Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 9 OCAK 2002 ÇARŞAMBA
HABERLER
Kemal Derviş
yılın bakanı
• Haber Merkezi -
Ingiltere'nin saygın
ekonomi gazetelerinden
Financial Times'ın
çıkardığı sektör dergısi
The Banker, ekonomiden
sorumiu Devlet Bakanı
Kemal Derviş 'i dünyada
yılın bakanı seçti. The
Banker, Bakan Derviş'i
52 ülkenin ekonomi
bakanlan arasında yaptığı
değerlendırme sonucu
yılın bakanı olarak
gösterdi. Dergide aynca
Derviş'le yapılan bir
röportaj da yayımlandı.
Yeni Şafak'a
baskm kmandı
• Istanbul Haber Servisi
- Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti. 7 Ocak'ta Yeni
Şafak gazetesine yapılan
polis baskınını kınadı.
Cemiyet tarafından
yapılan açıklamada, yasal
bir dayanağı olmadan bir
yaym kuruluşuna baskın
düzenlenmesinin, halkın
gerçekleri öğrenme
hakkına saldın olduğu
belirtildi.
Vurgun'a ihbap
yağıyor
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
'Vurgun' operasyonu
nedenıyle MHP'lı Koray
Aydın hakkında kurulan
Meclis soruşturma
komisyonuna ıhbar
yağıyor. Komısyonun
dünkü toplantısında iddia
sahibi olarak AKP Grup
Başkanvekili Mehmet Ali
Şahin dinlendi.
Komisyonda, operasyon
kapsammdaki siyasi ve
bürokratik bağlantılan
anlatan Şahin.
iddianamenin en önemli
kanıt olduğunu, bunun
dışında delili
bulunmadığını söyledi.
Alınan bilgiye göre
toplantıda, komisyon
üyelerine gelen imzasız
ihbar mektuplan da
değerlendirildi ve dikkate
alınması karan alındı.
Sezer, bir
mahkûmu affetti
• ANKARA (AA)-
Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer, hükümlü
Ramazan Çiçek'in kalan
cezasını kaldırdı.
Cumhurbaşkanlığı Basın
Merkezi'nden dün
yapılan açıklamada,
Cumhurbaşkanı Sezer'in
Adli Tıp Kurumu'nca
saptanan sürekli hastalığı
nedeniyle, hükümlü
Ramazan Çiçek'in kalan
cezasını anayasanın 104.
maddesi uyannca
kaldırdjğı bildirildi.
Eceyrt-Cem
görüşmesi
• ANKARA (AA)-
Başbakan Bülent Ecevıt,
Dışişleri Bakanı tsmail
Cem'i dün kabul ederek
bir süre görüştü.
Başbakanlık Merkez
Büıası'nda basına kapalı
gerçekleşen görüşme,
yaklaşık 2 saat sürdü.
Başbakan Ecevit'in 14-
18Ocak2002
tarihlerinde ABDye
yapacağı ziyaretin ele
alındığı görüşmede,
Dışişleri Bakanlığı
Müsteşan Lğur Ziyal de
hazır bulundu.
Rus Nrmasmdan
başvuru
• MOSKOVA(AA)-
Rusya'nın önde gelen
petrol firmalanndan
Yukos. Bakû-Tiflis-
Ceyhan petrol boru
harnnın inşaatına katılma
talebiyle başvuruda
bulundu. ınterfaks'ın
haberine göre Yukos, bu
amaçla Azerbaycan'uı
resmi petrol şirkeri
SOCAR'a geçen ay bir
mektup gönderdi.
SOCAR kaynaklanna
göre Yukos, firmanın
durumunun istikrarlı
olduğuna dair güvence
verdi ve projede sahip
olacağı payı fınanse
etmeye hazır olduğunu
belirtti.
Gözaltma alınan Prof. Dr. Erdoğan Alkin 'Kılıçbalığı'm değerlendirdi:
Operasyon siyasetkokuyorYAVUZBARLAS
Kılıçbalığı operasyonu
kapsamında ünlü bankacı-
lar için savcılık, "ammet",
"görevi suiistimaT ve " gö-
revi kötiiyekuflanma" suç-
lanyla soruşrurma başlattı.
"Kıhçbanğr adı verilen
operasyonla Emlakbank
yönetiminde bulunan bir
dizi bürokrat hakkında,
1996 ile 1999 yıllan arasın-
daki faaliyetlerine ilişkin
Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer'e baglı Dev-
let Denetleme Kurulu
(DDK) suç duyurusunda
bulunmuşru. Eğer DDK
suç duyurusunda bulun-
masaydı konu olan davalar
zamanaşımına uğrayıp dosyalar ka-
patılacaktı. 4616 sayılı erteleme ve af
kanununa göre 23 Nisan 1999 'dan ön-
cesini kapsayan söz konusu suçlardan
görevi suiistimal ve kötüye kullanma
suçlannın af kapsamında görülmesi
halinde bu suçlara ilişkin dava açıla-
mayacak. Dava açılması halinde ıse sa-
ruklar hakkında en az 5 yıllık ertele-
me karan çıkabilecek. Emlakbanklı
yöneticilerinin söz konusu suçlan er-
teleme süresi içinde yaşadıklan göz
önünde bulundurulursa tekrar işleme-
Kılıçbalığı operasyonu
Deliller henüz toplanmamış
İstanbul Haber Servisi - Emlak Bankası'ndan,
çok sayıda şirkete usulsüz krediler verildiği
iddiasuıa ilişkin gözalnna alınan 27 kişinin
"deüllerin toplananıaması ve gözalü süresinin
dolmasT nedenıyle savcılık tarafindan önceki
gece serbest bırakılmasının ardından dün
kendüiğinden savcılığa gelen 4 banka yöneticisi
ve gözaltına ahnan 2 yönetici de ifadelerinin
alınmasının ardından serbest bırakıldı. istanbul
Mali Şube Müdürlüğü'nde sorgulanan eski
Emlak Bankası Genel Müdürü Erdin An'nın da
aralannda bulunduğu 27 kişi, Şişli Adliyesi'ne
getinlmelennın ardından Cumhuriyet savcılan
Altan Günaydın, Mecit Ceyian ve Nibat Aygün
tarafindan yaklaşık 4.5 saat sorgulandı.
27 kişinin henüz deliller toplanrnadığı ve gözaltı
süresi olan 24 saatin dolması sebebiyle serbest
bırakıldıkları, çağnldıklannda gelmeleri için
imza alındığı öğrenildi. Aynca savcı Günaydın,
dün kendüiğinden gelen bankanın eski merkez
ve şube yöneticilerinden Fahrettin Doğan.
Ozcan Atalay. Hüseyin Mızrak ve tbrahim
Levent Dalgün ile yine polis tarafindan gözaitına
alınarak savcılığa getirilen Ethem Da\ran ve
TayyarCebernıfun ifadelerine başvurdu. Savcı
Günaydın, "znamet" suçundan ifadelerini aldığı
Doğan, Atalay, Mızrak, Dalgün, Davran ve
Ceberrut'u, daha sonra serbest bıraktı.
dikleri takdirde ise haklanndaki dava-
lar düşmüş olacak.
'Siyasi unsur kokuyor'
istanbul Emniyet Müdürlüğü Mali
Şube polisleri önceki gün Emlak Ban-
kası'nın eski yönetim merkezine ope-
rasyon düzenleyerek bir yığın evraka
el koydu. Emlakbanktan özellikle de-
nizcilik sektörüne toplamı 323 mil-
yon dolara varan usulsüz kredi kul-
landırdığı iddia edilenler Şişli Cum-
hunyet Savcılığı'nın talimatı üzerine
sorguya ahnmıştı.
Emniyetteki sorguyu Cumhuriyet'e
değerlendiren, istanbul Ünıversitesi
Öğretim Üyesi Prof. Erdoğan Alkin,
"Soruşturmalarsiyasi unsurkokuyor"
diye konuştu. Eski yönetim kurulu
üyesi Alldn şöyle devam etti:
"7.5 yıl önce onaylanan 350 bin do-
larlık bir kredi için sorgulama gereği
duyuklu. Oysa ben görevden aynldık-
tan 2.5 yıl sonra söz konusu denizcilik
fîrmasma kredi kuilandınlnuştı. Dola-
yısıyiadönemimdışında gerçekleşen bir
olay nedeniyle sorgulan-
dığımı düşünüyorum."
Sermaye Piyasası Ku-
rulu üyesi Erdal Batmaz
ıse esİd Emlakbank Ge-
nel Müdür Yarduncıhğı
döneminde Özden Deniz-
cilik'e kullandınlan 1.6
milyon dolarlık kredi ne-
deniyle sorguya alındığı-
nı söyledi. Kredi için ek te-
minat isteğinde bulunduk-
larını söyleyen Batmaz
kredi onaylandığında gö-
revde olmadığuu söyledi.
An'nın cezası
Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezere bağlı Dev-
let Denetleme Kurulu'nun
suç duyurusu üzerine gö-
zaltına alınan Emlakbank Eski Genel
Müdürü Erdin An'nın, "Görevi su-
iistimal" ve "Zimmet" suçlamasıyla
Ocak 2000 "de Başbakanlık Teftiş Ku-
rulu'nca memuriyetten men edildiği
ortaya çıktı.
Arı'nın yürütmenin durdurulması-
na ilişkin Danıştay'a yaptığı başvuru-
nun ise olumsuz sonuçlanarak, kesin-
leştiği öğrenildi. Danıştay'ın "Memu-
riyetten Men"e ilişkin Aralık 2001 'de
verdiği karar dün Başbakanlık Teftiş
Kurulu'na bildirildi.
Sosyal Demokrasi Platformu
îzmir'den solda
yeni parti için
destek çağnsı
İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Solda ye-
ni oluşum için Izmir'den
çağn yapıldı. Türkiye'nin
içinde bulunduğu olum-
suz koşullann, çağdaş
anlamda sosyal demok-
rat bir partiye gereksi-
nim duyulduğunu ortaya
koyduğunu sa\Tinan Iz-
mir Sosyal Demokrasi
Platformu üyeleri, temel
ideolojik aynmlar dışın-
da, kapsayıcı tek birpar-
ti kuruluşuna destek ve-
riünesini ıstedıler.
Aralannda Flkret Do-
ğan, Enin Önen. Sinan
An, Vekta Varnah, Sevün
Kirpiksiz, Cevdet Tüm-
türk, Erol Ayna. Osman
Ozgüven, Hilmi Değir-
menci. Devrim Gencer,
MehmetEriş,VeysdGür-
su,Erkan Büyükkaya ve
MustafaMoroğhTnun da
bulunduğu platform üye-
leri, mevcut siyasi parti-
lere ve siyasetçilere du-
yulan güvenin dibe vur-
duğu bir ortamda çok sa-
yıda yeni parti kurma gi-
rişimi olduğuna dikkat
çektiler.
Erdal tnö'nü öncülü-
ğünde sürdürülen 'solda
yeni oluşum' çahşmala-
nnın toplumda iyimser
bir bekleyişe yol açtığı-
nı savunan platform üye-
leri, tnönü'nün vazgeç-
mesinin ise böyle bir par-
tiye duyulan gereksini-
mi ortadan kaldırmadığı-
nı vurguladılar.
Çağnda, toplumdaki
"yeni yüzler" beklentı-
sinin, tecrübelı ve şaibe-
siz siyasetçileri yeni olu-
şumda dışarda bırakmak
anlamına gelmemesi ge-
rektiği de vurgulanarak
şu görüslere yer verildi:
"Solda oluşturulacakye-
ni bir partinin. özeffikle ve
öncelikle kamu varannı
gözeten ve etik değerleri
öne çıkaran bir siyaset
anlayış fartanı ortava ko\-
masıgerekir.Yenisol par-
ti, yerel öğekri ve ulusal
değerleri önemsemekle
biıükte. Baülı anlamda
sosyal demokrasiyi be-
nimsemelidir. Yani ulu-
sal duyariılıklan gözet-
meB ama evrensel norm-
lardanvazgeçmemefidir.
Yenisolparti geçmişere-
feransla veya kutsaüık-
lar atfedilmiş kavTamlar
üzerinden siyaset yap-
maktan çok çözüm üre-
up uyguianabiirprojeler-
le toplumun önüne bir
gelecek tasarunı sunabi-
len siyaset anla>ışını be-
nimsemelidir. Böyle bir
oluşuma,temel ideolojik
aynmlar dışında, birleş-
tirici öğeleri öne çıkara-
rak, kapsayiatek bir par-
ti kuruluşunu kolayiaşö-
na girişimJeredestekolu-
narak katkı yapabflece-
ğinıizi düşünüyoruz."
Gazeteci Metin Göktepe'nin gözaltuıda öldürülüşünün 6. yddönümünde mezan basmda düzenlenen törende
konuşan annesi fadimc Cöktepe " Metin i öldürdüler ama Metin'ler ölmedi, hepiniz birer Metin'siniz'" dedi.
G^öktepe törenle anıldı
İstanbul Haber Servisi - Gözaltında polis tarafin-
dan öldürülen gazeteci Metin Göktepe, ölümünün
6. yılında mezan başında düzenlenen törenle anıl-
dı. Göktepe'nin annesi FadimeGöktepe, "Metin'iöl-
dürdüleramaMetinierölmedi,hepinizbirerMetinia-
niz" dedi.
Alibeyköy Spor Salonu'nda 6 yıl önce öldürü-
len Göktepe'nin Esenler Mezarlığı'ndaki mezan ba-
şında gerçekJeştirilen anma törenine, Günlük Ev-
rensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni thsan Ça-
ralan, Emeğin Partisi (EMEP) istanbul Örgüfü
Başkanı Mehmet Kıbçarslan, Çağdaş Gazeteciler
Derneği (ÇGD) İstanbul Şube Başkanı Banş Yar-
kadaş, EvTensel gazetesi çalışanlan, meslektaşla-
n, ailesi ve yakınlan katıldı. Anma töreni nedeniy-
le polis tarafindan mezarlık çevresinde geniş gü-
venlik önlemi aluurken mezarlığuı yanındaki üst-
geçide maskeli keskin nişancüar yerleştirildi. Gök-
tepe'nin mezan başında üzerinde "tnadma hepimiz
birerMetin'iz" yazılı pankart açan ve Göktepe'nin
resimlerini taşıyan yaklaşık 50 kişilik grup, "Ana-
larm öfkesi katiDeriboğacak", "Metin'leröhnez,Ev-
rensel susmaz" ve "OHAL'e havır, Evrensd'e öz-
gürlük" sloganlan attı.
Fadime Göktepe, 67 yaşında ohnasına karşın hiç
usanmadan Göktepe'yi öldüren polislerin yargılan-
dığı tüm da^lara gittiğinı belirterek, "Ben bundan
sonra da usanmayacağım, siz de usanmaym. Binkr-
ceMetin'lervar, Metin'ler sağv« beni bırakmadüar"
diye konuştu. Ihsan Çaralan da Metin Göktepe'nin
emek mücadelesinin, emeğin hakkını savunmanın,
basın özgürlüğünü savunmakla aynı şey olduğunu
düşünen bir gazeteci olduğunu söyledi. Çaralan,
Göktepe'nin öldürülmesinin ardından Türkiye'de
basın özgürlüğü davasına sahip çıkıldığı yülar ya-
şandığını belirterek,"Metin Göktepe'nin öldürülrne-
sinden sonra, gazetedfiğin asfanda bir özgürlük mü-
cadelesi olduğunu anladık. Emek, demokrasi ve öz-
gürlük mücadefcsi ilerleyecekse Metin'lerin çoğal-
masrvia ilerleyecek" dedi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
Görüntülü medyamızın
önemli haber unsurlanndan bi-
risidir travestiler. Önceki gece
TV kanallanndan seyrettiğimiz
travesti manzaralan. acaba baş-
ka ülkelerde de yaşanıyor mu
diye merak ettim. Örneğin iki yıl
kaldığımız Almanya'da bir gün
bile böyle bir görüntüyle karşı-
laşmadık. Neydi bu görüntü?
Öfke ve hınç içındeki travesti-
ler, üzerlerine gelen polisleri
tehdit ediyor ve boğazlarınaji-
let dayayarak çevreye korku
salıyorlardı.
Türkiye'de polise bu kadar
korkusuzca karşı gelen başka
bir insan topluluğuna şimdiye
kadar rastlamadım. Polise pu-
su kuruluyor, suikastlar yapılı-
yor. Travestilerinki daha bir açık-
tan ve daha büyük bir eziyeti gö-
ze almayı gerektiriyor. Polise
bu kadar sert karşı koyanın,
bunun sonuçlarına da katlana-
cak kadargözü kara olması ge-
rekiyor.
Gelelim olaya: Büyük gaze-
teler. bu olayı "Travesti teröriı"
başlığıyla verdiler. Gerçekten
TV'lerdeki görüntülertam anla-
mıyla bir dehşet havasını yan-
Travesti Terörünün Fotoğrafı
srtıyordu. Haberegöre: Dört tra-
vesti, bir cep telefonu dükkânın-
dan dört cep telefonu çalmaya
kalkışmıştı. Polis, böyle bir ih-
bar almıştı. Ardından başlayan
kovalamaca sonucundatraves-
tiler köprüde kıstırılmışlardı.
Bizler köprü sahnesini izledik.
TV kameraları ve gazeteciler
oraya nasıl yetişmişlerdi? Tra-
vestilerin kapkaççı olduğu he-
men nasıl anlaşılmıştı? Bunlar
kafalara takılan ilk sorular. Tra-
vestiler polislere karşı neden
bu kadar hınç içindeydiler? Bu
da başka bir soru.
Aslında belki de asıl soru bu.
Neden travestiler bu kadar hınç-
lı ve korkusuzlar? Bu soru, şu
andayaşadığımız birortamı da
yansıtmıyormu? Birinci neden,
toplumsal gerilim ve çaresizlik
diyebiliriz. Herkeste birbirine
karşı büyük bir öfke var. Anın-
da patlayabilecek bir gerilim
ortamında yaşıyoruz. Farklılık
anında büyük kavgalara ve ay-
rılıklara neden oluyor.
TV'lerdeki tartışma program-
lanna bakarak durumu anlaya-
biliriz. En çok dövüştüren prog-
ram, en çok izleyiciyi topluyor.
Onun için programcı bagırıyor:
"Hani acı, acıyı anlat, acıyı..."
Travestilerin durumu ise bu ge-
rilim ortamında daha da özel.
•••
Travestiler, farklılığın her an
düşmanlığa dönüşebildiği bu
toplumun en marjinal gruplann-
dan birisi. Toplum onlan farklı
olduğu için aşağılıyor, itiyorka-
kıyor. Kendine benzemeyen her
şeyi reddeden ve ezmeye ça-
lışan çoğunluğun en çok tepki
gösterdiği azınlıklardan birisi
travestiler.
Travesti bu dışlanmışlığın acı-
sını, yalnızlığını, çaresizliğini ya-
şıyor. içinde büyük bir öfke ve
kin birikiyor. Yaşamak ve ayak-
ta kalabilmek için vahşileşiyor.
saldırganlaşıyor. Kendinı koru-
mak için olağanüstü bir cesa-
ret edinmeye başlıyor.
• • •
Polise bu öfke neden, soru-
suna da buradan yola çıkarak
bir cevap bulabiliriz. Hortum
Süleyman'ı hatırlıyor musu-
nuz? Eşcinselleri ve travestile-
ri hortumla döven komiseri. So-
nuçta ne oldu. Hortum Süley-
man görevine devam ediyor.
Devlet de, gazetecilerin bir kıs-
mı da ona sahip çıktı. Onun er-
kek, yiğit bir polis şefi olduğu
söylendi. Video görüntülerinde
hortumla insan döven şef, bu
sahiplenmeyle mesleğini sürdü-
rüyor.
Toplumun bu kadar dışladı-
ğı insanlara, polisin iyi davran-
dığınr düşünebliir miyiz? Tra-
vesti elinde falçata, bıçak ne-
den etrafa saldırıyor? Bunların
hepsinin ruh hastası olduğu
söylenebilir mi? Evet, toplum-
sal dışlanmışlık, bu insanlarda
kaçınılmaz olarak ruhi sarsıntı
yaratıyordur. Bu kadar saldır-
ganlık, ancak benzer bir baskı
ve acımasızlığa tepki olarak ge-
lişebilir.
• • •
Travestilerde uç noktada or-
taya çıkan bu gerilim, bir top-
lumsal fotoğrafın marjinal kare-
lerinden birisi olmasına rağmen
bir toplumsal gerçeği de yan-
srtmıyor mu? "Ben farklıyım" di-
yen her sese karşı bağnaz bir
kültürün içinde travestilerin de
bu hale gelmesi normal değil
mi? Manzara normal değil, ama
bu ortam içinde normal diyebi-
liyoruz.
Büyük bir toplumsal cinnet
yaşıyoruz. Cezaevlerinde her
gün ölüm orucunda insanlar
ölüyor. Toplumun bir kesimi, bu
gerçeği görmek bile istemiyor.
Bir kesim oh olsun diyor. Dini,
etnik kökeni, mezhebi, cinsel
tercihleri, siyasi görüşleri, hat-
ta yaşı farklı olanı bile tehlikeli
gören bir sistem yarattık.
Şimdi bu sistemin cinnet nok-
tasına gelmiş uçlarını seyredi-
yoruz. Bu ruh halimiz düzel-
mezse, benzer bir cinnet hali-
nin tüm topluma yayılmasını da
önleyemeyiz.
Not: PınarSelek, "Maskeler,
Süvariler, Gacılar" (Aykın Yayın-
lar) kitabında travestilerin dra-
mını gözlemlerine dayanarak
aktarıyor.
GLOBALpOLtTtKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOGLU
'Europhoria'
1999'dan beri "sanal" alanda yaşayan Euro (E),
geçen hafta, Italya'da, hükümetteki diğer bakanlan
Euro'ya karşı gönülsüzlükle suçlayan Dışişleri Baka-
nı Ruggiero'nun, görevinden alınması (olay, Le Mon-
de ve Le Nouvel L'Observateur'e göre Italya'nın
uluslararası prestijini çok sarstı) dışında, önemli bir
sorunla karşılaşmadan, "gerçek" paraya dönüstü. Şim-
di, Roma Imparatorluğu'ndan bu yana ilk kez Avru-
pa'nın 12 ülkesinde, günlük alışverişlerde aynı para
kullanılacak. Avrupa Merkez Bankası guvemörü Du-
isenberg memnuniyetini "Avrupalılar tarihsel bir
köprüden geçiyorlar" sözleriyle dile getirildi. Yeni
bir sözcük de türedi, bu sevinçli havayı betimlemek
için: "Europhoria".
Bu "europhoria" bizi ilgilendirmiyor, oyüzden Du-
tsenberg'in "köprüden geçmek" tanımlamasına eği-
lelim. Gerçekten de, birortak para birimini kullanma-
ya başlamak, vanlan bir duraktan daha çok, olduk-
ça sallantılı, istikrarsız bir köprüye benziyor. Bu köp-
rünün üzerinde uzun süre kalmak olanaklı değil. An-
cak, buradan nereye, nasıl geçileceği de henüz be-
lirginleşemedi.
Bir para, çok sayıda ekonomi
Ortak para birimine geçiş süreci, geçen yıllarda so-
runsuz ilerledi. Avrupa'da ekonomik bir bahar hava-
sı vardı, işsizlik azalıyor, ekonomiler büyüyordu, enf-
lasyon tehlikesi yoktu. Ancak geçen yılın ikinci yan-
sında bu hava bozmaya, bir ekonomik durgunluk, baş-
ta Almanya olmak üzere Euro bölgesi ülkelerini et-
kisi altına almaya başladı. Böylece de, Euro bölge-
sinin, "gerçeği" de tekrar kendini göstermeye baş-
ladı: Euro bölgesinin tek bir para birimi var, ama
tek bir ekonomisi yok! Ortak para birimi ve serbest
ticaretin Euro ülkelerinin ekonomileri arasında bir
benzeşim yaratacaklan varsayılmıştı. Bu benzeşim
henüz gerçekleşmedi. Bu koşullarda, bir ekonomik
durgunîuğun, farklı gelişmişlik düzeylerindekj ülke-
leri de, farklı şiddette etkilemesi kaçınılmaz. Böyle bir
ülkeler grubunda tek bir faiz ve para politikası uygu-
lanabilir mi? Örneğin, halen bir resesyonun eşiğin-
de duran, Almanya açısından faizlerin daha da dü-
sürülmesi gerekebilir, yüzde 2.8'lik bir hızla büyüyen
Ispanya için böyle bir gereksinim olmayabilir, büyü-
me hızı yüzde 6.5 olan Trlanda ise faizlerin daha faz-
la düşürülmesini istemeyebilir. Resesyon başladı-
ğında, "istikrar paktına" uymak adına, kamu har-
camalan arttırılmaz, vergiler yeniden düzenlenmez,
üretim ve talep desteklenmezse, salt emek maliyet-
lerini düşürmeye çalışarak (Avrupa'daki sendikal
hareketin gücü de göz önüne alındığında ve hele bu
yıl olduğu gibi Almanya ve Fransa'nın gündemine se-
çimler varsa) yeniden büyümeye geçilebilir mi?
Bir de Avrupa Merkez Bankası nın (AMB) karar
mekanızması, Başkanlar Konseyi sorunu var. Paiz
ve para politikasını saptayan Konsey, üye ülkelerin
MB başkanlarından oluşuyor. Her üye ülkenin MB
başkanının birinci görevi ise kendi ülkesinin ekono-
misine sahip çıkmak. Derin bir resesyon, başkanlar
konseyini uyumsuzluğa itip işlemez hale getirebilir.
Ya da piyasalarda bu yönde bir beklenti/izlenim olu-
şabilir. Bu koşullarda Euro'yu korumak çok zorlaşa-
bilir. Üstelik 2004 yılından sonra, yeni katılımlaria bir-
likte bu sorun daha da ağıriaşacak. Almanya, Fran-
sa ve Italya, AMB konseyinde azınlıkta kalmayı haz-
medebileceklermi? Istemedikleri bir karar çıkarsane
olacak? Yeni katılacaklann, daha çok Almanya'nın
tarihsel ve ekonomik etki alanındaki Orta ve Doğu
Avrupa ülkeleri olması, Fransa ve Italya'da, ciddi
kaygılara neden oluyor. Azgelişmiş bir güney bölge-
sine sahip Italya ise Avrupa gelişme fonlannı, bu ye-
ni gelenlerie bölüşmek zorunda kalacağı için geniş-
leme konusunda isteksiz.
Sorunlu bir jeopolitik
Diğer taraftan Euro (Avrupa ülkeleri liderteri 2004
zırvesıne kadar bir siyasi reform projesi, bir tür ana-
yasa hazıriayabilirler mi bilinmez ama) ister istemez
gündeme siyasi anlamda bir Avrupa Birliği sorunu-
nu da getiriyor. Bu yönde her adımın dünya jeopoli-
tiğinde sarsıcı etkiler yaratması kaçınılmaz. Nitekim
bu siyasi adımlann olası biçimi ve karşı karşıya ge-
leceği güçler üzerine düşünen kimi gözlemciler,
ABD'nin son yıllarda özellikle de 11 Eylül'den sonra
artan askeri etkinliğini de göz önüne alarak, dünya-
da kınlgan bir jeopolitik dengenin oluşmaya başla-
dığını düşünüyorlar(Pfaff, International Herald Tri-
bune, 05/01). Çünkü, Avrupa'nın toplam ekonomik
gücü, ABD'den büyük ve bu gücün nasıl bir siyasi
askeri ıradeye dönüşeceği, hatta dönüşüp dönüşe-
meyeceği bile, henüz beili değil.
Tarih, her paranın yaşayabilmesi için arkasında si-
yasi/askeri bir destek olması gerektiğini söylüyor
ama, Almanya ve Fransa tarafindan desteklenen si-
yasi birlik düşüncesine, Avrupa içinden önemli iti-
razlar var. Ingiltere tüm Avrupa'yı temsil edecek bir
siyasi oluşuma karşı. Italyan Başbakanı Beriusco-
ni de siyasi birlik konusunda isteksiz. Frankfurter
Allgemeine Zeitung'da Karl-Peter Scvvartz im-
zalı bir yorumun işaret ettiği gibi, birliğe katılacak
Doğu Avrupa ülkelerinde, ulusal bilinç çok güçlü ve
siyasi birlik projesi kuşkuyla karşılanıyor (04/01). Si-
yasi birlik projesine karşı olan ülkelerin ise, Ömeğin
Füze Kalkanı Projesi, Kyoto Protokolü gibi ulus-
lararası konularda Avrupa'dan (Almanya, Fransa)
çok ABD'ye yakın bir tutum almalan da bir rastlantı
olmasa gerek...
Lale Colak hastanede öldü
Yeni yılda ölüm
orucuna 3. kurban
İstanbul HaberServi-
si - Tecridin kaldınlma-
sı talebinde sıkışan ölüm
orucu eyleminde ölüm-
lerpeş peşe gelmeye baş-
ladı. 222 gün süren ölüm
orucunun ardından tah-
liye edilen Lale Çolak
(27), dün tedavi gördü-
ğü îstanbul Tıp Fakül-
tesi Hastanesi'nde yaşa-
mını yitirdi. Çolak' ın
ölümüyle yeni yılın ilk
günlerinde hayatını kay-
bedenlerin sayısı 3'e,
ölüm orucu eyleminde
yaşamlannı yitirenlerin
sayısı da 85'eulaştı.
Sıvas'ta 1975yıluıda
doğan Lale Çolak, Tür-
kiye Öıtilalci Komünist-
ler Birliği (TÎKB)dava-
sı tutuklusu olarak 18
gün öncesine kadar ce-
zaevinde bulunuyordu.
Hayata Dönüş operas-
yonu sırasında Ümrani-
ye Cezaevi'nde bulunan
Çolak, daha sonra Kar-
tal Özel Tip Cezaevi'ne
nakledildi. 4. ekipte yer
alarak 27 Mayıs 2001
günü ölüm orucuna baş-
layan Çolak'ın, "bacak-
ta,beWeağnlar,anemive
gözkrde hipenitide bağ-
lı dışanfiriamışbk''gibi
sağhk sorunlan bulunu-
yordu.
Durumunun ağırlaş-
ması üzerine Bayrampa-
şa Cezaevi içerisindeki
Sağmalcüar Devlet Has-
tanesi'ne kaldınlan La-
le Çolak, 21 Aralık 2001
günü tahliye edildi.