01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 NİSAN 2002 PERŞEMB INCELEME Prof. Türkkaya Ataöv, Ermeni meselesiyle ilgili, güvenilir olmayan kaynaklara dayanarak Ulu Önder'e atfedilen iddialan yanıtlıyor: Atatürk soykınmıkabul etmedi A. vrupa Parlamentosu 'nun sık sık gündeme getirdiği Ermeni soykınmı tartışmaları, "Atatürk soykınmı kabul etti mi" sorusunu yöneltenlerin de sesini yükseltti. Bu soruya bir kelimelikyanıtla: "Hayır" A tatürk'ün yaşamı dünya tarihinin de malıdır. Güvenilir Atatürkkaynakçaları ve bibliyografyaları vardır. Sözleri anıtlara kazılmıştır. Çok kısaca, bu kaynaklann hiçbirinde ona yamanmak istenen sözde açıklamanın en ufak bir izi yok. Avnjpa Parlamentosu'nun "Ermeni sojtarunı*' başlığı altında aldığı karar ve tartışmalar çerçe- vesinde bir daha gündeme gelen bu soruya bir kelimelik bir yarutla. "Hayır!" Atarürk e atfe- dilmek istenen bir değil, birden fazla sözde "acıklama" var. ö n c e , bunun bilinmesi gerek. Ben bu nedenle, bu konuda ama iki ayn suçla- maya belgelerle yarat veren, yabancı dillerde ki- taplar biçiminde (1984 ve 1988) yayınlar yap- tım. Bunlann yalnız Ingilızceleri toplam olarak büyük boy 76 sayfadır. Belli başlı başka yaban- cı dillerde de var. Türkiye'nın dışındaki dünya- yı yıllardır ve yoğun biçimde hedef aldığım için bunian Türkçeye çevirecek vaktı bulamadım. tki kişi benim yayınlanmın yalnız bir tanesi- ni görerek ve Cenevre, Londra ve New York kütüphanelerinde bulduğum (fakat kendilerinin hiç görmedıkleri) ana kaynaklara, benım verdi- ğim aynı ahntılann ve sayfalann da sözünü ede- rek eksik, yanlış ve kısa (hatta kankatür gibi) özetler yaptılar. Bu özetlerde kullanılan yön- temle yabancılann ikna edilemeyeceği bilinme- lidir. 76 sayfayı burada, kendı iİk yazdığım bı- çimde, ben de ancak özetleyebilirim. Ama hiç değilse, içinde yanJışı olmayacak ve aynca ya- yın haklanna uygun düşecek. Bu iki kitabı bir- îeşririp orijinal dilinde de, Türkçesini de yayım- lama olanakJan bulunmah. Yanlışlıkla atfedilen beyan Los Angeles Başkonsolosumuz ve yardımcı- sının 1975'te öldürülmeleri olayının hemen ar- dından Ermeni-Türk ilişkileri üstüne bılgi ve belge toplamaya başladım. Bunu sürdürmekte- yim. Yayınlanm 1980 öncesine gidiyor. Topla- dıklanm arasında Boston'da Ermeni çevrelen- nin yayımladıgı TheAnmenian Review adlı der- ginin birçok sayısı da vardı. 1982 tarihlısınde edi- tör James H. fashjian ımzalı bir yazının başlı- ğı şöyleydi: "Sonra AlatürkAdını Alan Musta- fa Kenud'e Yanlışlıkla Atfedilen ve 1915-18 Er- meni Soykınmını Suçlayan 'Beyan' Üstüne" Bu yazıyı da hemen okudum. Paris Başkonsolosluğumuzun işgaliyle başla- yan ve öldürme ile yaralamayı da içeren 19 yıl önceki Paris davasına (aynca gittiğim Orly da- vası değil) 'otorite tanığı' sıfatıyia tek başıma ka- tıldığımda, mahkemede konuşmamı yaparken, dört terönstin beş avukatından Ermeni asıllı olan M. Asfajûan bana "çok deger verdiğiııiz Atatörk'ün şöyle bir beyanı var, nedersiniz?" dı- ye sorduğunda, o sözde beyanı daha okumadan, yanıtım aklımda aynntılanyla hazırdı. Avukat Aslanian 'a Atatürk 'ün böyle bir açık- lamada bulunduğu kanıtlanırsa, Türkiye'de üni- versitedeki görevimden ehliyetsizliğimi ileri sü- rerek istifa edeceğimi söyledim, ama böyle bir beyanuı sahte olduğunu kanıtlarsam avukatın mahkemeye sahte belge sunmak nedeniyle Pa- ris Barosu'ndan istifaya hazır olup olmadığını sordum. Uzun açıklamamın ardından Tashjian'ın iti- rafniteliğindeki yazısının sayfa numaralanna va- nncaya dek yazıyla derhal verebileceğimi be- lirttim ve bu yazının ardından M. GuyFloch ad- h yargıç tarafindan mahkemede okunmasını is- tirham ettim. Tanıklığım sona erince, koridor- dan Ankara'daki eşime telefon edip bu yazıya ıüşldn tüm bibliyografik bilgiyi 15 dakika için- de hazıretmesini rica ettim. Böylece aldığım ta- mamlayıcı bilgiyi mektup biçiminde kaleme alıp yargıca ilettim, okundu ve zabıtlara geçti. Kitabımda bu mektubum da var. Muhakeme tntip her teröriste yedişer yıl hapis karannı ver- dirdiğimizde, "Atatürk beyanı" üstüne ilk kita- bımı iki ay içinde yayımladım. (Bu kitabım ba- sılmasaydı ve benim bulgulanmdan henüz ya- rarlanmamış olan iki yazar arkadaş Paris dava- sında yerimde bulunsalardı, bu soruya acaba ne ;/anıt vereceklerdi? Bu nedenle, başkalarının nneğine lütfen saygılı olalım.) Sözde "açüdama"Iardan biri başlangıçta bir -anlışlığa da dayanabilir. Ama zamanla, hem rürklere karşı hem dünya kamuoyu önünde Ata- irk gibi otoriteden, o çapta sağlam kaynaktan vararlanma sinsi tuzağı ağır basmış, hayalin ye- ini sahtekârlık, yalan ve kandırma almıştır. Baş- tent Istanbul işgal altındayken, Fransızlar Le Sospbore, Ermeniler de La Renaissance diye r ransızca iki gazete çıkanyorlardı. Bu gazete- erde "Mustafa Paşa" diye birinin birmahkeme- kbazı Ermenilenn öldürüldüklerine ilişkin bir aragraflık söz sarfettıği haberinin yer aldığı an- aşılıyor. O kişi gerçekten böyle bir açıklama- Avrupa Parlamentosu'nun Atatürk'ün de kabuJ ettiğini ileri sürdüğü Ermeni soykınmı iddialanmn tamamıyla asılsız olduğu ve Atatürk'ün konuşmalannda ve yazılaranda bu tür bir söylem kullanmadığı ortaya çıktı. da bulundu mu? Tam olarak ne söyledı? Bun- lann güvenilir kaydı yok. Söylemiş olsa bile, o zaman kullanılmayan "sojtanm" kelimesinin ağ- za alınmadığına kuşku yok. Mustafa çok rastlanan bir Islm Bu mahkemedeki tanık sonra orada yargıç olan "NemrutMustafa"' lakaph kişi de ol'abilır. Fransa'da Françoisne denlı yaygınsa, Peygam- ber'ın adı olan Mustafa nın da Müslüman top- luluklarda o denli geniş kullanılması hiç de şa- şırtıcı değil. Ama bu kişi Mustafa Kemal Ata- türk olamaz. O bir tanedir. Üstelik, Nemrut Mus- tafa'nın bulunduğu mahkeme onu idama mah- kûm eden yerdir. Orada tanıklık(!) etmiş olma- sıasla sözİconusu değil. HelePauldeVeou'nun İskenderun Fclâkeriadlı kitabında (1938) dedı- ği gibi, 27 Ocak 1920'de asla söylemiş olamaz. Yalnız Türkler değil, herkes biliyor ki, 19 Ma- de ona yamanmak istenen sözde açıklamanın en ufak bir izi yok. Aşağıda sözünü edeceğim ve hakkında ayn bir kitap yazdığım ikınci sözde beyan da hiçbir kaynakta yer almayan bir uydurmadır. Öte yan- dan, Atatürk'ün aynı konuda kendi imzaladığı beş resmi belgenin asıllannı birinci kitabıma aldım ve özetlerini de verdım. Eski yazıyla bu ilk elden belgeleri burada özetlemek bu yazıyı çok uzatır. Bu belgelere 8 Temmuz 1921 tanh- li Hâkimiyet-i Mifliye'de çıkan ve Mustafa Ke- mal'in Amerikalıgazeteci ClarenceK.Streit'le konuşması (24 Şubat 1921) olarak Filadelfi- ya'da Pubik Ledger'de yayımlanan (27 Mart 1921) metin de dahildir. Bu konuşmada yaban- cı devletlerin kendilenne banş yıllarında iletrık- leri silahlan kullanan Ermeni çetelerinin, Rus- larla savaştığımız sırada, Türk tarafinda acıma- sızca katliam yaptıklannı. yollan ve köprülen tahrip ederek iki ateş arasında kaldığımızı, ya- me yollannı aramışlardır. Bu yönteme kendi kitabımda "Ermeni usulü tarilısicifik'' tanım- lamasını yaptım. Bu arada, Ermeni kökenli Amerikan papazı olan Guerguerian'ınLübnan'da yayımlanan haf- talık Massis'e yazdığı (ve Atatürk'ün böyle bir sözü olmadığını belirten) makalesi (1967) her- halde basıhnış ilk uyandır. Ancak, kahldığım bi- rinci Paris davasında sözünü ettiğim James H. Tashjian, bu belge sahtekârlığının adamakıllı yaygmlaşması karşısında, önce The Armenian WeekJy (Boston) dergisinde "Mustafa Kemal böylebirmahkemede bulunmadı ve böylebir söz de sarf etmedi" cümlesinin de yer aldığı uzun bir mektup bastırmıştır. Ama, asıl, editörü ol- duğu The Armenian Review, cilt: 35, No: 3-139 (Güz 1982) sayısında uzun bir yazı yayımla- mıştır. Yazı yukanda sözünü ettiğim başlığına uygun biçimde temelde doğrudur. Yanlışlan w ağımızın en önde gelen devlet adamlarından Atatürk'ün bütün kitaplan (geometri üstüne olanı dahil), yazıları (imzasızlar bile), sözleri, konuşmalan, demeçleri, telgrafları, anıları, röportajları, raporları, notları, hatta özel mektupları devletçe ve özel olarakyayımlanmıştir. Güvenilir Atatürk kaynakçaları ve bibliyografyaları vardır. Sözleri anıtlara kazılmıştır. yıs 1919'daSamsun'agelmiş. tstanbul'a bir da- ha 1927'de gitmiştir. Çağımızın en önde gelen devlet adamlanndan Atatürk'ün yaşamı dünya tarihinin de malıdır. Bütün kitaplan (geometri üstüne olanı dahil), yazılan (imzasızlar bile), söz- leri, konuşmalan. demeçleri, telgraflan, arula- n, röportajlan, raporlan, notlan, hatta özel mek- tuplan devletçe ve özel olarak yayımJanmıştır. Güvenilir Atatürk kaynakçalan ve bibliyograf- yalan vardır. Sözleri anıtlara kazılmıştır. Hak- kında Arjanrin'den Hindistan'a, Londra"dan Dha- ka'ya bunca kitap yazılmıştır. Türkler için tam zamanında ortaya çıkan Atatürk'ün dünya tari- hinde daha da öte bir yeri vardır. Afrika kitabı- nın kapağına onun sözünü bu nedenle almıştım. Adı, Cezayir'den Doğu Asya'ya birkaç kuşak ço- cuklara bu nedenle verilmiştır. Şu anda, Keşmir'de benim yakından tanıdığım Mustafa Kemal Pa- şa adh bir bakan da vardır - hem de "Paşa" ekiy- le birlikte Çok kısaca, bu kaynaklann hiçbirin- ni iddia edilenin tam aksini söylemiştir. Aynı çiz- gidekı öteki orijinal belgelen şımdilik geçiyo- rum. Atatürk'ün 1920'de Istanbul'da olamayacağı- nı, Ermeni Katolik papazı Jean Naslian da kestirdiğinden, kendi anı kitabında yıl belirt- meye cesaret edemeyerek yalnız "28 Ocak" demekle (s. 43) yetinmiştır. G. Guerguerian, bu yazara iki Mustafa'nın aynı kışiler olmadı- ğını söylemişse de, Naslian yanlışını (uyanl- masına karşın) düzelrmemiş, Ermeniceye çe- virisi de aynı yanılgıyı yaymaya yaramıştır. Aynntılan şimdilik biryana koyalım. Daha sonra yazanlar da, yani benim tümünü göre- rek incelediğim, örneğin Jean Mecerian, Leon Surmetian, G. Arur\Tinov. G. Episkoposov, Mari Kochar, Hagop Terjimanian ve benzerle- ri başta Amerika, Fransa ve Sovyet Ermenis- tanı'ndaki yayınlanyla aynı yanlışta ısrar et- miş, sadece yılı 1919'a çevirerek tuzağı gızle- içinde Hahde Edip'i Ziya Gökalp'in eşi olarak göstermesi de var. (s. 242, dipnotu 24) Birinci Paris davasında söylediklerim arasın- da Atatürk'e kenetlemek istedikleri bu sözlen reddettiğimi (Le Matin'den Charles Blanchard gibi) bazı Fransızgazeteciler yazmışlarsa da, "Oy- sa Mustafa Kemal demişti ld" diye aynı ahntıyı eklemeyi de ihmal etmemişlerdi. (Kanımca, böyle yapmayan Fransız gazeteci gelirinin bir kısmım, belki de işini kaybeder.) Gene Atatürk'e bağlanan ikinci bir açıklama daha var. 1 Ağustos 1926tarihliLosAngetesExa- mineradlı gazetede yayımlanan bir yazı. Bir not hem bunun "Mustafa KemalPaşa" imzalı bir ya- zı, hem de onunla bir röportaj olduğunu söylü- yor. Konuşmayı güya Emik Hilderbrand adlı Is- viçreli bir "sanatçı ve gazeted" yapmış. Bu ki- şiye ilişkin hiç bilgi de verilmiyor. Gazete, cid- di yani olmayan bulvar gazeteleriyle tanınmış Hearst basın zincirinin ufak bir yayını. Bu yazı içinde Ermeniler konusunda yukardakine ben- zeruydurma paragrafin doğruluğunu kanıtlamak bu iddia sahiplerine düşerse de, yazının içeri- ğinden eldeki tüm kaynaklar başka bir belge sahtekârlığıyla karşı kârşjya olduğumuzu orta- ya koyuyor. Yazı sanki 1926 Izmir suikastıyla ilgili görü- nümünde. Ama bu olayın üstünden yıllar geç- miş olmasına karşın, Enneni amaçlan uğruna ikide bir ortaya çıkanlıp Amerikan Kongre üye- leri gibi karar vericilere yollanıp bundan bir ya- rar umuluyor. Kendi yazısına bunu ekleyen Er- meniler de var. Örneğin, Nishan Nercessian, Mustafa Kemal 'in bunu 1923 "te yazdığım söy- lüyor; oysa, içinde 1926 suikastına atıflar \ar. Bir Hearst gazetesine yaraşır tam bir karmaşa. Ama Los Angeles, Ermenilerin baskı grubu ola- rak yoğun ve çok güçlü olduklan bir kent. Böy- le başka bir kent de Boston. Bu yazının yayın hakkı da Boston World - Wide Haber Servi- si 'ndeymiş. Ama böyle bir kuruluşun var oldu- ğuna ilişkin Amerikan Gazetecilik AnsikJope- disi'nde bilgi yok. Bulunsaydı, sayfa 524'te ola- caktı. Yazı ya da röportajda suikastı, Mustafa Ke- mal'e komplocu bir kadının haber verdiği ileri sürülmekte. Oysa, bu kişi suıkastçılan kayıkla kaçırması tasarlanan Giritlı Şevld'ydi. Atatürk o zaman herkesin bildiğini, anlaşılan "işitmemiş." bile. Kadın da komplonun içindeymiş ama onu önceden tanıdığından affetmiş. Atatürk'ü birta- kım hayali kadmlarla bağlantılı gösterme eğili- mi bazı Batılı yazarlarda görülüyor. Baştan so- na uydurma bir "tarihi roman"da evli bir Ame- rikalı kadımn sanki sevgilisi; hatta, kocasını öl- dürmek için de Kıbç Ah'yi Amerika'ya yollu- yor; o da yanlış kişiyi vurup geliyor. .Ama ka- dın Izmir'de Türk askerinin ateşe verdiği kilise- de sıkışıp kalınca hem tecavüze uğruyor hem de güzel suratı yanıyor ve yüzüne sürekli maske tak- mak zorunda kalıyor. Yıllar sonra, maskesinden ötürü Atatürk onunla ilgilenip Dolmabahçe Sa- rayı'na yemeğe çağınnca, "Beni tanımadın mı, Kemal" diye sorarken maskesini çıkanyor ve "Sa- na ne olmuş böyle eski güzeüm" deyince, "Se- nin askerlerin yaptT sözcüklerini patlatıveri- yor. Ne denlı aşağılık bir propaganda! Güzel hitaberi, kıvrak yazılan ve nezaketiy- le sivrilmiş, yabancı zırhhsıyla kaçan Sultan Vahdettin için bile ancak "mütereddi'' (soyunu yitirmiş) diyen Atatürk'ün Enver Paşa hakkın- da "cinaimuhteris" ve muhalifleri için de "Tü- münü asacağım; baltav ı indireceğim onlara; ör- nek bir acınıasciıkla yok edeceğim; karşıma adam gibi çıksalardı; dua etûm vedualarun ka- bul olundu" gibi gazete yazısında geçen cüm- leleri yazmış ya da söylemiş olduğu düşünüle- mez. Atatürk böyle blrlyle konusmadı Daha ötesi, Atatürk'ün 22 Haziran 1926'da böy- le biriyle konuşfuğunun izine ben rastlamadım. O zaman çok önemlı kaynak olan Ajm Tarihinde yok. Bulunsaydı, cilt: 9. No: 26, "s. 1433-1438 arasında olacaktı. O ciltte Eriyopya olaylan. Pa- nama'da Pan-Amerikan toplantısı, Elbe ve Oder'de su baskını, Italya'da sermayeye konan vergi, Meksika'da dın yasası var da, Cumhur- başkammızın Isvıçreli gazeteciyle röportajı di- ye bir şey bulunmuyor. Gene o zaman resmi ga- zeteye çok yakın olan Hâkimivet-i MiIHye'de de, 17 Haziran'dan (TVo: 1777) lAğustos I926'ya (No. 1819) böyie bir bilgi yok. Kütahya'da öğ- retmenler kongresi, bir New \brk Times maka- lesinin çevirisi, bir Amerikalı yazann olumlu iz- lenımleri, hatta Kab'tsov adlı bir Pra\'da muha- birinin sadece ziyareti haberleri var da. bu rö- portaja bir cümleük gönderme yok. Oysa, 1921 'de Streit'le konuşma gazetede ve kitaplarda ya- yımlanmış. Isviçreliyekronolojikyayınlardada bir girdi yok. Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri'nde Chicago Tribune, Christian Science Monitor, Petit Pari- sien, Le Figaro, Neue Freie Presse, Le Matin, New York HeraM ve başkalanyla yapılmış rö- portajlar yer alıyor da, bu yok. Atatürk'le Ko- nuşmalar'da Harbourd, EUison, Herriot. Ma- cArthur, Antonescu, Pernot ve Baker yer alıyor ama bu yok. Bunlarla çeşitli fotoğraflar bol da, ISMçreliyle hiç yok.Bu bulgular şunu da düşün- dürüyor. Acaba böyle bir îsviçreli var mıydı? îs- viçre tarih ve biyografi sözlüğünde bu isimde ya da ona yakın biri gözükmüyor; olsaydı, s. 96'da adı geçecekti. îsviçreli sanatçılar sözlüğünde de yok; bulunsaydı, s. 167'de olacaktı. Bu kitabı yayımlamadan Isviçre Büyükelçüi- ği'nden de araştırmada yardım istedim. Kayıtla- nnda böyle bir îsviçreli yer alnuyor. Isviçre Ulu- sal Kütüphanesi'yle de yazıştım. Sözlük, biyog- rafi, yıllık. dergi, referans kartı ve başka sınırsız yayuüan içinde bu ya da benzeri isimde sanatçı ya da gazeteciye rastlamadıklannı bana yazıyla bildirdiler. Biraz değışikyazılsa da, isim benzer- liğı olan başka biri var ama, o da 1941 doğum- lu. Ona mektup göndererek babası ya da dedesi- nin Türkiye'ye gelip gelmediğini sordum. "Ga- zeteci ya da sanatçı değildiler, köviüvdüJer ve Is- viçre'dendtşanhicçıkmadüar-diyeyanıtladı Bun- lan belgeler olarak ikinci kıtaba ekledim. Aile dostumuz Y.K. Karaosmanoğlu Isviç- re'de 12 yıl diplomatik misyon şefliği yapmış- tı. Hayatta olan eşi Türkiye'de bulunmuş olan- lann hep konuklan olduğunu, böyle birini işit- mediklerini, çokyakınlan olan Atatürk'ün de böy- le birinden hıç söz etmediğini bana belirtti ve bu yönde bir kâğıt imzaladı."Bir defi kuyuya bir taş atmış. kırk akıllı çıkaramamışn diye bir atasözü var. Bu olayda kırk sahtekâr kuyuya iki taş atmış, tek tük akıllı çıkaramıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear