23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 EKİM 2001 CUMA CUMHURfYET SAYFA ROPORTAJ Elektrokent: dünyaya açılanpencere Monoblok yapı içinde 13 kat 2 blok halinde 4 bin 707 bağımsız işyerinden oluşan Perpa'da faaliyet gösteren Elektrokent üyelerinin en temel özelliği sosyal faaliyetlere verdikleri önem MİYASE İLKNUR Fevzi Alkan» Elektrik-elektronik sektöriinün duayeni. Meslekte 37 yı- lı geride bıraktnış. Türkiye Phillips'in en büyük cirosunu yapanFevzi Alkan, geçen yıl, Phillips'in Genel Müdür Yardımcısına Türkiye'de yatınm ya- pılmaması halinde Phillips'i boykot edeceklerini söyleyerek Türkiye'ye ihracat yetkisi verilmesini sağlamış- tı. Fevzi Alkan, Türk elektrik ve elekt- ronik sanayicileri ile tüccarlarını biraraya getiren Elektrokent Koope- ratif'inin yılJardır başkanlığını sürdü- rüyor. Elektrokent, Karaköy Perşem- bepazan'nda faaliyet gösteren sana- yici ve tüccann PERPA'ya taşınma sü- recinde oluşturduğu bir meslek koope- ratifı. Monoblok yapı içinde 13 kat 2 blok halinde 4 bin 707 bağımsız iş- yerinden oluşan PERPA'da faaliyet gösteren Elektrokent üyelerini diğer meslek kooperatifi üyelerinden ayı- ran en temel özelliği sosyal faaliyet- lere verdikleri önem. Elektrokent'in başkanı Fevzi Alkan'la hem Elektro- kent'in faaliyetlerini hem de kendi yaşamından renkli anılan konuştuk. - Fevzi Alkan kündir, nerden gel- miştir, sizi biraz tanıyabilir miyiz? Alkan: Çırakhktan başlayarak elekt- rik sektörüne girdim. Askerden son- ra Rize'de elektirikçi dükkânı açtım. O dönemde insanlar evlerine yeni ye- ni elektrik bağlattıyordu. Köylerin, mahallelerin elektrik bağlantılannı yaptık. Bu sayede büyük paraiar ka- zandık. Sonra Istanbul'da kardeşle- rimle sektörde çahşmaya başladık. Aile şirketi elektrik sektöründe 5-6 ta- ne üretici, imalatçı, ithalatçı fırmamız var. PhiUips ile dünyanın en büyük ar- matür ve aydınlatma devi olan bir Italyan firmasının Türkiye distrübü- törlüğünü yapıyoruz. Karaköv'den PERPA'ya -Karaköy'de sefil dükkanlarda ça- hşan sektörün PERPA'ya getişi nasıl oldu? Alkan: 50 kadar sanayici ve tüccar bir araya geldik. Çağdaş bir işyeri kompleksine sahip olmamız gerekti- ği yönünde karar aldık. Şimdi Ku- yumcular'a devrettiğimiz kooperati- fi kurduk, sonra da Perpa'da yatınm yaptık. Elektrokent'e üye olan esnaf- İar 1985'ten beri para vermiyorlar. Tüccarhğımızı kullandık. PERPA'da- ki dükkân ihalelerine girdik ve satın aldık. Satın aldıktan sonra metreka- ELEKTROKE.NTKOOPERATÜİ'NLN HAŞKANI -Meslekte37yılı geride bırakan Fevzi Alkan, Türk elektrik veelekt- ronik sanayicileri ile tüccarlarını bir araya getiren Elektrokent KooperatnTnin yıllardır başkanlığmı sürdürüyor. resini 100 liradan aldığınnz yerlen şerefıye bedeli koyarak 120 liraya ye- ni üyelere sattık. Bugün 1 trilyona ya- kın paramız var. Sosyal projeter - Elektrokent esnafinın dikkatimi- zi çeken bir yönü birçok sosyal proje- yedestekvennesLOrtaanıfesnafgru- bunun bu tür projelere destek venü- ği pek göriilmemiştir. Bunu nasıl sağ- hyorsunuz? Alkan: Biz sektör olarak birbirimi- ze çok bağlı bir grubuz. Üç yıl önce Ankara'da bir arka- — — — — — — daşımızm işi bozuldu, iflas etti. Bizler ara- mızda üçer, beşer milyar topladık, onu yeniden iş hayatına kazandırdık. Benim işçim Hakkâri'deki tanımadığım bir es- nafa mal satmışsa şıyı üyelerimize sevdirmek ve biray- ncalığı olduğunu hissetirmek. Biz yönetim olarak böyle çalışınca onlar da bizim istediğimiz her tür sosyal ça- lışmaya katkı sunuyorlar. - Anıt ağaçlan koruma alüna abna dışmda gerçeldeştirdiğiniz sosyal ça- bşmalar var mı? Alkan: Biz buraya ilk geldiğimiz- de bir liseden bizi öğle yemeğine da- vet ettiler. Gittik, okulu gezdirdiler. Bi- na yeni, ancak 15 sene önce nasıl ya- pılmışsa öyle kalmış. Biz o okulu, ta- dilattan geçirdik. Maddi kaynağın yüzde 80'i ordan burdan emrivaki ba- sektör olarak birbirimize çok bağlı bir grubuz. Üç yıl önce Ankara'da bir arkadaşımızuı işi bozuldu, iflas etti. Bizler aramızda üçer, beşer milyar topladık, onu yeniden iş hayatına kazandırdık. "acaba öder nıi' diye bir endişem ol- maz. Niye obnaz? O borcunu öde- mek zorunda. Aksi takdirde bu sek- törden bir daha mal alamaz. Şimdi bizim üst katta dinlence, eğ- lence ve spor kompleksimiz yapılıyor. İçinde saunası, ban, spor tesisleri ve restoranlan da bulunuyor. Birisi ay- lık 10 bin dolara işletmek için arka- daşlara başvurmuş. Ama biz verme- dik. Otoparkı da işletmek için birçok başvuru yapılmıştı. Onu da özel işlet- meye vermemiştik. Amacımız bu çar- ğış alarak karşıladık. 17 Ağustos depremi sırasmda dep- remzedelere kahcı konut yapmak için kollan sıvadık. Kocaeli'de valiliğin yardımıyla bir arsa bulduk ve 70 met- rekare büyüklüğünde 24 adet konu- tu dayayıp döşedikten sonra yılbaşın- dan önce teslim ettik. Biz bu projeye başlarken genel kuruldan karar alma- mıştık. Ama üyelerimize güveniyor- duk. Genel kurulda üyelerimizin kar- şı çıkması haünde 250 milyan biz yö- neticiler cebimizden ödemeyi göze almıştık. Bir tek üyemizden itiraz gel- medi. Istanbul'daki Anıt Ağaçlan Koruma Projesinı Orman Fakültesi ile birlikte yürütüyoruz. Phillips'in en büyük pazarı -SiönPhffl^s Genel VIüdûriiieara- nızda geçen bir olayı duymuştuk. Bi- raz tehditvari konuşmamz sayesinde Türkiye Phüüps ürunlerini ihiraç izni akfa. Bu olayı anlaür ımsuuz? Alkan: Ben 37 senedir bu sektör- deyim. PhiUips bayiliğimizin mazisi de 32 yıla dayanıyor. Türkiye'de 100 —^—^— civannda bayisi var- dır. Ama biz Phil- lips'in iş hacminin yüzde 20'sini gerçek- İeştiriyoruz. Türkiye, Phillips'in Avru- pa'daki en büyük pa- zan. Geçen sene Phil- lips bizi Polonya'ya götürdü. Oradaki bir fabrikayı gez- dirdiler. Ve akşam da bahçede bir ye- mek verdiler. Yemekte ben Polonyalı müdürün yanına gittim, Phillips'in Türk müdü- rüyle arasına girip oturdum. Türk mü- düre dedim ki' Söyle buna ya Türki- ye'yedoğru dûrüstbiryaüruıı yapar- lar ya da Türldye'deld bayiDer olarak biz PhiUips'e boykot uygulayacağız. Gküp rakip fırmalan dolaşacak, Tür- kiye'ye kiınyaünmyaparsa bizonun- la çahşacağız.' Türk müdür tercüme etmek için ayağa kalktı ancak Polon- yalı Genel Müdür yardımcısı 'Fevzi Bey'in söyledikkrini anlariım. Tercü- meye gerek yok. O kadar Türkçemiz var' dedı. Sonra adam bana dönüp şunlan söyledi: 'Fevzi Beysenikutiu- yonım. Ben de aynı tavn ahrdım. Ama Türkrye üç beş yd daha Avru- pa'dan yatuim beklemesin. Şu fabri- kanın arazisi var ya, bu arazinin met- rekaresi 1.40 cenL Polonya devleti bu arazhi Phiüips'e safü. Metrekaresine 5 dolar altyapı yaürunı yapü. Fabri- kanın içindeki asfalt yoDar dafai dev- let tarafindan yapddi 20 yıl boyunca vergi ödenmemesi konusunda garan- ti verdL Sizin yönetkileriniz bunu ka- tiyyen yapamazlar.' Bu konuşmaya kadar Phillips'in Türkiye üzerinden bir ampul dahi ih- raç etme yetkisi yoktu. O akşam ki ko- nuşmadan bir gün sonra genel müdür yardımcısı beni yanına çağırdı, Hol- landa'daki merkezle üç İcez konuştu- ğunu ve Türkiye'ye ihracat yapma yetkisinin veribnesi konusunda ka- rar aldırmaya çalıştığını söyledi. îki ay sonra da Phillips ürünlerini ihraç yetkisi Türkiye'deki bayilere verildi. Şu anda bütün Arap ülİcelerine, Bal- kanlar ve Türki curnhunyetlere ihra- cat yapıyoruz. -Babamzm Cınnhuriyetkuşağmdan olduğunuvesiziöyieyetiştirdiğini söy- lediniz. Ailenizin üzerinîzde ciddi bir etkisi ounata? Alkan: Babam Rize'de uzun yıllar muhtarlık yaptı. Babama o zamanki dındarlarkomünist derlerdi. Bunun ne- deni babamın Atatürkçü ve cumhu- riyetçi olmasıydı. Onun cumhuriyet- çiliği konusunda bir anımı aktarmak isterim. Cumhuriyetin 75. yaşı kutlandığın- da babamla evde karşıhklı oturuyo- ruz. Bir yandan televizyondan KJZI- lay Meydanı'ndaki törenleri, bir yan- dan da boğazdaki havai fişek göste- risini izliyoruz. Bir baktım babamın gözlerinden yaşlar akıyor. Ancak bir yandan da tat- lı bir tebessümle gülüyor. Baba 'Ha- yırdır' dedim. 'Oğlum cumhuri- yet-Cumhuriyet-Sen bDemezsin.Ke- üme olarak belki büiyorsun da benim şu an neler hissetiğimi büemezsin. Cumhuriyet doğdu doğalı ikinci kez kutlaıuyor. Bir onuncu yınnda bir de şimdi. Ona gülüyorum. Cumhuriyetönce- sidöneminde y aşadıklanmızı aıumsa- yınca ağlryorum' dedi. Işte ben böy- le bir aileden geliyorum.aldık. Satın aldıktan sonra metreka- meye vermemiştik. Amacımızbuçar- neticiler cebimizden ödemeyi göze la çahşacağız.' Türk müdür tercüme İe bir aileden geliyorum. Kırk yaşına merdiven dayamış, pınl pırıl genç, dinamik ve dorukta bir işadamı: Hürriyet Demirörs Global iş dünyasında bir hTEKİN SÖNMEZ Kırk yaşına merdiven dayamış, pınl pınl genç ve dinamik bir işadamı ile yüz yüzeyiz. Türkiye"den yola çıkarken hedefini belirlediği rüyalan olmuş. Bunlardan birisi dorukta olmak! Başkalanna bağımlı kalmamak ötekisi... Aile, bu üçgenin öteki bir açısıdır... Hürriyet Bey ile aylar alan bir maceradan son- ra. çalışma masasının yanında yüz yüze gelebil- dik. O kaçtı, ben kovaladım... Kaçma ve ko\alamaca boyunca. sunduğum projelerden eksık kalanlan bir kez daha açıkla- mak üzere, baskın bir ziyaret telefonu yaptım. Bu sırada. ortaya çıkan "cesaret" konuşmamıza yön verdi. Cesaret. (burada) hemen her insanın atmakta sakındığı ilk adım olarak düşünülmeli. Hümyet Bey. bir beş dakika için bana fırsat ta- nıdı. Bu, eksikleri izah etme fırsatını. bu beş da- kikayı sonra uzatıverdi ve ben. odasından bir bu- çuk saat sonra dışanya çıktım... Bir başlangıç oldu... Hayatından söz edilmesi istenen her insanda görülegelen tereddüt o gün kapıyı biraz araladı bana... Türkiye'den yola çı- kıp. Türkiye'nin ötesinde başanya koşmuş bir insanın duygu dolu dünyasına böylece biraz yak- laşabildim. Sayın Hürriyet Demirörs'e sorduk: - Standartlar açısından Türkiye ticaret haj atı ile Avnıpa ticaret hayatı arasında bir fark var mı? Türkive'de ticareti çok iyi yapan insanlar var. Fakat kimileri lusa sürede. günün ticaretini yapı- yor ve çabuk kazanmak istiyor. Oysa Avrupa stan- dartlannda. kalite devamlılığı gerekiyor. - Unlu mamuller ve bu branşa bağlı ithalat-ih- racat ve ambalaj alanmda 150 kişiyi istihdam et- mektesiniz. ,\ileleriyle birlikte yaklaşık 500 kişi- lik sosyal bir insan grubu size bağlı. Bunların ay- nı kökenli olması veya olmama.su (örnek: dil) size zorluk getirmiyor mu? Evet! Alman, Polonyalı. Danimarkalı. Norveç- li. Türk. îsveçli. Çek, Bosnalı gibi çok çeşitli kö- İş hayatunda, beklentisi yüksek bir insan diye biünirim. Yapbğun işten hazduyarun. Benimle çabşan- lann da yapüklan işten haz duymalannı ve yeteneklerini sonuna kadar kullanmalannı beklerün. Eşiniz, çalışma hayatmızda, suink biriikte mi? Hayır. Eşim sekreterim değil. Eşim. iş hayatım- da yok. Ancak o. evde mutfakta kapalı da değil. Fakat, yükselmemde çok büyük hissesi var ve herzaman destek bulmaktayım ondan. Aynca, ço- cuklanmızın eğitimleri de ona bağlı. Değişik kül- türden birisi ile e% liliği devam ettırmek konusu ise.. birbirimizi anlamada ve değer vermede or- tak meziyetleri olan insanlanz. - Hayaünızda, neyin eksikliğini duymaktasımz? Eğitimimi tamamlayabilseydim \e tngilizcem mükemmel olsaydı, bugünkü yerden çok ilerde olacaktım. Hâkim olan global iş hayatında, Ingi- lizce çok önemJi, bunun eksikliğini duymaktayım. Ve eşim. çocuklanmızın da ilerde eksiklik duy- mamalan için, onlann eğitimine daha çok zaman ayırmaktadır. - Golf, tenis, futbol, satranç, bilardo gibi spor- lara Uginiz var mı? \akıt buldukça futbol Lzlenm. Buradaki Türk spor kulübü Topkapı'nın tkinci Başkanlığı'nı yaptığım yılda. bu takım. Avrupa İkinci Ligi'ne çıkan ilk Türk takımı oldu. kenlere bağlı kozmopolit iş gücünü istihdam et- mekteyiz. Zorluklar olacak tabii. Bölüm müdür- Ierimiz var. Ben, bizzat pek çok şeye zaman ayır- maktayım. Uyum dili ise Isveççedir burada. - Hammaddeithalinden, bunun üretilmesL am- balaj ve pazarlanması da sizin ellerinizde. Bunu, bugünkü teknoloji ile bir 'endüstri ° olarak tanım- iayabilir miyiz? Evet! Bütün bu yaptıklanmız modern bir tek- nolojiye bağlıdır bir bakıma bu. - İstihdam ettiğiniz insanlardan beklentiniz ne(ler)dir? Ben. iş hayatımda, beklentisi yüksek bir insan diye bilinirim. Yaptığım işten zevk alınm ve haz duyanm. Benimle çalışanlann da yaptıklan işten haz duymalannı ve yeteneklerini. sonuna kadar işlerinde de kullanmalannı beklerim. - İki çocuğunuzvar. İş hayaömzdaki yükseliş bo- yunca, y aklaşık yirmi yılük bir evBliğe sahipsiniz. Karizmatik her başanh insanın hemen arka pla- nında, ikinci bir Idşinin olduğuna inanılır. İste- ük, siz bir İsvecli ile (pek çok tanıdıklanmızın ak- sine) yaklaşık yirmi yıkhr evliliğüıLa korudunuz. Kulu'dan İsveç'e uzanan öykü mr ulu, Orta Anadolu'da bir mt kasabadır. Kulu'dan tsveç'e ilk iş -M.M. göçü altmışlı yıllann sonunda görüldü. Ilkin bir iki ailenin gidişiyle başladı ve sonra, büyük bir göç olayı yaşandı. Bugün, "Kulu kökenfi" diye tammlanan yaklaşık on bin dolayında insan Isveç'te yaşamaktadn-. Bugün bunlann üçüncü kuşağı da ışbaşına geçmiş dunımda. Kulu kökenliler, Isveç'te, üçüncü kuşak ile bu topluma uyum sorunlannı, öteki gruplara göre daha çok başannış görünüyorlar. Herhangi bir politik fraksiyona bağü' olmamalan, kendilerini Türk'lük ile açıklanıalan ve politik atraksiyonlara kalkışmadan iş hayatına doğrudan girmeleri ile Isveç'te bir hayli yol aünış durumdalar. Üçüncü kuşak, giderek Isveççeyi birinci dil yapmış durumda. Nitekim, Saynı Hürriyet Demirörs'ün belirttiği gibi kendi çocuklannın Türkçe yerine Isveççeyi ilk dil ve Ingilizceyi mükemmel konuşmaavantajlan var. Gençlerin global dillere çok hâkim olmalan gerekiyor. Çünkü çok yakın gelecek açısından 'rekabet' çok daha sertleşecektir. Bu rekabete dayanabihnek ise çok sayıda dili mükemmel bilmekle mümkün. Hürriyet Demirörs, Kulu'dan gelen göçte "iküıci kuşak" sayıhnasına rağmen üçüncü kuşak ile almacak mesafeyi aşmış durumda. Bu nedenle, bu olağanüsrü başanyı, burada sergilemek niyetindeyiz. DUZYAZI ORHAN BİRGİT Bir Dîzi Düş Gerçekleşirken... Haberi önce, kendisıni doğduğu ılçenin sorun- ları için uğraş vermeye adamış olan arkadaşım Oktay Ekşi'den aldım. Başbakan Ecevit'in, yann Ordu'nun Mesudiye ilçesine giderek bir yıl önce başlatılan ve hemen hemen tamamlanma aşama- sına gelen "Köy-Kent" projesı için sürdürülen ça- lışmaları göreceğini söyledi. Oktay, Mesudiye ve ben. Dünya bir savaş bur- gacı içindeyken ve Türkiye'de ekonomik krizden kurtulmanın yolları aranırken bu üç ismin günün yazfsına konu edilmesi, çoğu kimseye şaşırtıcı ge- lecektir. Ama, özetle anlatacaklanmdan sonra, bu yazının nıçin yazıldığı da sanırım ortaya çıkacak- tır. Yakın arkadaşları, Oktay'ın günlük çalışma sa- atlerinden önemli bir bölümünü, Mesudiye gibi, 104 yıldır sürekli göç kanaması geçiren beldesinin so- runlanna ayırdığını bilirier. Türkiye'nin çeşitli büyük kentlerine göçmüş hemşerilerini de, bu sorunlar- la kördüğümlemek için olmalı, Oktay her yıl tem- muz ayının başında kentte bir Mesudiye kurultayı toplamayı gelenek haline dönüştürmüş. O kurul- taylarda, dileyen her hemşeri, sorunları ortaya ko- yuyor, çözüm önerileri tartışılıyor ve göstermelik ol- mayan gerçek bir sivil toplum örgütünün sonuç ra- porları, ilgililere ulaştırılıyormuş. Geçen yıl ağustos ya da eylül ayında, RTÜK ya- sa tasarısı ile ilgilı bir konu üzerinde Oktay ile bir- likte sanırım üç arkadaş Basın Konseyi adına Baş- bakan'ı ziyaret etmiştık. llettiğimiz görüşleri içeren yazılı metni sunduk. Ecevit, görüşmenin tamam- lanmasından sonra, Ekşi'ye döndü ve Mesudiye Kurultayı ile ilgili bir raporu okuduğunu söyleye- rek Köy-Kent projesinı yaşama geçirmek için ilçe- nin istekli olup olmadığını öğrenmek istedi. 1980 öncesinde, bu projenin CHP bildirgeleri ile kamuoyuna duyurulduğu sırada çoğu gazeteci gi- bi, Oktay'ın da karşıtlar arasında yer aldığını Baş- bakan unutmamış. Mesudiye sevdalısı arkada- şım, önerıyi bir can kurtaran simidi gibi değerlen- dirdi. Ecevit, başarı için hükümet olanaklarından çok, halkın katılımının öneminın altını çiziyordu. Yanm saat içinde, o güveni yanıtlayacak hayli so- runun çözümünde Başbakan'a destek sağlayacak yanıtlar ortaya konuldu. Ve Başbakanlık Müsteşa- n Selçuk Polat'ın başkentte başlatarak Mesudi- ye ve yöresınde sürdürdüğü çalışma, ilçenin genç kaymakamı Şafak Başa'nın gece gündüz deme- den yürüttüğü uygulama ile hemen hemen ta- mamlanma aşamasına gelmiş oldu. Eksik olmasın, Oktay yapılan işlerin raporlannı Köy-Kent sorununa inanmış bir eski siyaset ada- mı da olarak bana da gösteriyor. Görmediğim bir beldenin, çözülmekte olan sorunlannı bu raporiar- dan öğreniyorum. Bu nedenle de, okuduklanmı, "mış"\\ biten tümceler ile özetleyeceğim. Bir bilanço... Yarın helikopter ile yöreye gidecek olan Başba- kan ve eşine, çalışmalann başladığı 2 Eylül 2000 tarihinden bu yana, Türkiye'nin bu ilk Köy-Kent'ini oluşturan Çardaklı, Dayılı, Esatlı, Göçbey, llışar, Kışlacık, Türkköyü ve Yuvalı köylerindeki temel altyapı ve üstyapı çalışmaları sergilenecekmiş. Proje merkezi olarak seçilen Çavdar'dan öteki köyler arasında 73 kilometrelik stabilize ve asfalt karışımı yeni yol yapılmış. 6 köyü birbirine bağla- yan grup yoluna, köylüler Bülent Ecevit adını ver- mişler. Bir kentte ve kasabada bir başbakanın adı- nı cadde ya da alanlara vermenin sık rastlanır gö- nül alma yolu olduğunu bilenler, köyler arasında- ki bir bağlantı yolunda öyle bir ismi görmenin "ilk" olduğunu söyleyeceklerdir. Köylere içme suyu getirilmiş, sulama kanallan ona- rılmış, kanalizasyon çalışmaları ilerlemiş. Köyler fiberoptik kablolar ve jeneratörlerle internet aracı- lığı ile bırbırlerine bağlanmış. Hayvancılığın yoğun olduğu yaylalara elektrik götürülmüş. Koyunculuk projesi için 1000 koyun, süt inekçiliği için 50 inek, damızlık amacı ile 6 boğa köylüye verilmiş. Orman Ürünleri Fabrikası bitirilmiş. Orman yolları açılmış ve genişletilmiş. Orman ve av turizmi için yerler sağ- lanmış. Köykent Kültür ve Sanat Evi ile Gezici Kü- tüphanesi yapılmış. Sağlık ocağı açılmış. Aynca tam donanımlı bir ambulans alınmış. Bir futbol, 4 köy için basketbol alanları yapılmış. Bir kapalı spor sa- lonu ödenek bekliyormuş. Mesudiye ve köylerin- de 12 çocuk oyun bahçesi yapılmış.. Köykent ll- köğretim Okulu prefabrike olarak öğretime açılmış. Liste bu tür örnekler ile sürüp gidiyor. Oktay'a, "Umutlu musun " diye soruyorum. Göz- lerinin içi gülüyor. Beldesıne tersıne göç başladı- ğı için, yeni evler yapıldığını söylemekle kalmıyor, "Mesudiye 'de " diyor, "eskiden tek lokanta yoktu. Şimdi üç tanesinde tencereler kaynıyor". Sanınm birden çok kişinin gerçekleşen rüyası, yann Me- sudiye'de ağızdan ağıza anlatılacak. Bülent Ecevit, 25 yıl öncesine dönecek ve o günlerde düşünce cimnastiği yaptığı, ama birçok yandaşına bile anlatamadığı bir düşün ilk meyve- sini görmenin mutluluğunu yaşayacak. Oktay Ekşi, Mesudiye kurultayları çabasının, başka beldeler için de izlenecek bir somut örnek olduğunun başka hiçbir şeyle kıyaslayamayacağı hazzını tadacak. Selçuk Polat ve Şefik Başa isimli iki inançlı bü- rokrat, bulunduklan görevlerde kendilerine yükle- nen bu çokağıryükü, başarı iletamamlamanın hu- zurunu, birer onur madalyası gibi taşıyacaklar. Ve sadece ağlamasını bilen, sayısız kasabamız, ilçemiz, kentimizin insanları... Mesudiye'deki sivil toplum dayanışmasının örneği için artık devlet ku- şunun kendi başlarına da konmasını beklemek yerine örgütlenmenin ne kadar önemli ve yaşam- sal olduğunu öğrenecekler. Öğreneceğiz. Faks:0212-677 07 62 obirgit@e-kolay.net Aramızdan aynlışının 6. yılında İZZET RIZA YALIN'I sevgi ve özlemle anıyoruz. AİLESİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear