Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SA?ITFA CUMHURİYET 8 EYLUL 2002 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
TBMMBaşkan Vekili Murat Sökmenoğlu ile RTÜKyasasının nasıl görüşüldüğünü konuştuk
S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞAIMOĞLU
leyla.tavsanoglu(ttcumhuriyet.com.tr
Türkiye bir seçim atmosferine girdi. Anayasaya göre genel
seçimlerin her beşyüda bir yapılması gereğine karşın
nedense 1991 seçimlerinden buyana hep üç buçuk, dÖrtyılda
bir erken seçim kararı alınıyor. Demek ki yönetime gelen
güçsüz koalisyon hükümetlerini Türk halkı çok çabuk
tüketiyor, yıpratıyor. Bu sefer de öyle olmadı mı? Şimdi
Ankara toz duman. Kimin neyaptığı, kimlerin, kimlerle
koalisyon kurdukları ya da kıınıp kuramayacaklan belli değil.
Her kafadan bir ses çıkıyor. Irak operasyonu nedeniyle
seçimlerin erîelenebileceği bile konuşuluyor. Öbür yanda
medyamız en şenlikli dönemlerinden birisini yaşıyor. Kimin
kimin safını tuttuğu ya da satışa getirdiği de belli değil. Bu
arada birileri istedikleri yasaların TBMMden geçmesi,
istemediklerinin de geçmemesi için TBMM Başkanı ya da
vekillerine telkinlerde bulunma cesaretini gösterebiliyorlar.
Bu kritik dönemeçte, gerek içte gerek dışta bizleri nelerin
beklediğini kestirmek çok zor. Ama çok dikkatli, uyanık
olmamız gerektiği de kesin. Bütün bu noktaları, ayrıca RTÜK
Yasası 'nın TBMMde görüşülmesi ve oylanması oturumları
sırasında nelerin yaşandığını TBMM Başkan Vekillerinden
Murat Sökmenoğlu 'yla konuştuk.
Milletin bölünmüşlüğüne
göz yummamak gerekli- Sizce 3 Kasım seçimlerinden nasılbir so-
nuç çıkar? Şimdiden önünüzü görebiliyor
musunuz?
SÖKMENOĞLU-3 Kasım seçımlerinde çı-
kacak olan sonuç mıllete nefes aldınr. Gerçek
demokrasiye ulaşmak için en iyi çare seçim-
lerdir. Zaten seçimlerin özelliği budur. Mille-
tin iktıdarlara karşı öfkesi sandıkta gideriliyor
Doğru yaptınız ya da eğri yaptınız. Sonuç-
ta karneyi millet veriyor. Milletin önüne böy-
le bir imkânı koymak bana göre demokrası-
nin supabıdır. Işler seçim sandığında halledi-
lir. "Efendim, bu seçimlerde ne değişir?" di-
yemezsiniz. Sandıktan sonuç aynı çıksa bile
bir rahatlama olur.
- İyi de beşyıllık seçim sürecinin 3.5 yıl-
da işletilmesi sizce normal mi? Çünkü hep
erken seçim kararı alınıyor...
-Hayır, değil. Ama Türkiye'nin önünün tı-
kandığını gördüğünüz anda milletin önüne
seçim sandığmı koyarsanız hem milletin hem
de kendinizin demokrasiye inancını tazele-
miş olursunuz. Ama gönül isterdi kı anayasa-
da yerini bulan beş yıllık süreç, bu iktidarla
devam etsin. Olmuyor.
- Peki, neden olmuyor?
-Gitmiyor. Ben 1983'ten sonra milletvekil-
liği yaptım. Hep böyle oldu. O zaman demek
kı hukuk sistemimizdekı bu beş yıh dörde in-
dırmek zorundayız. Demek kı Türk milletı
kendisinin aynı kadrolar tarafından dört yıl-
dan fazla yönetilmesindenrahatsız oluyor; se-
çim istiyor. Milletin istikrar istedıği açık. Bu
ıstikran da yeni seçimde buluyor.
Bir koalisyon hükümetinin ömrü Türkiye'de
ilk kez 3.5 yıl oldu. Koalisyon ortağı üç siya-
si partinin ayn ayn programlan olmasına rağ-
men bır koalisyon protokolüyle Türkıye'yı
yönetmeleri ancak 36 ay sürdü. 36 ayın sonun-
da o protokolün yürümeyeceğine karar venl-
di.
Ama bu karar dış etkenlerin etkisiyle alın-
dı. Sadece bu üç siyasi partinin kendilerinden
kaynaklanan bir hadise değildı. Sayın Başba-
kan'm hastalığı bahane edilerek partisınin bir
başka kombinezon içıne sokularak aynşıma
tabı tutulması sonuçta Saym Devlet Bahçe-
B'nin de dediği gibi Ece\it'siz ve MHP'siz bir
iktidar arayışı ortaya çıkardı ve sandık başı-
na gitme karan oluştu. Bu bir gerçek. Bu ger-
çek karşısında siyasi partilerin üç yıl içinde
ortaya koyduklan sıkı para politikası, acı re-
çeteler milleti bunalttı. Milletin haynna ol-
masına karşın milleti bunalttı.
Acı reçete
- Sizce böyle acı bir reçete nasıl milletin
haynna olabilirdi?
- Bunun sonuçları 2003'ün sonunda alına-
caktı. Türkiye yeniden yüzde beş büyüme hı-
zma kavuşacaktı. Çok kritik kararlar alındı.
Bundan önce sizinJe yaptığımız konuşmada,
bır enkaz devraldık, moloz yığını üzerine hü-
kümet kurduk gibi sözler söylemediğimızi,
bir uzlaşma kültürünü TBMM'ye yayarak sos-
yal banşa çok dikkat ederek bu ekonomik
programın sürdürülmesi gerektiğine ınandığı-
mızı söylemiştim. Çünkü bu acı reçeteye,
IMF'ye bizi mahkûm edenlerin çarpık ekono-
mik tablolardan bu noktaya geldıkleri bir ger-
çek. Sadece rant ekonomisıyle, faız ekonomi-
siyle Türkıye'yi ıdare etmeye çalışıp 127 kat-
rilyon lira iç borcun, 117 milyar dolar dış bor-
cun nasıl ödenebileceğini artık Türk milletı-
nin önüne koyamazsınız. Bu durumda Türk mil-
leti önünde hiçbir siyasi partinin şansı ola-
maz. Türk milleti öncelikle oturup şunu dü-
şünmeli:
Hangi siyasi parti, bu borçlarm nasıl öde-
nebileceğini. milli gelirin nasıl arttınlacağı-
nı, ışiru aşını kaybetmiş insanın bu ıstıraplar-
dan kurtulması çarelerini önüme koyarsa ben
ona oy vereceğim.
Çeşitli varsayımlarla yola çıkılsa da bugün
ülkenin en önemli sorunu iç ve dış borçlardır;
milli gelirin arttınlması,istindama yönelik iyi-
leştirmedir.
Hiç kimse para kaybetmek istemez. Para
kaybedecegini bile bile iş yeri açılmasının ola-
naksız olduğunu Türkiye bılmeli. Devlet ola-
rak bır taraftan ışçiyi, bır taraftan da işvereni
düşüneceksiniz. Kapitalin ortadan kalkması-
nı engelleyici önlemlen almanız gerekir. Yurt-
dışma giden paralann nıçın ve hangi koşullar
altında gittiğim görmelisiniz.
- Bugün 100 milyar dolar gibi birparanın
yurtdışında olduğu söyleniyor...
- Evet. Bu senaryolar açıkça konuşuluyor.
Bütün bunlann ortadan kalkması gerekiyor
kı Türkiye rahata kavuşsun, kendi ayaklannın
üzennde durabilsin. Kendi özsermayesının
yurtdışına kaçmasını önleyemeyen bır dev-
let. yabancı sermayenin gelmesını sağlaya-
maz.
Sayın KemalDerviş'in sosyal dokunun üze-
nne kurmak ıstediğı sistemın bence en önem-
li ayağı faiz ekonomısiydi. Sayın Derviş, Türk
ekonomisıni bir buçuk yıla yakın süre yönet-
ti. Hazine'in başında çok acı ve sert bır reçe-
tenin uygulayıcısı oldu.
Ama bunun sosyal polikitalarla desteklen-
mesi gerektiğıni bugün kendisı de itıraf edi-
yor. Ama bakanken bu ihtıyacı Saym Başba-
kan'ın önüne gehrmesi, onun dikkatinı önem-
le buna çekmesi gerekıyordu. İnsanlann ışi-
ni, aşını kaybettiği bır Türkıye'de bu tür poli-
tıkalarla bir yere varmanız mümkün değildır.
Sıyasetin bölünmüşlüğünden çok rahatsız ol-
sanız da milletin bölünmüşlüğüne göz yum-
mamanız lazımdır. Yani sosyal devletın ıcap-
lannı yerine getiremiyorsanız. mıllı eğitımde,
sağlıkta. güvenlikte, adalette sosyal devletin
gereklen yapılmıyorsa, bunlar ıçın bütçeye
paralar konamıyorsa, kuşaktan kuşağa geç-
mesi gereken cumhuriyetı teslım edeceğimiz
ve cumhunyetin teminatı olan gençlere bu
ımkânlan tanımıyorsanız, Türk milletine bu-
nu yapmıyorsanız neyi nasıl toparlayacaksı-
nız, belli değil.
Zaten MHP'nin bu konulardakı tıtizliğinden
dolayıdır kı zaman zaman Sayın Kemal Der-
viş'le çatıştığı iddıa ediliyor. Ama bu gerçek-
leri görmeden de bir yere varamayız.
Sonuç almak zor
- 3 Kasım 'dagenelseçimlerinyapılması ka-
ran alındı. Ancak yıllardır herkes tarafın-
dan değiştirilmesi gerektiği kabul edilen,
ancak bir türlü değiştirilemeyen Seçim Ya-
sası ve Siyasi Partiler Yasası var. Hal böy-
leyken bu seçimlerle ne değişebilir ki? Eski
tas eski hamam olmayacak mı?
- Sayın Başbakan bir dönem, "Aman bu de-
ğişiklik laflannı ağzınıza bile almayın. Çünkü
herkes seçime gideceğimizi sanır. O yüzden de
piyasalar altüst olur" demiştı.
Ama bu, bana göre yanlış bır yaklaşımdı. Se-
çimlerden hemen sonra Siyasi Partiler Yasa-
sı ve Seçim Yasası'nda değişiklıklen yapmak
gerekıyordu. Ama bu değişiklıkleri seçimle-
re 10 gün kala ortaya atarsanız hiçbir sonuç
alamazsınız. Bugün, gerek ANAP'ın, gerek-
se de öbür siyasi partilerin arayışları belkı
doğru, ama seçım sathı maıline gıren bir ül-
kede bunun yapılmayacağı da bır başka ger-
çek.
- Üç dört ay önce TBMM'den RTÜK Ya-
sası geçti. Bu yasa geçmeden de onunla il-
giligeniş tartışmalaryapıldu Siz, RTÜK Ya-
sası 'nın oylandığı oturumuyöneten TBMM
Başkan Vekili 'ydiniz. Birkere, oturum ön-
cesinde büyük baskılar altında tutulduğu-
nuz söylendi. Ayrıca da o oturum sırasında
MURAT SÖKMENOĞLU
1945 Hatay doğumlu Sökmenoğlu,
İsviçre'de halkla ilişkiler,
İstanbuVda iktisat öğrenimi gördü.
TBMM'de "Cumhurbaşkam oğlu"
olarak tammyor. Genel başkanı
Süleyman Demirel'in yerinde
oturmasına karşın, Cumhurbaşkam
Kenan Evren 'in 18. yasama
dönemini açış konuşmast için Meclis
salomma girdiğinde ayağa kalkması,
"Cumhurbaşkanlarma olan saygısı"
biçiminde yorumlanmıştu 22 yıllık
evli ve iki çocuğu var. Fransızca,
İngilizce ve az İtalyanca biliyor.
kalbinizin sıkıştığı ve daha sonra GATA'da
(Gülhane Askeri Tıp Akademisi) geçirdiği-
niz anjiyografide by-pass ameliyatı olmanı-
za karar verildiği biliniyor. Bunun öykiisü-
nü bize anlatır mısınız?
- Yok, pek öyle değil. O oturumdan 21 gün
sonra GATA'ya yoklamaya gittiğimde ameli-
yat olmam gerektiği tanısı kondu. Esas sıkın-
tı da oturum idaresi konusundan kaynaklan-
dı. Yani 1 Mayıs'taki oturumda RTÜK Yasa-
sı görüşülürken dışandan müdahaleler geldi.
Dışandan, benden usul tartışması açmamam
istendi. Bu istek gayet centilmence. kibarca ba-
na iletildı. Halbukı ben ve öbür başkan veki-
li arkadaşlanm TBMM'yı ıdare ederken önü-
müzde düsturumuz ıçtüzük ve anayasadır. De-
mokrasi bır kurallar rejımıdir. O kurallann dı-
şına çıkamazsınız. Bu parlamentoda uzlaşma
kültürü varsa hem sayın millervekillerinın öz-
venleri hem de kurallara dikkat eden TBMM
başkan vekillennin çabalan ve çalışmalan sa-
yesindedir.
Evet, dışandan telkinler geldi. Ben o sinir-
le kürsüye çıktım Ben AB uyum yasalan gö-
rüşülürken tarafsızlığımla nasıl TBMM'nin ıda-
re edileceğıni göstermişsem RTÜK'te de ay-
nısını yaptım. RTÜK Yasası'nm görüşüldüğü
oturumda da aynı Murat'tım. Benım RTÜK
Yasası'na karşı olmak gibi bır saplantım da yok-
tu.
Ama dışandan müdahaleler insanın sınırle-
nni fena halde bozuyor. Nitekim bız kürsüye
çıkmadan önce Kanun ve Kararlar Daire-
si'nden tüzüğe göre gelecek olası sorulara
karşı hazırlanınz. Içtihatlara bakarız. Başkan-
lık öyle kolay iş değildir.
Başkanlık kolay değil
Önceden Sayın TBMM Başkanı'yla da ko-
nuştum. Usul tartışması açmaya mecburdum.
Usul tartışmasını açarken hem muhalefet hem
de iktidardan tepkiler gelmeye başladı. Der-
ken Sayın Hüsamettin Ozkan, çok sevdiğim
ve saygı duyduğum bazı bakanlan da tahrik
ederek oturumu yanlış idare ettığimı ıfade et-
tı. Bunun üzerine parlamento oturumunu be-
nim idare ettiğimi, bunun yanlışını doğrusu-
nu kendünin bileceğini söyledim. Ve yeni mü-
essif bir olaya meydan vermekten kaçındım.
Biliyorsunuz, bir süre önce bır arkadaşımız
TBMM yönetimi sırasında vefat ettı. O neden-
le ikazda bulundum; sonra da TBMM Başka-
nı'ndan ızin istedim. Dedim ki:
"Her iki taraf da çok elekrrikli bir ortamda.
Ben bu ortamda karşdıkh adem-i itimat (gü-
vensiztik)gördüm. Ertesi gün ben kürsüye çık-
mayayun."
Gerçekten de ertesi gün kürsüye çıkmadım.
Evet. belki beni GATA'ya o kürsü gönderdi.
Ama orada bir gerçek var. Benden sonra otu-
rumu yöneten Sayın Başkan da aynı uygula-
mayı yaptı. Ve sonuçta Sayın Özkan ve öbür
yönetenlerbir kez daha benım haklılığımı gör-
düler. Sayın Özkan'ın GATA'ya gelip, "He-
lalleştik" demesinin nedeni oydu. Bence
TBMM'yi yönetirken meydana gelen olaylar
orada kalmalı. İşı kan davası halıne getirme-
meli. Başkandan, başkanın idaresinden mem-
nunsanız, işinize gelmediğı zaman da mem-
nun kalmanız lazım.
- Yani, bundan ne anlamamız lazım?
-Yani, "Bugün benim işime bu başkanın ru-
tumu geliyor, ama yann benimle ilgili bir ka-
nunda bu başkan başkanlık etmesin" diye-
mezsınız. Dersenız Türkiye kaosa gider. Bu
kaos da TBMM'den başlar, aşağılara kadar
gıder.
Burası Kaddafi'nin ülkesi değil. Burası Bü-
yük Atatürk'ün bize emanet ettıği demokra-
tik bır cumhunyet. Zaman zaman inkitaya
(kesmtiye) uğrasa da demokrasmın yerleşme-
si için TBMM çok önemli işlevler görmüştür.
TBMM Kuvayı Mılliye ruhuyla bezenmiştır;
sıkıntılan her zaman aşabılen bir Meclıs'tir.
îşte, onun için ben seçimden söz edıyorum.
İşimize
kimseyi
karıştırmayız
- Yalnız burada size sormak istediğim bir
nokta var. Eğer dışandan birileri TBMM
Başkanı 'na, başkan vekiline birtakım
telkinler yapma cesaretini kendilerinde
buluyorlarsa bu nasıl iştir?
- Bız kendi işimize hiç kimseyi
kanştırmayız. Kanşmak isteyen olabilir.
Ama biz buna izin vermeyiz. Biz de sayın
bakanlann işlerine kanşmıyoruz.
AB uyum yasalan görüşülürken de aynı
şey oldu. Bir iki bakan arkadaşımız Adalet
Bakanı'nın konuşturulmaması gerektiğini
iddia ettiler. Ama ben, kendi partimden
olmasına rağmen tüzüğü uyguladım,
kurallan uyguladım; ara vermek
mecburiyetinde kalınca ara verdim.
Sayın Bakan'ın o konuda konuştnaması
gerektiğini belirleyecek kişi Başbakandır,
o olmadığı zaman başbakan yardımcısıdır.
Ben Sayın Bakan'dan nca ettim,
konuşmadı. Ama ben öbür bakanlann
arzusu dogrultusunda hareket etmedim.
Benim siyasi hayatıma mal olsa bile bunu
yapmam. Çünkü o kürsü Mustafa
Kemal'in kürsüsüdür.
O nedenle o kürsüyü koruyup kollamak
bize düşer.
- Yakm geleceğe yönelik bir tahminde
bulunabilir misiniz? Türkiye nereye
doğru gidiyor? Sizin ABD 'nin Irak 'a
yapacağı operasyonla ilgili tahminleriniz
var. Siz bu operasyonun bu ay içinde
yapılacağım söylüyorsunuz- Bu
değerlendirmeyi hangi verilere
dayanarak yapıyorsunuz? • «i
- Alınan izlenimler bu ay içinde bile
olabileceği dogrultusunda. Ama yine de j?
bunu Başkan Bnsh'tan başka birisinin ^g*"
bilebilmesi mümkün değil. Kırmızı ~%^';
düğmeye ne zaman, hangi koşullarda .,;
basar. bilemem. Ama bir harekete '*»-•
geçmeden önce Türkiye'yi haberdar
edeceklerini Amerikalılar Sayın - .*
Başbakan'a söylemişlerdi.
Bakın, AB'yle ilişkiler bağlamında
Türkiye'nin en önemli meselesi Kıbns'tır.
Karşımıza bır Kıbns meselesi çıkacaktır.
Bu kaçınılmazdır. Ve Kıbns'la birlikte Irak
da atbaşı giderek önümüze çıkmaya
başladı. Savaş öyle kolay kolay
göğüslenebilecek bır olay değildir.
Türkiye Mustafa Kemal Atatürk'ün ' .
"Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesiyle bu
coğrafyada dostlanyla bir arada yaşayarak
80 yıldır ayakta kalmıştır. Çok dikkatli
politikalar izleyerek bu noktaya kadar
gelmiştir. Ama önümüze bir hak meselesi
çıkar ve tercih hakkunız da ortadan
kalkarsa yapabileceğimiz bir şey yoktur; o
ayn...
Yalnız burada 15-20 bin Mehmetçiğin
savaşa gitmesi meselesi var. Mehmetçiğin
ne olacağını düşünmek de TBMM'ye
düşer. Yüce Meclis vereceği kararda da
çok titiz davranır. Bunu herkes bilmeli.
Cumhunyet hükümetleri arkalanna
TBMM'yi almadan hiçbir şey yapamazlar.
Türk Silahlı Kuvvetleri de siyasi otoritenin
arkasında olmasını ister.
Şimdi, Kıbns meselesi AB'nin önüne çok
ciddi bıçimde çıkacak. Ben de diyorum ki:
Irak meselesi gündemdeyken niçin Türkiye
hükümeti ABD'yi, KKTC'yi tanıması için
girişimde bulunmuyor?
Sayın Ecevit Kıbns Fatihi. Kıbns Türk
milleti için çok fazla hassas bir konu. O
nedenle Saym Başbakan'ın ABD nezdinde
böyle bir girişimde bulunması gerektiğine
ben artık inanıyorum. Kıbns sorununun
çözümü buna bağlanmah. KKTC'nin
tanınması AB meselesinin de önünü
açacaktır. Hayalci olmadan Türkiye
gerçeklerini de göz ardı edemeyiz.
- Irak operasyonu nedeniyle seçimlerin
iptalinin söz konusu olacağı söylentileri
var. Siz buna ne diyorsunuz?
- O gün gelmeden böyle bir şeyi ortaya
atmak son derece yanlış. Çünkü Türkiye
seçim sathı mailine girdi. Irak harekâtı da
olsa, başka harekât da olsa artık bu yoldan
dönüş yoktur. Tabii ki bir savaş ortamında
başka bir şey düşünülemez. Ama şimdiki
halde böyle bir operasyonun ne zaman,
nasıl yapılacağı belli değil. Ankara'da
birtakım senaryolardan söz ediliyor.
O senaryolar içinde boğulmadan hareket
etmek zorunda olduğumuzu da burada
ifade etmek istiyorum. Şimdi neden bu ay
içinde Irak operasyonunun yapılabileceği
ihtimali üzerinde durduğuma gelince... "^
Müslüman dünyaya ramazan kasım ayında
gelecek.
Türkiye gerek siyasi, gerekse de ekonomiir"
açıdan çok kritik bir süreçten geçiyor. Ben
hepimizin çok dikkatli olmamız
gerektiğine inanıyorum.