadın iş hayaüna gir- se erkeği takar mı? Kadın kolav kola> kaçı- nlmaz bile. Beraberce, özgürce ilişki yaşar- iar, kimse de bir şey demez. Kadın dernek- lerini takdir edhorum. Ama bugünkü Tür- kiye'de bu iş olmaz" görüşlenni savunan Soyaslan, bunun için 20-30 sene gerektiği- ni öne sürdü. Kadın haklan savunuculanndan Prof. Soyaslan'a sert tepki 'Ortaçağın bile gerisinde' Necla Arat Canan Arın HİLALKÖSE Kadın haklan savunuculan. Prof. Dr. Doğan So- yaslan'ın. "Tecavüze uğramış bir kadın olsam, teca- vüzcüyle evlenirdim. İnsan zamanla ahşır" sözleri- ne tepki gösterdi. Kadınlar, Soyaslan'ın günlerdir kadın haklanru hiçe sayan açıklamalar yaptığını, or- taçağm bile gerisine düşen zihniyetin Adalet Bakan- lığı danışmanhğı görevinden alınması gerektiğini vurguladılar. tstanbul Üniversitesi Kadın Sorunlan Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. NedaArat, tstanbul Kadın Kuruluşları Birliği" nin Geza Yasası' nda yer alan kadının insan haklanna aykın konulan çok yoğun bir şekilde eleştirdiklerini ifade ederek "Kar- şnmzdaki zihniyet.ortaçağın gerisinde.Bu bakımdan danışman düzeyindeki bir kişinin bu şekilde bir fikir befirtmesi. arka planlannda nelerin olduğunu bilme- miri ve bizim ciddi çalışmaiar yapma> a devam efme- mizi gerektiriyor. Kadın kuruluşlan bu işin peşini bı- rakmayacak- Kendisine sormak gerek: Ktzmızuı ba- şına gebe ne dersiniz?" dıye konuştu. Mor Çatı Ka- dın Sığınağı Vakfı gönüllülerinden avukat Canan Ann ise açıklamalann olağanüstü talihsiz, çok çir- kin ve hukuk kavramıyla ilgisiz olduğunu ifade ede- rek "Sanıyorum ki bu üslupla olaylara >aklaşan er- keider, kendflerinin dokunulmaz olduklanna inandık- lan için bir kadın hakkında bu kadar rahat bir açık- lama yapabiliyor" dedi. Şiddetın, güçlü olanrn güç- süze iradesini kabul ettırmek amacıyla kullandığı her türlü baskı yöntemi olduğunu söyleyen .Ann, "Cinsel şiddetin sanıklan mutlaka erkektir. Bu açık- lamayı yapan be\; kendisinden daha güçlü bazı bey- ler tarafindan o fiile maruz kahrsa. o bey kendisine karşı bu fiili işleyenlerden tercih ettiği birisiyle ne ka- dar zaman >aşay abilir?" diye konuştu. Söyledlkleri rezalet tstanbul Kadın Kuruluşlan Birliği Başkanı Avu- kat Nazan Moroğlu da açıklamalan "rezalet" diye nitelendirerek "Yasalan yeniden düzenleyenlerinhan- gi zihnhette olduklannı açıkça göriiyoruz" dedı. Mo- roğlu, "Ceza Yasası Tasansı mutlaka kadın eşhüğini yansınr biçimde yeniden gözden gecirilmeli. Bir yan- dan çağdaş Cumhurhet, öte yandan çağdışı diişün- celer yasalara yansıülmak isteniyor. Bu çağda bu na- sıl bir düşünce, bu ne cüret" diye konuştu. -
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear