Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 13 NİSAN 2002 CUMARTESİ
DEI
Sınırlı alan-sınırlıülkeesasıAvrupa Birliği'nin temelinde üç topluluk; AKÇY, AET ve AAET bulunmaktadır. İşte
derinleşme süreci bu üç topluluğun tek topluluk olarak AB'ye dönüşmesi sürecidir.
DtJNDEN BuGÜNE
*\
»BüTÜNUEŞMESİ
ENİS COŞKUM
9
Mayıs 1950'de Fransa Dışişle-
ri Bakanı Robert Schuman.
Fransız planlama örgütü baş-
kanı Jean Monnet'nin çahşmalan-
nı temel alarak, Avrupa Kömür ve
Çelik Topluluğu (AKÇT) kurulma-
sınıönerdi. Schuman'ın önerisi, "s-
nırü alan-sınurfa ûlke" esasına da-
yanmaktaydı.
Uzun çalışmalar sonunda ilk adım
aüldı ve 18 Nisan 1951 tarihinde, Av-
rupa Kömür ve Çelik Topluluğu'nu
kuran anlaşma Paris *te, Belçika, Fe-
deral Almanya Cumhuriyeti, Fran-
sa, Hollanda, Italya v e Lüksemburg
arasmda imzalandı.
Bu devletler, AKÇT'nin iDc imza-
cılan olarak; sayılan nedeniyle "Al-
üiar" diye anılmaktadır.
25 Mart 1957 günü Roma'da Al-
tılar'ın Avrupa Ekonomik Toplulu-
ğu (AET) ve Avrupa Atom Enerjisi
Topluluğu (AAET-EURATOM) ku-
rucu anlaşmalan imzalandı. Bu an-
laşmalar Roma Anlaşmalan olarak
anılmaktadır.
Roma Anlaşmalan 'nın imzalan-
masından 12 yıl sonra Altılar, top-
luiuğun ilk genişleme halkasuıı ger-
çekleştirdiler.
1 Ocak 1973 günü, îngiltere, Irlan-
da ve Danimarka'nın AT tam üyesi
olmalanyla, Altılar Avrupası, Do-
kuzlar Avrupası'na dönüşmüş oldu.
Bu ilk genişleme süreci oldukça
sancılı geçmiştir. İlk genişleme adı-
mını atmanın tedirginliği, hazırlık-
sızlığın verdiği ağırdan almanın ya-
nı sıra özellikle Ingiltere'ye yönelik
olarak De Gaulle faktörü de bu do-
ğum sancılannı arthrmıştır.
Bu ilk genişleme süreci yol açtı-
gı ve yaşanan kimi sıkıntılara kar-
şın topluluğun olgunlaşması yolun-
da büyük bir kazanım olmuştur.
Dokuzlar Avrupası'ndan Onlar
Avrupası'na geçiş Türkiye'yi çok
yakından ılgilendiren, toplulukla
ilişkilerinde ciddi rahateızlıklara ne-
den olan bir gelişme sürecidir. Çün-
kü Onlar Avrupası, Yunanistan'ın
üyeliği ile gerçekleşen bir boyuttur.
Böylece Avrupa da Onlar döne-
mi, anlaşmanın yürürlüğe girdiği, 1
Ocak 1981 tarihinde başlamış oldu.
Avrupa'nın iki dinozor faşist dik-
tatörünü siyaset sahnesinden süpür-
dükten ve demokratik bir rejimi ka-
zandıktan hemen sonra; Yunanistan
ömeği, demokrasilerinin ve özgür-
lüklerinin güvencesini Avrupa top-
luluklannda arayan, iki güneybatı
ülkesi, tam üyelik başvurulannı yap-
tan ile başlayan ve Ispanya ve Por-
tekiz ile netlik kazanan, demokratik
rejimi koruma gerekçesinin, üyelik
başvurulannda ekonomik düzeyi
perdeleyebildiğidir. Ikincisi ise Al-
nlar için öngörülmüş topluluk kurum-
lannın, özellikle de karar alma ye-
tisinin genişleme sürecinin bu hızı-
nı izleyemediği gerçeğinin açığa çık-
masıdır. Kuşkusuz bu sonuçlar, mer-
kezi ve Doğu Avrupa ülkeleriyle,
Türkiye'nin tam üyeliği açısından
ciddi önem taşımaktadır. Avrupa
Birliği'nin genişleme sürecinin ger-
çekleşen son aşaması, Avusturya,
Finlandiya ve tsveç'in üyeliğe kabu-
lüyle tamamlanmışrır.
Avrupa Birliği'nin temelinde üç
topluluk; AKÇY, AET ve AAET
ğişikliği yapmışnr. O, ekonomik kay-
naşma içindeki üye ülkeleri teşvik
ederek AB"nin kurulmasına yeni bir
hız kazandırmıştır.
Maastrlcht (Avrupa Blrllğl)
Anlaşması aşamasi:
9-10 Aralık 1991 tarihlennde Ma-
astricht'te (Hollanda) yapılan doruk
toplannsında Avrupa Birüği'ni kuran
anlaşma imzalandı. 1 Kasıml993 ta-
rihinde yürürlüğe giren Maastricht
Anlaşması, günümüz Avrupa yapılaş-
masının yeni temellerini ve hedefle-
rini ortaya koymuştur. Yeni müda-
hale alanlannı benimseyerek ve top-
luluğun var olan yetkilerini genişle-
terek dennleşme sürecini hızlandır-
• Fransa Dışişleri Bakanı Robert
Schuman, 9 Mayıs 1950'de Avrupa
Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT)
kurulmasını önerdi.
•/ AKÇT'yi kuran anlaşma Paris'te 18
Nisan 1951'de Belçika, Federal Almany
Cumhuriyeti, Fransa, Hollanda, Italya ve
a
Lüksemburg arasında imzalandı.
• Bu devletler, AKÇT'nin ilk imzacıl
olarak; sayılan nedeniyle "Altılar" diye
anılmaktadır
tılar. Bu ülkeler Salazar'dan özgür-
leşen Portekiz (28 Mart 1977) ile
Franco'yu gömen Ispanya'dır.
tspanya'nın coğrarya ve nüfusu-
nun büyük, gelir düzeyinin düşük
bir tanm ülkesi olması, tam üyelik
görüşmelerini zora sokmuştur. Bir-
kaç kez kesilme sınınna dayanan bu
engebeli süreci, Ispanya, kararlılığı
ve ısrarlı takipçiliğiyle aşma bece-
risini göstermiştir.
Sonunda her iki ülkenin de tam
üyeliği kabul edilmiştir. Üyelik an-
laşmalan onaylanmış ve 1 Ocak
1985 'te yürürlüğe girerek AT'de On
Ikiler dönemi başlamıştır.
Dokuzlar'dan On Ikiler'e geniş-
leme süreci, iki önemli sonucu or-
taya koymuştur: Birincisi, Yunanis-
bulunmaktadır. İşte derinleşme sü-
reci bu üç topluluğun tek topluluk
olarak AB'ye dönüşmesi sürecidir.
Esas olarak dört aşamada gerçek-
leşmiştir. En başta 8 Nisan 1965 ta-
rihinde, ımzalandığı kentin adıyla
da anılan, Brüksel ya da topluluk
kurumlannı bütünleştirme, kaynaş-
urma anlaşması gelmektedir. Bu aşa-
mayı TekSenet izlemiştir. Avrupa Tek
Senedi konusunda hemen ve iÜk söy-
lenmesi gereken; kişilerin, malla-
nn, hizmetlerin ve sermayenin ser-
best dolaşıma sahip olacağı büyük
bir iç pazann, 1 Ocak 1993 tarihin-
de gerçekleşmesi hedefine odakian-
mış bir anlaşma olduğudur. Tek Se-
net, Avrupa Topluluklan'nın kuru-
cu anlaşmalannda ilk ve en esaslı de-
mıştır. Bu anlaşma, Euro'nun yara-
tılmasıyla somutlanan topluluğun
ekonomik ve parasal birliğinin iler-
letilmesini uygulamaya geçirmiştir.
Öte yandan, federal yapılanmanın
önemli bir elemanı olarak Avrupa
yurttaşlığjmın varlığını kabul ve ilan
etmiştir. Önemlinin de önemlisi var;
Maastricht AT yaşamına Bölgeler
Komitesi'ni getirerek AB'yi, ulus
devletlerin ötesine taşıyacak, bölge-
lere dayanan bir yapıya dönüştürecek
yolun taşlannı döşemeye başlamış-
tır. Maastricht Anlaşması'nın AB'yi
üzerine oturttuğunu söyledigimizte-
mel direkler:
• Kurucu anlaşmalann elden ge-
çirilip, kurumlann yetki ve işleyişle-
rinin yeniden biçimlendirilmesi,
• Ekonomik ve parasal birlik po-
litikasının kurumlaştınlması,
• Ortak dış politika ve ortak güven-
likpolitikasının (DPOG) kurulması,
• Adalet ve içişleri alanlannda iş-
birliği getirmesidir.
Amsterdam ve Nlce
anlasmaları
Maastricht Anlaşması'nın yürürlü-
ğe girmesinin ardından gerçekleşen
son genişleme sürecinin beraberin-
de getirdiği çalışmalar, özellikle ka-
rar alma sürecinin giderek karma-
şıklaşan ve ağırlaşan yapısına bağlı
sorunlan ön plana çıkarhyordu. AJB,
1993 yılında gerçekleştirilen Kopen-
hag zirvesinin ardından, kendisini
özellikle hukukun üstünlüğü, demok-
rasi, insan haklanna ve azınlıklara
saygı temelinde bir "Değerkr Birli-
ği" olarak tanımlama arayışının içi-
ne girdi. Amsterdam Anlaşması ön-
celikle Avrupa Birliğı Parlamento-
su'nu güçlendirmiş, ona belli bir öl-
çüde de olsa. gerçek bir yasa koyu-
cu organ olma yolunun kapısını aç-
mıştır. Parlamentonun yanı sıra an-
laşma, birlik kurumlannın temel hak-
lan ihlal eden etkinliklerine karşı tüm
bireylerin ATAD'a dava açma hak-
kını getirmiştir. Anlaşmada, özetle,
dört büyük hedef öngörülmüş bu-
lunmaktadır: Istihdamı ve yurttaş
haklannı geliştinnek, güvenceye al-
mak, serbest dolaşım özgürlüğü önün-
deki son engelleri kaldırmak, güven-
liği güçlendirmek, uluslararası iliş-
kilerde daha etkin birvarlık olmak ve
yeni üye devletlerin kahlması Önce-
sinde birlik kurumsal yapısını daha
işlevsel kılmak. Amsterdam Anlaş-
ması'nı 10-11 Aralık 2000 doruk
toplannsında kabul edilen, fakat tr-
landa halkının referandumda "HayTr"
oyu vermesi nedeniyle yürürlüğe gi-
remeyen Nice Anlaşması izlemiştir.
Bu anlaşmada, Türkiye dışındaki
aday üyeler de dahil, kurumlann üye
sayılan kararlaşnnlmış, işleyiş usul-
leri ve yetkileri yeniden düzenlen-
miştir.
YARIN: Bütünleşme
sürecinin geleceğl ve
Avrupa Blrllöl
DE GAULLE:
ABD'ci Ingiltere ile olmaz
Fransa ile Ingiltere arasında
tarihin oldukça derinliklerine
uzanan çatışmalann yarattığı
toplumsal psikolojik kuşku ve
direnç birikiminin, bu
vetolarda yabana atılamayacak
etkileri vardır. Ama asıl neden,
Fransız sermayesinin
çıkarlannın, sırtını Amerikan
sermayesine dayamış, onunla
nişanlanmış, Ingiliz sermayesi
karşısında korunması
endişesinde yatmaktadır.
Nitekim De Gaufle'ün her
iki vetosunun söyleminde
bu gerekçenin somut izleri
görülmektedir. tlk vetoda:
ABD'ci tngfltere ile
"Avrupah bir Avrupa'nın
olamayacağına işaret
edilmiştir. Ikinci vetoda,
"tngfltere'nin ABD'den
yeterince uzaklaşıp
Avnıpa'ya yanaşm
vurgulanmıştır.
Yunanistan'ın
AB macerasır
unanistan'ın Avrupa
macerası, 8 Haziran
1959 günü, ortaklık başvurusu
ile başlar. Görüşmeleri
tamamlanan ve imzalanan
AET ile Yunanistan arasındaki
Ortaklık Anlaşması (Atina
Anlaşması), 1 Kasım 1963
tarihinde yürürlüğe girdi.
Hemen ardından da 21 Aralık
1963 günü Kıbns'ta kanlı
çatışmalar yaşanmaya başladı.
Bölgede, iki komşu ülkede,
Türkiye ve Yunanistan
arasında gerginlik tehlikeli
boyutlara yükseldi. Türk
uçaklannın ada üzerinde
uçuşlar yapması ve
Yunanistan'ın adadan
askerlennı çekmek zorunda
kalması, iç polıtikada ciddi
bunalımlann doğmasına yol
açtı. Bu gelişmeleri kulianan
bir grup subay, Yunanistan'da
darbe yaparak iktidara el
koydu (21 Nisan 1967).
Yunanistan politik tarihinde
"Albaylar Cuntası" adıyla
geçen bu dönemde, demokratik
rejim, ülkenin ilerici ve
demokrat aydınlan toplama
kamplanna kapatıldı. Bu
durum Yunanistan ile AET
arasındaki ilişkileri dondurdu.
Albaylar Cuntası, ülke içmde
itibar kazanmak ve iktidannı
sürdürebilmek için Kıbns'ta
Samson adlı kuklasına darbe
yaptırarak adayı ilhak eöneye
kalkıştı. Ancak garantör de\let
statüsüyle Türkiye, 24
Temmuz 1974 tarihinde askeri
müdahalede bulundu ve
Samson adadan kaçmak
zorunda kaldı. Adanın
kuzeyinin Türk askeri
denetimine geçmesi, Albaylar
Cuntası'nı, Dimyat'a pirince
giderken evdeki bulgurdan
yoksun kıldı; iktidardan düştü.
Yunanistan, Karamanfis'in
_
önderliğinde demokratik
yönetime geçti. Biitün bu
gelişmelerin üzerinden henüz
bir yıl bile geçmeden,
Yunanistan, 12 Haziran 1975
günü, topluluğa tam üyelik için
başvuruda bulundu.
Yunanistan'ın üyelik
başvurusuyla ilgili olarak,
komisyon, ekonomik ve
gelişme düzeyinin yetersizliği
nedenleriyle olumsuz görüş
açıklamasında bulundu. Buna
karşı lık, konsey, siyasi
gerekçeleri, ekonomik
gerekçelerin önüne koyarak
tam üyelik müzakerelerinin
başlamasına karar verdi.
Konseyin bu karannda, Avrupa
düşüncesi tarihinde
Yunanistan'ın sahip olduğu,
Antik Helen uygarlığından ve
Hıristiyan inanışından
kaynaklanan, adeta kutsal
konumun, kuşkusuz, büyük bir
psikolojik etkisi olsa gerektir.
Türkiye açısından ise bu
psikoloji, Hun ve Osmanlı
fütuhatlan ve Türkiye'nin
tslam inanış, uygarlık ve
kültürel farkhlığını temsil
ettiği önsavıyla, tersine bir
işlev ve etkinlik
sergilemektedir.
Yunanistan, coğrafyası ve
nüfusu ile büyük olmayan bir
ülke nitehğiyle, ekonomik
açıdan topluluğu
korkutmamışnr. Tersine, hazmı
kolay, problem çıkarmayacak
bir üye olarak
değerlendirilmiştir. Buna
karşılık, Türkiye ile çatışıklığı,.
her vesile ile veto hakkını
kulianması, Türkiye için
sürekli, topluluk açısından da
dönemsel olarak politik bir
sorun olmuştur.
CUMARTESİ
lAZÜARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Poliste Yeni
Kimlik Arayışı
Polis her zaman kuoılu düzenin gözü kapaJı, acıma-
sız bir koruyucusu mu, yoksa benzeıieri gibi bir kamu
görevlisi, bir emekçi midir? Eğer hem o hem ötekiyse,
bir çelişki var demektir. Ülkemizde yaşanan pratik, ge-
nellikle bu çelişkiyi gösterıyor.
• • •
Top/umpo//s/"olgusuyla ilk kez bızim kuşağımız kar-
şılaştı. Başta gençlik hareketlen olmak üzere krtle ey-
lemlerinin gelişımı bu olguyu ortaya çıkardı. Başlann-
daki beyaz kasklardan ötürü "fruko" adıtakılan toplum
polisleriyle üniversite gençliği arasında kısa sürede ne-
redeyse bir kan davası oluştu. Ülkeyi önce 1970, arka-
sından 1980 koşullanna taşıyan şiddet ve acımasızlık
ortamında bu çatışmalann da payı oldu. Yaşamakta ol-
duğumuz süreçlerin pratiğı, öncekılerden çok farklı de-
ğıl. Bu dönemin en unutulmayacak olgulanndan biri, gü-
venlik güçlennin devlete başkaldın denemesiydi. Med-
yada genellikle yeniçen ayaklanması diye nrtelenen bu
girişimin arkasında, hiç kuşkusuz birtakım kışkırtmalar,
ama aynı zamanda da çoğunluğu çok genç bu insan-
lann ekonomik sorunlan ve gereksınimleri olduğunu bir
başka yaz/mda belırtmıştım. Polıs kurumuyla ilgili de-
ğerlendirmelerde, bu kurumu oluşturan kişilerin birey-
sel kimlikleri, psikolojıleri, eğitim düzeylen ve bunlann
arkasındakı toplumsal-sınrfsal konum çoğu kez göz ar-
dı edilmektedır. Sonuç olarak bu kurum ve onu oluştu-
ran kışıler de bu toplumun bir parçasıdır ve onun kimi
genel özelliklenni taşımalan doğaldır.
• • •
Yaşamakta olduğumuz süreçlerin pratiğinin, polis ve
kitle hareketleri ilişktsı bakımından, öncekilerden çok fark-
lı olmadığını soyiedım. Fakat ülkede yaşanmakta olan
toplumsal değişimlerin, bu kurumu etkileyecek olması
da, yine az önce değindiğim gıbı, doğal biroluşumdur.
Bu oluşumun yansımalan, özellikle, "Polis Akademisı
Başkanlığı"n\n yayınlannda görülüyor.
• • •
Ankara'daki Polis Akademısı'nı, geçen ya da bir ön-
ceki yıl, polis okullan öğrencileri arasındaki bir şıir ya-
nşması nedeniyle, bırkaç yazar arkadaşla birlikte ziya-
ret etmiştik. Belki daha önce de yazdım, benı Esenbo-
ğa Havaalanı'nda karşılayan bu ünıformalı genç adam-
laria, akademinın bulunduğu Gölbaşı'na kadar bir mi-
nibüste yaptığımız yolculuğun izlenimlerini unutamam.
Şıirlerimle, başkaca yazılanmla ilgili olarak beni tuttuk-
lan soru yağmuru arasında, değme şiir eleştırmenlen-
nin düşünemeyeceği aynntılar, incelikler vardı. Bu ço-
cuklan şımdi de, sevgiyle, duygulanarak anımsryorum.
Akademidekı toplantı sonrasında da çevremı kuşattık-
lannda sorduklan sorular ve ülkemizin sorunlan konu-
sunda söyledikleri de herhangi bir üniversite öğrencisi
düzeyinin altında değıl, belkı üstündeydi... Bu ziyaret
sırasındaki gözlemlerim, ülkemizde polisin kimlik deği-
şimi konusunda düşünmemde önemli bir etken oldu.
• • •
Önümde, "PolisAkademisiBaşkanlığı"nın iki yeni ya-
yını var. Bunlardan bın "Polis Bilımleri Oergisi"rim yeni
sayısı. Dergınin danışma ve yayın kurulları çeşrtli üni-
versitelerimizin öğretım üyelerinden oluşuyor. Bu yeni
sayının (Ocak-Hazıran 2001) ilk yazısı Polıs Akademisi
ve New York Kent Üniversıtesı öğretim üyelerinden
Doç. Dr. Ibrahim Cerrah'ın "Kimlik çatısması ilişkile-
rinde PKK terörünün biranalizı" konulu Ingilızce yazı-
da özetle, terörolgusunun bireysel birsapmaya da po-
lisıye bir sorun değil, toplumsal bir sorun olduğu, sos-
yal bflimcilergibi güvenlik güçleri mensuplannın da so-
runu artık bu boyutuyla görüp tartıştıklan anlatılıyor. Ya-
zının başlığını oluşturan "Ulusal Kımliğe Karşı Etnik
Kimlik Çatısması" kavramı, başlı başına bir araştırma
konusu... Polis Bilimleri Dergısı, başkaca yazılanylada,
(Nesrin Kale'nın "Postmodermzm ve Eğitim" başlıklı
Ingılizce yazısı, F. Karaosmanoğlu'nun Avrupa Insan
Hakları Mahkemesı kararlarını güvenlik güçleri bakı-
mından irdeleyen yazısı, vb.) dar kapsamlı bir meslek
dergisi olmanın çok ötesınde değer taşıyor.
• • •
Akademinin ikinci yayını "Polis Meslek Yüksek Oku-
lu Oğrencilehnin Sosyo-KûltürelDurumu'na ilışkin bir
döküm... Bu döküm birçok bakımdan, özellikle de sos-
yal bilimcilerimiz tarafından incelenmeye değer. Fırsat
bulabilirsem bir başka yazıda bu önemli istatistik kay-
nak üzerinde aynca durmak ısterim. Bu yazıda son ola-
rak söylemek istediğim, Türkıye'de güvenlik güçleri ku-
rumunun bir kabuk değişimi, yeni bir kimlik arayışı içm-
de olduğuna ilişkin gözlemimdır. Aydınlanmızın, özel-
likle de ilerici, solcu kesimlerin bu oluşumlan ne ölçü-
de izleyip degerlendirebildikieri ayn bir konu...
Duyvru: Adresime, "TBMM Başkanlığı"na başlıklı
birdilekçe formu geldi. Gınşte şöyle denıyor: F Tipi ha-
pishanelerde tecrit uygulamasına karşı siyasi tutuklu-
lar20'Ek>m 2000 tarihinde ölüm orucuna başladılar. Şim-
diye kadar85 ınsan öldü. yüzlerce insan sakatkaldı. F
tiplerinde tecrit hâlâ sürüyor. Yeni ölümler ve sakatlık-
laria karşı karşıyayız. BizJer aşağıda imzası olanlar di-
yoruz ki, "Tecride hayır, ölümleri durdurun". Beş yüz
bin imza hedefleyen çağnyı desteklemekisteyenlerdi-
lekçe formunu 0212 - 534 38 11 No'lu fakstan edine-
biliher.
ataol [email protected].
Faks: (0212) 513 85 95
Avrupa Birliği üzerine iki kitap
Enis Coşkun
Türkiye-Avrupa
Bütünleşmesinin
Yüzyıllık Seyir Defteri
Avrupa butünleşme sürecıni, bu süreçte Türkiye'nin yeri
ve etkıleşımının kronolojık bir yontemle ırdelenmesı
Butünleşme Sürecinde
Avrupa Birliği ve
Türkiye
Türkiye'nin aday olduğu Avrupa Birliği nedır,
sorusuna aradığınız tüm yanıüar
Cem Vayıneui