23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 OCAK 2002 CUMA CUMHURİYET SAYFA ROPORTAJ GÜNÜN ADAMI TURHAN SELÇUK KARAKTERİ K^RAKTERSİZLDC ÖLAN GÖZLÜKLÜ SAMİ'NİN HARİKULADE KIVIRTMALARI KtMDİMi TÜK PERPENİM YE.RU N/ ı CAM MtA -• ÛVKIA. (ŞTE DSP'den ihraç edilen Rıdvan Budak'a göre Başbakan Bülent Ecevit eski Ecevit değil Bu birhukuk savaşıMİYASEİUKNUR Son genel seçimlere az bir süre ka- la daha önce PM üyeliği yaptığı CHP'den aynlan ve DSP'ye trans- fer olan eski DlSK Genel Başkanı Rıdvan Budak, kamuoyunu şaşırt- mıştı. Bülent Ecevit'in çağnsı üze- ^ = = = = _ rine DSP'den milletvekili seçilerek parlamentoya giren Budak, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeti ile görüşmesiy- le seçmeni ikinci kez şaşırttı. Fakat asıl şaş- kınlık, sıkı bir örgüt disıplinine sahip DSP'de hükümeti sık sık eleştirmesiyle yaşandı. Bu- dak' ı ızleyenler u Bakahm parti Budak'a da- ha ne kadar katlanacak" sonısuna yanıt arar- ken bekJenen gelişme oldu ve partiden ihraç edildi. Budak'la DSP'deki günlerini konuş- tuk. - Arjantin'deki olayiar önce Arjantin hükfi- mctinin başını yaktL sonra da sizin. Bir gaze- tede Arjantin'le ilgüi bir değerlendinne yapü- nrz ve partinizden ihraç edildiniz. Başbakan si- zi bölücülükle suçladL Bu suçlamaya ne diyor- sunuz? Budak: Burada bölücülükten kasıt, 'parti bü- tünlüğünü böbne' anlamında kullanılıyor. Li- derlerin en önem verdikleri şey, partilerinin var- lığından çok, kendi liderlik varlıklannı, güç- lerini sürdürebilmeleridir. Liderlerin, özgür- ce düşüncesini ifade eden milletvekili yerine kapıkullarını tercih ettiği bir gerçek. Millet- vekillerinin çoğu liderlerinin yaptığını onay- layarak bu terimleri kullanmamıza bizi mec- bur kılıyorlar. Ama ben iddia ediyorum. DSP milletvekilleri arasında bir oylama yapılırsa bü- yük çoğunluk benim ihraç edilmemi onayla- maz. Vekll olamayacak Insanlar var - O\lama gizli yapıhrsa tabii? Budak: Evet evet. Niçin karşı çıkarlar onu da söyleyeyim. Sayın Ecevit'e millervekille- rinin büyük bir kısmının minnet borcu var. Çünkü hıç milletvekili olamayacak insanlan millervekili yaptı. Ama buna karşın biliyorlar ki. doğru bildiğini söyleyen arkadaşlan da bu partiye gerekli. Benim DSP'ye gidişim bir ideolojik nedenden kaynaklanmıyordu. - Ashnda DSP'ye gidişinizde büyükbir sürp- rizdi? Budak: Sürprizdi tabii. Maalesef CHP yö- netimi o dönemde demokratik kitle örgütle- riyle olumlu bir işbirliği sergileyemedi. Bu konuda kendilerini çok da uyardık. Sayın Ecevit de son derece nazik bir şekilde bir da- vette bulundu. Tabii ben partiye girerken Mec- lis Grubu'nda yaptığım konuşmada, 'Bengel- diğim yeri unutnıam. ben çalışan kesimin için- den geüyorum ve görüşlerimi, önerilerimi söy- krim. Kabul görürse mutlu olurum. Kabul görmezse kranam. küsmem, partimi de terket- mem' dedim. Ben bu sözlerimin arkasındayım. Ben DSP'de bir hukuk mücadelesi veriyorum. Bu parti kimseye babasından miras kalmadı, ldmsenin tapulu malı değildir. Onun için 'at- üm, çıkardun' deme şansınız yoktur. Özelleştirme konusunda, kamu emekçileri- ne toplusözleşme hakkının verihnesi konu- sunda verilen sözlerin tam tersi yapıldı. Ece- vit'le baş başa birçok kez konuşup önerileri- mi söyledim, yararlandığım ve gereğini yapa- cağını söyledi. Yaşanan bu olumsuz tabloya DtSK eski Genel Başkanı Rıdvan Budak se- yirci mi kalacak. - Siz daha önce de partinize ters gelecek şey- ler söylediniz. Mesela bir ara rejim uyarmız var- dL Ecevit kıznuşü. DSP'de demokrasi olmadı- ^nı, Rahşan Ecevit'in partiyi bırakması gerek- tiğini söylediniz. Ecevit bunlara ahnganhkgös- termedi de neden son konuşmanıza ahndı? Budak: Bu seferki hadısenin sebebı, DSP'nin Meclis Grubu'nda son yapılan seçimlerdir. Genel merkez her zamanki gibi kimlerin grup yönetimine seçileceğini önceden belirlemiş ve millervekillerinin imzasına açmıştı. Oyla- ma yapıldı ve muhalif adaylara 26 ile 40 ara- sında oy çıktı. Bu da uykulann kaçması için yeterli oldu. Bunun başlangıcı orasıdır. Tabii daha önceki açıklamalanm ve eleştirilerim nedeniyle birikenbir öfke de vardı. Saym Ece- Â. ürkiye de olumsuz koşullar hüküm sürerken eski DÎSK Genel * Başkanı 'ndan susmasının beklenemeyeceğini kaydeden Rıdvan Budak, ihraç edilmesinin partiye mutlaka bir maliyeti olacağını belirterek "Ben - •-. getirdigimi götürmesini de bilirim " dedi. vit artık eski Ecevit değil. Türk halkı da eski halk değil. Olan bitenin farkında. Araştırma- lardagösteriyorki, Sayın Ecevit'in yaptığı iş- ler yanlıştır. -Sayın Budak, siz daha CHP üyesi iken Ece- vit için "Siyasi ömrünü tamamladı" diye bir açıkİama yapnuştmız. Siyasi ömrünü tamam- ladığuıa inandığınız birinin davetini nasıl ka- bul edip de onun partisinden miDetveküi ada- yı oldunuz? Budak: Birikimimi siyasette kullanmak is- tiyordum ve niyetim var- dı. Aslında milletve- kili olmak için çok daha önce şansla- nra oldu. "Siyasi ömrünü tamam- ladı" lafını. o günlerde sendika- larla görüştü dıye bazı millervekil- lerinin disipline verilip verilmeme- si DSP'de tartışılır- ken bir soru üze- rine söyle- miş- ye'de yok tabii. Hiç olmazsa bunun önünün açıl- ması için bir şeyler söylemeniz lazım. O za- man da buna tahammül edilemiyor. CHP'de kopuş nedenlerimiz buydu. Gittiğimiz yerde de olmadı tabii. DSP'de listenin birinci sıra- sında oturduk. Bu tarafta ön seçime girip bi- rinci sıraya gelsek üçüncü sıraya atılıp atılma- yacağımız meçhul. - Sizden önce de DSP'de ihraçlar oldu. Ama onlarm yönerime ters gelen ilk açıklamalan ihraçlan için yeterli oldu. Size uzun süre taham- mül edüdi. Budak: Evet genellikle istifa etti arkadaş- lar. Bir kısmı ihraç edildi. Bu bir hukuk sava- şı. Ben bu hukuk savaşını sürdüreceğim. Bi- ze kırk yıldır kendini sol ve demokrat diye ta- mtan Ecevit'in hukukla ilgili düşüncelerini ve yaklaşımJannı kamuoyuna en azmdan anlat- maya çahşacağım. Bu kadan olmaz. Siz beni DtSK Genel Başkanı iken çağıracaksınız, ben kalsaydım herhalde bir iki dönem daha genel başkanlıkta kalma şansına sahiptim, sizden hiçbir talepte de bulunmayacağım, sonra da gö- rüşlerimi söylüyorum diye atacaksımz. -Bizşuana kadar sizinle Başbakan ara- smdaki üişkiyi konuştuk. Pekiörgü- tün Başkaiu sayılan Rahşan Ece- vit k ihşkileriniz nasıldı? Budak: Sayın Rahşan Ece- vit'le partiye üye kaydım ya- pıhrken genel merkezde bır kez görüştük. Genel merkeze bir o zaman gittim. Milletve- killerini bir ara eşleriyle birlikte genel merkeze ça- ğınyorlardı. Rahşan Ece- vit bizzat görüşüyor- du. Milletvekillerini eşleriyle birükte e\'- lerine çağnlması- nıanhyorum da ge- DSP'den ihraç edilen Budak, ihracına neden olan olaym gazetedeki açıklamasmdan çok, partinin Mectis grubu seçimlerinde muhalif millef\ekillerine beklenenden çok daha fazla oy çıkmasmdan kavnaklandığını söyJedi. tim. Burada asıl aranması gereken şu, biz bu- lunduğumuz partide yeterince ilgi görmüş ol- saydık, ya da tartışmalar o boyuta gehnesey- di bütün bu sıkıntılar yaşanmayacaktı ve par- timiz bugün Meclis'te birinci ya da ikinci par- ti olacaktı. O günkü parti yönetimi 28 Şu- bat'tan sonraki durumu iyi değerlendirebil- seydi CHP bugün Meclis'teydi."' CHP'den kopma nedenl - CHP'nin durumu kötüye gittiği için mi DSP'nin teklifuıi kabul ettiniz? Budak: Yok yok. CHP kötüye gitti, iyiye git- ti diye bir şey yok. O günkü parti yönetimiy- le anlaşamadık. Ben 23 yaşımdan beri toplum- sal mücadelenin içindeyim. Seçe seçile bir yere gelmişim. Bana engel çıkarsalardı be- nim o yaşlarda oralara seçilmem mümkün de- ğildi. Partilerdeki antidemokratik işleyiş sen- dikalarda olsaydı asla seçilemezdim. Ben di- yorum ki, bir siyasi partiye, bir derneğe üye oluşun en önemli nedeni seçme ve seçilme hakkınm kullanılabilmesidir. Bu da Türki- nel merkeze çağnlmasını anlamış değilim. Ben zaten bu tür toplantılara çağnlmam. Tep- ki göstereceğim bilindiği için beni çağumaz- lar. Aynca çağnlsam da gitmem. Siyaseti ben yapıyorum canım eşimle ne ilgisi var? - Eşler neden çağnhyordu görüşmeye? Budak: Herhalde sadakat sınavı eşleri de kapsıyordu. - Savıınmanızda Ecevit'in tüzükte "millet- vekilini özgür kıhnak lazım" sözünden hare- ket ettiğinizi söylediniz. Peki siz daha önce par- tiden aynlmak zorunda kalan ya da ihraç edi- len miDervekiDerinin durumunu bümiyor muy- dunuz? Budak: DSP'nin milletvekili ve parti ilişki- leri ile ilgili programda bir bölüm var. Bizzat Ecevit yazmış. "MiDetveküini özgür kıhnak, gösterecegi çahşmalannda yardımcı olmak, parti disiplini ile mifler\ekili özgürlüğünü bağ- daşürmak lazım" diyor. Alıp onu okuyorsu- nuz, oradan hareketle "Ben hükümeti eleşti- rebflirim'' diyorsunuz. Sayın Ecevit 12 Eylül döneminde BBC'ye yaptığı açıklamada "Be- defini ödemeyi göze aldığuuz her türlü özgür- Hiğü kuflanabflirsiniz" demişti. Şımdı ben par- tiye girdikten sonra disiplinin öl- çüsünü anladım, ama ben bu öz- gürlüğü kullanmak istedim. Ben milletvekiliyim. Türkiye'de 65 milyonun yaşamıyla ilgili hayati kararlar veren 550 kişiden birisi- niz. Şimdi bu kararlan verme yet- ... kinliğinde olan birinin düşünce- * sini partisi iktidarda diye söyle- yememesi doğrusu bir milletve- kiline yakışmaz. - Bundan sonra ne olacak? Budak: Disipline verildiğim günlerde bir gazeteci arkadaş dedi ki, "Size en fazla bir ih- tarverirler". Bir diğer arkadaş da "Yokcanım orasıYemen'dirgidendönmez n dedi. DSP'den istifa edebihrdim. Ama etmedim. Siyasi ter- cih bir ideolojik sorun ise bu, kişilerin iki du- dağının arasında şekillenmemeli. Tabii ben götürdüğümü geri almasını da bilirim. Bu bir hukuk savaşıdır, sonuna kadar sürecektir. Tes- lim olmak diye bir şey olmaz. Hukuksuzluğa teslim olunmaz. Hukuksuzluğa teslim olacak- sak bizim geçmişimizle ilişkimizi kesmemiz gerekir. - Erdal Kesebir de hukukyoluyla partiye ge- ri dönmüştü, ama partide kalamadı. Budak: Bir yorum getireyim ben ona. DSP seçimlerde yüzde 22 oy alarak birinci parti ol- du. Ama Kesebir hadisesi kimsenin aklından çıkmadı. Seçmen DSP'ye niye oy verdi? Po- litikacılar içinde en temizi Sayın Ecevit görü- nüyordu da ondan. Erdal Kesebir'den sonra Piş- kinsüt hadisesi oldu. DSP'nin dibe vurduğu süreç bu olayla başlamıştır. Insanlanmız, Ece- vit gibi hümanist, nazik, duygusal, insan hak- lanna ve özgürlüklerine önem verdiği söyle- miyle kongrede yaşanan olaylan bağdaştıra- madı. Ecevit'e yakışüramadı. Orada büyük bir inişe geçiş oldu. Bugün benimle bu tam an- lamıyla dibe vurmuştur. Yenl olu$umlara bakı$ - Pişkinsüt partiden aynldıktan sonra yeni bir oluşum için koDan srvadı. DSP içinde bazı miller\ekilleri>1e de iMşkisi olduğu sövieniyor. Sizinle bir teması oldu mu? Budak: Hayır olmadı. Ben kolektif çalışma- ya inanan biriyim. Ben bir lider partisinin de- ğil, kadro hareketi olacak bir oluşumun ülke- nin sorunlannı çözeceğine inanıyorum. Pişkin- süt, çok saygı duyduğum bir arkadaşım. Ama bugün gehnen noktada çok farklı düşünüyoruz. Sayın Pişkinsüt, Türkiye'de siyasetin içinde ol- ması gereken ve iddialan da olan bir arkada- şunız ama.. bu, bir siyasi parti kurmak için yeterli sebep değil. - Peki CHP'den aynlanlann ağutk- ta olduğu başka bir siyasal oluşum ha- zırhğı var. Onlara bakışınız nasıl? Budak: tçimde uktedir.. o neden- le söyleyeceğim. Erdal İnönü. bu oluşuma destek verenleri sattı. Bu- nun adı tam satıştır. Keşke sol hiç bu arayışlara girmeden kendi bü- yük partisi içinde bütün bunlan çö- zümleyebilseydi ve sadece iktidar mücade- lesi verebilseydi. O zaman hiçbirimiz başka yerlere savnıhnayacaktık. Sağlam, kurallı ve demokratik işleyişi ohnayan siyaset, sonuç- ta, insanlann kendi baba evlerinden bile uzak- laşmalanna neden oluyor. AK Parti birinci par- ti iken CHP ikinci parti olarak gözüküyor ama.. aralannda yüzde 12-13 fark görülü- yor. Ne münasebet? Türkiye'yi 50 yıldan be- ri sağın yönettiği halde sağın muhalefeti sağ olabiliyor. Bu noktada daha çok parçalan- mak neyi getirecektir, neyi götürecektir iyi düşünmek lazım... Sayın Inönü çekildikten sonra işin şemsiyesi kınknış, fırtınayı yemiş ve tersine dönmüş gibi görünüyor. Kalan ar- kadaşlann hepsınin iddialan birbirinden faz- la. Herkes lider ben olmalıyım iddiasında. Her- kes birinci olamaz. Bu oluşumun birincisi olacak, ikincisi olacak, üçüncüsü olacak. Aranızda anlaşamıyorsanız dışandan birini getirirsiniz. Biz böyle çokbaşlılığın olduğu yerde de olmayız. Arkadaşlar oturup sami- mi bir biçimde konuşarak bu sorunu çözme- liler. Benim ille de siyaset yapacağım diye bir kaygım yok. Siyaseti bırakabilirim de. DUZYAZI ORHAN BİRGİT Büyükşehir Belediyelerinin Kavgası Türkiye'dekı 14 büyükşehir belediye başkanı için dünya sorunları da, ülkenin sorunlan da elbet- te önemli. Ama onlar şu anda Orhan Veli'nin de- dtği gibi, "Ne atom bombası, ne Londra Konfe- ransı" ile değil, TBMM'nin iki vergi yasasında yap- tığı değişiklik ile yaşamsal olarak ilgileniyorlar. Bu 14 büyükşehir belediyesini şöyle bir sırala- yalım: Başta elbette Türkiye'nin megapol kenti Istan- bul var. Hemen arkasından başkent Ankara geli- yor. Ve Izmır, Bursa, Kocaeli, Samsun, Mersin, Adapazan, Erzurum, Konya, Adana, Gaziantep, Di- yarbakır, Eskişehir. Son günlerde televizyonlarımız ve ulusal gaze- telerimızın hemen tümünde, bu 14 büyükşehir be- lediyesinden ikisinin, megapol Istanbul ile baş- kent Ankara'nın sayın başkanlannın feryatlan önem- li yer tutuyor. Feryatlara protestolar da kanşıyor. Hükümetin TBMM'den çıkarttığı iki yasanın özel- likle birisinde yapılan değişiklik Sayın Cumhur- başkanı'nca veto edılerek yenıden parlamentoya gönderilmez ise ve o gönderilmeden sonra da es- ki haline döndürülmez ise hemşerilere hizmetin hem kesileceği hem de ateş pahasına mal edile- ceğı yolunda gözdağı veriliyor. Peki, nedır bu ikili ittifakın, yani Ankara ve Istan- bul başkanlannın estirdikleri fırtınanın gerçek ne- deni? Neden, rahmetli Özal döneminde çıkanlmış bir yasaya, daha doğrusu o yasanın yorumlanarak uygulanma biçimine dayanıyor. Söz konusu yasa- da "devletin kentlerden topladığı vergilerden, o kentlerdeyaratılan katma değerin korunması için" beledıyelere yüzde 3 ile 6 arastnda bır payın öden- mesi yükümlülüğü Maliye Bakanlığı'na verilmişti. Buraya kadar, kâğıt üzerinde işlertamam gibi gö- rünüyor. Ancak olaym, bugunkü kavganın gerçek nedenini anlatacak yanı bambaşka. O başkalığı an- latmak için küçük ama somut ornekler venmekte yarar var. Yönetim merkezi sorunu Diyelim ki ülkenin en büyük sanayi kuruluşların- dan "Koç Holding'e bağlı Arçelik. Sanırım yöne- tim merkezi dışındaArçelik'inlstanbul'da iki, Bur- sa ve Eskişehir'de de yine ıkişer fabrıkası var. Bu fabrikalar, bulundukları kentlerin altyapı hizmetle- rinden elbette yararlanıyorlar. Keza, o işyerierinde çalışanlar için yapılmış barınaklara verilen hizmet- ler... Elbette kanalizasyon, atıklar, çöpletie ilgili bir belediyenin hemşenlerıne vermesi gereken hiz- metler... Büyükşehir belediyesi bunlann tümünü ye- rine getirmekle yükümlü, ama o fabrikalann sağ- ladığı katma değerin vergiye dönen bölümünden, yasa uyannca payına aktanlması gereken yüzde 5'lik paya sıra gelınce, devreye megapolün büyük- şehir belediyesinin eli gıriyor. Niçin? Çünkü yine aynı örneği mikroskop altın- da tuttuğunuz zaman görüyorsunuz ki sanayi ku- ruluşlanmızın yönetim merkezleri Istanbul'datop- landığı için, Bursa'da ya da Eskişehir'deki üreti- min katma değere dönmesi sırasında o yönetim merkezinin bağlı olduğu vergi dairesi de Istan- bul'da olduğu için Sayın Ali Müfit Gürtuna ya da Melih Gökçek'in görevlendirdığı kişıler, "Nerede bizimpayımız?" diye, oturdukiarı yerden çantala- rının kasalannın dolması için düğmeye basıyorlar. Şimdı o çok gurültü kopartan yeni değişiklik, sanayi kuruluşunun yönetim merkezi nerede olur- sa olsun, her yörede oluşturduğu üretimin katma değere dönüşünde, üretim merkezindeki büyük- şehir belediyesine "Gel, yasadaki yüzde 5'likpa- yını al" diyecek. Adana Büyükşehir Belediyesi, ancak bundan sonra kentteki Sabancı fabrikalannın altyapısı için verdiği hizmetin, kasasına bir şeyler getirdiğinı gö- rebilecek. Keza Kayseri, Konya... Ve asıl mesele Erzurum, Dıyarbakır büyükşehir belediyeleri... Bu isımlerı sıralamaktan amacım, kiminin tıpkı Istanbul, Ankara gibi "Milli Görüş"çü olduğunu vurgularken kimisinin de mesela HA- DER CHP ya da MHP veya ANAP, DSP'li çoğun- luğun yönetiminde olduğunu vurgulamaktır. Dıyarbakır Büyükşehir Belediyesi, kentte büyük sanayi kuruluşlarının oluşmasını elbette ister. Is- terken en azından bu fabrikalarda çalışacak insan- lara açılacak ekmek kapılannın sayısını düşünür. Ama öte yandan, o fabrikalara yönelecek altya- pı hizmetlerinin yükleyeceği işgücü tam anlamı ile külfettir. Ama aynı fabrikanın Dıyarbakır'da oluş- turduğu katma değerden kent belediyesine yasal pay verdiniz mı, megapolde yaşayan sanayici hem- şenlere baskı yapacak, "Gel, burada sana arsa ve- reyim, altyapına destek olayım, fabrika aç, üretim yap" diyebilecektir. Çarpıklık bunun neresinde? Çarpıklık, kayırmacılık, büyük iki kentı gelirsiz bı- rakmak bunun neresinde var ki? Ve bunca gürül- tü, hele hele hizmetlerin durmasına varacak bo- yutlara ulaşan tehditler. Ben 1946 yılından bu yana Istanbul hemşerisi- yım. Bu emsalsiz kentin dört dönem milletvekili ol- ma onuru, o hemşeriliğin cabası. Ama bugünkü milyonlarca Istanbul hemşerisi- nin ezıci çoğunluğunun, tıpkı benim gibi Anado- lu'dan göçtüğünü unutmayarak büyükşehir bele- diye başkanlarımıza, bu hakça kesintiyi içlerine sindinmelerinı önerırim. Birde mesela bayramlar- da otobüs, metro gibi taşıtlarda ücretsiz hizmet po- pülizminden vazgeçmeden, bu hizmetlerde bilet ücretlerini yüzde yüz arttırma tehdidinin çok ayıp olduğunu anımsatmalıyım. Ben, Sayın Cumhurbaşkanı'nın, tam anlamı ile bir sosyal devlet uygulaması olacak olan bu yeni biçimi ile yasayı onaylayacağına inanıyorum. Üs- telik, bu yasa öyle söylendiği gibi yepyeni bir bu- luş da değil. Erdal inönü'nün başbakan yardım- cılığında Kocaeli Milletvekili ve Bayındırlık Bakanı Onur Kumbaracıbaşı'nın seçim bölgesi Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, yasalarda yapılan bir kü- çük değişiklikle megapol Istanbul'un hegemonya- sından aynlmış değil mıydı? Faks:0212-677 07 62 obirgit@e-kolay.net Türkiye Gazetecıler Cemıyetrnın yayırıladığı gunlük Bizim Gazete Ülke sorunlanna ılişkın rapoıianyla, araştırmalanyla, köşe yaalanyla, tarafsız haberienyie sivil toplumlann gazetesı. Düzenli okumak ıçtn abore olun. Tel: 0^12.51106 75
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear