Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAVFA CUMHURİYET 14 NİSAN 2002 PAZAI
14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr
ÇAĞIN YANSILARINI CETİREIMLER FERİDUN ANDAÇ
Aychnlıkkavşağındabirbilge196O'lı yıllarda Günyol'un ışığıy-
la tamşmış, o buluşmayı yaşayan
her okur için bir rür 'okul' olan bu
yayınların Lzinden giderek, 1974
Arahk ayındta, Cağaloğlu'nda IVIi-
rat Han'a gıdip Vedat Günyol'u
bulmuşrum- Kendısıyie tanışmak,
'Yeni Ufuklar'uı eksik sayılan ile
Can Yaytnlan 'nın bende olmayan
ldtaplanndan almak ıstediğımı söy-
lemiştim. Gîilümseyen bakışlany-
la beni karşılayan Günyol; hiç ta-
nımadığı bu kavruk yüzlü gence
birkucak doltısu kitap vermiş, o atak
haliyle bir takım 'Yenı Ufuklar'
dergisini destelemişti biranda. Ve-
rimli bir bahçeye ulaşmış olmanın
heyecanını yaşayan halim görül-
meye degerdi.
Taşrada 'Veni Ufuklar' ' 'Can
YayınlarT olculundan hayata bak-
mayı öğrenen; oradan devşirdik-
leriyle başka yazarlara, düşüncele-
re uzanan genç adam; yıilar önce-
sinden sözleşmişçesine, kenteadı-
mırıı atar atm az, solugu Günyol'un
yanında alıyordu. Bir köpriiydü
Günyol'un açtığı yol. onca uğraşı,
çabası...
Aradan, tarru tamına 28 yıl geç-
tnişti... Maltepe'deki evinde tıpkı o
günkü gülüşieriyle beni karşılayan
Günyol'la söze, son yazdığı, 'Çi-
le' yazısını okuyarak başlıyoruz.
"'Nasü yazmış, kerata!" diyor göz-
ierinin içi gülerek. O çocuksu ya-
nı hıç elden bırakmamış.
O ara, gözlerim çalışma odasına
dönüştürdüğü bu geniş salonun
seyrinde... Kitaplar, fotoğraflar,
dergiler. gazeteler... Her bir yere
VHHTO.'NYOL
GÜLERYÜZIÜ
DİÜK
ıliştirilmiş fotoğraflar onun dostla-
nna, sevdiklerine bağlılığını anla-
tıyor. tşte. masasının hemen yanı
başında Orhan Burian, Sabahaftin
Eyuboğlu... Bende Aziz Nesin, Sa-
it Faik, Nâzun Hikmet; ötede baba-
sı, annesi...
Kitaplardan başlıyoruz. Eski kâ-
taplara dönmek.. Bazen. okumuş,
etkilenilmiş bir kitabın yeniden
gözden geçirilmesinden.. Ama o
hali. çizilmiş, notlanmış baskısı...
Insanın bu buluşmadan aldığı mut-
luluktan söz ediyoruz.
Buraya gelmeden. yıllarca önce
soluk soluğa okuduğum Deneme-
ler ve Bir Alman Dosta Mektup-
lar'ın o haline dönüp bakmamı an-
lattım kendisine, 1965'te yapılan.
Sabahartin Eyuboğlu ile birlikte
çevirdiği üçüncü baskısını oku-
muştum.. Benim duygululuk ha-
lim ona geçmiş. Eyuboğlu adını
duyunca. gözleri bulutlanmıştı...
O kucak dolusu kitaplann arasın-
dan YeniTürldyeArdında'ya uza-
nıyorum bîr an. Yaklaşık kırk yıl ön-
cesinin denemelerinin bugiinkü an-
lamına dönüyoruz birlikte. Gün na-
sıl da ışıltılı geliyor, dünya nasıl
edat Günyol'la alman
her yol, geceye tutulmuş
bir fenerdir. Sizi
Kafdağı'nın ardına
ulaştıran ışık, bilinçlilik
yolculuğudur. Bilginin,
aydınlığm susuzluğuna bir
pınar olduğunu anJamak
için ondan yansıyanlara
dönüp bakrnak, sunduğu
birikime göz atmak
yetiyor diye
düşünüyorum.
da hızla dönüyor. Bizler, ülkemiz
nasıl da ağır aksak yol alıyoruz.
îşte bu doksanlık bilge insan bu-
nun bir tanığı. Ilk sözü, 'Ateş Yak-
mak* denemesinden alıyoruz: "Tür-
krvemizin kaderi, çoğu Doğu ülke-
Jerigibi,zaman zaman yakılan ateş-
leri tazelemeye yanaşmavıp. sade-
ce o ateşlerin külleri üzerine kc-
kançça kapanıp kalmak obnuştur."
'Uzunyaşamak
iyiyaşamakön- Bürün ömrünüz yazarak, düşünerek, ki-
tap çevirerek kitaplarla öriilü bir dünvada
geçti. Insanlann eğitilmesi gerektiğini, aydın-
lanmanın ancak böyle gerçekleşebüeceğini
hep söyieyen /yazan bir insansnuz. Konuşma-
nuzın başlama noktası bunu yapalım istiyo-
n u n .
VEDAT GÜNYOL - Yazıyorum. ama tüm
bu söylediklerinızden daha önce hâlâ kendi-
mi yeriştiriyorum. Noksan taraflanmı bili-
yorum ve hâlâ okuyarak onlan gidermeye
çahşıyorum. Benim çok öğrencilerim oldu.
Biliyorsunuz Ferhan Şensoy var, bir çeşit öğ-
rencı benim için. Fakir Baykurt, Ferit Edgü,
Orhan Duru onlar hepsi ayn ayn yollardan
geçti. Ama beraber yetıştik. Ben bilginin üst
kademesinde bir adam değilim. Beraber yap-
tık, çalıştık. Beraber çeviri yaphk. Orhan Du-
ru'yl a dayaptık. Öğrenmenin. insan olmanın
sonuyok. Şimdi bir filozof diyor ki: "Hay-
van, hayvan doğar ve hayvan ölür. İnsan, in-
san doğmaz, insanlaşünlır." Bütün sorun bu.
O da neyle olur, egıtımle.
- Peki bu insanlaşönlma evJemi. \ani ay-
dınlanma çabası Türkiye'de >anm kaldı. O
ilk adım sonrası gelen kuşak, daha doğrusu
sizkr, yeni bir bakış getirdi. Çe\iriler, dergi-
lerie>apmava çalıstığınız o özJcmin gerçekleş-
mesiydi beÜki de! O denevimi, dene\inıi de
aşan / açan bir çaba örncği.. Oradan bugüne
bakügımızda hep bir yerinde sayma var. Ara-
daki temel engel neydi?
GÜ\YOL - Töreler...Eğitimsizlik... Aile-
den başlayan töreler. mesela töre cınayetle-
ri... Erkekler her şeyi yapabılir. Ama bir ka-
dın, birkızyaprığında cınayetler ışleniyor. Bu
ortaçağdan bile geri düşünüş. Bu da k
bu böy-
kgitmeB" diyenlerin çıkarlanna gelen bir du-
rum. Yani aydınlanmanın önündeki engel bir
değil, beşdeğildi ki...
Fransız ekolüyle yetiştim'
- Bu çabanjzı destekleyen ya>ıncılığıruz da
var. O kadar Jdtap yajımladmız. Sav ısını bi-
liyor musunuz? Kaç kitap oldu Can YayınJa-
ri'nda?
G&VYOL-64tane.
-Hiç unutamadığınız, iyi ki şu kitabı >a> ını-
ladun dediğiniz bir kitap var mı?
GLHVYOL - Bernard RusseU'ın kitabı ge-
liyor akhma 'BiBm Ahlakı'. tnsanm zihnıni
açıyor.
- Nevdi burada sizi saran, çeken?
GÜNYOL - Yani insanlan donmuşluktan,
dogmalardan kurtarmak. Onun yollannı da
Russell çok güzel anlatıyor. Sartre'ın var,
Camus'nün var. Daha birçok yazar var. İn-
sanlan afyondan kurtarmaya çalışmışlar.
- Bir başka yannıız var sizin: Üstelik karşı-
laştırmalı eleştiri yapmaya çahşıyorsunuz.
Nej'di önünilzdeki modeJ? Neden eleştiri?
GÜNYOL-Ben Fransız ekolüyle yetıştim.
Eleştiri üzerine çok kitap okudum. Bir kita-
bı ele alınca hangi açıdan onu irdelemek ge-
rekiyor. Bir kitapta insan kendini bulmaya ça-
lışıyor. Bu çok önemli. Yani benim duygula-
rtmı yansıtıyor mu, onlara bir yanıt veriyor
mu? Onlara bakıyordum. Bırde insanlan akıl
dışı yönlere gütmek isteyen şeylere karşıy-
dım.
- Deneme ne anlam taşrvor sizin için?
GÜNYOL-Deneme hıçbır kurala bağh ol-
madan içinden gelen ve kafanda oluşturdu-
ğun birtakım düşünceleri, olgulan kâğıda
dökmektir. bence. Denemenin en güzel ya-
ni. kuralsız bir şey olması. Onun içinde de bir
eleştiri var tabii. Düşünce var. Beni daha çok
sardı, daha rahat ettim orda
- Sait Faik'in Nâznn Hikmet'in sizdeki an-
larnı neydi? Hem insan olarak, hem yaa dün-
yznm besleyen birer sanafcedebi\at insanı ola-
GLîNYOL - Sait Faik'i biliyorsunuz. Ben,
gönül kuşumun iki kanadı demiştim, biri Sa-
bahattin Ali realist, biri de sürrealist Sait Fa-
ik. Sait Faik çok alçakgönüllü, çok iyi bir in-
sandı. Ama kızdığı zaman da küfrü esirge-
meyen biriydi. Nâzım'a gelince de, Nâzım'la
altı aylık bir ahbaplığımız oldu. Nâzun ken-
dini büyük satmayan, herkesle dostolabilen.
aynı düzeye girip kucaklayan bir insan.
'Cörevim Insanları sarsmak'
• Yaşama sıkı sıla sanlan birisiniz. Uzun ya-
şamak nasıl bir duygu?
GİA\OL - Uzun yaşamak önemli değil,
'iyi yaşamak' önemli bence. Ben hem iyi,
hem de uzun yaşadım. "İyi yaşadun" der-
ken, bolluk ıçerisinde, refah içinde yaşamış
değilim, ama sevdiğim işi yaptım. Orneğin;
yazı yazmayı, dergi çıkarmayı, öğretmenli-
ği seviyordum. Bunlan seve seve yapttğım için
'iyi yaşadım' Ben buna yaşamak diyorum,
mutluluk da buradan geliyor zaten. Bütün
bunlar hep beni ayakta tuttu ve tutuyor hâlâ.
Okulda öğrencıler var, pek genel kültürden
hoşlanmıyorlar. ,\ma içlerinde üç dört kişi
ayakta tutuyor. ilgi gösteriyorlar ve beni hem
yaşamaya hem de kendimi daha çok gelişti-
rip onlan kalkuıdtrmaya.. Ve daha çok benim
görevim sarsmak. însanlan sarsmak. Kemik-
leşmiş düşüncelerden onlan kurtarmak için
yapılacak şey, sarsmak.
- Peki aslında dergi uğraşmızda da bunu
yaptığınızı düşünüyorum. Benden önceki ku-
şaktan kiminle konuşursam konuşavım, ba-
kıyorum ki yoDan "Yeni Ufuldar"a çıkı>Br, Ve-
dat Günvol'a çıkrvor. Dergicilik sizin hayaü-
nızda çokönemli birdönüm noktaa. Biraz'Y ü-
cel'den başla>arak 'Yeni Ufuklar'ıanlatır mı-
snuz?
GÜNYOL - Ben 'Yücel' dergisiyle,
1936'larda olacak, hukuk fakültesindeyken
tanıştım. Robert Kolej çıkjşlı Yusuf Mardin
ve MuhtarErata iki kişi çıkanyorlardı. Ba-
na Fransızca çeviri yapmamı önerdiler, be-
nim de hoşuma gitti. Maupassanfdan bir çe-
vin yaptım, sonra Fransız yazarlar üstüne ya-
zı istediler. Bu çok hoşuma gittı. Hukuk ders-
Ierinı çok seviyordum, çok çalışıyordum.
"HEM İYt HEM DE UZUN YAŞADIM - 't>i yaşadun' derken, bolluk içerisüıde, refah
içinde yaşamış değilim, ama sevdiğim işi yaptım... Mutluluk da buradan geliyor zaten.-"
Ama böyle dost çağnsı üzerine ikinci bir de-
fa yazma, bir şeyi okuma ufkumu genişlet-
me olanağı sağladığı için çok seviniyordum,
Yavaş yavaş beni aralanna aldılar. Ben de
'Yücel'ci oldum.
- Orhan Burian'la o süreçte mi tanıştınız?
GÜNYOL- Burian, mektuplar gönderiyor-
du 'Yücel" dergisine. Onu tanımıyorduk ve
çok merak ediyorduk. Sonra Türkiye"ye gel-
di, tanıştık. Sonra beraber 'Yücel'i yola yor-
dama sokmak istedik ve bize kolaylık gös-
terdiler 'Yücel' kapanınca, Burian, bana;
"uğraşunız] sürdiirelim. ufak bir dergi çıka-
rahm, Idtap boyutunda" demıştı. Öyle baş-
ladık 1951 'di sanınm! 1952 'de 'Ufuklar' ola-
rak yayına başladık. Bir yıl sonra o ölünce ben
'Yeni Ufuklar' olarak sürdürdüm.
'Sağa daima kapımızı kapadık'
-Can Yayınlan'nın kitaplanna bakügımız-
da, secümiş, özenilmiş kitaplar. Biraz Çan Ya-
yuuan'ndan bahseder misiniz?
GÜNYOL - Can ismi Ferit Edgü'den çıktı.
Avrupa'dan bir kitabını gönderdi basmam
için. Altına da 'Çan' yazıruş. Biraz da Avru-
pa'ya yüzüm dönük olduğu için bu isim ho-
şuma gittı. Çan adı Ferit Edgü'nün kitabın-
dan bana aktanlmış bir şeydir.
- Kitaplan nasıl seçiyordunuz,neye gönebe-
Brlh'ordunuz?
GÜNYOL - Aklın ağır bastığı kitaplar bir
defa sosyalist düşünceli insanlardık, oradan
geldik. Sağa daima kapımızı kapadık. Biz
hümanisttik. Insana değer veren ne varsa o
benim malım.
- Peki hümanizma neydi, sizce?
GÎ'NVOL-Insansal değerlerin bir arada top-
lanması v e o açıdan dünyaya bakmak. İnsan
sevgisi açısından, insan varlığı açısmdan dün-
yaya bakmak. Insanlann hepsinde, değer
olarak yontulmamış bir elmas var, bu elma-
sı yontmak gerekiyor. Bütün sorun bu. Uyar-
mak. sarsmak ve sendeki cevheri kötü yolla-
ra değil de iyi yollara yöneltmek.
Günyol'la alınan her yol, geceye tutulmuş
bir fenerdir. Sizi Kafdağf nın ardına ulaştı-
ran ışık, bilinçlilik yolculuğudur. Bilginin,
aydınlığın susuzluğuna bir pınar olduğunu
anlamak için ondan yansıyanlara dönüp bak-
mak, sunduğu birikime göz atmak yetiyor
diye düşünüyorum.
OKIMALAMBAS]
ENİS BATÜR
Göçlerin Yurttaşı
Avnjpa'yı kasıp kavuran Nazi vebası, çağımızın en
zorlu entelektüel göçlerinden birini, herhalde en kap-
samlısını hazıriamıştı: Yalnızca Almanlar terketmedi
kentlerini, ülkelerini: Italyanlar, Fransızlar, Avusturyalı-
lar, Polonyalılarda yuvalanndan olmuştu.
Göçler yaşandı, göçmenler farklı tercihler yaptılar.
Frankfurt Okulu adıyla bildiğimiz, andığımız Toplum-
sal Araştırmalar Merkezı'nin yöneticıleri, Almanya'da
bannamayacaklannı anladıklannda ABD'ye taşındılar.
Benjamin uzun süre kalmayı seçtr, gitme karannı geç
aldı, btınuyaşamıylaodemekzorunda kaldı. Savaşbrt-
tiğınde, Adorno ve Horitheimer ulkelenne döndüler;
buna karşılık, Marcuse ve LoevventhalAmerikan va-
tandaşı olup kaldılar - farklı ruhlar, kişilikler, farklı ka-
rarfar.
Bertolt Brecht de, savaş sırasında Amerıka'ya grt-
mışti: "Göçmen, ülkesınden aynlmayı seçendir. Bizül-
kemizden aynlmayı seçmedik, aynlmak zorunda kal-
dık, kaçtık. Sığınmacıyız bız/er, bizı kabul eden ülke-
yı yeni yurdumuz sayamayız, burada sürgündeyiz."
Brecht, tıpkı Bloch gıbi, savaş sonrasında Doğu Al-
manya'yı seçti: Hem vatanım, hem de siyasal bir reji-
mi. Kimi Alman entelektuelleri, sözgelımı Thomas
Mann, epey bekledikten sonra Almanya'da karar kıl-
dılar. KJee ya da Hesse dönmediler Afmanya'ya; iki
adım ötede. Isvıçre'de demiratölar. Stefan Zvveig, çok
sevdiğıni soylediği Brezılya'da intihar ettiğinde, savaş
b/tse bile Vıyana'ya dönemeyeceğini biliyordu: Onun
Avrupası artık ölmüştu. Farklı ruhlar, kişilikler, farklı ka-
rariar.
XX. yüzyt\, yalnızca toplu göçler konusunda mı, bı-
reysel göçler konusunda da tarihin en hareketlı döne-
mi olmuştur. Bizim edebiyatımız sözgelımı, Alman-
ya'da filiz veren yepyenı bir kök salma olgusuyla kar-
şılaşmıştır. Gidıp dönenlerin, uzun süre kaldıktan son-
ra dönenlerin sayısı az olmasa bile, kalanlan yabana
atamayız. Dahasc Ka/anlann orada doğan çccuklan
yenı bir kuşağın, Almanca yazan bir Türk yazan k/m-
liğinın belirmesine yol açmışlardır.
Kök transferteriyle dopdolu bir yüzyıl. Eliot'un Ingil-
tere'ye, Pound'un Italya'ya, Yourcenar'm ve Yevtu-
şenko'nun Amerika'ya, başta Cortazar, Manguel ve
Aveyra olmak üzere pek çok Arjantinlinm (Istanbul'u
bu yakınlardaziyaret eden Biancofti Fransızca, Man-
guel ıse Ingılızce yazmayı seçmiştır aynca) Fransa'ya,
Kübalı Infente'nin Londra'ya, Le Clezio'nun ve Law-
rence'ın Meksika'ya. Sebald'ın Ingıltere'ye yerleşti-
ğını, yenı kenttennde ya da ülkelerinde kök salmayı yeg-
lediklerini biliyoruz ya, listeyi uzatmak güç değil: Dur-
rell, Calvino, Zagajevvski, Milosz, Gombrowicz, is-
mail Kadare, Adonis, Abe Kobo.. çok sayıda yaza-
nn yanı sıra sanatçılar, düşünürler de başka toprak-
larda kök salmayı, çoğu kez gönülden, yeğtediler.
Son yanm yüzyılın yer-değıştinmelerinde, siyasal et-
menlerkadarbireysel gerekçelenn de ağır bastığı göz-
lemlenıyor. Anayurt, etik ve estetik boyutlarda sınsi bir
baskı yaratıyor bıreyin üzennde, oldukça tutucu ve
dayatmacı ölçülerle sıkıştırıyor kişiyi, onu kendisini
çok daha özgür, çünku bagsız bağlantısız hıssedece-
ği ortamlara yönelmeye sürüklüyor.
Bu ortamlar, XIX. yüzyıl sonundan başlayarak, ön-
ce kozmopolit dokulu büyük kentlertarafından hazır-
lanmış, sunulmuştur. Yabancı nüfusu giderek tırma-
nan kımi ülketer aynı çağn tablosunu kurmakta gecik-
mediler: Bugün New York, Paris, Londra gibi şehirie-
rin, Kanada ve Avustralya'nın göçmen banndırma gi-
zilgüçleri bunca yüksekse, çeşitli kesımlere aıt birey-
lere sağladıklan çeşrtli olanaklardan soyutlayamayız o
özelliklerini.
Belki de XXI. yüzyıl yepyeni bir yurttaş tanımına
doğru ilerieyecek.
Maltepe Üniversitesi
Vedat Günyol'a
fahri doktora
İstanbul Haber Servi-
si-Maltepe Üniversitesi,
Türkiye'de laik, aydın-
lannıacı düşüncenin ya-
yılmasına özgün yapıt-
lan ve dünya kültürünü
tanıtan çevirileriyle kat-
kıda bulunan öğretmen,
yazar, düşünür Vedat
Günval'a fahn doktora
unvan] verdi.
Üniversitenin
Dragos kam-
pusundadüzen-
lenen tören,
Günyol'un 91
yıllık yaşamını
konu alan ve
HakanAytefcin.
TufenMıvıızun
yönetmenlığin-
de, iletişim fa-
kültesi öğrenci-
lerinin de kat-
kılanyla hazır-
lanan belgesel-
lebaşladı. "Benişımar-
öcı sözlerle onurlandır-
düar" diyen Günyol için
dostlan şunlan söyledi:
Gazetemız İmtiyaz
Sahibi ve Yayın Kurulu
Başkanı İlhan Selçuk:
Aklıyla sorgulamadığı,
lcutsal kitaplarda yazı-
lanlann her şey olduğu-
na inandığı dönemde in-
san yaşarru, sadece bir
zaman dihmine oturur.
Ancak insan, aklı ve bi-
lincinin özgürlüğüyle yü-
rüyebilme talihine ka-
\ııştuğunda, kendi za-
man diliminden kurtu-
lup zamanın içine yayıl-
dı. îşte Günyol, zamanın
içine yayılanlardan ol-
duğu için aydınlanmacı,
geçmiş ile geleceği bir-
leştiren bir insandır.
Maltepe Üniversitesi
RektörüProf.Dr.Mesut
Razbomah: Asra yakın
ömrüyle bilge kışiliğe
ulaşnuş ulu çınarGünyol,
Atatürk'ün başlattığı ay-
dın hareketinin vürekli
bir askeri ve yazın usta-
sıdır.
Gazetemiz yazan Sa-
mi Karaören: Günyol,
katıksız bir Atatürkçü.
Öğrencilerini öylesıne
fethetti ki, her öğrencisi
doğan ilk çocuğunun adı-
nı, erkek ise Günyol ya
da Vedat, kız ise Gûnsu
koymuştu.
Konuşmalann ardın-
dan Prof. Dr. Razbon-
yah,GünyoFa fahri dok-
tora belgesinı verdi ve
cüppegiydirdi. Törende
konuşan Günyol, "Dün-
ya kurulduğundan bu
yana yoksul ile varukb,
akıl ile aJoldışı inançara-
sında ölesiye bir çaüşma
yaşandj.Ben bu çabşnıa-
da hep yoksul veakıldan
yana olduğıım için ha-
pishanelerdeyatüm. Ata-
türk de saf ve temiz haJ-
kın, bilinün gerçek yol
göstericiüğinden şeriat
ile saptınldığını söyle-
miştir. Gericilik ancak
kafa yormakla önlene-
büir. bu birpanzehirdir'7
dedi.