13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3NİSAN2001SALI CUMHURİYET SAYFA SAGLIK yurthaberierCâmynetcom TemelReis hakhymış • NEWYORK(AA)- Beslenme uzmanları, ıspanağın besin değerinin yeşil salatadan çok yüksek olduğunu belirledi. Arkansas Üniversitesi'nde yapılan araştırmalan yürüten uzmanlar, festfiıd türü yiyeceklerde sandviçin arasına marul yerine ıspanak konulmasımn daha yararh olacağını, üstelik tüketicinin lezzet bakımından bir fark görmeyeceğini savunuyor. TürkGeriatri VMıkınHdu • ANKARA (AA)- Yaşhlann sorunlannı çözmek, profesyonel kişiler tarafindan bilimsel araştırmalar ve uygulamalar yapmak amacıyla Türk Geriatri Vakfi kuruldu. Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre vakfin kuruculan arasında Fikri Kocabalkan, Müriivvet Kurtaran, Mehmet Nihat Kayış, Nilgün Doruk, Günsu Başer, Nermin Nüket Mas, Erbil Aker, Hüseyin Yıldınm, Nurgün Platin, Hasan Bozkır, Hayati Ateşkan, Abdulvahit Onur Noyan, Osman Cihangir Sezgin, Hüseyin Demirörs, Serdar Sezgin, Ismet Orhan, Mustafa Deniz, Haluk Berberoğlu, Murat Şengül, Sefer Ulusoy, Hasan Hilmi Yıimazer, Zehra Nevbahar Şahin, Mine Kılıçhan Şenyuva ve Murad Tokcan bulunuyor. Manyetik alanla tedavi • İSTANBUL(ANKA)- Doğal tedavi yöntemleri arasında yer alan ve tarihçesi MÖ'ye kadar uzanan manyetik alan tedavisinin çok sayıda rahatsızhğa iyi geldiği bildiriliyor. Doğal Tıp Derneği'nden Prof. Dr. Mustafa Güler'e göre dünya üzerinde manyetik alanlann etkisinin artması ya da azalması veya etkileyen alanlar arasındaki dengesizlik, kişileri etkileyerek bazı hastahklara yol açıyor. Manyetızm konusunda çeşitli araştırmalan bulunan Kyoichi Nakagawa'ya göre dünyanın manyetik alanının azalması, elektronik cihaz kuUammı, 'Manyetik Defıciency Sendromu' oluşturarak birçok hastalığa neden oluyor ve kanser riskini de arttınyor. Enfekstyon hastaHdm • GAZtANTEP(AA)- Gaziantep Oniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yavuz Coşkun, ellerin bol su altında sabunlanmasıyla yüzde 50'si giderilen enfeksiyon hastalıklannın gündemden düşmemesinin, kabul edilemez bir gerçek olduğunu söyledi. Enfeksiyon hastalıklannın çok önemli bölûmünün ağız yoluyla bulaştığını anımsatan Prof. Coşkun, ••Taharetlenme alışkanlığının yaygın olduğu ülkerruzde hâlâ tuvaletten sonra ellerin bol su altında sabunlanmaması, bir anlamda enfeksiyon hastalıklannın rotasını da çiziyor" dedi. Türk Eczacılan Birliği, SağlıkBakanlığı 9 nı sorunu çözmeye çağırdı IthaiANKARA/İSTANBUL (Cumhuri- yet)-Istanbul, Ankara ve Izmir'deki ec- zacılar, ekonomik krizin devam etme- si halinde haziran ayından itibaren ke- penk kapatmalann başlayacağı uyan- sında bulundular. Türk Eczacılan Birliği (TEB) Başka- nı Mehmet Domaç. ekonomik kriz süre- cıne gırildığınden bu yana ıthal ılaçlar- la ilgilı olarak ciddi sorun yaşandığına dikkat çekerek şu anda 320 kanser ve transplantasyon ilacının bulunamadığı- nı ya da kısıtlı bulunduğunu, bulundu- ğu zaman ise peşin ve yüksek fıyatlara satıldığını bildirdi. Ithal ilaçlardaki so- runu çözebilecek tek kurumun Sağlık Bakanlığı olduğunun altını çızen Do- maç, alandaki tüm kurumlann anlaşma- sı ve özveri göstermesi gerektığmı söy- ledi. Domaç, sorunun bu kadar büyük • Ekonomik kriz, son yıllarda giderek daha çok dışa bağımlı hale getirilen ilaç sektörünü doğrudan etkiledi. Yaşamsal önemdeki 320 kanser ve transplantasyon ilacı bulunamıyor, kısıtlı bulunuyor ya da çok yüksek fiyatlara satıhyor. boyutlu yaşanmasına sektörün son yıl- larda giderek daha çok dışa bağımlı ha- le getirilmesinin yol açtıgını vurguladı. Llste bakanlıkta Mehmet Domaç, dün bir basm top- lantısı düzenleyerek şu anda bulunma- yan ya da kısıtlı bulunan ilaçlann lis- tesıni Sağlık Bakanlığı'na gönderdik- lerini ve ilgili taraflan masaya oturta- rak bu sorunu çözmesinı istediklerini bildirdi. Türkiye'de ilacm etken mad- desınin yüzde 80' inin, tüketilen ilaçla- nn yüzde 30'unun da ithalata bağlı ol- duğunu kaydeden Domaç, dalgalı ku- ra geçilmesiyle fırmalann ithalatı kısıt- lı hale getırdiklerini, önemli miktarda ilacı ithal edip piyasaya vermedikleri- ni söyledi. Domaç, "tthal flaca karsı gerekli önkmfcrin abnması gerektiğmi TEB birçok kez siyasi otoriteye bildir- dL Ancak gerekli önlemler alınmadL Dünya Tkaret Anlaşması, gümrük bir- Bğinegirilmeâilactapatentinkabulüve döviz kurtanna bağh ithal ilaçfiyanda ülkemizi ithal ilaç cenneti durumuna getirdi" dedi. tstanbul Eczacı Odası Başkanı Er- kan Önsel, Ankara Eczacı Odası Baş- kanı Mustafa Demir ve tzmir Eczacı Odası Başkanı Levent Kamaakise dün Istanbul'da düzenledikleri basın top- lanüsında, sektörün durumunun kötü- ye gittiğini vurguladılar. 3 ildeki 8 bin eczacı adına açıklama- yı yapan Erkan Önsel, Sağlık Bakanlı- ğı'nın ilaçtaki dolar kurunu 820 bın li- ra olarak sabitlediğini anımsattı. Bu sa- bitlemeye karşın ilaçta sıkıntılann de- vam ettiğini belirten Önsel, eczanele- rin ellerindeki ithal ilaçlan tükettikle- rini söyledi. tttıalat durdurulsun Halen ithal edilen birçok ilacın eşde- ğerlerinin Türkiye'de de üretüdiğini anımsatan Erkan Önsel, bu ilaçlann it- halatınm durdurulmasını istedi. Türkiye'deyılda 30-40 bin arasındayeni hastanın belirlendiği bildirildi Solunum yolu 3e bulaşan tüberkülozdan korunmak için 'aksırma ve öksürme sırasında ağzın kapaûlması ve odanın devamh havalandırüması' gerekiyor. Tüberkiiloz mikrobunu alanlann sadece yüzde 5-10'u hasta oluyor. überküloz önlenemiyor• Türkiye, dünyayla karşılaştınldığında tüberkiiloz hastalığıyla mücadeleye gerektiğinden fazla kaynak ayınyor. Ancak bu kaynak günün değişen koşullanna uygun şekilde harcanmadığı için dirençli hastaların sayısı artıyor. tstanbul Haber Servisi - Dünyada her yıl 3 milyon in- sanın ölümüne yol açan, 8 milyon kişinin yakalandığı tüberküloz, alınan tüm ön- lemlere karşm tehdit oluştur- maya devam ediyor. Türkiye'de yılda 30-40 bin arasmda yeni hasta bildirilir- ken uzmanlar, yetkililere bir an önce önlem alma çağnsın- da bulunuyorlar. lstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıklan Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Feyza Erkan ve Çuku- rova Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıklan Anabılim Dalı Başkanı Prof. Ali Kocabaş,, tüberkülozun her türlü geliş- mışlik düzeyindeki ülkelerin mücadelede ciddi önlemler almalarına karşın hâlâ bir tehdit olduğuna dikkat çekti- ler. Erkan ve Kocabaş, "Has- talığın tedavisi, diğer hastahk- lara göre uzun olduğu için dü- zenli ilaç kullanımının ger- çekleştirilememesi, tüberkü- lozun toplumdan yok edile- memcsine yol açmaktadır" dediler. Erkan ve Kocabaş, Türki- ye'nin dünyayla karşılaştınl- Kanser Haftası Türkiye'de iki nıilyoıı insan risk taşıyor lstanbul Haber Servisi - Türk Kanser Derneği Başkanı Prof. Dr. Ergun Gönay, Türk toplumunda heı yıî yaklaşık 200 bin kanser hastasımn teşhis ve tedavi edildiğinin tahmin edildiğini söyledi. Kanserin, erken teşhisi yapıldığında tedavi edilebilen bir hastahk olduğuna dikkat çeken Gönay, "Yapılan çahşmalarda,yenidoğan hayatlannm herhangi bir döneminde kanser gosterilmiştir" diye konuştu. Prof. Gönay, Kanser Haftası nedeniyle düzenlediği basın toplanüsında, kanserin, karp hastalıklanndan sonra en çok ölüme yol açan hastahk olduğunu ifade etti. Türkiye'de en az 2 milyon insanın kanser riski altında bulunduğunu belirten Gönay, kadınlarda meme ve rahim, erkeklerde ise akciğer ve prostat kanserinin çoğunlukla görüldüğünü anlattı. Sigara içenlerde akciğer kanseri, ayakkabı sanayinde çalışanlarda da kan kanserinin daha fazla görüldüğünü dile getiren Prof. Gönay, aşın güneş ışığı altında kalmanın da cilt kanserinin gelişmesinde önemli rol oynadığını. Hepatit-B geçirenlerin ise karaciğer kanserine yakalanabildiklerim kaydetti. Gönay, "Kanser bugün, erken teşhisi yapıkhğında tedavisi mümkün olabüen bir hastahktır. Bu nedenk her şahsm erken teşhisle Ugili ' muayene ve tctkiklerini, en yakın sağtık knruluşuna müracaat edip yaptirmalannı tavkye edjvoruz. Dünya Kanser Haftası nedeniyle, derneğimize başvuran fakir hastaiara gerekK kontroOeri ücretsiz olarak yapmaktayız" dedi. • Sorunlar uzun dönemde gorulüyor • By-pass, srihinsel akthiteyi düşüriiyor tstanbul Haber .Servisi- By-pass ameliyatı olan hastalarda operasyon sonrası yüzde 50-80 oranında zihinsel aktivite düşüşleri gözîendiği belirtildı. Mayo Clinic uzmanlan, konuyla ilgili araştırmalarm devam ettiğini belirttiler. Araştırmada. yaş ortalaması 61 olan 261 by-pass ameliyath hastanm zekâ fbnksiyonlan ölçüldü. Ameliyattan 6 hafta sonra zekâ fonksiyonlannda yüzde 50-80,6 ay sonra yüzde 24, 5 yıl sonra ise yüzde 42 oranında düşüş tespit edildi. Sorunlar, faturalan takip etmedeki zorluktan kitap okurken konsantre olamamaya kadar geniş bir yelpazede görülebiliyor. Dr. PaulFriedman, sorunlann uzun dönemli olmasımn araştırmanın önemini ortaya koyduğunu belirtti. Friedman, "Ameliyatın akü fonksiyonlar üzerindeki etkieri tam olarak büinmediğiicm. doktorlann gerçek rislder hakkında hastalara bflgi vermeleri oMukça güç. Ancak bu probtemlerin varhğı hastada soru işareti yaratmamah ve eğer by-pass'a ihtiyaç varsa amefiyattan kaçmıimamab. Afcn takdirdezihinsd faalryerJeri yüzde 100 yerine getirmenin bedeH hayatta kalmamak olabUir" diye konuştu. Beyin fonksiyonlannın yitirilrnesinde yaşm öneminin de göz ardı edilmemesini isteyen Dr. DavidJ.Cookise araştırmalannın iki alanda sürdüğünü belirtti. Cook, kalp-karaciğer makinesinin by-pass ameliyatlanndaki gerçek rolünün ve ameliyatlardaki teknik gelişmenin zihinsel problemlere etkisinin incelendiğim bildirdi. dığmda hastalıkla mücadele- ye geTektiğinden fazla kay- nak ayırmasına karşm bu, günün değişen koşullanna uygun şekilde harcanmadığı için dirençli hastalann sayısı- nın arttığmı vurguladılar. Er- kan ve Kocabaş şunlan be- lirttiler: "İyUeşemeyen di- rençli tüberküloz hastalan bu korkunç hastahk şeküni top- lumabulaşnrmayadevamet- mektedûier. Dünya bu hasta- hğı tedavi etme yöntemini bulmuştur ve WHO'nun önerdiği bu yöntem 120'den fazla ülkede kullanıhnaya başlamışür. Doğrudan Göze- tirnli Tedavi Stratejisi olarak adlandınlan yöntem ile has- tahğın kontrol albna ahnabO- diği gösterümiştir. Bu siste- min uygulamaya geçihnesi için öncetikle sağhk otoritesi- nin bu konuda kararuhğı ge- reklidir. Maalesef ülkemizde bugüne kadar büimsel ölçü- lerde kabul edilebflir bir giri- Şİm yapılmamı^hr." Nasıl bula$ır? Sağlık Bakanlığı'nın veri- lerine göre, solunum yolu ile bulaşan tüberkülozdan ko- runmanın en önemli yolu "aksırmave öksürmesırasın- da ağzın kapatılması, odanın havalanduıhnası". Yiyecek, içicek ve ortak eşya kullanı- mı ile bulaşmayan hastalık, en kolay çocuklara bulaşıyor. Mikrobu alanlann sadece yüzde 5-10'u hasta oluyor. Hastalığın başhca belirtileri ise "öksürük, baigam çıkar- ma, kilo kaybı, iştahsızkk, ateş, gece tertemeleri, öksü- rük ile kan gelmesT olarak sıralanıyor. Uzmanlar, bu be- lirtilerin üç haftadan fazla devam ettiği yurttaşlann mutlaka verem savaş dispan- serine başvurması gerektiği- ni vurguluyorlar. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Yîtip Gidenler... Geçen hafta, acı veren haberlerle geçti. Hafta ortasında, Sevgili Şakir'in (Dr. Şakir Derkut) acı ha- berini Almanya'dan almıştık. Daha sonra Bülent Demirbaş'ın haberi geldi. Nihayet llhan Selçuk üstadımızın eşi Handan Selçuk'un vefatını duy- duk. Bir hafta önce de Sedat Tavşanoğlu'nun babasını kaybetmiştik. Herölüm "erkendir"^ veher ölüm "telafisizdir". Ölenlere rahmet, geride kalan- lara sabır diliyorum. • • • Şakir Derkut'la dostluğumuz yanm yüzyıldan fazla bir süreyi kapsar. Bizler, aynı mahallenin ço- cuklanydık. Ben, Mesih Paşa Sokağı'nda doğ- muştum. Şakir ise Laleli Caddesi ile Mesih Paşa Sokağı'nın kesiştiği köşedeki evde doğmuştu. O zamanlar Laleli, o dönemin küçük burjuya ve bü- rokratlarının yaşadığı bir yerdi. lstanbul Üniversi- tesi'nin hocalannın önemli bir bölümü, Aksaray- Çemberlitaş ekseninde yaşarlardı. _ Bizim Dinç Apartmanrnda, Çetin ve Metin Özek kardeşler ve babaları rahmetli Prof. Dr. Ömer Özek otururdu. Ahmet Hulusi, Abdülka- dir Karahan, Rahmeti Arat, Ömer Lütfi Bar- kan, Adnan ve Halîde Edip Adıvar, Zeki Velidi Togan, Tahsin Yazıcı, Ibrahim Kafesoğlu, Ok- tay Aslanapa ve diğer pek çok öğretim üyesi bu bölgede yaşardı. O dönemin Istanbul'unda, arabası olan insan parmakla gösterilirdi. Bu hocalann hiçbirinin ara- bası yoktu elbette. Kitle ulaşımının da ne denli za- yıf olduğu düşünülürse, okula yakın oturmanın çok akılcı bir tutum olduğu kolayca anlaşılır. Fa- kat bugünkü konumuz başka. Sevgili Şakir'le çocukluğumuz birlikte geçti. Şa- kirler'in karşı köşesinde, Savaş'lar (Dinçer) oturur- lardı. Bir diğer köşedeki san ev, Taki'lerindi. öm- rümüz sokakta geçerdi. O zamanlar, çocuklann evde vakit geçirmek için çok az araçlan vardı. Fa- kat gazete parçalannı iple bağlayarak ya da ku- maş parçalanndan top yapar ve saatlerce ve sa- atlerce oynardık. Hele bir "maha//e maç/an" ya- pardık ki sormayın gitsin... Bu arada diğer "mahallelerie" "savaş" da yapar- dık. Ama o zamanlar ağırlıklı bir biçimde "prole- taryanın"! yaşadığı Nışanca'nın çocuklan, biz me- murçocuklannı epeyce "hırpalardı". Ve kocaman gövdesiyle Sevgili Şakir de bu kaderi değıştire- mezdi. Şakir'le yollanmız, Mesih Paşa'dan taşınmamız- la birlikte değişti. Ve birbirimizi ancak yıllarca son- ra, ben genç bir doçentken ve Şakir de hem ba- şanlı bir cerrah ve hem de Tabipler Birliği yöneti- cilerinden biri iken bulduk. (Bu arada bir de IÜTB "Gençlik Tıyatrosu" beraberliğimiz olmuş, fakat birbirimizi gene kaybetmiştik.) 1970'lerin ikinci yansını büyük bir acı ve sıkıntı ile yaşamaktaydık. Ben siyasal olarak MDD ile Ay- dınlık arasında yalpalamaktaydım. Şakir "Kurtu- luş" çizgisindeydi, ama aramızda pek çok ortak nokta ve hiçbir şeyin ortadan kaldıramayacağı or- tak bir geçmiş ve bunun yarattığı "siyasal kültür" ve sevgi vardı. Türkiye "göstere göstere" 12 Eylül'e geldi. Ben o süreci "hain bir senaryo" ve "hain bir tuzak" ola- rak isimlendiririm. Fakat o dönemdeki "hain" ge- lişmeleri bu sütunda defalarca ve defalarca değer- lendirmeye çalıştığım için bugün aynı konuya ge- ne dönmek niyetinde değilim. O kanşık dönemde Şakir, Almanya'ya "kaçtı". Kaçmasa ne olurdu, bilemiyorum. Fakat Alman- ya'da inanılmaz zoriuklar yaşadığının en yakın ta- nıklanndan biriyim. Şakir, devlet memuru olarak almış olduğu yeşil pasaportla Almanya'ya girdiği için "siyasal mülte- cilik" başvurusu bir türlü kabul edilmiyor ve bu başvurusu kabul edilmediği için de bir türlü çalış- ma izni alamıyor ve iş bulamıyordu. "Açlık" gelip kapıya dayanmıştı. O sırada Berlin'e çöreklenmiş bulunan kimi siyasal gruplar da Şakir'e sahip çık- mıyorlardı. Onlara sadece "emirteri dinleyen ve uygulayan" insanlar gerekliydi. Düşünen insana tahammüledemezlerdi. Destekolmayaçabalayan birkaç arkadaş da çözüm olamıyordu. Bizler, ya- ni Türkiye'de kalanlar kendi yaramıza merhem ola- mryorduk. Yıllar geçti. Çalışma izni de geldi, zor günler de geride kaJdı. Artık memleket hasretinden başka bir sorunu kalmamıştı. Sanıyorum 1989yılıydı. Londra'da olan Nevin'le Berlin'de buluşmuştuk. Ben, Mustafa Kemal'in Vahdettin'le birlikte 1917 Kasım'ında Almanya'ya yaptığı seyahatle ilgili bir çalışma yapıyordum. Fri- edrich Ebert Vakfı tarafindan desteklenen bu araş- tırmada, o dönemde veliaht olan Vahdettin'in ya- veri olarak Almanya'ya gelen Mustafa Kemal'le il- gili haberlen aramış, fakat bulamamıştım. Şakir o dönemde Türkiye'ye giremiyordu. Va- tandaşlıktan çıkanlmıştı ve girme yasağı vardı. Fa- kat müthiş bir muayenehane açmıştı ve inanılmaz paralar kazanıyordu. Fakat yaşamdaki "amacı" bu değildi ki... Beriin'den aynlırken veda etmeye gittik. Münih trenim akşam kalkryordu ve Şakir yetişemez san- mıştık, oysaki yetişmişti. Neyse, veda ederken "Tokta" dedi, "dönerdönmezgit, birSultanahmet köftesi ve piyaz ye". "Peki" dedim, "ilkyemeğim o olacak". Ve tam kapıdan çıkarken ekledi, "Ama piyazı sirkeyle ye, olurmu?.." O anda Şakir'in yü- zünü görmek gerekti... Ve ikimiz de ağlamaya baş- ladık. Nevin bizi görmemek için olsa gerek, önden yürüyüpgitmişti... Yıllar geçti. Şakir cebindeki Alman pasaportuy- la defalarca gitti, geldi. Köftesini de yedi, sirkeli pi- yazını da. Ama yorgun kalbi bu yükü daha fazla taşıyamadı. Ve onu çok sevdiği vatanının toprağı- na gömmeyi bile beceremedik. Çok yazık... Belki bir gün de Bülent'i anlatırım. , ITALYAN KULTUR MERKEZI ıtes-utvCad 161 Tfpebası Tel: 293 98 48-251 89 6î İTAL.YAIUCA DİL. KURSLARI O9 NİSAN - 24 HAZİRAN HAFTAOA 2 GÜN Pozarfast - Çarfomba wyo Solı - Perfcmbo ll.0O-13.0O/ 15.OO-17.0O/ 17.OO-19.OO/ 19.CW-2l.00 VEYA HAFTAOA 1 OÜN CumortMİ: 1 l.OO-15.00 vrnyo 16.OO-20.O0 Pazor. IT.OO-15.00 AYRICA İLERİ SEVİYELER İÇİN Haftada 1 gün ikişer saat Koruifma v» Kühiir Sanat laınlan Koyıtion 26 Mort • 7 Nison 2001 orosı saafc 09.00-19.00 an» KURS ÜCRETİ: 120.0t0.SO0 TL. - KONUŞMA KOlTÖB: C0 000.000 n .
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear