13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 KASIM 2001 ÇARŞAMBA 12 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr ErolAkyavaşın Hindistan fotoğraflanndan oluşan sergisi, tablolannın dilini taşıyor • Dostoğlu'na göre seyahatlerini fotoğraf dizileriyle belgeleyen Akyavaş'ın fotoğraflan belgeleyiş tarzı, çekilen mekânlardan bağımsız olarak modernist bir tavır taşıyor. Fotoğrafin içindekiresimlerOZLEM ALTUNOK Pamukbank Fotoğraf Galerisi, ye- ni sezonu 1999 yılında yitirdiğimiz res- sam ErolAkyavaş"ın fotoğraflanndan oluşan bir sergiyle açtı. Küratörlüğü- nü daha önce de Erol Akyavaş ile il- gilı sergiler düzenleyen Haldun Dos- toğiunun yaptığı sergi, Akyavaş'ın fotoğraflannı Türkiye'de ilk kez gün ışığına çıkanyor. 'ÖbürDünyalarda' adım taşıyan ve sanatçının Hindis- tan'da çektiği fotoğraflanndan oluşan sergi, mimarlığından ve fotoğrafçılı- ğından önce bir ressam olan Akya- vaş'ın resim serüvenine de ışık tutu- yor. Akyavaş'ın 30 Kasım'a dek görülebilecek fotoğraflan, Haldun Dostoğlu'na göre mımarlık bırikimi- ne eşlik etmeyi başarabilen ve bunu resmıne nasıl taşıdığının ipuçlannı ele veren bir nıtelık taşıyor. - Beral Madra ile düzenlediğiniz ErolAkyavaş retrospektifinde de Erol Akyavaş fotoğraflan yer ahyordu» HALDUN DOSTÖĞLU - Fotoğraf mecralı bazı işler vardı, ama onlann hepsinin üzerinde müdahale yapıl- mı<n. 'Köto KatedralT adh o seride, küedralin birçok açıdan çekilmiş fo- tc ıfrafian tuval gibi kabul edilip üze- rme çiniyle desenler çizilmişti. Onla- r. fotoğrafı mecra olarak kullanan, ksn-dine özgü Erol Akyavaş yapıtlan o ârak değerlendirmek lazım. - Akyavaş fotoğraflannı sergilemek n&al gündeme geidi? POSTOĞLU-0 sergi sırasında Pa- rrnkbank Fotoğraf Galerisi'nin da- nsmanlığını yapan PaulMcMDkn'ın önensi olarak gündeme geldi. Bu Erol Atyavaş'ın eşinin de onaylamış oldu- ğu bir teklifti, çünkü ailesi retrospek- tif sergi sırasında bu fotoğraflann ser- gilenmemiş olmasını büyük bir ek- siklik olarak görüyordu. Bu teklifı de- ğerlendirerek bu galerinin ölçeğinde bir kısmı buradan, bir kısmı New York'tan olmak üzere fotoğraflan se- çerek oluşturduk. -ErolAkyavaş'ın yofculuklarda çek- tiği Meksika, Peru, Kıbns gibi fotoğ- raf dizileri olduğumı da biliyoruz. Siz neden Hindistan portfolyosunu tercita ettiniz? DOSTÖĞLU - Tasarlanmış bir şey •tüdyo Drama'mn yeni oyunu 'Sonra', belki sormaya bile korktuğumuz sorularla baş başa bırakıyor bizi. Kişiler, adamlar, kadmlar, günler, meydanlar, kokular... Hiçbirinin adı yok, rengi yok. Soruyorlar, anyorlar kaybettiklerini. Umutla değil, bekleyerek değil, bitmez tükenmez bir alışkanlıkla... Sormaya korktıığınmız sorular olmasa da biraz kişisel bir tercihti. Erol Akyavaş'ınresimlenylebu fotoğ- raflar arasında tablolannı çok ilgilen- dıren bir yakınhk var. Sanki diğerle- ri çok daha 'fotoğraf - fotoğrariar. Bunlar müthiş bir fotoğraf ustalığı ta- şımasa da Erol Akyavaş tablolannın dilini taşıyor. Bu dil biraz mimari, bi- raz da geleneksel Türk resminden kay- naklanan bir dil. Fotoğrafı çekilen ob- je ya da yapı değil de o yapının fotoğ- rafkaresi içinde kurgulanması, resmi- nin kurgusuna çok yakın. Yani gölge, ışık, kompozisyondaki küçük bir ay- nntı.. resminin ta kendisi gi- bi. -ErolAkyavas'mfotoğrafse- rüveni sanat vaşamında nasıl bir paydaya sahipti? DOSTÖĞLU - Erol Akya- vaş'ın keyif almadığı bir şeyi yapnğını sanmıyorum. Fotoğ- rafin içine bütünüyle gırmiş. 80 tane kamerası, prova bas- kılan, fotoğrafin formatından negatifin boyutlanna kadar işin içine girmesi, panoramık kamera kullanması... Fotoğ- raf sanatını her zaman res- samlığının yanında taşımış, tablolannın dialannı da yine profesyonelce kendisi çek- miş, sürekli kurgular yapmış. 1993 'te Istanbul "daki son ser- gisinde gündemde olan Bos- na - Hersek savaşı nedeniyle 'Bosna'da Tecavüze Uğrayan Kadmlara Ağrt' diye bir işi vardır. Oradaki işi artık res- sam Erol Akyavaş olarak bi- linmesine rağmen fotoğrafla yaptığı bir iştir. Sonra Rus- ya'da sergilediği, ölen kadın- lann portrelerinden oluşan ironik bir dizide fotoğrafik bir enstalasyondu. - Bir dönem mimari fotoğ- rafçıhğı da yapan Akyavas'ın fotoğraflannm resmine ne ka- dar yansıdığuıı düşünüyorsu- MELTEM KERRAR "(...) Ben de böyle gelmedim her- halde bu yeryüzüne. Benim de söy- leyecek anlamlı sözlerim vardu Kişi- lerim vardı benim de çevremde. Ge- lipgeçenler vardu Seıdiğim vardu O. Görüyor musun ? O da böyle değildu Güzelsaçlan vardu Sevişebilecek ka- dar duygusu, ağlayabilecek kadar gözyaşları vardu Biz de böyle gelme- dik herhalde bu yeryüzüne. (...) Ya sonra? Sonra ne oldu? Sonra. Son- rastnı ise kimse bilemez. Unutulur. Sonra olanlar hep unutulur. " Zaman. Önce ve sonra arasında akıp giden, tartışmasız kabul edilen bir an- laşmadan başka nedir ki? Kadın ya da erkek, geç ya da erken, çok ani. çok ka- rarsız, çok istekli, durağan, arada kal- mış ya da çok belirsız.. Her şey sade- ce suıırsız olandan bir 'an'a sahip ola- bilmek için. 0nun için... Bir gün gelir ona kavuşursun sonunda. Peki ya o anı çalarlarsa elinden, öyle hiç habersiz... Geriye ne kalır, sonra ne olur? Geçen yıl kurulan Stüdyo Drama'mn yenı oyunu 'Sonra', belki sormaya bi- le korktuğumuz sorularla baş başa bı- rakıyor bizi. Kişiler, adamlar, kadınlar, günler, meydanlar, kokular... Hiçbiri- nin adı yok, rengi yok. Soruyorlar, an- yorlar kaybettiklerini. Umutla değil, bekleyerek değil, bitmez tükenmez bir alışkanlıkla. Bir anı diğerinden ayırmak mümkün değil, öncenin ve sonranın ol- madığı bir karanlık burası. Ama bul- mak gerekıyor. Onu bulmak gereki- yor. Isyan etmeden, karşı gelmeden, kaybederek her şeyini, hiç kimse ve her- kes olarak aramak gerek, bulduğunda bile devamederek.. Onur Bayraktar'ınyazıp yönettiği, Tayanç Ayaydın, Eüf Urse, YeMa Bas- kın. Sarp Akkaya. Cüneyt Karadurak ve Emel Akvii'nin oynadığı 'Sonra', topluluğun ve yazannın ikinci oyunu. tlk oyunda olduğu gibi, bu oyunda da rerdeyiz, neyi, kimi anyoruz sorulan »anyor izleyiciyi. Geçmişin, şimdinin •ne geleceğin yan yana durduğu oyun r »ayunca, üzerinde anlaştığımız zama- ntn sorgusu, ölüm, ölümsüzlük, inanç, wmek, unutmak, varoluş ve yaşam İEerine, odak noktası asla ulaşılama- ran ya da hiç kurtulunamayan bir ege- nnen güç olan tartışmaya dönüşüyor. tki rtyun arasındaki bu dil ve atmosfer bir- llı|i Bayraktar'a göre ohnası gereken xr şey. Bütün bu sorular, artık sevme- Y- bile unutmuş insanlann, kapitalin en Wyük güç olduğu dünyasında, vazge- :ılînez son. Iki oyunda da zaman, me- Itân, isim olmamasının en önemli ne- fcni, bir şeyleri tanımlamaktan kaçma- n Sahne üzerinde bazı şeylerintanım- llındığı ölçüde, izleyici gözünde o ta- aım kalıplannın içinde kalacağını dü- sinüyor. Bu. oyuncuya da bir özgür- Ifık getiriyor, çünkü seyırci alt metnin- Je kendi mekâmnı kendi yaratıyor, ttendi hayatında o durumu istediği ye- re sokabiliyor. Başlangıç ve bitiş nok- tası belirli, sımrlı oyun alanı içinde sı- nırsız, belirsiz bir 'oyun' yaratmanın zor- luklan da var. Bu amaçla oyunlarda pek çok tema ile çalışıyorlar. Ana baş- İık altmdaki birbirine bağlı altbaşhk- lar, izleyicinin ana başlığa ulaşmak için çoklu seçimleri asluıda. Oyunun başmdan sonuna kadar hiç görülmeyen, duyulmayan, hep benze- tilen ve hiç ka\r uşulmayan 'o', \ar olan bir egemen güç. "İnsanlann hayatla- nnı sürekli kontrol eden, yönkrini. yer- lerini sö>1eyen ve kimliksizleşmelerini sağlavan bir egemen güç \ ar. Kiminin hayabnda iktidar, kiminin hayatmda se\ gUL.. O'nun üzerimizdeki basksını ne kadar bflsekde kaybolduğunda hâ- lâ onu anyor oluyoruz." Oyun perşembe, cuma 21.00, cu- martesi 17.00 ve 21 .OO'de Ortaköy Afı- fe Jale Sahnesi'nde. Cumartesi mati- ne sonrası tartışmalı sohbet gerçekle- şecek.(0 212 26 Bilkent'te bcmş tınılanKültür Servisi - Yaşamını ve sanatsal çahşmalannı Almanya'mn Köhı kentin- de sürdürmekte olan besteci ve orkestra şefi Betin Güneş bu akşam saat 20.00'de Bilkent Senfoni Orkestrası' nı yönetecek. Güneş, konserde kendi bestesi 'Banş 1 Banş V isimlerinden oluşan yeni eseri- ni seslendirecek.Insanlararası banş ve huzuru işleyen eser Alman devleti tara- findan Vestfalya bölgesinin 350. banş yıldönümü nedeniyle Betin Güneş'e ıs- marlandı. tlk bölümünde sa\aşın saldır- ganlığı ve yıkıcıhğını notalara döken eser, ikinci bölümünde insanlararası ba- nşı ve huzuru anlatıyor. Adnan Saygun'un Opus 74 Violonsel Konçertosu ile Sergey Prokofiyef in " Senfonisi'nin de çalınacağı konserde ün^ lü çellist Marina Tarasova solist olarat yer alacak. Güneş, '19 Mayıs 1919' adını \-erdıii Türk kurruluş mücadelesini konu alan • senfonisini de 24 Kasım'da Cemal ResHT Rey Sakmu'nda seslendirecek. Babası ttb- san Güneş'in uzun yıllar önce yazdıâ 'Atatürk Senfonik Şüri' adh şiirini tercei alan ve daha sonra Anayasa Mahkerrc: - si'nin eski başkanı Yekta Güngör Cte^- den'in kaleme aldığı başka bir şiirle defr teklenerek yazılan 8. Senfoni'sinin drât- ya prömıyeri Köhı FUarmoni Orkestr*- sı'nda gerçekleştiribnişti. 'BARIŞ1 BARIŞ 2'Yİ SESLENDİRECEK - Betin Güneş'in Bflkent Senfoni Orkestrası'nı yöneteceği konser bu akşam saat 20.00'de. DOSTÖĞLU - Fotoğraf çekmeye başladığı yıllardan itibaren konusu insan değil çevre ve mimari olmuş. Bü- tün fotoğraflan tek bir çizgi- de gidiyor. Resmi ve fotoğra- fı birbirini beslemiş. 'Bunun fotoğrannı çekevim sonra da resmimde kullanının' dıye- rek çektiğini sanmıyorum. Çektiği fotograflarresmin- de başka bir şekilde ortaya çıkmış ya da resmindeki kur- guya benzer bir şey gördü- ğünde o grafıği resmine taşı- mış olabilir. Ama burada şu- nu da tespit etmek lazım ki Erol Akyavaş fotoğraf sanat- çısı değil, bunlar da müthiş fo- toğraflar değil. Mimarlığının, fotoğrafçılığının da önünde, ressamdır Erol Akyavaş. Res- samlık dilini zenginleştirmek için sürdürdüğü bir faaliyet bence. - Bundan sonrası için baş- ka Erol Akyavaş sergileri de düzenleyecek misiniz? DOSTÖĞLU- Şimdıye ka- dar hâlâ sergilenmemiş olan resimleri, fotoğraflan, çizim- leri, desenleri var Erol Akya- vaş'ın. Kapadokya'da mima- ri tasanmım yaptığı otel, Ağa Han Mimarhk Ödülü'ne aday gösterihnişti. Projesi çizile- rek değil. taşlan oyarak, ora- da oluşturulmuş bir yapıydı o. Erol Akyavaş, o sürecin fotoğ- raflannı da belgelemek ama- cıyla değil, ciddi bir kompo- zisyon endişesiyle çekmiş. Ailesinin de istegiyle tüm bun- lan ileride değerlendirmek is- tiyoruz. DEFNE GOLGESt TURGAY FİŞEKÇİ Kitap Fuanı nda Bip Dönem Kapamrken Bu yılki 20. TÜYAP Kitap Fuan'nın teması "Kari- katür ve Gülmece Edebıyatı"yd\ ama, etkınlik iki nedenle daha çok huzün taşıyordu. llkin, içinde yaşadığımız çok yönlü kriz ortamı kendini güçlü bir biçimde duyuruyordu. Kitap fiyat- lan yükselmiş, gelirler ise gerilemişti önceki yıllara göre. Alım gücü tükenmiş okurlann kitaplara uzak- tan bakmalan buruyordu standlann iki yanındakile- ride. Ikincisi, yirmi yıl önce Taksim'deki Marmara Ote- li'nın alt salonunda başlayan ve gördüğü büyük il- gi sonucu Tepebaşı'ndakı bugünkü salonlara taşı- nan fuar, bu yıl son kez kent merkezinde gerçekleş- ti. Gelecek yıl, Beylikdüzü'ndeki TÜYAP Fuar Mer- kezi'nde yapılacak. Böylelikle yirmi yıldır kent mer- kezindeki en büyük kitabevi olma özelliği öne çıkan fuann bu niteliği sona ermış olacak. Ülkemizde yayımlanan kıtapların okurlara sağlık- lı bir biçimde ulaşabileceğı dağıtım ve kitabevi ağı neyazık ki, bulunmuyor. Nufusu milyonu geçen ko- ca kentlerimizde bile nitelıkli kitabevleri yok. Yayın- cılığımızdaki hızlı gelişme, çok sayıda yeni kitabın yayımlanmasını sağlarken bu kıtaplann dağrtımı, ki- tapçı raflanna ve okurlara ulaşması sağlanamıyor. TÜYAP Kitap Fuan, yıllardır kent merkezinde okur- lara boyle bir hizmet veriyordu. Yayımladıkları kıtap- lann sayılan bıne ulaşmış yayınevlerinın bütün kitap- lannı, kıyıda köşede kaldığı ıçın kitaplan ortalıkta görünmeyen küçük yayınevlennin kitaplannı, bir ara- da orada görebiliyordu okurlar. Fuar alanı, herkesin kolayca ulaşabilecegi bir yerdeydi. Ulaşım güçlükleri. yollarda geçecek zaman ve getirecegi ek yorgunluklar, gelecek yılki fuann zor- luklannı oluşturacak. Buna karşın yeni. çağdaş, kon- forlu, genış salonlar, kitap fuarının belki alışveriş özelliğınin gen çekılip, daha çok fuara benzemesi- ne yol açacak. Kitaplan tanıma ve tanıtma öne çı- kacak. Geleceğin neler getireceğini tam bilemesek de ki- tap fuannın Tepebaşı'ndan ayrılmasıyla artık birdö- nemin de kapandığı yadsınamaz bir gerçek. • • • Bu yıl fuann getirdiği güzelliklerden biri de fotoğ- raf sanatçısı Mahmut Turgut'un Objektifimdeki Edebiyatçılar adh yapıtı oldu. Sanatçının yıllar boyu çektiği yazar fotoğraflan, ay- nı yazarlardan seçılmiş bırer ürünle karşılıklı basıl- mış. 1909-1949 arasında doğmuş 80 yazar yer alıyor kitapta. Benim gördüğüm, Mahmut Turgut, portre fotoğrafçılığında kendine özgü bir biçem yaratmış. Yakından tanıdığım onca yazann fotoğraflardaki yüzlerine bakarken, onlara ilişkın yeni izlenimler, dü- şünceler uyandırdığını ayrımsadım. Varsa fotoğra- fin dili, bu olmalı. Yazarlarımızın yüzleri, bana yaşadığımız yıllann öykülerini getirdi. Her birine baktıkça, kimi zaman kişisel, kimi zaman toplumsal olaylar, dönemlerye- niden canlandı. Keşke fotoğraflann altına çekildik- leri zamanın tarihlen de konsaymış. O zaman yaza- nn yüzüyle anlattığı öykü daha da belirginleşirdi. Bence geçen yüzyılın bir antolojisini de yüzlerde- ki izleri yansıtarak Mahmut Turgut gerçekleştirmiş. Bu emek, sevgi ve hüner dolu çalışmanın, hak etti- ği güzellikte yayımlanmasını sağlayan Kültür Ba- kanlığı'na da teşekkürler. • • • Bu yılki fuann en acı haberi ise Berin Nadi'yi yi- tirişimiz oldu. 7 Mayıs günlen, gazetemizin kuruluş yıldönümlerinde gazete bahçesinde toplananlara yaptığı kısacık konuşmalarda hep cumhuriyet ilke- leriyle gazetesine bağlılığı ve onu gelecek kuşakla- ra bırakabılmenin sevincı duyulurdu sesınde. Berin Nadi, Cumhuriyet gazetesiyle biriikte hep yaşaya- cak. Ne mutlu ardında böylesi ışıklı izler bırakabi- lenlere... Nevin Çokay'ın resim sergisi • Kültür Servisi - Ressam Nevin Çokay'ın 9 Kasım'da başlayan sergisi, 9 Aralık'a dek Antik Sanat Galerisf nde sanatseverlerle buluşacak. Istanbul Güzel Sanatlar Akademisi mezunu olan sanatçının resimlerinde insan ve at figürleri ile natürmortlar belirleyici bir öge. Yapıtlannda gölge ve ışığı adeta dışlayan Çokay'ın yalm, saf fakat vurucu natürmort yapıtlannda ise ağırlık renklerde. K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear