25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
i AR4LIK 2002 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 £ Bsykal göige kalme £ kırmç. % gHgesMengUer! AnalizYecitepe Üniversrte- si öğretim üyelerin- derYrd.Doç.Dr.Atil- la Öner, otomobiliyle kır- mıa ışıkta durduğunda arkadan gelip vurdular. Sorra: "Polis 'kaza rapo- ru' tutanağı tuttu. Tutana- ğı almaya giden sigorta şirketi elemanına rapo- run bir kopyasını verme- diler. Benim şahsen gidip almam gerekiyormuş. Emnryet Müdürlüğü, ka- za raporunu taraflann si- gorta şirketlerine posta ile niçin göndermez? Va- tandaşı kuyrukta beklet- mek, devlet olmanın ko- şullanndan biri mi? Polis taşrüarına en yeni model el bilgisayarı alınmasını düşünen beyinler, niçin süreç analizi yapıp ge- reksiz adımları ortadan kaldırmayı düşünemez?" ayram gunu biraz olsun güıumsemek ıçın birkaç Temel fıkrasına ne dersiniz? llhan Durusoy ve Ahmet Turan Attıner'in seç- kisiyle... Temel, Cemal'e telefon eder, tele- fona sekreter çıkar. Temel, "Telesekretere not bıra- kacaktım" der. Sekreter "Bana da bırakabilirsiniz" karşılığını verir. Temel, uzun süre ses çıkarmayınca sekreter kız ne olduğunu sorar. Temel: "Haçan, sinyal vermediniz!" Temel'e araba çarpmış, bacağı kınlmış. Kazayı ya- pan şoför para vererek anlaşmak istemiş. Fakat Te- mel'in istediği parayı çok bulmuş: "Beni milyarder mi sandın?" "Peki, ben kırkayak mıyım?" Temel'in eldivenle yazı yazdığını görenler "Niye el- divenle yazıyorsun, zor olmuyor mu?" diye sormuş. Temel: "Zor olmasına zor ama el yazımın tanınması- nı istemiyorum." Temel'i ameliyathaneye almışlar; doktorlarmaske- - Yılbaşı ikramiyesi 8 trilyon liraymış... "Ya cıkmazsa!" Bayramlık lerini takıyormuş. Temel: "Boşuna maske takmayın, hepinizi tanıyorum!" Temel son işinde nihayet başarılı olmuş, çok para kazanmış. Eski borçlannı niye ödemediğini sormuş- lar. Temel: "Zengin oldu da değişti demesinler!" Cemal halya'ya gitmiş. Dönüşte maceralannı an- latıyonmuş. Temel sormuş: "Sen yakından gördün, sahiden çizmeye benziyor mu?" Tiyatroda perde açılmak üzereyken Temel çok sı- kışmış. Fırlamış dışan, tuvaletin yerini sormuş. Gö- revli, "Şu kapıdan çık, doğru git, karşına iki kapı çı- kacak, soldakine girme" demiş. Temel gitmiş, orta- sında metalden bir küp duran aydınlık bir odaya gir- miş. Işini bitirip uçaradım yerine dönmüş. Perde açık, salonda çrt çıkmıyormuş. Yanındakine eğilip "Oyun başlamadı mı" diye sormuş. Adam: "Vallaben dean- lamadım. Biri geldi, sahnenin ortasına yaptı, çıktı git- ti." Temel yakaladıgı leyleği eve getirmiş ama biçimi- nı beğenmemiş. Ayaklarını, gagasını kesmiş ve kar- şısına geçip bakmış: "Hah şimdı kuşa benzedin!" Dursun, "Koş arabanı çalıyorlar" diye dükkana gir- miş. Temel dışan fırlamış. Az sonra rahatlamış bir şe- kilde dönmüş. "Yakaladın mı" demişler. Temel: "Yok, kaçırdım onu ama plakasını aldım." Jandarma çavuşu Temel'e, merkezden bir suçlu- nun beş değişik fotoğrafını göndermişler. Üç gün sonra Temel, merkeze telgraf çekmiş: "Bugüne ka- dar dört tanesini yakaladık, beşincinin yakalanması an meselesidir." Eczaneye giren adam böcek ilacı is- temiş. Temel: "Böceğinizin nesi var?" Temel tavuğu eiiyle yiyormuş. Çatal bıçak kullan- ması gerektiğini söylemişler. Temel bir elinde çatal, bir elinde bıçak: "Şimdi ben bu tavuğu nasıl tutaca- ğım daa?" Rötuş Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, samimi bir arkadaşıyla sohbet ediyormuş. Arkadaşı, "Sence bu sene kış nasıl geçecek?" diye sormuş. Sezer: - Valla, demiş, kışı bilmem; ama, öyle görünüyor ki, benim günlerim rötuş yapmakla geçecek! Can Ozan SESSÎZSEDASIZ(!)İ TBMM 1 Yüksek Yerilim Hatt b erdincutkuSyahoo.com [— AB ve Kıbns konusunda ödûne dünden razı olanlar DEVLET adamı değil, DEVRET adamı! Rtze Sosyal Hizmetter İl Müttiirü Rize Sosyal Hizmetler İl Müdürü Gafur Kutlu, altı yıl önce kuruma ait bir minibüsün onanmında usulsüzlük yaptığı gerekçesiyle yargılanıyordu. Kutlu o sıra Refahyol iktidan tarafından Giresun'a tayin edilmiş ve iki yıl sonra mahkeme karanyla Rize'deki görevine dönmüştü. Rize Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davada Kutlu, devletin minibüsünü usulsüz tamir ettirerek devleti 36 milyon lira zarara uğrattığı için "irtikap" ve "sahtecilik" suçlanndan 1 yıl 8 ay hapis cezası aldı. Kutlu'nun cezası geçenlerde Yargıtay'da onandı. Yargrtay'ın onama karan sırasında Rize Devlet Hastanesi'nde yatarak tedavi gören Kutlu, Trabzon Devlet Hastanesi'ne naktediliyordu ki, polis ekipleri ambulansı yolda çevirerek Kutlu'yu yakaladı. Gafur Kutlu, hapis cezasının infazı için Trabzon Bahçecik Cezaevi'ne kondu. 15 yıldır Rize Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü yapan Gafur Kutlu, devleti 36 milyon lira maddi zarara uğrattığı için yaklaşık 8 ay cezaevinde yatacak. 24 yıllık devlet memuru olan Gafur Kutlu'nun emekliliğine üç ay kalmıştı. Kutlu, devleti 36 milyon lira zarara uğrattığı için aldığı hapis cezası nedeniyle devlet memurluğundan emeklilik hakkını da yitirmiş oldu. Dur Bakalii N'olucak? PROF. DR. FATMA ESİN 23 Kasım 2002 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Sa- yın Orhan Erinç "Dur baka- lii n'olucak" tekerlemesine yer vermiş, bunu yineleme- nin tam zamanı olduğunu belirtmiş fakat tekerlemenin kaynağını anımsamadığını yazmıştı. Bu tekerleme de- ğerli yazar Aziz Nesin'in toplumun çarpıklıklarına ay- natutan öykülerinden birinin de adıdır aynı zamanda. Ve sanki günümüzde yaşanan- lar için ısmarlama yazılmış gibidir. Sayın Erinç haklı; bu tekerlemeyi yinelemenin tam zamanı. Fakat önce Aziz Ne- sin'in öyküsünü özetlemek- te yarar var: Zengin bir Arap Istan- bul'da çok genç, çok güzel fakat aşırı derecede saf bir kızla evlenir. Çok sevdiği bu kızı korkutup elinden kaçır- mamak için fazla baskı yap- maz. Bir gün isteği üzerine yalnız başına sinemaya git- mesine izin verir. Fakat bir koşulu vardır. Akşama olan- lan kendisine bir bir anlata- caktır. Akşam olanlan anlatmaya başlar genç, güzel ve de çok saf eş. "Daha evden çıkar çıkmaz genç bir adam takıldı peşi- me" der. "Sonra o da bilet aldı; içeri girip yerime otu- runca da, geldi yanımdaki koltuğa oturdu. Film başla- —yınca adam elini omuzuma attı. Sonra sonra daha aşa- ğı kaydırdı elini vb." Bu anlatılanların her tüm- cesınden sonra Arap, "Dur bakalii n 'olucak" demiş. Gü- zel eşi de "Ben de öyle de- dim bey" diye yanıtlamış bu soruyu. öykü, genç adamın kadını sinemadan sonra da izleme- si, eve kadar gelmesi, içeri girmesi ve kadın dinlenmek için yattığında onun da soyu- nup yatağa girmesine kadar uzar. Arap, "Dur bakalii n'olucak" sorusunu yineler ve "Ben de öyle dedim bey" yanıtını alır. Son defa sorun- caya kadar! "Bir şey olmadı bey" der kadın son yanıtın- da. "Herzaman senin yaptı- ğmı yaptı, sonra da giyindi, gittı." "Görünen köy kılavuz is- temez" örneği, insanlar ba- zen yaşadıklan ile, sezgileri ile kötü sonuçlanacağı kesin gidışatlan görür; ama, kendi- ni kandınmayı sürdürür. Gidi- şatın her adımı sonucun gösîergesi olmasına karşın, umutlarını korumaya çalışır, birsürpriz olup, yanılmayı di- lerdurur!.. Işte tam böyle bir ortamdayız günümüzde... Çkarlarını her zaman ikti- dar yanlısı olmakta gören medya kuruluşları 4 Ka- sım da tek parti iktidara gel- di, ıstıkrar geldi diye bayram havası estirdi. "Onlar artık değşti"söylemleri ile bu ha- vayı pekiştirirken sıradan yurttaşlann büyük bölümü ihtiyatla karşıladı bu havayı. Başlangıçta ara sıra kullanı- lan "Dur bakalii n'olucak" te- kerlemesi gün geçtikçe da- ha çok, daha çok söylenilir oldu. Fakat şöyle bir yakın geçmişe bakıldığında, günü- müz durumunun işaretlerinin apaçık ortada olduğu görü- lür. örneğin, Sayın R. T. Erdo- ğan seçim meydanlannda "Türban bizim öncelikli ko- numuz değil" derken tür- banlı genç kızlar gecekon- dulardan apartmanlara kapı kapı dolaşıp partilerinin rek- lamını yapıyordu; yerine gö- re değerii armağanlar, yerine göre çiçek hediye ederek. Aynı şekilde, seçim meydan- lannda "Dokunulmazlığı kal- dıracağız, yolsuzlukların üs- tüne gideceğiz" derken hak- larında yolsuzluk davaları süren yandaşlarını milletve- kili adayı yapıyordu. Sonra büyük bir güçle ik- tidar olan AKP kurallara, ya- salara, ilkelere meydan oku- makla başladı işe. Bakanla- rı, haklarında yolsuzluk da- vaları süren kişilerden seç- meye özen gösterdiler. Işte sizin yasalarınız, der- cesine... Yargılayın da görelim, der- cesine. Sanki bir seçim değil de bir kavga kazanmış havasında- lar. Kendilerine oy vermemiş yüzde 7b seçmene gozc verir gibiler. Seçim öncesi söylediklerini uygulamaları- na gerek yok artık. Enayi mi onlar?.. Turgut Özal'ı da kendilerine örnek aldıklarına göre, doğal bir sonuç bu! Turgut özal, şimdi tarihini anımsamadığım bir seçim öncesinde, o günlerde önemli bir tüketim maddesi için kesinlikle zam yapılma- yacağını söylemiş, seçimin ertesi günü zammı yapıver- mişti. Kendisine seçim ön- cesi sözlerini anımsatan bir milletvekiline şu ilginç yanıtı vermişti: "Ben enayi miyim ki, se- çim öncesi bunu söyleye- yim" demişti. Evet, seçim öncesi söyle- nenler artık tarih öncesi söy- lenmiş sözlerdir ve söylen- dikleri yerde ve zamanda dondurulmuşlardır. Şimdi eylem zamanı. Söyledikleri- ni değil kafalanndaki özlem- leri gerçekleştirme zamanı... Kendilerine oy verip, iktida- ra getirenlere borç ödeme zamanı. Türban sorunu çö- züldü bile... Dokunulmazlık?.. Rafa kaldırıldı o... Anayasa değişikliği soru bile değil!.. Birkaç bağımsız milletvekili ile birkaç saatte kotarılacak bir iş... Ondan sonra?.. Dur baka- lii n'olucak? öyküdeki gibi olmamasını dileyelim! KİM KİME DÜM DUMA BEHIÇAK behfcak@turk.net ÇİZGtLİK KÂMtLMASARACl | [ | 4 5 6 l !ill|l!ll l l ü ^ 7 8 9 10 V. 12 ' Q 14 t5 16 17 18 18 20 21 22 23 ' 24 25 26 2 HARBt SEMİHPOROY semihporov(âvahoo.com BULUT BEBEK MRAYÇIFTÇİ bulutbebekCn hotmail.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAM 6Arohk . su sou /</ soeoN Ç KOIZU C?Of6 r»Ş 8fL£ GAY-LUSSAC DOĞUYOR.. ANKARA...ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLÛ^' BahriHoca Son günler düş mü, gerçek mi karar veremiyo- rum, gidenler var, gelenler var. Yitik dostlar çoğa- lıyor ama ölüm son değil. ötesi de var. Bu kez öte- sini yaşadım galiba. Orneğin Melih Cevdet An- day'ı nerede yakalayacağıma karar veremedim. Kitaplar, oyunlar, şiirler, öyküler arasında dolaştım uzun uzun. Anılara takılıp geçmişe uzandım. Ya- şamımda önemli bir kişi Melih Cevdet. Yüzyılın ya- nsını çoktan aşıyor, dostluğun da ötesine tırmanı- yorum. "Sabahleyin evden çıkıyor I girip birpar- ka oturuyorum Iinsanın işi vargücü var" dizesin- de duraklıyorum bir an, acıyla gülümsüyorum. An- day'ı o dönemde tanıdım, Ankara'dan Istanbul'a gelmiş, güç günler başlamış yaşamında. Dizeler, öyküler birbirine karışıyor düşüncemde. Mika- do'nun Çöpleri'ni doğru çizgiye ulaştıramıyorum. Sabahlan 10.00 vapuruyla Karaköy'e geçiyor, akşamları 19.10'ladönüyoruz. Ben Göztepe'ye, o Kadıköy'e annesinin evine. Vapurun ucunda kö- püren dalgalan izliyoruz, minareler dikiliyor karşt- mızda, sular gümüşleniyor. Kimi zaman vapuru beğenmiyor, iniyor, Adalar vapuruna biniyoruz ya da Anadolu kıyılarına. Çok içten, neredeyse şiirsel olaylar yaşıyoruz. Arada bir kahkahayı basıyoruz! Yaşama sevinciyle pariıyor gözlerimiz. Şiirlerini di- ze dize yaşıyor, saygıyia, hayranlıkla izliyorum onu. Güzel çiçekler açıyor bahçemde. Ancak uzun sürmedi, çabuk soldu bahar. Melih Cevdet Anday'ın yaşam çizgisi dalgaJandı birden. Eşi Sabahat Anday da Istanbul'a geldi. Bir ame- liyat sonu kanama geçirerek yaşamı sona erdi. Mutluluğun resmi değişti birden. Sonra yıllarca karşılaşmadık, uzaktan selamlar, merhabalarla sürdü dostluğumuz. Arada bir öykü- ler ve olaylarla kahkahayı basar, teşekkürle selam- lanm sevgili ozanımızı. Biriikte gülmenin gizemini oduyurdu bana. Biriikte gülmek, parlamaktan da- ha güç bir olay bence. Belli birikimle, duyguylaya- şanıyor. Bilge ozanımız bu güçlüğü sadelikle aşan bir kişi. Ben de biraz öğrendim galiba. Biriikte gül- düğümüz dostlara selam olsun! Bir selam da Hallt Çelenk'e, dantel türü yaşa- mı var, uzun soluğunu yansrtıyor, demokrasi sava- şında öncülerden biri. Bu günlerde seksen yaşına ulaşıyor ama yüzyıllan yüklenmiş gibi bir bakışı var dünyaya. Büyük savaşların içinden geliyor ama yorgun savaşçı değil. Tersine tüm savaşlan aşa- rak dimdik duruyor, güç koşullara karşın uzun so- luğunu yitirmiyor, geleceğe umutla gülümsüyor. Seksen yaşı kutlu olsun. Mülkiyeliler Birliği'nde son seçimin sonuçlan, yorumlan tartışılıyor bugünlerde. Sanınm çok ilginç birtartışma olacak. Umutsuz ve karamsar dostla- nm var ama başka ne beklenir! Biliyorsunuz umu- dunu yitirmeyen kişilerden biriyim ben, dahası umutsuzluğun üretkenliğine inanınm. Çiçekler sot- sa da yeşereceğine inanınm. örnekleri az değil. El- bet anladınız, bu olaya da umutla bakıyorum, umutsuzluğu kimseye yakıştırmıyorum. Bahri Ho- ca'ya göndermeier yaparak olumlu bir çizgiye var- mayı umut ediyorum. Peki, Hoca ne düşünüyor acaba? Bize nasıl bir ders verecek, neler önerecek bu kez? Hocalann Hocası ne eleştiriler yapacak öğrencilerine? Bu toplantıda Bahri Hoca da anılıyor ama anma de- ğil, sorgulama toplantısı olacağa benzer. Yakışanı da bu. Sevgili Savcı'nın en güzel özelliği bu, sor- gulamaktan hiç geri kalmaz. Mutluyum, bana bakışı değişmedi hiç. Savaş gücümü alkışladı, beni destekiemekten, soluk ver- mekten geri kalmadı. Dilerim notum kınimaz! B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Çalımlı, süslükimse... Boru sesi. 2/ 2 Notadadurak işaretL.Ken- dini begen- miş kimseler için kullanı- 6 lan bir alay sözü. 3/Kofa- nadan küçük lüfere verilen ad. 4/ Gonçarov'un, uyuşuk ve iradesiz . bir toprak sahibinin portresini çizdiği 1 2 3 4 5 6 7 8 ünJü romanı. 5/ Es- kımolann buzdan yaptıklan kulübele- rine verilen ad... Bir nota. 6/ Eski Mı- sır'dagüneştannsı... Fransa'dabirkent. 7/ Temeli taklide dayanan sözsüz oyun... Kuralsız- lık. 8/Bir yapıtı her yönüyle inceleyip değerlen- diren yazı türü. 9/Bir gıda maddesi... "Terleme- den — kazanan zalimler / Can verirken soluma- sı zor imiş" (Dadalofilu). YUKARIDAN AŞAGI\A: 1/ Kaynatılarak ve limon sıkılarak koyulaştınl- mış şeker şerbeti. 2/Hararet... Uğraştıncı, püriiz- Iü iş. 3/ Yapmacıkh davranış... Çelikçomak oyu- nuna ve bu oyunda kullanılan değneğe verilen ad. 4/Ingiltere'de ve öteki bazı ülkelerde kız okulla- nnda oynanan top oyunu. 5/ İnsanın anlama ve kavrama gücü... Geceyi geçirmek için bir yere gitme. 6/ Kulağı tırmalayan sözcüklerin, hecele- rin ya da seslerin art arda sıralanması ya da yine- lenmesi. II Sazın en kalın teli... Yerleşmiş ilke ya da yasaya uygun durum. 8/ Avusturya'nın batı kesimindebir eyalet... " — Farrow": ABD'liakt- ris. 9/ Güneydoğu Asya'da bir ırmak. »oyram/oşmcfyo yor-uz LOSEVİ&dl 7 Aralık 2OO2 Cumartosi Saat 13.OO LÖSEV-Lösemili Çocuklar Okulu Reşit Calip Cad. llkadım Sok. No:14 GOP/Ank. tel: O 312 447 O6 6O • faks O 31 2 447 68 33 Kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdür. YAVUZ YAKIŞKAN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear