01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13 NİSAN 2002 CUMARTESİ DEI Sınırlı alan-sınırlıülkeesasıAvrupa Birliği'nin temelinde üç topluluk; AKÇY, AET ve AAET bulunmaktadır. İşte derinleşme süreci bu üç topluluğun tek topluluk olarak AB'ye dönüşmesi sürecidir. DtJNDEN BuGÜNE *\ »BüTÜNUEŞMESİ ENİS COŞKUM 9 Mayıs 1950'de Fransa Dışişle- ri Bakanı Robert Schuman. Fransız planlama örgütü baş- kanı Jean Monnet'nin çahşmalan- nı temel alarak, Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT) kurulma- sınıönerdi. Schuman'ın önerisi, "s- nırü alan-sınurfa ûlke" esasına da- yanmaktaydı. Uzun çalışmalar sonunda ilk adım aüldı ve 18 Nisan 1951 tarihinde, Av- rupa Kömür ve Çelik Topluluğu'nu kuran anlaşma Paris *te, Belçika, Fe- deral Almanya Cumhuriyeti, Fran- sa, Hollanda, Italya v e Lüksemburg arasmda imzalandı. Bu devletler, AKÇT'nin iDc imza- cılan olarak; sayılan nedeniyle "Al- üiar" diye anılmaktadır. 25 Mart 1957 günü Roma'da Al- tılar'ın Avrupa Ekonomik Toplulu- ğu (AET) ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (AAET-EURATOM) ku- rucu anlaşmalan imzalandı. Bu an- laşmalar Roma Anlaşmalan olarak anılmaktadır. Roma Anlaşmalan 'nın imzalan- masından 12 yıl sonra Altılar, top- luiuğun ilk genişleme halkasuıı ger- çekleştirdiler. 1 Ocak 1973 günü, îngiltere, Irlan- da ve Danimarka'nın AT tam üyesi olmalanyla, Altılar Avrupası, Do- kuzlar Avrupası'na dönüşmüş oldu. Bu ilk genişleme süreci oldukça sancılı geçmiştir. İlk genişleme adı- mını atmanın tedirginliği, hazırlık- sızlığın verdiği ağırdan almanın ya- nı sıra özellikle Ingiltere'ye yönelik olarak De Gaulle faktörü de bu do- ğum sancılannı arthrmıştır. Bu ilk genişleme süreci yol açtı- gı ve yaşanan kimi sıkıntılara kar- şın topluluğun olgunlaşması yolun- da büyük bir kazanım olmuştur. Dokuzlar Avrupası'ndan Onlar Avrupası'na geçiş Türkiye'yi çok yakından ılgilendiren, toplulukla ilişkilerinde ciddi rahateızlıklara ne- den olan bir gelişme sürecidir. Çün- kü Onlar Avrupası, Yunanistan'ın üyeliği ile gerçekleşen bir boyuttur. Böylece Avrupa da Onlar döne- mi, anlaşmanın yürürlüğe girdiği, 1 Ocak 1981 tarihinde başlamış oldu. Avrupa'nın iki dinozor faşist dik- tatörünü siyaset sahnesinden süpür- dükten ve demokratik bir rejimi ka- zandıktan hemen sonra; Yunanistan ömeği, demokrasilerinin ve özgür- lüklerinin güvencesini Avrupa top- luluklannda arayan, iki güneybatı ülkesi, tam üyelik başvurulannı yap- tan ile başlayan ve Ispanya ve Por- tekiz ile netlik kazanan, demokratik rejimi koruma gerekçesinin, üyelik başvurulannda ekonomik düzeyi perdeleyebildiğidir. Ikincisi ise Al- nlar için öngörülmüş topluluk kurum- lannın, özellikle de karar alma ye- tisinin genişleme sürecinin bu hızı- nı izleyemediği gerçeğinin açığa çık- masıdır. Kuşkusuz bu sonuçlar, mer- kezi ve Doğu Avrupa ülkeleriyle, Türkiye'nin tam üyeliği açısından ciddi önem taşımaktadır. Avrupa Birliği'nin genişleme sürecinin ger- çekleşen son aşaması, Avusturya, Finlandiya ve tsveç'in üyeliğe kabu- lüyle tamamlanmışrır. Avrupa Birliği'nin temelinde üç topluluk; AKÇY, AET ve AAET ğişikliği yapmışnr. O, ekonomik kay- naşma içindeki üye ülkeleri teşvik ederek AB"nin kurulmasına yeni bir hız kazandırmıştır. Maastrlcht (Avrupa Blrllğl) Anlaşması aşamasi: 9-10 Aralık 1991 tarihlennde Ma- astricht'te (Hollanda) yapılan doruk toplannsında Avrupa Birüği'ni kuran anlaşma imzalandı. 1 Kasıml993 ta- rihinde yürürlüğe giren Maastricht Anlaşması, günümüz Avrupa yapılaş- masının yeni temellerini ve hedefle- rini ortaya koymuştur. Yeni müda- hale alanlannı benimseyerek ve top- luluğun var olan yetkilerini genişle- terek dennleşme sürecini hızlandır- • Fransa Dışişleri Bakanı Robert Schuman, 9 Mayıs 1950'de Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT) kurulmasını önerdi. •/ AKÇT'yi kuran anlaşma Paris'te 18 Nisan 1951'de Belçika, Federal Almany Cumhuriyeti, Fransa, Hollanda, Italya ve a Lüksemburg arasında imzalandı. • Bu devletler, AKÇT'nin ilk imzacıl olarak; sayılan nedeniyle "Altılar" diye anılmaktadır tılar. Bu ülkeler Salazar'dan özgür- leşen Portekiz (28 Mart 1977) ile Franco'yu gömen Ispanya'dır. tspanya'nın coğrarya ve nüfusu- nun büyük, gelir düzeyinin düşük bir tanm ülkesi olması, tam üyelik görüşmelerini zora sokmuştur. Bir- kaç kez kesilme sınınna dayanan bu engebeli süreci, Ispanya, kararlılığı ve ısrarlı takipçiliğiyle aşma bece- risini göstermiştir. Sonunda her iki ülkenin de tam üyeliği kabul edilmiştir. Üyelik an- laşmalan onaylanmış ve 1 Ocak 1985 'te yürürlüğe girerek AT'de On Ikiler dönemi başlamıştır. Dokuzlar'dan On Ikiler'e geniş- leme süreci, iki önemli sonucu or- taya koymuştur: Birincisi, Yunanis- bulunmaktadır. İşte derinleşme sü- reci bu üç topluluğun tek topluluk olarak AB'ye dönüşmesi sürecidir. Esas olarak dört aşamada gerçek- leşmiştir. En başta 8 Nisan 1965 ta- rihinde, ımzalandığı kentin adıyla da anılan, Brüksel ya da topluluk kurumlannı bütünleştirme, kaynaş- urma anlaşması gelmektedir. Bu aşa- mayı TekSenet izlemiştir. Avrupa Tek Senedi konusunda hemen ve iÜk söy- lenmesi gereken; kişilerin, malla- nn, hizmetlerin ve sermayenin ser- best dolaşıma sahip olacağı büyük bir iç pazann, 1 Ocak 1993 tarihin- de gerçekleşmesi hedefine odakian- mış bir anlaşma olduğudur. Tek Se- net, Avrupa Topluluklan'nın kuru- cu anlaşmalannda ilk ve en esaslı de- mıştır. Bu anlaşma, Euro'nun yara- tılmasıyla somutlanan topluluğun ekonomik ve parasal birliğinin iler- letilmesini uygulamaya geçirmiştir. Öte yandan, federal yapılanmanın önemli bir elemanı olarak Avrupa yurttaşlığjmın varlığını kabul ve ilan etmiştir. Önemlinin de önemlisi var; Maastricht AT yaşamına Bölgeler Komitesi'ni getirerek AB'yi, ulus devletlerin ötesine taşıyacak, bölge- lere dayanan bir yapıya dönüştürecek yolun taşlannı döşemeye başlamış- tır. Maastricht Anlaşması'nın AB'yi üzerine oturttuğunu söyledigimizte- mel direkler: • Kurucu anlaşmalann elden ge- çirilip, kurumlann yetki ve işleyişle- rinin yeniden biçimlendirilmesi, • Ekonomik ve parasal birlik po- litikasının kurumlaştınlması, • Ortak dış politika ve ortak güven- likpolitikasının (DPOG) kurulması, • Adalet ve içişleri alanlannda iş- birliği getirmesidir. Amsterdam ve Nlce anlasmaları Maastricht Anlaşması'nın yürürlü- ğe girmesinin ardından gerçekleşen son genişleme sürecinin beraberin- de getirdiği çalışmalar, özellikle ka- rar alma sürecinin giderek karma- şıklaşan ve ağırlaşan yapısına bağlı sorunlan ön plana çıkarhyordu. AJB, 1993 yılında gerçekleştirilen Kopen- hag zirvesinin ardından, kendisini özellikle hukukun üstünlüğü, demok- rasi, insan haklanna ve azınlıklara saygı temelinde bir "Değerkr Birli- ği" olarak tanımlama arayışının içi- ne girdi. Amsterdam Anlaşması ön- celikle Avrupa Birliğı Parlamento- su'nu güçlendirmiş, ona belli bir öl- çüde de olsa. gerçek bir yasa koyu- cu organ olma yolunun kapısını aç- mıştır. Parlamentonun yanı sıra an- laşma, birlik kurumlannın temel hak- lan ihlal eden etkinliklerine karşı tüm bireylerin ATAD'a dava açma hak- kını getirmiştir. Anlaşmada, özetle, dört büyük hedef öngörülmüş bu- lunmaktadır: Istihdamı ve yurttaş haklannı geliştinnek, güvenceye al- mak, serbest dolaşım özgürlüğü önün- deki son engelleri kaldırmak, güven- liği güçlendirmek, uluslararası iliş- kilerde daha etkin birvarlık olmak ve yeni üye devletlerin kahlması Önce- sinde birlik kurumsal yapısını daha işlevsel kılmak. Amsterdam Anlaş- ması'nı 10-11 Aralık 2000 doruk toplannsında kabul edilen, fakat tr- landa halkının referandumda "HayTr" oyu vermesi nedeniyle yürürlüğe gi- remeyen Nice Anlaşması izlemiştir. Bu anlaşmada, Türkiye dışındaki aday üyeler de dahil, kurumlann üye sayılan kararlaşnnlmış, işleyiş usul- leri ve yetkileri yeniden düzenlen- miştir. YARIN: Bütünleşme sürecinin geleceğl ve Avrupa Blrllöl DE GAULLE: ABD'ci Ingiltere ile olmaz Fransa ile Ingiltere arasında tarihin oldukça derinliklerine uzanan çatışmalann yarattığı toplumsal psikolojik kuşku ve direnç birikiminin, bu vetolarda yabana atılamayacak etkileri vardır. Ama asıl neden, Fransız sermayesinin çıkarlannın, sırtını Amerikan sermayesine dayamış, onunla nişanlanmış, Ingiliz sermayesi karşısında korunması endişesinde yatmaktadır. Nitekim De Gaufle'ün her iki vetosunun söyleminde bu gerekçenin somut izleri görülmektedir. tlk vetoda: ABD'ci tngfltere ile "Avrupah bir Avrupa'nın olamayacağına işaret edilmiştir. Ikinci vetoda, "tngfltere'nin ABD'den yeterince uzaklaşıp Avnıpa'ya yanaşm vurgulanmıştır. Yunanistan'ın AB macerasır unanistan'ın Avrupa macerası, 8 Haziran 1959 günü, ortaklık başvurusu ile başlar. Görüşmeleri tamamlanan ve imzalanan AET ile Yunanistan arasındaki Ortaklık Anlaşması (Atina Anlaşması), 1 Kasım 1963 tarihinde yürürlüğe girdi. Hemen ardından da 21 Aralık 1963 günü Kıbns'ta kanlı çatışmalar yaşanmaya başladı. Bölgede, iki komşu ülkede, Türkiye ve Yunanistan arasında gerginlik tehlikeli boyutlara yükseldi. Türk uçaklannın ada üzerinde uçuşlar yapması ve Yunanistan'ın adadan askerlennı çekmek zorunda kalması, iç polıtikada ciddi bunalımlann doğmasına yol açtı. Bu gelişmeleri kulianan bir grup subay, Yunanistan'da darbe yaparak iktidara el koydu (21 Nisan 1967). Yunanistan politik tarihinde "Albaylar Cuntası" adıyla geçen bu dönemde, demokratik rejim, ülkenin ilerici ve demokrat aydınlan toplama kamplanna kapatıldı. Bu durum Yunanistan ile AET arasındaki ilişkileri dondurdu. Albaylar Cuntası, ülke içmde itibar kazanmak ve iktidannı sürdürebilmek için Kıbns'ta Samson adlı kuklasına darbe yaptırarak adayı ilhak eöneye kalkıştı. Ancak garantör de\let statüsüyle Türkiye, 24 Temmuz 1974 tarihinde askeri müdahalede bulundu ve Samson adadan kaçmak zorunda kaldı. Adanın kuzeyinin Türk askeri denetimine geçmesi, Albaylar Cuntası'nı, Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan yoksun kıldı; iktidardan düştü. Yunanistan, Karamanfis'in _ önderliğinde demokratik yönetime geçti. Biitün bu gelişmelerin üzerinden henüz bir yıl bile geçmeden, Yunanistan, 12 Haziran 1975 günü, topluluğa tam üyelik için başvuruda bulundu. Yunanistan'ın üyelik başvurusuyla ilgili olarak, komisyon, ekonomik ve gelişme düzeyinin yetersizliği nedenleriyle olumsuz görüş açıklamasında bulundu. Buna karşı lık, konsey, siyasi gerekçeleri, ekonomik gerekçelerin önüne koyarak tam üyelik müzakerelerinin başlamasına karar verdi. Konseyin bu karannda, Avrupa düşüncesi tarihinde Yunanistan'ın sahip olduğu, Antik Helen uygarlığından ve Hıristiyan inanışından kaynaklanan, adeta kutsal konumun, kuşkusuz, büyük bir psikolojik etkisi olsa gerektir. Türkiye açısından ise bu psikoloji, Hun ve Osmanlı fütuhatlan ve Türkiye'nin tslam inanış, uygarlık ve kültürel farkhlığını temsil ettiği önsavıyla, tersine bir işlev ve etkinlik sergilemektedir. Yunanistan, coğrafyası ve nüfusu ile büyük olmayan bir ülke nitehğiyle, ekonomik açıdan topluluğu korkutmamışnr. Tersine, hazmı kolay, problem çıkarmayacak bir üye olarak değerlendirilmiştir. Buna karşılık, Türkiye ile çatışıklığı,. her vesile ile veto hakkını kulianması, Türkiye için sürekli, topluluk açısından da dönemsel olarak politik bir sorun olmuştur. CUMARTESİ lAZÜARI ATAOL BEHRAMOĞLU Poliste Yeni Kimlik Arayışı Polis her zaman kuoılu düzenin gözü kapaJı, acıma- sız bir koruyucusu mu, yoksa benzeıieri gibi bir kamu görevlisi, bir emekçi midir? Eğer hem o hem ötekiyse, bir çelişki var demektir. Ülkemizde yaşanan pratik, ge- nellikle bu çelişkiyi gösterıyor. • • • Top/umpo//s/"olgusuyla ilk kez bızim kuşağımız kar- şılaştı. Başta gençlik hareketlen olmak üzere krtle ey- lemlerinin gelişımı bu olguyu ortaya çıkardı. Başlann- daki beyaz kasklardan ötürü "fruko" adıtakılan toplum polisleriyle üniversite gençliği arasında kısa sürede ne- redeyse bir kan davası oluştu. Ülkeyi önce 1970, arka- sından 1980 koşullanna taşıyan şiddet ve acımasızlık ortamında bu çatışmalann da payı oldu. Yaşamakta ol- duğumuz süreçlerin pratiğı, öncekılerden çok farklı de- ğıl. Bu dönemin en unutulmayacak olgulanndan biri, gü- venlik güçlennin devlete başkaldın denemesiydi. Med- yada genellikle yeniçen ayaklanması diye nrtelenen bu girişimin arkasında, hiç kuşkusuz birtakım kışkırtmalar, ama aynı zamanda da çoğunluğu çok genç bu insan- lann ekonomik sorunlan ve gereksınimleri olduğunu bir başka yaz/mda belırtmıştım. Polıs kurumuyla ilgili de- ğerlendirmelerde, bu kurumu oluşturan kişilerin birey- sel kimlikleri, psikolojıleri, eğitim düzeylen ve bunlann arkasındakı toplumsal-sınrfsal konum çoğu kez göz ar- dı edilmektedır. Sonuç olarak bu kurum ve onu oluştu- ran kışıler de bu toplumun bir parçasıdır ve onun kimi genel özelliklenni taşımalan doğaldır. • • • Yaşamakta olduğumuz süreçlerin pratiğinin, polis ve kitle hareketleri ilişktsı bakımından, öncekilerden çok fark- lı olmadığını soyiedım. Fakat ülkede yaşanmakta olan toplumsal değişimlerin, bu kurumu etkileyecek olması da, yine az önce değindiğim gıbı, doğal biroluşumdur. Bu oluşumun yansımalan, özellikle, "Polis Akademisı Başkanlığı"n\n yayınlannda görülüyor. • • • Ankara'daki Polis Akademısı'nı, geçen ya da bir ön- ceki yıl, polis okullan öğrencileri arasındaki bir şıir ya- nşması nedeniyle, bırkaç yazar arkadaşla birlikte ziya- ret etmiştik. Belki daha önce de yazdım, benı Esenbo- ğa Havaalanı'nda karşılayan bu ünıformalı genç adam- laria, akademinın bulunduğu Gölbaşı'na kadar bir mi- nibüste yaptığımız yolculuğun izlenimlerini unutamam. Şıirlerimle, başkaca yazılanmla ilgili olarak beni tuttuk- lan soru yağmuru arasında, değme şiir eleştırmenlen- nin düşünemeyeceği aynntılar, incelikler vardı. Bu ço- cuklan şımdi de, sevgiyle, duygulanarak anımsryorum. Akademidekı toplantı sonrasında da çevremı kuşattık- lannda sorduklan sorular ve ülkemizin sorunlan konu- sunda söyledikleri de herhangi bir üniversite öğrencisi düzeyinin altında değıl, belkı üstündeydi... Bu ziyaret sırasındaki gözlemlerim, ülkemizde polisin kimlik deği- şimi konusunda düşünmemde önemli bir etken oldu. • • • Önümde, "PolisAkademisiBaşkanlığı"nın iki yeni ya- yını var. Bunlardan bın "Polis Bilımleri Oergisi"rim yeni sayısı. Dergınin danışma ve yayın kurulları çeşrtli üni- versitelerimizin öğretım üyelerinden oluşuyor. Bu yeni sayının (Ocak-Hazıran 2001) ilk yazısı Polıs Akademisi ve New York Kent Üniversıtesı öğretim üyelerinden Doç. Dr. Ibrahim Cerrah'ın "Kimlik çatısması ilişkile- rinde PKK terörünün biranalizı" konulu Ingilızce yazı- da özetle, terörolgusunun bireysel birsapmaya da po- lisıye bir sorun değil, toplumsal bir sorun olduğu, sos- yal bflimcilergibi güvenlik güçleri mensuplannın da so- runu artık bu boyutuyla görüp tartıştıklan anlatılıyor. Ya- zının başlığını oluşturan "Ulusal Kımliğe Karşı Etnik Kimlik Çatısması" kavramı, başlı başına bir araştırma konusu... Polis Bilimleri Dergısı, başkaca yazılanylada, (Nesrin Kale'nın "Postmodermzm ve Eğitim" başlıklı Ingılizce yazısı, F. Karaosmanoğlu'nun Avrupa Insan Hakları Mahkemesı kararlarını güvenlik güçleri bakı- mından irdeleyen yazısı, vb.) dar kapsamlı bir meslek dergisi olmanın çok ötesınde değer taşıyor. • • • Akademinin ikinci yayını "Polis Meslek Yüksek Oku- lu Oğrencilehnin Sosyo-KûltürelDurumu'na ilışkin bir döküm... Bu döküm birçok bakımdan, özellikle de sos- yal bilimcilerimiz tarafından incelenmeye değer. Fırsat bulabilirsem bir başka yazıda bu önemli istatistik kay- nak üzerinde aynca durmak ısterim. Bu yazıda son ola- rak söylemek istediğim, Türkıye'de güvenlik güçleri ku- rumunun bir kabuk değişimi, yeni bir kimlik arayışı içm- de olduğuna ilişkin gözlemimdır. Aydınlanmızın, özel- likle de ilerici, solcu kesimlerin bu oluşumlan ne ölçü- de izleyip degerlendirebildikieri ayn bir konu... Duyvru: Adresime, "TBMM Başkanlığı"na başlıklı birdilekçe formu geldi. Gınşte şöyle denıyor: F Tipi ha- pishanelerde tecrit uygulamasına karşı siyasi tutuklu- lar20'Ek>m 2000 tarihinde ölüm orucuna başladılar. Şim- diye kadar85 ınsan öldü. yüzlerce insan sakatkaldı. F tiplerinde tecrit hâlâ sürüyor. Yeni ölümler ve sakatlık- laria karşı karşıyayız. BizJer aşağıda imzası olanlar di- yoruz ki, "Tecride hayır, ölümleri durdurun". Beş yüz bin imza hedefleyen çağnyı desteklemekisteyenlerdi- lekçe formunu 0212 - 534 38 11 No'lu fakstan edine- biliher. ataol [email protected]. Faks: (0212) 513 85 95 Avrupa Birliği üzerine iki kitap Enis Coşkun Türkiye-Avrupa Bütünleşmesinin Yüzyıllık Seyir Defteri Avrupa butünleşme sürecıni, bu süreçte Türkiye'nin yeri ve etkıleşımının kronolojık bir yontemle ırdelenmesı Butünleşme Sürecinde Avrupa Birliği ve Türkiye Türkiye'nin aday olduğu Avrupa Birliği nedır, sorusuna aradığınız tüm yanıüar Cem Vayıneui
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear