23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 8 EYLUL 2002 PAZAR O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Yaz Bitince... Yaz bitti mi? Eylülün ilk günlerindeyiz. Giiz eşik- te belirmiş. Geçipgitti mayıslar, haziranlar, temmuz- lar, ağustoslar... Sizden de b i r şeyler geçipgrtti. Far- kına varmadan geçer zaman! Bizlerden bir şeyler götürerek... Sabahattin Kudret'in ya_zdığı gibi. "Der ki size birgün ölüm/ Boşuna kardeşim ça- lım/ Düşünürsünüz nereye/ Savrulacak bunca kü- lüm/ Ya yüzüm ya göziım t<aşım/ Ağzım burnum elim koluml Hangi köşede izbede/ Kaskatıyım sûklüm püklüm/ Uyuyacağım açacakl Orda bir yerde gülüm." Eylül hüzünlü şeyler anımsatır. Ta, çocukluğum- dan kalmış bir korkumdur eylül ayı... Okullar açıl- dı açılacak, dersler, sınıflar, öğrenciler, derken sı- navlar... Tutacağım Şehzadebaşı'ndan yolu, Beya- zıt'a, Kumkapı'ya... Taş bir yapı, soğuk bir sınıf... Zoıia, isteksiz gittim hep okullara. İlk izlenimin verdiği buruklukgeçipgitrnedi bende... Ne zaman eylüle girsek kendimi o ilkokul günlerinde bulu- rum. Kısa bir an için de olsa bir ürperiş sarar be- ni... Bu yaz uzun sürdü. Eylül de yaz kapsamına gi- recek gibi... Şu nemli, sıcak, ağır hava etkiliyor ki- şiyi. Bir ağırlık çöküyor üstürnüze. Kaçsak biryer- lere, bir kıyıya, bir dağ yamacına!.. önünde sonun- da geri dönüyoruz yine! Benim için de öyle oldu iki haftalığına! Deniz, kum, temiz hava, en iyisi de dostlar... Insan kendini unutuyor. Hastaysa hasta- lığını, üzgünseüzüntüsünü... Kumsalda bir gölge- lik yerde, üç beş arkadaşla kumlara uzanarak söy- leşmek, sonra serin bir yerde iki kadeh atmak, anı- lan diriltmek... "Bu vakitsiz giden yaz, erHen inen akşamla/ Ka- panmış pancuriara dayayarak başınıl Dinle solgun bahçenin kalbe anlattığını/ Ağacın yaprakyaprak havuzun damla damla." Ziya Osman Saba 1937'de böyle yazmıştı va- kitsiz giden bir yazın ardından... Ne zaman bu dizeleri okusam, 1939 Ağustos'unu, Eylül'ünü anımsarım. Erenköy'de geçen bir yaz... Savaş öncesi günler. Ha çıktı ha çıkacak! Askeriik kampından dönmüşüm, saçlarım kesik, komşu kızların yanına çıkamıyorum, utanacak bir şey var- mış gibi başımı beyaz kasketle saklıyorum. Rad- yolarda öfkeli sesler duyuyoruz. Derken eylül gir- di. Bizlerse çocukluktan ilkgençliğe geçişin o coş- kulu anlannı yaşıyoruz... Birden savaş patladı. Yi- ne de aldırmadık o kadar! Kaç gün sürerdi ki? Hem yirminci yüzyılın 39'uncu yılında savaş olur muy- du hiç? 1914-18 savaşından yeterincedersalma- mış mıydı dünya? Ama her şey degişti. O eyiülden sonra bir daha dönemedik o 1939 Eylül'ünden önceki umursamaz- lığa, avareliğe... Yine, Sabahattin Kudret'in güzel birşiirini anım- sayalım, "39 Yazı"... "1939 yazı ne güzeldi/ Ne sıcaktı şehrin dışın- daki evimiz/ Aşkla dolu günlerimiz/ Hep o mev- simde geçti." Bu dizeîer alır gençlik günlerime götürür. Saba- hattin'in yaşadığı o güzel günleri birlikte yaşarsı- nız. "Değmiş gibi bir sihirbaz elil Herşey değişiver- di bir andal Işte orada gerfye dönülmez zaman- dal Çağlanmın en güzeli/ Bende bugün hatıra ola- rak ne varsa/ O yaz için hepsi/ Sıcak günler ve buğ- day kokusul O yazdan kalma." Eylülün ilk günlerindeyiz. Bu eylül sıcak geçecek! Iklim olarak da siyasal hava olarak da! Güzde bizi neler bekliyor? Kim bilebilir geleceği, geleceğin getireceğini. "Orada bir yerde gülüm" demiş şair. Gelecekte bir yerde, bir anda hepimiz için gü- zellikler, iyilikler, mutluluklar var mı? Boştur bekle- mek, hiçbir çaba harcamadan her şeyi elde etme- yi ummak!.. Kendi elimizle kurmak, yaratmak ge- rekir güzellikleri... Yazlar daha güzel olur o zaman, güzlerde yaz gibi... •v- •*.• önce desen vardı... güzel sanatlar fakültelerinin * Resim * Grafik * Seramik * Heykel î * İç Mimarhk * Resim Öğretmenliği bölümlerine hazırlanmak, yaşantınıza boyut katmak, çizginizi gelistirmek, istiyorsanız... desen çalışmalarımıza sizleri bekliyoruz. UÖUİARAST mumcu$î5!î TIRMACI Paris Caddesi No: 14 Kavaklıdere - Ankara Tel: (0312) 417 77 20 pbx Faks:(0312)417 57 46 e-posta:umag@umag.org.tr www.umag.org.tr Yenilmez Motel B o d r u m Yahkavak'ta Denize sıfır, yüzme havuzlu, restaurant + bar^ 1 kişi kahvaltı dahil 15.OOO.OCX) Tel: 0252 385 40 55 Fax: 0252 385 40 13 Dört Yüzüncü Yazı... 4 Kasım sabahından harikalar beklemiyoruz. Ancak, bu toplumun sağduyulu, duyunçlu (vicdanlı) yurtsever ve sabırlı insanlannın sonraki dönemlerin seçimlerine daha fazla ağırlık koyacaklan umudunu taşımak istiyoruz. ErhanKARAESMEN B elki henüz üç yüz doksan sekizdir. Ama dört yüz ikiye ulaşmış da olabilir. Belleği ve bir ke- nara atümış fotokopüer yığırunı zorlayarak kesin sayıyı bulamı- yorum. Ancak, bu yakınlarda dört yüzlerde olacağını, bellı bir yaklaşıklık içinde, büiyorum. Bu "dörtyüz", bu satırların yazan- nın otuz yıl boyunca Cumhuri- yet'te yayımlanan yazılannın sa- yısını gösteriyor. tkinci sayfada- ki toplumsal ve sosyopolitik ko- nulara yönelik yazılar ile sanat- kültür sayfalanndaki müzik ve plastik sanatlar ağırlıklı yazılar bu dört yüzün içinde sayısal ola- rak önde gelen bir konuma sahip. Ama "seçim" dönemlerinde iç sayfalara dağıtılmış yoğun yazı dizilerinin anlamlı başka bir çe- kim alanı yaratmış olabileceği de düşünülmelidir. Bu arada. da- ha seyrek yazalmış olsalar bile, "spor yazrianmı da" unutmak is- temem. Hepsi birlikte alışılma- mış bir mozaik oluşturuyor. Mo- zaığin çerçevesini "aycbnlık in- sanlarmdurakyeriCımıhuriyet'' oluşturuyor. tşin püf noktası da önemi de burada. Bu sanrlann ya- zan, kendi mesleğiyle ilgili, bir bölümü kitap boyutuna varmış çeşitli dillerde pek çok teknik ya- yının yazandır. Aynca, sanat- kültür-politika ve benzeri konu- larda değişik dergilerde epeyce yazısı yayımlanmıştır. Ama Cum- huriyet'in olağanüstü çerçeve- siyle aylalanarak (halelenerek) oluşmuş bu dört yüzlük mozaik kendi yaşam serüveninde çok özel bir yere sahiptir. Cumhuriyet'in ağırbaşlı pınl- tısına yalcın düşmüş bulunmak, benzersiz bir ayncalıktır ve ya- zar, bunun her zaman bilincinde olmuştur. Bu çevrede olağanüs- tü seçkin dostlar edinmişliğin, örneğin bir Nadir Bey'i tanımış olmanın büyük onuru ve mutlu- luğunu hep duyumsamıştır. Ay- dınlık savaşçısı bir dolu büyük in- sanı, bu vesileyle, saygıyla ana- lun: Dostluklan Cumhuriyet iliş- kisi öncesinden başlamış olsa da bu olağanüstü ortamdan anlam- lı pekişme kazanmış bulunan ar- tık hepsi rahmetli Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Mustafa Ekmekçi'nin anılan kendisinde hâlâ çok tazedir. Cumhuriyet'in içinden keşfettiği dostlanndan, bizleri çok erken terk etmiş bu- lunan Oktay Kurtböke, Bülent Dikmener, Çetin Özbayrak, Ay- dın Emeç, Mehmet KemaL, \A- mazGümüşbaş' ın ve pek yenı yi- tirdiğimiz Sofiı Tuğrul'un anıla- n yazann kafasında ve gönlün- de hâlâ çok sıcaktır. Hepsine uzun ömürler düeyerek Cumhuriyet'te ve Cumhuriyet ile edındığı hayat- ta olan dostlarla uzun yıllar ay- dınlanmaya doğru koşuyu bir- likte sürdürmek en büyük dile- ğidir. Bu karmaşık, özgün duygula- nn sergilenişi tatlı bir anıyla sür- dürülsün. Nadir Bey'in odasın- daki tadına doyuhnaz o seçkin ve insancıl akşamüstü söyleşile- rinin bir bölümüne tstanbul'da olup gazeteye uğradığım zaman- larda, teveccüh gösterilip ben de çağnlmışrmdır. Ince sözcük oyun- lan eksik olmayan bu lezzetli ak- şamüstülerde, bir kez, galiba Sa- mi Ağabey, AK ve rahmetli Ok- tay da vardılar, llhan Ağabey ba- na "Hey, dikkatli ol! Gazeteye ikinci sayfadan girdin. Sonra se- çim, kültür mültür derken beşin- ci ahıncı sayfalara sıçradın. Şim- di bir de spora dadandın. Doku- zuncu sayfada seni görür olduk. (O tarihlerde gazete ancak on- on iki sayfa çıkıyor, spor da do- kuzuncu sayfada falan olabili- yordu.) Bak, son sayfalara yaldaş- bn. Eğer ön savfaiara doğru bir tornistan vapmazsan, arka sayfa- lardan oksi olur gidersin" Nadir Bey dahil herkes kahkahaya bo- ğulmuştu, llhan Ağabey'in bu takıhşıyla... Arka sayfalardan kendimi henüz dışanda bulma- dım. "tkinci sayfadan on beşinci sayfaya kadar Cumhuriyet be- nimdir" diyorum hâlâ... Biraz daha gücüm yeter, aklım ve par- maklanm paslanmadan kalem tutabilirsem, Cumhuriyet'te beş yüzüncü yazıyı yazmak benim için benzersiz bir mutluluk ola- cak. Ve seçimler ve Bay d'Hondt Tatlı acı anılarla doluluk ve ka- çınılmaz bir duygusallık yukan- daki satırlara damgasını basmış bulunuyordu. Ancak, böylesine çok özel bir iç konuşmayı yan- da kesmeyi göze alıp ülkenin ve toplumun gündelik-güncel so- mut sorunlanna dönmek zorun- dayız. Yaklaşan seçimler şu dö- nemdeki en ağırhkh konuyu oluş- turuyor. tçtenlikle dile getireyim: Biraz analizcısi, hafifçe yorum- cusu olarak "seçim'' konusunda bunca yıldır kafa yoruyor ve ya- zıp çiziyor ohnama karşuı, bu 3 Kasım 2002 genel seçiminin ni- ye yapıldığını, hangi akla ve ama- ca hizmet edeceğini kestirebil- miş değilim. Bu 4 Kasım saba- hnıda, toplum yaşarrundaki da- yanılmaz ve benzersiz keyifsiz- liğin, iç çelişkilerin yarathğı kar- maşık çözümsüzlüklerin önü mü açılacak? Ekonomik, sosyopoli- tik çıkmazlardan düze mi vanla- cak? Uluslararası diplomatik ihş- kilerdeki olumsuz rüzgârlar yön mü değıştırecek? Ortalıkta çok dolaşan değişun- cilik, yenilikçilik falan gibi ütop- ya kavTamlannı bir yana ko>r alım da çevrede şöyle tt adam gibi bir toplumsal kurum nitetiğine sa- hip bir siyasal parti" arayalım. Bu betimlemenin sınınna bir öl- çüde "CHP" girebilir gibi duru- yor. Gerisi en ilkelinden Barı düş- manlığı ve kafatasçılık ile çok sakıncah bir dinsel bağnazhk ara- sında oynaşan kümeleşmeler... Son yıllannı hüzün verici başa- nsızlıklarla geçirmiş, daha yu- muşak bir DSP'nin Türk siyaset sahnesinden çekiliyor oluşu, ay- nca bir keyifsızlik kaynağı. "DSP"yi yararak ya da bölerek bir yerlere varma arayışuıa gir- miş olan küçük bir kümeciğin ise Türk toplum ve siyaset yaşa- muıda herhangi bir yere sahip obnası pek olanaklı gözükmü- yor. Toplum-devlet-şirket-birey ilişkilerinde zaman zaman sergi- lediği etik bozukluklanna kar- şın, en azından dünyadan biraz daha haberli bir ANAP'ın da si- yaset sahnesinden çekilme yo- lunda oluşuna bir başka talihsiz- lik öğesi olarak bakılabilir. Yüz- de 10'luk seçim barajı denen ür- küntü öğesinin berisinde kalma- yı becerecek gibi olan partileri ve bunlardan çıkabilecek koahsyon- lann niteliğini bir tasarlayın: Doğ- ru dürüst bir CHP var. Gerisi ada- mın gönlünü karartıcı türden AKP, DYP ve MHP. (Bu gruba, akla ve izana ters düşen ama, oluşturulması yolunda yoğun gay- reüerin yürütüldüğü anlaşılan SP ve HADEP ittifakçı cephesi de girebilir.) Böylece, 3 Kasun öncesi ko- alisyonlannı bile aratabilecek, alabildiğine tatsız ve geri devlet yönetim modelleri ile karşı kar- şıya kalmırsa çok şaşırmayalım. Öte yandan, toplumda çeşitli kesimleri çok rahatsız eden bir öğenin (unsurun) AKP'nin tek başına iktidar ohna olasıhğından ka>Tiaklandığı belli ölçüde bilin- mektedir. Mevcut seçim sistemi- mizin yüzde 10 sının olgusu ve barajın üzerinde kalan partiler arasındakı milletvekili sayılannın belirlenmesinde, genelde güçlü partüerin aleyhine çalıştığı bili- nen, "d'Hondt yöntemi"nın uy- gulanacak oluşu, AKP'ye tek ba- şuıa iktidara yetecek milletveki- li sayısı dayanağı sağlamayacak- tır. Anımsayalım ve genç okur- lara anımsatahm: Bay d'Hondfun yüz yıl kadar önce gehştirdıği bu antika yöntemin matematik do- kusu, 1977 seçimlerinde alnn dö- nemini yaşayan bir CHP'nin yüz- de 42 gibi bir oy oraruyla tek ba- şına iktidan yakalamasına izin vermemişti. Şöyle bir ek saptama yapıhna- sında yarar olacağı düşünülmek- tedir: 2002 Kasım seçimlerinde barajın altında kalacak irili ufak- lı siyasal partüerin ve kümelerin adaylanna kullanılacak çok yük- sek sayıda oy'un, toplumun ge- leceği adına, işe yaramaz nitelik kazanması söz konusudur. De- mokrasinin işlerliği yönünden bu durumun üzerinde önemle du- rulması gereklidir. 4 Kasım sabahL.. Şimdiki gibi 4 Kasım sabahı paldırküldür değil de önceden so- ğukkanlı hazırlıkla düzenlene- cek yeni seçimlerde milletvekili sayılannın belirlenmesi kuralla- n daha akılcı ve yeni bir yasal çer- çevede kesinhkle ele alınmalıdır. Şimdiki duruma dönersek, bara- jın altında kalan küçük gruplar, kümeler ve daha büyükçe parti- lerin adaylanna gidecek oylann toplamı, BBP, SP, DSP ve YTP ikilisi, HADEP'in varlığı göz önünde tutulduğunda yüzde 25 'e yaklaşacak gibidir. Bu toplama, dramatik biçimde boşa gidecek ANAP oyları da eklendiğinde, "işe yaramayacak o\iann sayisı- nın on mihonu ve oy oranının yüzde 30'u aşabileceği" tasarlan- malıdır. Barajı geçeceği kuvvet- le samlan dört partinin paylaşa- cağı oylar ise böylece yüzde 70 dolaylannda kalacak gibidir. Bu- radan, fazla aynntısına girme- den, başa dövüşen hiçbir partinin kendisini tek başma iktidara ge- tirecek oy oraruna ulaşamayaca- ğı olgusu basit bir aritmetik ger- çek biçimiyle hemen anlaşılabi- lir. Kaldı ki bu seçimde çeşitli kesimlerinpekürktüğü AKP'nin yanı sıra başa dövüşen bir de CHP bulunmaktadır. Dolayısıy- la durum daha da kanşıktır. Benim Babam.. Ahmet ÇTTAK "Benim babam" diye başladığım tümcelerdeki kişi, Türk köylücü'dür. Köylümüzün durumunu dile getirmeye çahştım. Benim babam; terk edil- miş köylülüğün perişa- nıydı. Yoksulluğun olum- suz ünlüsüydü. Bıçağuı dayandığı kemikti, geçim dünyasında. EzikJiğinde sabır taşıydı. Yol bilmez- liğin şaşkınıydı. Cesare- ti ıslıktı karanlıkta. Ha- laylarda tepelerdi, için- den çıkamadığı dünyayı. Benim babam; yoksul- luğun utanmasıydı, eko- nomide. Saf yakışıklı bir köy delikanlısıydı çağın- da. Belimn, ileride bükü- leceğini bilmeyen bir bi- lisizdi. Kaçağı idi borcu- nun. Yoksulluğun sahte- kârıydı. Otuz altı ayın at- lı süvarisiydi; yurt savun- masında özlemin; acizce ahh çekeniydi. Benim babam; haksız- lığın yakasuıa yapışama- yan, korkunun elsizlığıy- di; başkaldıramayan utanç eğikliğiydi. Babam; kör inanca bağ- lanan, aklım ona ipotek ettiren, sörgusuz kuldu, bir gariplikti. Rızkı için yalvanştı. Benim babam; arkası olmayan öndü... Canımn yalmkatıydı; şükrün se- maya uzanan kollanydı. Yalvanşm ezik bakışıy- dı; ezilmişliğin upufak olanıydı. Benim babam; düşünün düğüm düğüm boğunmuydu. Düzenin köşeye fırlattığı; sekiz kö- şe şapkanın içinde köşe- sizlikti. Benim babam; işsizli- ğin çalışmayanı; çalışma- nın tembelliği; malsızlı- ğın, mülksüzlüğün hey- betiydi. Babam; açlığın talimcisi, taliminin bitkin düşeniydi. Dilli dilsizdi, anlamayanların anlaşıl- mazıydı. Zenginleri yaratan yok- sulların, yoksuluydu. Benim babam; düzenin unuttuğu, kör inancın uyuttuğu zavallıydi. Önemsenmeyen bir önemsizdi. Kahırlann do- lusu, derdinin deviydi. Benim babam; ölünce rahatlayan ulu bir ağrıy- dı. Acmıayanları ölünce acıtandı. Benim babam doğanın bagnna bastığı gerçek bir cevherdi. Haftanın popüler ilanı! Resim Meiodi M637 M628 M621 M550 M250 Mezara Kadar - Mustafa Sandal Taraftarın Hep Yanında (Coca-Cola Reklam Müziği) Taş (Milli Takım Melodisi) - Tarkan Özgürlük İçimizde - Tarkan Uzun İnce Bir Yoldayım - Âşık Veysel M29 M585 M241 M187 M645 M516 Bir de Bana Sor - Erol Evgin Cell-O Samanyolu Hababam Smıfı Neler Oluyor Bize- İlhan Şeşen Hüp - Tarkan Beğendiğiniz resmin ve melodinin kodunu yazın. 2222"ye yollayın. yazarak kullanın(örr»lc EriC8«jn: M621 E, Stomens: M821 ^ . ResimCell ve MelodiCell'e uyumlu tetefon modelteri: Nokia; 9210,9110,8890,8850,8810,8310, 8210, 7110, 6310,6250, 6210,6150,6110, 5510,5110, 3310, 3330,3210, 6090. Ericssoo; T20e, T39, T68. Siemens; S45, ME45. Yalnızca MelodiCell'e uyumlu tetefon modelteri: Samsung; R220, N620. Motorola; V60İ. Diğer uyumlu telefon ve modelleri Turkcell'in internet adresinden öğrenebilirsiniz. 4440532 - 4440535 www.turkcefl.com.tr PENCERE Ne Yapardı, Bilinemez; Ne Yaptığı Biliniyor... 1920 yılı başında Ingiltere Türkiye'ye dönük bir tasanmı destekliyordu; Çariık Rusyası'nın külleri üze- rinde kurulan Ermenistan, Gürcistan, Azerbay- can milli hükümetleh'nden bir "Kafkas Seddi" oluşturmak istiyordu. Neden?.. Anadolu'daki Kemalist hareketle Bolşeviklerara- sındaki rttifakı engellemek için... Tehlikeyi Mustafa Kemal Paşa gördü; 1920 yı- lının ocak ayında stratejiyi saptadı: "Kafkas milletleri Türkiye'ye karşı set olmaya karar verirlerse, Bolşevikler ile anlaşarak bu sed- di ne pahasına olursa olsun yıkmak..." • Arada sırada çok bunaldığımız zamanlarda or- taya bir laf atılır: - Atatürk sağ olsaydı, şimdi ne yapardı?.. Kuşkusuz bu sorunun nefelsefeyle ilgisi var, ne de ideolojıyle ilışkisı... Soru 'uygu/ama'yadönüktür.. 'Pratik'e ilişkindir.. Görülüyor ki Atatürk hedefe doğru yürürken 'stra- fey/'sini amaca ulaşmak için saptıyor... Bugün sağ olsa ne yapardı?.. • Atatürk ne yapardı, bilinemez... Ancak ne yaptığı biliniyor!.. Dünya tarihinde ilk kez 'Kurtuluş Savaşı' vermiş bir önder.. Islam dünyasında ilk kez 'Aydınlanma Devrimi'ri\ hayata geçirmiş bir lider... 2002 yılında, Küreselleşme sürecinde, Müslüman coğrafyası ne durumda?.. Islamcı devletler baştan sona geri, sefil, köle, uşak, uygarlık dışı, karanlık... 'Insan haklan'ndan yoksun... Içlerinde Batı uygarlığının icadı olan demokrasi- ye en yakın toplum Anadolu'da yaşıyor; 'Avrupa Biriiği'ne aday ülke bizim Cumhuriyetimiz... Niçin?.. Çünkü 1923'te Cumhuriyeti kurduk, 1924'te la- ik 'öğretim Birliği Devrimi'ni gerçekleştirdik, 1926'da Avrupa'nın "MedeniKanun'unu Türk insanının ya- şam biçimine çevirdik, 'Aydınlanma 'nın kapısını açtık... Bugünkü AB tutkunlan, b'ütün bunlar olmasay- dı, Avrupa'ya katılmayı rüyalarında bile göremez- lerdi... • Demokrasi Frenk icadı... Sanayileşme devrimiyle topluma iki yeni sınıf - burjuva ile proletarya- katılınca Batı'da dinci dev- leti yıkıp insan haklannı yaşama geçirmişler... Hıristiyanlık dünyasında kilisenin egemenliğini yıkarak kurulan demokrasiyi Türkiye'de cami ikti- dan kurarak mı hayata geçireceğiz?.. Ahmaklığın böylesi Nasrettin Hoca'nın eşeğe ters binmesinden beterdir. "Camiler kışlamız, kubbeler miğferimiz, minare- ler süngümüz" diyen kafanın Başbakanlık koltu- ğuna oturmasıyla demokrasiye kavuşacağını zan- nedenlerin zamanesinde halk sefil ve perişan... • 'Seçim sath-ı maili'ne giren toplumda yapılan tüm yokiamalarda görülüyor ki sol seçmenin toplamı yüz- de 30, sağ seçmeninki yüzde 70... Ancak bir hesap daha var: Dinci kesim taş çatlasa yüzde 30, laik kesim en azından yüzde 70... Ne var ki laik kesim çekingen, dağınık; burjuva- sı teslimiyetçi, solcusu pusulasını şaşırmış, entel- leri mütareke münevverinden daha beter... Laik kesimi bölük pörçükleştiren Kafkas setleri yıkılmadıkça, dört bir yandan kuşatılmışlığa son ve- rilemeyecek, kurtuluşa kapılar açılamayacak... www.kulturgezileri.com Bu servisler Turkcell için 2 kısa mesaj, Hazır Kart için 4 kontör olarak ücretlendirilir. HAZIR KART TURKCELL KADIKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ (AHKÂMIŞAHSİYE) Dosya No: 2002-524 Vası Tay. Mahkememizce verilen 20.8.20Ö2 tarih ve 2002/524 Esas, 2002/717 sayılı ilamı ile. 1945 do- ğumlu, MlKDAT GÖÇ'ün rahatsızhğı sebebiyle 4721 S. TMK'nun 405. maddesi gereğince vesayet altına alınarak kendisine, eşi Medine Göc vasi tayin edil- miştir. Keyfıyet ilan olunur. 20.08.2002. Basın: 54074 TC ÎSTANBUL DEFTERDARLIĞI GAYRtMENKUL SATIŞ İLANI 1- Satışı yapılacak gayrimenkul Yalı Mahallesi, 23 Nisan Caddesi No:2 Adalar/Büyükada 2- Gayrimenkul Adalar Tapu Sicil Müdürlüğü'nde kayıth Yalı Mahallesi, 23 Nisan Caddesi No:2 Ada:21 Pafta:13 Parsel:l-2 50 yataklı otel ve altında 7 dükkân arsa pa>T 437 m2. 3- Satışa çıkanlan gayrimenkule 950.000.000.000.- TL rayiç değer biçilmiştir. 4- Arttırmaya iştirak edecekJerden gayrimenkulün değerinin \iizde 75'i nispetinde teminat alınması ge- rekmektedir. Teminat olarak banka teminat mektubu. hazinetahvil ve bonolan kabul edilecektır. 5- Gayrimenkulün 1. arttırması 23.09.2002 tarihin- de saat 10.30'da açık arttırma suretiyle Adalar Mal Müdürlüğü Satış Komisyonu'nda yapılacaktır. 6- llgilenenler gayrimenkul ile ilgili satış şartna- mesini Istanbul Defterdarlıgı Hocapaşa Vergi Dairesi Müdürlüğu'nden alabileceklerdir. 7- Gayrimenkul teminatı satış saati olan 10.30'dan 1 saat evvel saat 09.30'a kadar 71.250.000.000.- TL yatınlacak, karşılığında alınacak emanet makbuzu aynı saate kadar Adalar Mal Müdürlüğü Satış Komis- yonu Başkanlığı'na ibraz edilecektır. 8- Gayrimenkul malın satışında verilen bedel gay- rimenkule biçilen rayiç değerin yüzde 75'ini bulmadı- ğı veya arttınlan bedel amme alacağına rüçhanı olan alacaklann tutanndan fazlaya çıkmadığı ve yapılmış veya yapılacak masraflan karşılamadığı takdirde en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartı ile arttıra- nm 7 gün daha uzatılarak 7 gün sonra aynı mahalde 30.09.2002 gün ve aynı saatte tekrar 2. arttırana ihale edilecektir. 9- Ancak ihale bedelinin rüçhanlı alacakla birlikte masraflan da aşması gerekmektedir. Aksi takdirde satış yapılamayacaktır. 10- Yukanda yazılı olan hususların dışında baş- kaca bilgi isteyenler Hocapaşa Vergi Dairesi Müdür- lüğu'nden bilgi edinebileceklerdir. Basın: 53410 n
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear