22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1-^HİSAN 2002 PAZAR CUMHURİYET SAYFA SOYLESI DEVRlfviDEN, EVRİME.. TURHAN SELÇUK DURUST TABİATLI İSTANBUL EFEKDİSİ IN HARİKULÂDE MACERALARI 32 KISIM TEKMİLİ BİRDEN T/ıkılmadı, / y Daştan başiayaiım nayata türkülerle ayakta Mahsun Kırmızıgül. Yeni bir sayfa açtım. Bırakın yeni baştan başiayaiım hayata HATİCE TUNCER "Yüzyılın TürkülerTnin tanıtımı içinbirte- lev-izyon kanalına konser çekJmi yapılıyor. Ka- mera Mahsun Kırmızıgül'e yaklaşıyor... Dev ekranda köy fılmlerindeki "Itavnık Güneydo- ğulu delikanh" gıbı ama rol yapmıyor. Bır u mah- sun" duruş var üzennde... Türk Tabıpler, Bırhgi'nın "Sürekli Tıp Eğitim Dergisi"nın şubat 2000 sayısına, ılk görev yerı Siirt olan dış hekımı Gonca Çağlar anılannı yaz- mış. Askeri konvoyla yanınds babası da olduğu halde Eruh'a doğru yol almaktadır. Zırhlı araç bek- lerken bir askeri karakolda mola venrler: "...Hep biriikte yemek yedik. Televizyon sey- rettik. Ekranda Mahsun Kırmızıgül 'Kardeş- lık Türküsü'nü söylüyordu. O an içim o kadar dağlandı ki. Hiç beklemediğim bir anda ken- di duygularımı bana söyleyen bu türküyle aramda derin bir bağ oluştu..." Kimınuz dudak kenanndan bır gülüşle karşı- lardık belkı ama Dıyarbakırh türkücü, dağ başın- da bir karakolda diş hekimi bir genç kızla türkü- sü aracılığıyla bağ kurabılmişti. Anneler anlar "Annem televizyonda sizi seyrettiğinde Bu adam mutsuz' diyor" sözlennne karşılık "Anne- ler çok iyi anlar..." yanıtını veriyor ve devam edi- yor "Annem, Diyarbakır'ın bir ilçesi vardır. Hani'de ilk evliliğini yapmış. 11-12 yaşında evlendirmişler kendi amcasının çocuğuyla. O evliliğinden olan üç ağabeyim vardı bcnim. Annem 25 yaşındayken eşi çığın altında kalıp ölüyor bir kış günü. Üç yetinı çocuğuyla ken- di annesinin yanına, Bingöl'e gidiyor. Bin- göl'de babamla karşüaşıyor. Annemi istiyor, ni- nem diyor ki, Üç çocuğu var. dul bir kadın Ba- kabılecekmisın?'. "Bakanm" diyor. Annem, ba- bamın evine gidince bir de bakıyor ki iki eşli, 9-10 çocuğu olan bir insan. Artık geriye dönüş de yok. İki yıl biriikte yaşıyorlar. Annemin üç çocuğu sorun ohnaya başlıyor. Çünkii onlar ken- di annesinde kalıyor. O dönemde de annem ba- na hamile. Babama diyor ki Kendı çocuklan- rnı alayım Dıyarbakır'a gıdeyim. Kendi eşlerin. çocuklann var senin.' Çocuklannı alıp Diyar- bakır'a geliyor, çektiği o acıJarı herkes anla- tır. Ağabeylerim 15,13,11 yaşlannda çocuk- laro sıralarda. 15 yaşında olan oto tamircili- ği yapıyor, 11 yaşında olan sesi güzel olduğu icin mezar başlarında yasin okuyormuş. 22 yaşında elektrik direğinde çarpıldı, kaybettik ona. Annem de Dicle Nehri'nin kenannda es- kiden kiremithaneler vardı, taş taşıyormuş oralarda. Ağabeylerim okuyamadıklan için '3u kardeşimızı okutacağız" dediler. Öz değil- ltrdi ama özden daha yakındılar, babamdılar çünkü. Annem, büyük ağabeyimi de 15 yaşın- da evlendirdi. Bizim de üzerimizde böyle et- likyiciliği vardı." lâftıtların sihri Ortaokul çağlarında, TRT'de pazar günleri ya- •Mmlanan klasık Batı müziği konserlenni izlerken hı kadar çok müzisyenin bir arada nasıl çaldığı- n anlayamaz: "Önlerinde bir kâğıt var, ama bu liiıtlarda bir sihir var' diyordum." kanbul'a 1984 yılında gelır, yaptığı sekiz ka- sûi hayallerindeki başanyı elde edemez: "Un- kapanı'nda o çarkın içinde kaybolup gidece- ğimi düşündüm ve üniyersite sına\larına gir- dim: İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Mu- sikisi Devlet Konservatuvan sınavında Allah rahmet eylesin Belkis Aran hocam sesimi çok beğenmiş. "Aradığım tenor sesi yıllar sonra bul- dum. Bu çocuğu yetıştireceğim" demiş. Bugün scsimin böyle olmasının nedeni o aldığım şan dersleridir." 1993teyapımcıHiüniTopaloğlu'yla karşılaşması "şöhrefin başlangıcıdır. Birkam- yonun arkasında gördüğü "'Âlem buysa kral sensin" yazısından ilham alırve aynı adlı albüm- le artık yolu açılır: "Tabii bir bunalım dönemi oluyor. Böyle bir durumda her insamn başın- dan geçer bunlar. 1993-1995 yıllan, bütün ka- dınlar etrafta, öyle bir dönem oldu. Ama doğ- ru yolu bulmak insamn kendi elinde." 1995'te "Bebeğim"ı, yani klıbınde "tspanyol dansı" olan şarkıyı yapar: "Halay çekerim, oyun grubunun önünde, davulun üzerine çıkıp oy- narım ama tek başına sallanmak bana ters. O klip çok ticari bir düşüncedir." Aynı albüme "KardeşlikTürküsü"nü de koyar: "Güneydo- ğuluyum ben. Sıcak çarışmalann olduğu dö- nemdi. Her gün ölüm haberleri geliyordu, du- yarsız kalamazdım. Bir taraftan şehit cenaze- leri, bir taraftan insanlar cenazelerini göremi- yorlar. Vapımcı 'siyasi' diye istemedi. 'Bu top- lumu birleştıricı unsurlan içeren bir türkü' dedim. Beş bin kişi el ele tutuşmuş dağlarda, bayır- larda böyle bir klip çektim. Televizyonlarda ti- ye ahyorlardı. Dünya stan Michael Jackson, benzer bir klip çekti. Bizden biri yapınca alay ediliyor, yabancı yapınca çok hoşa gidiyor.'1 Gurbetçi ne dlnlesin "İnsan Haklan" parçası için kucağında bir be- bekle çıplak fotoğraf çektirir: "Orada çıplaklık söz konusu değil. O dönemde boşaltüan çok köy vardı. İnsanlar perişan bir durumdaydı. İnsan haklannı bir kesim tarüşıyordu ama halkui yüz- de 80'i bilmiyordu. Hâlâ kırsal kesimde söy- lesen bilmiyor, nereden bilsinier." Hemen hemen herkesin usunda kalan, Harran- lı yaşlı kadının "Lo lo lo Mahsun" diye seslen- diğı klibiyle "Sevdauyım" parçasının ardından "Yıkümadım Ayaktayım" albümü gelır: "Bu artık benim hafif hafif ticaret konusunda za- yıf düştüğüm döneme denk geldi. Göç de gü- zeldir. 'Ben bir Anadoluluyum Acılann oğlu- yum' diye. Güneydoğu filmlerinde hep bir ağa, bir şıh vardır. Bunlar çakaldır, köylii zaten Allah'ın cahilidir. Bazı şeyleri anlamadan es- kiden gülüyordum, artık gülmüyorum. Bu- günlerde böyle bir film teklifiyle geldiler, oy- namam' dedim. Halkla dalga geçmesinler. Git- sinler, doğduğum yeri görsünler. Ama önem- li olan insanların kendini geliştirmesi. Her ge- çen gün yeni şeyler öğreniyorum. Okuyorum öğreniyorum, görüyonım öğreniyorum, merak ediyorum öğreniyorum. Bilmediğim birçok şey var. Keşke hepsini bir anda alabilsem. Ama zamanla olacak bunlar herhalde." Prestij Mü- zık ortaklığı, ıflas derken "Yoruldum" şarkısın- da artık kendi de yorulmuştur: "Biraz da ken- dimi anlattım o eserde. O albümde 8 ayn dil- de türkü okudum. Ekonomik krizden sonra bu ülkedeki yolsuzluklan, sanatçı olarak dile ge- tirdim. Eğer insan sevdalannı, toplum sonın- lannı dile getiremiyorsa zaten sanatçı değUdir." Bazı $eylerl teketlerine alıyorlar "Arabesk dönemi bitti mi?" diyecek oluyo- ruz: "Kardeşlik Türküsü'nü, İnsan Hakla- n'nı, Ülkem Ağlar'ı yapan biri arabeskle bağ- daştırılamaz. Otel odalannda, bekâr evlerin- de süründüğüm dönemlerde Selahattın diye yakın bir arkadaşun vardı, Rusya'da öldürül- dü. TRT'ye çıkmak için uğraşırken yol para- mı Selahattin verirdi 'Seni herkes tanıyacak, gü- zel arabalara bineceğız, sürünmeyeceğiz' diye hayalleri vardı. Onun için "Hemşenm" şarkı- sını yaptım. Adam ailesinden uzakta çalışıyor ekmek parası için. Anasını. babasını, kansını çocuğunu özlemiş. Bu adam o sırada neyi din- lesin? Burada arabesk olgusu ararsanız yanı- ursınız. Yılmaz Güney gecesine çıktım. 'Mah- sun'un ne işı var orada' dediler. Bazı şeyleri kendi tekellerine alıyor kimi çevreler. Kiiçük- lüğümden beri en çok seyrettigim, sevdiğim sa- natçının gecesine niye çıkmayayım? Ben şim- di bunlan söylerken dersimi çalışıp mı geldim yani?" Mahsun Kırmızıgül, Yüzyılın Türküleri albü- münde, her bölgeden 31 türkü okuyor. Genel mü- zik yönetmenliğini Arif Sağ ve Zafer Gündoğ- du'nun yaptığı albümde Kırmızıgürün dostlan Yavuz Bingöl ve Servet Kocakaya da vokalle- riyle katkıda bulunuyorlar. "Göçmen Kızı"nda Gülayla düet yapıyor: "Benim herhangi bir mahalli sanatçı gibi otantik okumam mümkün değil. Bu ülkede insanlar savaşlarda. acılarda, düğünlerde türkü söylemişler, halay çekmiş- ler. Her türkünün bir öyküsü vardır. 'tkı da- ğın arasında kalmışam' türküsü 12 yaşındayken yeni doğan bir erkek çocuğa beşik kertmesi ya- pılan bir genç kızın feryadıdır. Rahmetli Ce- lal Güzelses derlemiş. Mahsun'sun diyorsun ya, türküde feryat varsa, onu yazan ne hissetmiş- se onu yaşamaya çahyorum. 'Boynubükük bir garibim' derken gülemem ya." Dıyarbakır' ın Hanı ılçesinde annesininköyün- de bir ev yaptıran Kjrmızıgül, yaz aylannda, bil- gisayarlaruu, enstrümanlannı ahp orada çalışa- cakmış: "Annene söyle hiç kendini yormasın. Artık mudu bir Mahsun görecek..." • "Adam ailesinden uzakta çalışıyor ekmek parası için. Anasını, babasını, karısını, çocuğunu özlemiş. Bu adam o sırada neyi dinlesin? Burada arabesk olgusu ararsanız yanılırsınız. Yılmaz Güney'i anma gecesine çıktım. 'Mahsun'un ne işi var orada' dediler. Bazı şeyleri kendi tekellerine alıyor kimi çevreler. " Yeniden başlamakIflas edişinde, geçen yıllarda gözaltına alınışında, müzik dünyasında rekabetin ya da Güneydoğulu oluşunun bir etkisi olup olmadığını soruyoruz: "Yok, yok, her şeyin altında bir şey arama abla. Birinin çıkarına ters düştün diyeüm, bir dilekçe yaz 'bu kuryedır" diye. Gelir alırlar. Ya da 'Bu adamın en zayıf yeri neresidir, Kürttür. Hadi oradan vuralım' diye hareket ederler. Bir video filmi çıkardılar biliyorsun. Kim bilir, birinin bir teklifini kabul etmemişimdir. Reha Muhtar, programına çıkardı, anlattım gerçeği. Bugün tbrahım Tatlıses'e de yapılan yanlıştır. Bunlar çok tehlikeli oyunlar. Geçti artık bunlar, yeni bir sayfa açtım. Bırakın yeni baştan başiayaiım hayata." GÖRÜŞ Prof. Dr. TURKKAYA ATAOV Hfstin, Osmank ve Bugüı Filistin Devleti için ayrılması düşünülen toprak- lar kan gölüne döndü. Arafat'ın karargâhı Israil tanklarıyla çevrili. Bu acı gelişmeler biz Türkle- re ve bu bölge tarihini bilen az sayıdaki yaban- cı uzmanlara da oradakı Osmanlı varlığını, özel- likle o yüzyıllardaki sürekli barış içinde yan ya- na yaşama ortamını ister istemez akla getiriyor. Selçuk Türkleri'nin bölgedeki varlıklarını ve yö- re halklarının haklarına özellikle Haçlılar zama- nında sahip çıkışlarını bir yana koyalım. Osman- lı buralara 1516'da ayak bastı ve fiilen 9 Aralık 1917'de, hukuken de altı yıl sonra Lozan'la ora- dan çekildi. Fiili tarihi alsak, tam 401 yıl eder. Imparatorluk özlemi içinde değilim; çarkı ge- rıye çevirmek zaten olacak iş değil. Ama bazı ta- rih gerçeklerinden bugüne birkaç ders çıkarma- nın zararı yok. Buralan üç tek-tanrılı dinin beşi- ğiydi. Musa ile Isa'nın yaşamları ve hem Yahu- dilik hem de Hıristiyanlıkla bağlantılı olayların ne denli gerçek oldukları tartışmasını şimdilik bir yana koyalım. Örneğın, islamın kabul ettiği Isa (Hıristiyanların sözünü ettıkleri isa'dan 400 yıl kadar önce) Yemen taraflarında doğmuştur, ba- bası da bellidir ve çarmıha da gerilmemiştir. Her neyse, Yahudilik gibi tek-tanrılıdır ve her üçünün de önemli ortak paydaları vardır. Kendilerini Musa'ya ve Davud'a bağlayan Ya- hudiler için özellikle Kral Salamon zamanında yaptırılıp istilalar nedeniyle yıkılıp birkaç kez di- kilen mabedin de bulunduğu Kudüs kuşkusuz "kutsallık" kazanmıştır. Ama Hıristiyanlık da ora- da doğmuştur. Isa'nın aslında kim ve kaç tane olduğu çok tartışmalıysa da, birçok insan onun şuradan geçip ötede mesajlar verdiğine, beride yargılanıp ilerde çivilendiğine inanır. Kudüs baş- ta olmak üzere, bugünkü Filistin ve Israil toprak- larında hem çok sayıda hem de çeşitli Roma Katolik, Yunan ve Rus Ortodoks, Ermeni, Gre- goryen. Koptık, Mârûnî ve Protestan kiliseleri vardır. Filistinli Arapların onda bir kadarı da Hı- ristiyandır. Filistin Müslümanlar için de özel bir önem ta- şır. örneğin Kudüs, Mekke ve Medine'den he- men sonra gelir. Peygamber Muhammed'in ilk kıblesi Kudüs'tü, Mekke'ye sonra çevrildi. Orta- çağ Islam Imparatorluğu, Yahudilere ve Hıristi- yanlara hukuken ve fiilen geniş hoşgörü göster- di. Aynı anlayışı alan ve derinleştiren Osmanlılar da, 1757 Fermanı gibi padişah açıklamalarıyla ya da Paris ve Berlin Antlaşmaları benzeri ulus- lararası belgelerle bu durumu pekiştirdiler. Ora- ların halkına geniş devletın gelirlerinden cömert paylar ayrıldı, yapılar sürekli onanm gördü ve en önemlisi bu üç din mensuplarının arasında bu- günkü kan dökümünü herhangi biçimde anım- satacak olaylar olmadı. İslamın bu tavrını bilen Ispanya Yahudilerinin Tank'a ve Konstantinopo- lis Yahudilerinin de Fatih'e kapıların açılmasın- da yardımcı olduklarına ilişkin ilginç savlar var. Otobiyografisini okuduğum Yahudi kökenli ta- nınmış aktör Peter Ustinov'u Avrupa Parlamen- tosu'nda yıllar önce gördüğüm vakit "Türkler Fi- listin'deyken orada hayret edilecek ölçüde ada- letvardı" biçimindeki cümlesini anımsattığımda, bu gerçeği. yıllarını orada geçirmiş dedesinden bu yana, aileden bıldiğini söylemişti. Ingiliz ge- nerali Allenby'nin 1917'de Kudüs'e girmesiyle biriikte, bu düzen temelinden yıkıldı ve en baş- ta Fılistinhler tüm haklannı bir günde yitirdiler ve bugüne değın bir daha kazanamadılar. Gene Türkler Ispanya'da 1492'de ve çok sonra da Na- zi Avrupası'nda soykırım gören Yahudilere ku- cak açmaktan da geri kalmadılar. Türkler bu ilişkilerde iyi sınavlar verdiler. Filis- tin'in bölünmesine 1947'de karşı çıktılar, ama Israil kurulduktan sonra onu tanıyan Müslüman devlet olarak uzun süretek kaldılar. Yahudi- Müs- lüman ve Israil-Arap ilişkilerinde bugün de, ta- rihten gelen engın ve her iki tarafa anlayışlı de- neyimlerinden yararlanarak, çok olumlu roller oynayabilirler. Bu konumumuzu iyi değerlendir- mek gerekir. işığın Yansıması Yaşamda keyifli bir parıltı İstanbul Haber Ser- \isi - "Işığın Yansıma- sı" üç yıllık çalışmala- nnı "Nerde Ellerin?" adlı albümde topladı. Klasik protest rock çiz- gisinde kendi müzikle- rini oluşturdukJarını söyleyen grup, 1997 yı- lında Murat Ozyüksel öncülüğünde kurul- muştu. Murat Ozyüksel. Ay- han Orhuntaş, Barlas Çevikus'un ılk kuru- cularından olan grup AIi Erenus'un katılı- mıyla güç kazandı. Ha- san Hüseyin'in şiirine Ozyüksel in yaptığı beste "Nerde Elle- rin?", albüme adını ve- riyor. Albümde klasik Işığın Yansıması saun- duyla yine ağırhklı ola- rak Afşar Timuçin şi- irleri üzerine yapılmış besteler yer alıyor. Albümde. Orhan Veli'nin "Harbe Gi- den Sarı Saçlı Ço- cuk", Melih Cevdet Anday'ın "Anı", Öz- demir Asafın "Lavi- nia"sına Murat Ozyük- sel"in yaptığı bestele- rin yani sıra söz ve mü- ziği Ali Erenus'un olan "Kendi Gücüne Gii- ven" adlı eseri yer alı- yor. Işığın Yansıması'm her şeyin büyük bir hız- la yozlaştığı yaşamda keyifli bir panltı ola- rak değerlendiren grup üyeleri, duruşlanndan ve müzik anlayışlann- dan ödün vermeksizin daha geniş kitlelere ulaşmayı amaçlıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear