13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
K Ü L T I J R kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Fatma Tülin'in tek bir konu üzerine odaklaştığı sergisi Urart Sanat Galerisi'nde ŞeftaK çeldrdeğine dönüşmek LEVENT ÇALJKOĞLU -Altında ezilip kalır mıyız bilmem, ama geçen sergideki pırasa, turp ve kirazlardan sonra karşımıza giderek irüeşen bir şeftali çekirdeği ile çıkan Fatma Tülin'in, bu konuda ciddi bir hazırlık içerisinde olduğunu söyle- yebilirim. Besbelli bu sefer işini şansa bırakma niyetinde değil Fat- ma Tülin: Çürüme, ezilme ve kınl- mayakarşı diğerlerinden daha daya- nıklı bir kütleyle hemhal olmuş du- rumda. Yüzey ve hacim araştırma- lannı da iyice belirginleştirmiş. Bu- nun için resim olmaya aday çekirde- ğin kıvnm ve boğumlannı her sefe- rinde sanki ilk defa görüyormuşça- sına hayretle inceliyor, eni ve boyu yine bir başka etli meyvenin çekir- deği ile kıyaslanabılecek bu tuhaf biçimin özdekselliğini ona referans teşkil edebilecek diğer maddelerden ayırmaya çalışıyor. Bir diğer deyiş- le modeli ile hemcinsleri arasında- ki akrabalık ilişkisini her tuvalde ye- ni baştan görünür kıhyor. Burada akla, bir ressamın bir sü- re sonra resim yapma eylemine ve- sile oluşturacak ve gerçeğinden yüzlerce kat büyütülerek aslını in- kâr etmeye başlayacak ufacık bir çe- kirdekten ne istediği sorusu gelebi- lir. Kanımca sorunun iki cevabı var: Fatma Tülin'in bir çekirdekle ilk karşılasması değil bu. Daha önce de manav tezgâhlannı süsleyen birkaç meyvenin etini yararak bu tahrik edici biçimin içerisindeki boşluğa yerleşmeye çalıştı. 1970 sonlanna tarihlenen bu işler, sanki yerleşik bir disiplinin kurallanru açık seçik uy- gulamakla yükümlü bir akademis- yenin gerçekliğe birebir sadık kalı- şını imliyordu. Büyütülen aynntı tüm tuvali kaphyor, büyüteçle çalı- şan bir portreciye dönüşen ressam, seçtiği yüzün diğerlerinden aynlan ve zıtlaşan yanlanna işaret ediyor- du. Resmi boyama tavn da değışik- tı Tülin'ın o günlerde. Bedenindeki enerjiye ve fırçanın ucundan fişkı- racaklara karşı ketum bir tavn var- dı. Oysa şu anki resimlerde sadece modeli değil, resmi boyayan kişinin tuval karşısındaki vücut hareketle- rini, kasılmalannı, hacim yaratma telaşesini de izliyoruz. Aynca o günden bu yana tuvallerin ebatlan 'eftali çekirdeğini yıllardır bekliyorum. Büyük bir meydanın ortasına, pirinçten dökülmüş sapsarı parlayan, oyuklan, girintileri çıkıntıları gölgeli dev boyuttaki şeftali heykelini bir gün gerçekleştirebilir miyim bilmem. Bu yüzden karar verdim: Ulaşabildiğim tüm malzemeyle, kâğıt, tuval, kraft, yağlıboya, akrilik, guvaş, pastel ve hatta çamur... Bu saplantının üstüne gideceğim. Tüketene kadar.... Tüketebilir miyim, bilmiyorum. Ama yıllardır sıkışmış, zorlayan havayı biraz püskürtebilirim belki." da boy attı. İlk işler genellikle 65x80 ile 65x 120 cm. arasında gidip gelir- ken artık 200x300 cm'lik ruvaller ne kendilerine ne de Tülin'in atöl- yesine sığabiliyor. Peki aradan ge- çen onca zamana bakarak ressamın dunılması, hızını, eylemini yavaş- latması, üslubunu "gûzelleştirip" çekidüzen vermesi gerekmez mıy- di? Türk resminde bu hep böyle ol- madı mı? Çekirdeğe ait fiziki ve anlamsal bütünlüğün yitip gitmesini engelle- yen ikinci neden ise mesleği yanıl- sama üretmek olan kişinin gerçeği bulgularken katettiği yolla ilintili. Mehmet Ergûven bu yolun kişisel bir belirteç olduğunu ve alışılmış anlamının dışında resim yapan Fat- ma Tülin'in bu yolla farklı bir gü- zergâhta kesiştiğini söylemişti. Ona göre modeli parçalayıp etüt eden ressamın tuvalde görünür kıldığı her an, bütünden kopmaya hazır aynn- tı ile böyle bir şeye kalkışmış "tedir- gin ben"in bitimsiz diyaloğundan kaynaklanan bir gerilimin ürünüy- dü (1). Ergüven'in bahsettiği gerili- min ressamın boyadığı boşluğu na- sıl algıladığıyla da yakın bir ilişkisi var. Kanımca Fatma Tülin ilk gün- den bu yana hem üzerine resim ya- pılacak hem de içerisinde kaybolu- nacak bir boşluğu kullandı. Resmi- nin giderek uzamdan taşıp izleyici- nin üzerine devrilecek bir boyama ve üçboyutluluk anlayışına doğru serpilmesi bu seyrin apaçık bir ka- nıtı. Nitekim buradaki şekliyle ön- görülen bu boşluk, şeftali çekirde- ğini içerisinde tutabildıği gibi rahat- lıkla dışanya da atabilir. Hatta onu, yüzeyden taşıntı yapmaya çalışan bir rölyef kıvamına da getirebilir. Yinelemek gibi olacak ama geçen sergide ileri sürdüğüm bir savın hâ- lâ geçerli olduğunu düşünüyo- rum:(2) Fatma Tülin'in imgeleme ve hi2a açık bir boyama pratiği içe- risinde modelinin gerçekliğini orta- dan kaldırmamasının bir diğer ge- rekçesi, onun somutla-belirsizlik arasındaki ilişkiyi nasıl algıladığıy- la da ilişkili. Temsil edilenin gerçe- ğini bir minyatüre dönüştürecek ka- dar büyütülmesinin bir süre sonra ister istemez belirsiz bir nesneye te- kabül ederek seyircinin tahayyülü- ne davetiye çıkaracağının farkmda Fatma Tülin. Bu yüzden eylem anında ne kadar kendinden geçerse geçsin her seferinde resim yapmayı incelenebilecek maddi bir olguya çeviriyor. Aradan sıynlan üçüncü bir göz, sadece ressamı değil aynı zamanda model ile suret arasındaki tekabüliyeti de gözlemlemeye baş- lıyor. Bu sayede ressam, olmadık yerde ortaya çıkan tesadüfleri ber- taraf etmekle kalmaz, kat kat doku- lar arasından fişkırarak ortaya çık- maya niyetli olanın da üzerini kapa- tır. Açıkçası bariz bir uzam telaşesi vardır Fatma Tülin'in ve yerleştiği mekânda tüm kontrolün kendisinde saklı kahnasını ister. Nesneyle ya- kınlaştığı anlarda bile resim istedi- ği için değil, kendisi öyle öngördü- ğü için dokuya, renge, ışığa karar verir. Bu resimlerin temelde doğaç- lamadan aynlan yönü de burada başlar. Aynca ilk günden bu yana alışılmış görme ve algılama biçim- lerine karşı duran birisinin sırfresim öyle istediği için modelini bir "be- lirsiztiğe" tercih edeceğini hiç san- mıyorum. Kaldı kı onu üçboyutlu hacimsel bir gerçekliğe dönüştür- meyi arzulayacak kadar tahrik edi- ci buluyorsa! Yakında etrafinda turlayacağınız dev bir şeftali çekirdeği ile karşıla- şırsanız sakın şaşırmaym. (1) MehmetErgüven, "Fatma Tü- lin ya da Kendinde Yuvarlanan Ben ", Urart Sanat Galerisi Yayın- lan, Şubat 1998, lstanbul. (2) Levent Çalıkoğlu, "Eylemin Resmi, Gerçeğin Bulgulanması", Adam Sanat, Mayıs 1999. Ayşe Erkmen; lstanbul, Venedik ve Shingu'dan üç vapuru Frankfurt'ta buhışturuyor. Main nehrinde yeni bir tarbşma Kültür Servisi - Deutsche Bank'ın "Moment" başhklı çağdaş sanat etkin- liğinin ilk projesini Ayşe Erkmen ger- çekleştiriyor. Erkmen, îtalya'run Vene- dik ve Japonya'mn Shingu kentinde ça- lışan iki yolcu vapuruyla, Istanbul'da Bebek-Anadoluhisan arasında çalışan bir yolcu vapurunu Frankfurt Main neh- rinde bir ay sefer yapmak üzere bir ara- ya getiriyor. Proje, bugüne dek sanata katkısını ka- lıcı yapıtlar satm alarak yapan Deutsc- he Bank'ın, geçici çağdaş sanat işleri- ne destek verme karanyla ortaya çıktı. Çeşitli ülkelerden önde gelen on iki sa- natçı davet edilerek hiç bir kısıtlama konmadan, bankanın merkezinin yer al- dığı Frankfurt kenti için proje önerileri istendi ve sonuçta uygulanmak üzere Ayşe Erkmen'in konsepti seçildi. Erkmen'in "Shipped Ships" başlıklı projesi, dünyanın çeşitli merkezlerin- den yolcu vapurlarını çalışanlanylabir- likte Frankfurt'a getirmeyi ve tarifeli seferlerini, proje süresince, Main neh- rinin iki kıyısı arasında gerçekleştirme- lerini amaçlıyor. Aynı zamanda ve aym mekâna taşınan vapurlann üçü de kent sakuılerine hizmet veren yolcu vapur- lan ve Main nehrinde sefer yapabilecek boyutlara sahip. Erkmen'in projesi hem mekâna bağlı yerleştirme çalışmalanna ekleniyor, hem de çağdaş sanat üreti- minde bugüne dek gerçekleştirilmiş yerleştirme çalışmalannın en kapsam- lılanndan biri olarak ortaya çıkıyor. Ça- lışma doğrudan kent yaşamının içine sızarken izleyicinin yapıta katüırmnı da en üst noktaya taşıyarak, sanat/yaşam ikilemi üzerine yeni bir tartışma kanalı açıyor. Proje kapsammda yer alan vapurlar- dan ilki, 5 Mart'ta Shingu limamndan hareket eden bir gemiye yüklenerek Erkmen'in çahşması gerçekleşme sü- recine girdi. Çahşmayaîstanbul'danka- tılan vapur ise 26 Mart'ta yine bir ge- miye yüklenerek yola çıktı. Venedik'ten gelecek gemiyle birlikte üç yolcu vapu- ru Rotterdam'da buluşacak ve Rhein nehri üzerinden Main nehrine ve Frank- furt'a ulaşacak. Vapur çalışanlannın da Frankfurt'a ulaşmasının ardından Ma- in nehrindeki tarifeli seferler 28 Ni- san'da başlayacak ve 28 Mayıs'a dek devam edecek. "Shipped Ships" proje- sinin tüm gerçekleşme süreci www.mo- ment.art.com adresinden izlenebıliyor. Soul Kraliçesi Aretha Franklin, arya albümü yapmak istiyor Gönlü klasik müzikteKültür Servisi - Aretha Franklin bir soul krali- çesi olabilir ama bu asla onun klasik müzikle il- gili düşlerini gerçekleştirmesine mani değil. Ef- sanevi şarkıcı, müzik dağarcığını klasik müzikle genişletmek ve egemenliğini bu alanda da ilan et- mek istiyor. Franklin, 10 Nisan'da New York'ta- ki Radio City Music Hall'den canh yayımlanacak olan 'VH1 Divalan' adlı özel programla onurlan- dınlacak. Bu yıl opera aryalan söyleyeceği bir albüm yap- mak istediğini söyleyen ve Rock&Roll Hall of Fa- me müzesine giren ilk kadın şarkıcı unvanh 59 ya- şındaki Franklin, konuyla ilgili düşüncelerini "So- iobirarya albüm yapmak istiyorum. Mümkün ol- duğu kadarçabukyapmak istedimse de çok meş- gul olduğum için bu hep ertdendi. 'Nesson Dor- ma'yı plak yapmak istiyorum. Puccini'ye bayıb- yorum" sözleriyle açıkladı. Birçok Grammy ödülü bulunan ve müzik ala- nmda verdiği hizmetlerden ötürü 1994'te "Ya- şamboyuBaşanÖdülü"yle onurlandınlan Frank- lin yapacağı albümde, bestelediği opera eserleriy- le ölümsüzleşen Italyan besteci Giacomo Pucci- ni'nin 'La Boheme'. 'Tosca' ve 'Madame But- terfly' gibi başlıca eserlerıne yer vermek istiyor. Şarkı söylemeye genç birkızkenbabasının Det- roit'teki kilisesinde başlayan ve efsane kate- gorisine üstün yeteneği sayesinde zorlan- madan giren soul müziğin divası, ya- pılan spekülasyonlara göre. klasik müziği denemeyi, iki yıl önce has- ta olduğu gerekçesiyle kanlama- yan LucianoPavorotti'nin yeri- ne çıktığı Grammy Ödül Gece- si'nde kafasına koymuş. Zaten önde gelen müzik otoriteleri de Franklin'in o gece Puccini'nin 'Nes- sun Dorma'sın da bir kere bile prova yapmadan gösterdiği nefes kesen per- formanstan sonra bunun kaçınılmaz olacağı görüşünde. Bu yılın sonlanna doğru bir Christmas albümüyapmayı da plan- layan Franklin, bununla birlikte ya- krnda Janet Jackson'm sunuculu- ğunda yayımlanacak olan ve Mary J. Blidğegıbi birçok sanatçıyla or- tak, canlı performanslar gerçek- leştireceği 'VH1 Divalan' adlı program için oldukça heyecanlı. 'Soul Kraliçesi'nin yanı sıra 'son dakika değişikliklerini ha- ber vermemc kraBçesi' olarak da tanınan Frank- lin bu konuda, Tann vergisi yeteneğini açıklayı- cı bir mazeret öne sürmeyi de ihmal etmiyor. "Sahnede bazen olajiar spontane biçimde gelişi- yor.Birsanatçımnbuna engel olmasımümkün de- ğiL" Fakat bu sözlerinden onun bu konuda duyar- sız olduğu anlamını çıkarmak haksızlık olur. "MI1 Divalan-2001''de önceliği tüm zamanla- nn unutulmazlan arasuıa giren 'Respect' ve 'Fre- eway of Love'a verecek olan Franklin, şova arya- nın yanı sua piyano çalacağı özel bir 'Jazz jam' bölümü de ekleyecek. Medyada yer alan haber- lere göre Diana Ross'a aynlan geçen yılın özel programında, sahne arkasında teknik donanım ve kıyafetler konusunda bir kanşıklık ve aksak- lık yaşanmıştı. Franklin de bunu göz önünde bulun- durarak her şeyi ince- den inceye planlıyor ve biraksaklık yaşan- maması için her za- mankı mütevazılığıy- la yetkililere yar- dımcı oluyor. Borusan'da Arzulananlar' • Kültür Servisi - Küratörlüğünü Elga Wimmer'in yaptığı 'Arzulananlar' başlıklı sergi, 7 Nisan 31 Mayıs tarihleri arasında Borusan Sanat Galerisi'nde. Sergide New York, Paris, Londra gibi sanat merkezlerinde çalışmalannı sürdüren 15 sanatçımn yapıtlan yer alıyor. 7 Nisan'daki açılışa, uluslararası sanat eleştirmenlerinin de katılması bekleniyor. Sergiye katılan sanatçılar Laura Aguilar, Jeanne Dunning, lnci Eviner, Lucian Freud, Paul Georges, Catherine Howe, Elke Krystufek, Ariane Lopez-Huici, Elizabeth Olbert, Orlan, Sam Samore, Jenny Saville, Carolle Schneemann, John Coplans ve Suzanne Wright. Sanatçılar, yapıtlannda çağdaş sanattan insan vücudunu tensel yönden inceliyor. Yayncdar Bipfiği'nde yeni yönetim B Kültür Servisi - Türkiye Yayıncılar Birliği'nin, 14. Olağan Genel Kurulu toplantısmda yapılan seçimlerle eski yönetim kunılunun göreve devam etmesi kararlaştınldı. Türkiye Yayıncılar Birliği Yönetim Kunılu: Çetin Tüzüner, Muhsin Çetin, Metin Celal Zeynioğlu, Muzaffer Erdoğdu, Süha Salan, Ferda Büyükkoyuncu ve Hakan Feyyat şeklinde belirlendi. Utuslararasi oyun yanşmasi • İSTANBUL (AA) - Uluslararası Tiyatro Enstitüsü (ITI), kuruluşa üye tüm ülkelerin oyun yazarlannı teşvik etmek amacıyla 'Uluslararası Tiyatro Oyunu Yanşması' düzenliyor. Hem yeni oyun yazarlanna cesaret vermek hem de tiyatro Hteratürüne bugüne kadar yayımlanmamış ve sahnelenmemiş yapıtlar kazandırmak amacmın taşıyan yanşmaya en geç 31 Aralık tarihine kadar başvurulabilecek. Oyunlann, UNESCO'nun resmi dilleri olan Ingilizce ya da Fransızca sunulması ve 'International Playwrights Forum P. O Box 5753, 3001 Berne, Isviçre' adresine gönderihnesi gereken yanşmada, uluslararası jürinin yapacağı değerlendirme sonuçlan 31 Mart 2002'de açıklanacak. Değerlendirme sonucunda birinci olan yanşmacıya 3 bin, ikinciye bin dolar ödül verilecek. Oyunlar her iki dilde ITI tarafından basılıp gösterimleri organize edilecek ve yanşmayı kazananlar da ITI'nin konuğu olarak ağırlanacak. (Bilgi için: ~ www.playwrightsforum.com ya da turgut. a. akter.superonline.com) 'Bir Kavanoz Kahkaha' sahnede • ANKARA (ANKA) - Ankara Devlet Tiyatrosu'nun mart aymda prömiyerini yaptığı 'Bir Kavanoz Kahkaha' oyunu tekrar sahnelenecek. Psikiyatri kliniğinde tedavi gören bir hastamn nevrotik öyküsünü anlatan oyun Küçük Tiyatro'da, 6- 10 ve 15 Nisan günlerinde sergilenecek. Bilim adamlan yoksulluk ve yolsuzluğun toplumun psikososyal dengesini bozduğunu belirtirken Ankara Devlet Tiyatrosu, depresyona giren bir hastamn yaşadıklannı oyunlaştırdı. Tayfun Orhon'un yazıp yönettiği oyun, toplumsal hayatm bireyleri nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor. BUGÜN • AKSANAT'ta saat 12.30 ve 18.30'da Pavarorti, Domingo ve Carreras'nın '1999 Vıyana, Noel Konseri' DVD'den izlenebilir. (252 35 00) • Pl ARTWORKS'te saat 12.30 ve 18.00'de grafik sanatınm yaratıcı isimlerinden M. C. Escher'in yaşamını konu alan bir film gösterilecek. (236 68 53) • İTALYAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 19.00 da Ali Fuat Yılmazoğlu Grup Kuartet'in 'Salsa Flamenko Konseri' dinlenebilir. (292 73 68) • İTÜ MAÇKA KAMPUSU'nda saat 19.30'da Hande Dalkılıç'ın piyano resitali gerçekleşecek. (247 17 33) • tŞ SANAT'ta saat 19.30'da Ametist Klarnet Beşüsi'nin konseri dinlenebilir. (212 316 00 00) • KARtKATÜR VE MİZAH MÜZESt'nde saat 15.00'te Cihan Demirci'nin yönetiminde Tank Minkari, Aydın Boysan ve Yalçın Pekşen'in konuşmacı olarak katılacaklan 'Hayat Mizahı Kaç Geçiyor?' başlıklı söyleşi gerçekleşecek. (521 12 64)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear