26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5EKİM2OO1 CUMA CUMHURİYET SAYFA • • •« jL U J \ kuttur(Ş cumhuriyet.com.tr 15 1968'in bilimkurgu klasiği yıllar sonra Tim Burton'un farklı yorumuyla yeniden karşımızda Planet of the Apes / Yönetmen: Tim Burton / Senaryo: VVilliam Broyles Jr., Lavvrence Konner, Mark Rosenthal, Pierre Boulle'un romanından / Kamera: Philippe Rousselot / Müzik: Danny Etfman / Makyaj: Rick Baker / Oyuncular: Mark VVahlberg, Helena Bonham-Carter, Tim Roth, Michael Clarke Duncan, Estella VVarren, Paul Giametti, Kris Kristofferson, David VVarner / ABD 2001 (Özen Film). Efendi maymun,köleinsanAmerikan sinemasuun az sayıdaki 'önemli, hayal gücü zengin. kendine özgü' yönetmenleri arasmda öne çı- kan, kişisel stilini kabul ettirdiği gü- nümüz Hollyvvood'unun 'dâhi ço- cuklannın en ticarisive pop kültürü- nün sinenıacısr olarak tanınan, 1958 doğumlu Tim Burton son filminde, çocukluğunda seyredip etkilendiği ünlü bilimkurgu klasiğine el atmış: "Maymunlar Cehennetni". 1968'de yönetmen Frankfin Schafiher'in "Kvvui Köprüsü"nün de yazan olan Pierre Boulle'un roma- nından beyaz perdeye aktardığı "Pla- net of the Apes-Maymunlar Cehen- nemi", özetle 'efendi' maymunlann 'köle' insanlarahükmettiği,bilinme- yenbir gezegene inerek zahm ve zor- ba maymunlann eline düşen Chari- ton Heston'ın başuıdan geçen serü- venleri anlatıyordu, yaşı tutan sine- maseverlerin anımsayacağı gibi. Özellikle Heston'ın sonunda denizin kıyısında, kumlara gömülmüş Hürri- yet Heykeli'nin başını görünce may- munlar gezegeninin aslında kendi dünyası olduğunu anladığı ve insa- noğlunun korkunç bır nükleer savaş- la kendini mahvettiği gerçeğini kav- radığı, unurulmaz finaliyle bellekler- de yer etmişti "MaymunlarCehenne- mi". 1960'hyıllardaiyicecanlanan, Hollyvvood' un yeni bir can simidi gi- bı sanldığı bilimkurgu türünün, Kub- rick'in "2001" başyapıtıyla birlıkte lokomotifi olmuştu bu çarpıcı fan- tastik. Tabıi filmin kazandığı büyük ticari başan, ardından devam filmle- rini getirmişti. 33yü sonrakiyeniden çevrim Genelde seri imalatı. yıllardır bü- yük ölçüde yeniden çevrimlere, de- vam fılmlerine, habire yinelenen bir- takrm modern-teknolojik masallara dayandıran Hollyvvood rüya fabrika- suım zaten 199O'lı yıllann başından beri ilgi alanında yer alan bu namlı klasiğin, Fox'a 100 milyona mal olan, seyrettiğimiz 2001 versiyonu- nu Tim Burton imzalamış. Ama Bur- ton. remake'den çok yeniden tasarla- yıp kendi yaklaşımıyla yeniden kur- muş "Planet of the Apes"i, kuşkusuz daha başanlı görüntüler, makyaj ve özel efektlerle. Üstaduı yorumu, ro- mandan ve Schaffher'in filminden farklı. Karakterleri az buçuk değiştir- miş, örnekse ilk filmde insan dosru- maymun kız (Kim Hunter), Hes- ton'la bilimsel açıdan ilgilenirken Burton'un filmindeki maymunlarla insanlann banş içüıde yaşaması ide- aline inanan senatör kızı Ari (Helena Bonham-Carter), Heston'un rolünü üstlenen MarkVVahlberg'e abayı ya- kıyor. İlk filmde tüfek kullanıp ağ atarak ınsanlan avlayan maymunlar, 2001 versiyonunda, atabinmiş, zırh- lar içinde parlayan, ürkünç, yenilmez bir orduya dönüşmüşler, her ne kadar yüzme bilmeseler de. Karakterlere yenilerini ekleyen yönetmen Burton, ilk filmin karamsar mesajını vurgu- layan sarsıcı finaliniyse değiştirip büsbütün farklı çekmeyi yeğlemiş kendi damgasını vurarak. Orijinaiinin kaymağmı yemek.. Uzaydaki elektromanyetik frrtuıa- da kaybolan maymunu ararken in- sanlara kötü davTanan maymunlann egemenliğindeki meçhul bir gezege- ne düşerek teknoloji ve bilimin hiç gelişmedigi maymunlardan kaçan köle insanlara Hderlik yapan kaptan Leo'yu Wahlberg oynuyor. Bur- ton'un hikâyeden çok görselliği önemseyen yaklaşımıyla spektakü- ler bir fantastik yaptığı bu film. ori- jinaiinin sarsıcıhğına erişmeyip bek- lentileri karşılamasa da Burton'un vizyonunun eseri kımı ilginç bölüm- leriyle görmezden gelınemeyen bir bilimkurgu aksiyonu. Yönetmenin bildık ruhaflıklannın, kışkırtıcıhğının yenne büyük stüdyo ölçütlerinin-olanaklannın fazlasıyla hissedildiği film, eskilerine oranla daha az kişisel bir yapıt. Sadece hoş- görü, özgür düşünce öğütleri veren özüyle Burton'un belki de en yap- macık, en sıradan filmi şimdüik. Makyajlar etkileyici ama maymun makyajlannın altındaki oyunculan seçmek pek olası değil, örneğin go- ril ordusunun yırtıcı generali rolün- deki Tîm Roth'u tarumak imkânsız neredeyse. Sonuçta Tim Burton'un renklerini, kokusunu, zevkini yansıt- sa da orijinal filmin kaymağııu yiyen katıksız bir büyük stüdyo mamulübu şatafath üsrün yapım. Tim Burton markası her zaman geçer akçedir di- yecek merakhsına da sözümüz yok. Çeşitli türlerin harmanlandığı, Fransız yapımı, özgün bir bireşim çabası Kurt dumanilıhavayı sever1995'tc "Crying Freeman- Samuı-ayın GözyaşlarT adh ilk filmiyle adıru duyu- ran, 1960 doğumlu Fransız yönetmen Christophe Gans, bu hafta seyrettiğimiz ikinci filmi "Kurtlann Kardeşfiğryle kuş- kusuz meraklısınca tarunmayı ve bundan böyle izlenmeyi hak ediyor. Fransız devriminden 25 yıl kadar önce Fransa'nrn güneyinde, Lozere-Gevaudan bölgesinde ortaya çıkıp çoğunluğu kadın ve çocuk olan köylüleri öldüren, devasa bir kurt olduğu zannedilen ve 'Gevaudan Le Pact des Loups / Yönetmen: Christophe Gans / Senaryo: Stephane Cabel, C.Gans / Kamera: Dan Laustsen / Müzik: Joseph Lo Duca / Oyuncular: Samuel Le Bihan, Mark Dacascos, Vtncent Cassel, Monica Belluccî, Emilie Dequenne / Fransa 2000 (Avşar-Pinema) canavan 1 denen, esrarengiz bir yaratık, şeytan işi cinayetleriyle uzun süre terör ve panik havası estirmişti ülkede. Fransa'nın 18. yüzyılda, yeni kıta Ame- rika için îngilizlerle kapıştığı bir dönem- de, krâl 15.Louis'nin başını ağntanbir so- runa dönüşen Gevaudan canavannı bulup yok etmek görevi verilmiş.. yerel senyörün (Jean Yann) kızuıa (EmiBe Dequenne) tu- tulup gizemli bir fahişeyle (MonicaBeBuc- ci) de düşüp kalkan, maceraperest doğabi- limci Gregoire De Fronsac'la (Samuel Le Bihan) Amerika'dan birlikte döndüğü Kı- zılderili kan kardeşi Mani'nin (Mark Da- cascos) yöredeki serüvenlerini görüntülü- yor Gans, Fransa'da seyirci ve eleştirmen- lerce yılm önemli yapımlanndan biri ola- rak karşılanan bu filmde. Zengin bir dönem fihninin tüm çekici- liğini kuşanmış "KurtlannKardeşliğrnde siirükleyici bir polisiye soruşturma hava- sında rükâyesini anlatanGans, aksiyondan romantizme, spagetti westernden gotik dehşet filmine, casusluk serüveninden kung-fu filmine kadar değişik türleri kay- naştınp harmanlayarak seyirciyi içine ah- veren, bulamacunsı bir üslup tutruruyor. Canavan imha serüvenine dönemin siya- sal enrrikalaruun, dinsel gizli örgütlerinin de kanştığı filmi bir anlatıcıdan (Jacques Perrin) dinliyoruz. Bazı düşümsü ve san- n sahneleriyle, çeşitli göndermelerle be- zeli, etkileyici görsel-işitsel efektlere ve yavaşlayıp hızlanan değişken bir tem- poya, belirgin bir sinema duygusuna sahip filmin parlak oyuncukad- rosunda, yö- netmenin ilk filmiyle tanı- nan Uzakdo- ğu dövüş sa- "0 natlan ustası, Mark Dacascos sivriliyor, Kızıl- derili rolünde. Kötü asilzadeyi oynayan Vincent Cassel'in de öne ' çıktığı, sık sık vites ve tür değiştiren, mizanse- ninden görüntüsüne, sanat yönetiminden müziğine kadar heyecan veren bupopüler sine- ma denemesine ilgisiz kalmak ne mümkün. Beylikbir yakıştırmayla bağ- lamak gerekırse, bu fıhn mide- ye oturan, nefis bir ziyafete benzetilebilir özetle. L± İZLEYİCİ CÖZÜYLE ERDAL ATABEK Birbirînıizi anlaıııaya ve sevmeye engel yok Filmin gösterimdeki adı "BüyükAdam Kü- çükAşk", bu yazı da bu gazetede aynı film için yazılan beşinci yazı. İlk yazıyı Işü Ozgentürk yazdı. tkinci yazıyı Aydm Engin, üçüncüyü Sungu Çapan, dördüncüyazıyı da Oktay Ekün- ci yazdılar. Hepsini okuduğunuzu varsayıyo- nım, hemen hepsi de olumlu izlenimler ve yo- rumlar belirtti, ancak Sungu Çapan, filmdeki emekli yargıç Rıfat Bey'in Currihuriyet gaze- tesi okuru olarak küçük bir çocuğa sert davra- namayacağını belirtti. Oktay Ekinci de biraz mahcup biçimde "Bütünhaksızlar Türk,bütün hakhlar Kürt ohnadan da bu filmin yapılabile- ceğÜTİ" açıkladı. Filmi bu yazılardan sonra gördüm. Çok be- ğendim ve çok etkilendim, kimi \-urgulanndan da irküdım. Filmde birbin içine girmiş üç te- ma işlenmiş. Ön plandakı birinci tema, katı gö- rüşlen olanyaşlı bir adamm. yıllarboyu kemik- leştirdiği değer yargılanna ters düşen bir duru- mu temsil eden küçük bir kızla zoraki birlikte- liğınin etkisiyle değişmesi. Kendi içine kapah emekli yargıç Rıfat Bey, küçük çocuklarla ile- tişim kurmayı bilmeyen, çocuk sevgisinden yoksun, dar görüşlü bir kişilik. Cumhuriyet ga- zetesi okuduğu ısrarla vurgulandığı için de se- naryonun da sahibi yönetmenin Cumhuriyet okuru için nasıl bir profil çizdiği de görülüyor. Burada ırkıldim ve yönetmen Handan Ipek- çi'nın Cumhuriyet okuruna haksızlık ettiğüıi düşündüm. Olabilir, onun yargısı bu da olabi- lir ama yanlıştrr. Emekli yargıç bağnaz bir mil- liyetçidir ve Kürtçe konuşan küçük kıza çok kı- zar, onu göndermek ister. Ama orta işlerini ya- pan gündehkçi kadını Sakine (ki aslmda o da Kürttür ve kızla Kürtçe konuşur) aralanna gi- rerek ortarru yumuşattr. Giderek emekli yar- gıç, yüreğinde beliren sevgi tomurcuğunun bü- yüdüğünü görür ve kıza bağlanır. Öyle ki kü- çük kızla konuşabilmek için Sakine'den Kürt- çe sözcükler öğrenir. Filmin bu teması bir sev- giyi işlemektedır ve "birbirini anlamanın, bir- birini seMnenin hiçbir engeü olmadığııu. sevgi- ninevTenselgücünü'' doğru biçimde usta bir si- nema diliyle anlatmaktadır. Filmin ikinci teması üstü örtülü biçimde, a- ma hiç şaşmayan bir çizgide "Kürt sorunu"nu işlemektedir. Bu soruna ilişkin çizgi, Türkleri polislerin, emekli bir yargıcın, gençlik özenti- si yaşlıca bir kadının temsil ettıği "egemen ço- ğunluk" ile, Kürtlen ikı kaçağı banndıran bir avukatın, bütün ailesi öldürülmüş küçük bir kız çocuğu ile onun büyükbabasının temsil ettiği "ezilen azuüık" arasındakı çelişki olarak çizil- miştir. Bu dikkatle işlenen, açık ifadelerden ka- çınan unalarla beslenen tema. yaşlı Evdo'nun tt Biz arada kahnışık, bir yanda devlet, bir yan- dageriffla" sözleriyle ara zemine çekilmektedir ama konunun işlenişi Oktay Ekinci'nin serze- nişine yol açmıştn'. Filmin üçüncü teması "insanlann yahuzb- ğı"dn ve buna çözüm arayan da Rıfat amcanın gençlik heveslısi komşusu hanımdır. Çocukla- n se\Tneyen bu hanım. Rıfat Bey' e "geri kalan zanıanlannı buükte geçinnek" teklif ini yapar ama Rıfat Bey tutucudur ve böyle konularda mahcuptur. Antalya Fibn Festıvali'nin ödül şampiyonu olan filmde oyuncular olağanüstü performans- lar göstermiştir. Rıfat Bey'de Şükran Güngör, küçük kızda Dilan. yardımcı kaduıda Füsun Demirel (özellikle çok başanlı), komşu kadın- da YıldızKenter,Evdo'da tsmailHakkıŞençok iyiler. Filmin mutlaka göriilmesi ve üzerinde düşü- nülmesi gerekiyor. KEDİ GOZU VECDİ SAYAR Savaşa Karşı Sanat Ülkemiz, tarihin en karanlık günlerinden biri- ni yaşıyor. Bir yanda savaş, öte yanda ekono- mik kriz... Kuşkusuz kedi milleti de, bu korkunç tablodan etkileniyor. Dünyanın en yoksul ülke- leri sıralamasında hızla üst sıralara tırmanan Türkiye'de, kültür ve sanat alanına aktarılan sı- nırlı kaynaklar birbiri ardına yok olmakta. Büt- çede kültüre aynlan pay, her yıl biraz daha kü- çülürken yerel yönetimler de, kültür sanat ala- nına ciddi bir katkı sağlamıyor. Çünkü, bu ko- nuda en ufak bir özendirici önlem yok. Tam ter- sine, iyi niyetli girişimlerin önüne geçmek için bürokrasi çarkları harıl harıl çalışıyor (Nasılını haftaya anlatacağım). Özel sektör ise kendi dükkânları ile meşgul. Bu dükkânlarda güzel işler üretiliyor ama ba- ğımsız yapımlarını desteklemek yerine, kendi organizasyonlarını gerçekleştirmeyi yeğliyorlar. Akbank Caz Festivali, Efes Pilsen Blues Festi- vali ve benzeri etkinlikler krize rağmen sürmek- te, ama bağtmsız etkinliklere destekler giderek azalıyor. Elbette, birkaç olumlu örnek var: Diyar- bakır Festivali'ne oyunları ite katkı sağlayan Ak- sanat ve Tiyatro Stüdyosu'na sahnesini veren Iş Sanat benzeri örneklerin çoğalmasını dileye- lim. Yoksa, bağımsız sanat kuruluşlarının ve si- vil toplum kurumlarının yaşama koşulları bütü- nüyle ortadan kalkacak. Bu 'ahval ve şerait' içinde, gene de bir şey- lerin yapılıyor olmasına şaşırmamak elde değil. Hem de, epeyce parlak işler yapılıyor. Ve tabii, her zaman olduğu gibi kedilerin özverisıyle. Di- lerseniz, bu güzel tabloda yer alan etkinliklere şoyle bir göz atalım (Her biri üstünde uzun uzun durmak isterdim, ne var ki yerim elvermiyor). Antalya Altın Portakal Film Festivali, Eskişe- hir Festivali, Afyon Klasik Müzik Festivali, Istan- bul Saydam Günleri, 1001 Belgesel-Belgesel Film Festivali gibi etkinlikleri bu zor koşullarda gerçekleştirenleri yürekten kutluyorum. Ne ya- zık ki, Adana Sanat Günleri aynı şansa sahip olamadı. Çeşitli sanat dallarında da yaşanan güçlüklerin temelinde maddi sorunlar yatıyor. Sinemamız, ekonomik kriz nedeniyle ciddi sorunlarla karşı karşıya olmasına rağmen, nite- lik açısından bir yükseliş trendi gösteriyor. Bir- biri ardına gösterıme gıren Banş Pirhasan'ın, Handan Ipekçi'nin, Serdar Akar'ın filmlerini Kazım Öz'ün "Fotoğraf"\ ve Zeki Demirku- buz'un "Yazgı"s\ izleyecek. Tüm bu filmler ilgi- nizı bekliyor. Sinema sanatçılanmtz yurtdışında da başanlı çalışmalara ımza atıyor. Ferzan Öz- petek, dünya sinemasında çoktan yerini aldı. Serra Yılmaz, Meltem Cumbul, Ahmet Uğur- lu, Menderes Samancılar gibi oyuncularımı- zı, Mazlum Çimen gibi bir bestecımizi artık uluslararası yapımlarda izliyoruz (Cumbul ve Uğurlu, hafta içinde istanbul Bilgi Üniversite- si'nde Türkiye Galası yapılan bir Avusturya ya- pımı, "Sorn in Absurdistan"da izledik Çimen'in çalıştığı Danimarka yapımını da merakla bekli- yoruz). Amerika'da ve Avrupa'da Türk filmleri festivalleri birbirini izliyor. Güzel gelişmeler yalnızca sinema alanında değil elbet, konserler, sergiler, tiyatro oyunları açısından da verimli bir mevsim başı yaşıyoruz. Açıkhava'daki yaz konserleri, Iran Kürt müziğin- den görkemli bir sunuş yapan Kamkar kardeş- lerin ve Grup Yorum'un konserleri ile kapanır- ken, yeni mevsim Ankara ve Istanbul'daki ola- ğanüstü "Nâzım" konserleri (gösterileri demek daha doğru) ile açıldı. Fazıl Say, Genco Erkal ve Sertab Erener gibi üç usta solistin katkıla- nyla gerçekleşen bu etkinlik nedeniyle, Kültür Bakanlığı'nı kutlamak boynumuzun borcu. Di- lerız, ısmarladığı diğer eserler de Fazıl Say'ın bestesi kadar başanlı olur. Savaşın ve yoksulluğun yarattığı moral çö- küntüsüne teslim olmamanın yolu sanata sahip çıkmaktır, diyorum. Birileri, "Bu dunımda sanat lükstür" diyorsa inanmayın. Katılın sanat etkin- liklerine. Direncinizi pekiştirin. Son olarak, 'ke- di sözu' dinleyenlere üç oyun önermek istiyo- rum. istanbul Büyükşehir Belediyesi ŞehirTiyat- roları'nda Yücel Erten'in sahnelediği "Shweik 2. Dünya Savaşı'nda" ve Mustafa Avkıran'ın sahnelediği "Trolius ve Kressida"y\ izieyebilir- siniz. Iş Sanat'ta da, Tiyatro Stüdyosu'nun bir yapımını, Ahmet Leventoğlu'nun sahnelediği "Dünyanın Başkenti- Speer" oyununu... Tiyat- romuzun üç önemli yaratıcısının imzasını taşı- yan bu oyunlar, savaşın nedenlerini daha iyi an- lamamıza yardımcı olacak. > BUGÜN • FRANSIZ KÜLTtRMERKEZİ'nde saat 19.30'da Gerard Jugnot'nun yönettiği 'MeiDeur Espoir Feminin' adlı film göstenlecek. (0 212 244 44 95) • BİLGİ t^1\TLRSrTESİKUŞTEPE KAMPUSU'nda saat 19.00'da Darren Aranofskj'nin yönettiği 'Pi', saat 20.00'de İlker Caniküoğlunun yönettiği 'Simulacra' adh kısa fihnler ızlenebilir. (0 212 292 33 03) • ATATÜRKKİTAPLIĞrnda saat 18 OO'de Hasanati Yudınm ın düzenlediği Cahit Erdoğan ve Sercan Gürler'in kaülacağı 'Endüstrinin Sniannın İfşası: Ozric Tentacks' konulu dınletı gerçekleşecek. (0 212 317 77 00) • CEMİL REŞÎT REY KONSER SALONU'nda saat 20.00'de 'DeBDolu' opereti sahnelenecek. (0 212 231 54 97) • SAHAF KÜLTtHMERKEZİ nde saat 19.00'da Serap Girşn Baysal ve Tütin Öztunç'un hazırlayıp sunduğu 'Sunay Akm ik Dolu Dizgin Muhabbet' adh söyleşi düzenlenecek. (0 216 349 81 42) • İŞSANAT'ta saat 20.00'de Tekfen Karadeniz Filarmoni Orkestrası' nın konseri dinlenebilir. (0 212 275 37 61) ÇUKUROVA DEVLH SBIFONİ ORKESTRASI • BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KONSER SALONUnda bugün saat 20.00'de Carlos Giraudo'nun yönettiği 'Cumhurijet Ba\Tamı Konseri'nin solisti keman sanatçısı Alexander Markov . Aym konser yann saat 11 .OO'de , tekrarlanacak. (0 322 4£3 68 741454 50 18)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear