13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3NİSAN 2001 SALJ CUMHURİYET SAYFA 17 Cezaevleri Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, F tipi cezaevlerinde tutukJu ve hükümlüler için ortak kullanım alaniannın yaratılacağına ilişkin olarak kamuoyuna açıklama yapmıştı... Türk, bu düzenlemenin ölüm oruçlanyla bağlantılı bir pazaıiık konusu yapılmayacağını da bildirmiş ve kamuoyundan destek görmüştü. Fakat Adalet Bakanı sözünü tutmak yerine başka bir şey yaptı; Diyanet Işleri Başkanlığı ile sözleşip cezaevlerinde dini eğitim çalışmalannı başlatmaya karar verdi... 12 Eyiül yöneticileri de - cezaevlerinde Atatürkçülük dersi vermişti... Anlaşılan geçmişten kimse ders almıyor... Türk'ün bu tercihi akla Kuran'dan ayet ezberieyenlere ceza indirimi öngörûn şeriatçı kafalan getiriyor... Hikmet Sami Türk'ün bir zamanlar Necmettin Erbakan'ın kafilesiyle Suudi Arabistan'a giderek hacı olması da ister istemez akıllan kanştnyor... Türk, dini eğitimden önce ortak kullanım alanlanyla ilgili sözünü tutmalıydı; anlaşılan cezaevlerinin işi duaya kaldıl Etektronlk posta: derazsonmcwnhuriyetcoRi.tr Tet: 0.212.512 OS 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Hükümetin gündeminde IMFyasalan varmış... "Egemenlik kayrt ve şart altında milletindir!" ençlik inisiyatifteri adına Utku Cankut Öz- kazanç'ın "Sevgili IMF" başlığıyla yazdığı mektup yanlışlıkla bizim posta kutusuna gelmiş... Başkasına ait mektuplan okumak nezaket kurallarına uymaz ama bu mektup başka bir mektup... Hep biriikte okuyalım: "Sana bu mektubu yazıp yazmamayı çok düşün- düm. Ne de olsa sefalet dolu yıllann hatırı var. Sen- siz bir yaşam neye benzer onu bile unuttum. Ama artık niyeti bozdum. Dayanacak gücüm kalmadı. Uzun çok uzun yıllar önce büyüklerimiz aslında kendilerinin sebep olduğu felaketlerin çözümü diye allayarak pullayarak seni sundular. Söylenenlere gö- re sen her derde devaydın; krizlere, işsizliğe, yoksul- luğa, baş ağrısına, diş ağnsına, gaz sancısına... lyi ni- yetliydim inandım. Kemerler sıkılacak dedin, sıktım. Fakat benim belimdeki kemer sıkıldıkça bazılarınınki gevşiyor, yağlı kocaman göbekleri gözlerimin önüne seriliyordu. Ben daha da yoksullaştım. Onlar ise bir 'Sevgili IMF' gecede servetlerine servet kattılar, semirdiler. lyi ni- yetliydim, belki de çok saftım. Sabnn sonu selamet diyerek boyun eğdim. Kaz gelecek yerden tavuk esir- genmez deyip 'kahve dövücüsünün hınk deyicisi' mi- sali beni gaza getiriyordun. Ben çelimsiz tavuğu esir- gememiştim ama ortada tüyleri yolunmuş benden başka kaz yoktu. Emir buyurdun sana ait hükümet- ler ne dediysen yaptılar. Ama sana karşı çıkanlar cop yediler. Televizyonlar, gazeteter onlara dış mihrak de- diler. Ben de inandım tetevizyonlara ve gazetelere. Oysa ki şimdi anlıyorum. Sadece ucu değil her ye- ri dışanda otan sen değil misin? Yalancının mumu krize kadaryanarmış. Artık, yaramaz çocuklann de- diklerinin çoğunun doğru olduğuna inanmaya baş- ladım. Sen bir gecede cebimdeki paranın yüzde 30'unu çaldın. Bir ekonomik program tutturdun. Her derdin devası olacaktı. Ama bir gecede bütün ya- lanlann ortaya çıktı. Istikrar dedin, bu senin en bü- yük yalanındı. Senin derdin yoksulların istikrarı de- ğil. Zaten zengin olanlann istikranndan başka bir şey düşünmüyorsun. Reklamlarda gördüklerini isteyen çocukları istikrar masallan avutmuyor artık.Yara- maz çocuklar glo'ballı sütü içmek istemiyorlar. Gü- venliği için sefaletimiz pahasına istikrar yakalama- ya çalıştığımız yabancı sermayeyi bize ilaç olarak sun- dun ama batan gemiyi önce farelerin terk ettiğini yi- ne gördük. Senin sevgili yabancı sermayen krizin he- men ardından bizi terk etmedi mi? Artık dayanacak gücüm, sıkacak dişim kalmadı. Niyeti bozdum. lyi niyetli değilim artık. Hayatımdan çık ve tüm diğer hayatlardan... Sana, seni bana musallat edenlere, senin bana mu- sallat ettiklerine karşı iyi niyetli değilim. Artık ayrıla- lım ve mümkünse dost da kalmayalım." SESSÎZ SEDASIZ (!) NURİKVRTCEBE Yüksek Yerilim Hattı erdirvcutkurö yahoo.com Krizi çözmeye Derviş yetmiyor; yurtdışındaki 3 miryon Türk'ü de transfer edelim! Işçiyi tazminatsız işten atma nedeni Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba- kanlığılstanbul Bölge Çalışma Müdür- lüğü'nün yazısından: "llgi başvurunuz üzerine Bakanlığı- mız iş müfettişlerince işyerinde yapı- lan denetim sonucu düzenlenen ra- porda; iş akdinizin işverenlikçe haklı bir nedene dayanmaksızın ve bildirim koşullanna uyulmaksızın feshedildiği belirtilmiştir..." Bir işçi, işten atılmış... Çalışma Mü- düriüğü'ne başvurmuş... Müfettişler gerekli incelemeyi yapmış... Işverenin, işçiyi haklı bir nedene da- yanmadan ve bildirim koşullanna uy- madan işten çıkarttığını saptamış; 1475 sayılı İş Kanunu'nun 13. mad- desi gereğince işten çıkartılan işçinin sekiz haftalık ücreti tutarında ihbar tazminat alması gerektiğine karar ver- miş... Işveren tabii ki ihbar tazminatını ödemiyor... Zaten Bölge Çalışma Müdürlüğü de olası gelişmeleri düşünerek yazı- sında, işçiye yol gösterip İş Mahke- mesi'nde dava açabileceğini anım- satıyor... İşten atılmak her işçinin kaderinde vardır; yasal yollardan da hakkını alır... Ama bu kez işten atılma gerekçesi doğal bir olay... İşçi, hamile kaldığı için işten atılıyor... Aynı işyerinde hamile kalan baş- ka işçiler de işten atılıyor... EGS Sigorta Genel Müdürlü- ğü, bayan işçilerin anne olma- sından haz etmiyor! • • •• •• Nasıl Oğretmeıı; Oyle Oğrenci! NEBt CEYLAN Kral Fiüp, oğlu (Büyük) isken- der'in öğretmeni Aristo'ya: "O geleceğin imparatonıdur; ona göre davran. Istersem şu köle- lerden birini senin yerine oğlu- maöğretmenyapanm" demiş. Aristo'nunyanıtı: "Ozamançok geçmeden genç birköleniz da- ha olur." Bu olay belki de aynen böyleyaşanmadı. Yakıştınlmış otsa bile, çok bilgece... Ne za- man öğretmen yetiştirme konu- su gündeme gelse, bu kısa öy- kü ve ilettiği düşünce takılır ak- lıma: "Nasıl öğretmen; öyleöğ- renci!" Geçen ay boyunca bu öykü- yü sık sık anımsadım. Mart, öğretmen yetiştirme ve eğitim alanında önemli tarihleri içeren bir aydı: Tevhid-i Tedrisat (Öğ- retim Birliği) Yasası'nın çıkışı 3 Mart, ilköğretmen okulları ve yüksek öğretmen okullannın da kuruluş tarihi sayılan Darül- muallimin'in açıldığı 16 Mart gibi. Ve yaklaşan 17 Nisan (Köy Enstitüleri'nin kuruluş yıldö- nümü) ile öğretmen yetiştirme konusu, günümüzdeki anla- şılmaz uygulamayla ve duyu- lan özlemlerle yeniden gün- deme gelecek. Konuyla ilgili çeşitli etkinliklerşimdiden ko- tanlmakta. Ne iyi! Bomboş bir 24 Kasım söylevciliğinden uzaklaşıp sorunun özüne, öğ- retmen yetiştirme konusuna dönmeye başlamak ne sevin- dirici! Ikide bir Köy Enstitüle- ri'nden söz ediliyor olmasının kirri çevreleri tedirgin ettiğini görüyoruz. Her şey değişti; ye- niden o yıllann koşullanna dö- nülemez. "Özlesenizdeookul- lar bir daha açılamaz", diyen- ler <endilerini boş yere üzme- siner. Böyle olduğunu elbet- te biliyoruz. "Geriye dönelim" diyen de yok zaten. Bu ülke- nin düzlüğe çıkmasını sağla- yacak öğretmenlerin çağdaş koşullarda da halka dönük il- keterle yetiştirilebileceğini ve bu hakın çocuklarının bunun için hazır olduğunu bilelim, yeter. Geisini tartışa tartışa buluruz. Bumaya da zorunluyuz. Bu- güi, öğretmen diploması ve- ref kuruluş vardır da bir öğret- rmn yetiştirme politikası var mı bilemem; ama varsa da buiun kimseye heyecan veren, kinseyi doyuran bir yanı yok. Yasak savar gibi olmaz, öğ- retnen yetiştirme işi. Zaten 193O'lu yıllardan önce de bu- gtnkü gibiymiş. Bıçağın da- yaiacağı yer kalmamış; kısa bir kcv öğretmen okullan ve eğit- rrKn kurslan girişiminden son- raKöy Enstitüleri mucizesi o>ltşturulmuş. 1940'ta yasası v«1942'de 20 yerde birden Kcy Enstitüleri! 2. Dünya Savaşı dünyayı kı- n»ç geçirirken Türkiye'de, (hal- lcınızın hâlâ 'enistü' diye anım- &Eİığı) bu okullarla "kalkmma ve ild gitme'nm dev heyecanı ya- Şi£iıyordu. Köy çocuklan, Ana- dclu bozkırını yeşertip yücelt- nr^ye girişmişlerdi. Birileri bu iga çok üzülüyordu; bu gidişe i s i verilemezdi. Hele birbirte- rin yemeyi bir bitirsinler, elbet- te bu görkemli Türk mucizesi- nin defterini düreceklerdi. Dür- düler de. Köy Enstitüleri, 4O'lı yıllann sonlannda kırpılıp kuşa çevril- dikten sonra, 1954'te ilköğret- men okuluna dönüştürülerek yok edildi. Birileri çok sevindi; ama... llkokulu bitiren yoksul köy çocuklan, sınavla da olsa bu kez de ilköğretmen okulla- nna girebiliyoriardı. Oralardaki ortam, Köy Enstitüleri'nin mira- sıydı. Işığı yeterince söndüre- memişlerdi! İlköğretmen okul- lannın en başarılı öğrencileri, 1959'dan itibaren yüksek öğret- men okullanna gönderilmeye başlayınca, başını ezemedik- leri "Yurdum seni yüceltmeye antlar olsun" yeminli köy ço- cuklan, üniversiteli de olmaya durmazlarmı! Durum, Cumhu- riyete kadar halkı "kul" gören zihniyet için vahimdi. Kapıları zorlayan bu zeki, çalışkan, köy kökenli yoksul gençlerden pek hoşlanmamışlardı. Ülkede sı- nıflaşmayı, etnik köken aynlık- lannı, babadan oğula geçen im- tiyazlan, feodal yapı kalıntılan- nı yok etmeye kalkışan Köy Enstitüleri'nin ayak izleri, bir türiü silinemiyordu. Birileri yi- ne üzülüyordu. Çare?... Buldu- lar. 68 olaylanyla başlayan sü- reç, bu okullann başını yeme- ye yetti: 1974'te ilköğretmen okullan, öğretmen liselerine dö- nüştürüldü; 1978'de de eğitim enstitüleri ve yüksek öğretmen okullan.. kapatıidı! lstanbul Yüksek Öğretmen Okulu mezunu Prof. Dr. Isa Eş- me'nin saptadığı sayılara bir göz atalım: Son on yılda; Tür- kiye Büyük Millet Meclisi'nde, bazıları bakan olan 12 üye, 500'den fazla akademisyen; 304'ü profesör6'sı rektör, 87'si dekan.. mesleğinin piri sayılan ve artık karatahta başında kal- ma yaşını doldurma sınırına ulaşmış 5000 lise öğretmeni.. yüksek öğretmen okullanndan- dır. Ocaklan söndürülmüş il- köğretmen okullu öğretmenle- re gelince... Artık onlar da emek- lilik sınırında, onlar da birer ef- sane. Son 50 yılda, Köy Ensti- tüleri'nden öğretmen okullan- na uzanan şu acı ortak yazgı- ya bakınız: Fakir halkın çocu- ğuna yol, bir yere kadarl Birilerinin durmadan koruyup kolladığı bir canavarsa, salına salına dolaşıyor: Cehalet! Ve bunun arkasına gizlenen bölü- cülük, vurgun, soygun! Atatürk- çü idealist öğretmeni en ağır siyasal suçlamalaria damgala- yıp devreden çıkaracaksın; son- ra gelsin talan, soygun... Ekonominin dâhi prenslerini nasıl olsa bir yerierden buluyo- ruz! Bir an önce, Kurtuluş Sa- vaşı'na başlar gibi, öğretmen yetiştirmeye bakalım. Kaynak mı? Elbette halkımız, çocukla- nmız. Birileri varsın yine üzüteün. Ve bir daha da sevinemesin! Atatürkçe düşününce başka türlüsü aklıma gelmiyor. Aklı başka hesaplarda olanlar gibi düşünmeyi ise ne başarabili- yor ne de kabullenebiliyorum. HAYVANLAR İSMAÎL GLLGEÇ igulgecfa yahoo.com ÇtZGtLÎK KÂMtL MASARACI TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 3 Nisan AMERİKA'DA ATLI POSTAİ V> 8U6ÜN,AMEKİICA'M, OOGU-&*nAKA_ SlNM ATI/ POS7M SEKI//Sİ HİZM£TE &4ŞI/I- DI.KANSASCfTf YAKtNlAglNA OSSİN DEMtg- YOLU İLE 3ELEN PoSVH, BUB4MAI Nt4 '?A ATLI MEMUBIAGO4 YOL BOYllNCA 1S? /STX£yiCW VAKOI VE 8O KADAR &£AJÇ BİNİCİ BURALABC* SAYISj İOO'Ü BULAM ATLARI SUK&O./ DeĞrŞTİ RSfZStC tCULLANIYDgDU. ÜNUJ BUFFALO BlLL VE WILP BILLÇJAMES HICKOK) 'İN DE ÇALIŞT1KIARJ Bü POSTfi, BİR YIL SûRMES/A/e KAJZŞM AMERİkAN EFSA- NESt HALİNE &EL£C£KrİR. NEDENİ 0C, KIZILDERİÜLERİN EN6£LLEMELEJZİ YÜ2ÜNDEN ÇOK TEMİKELİ B/g # OİMÇUYDU.\ ÇAYIRALAN KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN . .- . EsasNo: 1997 40 Karar No: 1997/228 ' ' •' Mahkememize davacı Cemal Koç tarafından davah Çayıralan Malmüdürlüğü ve dahili davalı Ramız Sezen aleyhine açılan tespite itiraz da- vasının yapıian açık yargılaması sonunda, Mahkememiz dosyasında darnli davalı olaıak bulunan, Çayıralan ilçesi, Fahrah köyü nüftısuna ka- yıtlı, Hamit oğlu 1297 doğumlu Ramiz Sezen'e yapüan tebligatlann bila ıade edılmış olduğu, zabıtaca yapıian adres araştırmalannda da adre- si belli olmadığından ilanen tebliğıne karar verilrniş olup, Yapıian yargılama sonunda; davactrun davasının feragat nedenıyle reddı ile, dava ko- nusu, Çayıralan ilçesi, Fahrah köyü tsmailpınan mevkiinde bulunan 8200 m2 yüzölçümlü 482 no'lu parselin tespiti 7/8 hissesinın Mahye Ha- zinesi adına ve 1/8 hissesınin Hamıt oğlu Ramız Sezen adına tespit ve tesciline. Feragat nedeniyle aluunası gereken 429.000 TL maktu karar ve ilam harcından 2/3'ü olan 286.000 TL'nin davacıdan alınarak Hazine'ye ge- üı kaydına. Davacının yaptığı yargılama masraflanmn üzehnde bııakılmasına dair venlen karar dahili davalı Ramız Sezen'e tebliğ edilemedı- ğınden ilgili karann dahili davah Ramiz Sezen'e 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28., 29. ve müteakip maddelen gereğince tebhgat yerine ka- im olmak üzere ilan olunur. 16.03.2001. Basın: 16138 ÇAYIRALAN KADASTRO MAHKEMESt HÂKİMLİĞÎ'NDEN EsasNo: 1997/41 Karar No: 1997/229 Mahkememize davacı Cemal Koç tarafindan davalı Çayıralan Malmüdürlüğü ve dahili davalı Ramız Sezen aleyhine açılan tespite itiraz da- vasımn yapıian açık yargılaması sonunda; Mahkememiz dosyasında dahili davah olarak bulunan, Çayıralan ilçesi, Fahralı köyü nüfusuna kayıtlı, Hamit oğlu 1297 doğumlu Ramiz Se- zen'e yapıian tebligatlann bila iade edilmiş olduğu, zabıtaca yapüan adres araştırmalannda da adresi belli olmadığından ilanen tebliğıne karar verilmiş olup, Yapıian yargılama sonunda; davacının davasının feragat nedeniyle reddı ile dava konusu Çayıralan ilçesi, Fahrah köyü Ismailpı- nan mevkiinde bulunan 7300 m2 yüzölçümlü 481 no'lu parselin tespit gibi 7/8 hissesınin Maliye Hazınesi adına ve 1/8 hissesinin Hamit oğlu Ramiz Sezen adına taspit ve tesciline, Feragat nedeniyle alınması gereken 429.000 TL maktu karar ve ilan harcından 2/3'ü olan 286.000 TL'nin davacıdan alınarak Hazine'ye gelır kaydına, Davalının masraf yaptığına dair dosyada belge olmadığından bu konuda karar verilmesine yer ol- madığına, Davacının yaptığı yargılama masraflanmn üzehnde bırakılmasına dair venlen karar dahili davalı Ramiz Sezen'e tebliğ edilemedi- ğinden ilgili karann dahili davalı Ramiz Sezen'e 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28., 29. ve müteakip maddeleri gereğince tebhgat yerine ka- ım olmak üzere ilan olunur. 16.03.2001. Basm: 16137 ÇAYIRALAN KADASTRO MAHKEMESİ HÂKİMLİĞÎ'NDEN EsasNo: 1997/39 Karar No: 1997/227 Mahkememize davacı Cemal Koç tarafindan davalı Çayıralan Malmüdürlüğü ve dahili davalı Ramiz Sezen aleyhine açılan tespite iti- raz davasının yapıian açık yargılaması sonunda; Mahkememiz dosyasında dahili davah olarak bulunan, Çayıralan ilçesi, Fahralı köyü nü- fusuna kayıtlı Hamit oğlu 1297 doğumlu Ramiz Sezen'e yapüan tebligatlann bila ıade edilmiş olduğu, zabıtaca yapüan adres araştırma- lannda da adresi belli olmadığından ilanen tebliğine karar verilmış olup, Yapıian yargılama sonunda; davacımn davasının feragat nedeniyle reddi ile dava konusu, Çayıralan üçesi, Fahralı köyü, Köyaltı mev- kiinde bulunan 1700 m2 yüzölçümlü 1212 no'lu parselin tespit gibi 7/8 hissesinin Maliye Hazinesi adına ve 1/8 hissesinin Hamit oğlu Ramiz Sezen adına tespit ve tesciline. Feragat nedeniyle alınması gereken 429.000 TL maktu karar ve ilan harcının 2/3'ü olan 286.000 TL'nin davacıdan alınarak Hazine'ye gelir kaydına. Davacının yaptığı yargılama masraflanmn üzerinde bırakılmasına. Davalının masraf yaptığına dair belge ve bilgi olmadı- ğından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına dair venlen karar dahili davalı Ramiz Sezen'e tebliğ edilemediğmden ilgili karann dahili davah Ramiz Sezen'e 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28., 29. ve müteakip maddeleri gereğince tebhgat yerine kaim olmak üze- re ilan olumn. 16.03.2001. Basın. 16140 KALEM METtN ERKSAN Kutsal ittifak Yunanistan, Ermenistan, Iran devletleri arasın- daki; siyasal, ekonomik, askeri anlaşma, bir süre ön- ce Atina'da her üç devletin dışişleri bakanlan tara- findan imzalandı. Atina, Erivan, Tahran; Türkiye Cumhuriyeti Devleti karşrtı "Kutsal lttifak"\n köşe- leridir. Aslında bu üçgen Suriye Devleti'nin ve Şam köşesinin katılımıyla dörtgendir ama, anlaşmayı im- zalayan üç devlet, Suriye devletini ve Şam köşesi- ni şimdilik anlaşma dışı bırakmıştır. Anlaşmayı im- zalayan üç devlet, Şam köşesi ile anlaşmalannı ay- n ayn yapmaktadır. Bu üçlü anlaşma, yeni bir beraberlik değildir. An- laşmayı imzalayan bu üç devlet "Kıbrıs Banş Ha- rekâtrndan bu yana Türkiye içinde ve Türkiye dı- şında Türi<iye karşıtı her olumsuz hareketi, düşün- sel ve parasal olarak biriikte desteklemişlerdir. Er- meni terör örgütü ASALA ve Kürt terör örgütü PKK bu devletlerin desteğinde ve korunağında geliş- miştir. Türkiye'yi dışlayan bölgesel anlaşmalann kıyme- ti harbiyesiyoktur. Irkçılık ve uluslara karşı sürekli düş- manlık çağdışı bir barbariıktır. Devletlerarası, ulus- lararası, ülkelerarası ilişkileri; doğru akıl, yöntemlıdü- şünce, bilimsel bilgi oluşturur. Anlaşmayı imzalayan üç devlet bir kez daha Türkiye karşıtı bir ortaklıkta bir araya gelmişlerdir. Yunanistan; Türk - Osmanlı devleti sınırian için- de dört yüz yıl coğrafi bir bölgenin adıydı. Türk - Osmanlı devleti uyruğu Yunan ulusu, Türk - Osman- lı devlet yönetimine, siyasal, ekonomik, toplumsal, yönetimsel, dinsel konularda, ülke çapında eşit ko- şullar içinde katıldı. 3 Şubat 1830'da Ingiltere, Fran- sa, Rusya devletleri anamalcı, yayılmacı, sömürge- ci, saldırgan çıkarları doğrultusunda, Türk - Os~ manh devletinin paylaşılması amacı kapsamında, bağımsız Yunanistan devletini kurdular. Yunanistan devlet olunca, bir zamanlar eşit koşullarda katıldı- ğı Türk - Osmanlı yönetimine düşmanlığı, Türk düş- manlığı haline dönüştürdü. Yunanistan'ın ve Yu- nanlılann yüzyıllar boyu süren tüm olumsuz davra- nışlanna karşın, Türkiye'de Yunanistan düşmanlığı ve Türklerde Yunan düşmanlığı yoktur. Yunanistan kendisinin eski Grek uygartığının mi- rasçısı olduğunu varsayar. Amerika'daki Rum lobi- sinin yardımıyla Amerika'nın desteğini yanına almış- tır. AB üyesi olarak Avrupa'nın korunağına girmiş- tir. Kökünde "Enosis" isteği olan kışkırtıcı davranış- laria "Kıbns Sonınu "nun çözümünü engeller. "Ege Sorunu"r\uu çözümünde Türkiye'ye hiçbir hak ta- nımaz. Tehlikeli bir ırkçılık ve yayılmacılık tutkusu içe- ren "Pan Helenizm" düşüncesi, Yunanistan'ın tüm siyasal, ekonomik, toplumsal, kültürel, askeri dav- ranışlarının temel ilkesi olmuştur. "PanHelenizm"\n baş hedefi Türkiye'dir. Ermenistan; Amerika'daki ve Avrupa'daki Erme- ni diasporası yardımıyla Amerika ve Avrupa deste- ğini, eski bir Sovyet Cumhuriyeti olarak Rusya des- teğini, Türkiye karşıtı bir ikili olarak kullanır. Erme- nistan, dünyadaki Ermeni diasporasının oluşturdu- ğu "ErmeniSoykınm Yaianı'n bir devlet siyasası olu- şumuna getirmiştir. Ermenilerin ve Ermenistan'ın yüzyıllar boyu süren tüm olumsuz davranışlanna kar- şın, Türklerde Ermeni düşmanlığı ve Türkiye'de Er- menistan düşmanlığı yoktur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti uyruğu Ermeni yurttaşlar dışında, Ermeni- lerde Türk düşmanlığı ve Ermenistan'da Türkiye düşmanlığı vardır. Iran; kendi tarihinin çok görkemli bir dönemini oluş- turan büyük "Sasani Devleti"r\'m yıkılışını ve tann- sal "Zerdüşfd/n/"ninyokoluşunu, "Sünni Islam dü- şüncesi"n\n yayılışının bağnaz ve acımasız niteliği olarak algılar. Bu nedenden ötürü Iran'da "Şiilik" ör- tüsü altında "/ranu/usct//tygt/"oluşmuştur. Iran ulus- culuğu ve Şiilik eşdeğer olgulardır. Iran'ın iki bin beş yüz yıllık tarihinin bin yılında "Türk yönetimi" vardır. Türkler Doğu'dan gelip, iran'ın üs- tünden geçip Batı dünyası ile Iran'ın arasına yer- leşmişlerdir. Iran; Batı ile iran'ın arasına girmiş olan -Türk olgusunu içine sindirememiştir. Türklerde Iran ve Iranlı düşmanlığı yoktur. Iran ve Iranlı, Türtcleri sev- mez. Yunanistan, Ermenistan, Iran devletleri tarihsel ve güncel düşünceler içinde, Türkiye karşıtlığında bir- leşip üçlü bir anlaşma yapmışlardır. Türkiye; Yuna- nistan gibi küçük bir Balkan ülkesi değildir. Türki- ye, Ermenistan gibi küçük bir Kafkas ülkesi değil- dir. Türkiye, Iran gibi küçük bir Ortadoğu ülkesi de- ğildir. Türkiye tarihsel ve güncel büyük bir dünya dev- letidir. Balkanlar, Kafkasya, Ortadoğu bölgelerinin ortasında bulunan Türkiye'nin katılmadığı bu anlaş- manın işlerliği olamaz. . . . . BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6S0LDA1S SAĞA: 1/ Bozca- ada'nın antik dönemlerdeki adı. 2/ Muş- mulaya ben- 4 zer bir ye,- miş... Doğu Timor'unbaş- kenti. 3/ Kas uru... Yanar- dağlardan çı- kankızgıneri- ' yikler.4/Şöhret..."- — muhabbeti": Ya- rarsız ve saçma ko- 2 nuşma. 5/ Bir yapı- 3 nın dammda çevresi 4 ve üstü açık yer. 6/ Güveler familyasın- dan küçük bir kele- bek... Romanya'nın „ plaka işareti. 7/ g "Mevsim — ve bah- çede yaprak yığm yığın" (Yahya Kemal)... Kabi- le. 8/ Soykınm. 9/ Tuzak, kapan... Ege Denizi'nde Yunanistan'a ait bir ada. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir mezar odasının üzerini örten yapay büyûk toprak ya da taş yığını. 2/ Bir şeyin içindeki öz... Kuzey gökkürenin en parlak yıldızı. 3/ Üflemeli birçalgı... Raf. 4/ Kırmızı mercimekle yapıian bir cins çorba. 5/ Beyaz ve bol tüylü yapağısı doku- macılıkta kullanılan bir koyun cinsi. 6/ Ateş... Ti- bet sığın... Bir nota. II Kum, çakmaktaşı, kuvars gibi silisyumun oksijenli bileşimlerine verilen ad... Bir müzik parçasının dinleyicilerin isteği üzerine bir kez daha calınması. 8/ Cilacıhkta kul- lanılan bir tür zamk-reçine... Bir uçak ya da ge- minin izlediği yol. 9/ AIDS'e neden olan virüs... Kızıl tüylü bir kuş.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear