29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
S ARALIK 2002 CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 Yabancı sermaye Zengin ülkelerin kurtarıcısıGeçen yıl küresel ekonomide başlayan daralma ile bir anda ya- n yanya azalan doğrudan yaban- cı sermaye (DYS) yatınmlannın 2003 yılında gelişmiş ülkelerde ivme kazanması bekleruyor. The Economist, küresel ticarette ve üretimde görülen gerilemeye kar- şılık gelecek 5 yıl içinde doğrudan yabancı yatınmlann yüzde 3 ora- nında artacağını öngörüyor. Der- gi, yabancı sermaye artışını küre- sel ekonomının "yeni patiamasT olarak değerlendinyor. 1991 yılında 160 mıryar dolar olan DYS, 2000 yılında 1.5 triryon dolara çıkmıştı. Bu oran 2001 yı- lında 755 milyar dolara. 20O2'de ise 650 milyar dolara ındı. Gelış- mekte olan ülkelerdeki DYS artı- şı eşit oranlarda kalırken başta Av- rupa olmak üzere gelişmiş ülke- lerde büyük bir gerileme gözlen- di. DYS'nin küreselleşme karşıt- larının protestolan, Usame Bin Ladin ve terorizm, uluslararası borsalardaki balonun sörunesi ve küresel ekonomik yavaşlamadan fazla etkilenmeyeceğini iddia eden dergi, DYS yatınmlanndaki patlamayı 3 temele dayandınyor: 1- Teknolojik değişıme bağlı olarak sınır ötesi yatırunlarda ye- ni bir döneme girilmesı. 2- Gelişmekte olan piyasalarda, yeni yasal düzenlemeler ve ulus- lararası lcunımlarla bağlantılı ola- rak geliştınlen reformlann, yeni olanaklara kapı açması. 3- Ülkelerde iş yaşamına ilişkın düzenlemelenn değiştirilmesi. Örneğin Orta Avrupa ülkeleri, AB'ye katılımla birlıkte daha re- kabetçı bir pazara kavuşmak içın düzenlemeler yapıyor. Almanya, Fransa ve îspanya gıbı ülkelerde iş gücü kanunlannda değişiklik ya- pılıyor. Çın, kapılannı yabancı sermayeye sonuna kadar açıyor. Serbest ticaret Korumacüık tartışması hıdanaeak Küreselleşmenin meyvelerini bitiren kapitalist ekonomi ve ABD, büyüme açmazını aralamaya çalışacak 2003: Bıçak sırtındabir yılEkonomi Senisi - Ulusötesi şirketlerin iflasıy- la sonuçlanan muhasebe yolsuzluklanndan iş- sizlik ve borsalardaki çöküşe kadar, 2002 yılın- da yaşanan pek çok "küresel darbe", dün- yaekonomisinin 1990'lardanbuyanakur- tancısı olan küresel sistemin son meyve- lerini tükettiğini gösterdi. 2003 yılı, bu yanıyla, lider ekonomilerin ve ka- pitalist dünyanm bıçak sırtında geçireceği bir > yıl olacak. s Dünya ekonomisi, ya bu yıl başlattığı değişim- leri ve yeni yönelim- leri hayata geçire- f rek içine düştüğü açmazı aşacak, ya da ufukta görünen "küresel ekonomik durgunluk'' tehdidi hayata geçecek. lngiliz The Economist dergisi, gelecek yıl ül- ke ekonomileri, dünya ekonomisi, sektörel geli- şim ve teknolojiyle ilgili beklenen gelişmeleri, "2003Yılında Dünya" başlığı altındatopladı. Kü- resel sisteme yönelik desteğini koruyan dergi, gelecek yılı daha iyimser bir bakış açısıyla de- ğerlendirirken, sistem içerisindeki çelişkileri de ortaya koydu. Dergi, 2003 yılmda, ekonomi ve siyasette ana başlıkiann, "Ortadoğu,SavaşvçDurgunluk" ola- cağını belirtti. Uluslararası ticaretteki korumacı önlemlerın, küresel ekonomiyi tehdit ettiğini ifade eden der- gi, gelecek yıl beklenen en büyük çıkışın doğru- dan yabancı sermaye yatınmlannda olacağını ve bu artışın ekonomiyi süriikleyeceğini kaydetti. ABD'deki şirket skandallannın denetim me- kanizmasınm değiştirilmesini ve yargılanma sü- recini koşulladığını hahrlatan dergi, bu değişimin iş dünyası ve yatınmcı üzerindeki güven kaybı- m kısmen gidereceğini dile getirdi. Dergi, Wall Street'in de belirli bir toparlanma içerisine gireceğini belirtti. The Economist, Avrupa Birliğine yeni katıla- cak 10 üyenin, birlikteki değişim zorunluluğunu hareket geçireceği yorumunu yaptı. AB'nin di- ğer ülkelerine göre yoksul ve daha küçük olan ye- ni üyelerin adaptasyonunun zor olacağmm altuıı çizen dergi, Avrupa anayasası konusunda ilerle- me kaydedileceğini söyledi. Dergi, 2003 yılırun en büyük değişiminin ise, moleküler biyotıpla birlıkte teknoloji ala- nında gerçekleşeceğine dikkat çeken dergi, "gen haritasmm tama- men çıkanldığını, 2003 yıhnda in- san hücresinin moleküler yapı- smın değişimi- nin tarbşdacağı- nı" belirterek, 2003'ün bilim çı- laşlı bir değişim yı- lı olacağı öngörü- sünde bulundu. Yeni yılda tarihinin en büyük genişlemesini yaşayacak olan birliğin işi kolay değil AB yeni üyeleri zor hazmedecek ılh nin motoru olan küreselleşmenin, 2003'te, uluslararası ticaretteki korumacı anlayış yüzünden zor zamanlar yaşayacağı bildiriliyor. The Economist, küreselleşme- nin belirsiz ve düzensiz bir hat üzerinde seyretmesini getirecek olan bu sürecin sorumlusunun ise protestolannı yükselten küresel- leşme karşıtlan değil. bizzat "ka- pitalist siyasetçiler" olduğunu be- lırtiyor. "Ekonomik zayıfhk dö- neminde konımaahğın sesini din- leyen politikacılan suçlamak ge- rekB" diyen dergi, "Ekonomik durgunluğun etkilerini ithalat ba- riyerleriniindirerek azaltabilecek güce sahip hükümetler. bu önlem- leri arturarak durgunhığu köriik- lüyorlar" yorumunu dile getiri- yor. Dergi, bu süreçte serbest tica- ret açısından "lekeH" bir geçmişi olan ABD Başkanı George Bush'un büyük bir testten geçe- ceğini söylüyor. Dünya Ticaret Örgütü ile yapılacak yeni dönem görüşmelerinin başını ağntması beklenen Bush'un, daha önce söylediklerinin ve inandıklarrnın arkasında durup durmayacağı merak konusu. Görüşmelerin hem ABD hem de dünya açısın- dan büyük riskler taşıdığı ve bu açıdan 2003'ün kritik bir yıl ola- cağı ifade ediliyor. Hazırlayanlar: MİNE ZEYBEKOĞULLARI, ECE HASIM, SILA ÖZÇELİK • Yeni anayasa ve yeni üyelerin kabulü dışmda, AB'nin 2003 ajandasmın iki diğer önemli konusu, ortak tanm politikası ve sektörel düzenlemelere yönelik müzakereler olacak. IRAK SAVAŞIRİSKÎ Dünyanın •• •• gozu Türkiye'de Türkiye, stratejik konumu nedeniyle dünyanın ilgi odağına yerleşeceği bir döneme giriyor. ABD'nin Irak'a karşı aldığı tavnn, 2003'de Türkiye'yi risk alüna sokacağı vurgulanıyor. Ekonomide toparlanma beklentisine karşdık, borçlann ertelenmesi tehlikesinin devam ettiğine dikkat çekiliyor. 2001'de yaşanan kriz sonrası çöküntünün eşiginden dönen Türkiye ekonomisinde canlanma belirtilerinin görüldüğü, ancak ufuktaki borç geri ödemelerinin sıkıntı yaratmadan atlatılması içın daha fazla parasal desteğe ihtiyaç olduğu ifade ediliyor. Savaş tedirginliğinin. zaten zayıf olan parasal sistemi tehdit edeceği ve turizm gelirlerini gölgeleyebileceğine dikkat çekiliyor. Ote yandan, Avrupa Komisyonu'nun "hazırolunmadığı" yönündeki açıklamalanna rağmen, AB'ye giriş yollannrn kovalanmaya devam edileceği belirtiliyor. Bununla beraber, Türkiye'nin Kıbns üzerindeki kontrolünü sürdürmesirün büyük önem taşıdığına dikkat çekilirken; bu konudaki endişelerinin giderilerek olası bir krizin engelleneceği öngörülüyor. Avrupa Birliği (AB), 2003'ün Mayıs ayında 10 aday ülkenın ka- ülımıyla, coğrafı sınırlannda yüz- de 25, nüfusunda ise yüzde 5'lık bir artış yaşayacak. AB tarihinin en büyük genişlemesi olarak ad- landınlan bu sürecin "hazmının" ise çok zor olacağı ifade ediliyor. Mevcut üyesi 15 olan AB'nin yeni katılımlarla birlikte. uygula- malanru da değiştirmek zorunda kalacağı; çogu fakir ve küçük olan ülkelerin, karar aşamalannda et- kin olmaya alışkın olan büyük ül- keleri rahatsız edeceği belirtiliyor. Anayasal konuma ulaşma yo- lundaki çabalar nedeniyle de ha- reketli bir yıl geçirecek olan The Economist W0RL AB'de, yeni anayasa ile ilgili ça- lışmalann tamamlanmasının 2003 'ün ortalannı bulması bekle- niyor. Tüm üye ülkelerin onaymı alacak bir anayasa hazırlanması amaçlanırken yeni adaylann ta- lepleri ve söz sahibi olmaya dönük girişimlerinin sorun yaratabilece- ği ifade ediliyor. Aday ülkelerin ortak bir dış politika belirlen- mesi, AB'ye vergileri yükseltme yetkisi veril- mesi yönündeki taleple- ri, anayasa çalışmalan- na başkanlık eden eski Fransa Başkanı Valery Giscard d'Estaing tara- fından "çüguıca" bulu- nuyor. Cözler D Estalng de D'Estaing'in takımı- nın, AB'ye yeni güçler kazandırmak kadar, mev- cut işlevlerinin saydam- laşhnlması ve demokra- tikleştirilmesine vurgu yapacak "snurh" bir ana- yasa için baskı yapması bekleniyor. AB'nin 2003 ajandası- nın iki önemli konusu olan yeni anayasa ve yeni üyelerin kabulü dışında, ortak tanm politikası ve sektörel düzenlemelere yönelik müzakerelerde belirleyıciliğini koruya- cak. Oİtak tanm politika- sını daha az "satvurgan ve korumacr hale getirme- ye çalışan AvTupa Komis- yonu; enerji, posta hiz- metleri ve ulaşım sanayi- inin liberalis edihnesi yö- nündeki çabalannın kar- şılığını almayı umuyor. - Borcun ıhracata oranı % • GSYH(%) Latiıı Amerika ışık vermiyor Latin Amerikanın 2003'te en iyi ihtimalle vasat bir sene da- ha geçireceği, en kötü ihti- malle ise 1980'lerde "ka- yıp bir asır"a mal olan borç krizine benzer bir borç batağına saplan- ması bekleniyor. Bir taraftan bölgenin en bü- yük, dünyanın ise dördüncü de- mokrasisi olan Brezilya"nın baş- bakanı Lula da Sflva'nuı resmen gö- reve başlamasının, bölgedeki iki yüz- yıllık "muhafazakâr hegemonyaya" sembolik bir son vereceği; diğer yan- dan "sol"a kayışın, birçok korkudan daha detaylı olacağı ifade ediliyor. Lu- la'nın, Brezilya'nın mali sistemi ko- nusundaki etkinliğini ispatlayabilme- sinin de önemli bir faktör olacağı kay- dediliyor. İyimser bir bakış açısıyla, iki sene- dir etkili olan durgunluğun ardından 2003'te, yüzde 2 ya da 3'lük bir bü- yüme öngörülen bölgede, olası bir "çifte" durgunluğun Meksika'mn he- nüz başlangıç halindeki iyileşmesini daha adım atamadan altüst edeceği ifade ediliyor. Bunun yanı sıra, yavaş bir küresel büyümenin, ihracat fıyatlannda ger- çekleşebilecek bir iyileşmeyi de en- gelleyeceği belirtiliyor. DEFLASYONU ENGELLEMEK ZORUNDA Japonya zoriu dönemeçte Japonya'nın 2003 yılmdaki önceliğinin, özel ya da kamu sektörü borçlannda bir sarsıntı yaratmadan deflasyon konusunda başan sağlamak olacağı vurgulanıyor. Japonya açısından çalkantıh geçeceği belirtilen 2003 yılı, ülkenin önümüzdeki on yıllık dönemdeki yönünü belirleyecek olması açısından da önem kazamyor. Aynca, Japonya Başbakanı Jnnichiro Koizumi ve yapısal reform programının ülkeye getireceklerinin test edileceği, ekonomide gerçek bir ilerleme kaydedilememesi halinde Koizumi'nin işini kaybedeceğine işaret ediliyor. Öte yandan, Japon ekonomisinin en büyük handikapı olarak kabul edilen bankacılık sektörü ile ilgili sorunlara hiç bu kadar kayıtsız kahnmadığınm altı çizilerek, yapılan reformlann 2003'te bu durumun değişmesine ön ayak olacağı belirtiliyor. Deflasyondan bıkan Japonya. halen finansal kınlganlık ve demode ekonomik modeline uyum sağlama mücadelesi veriyor. Fakat Japonya'nın bir çeşit "doku sertleşınesi" nedeniyle yok olacağı türünden görüşlerin yanlış olduğu ve 2003 yılının da bunu göstereceği belirtiliyor. KÜRESEL SERBEST TÎCARETE UYUM Çin 'in gündemi reformlar Hu Jintao'nun başkan seçildiği Çin'de, Dünya Ticaret Örgütü'nün öngördüğü reformlar hayata geçirilmeye devam edecek. Yeni hükumeti bekleyen en önemli ekonomik sorun ise yüksek miktardaki batık kredilerin düzenlenmesi olarak belirtiliyor. Bu kredilerin toplamı, 240 milyar dolar borçlu olan kamu bankalarının toplam aktiflerinin yüzde 30'unu oluşturuyor. Bankacılık sisteminin değişmesi için, hükümetin sorunlann kökten çözümü yolunda kararlı adımlara üıtiyaç duyduğu belirtilirken yapısal reformlar gerçekleştirilmezse, ülkenin uzun süreli bir durgunluk dönemiyle karşı karşıya kalacağı uyansı yapıhyor. 2003 yılı sonuna kadar endüstriyel tarifelerin yüzde 7, tanmsal tarifelerin ise yüzde 14.5'e indinleceği kaydedilen ülkede, bu sayede yabancı yatınmın 60 milyar dolann üstüne çıkması bekleniyor. Öte yandan, kamu teşebbüslerinin iflası ve çiftçileri topraklanndan eden düşük tahıl fiyatİan yüzünden, 2003'te8milyon kişinin işsiz kalacağı belirtiliyor. TOPARLANMA SENE SONUNA ABD 2003 'e kötü başlayacak Derin deflasyon ve durgunluğa yönelik kuvvet- li tahminlenn 2003 'te Amerika için sıkıntı yara- tacağı, ancak gerçeğin "söylem" kadar korkutu- cu olmayacağı belirtiliyor. Yükselen petrol fi- yatlan ve "eşiktekT Irak savaşı ise gerginliği üst noktalara taşıyacak. Paritenin altında da olsa 2003'ün tamamında GSYH'sinde büyüme öngörülen ABD ekonomi- sinin çok derin bir "gerienıe'' yaşanması beklen- miyor. Yine de Amerikalılann "ahşık olduğu'' veya dünyanın geri kalanının, uzun zamandırglo- bal büyümenin mo- toru olan ülkeden Dûnyadaki payı... "nebekkdiği"ıleya- pılacak bir kıyaslama- % nin, 2003'te kötü haber- lerden oluşan bir zincirin de habercisi olacağı ifade ediliyor. Ihracat The Economist"in yorumuna göre, GSYH'sinde gerçek bir durgunluk yaşa- yan Amerika, önümüz- deki seneye kötü başla- yacak. Çok büyük hayal kınklığı yaratacak yılba- şı alışverişi sezonu sonra- sında, Amerikahlann "so- nu yok gibi gözüken" har- cama kapasitelerinin düş- tüğü açığa çıkacak. Hisse senetlerindeki değer kayıp- lan, yükselen işsizlik oranı ve artan borçlar, "en gözde" tüketicileri bile daha fazla tasarrufa zorlayacak. Tüketici harcamalannda- ki düşüşün, borsalardakı mevcut durumu daha da kö- tüleştireceği görüşü, 2003 yı- lı kârlanna yönelik "pembe" tahminlerin gerçekçiliğını kaybedeceğine dönük varsa- yuîılan da güçlendiriyor. Dow Jones Endeksi'nin, 1997'deki se\ayelere düşe- rek yıh 7-8 bin puan ara- . lığında geçirmesi bekle- î nirken yaünmcılann da- -faa aüveıüi uldugu kuı L Milli gelirin sektörel dağılımı I Hizmetler % 71.4 Sanayi %27.3 hükümet bonolanna yöneleceği, bunun da gelir- leri görülmemiş seviyelere indereceği kaydedi- liyor. Ancak tüm bunlara karşın verimlilik ve politi- ka avantajına dikkat çekilen ABD'nin, tüm bu olumsuzluklann üstesinden geleceği belirtiliyor. Ekonomideki karamsar tablonun içinde, şirket- lerin verimlüiklerini arrnrdıklan, bundan en bü- yük faydayı çalışanlann sağladıgı ifade edüirken diğer durgunluk dönemlerinin tersine tasarruf gelirlerinin artmış olmasının tüketimde çöküş ih- timalini zayıflattığı belirtiliyor. Aynca, ABD yö- netiminin ülkedeki çöküşe seyirci kalmayıp ge- rekli önlemleri alacağının aşikâr olmasının, ül- kenin geleceği hakkında iyimser olmayı kolay- laştırdığı dile getiriliyor. Liberya'da yaşanılamayacak Irak ve Nepal gibi potansiyel felaket bölgelerini bile geri- de bırakarak "yaşa- nacak en kötü yer" olarak seçilen Liber- ya'da, Afrika'nın bi- le altında seyreden yaşam standartlan- nın, 2003 yılında da- ha da kötüleşeceği belirtiliyor. 7 yıl süren iç savaş neticesinde zaten çok düşük olan üretim kapasitesi daha da düşen Liberya'nın geri ödeme yapama- yacağından IMF'den borç alabilme şansı- nın da olmadığı vur- gulanıyor. 2003 yı- lında GSYÎH'de yüz- de 8Tik bir azalma beklenirken, nüfusta yaşanacak bir artışla beraber, kişi başına düşen refahın da hız- lı bir düşüş yaşayaca- ğı ifade ediliyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear