16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 8AĞUSTOS2000SALJ O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R [email protected] Orman Yangınlan Prof. Dr. Abdİ EKİZOĞLU/t Orman Fakültesi •-ŞC- B ilindiği gibi ormanlar, bir yandan odun hammadde- sinin ve birtakım bitkisel, hayvansal ve mineral (taş, kum, madenler gibi) nite- likteki ürünlerin kaynağı olarak ya- rarlar sağlamakta; öte yandan topra- ğı korumak, su üretimi ile su varlığı- nı korumak ve düzenlemek, iklim ve sağlık üzerinde olumlu etkiler yap- mak, iş olanaklan yaratmak, eğlen- me, diıüenme ve boş zamanlan de- ğerlendirme eylemleri ile turizm etkin- liklerine katkıda bulunmak suretiyle birçok sosyal, kültürel hizmetler de görmektedir. Ülkemizde, ormanlann sahip oldu- ğu bu ürûn ve hizmetlerden yararla- nan nüfus her geçen gün çok hızh bir şekilde artmaktadır. Aynca nüfus sa- yımının yapıldığı beşer yıllık dönem- İerdeki gelişmeler ele alındığında, son 30 yıllık nüfus artışlannın yaklaşık olarak beşte dördü kentlerde gerçek- leşmiştir. Yine 7. Beş Yıllık Kalkın- ma Planı'na göre kentlerde yaşayan- lann ülkemiz nüfusu içindeki payı 2000 yılında %70.6'ya çıkrruştır. Yakın yıllara kadar ülkemizde ge- nel olarak orman-halk ilişkileri konu- su, yalnızca orman-köylü ilişkileri şeklinde ele alınmıştır. Ancak yuka- nda açıklandığı gibi, nüfusumuzun yandan fazlasıru oluşturan kentsel nü- fusun da ormanlarla ilişkisi olan kır- sal nüfus ile birlikte, orman ürunleri ve orman hizmetlerinden yararlanma talepleri gittikçe artmaktadır. Değişik taleplerde bulunan toplum kesimleri- nin ormanlardan yararlanmalan sıra- sında pek çok sorun ortaya çıkmakta- dır. Bu sorunlann en önemlilerinden bin de kuşkusuz orman yangınlandır. Aynca, ulaşım olanaklannın ve ta- şıtlann sayısının artması, ekonomik yapıdaki değişiklikler, deniz kıyısın- daki yazlık ve dinlenme konutlanna benzerbiçimde orman alanlannda ko- rnıt edinme ve yapma etkinliği çoğal- mışör. Özellikle, yaz aylannda ülkemizin gûney ve batı bölgelerindeki yerleşim merkezlerinde ve çevresinde, yöre ve yöre dışı halk ile yerli ve yabancı tu- ristlerden oluşan birey sayısı artmak- tadır Artan birey sayısı doğal kaynak- lardan daha çok yararlanmak istemek- tedır. Bu yararlanmalar sırasında do- ğal kaynaklar tahrip edılmekte ve do- ğal dengenin bozulmasına neden olun- maktadjr. Ülkemizdeki orman yan- gınlannm son yıllarda daha çok kıyı bölgelerimizde görülmesi, bu tahribe ve doğal denge bozulmasına örnek gösterilebilir. öte yandan, kentsel nüfusun artma- sının yanı sıra nüfusun göçlerle batı bölgelerine yönelmesi daha da ağırlık kazanmaktadır. Söz konusu kentleşme ve baüya yö- nelmenin doğurduğu sorunlardan bir başkası da, öbür sektörlerde olduğu gi- bi orman alanlan üzenndekı olumsuz etkilerdir. Son yıllarda yapılan dûzenlemeler- le, ormancılık mevzuanmızda yer alan bir kısım orman alanlannın orman re- jimi dışına çıkanlması hususundaki hükümler, dolayh olarak kentleşme- ye yönelik arsa üretimine ilişkin hü- kümler biçiminde değerlendirilebilir. Bu düzenlemelerle birlikte, kolay ka- zanç peşindeki çevreler arazı rantının yüksek oldugu yörelerimizde çıkan- lan orman yangınlan ile arsa üretimi- ne yönelik beklentiler içerisine gir- mektedir. Yukanda belirtilen orman-toplum ilişkilerinin yoğunlaşması ile birlikte genelükle yangın sayısında ve büyük- lüğünde artışlar olmuştur. Orman yan- gınlan ise orman azalmasının ve do- ğal dengenin bozulmasının en önem- li nedenlerinden biridir. Buraya degın açıklanan hususlara ve sorunlara ilişkin belli başlı sonuç ve önerileri aşağıdaki biçimde özetleye- biliriz. Yaz aylannda yoğun rekreasyonel ta- lep olan yörelerde, talebi karşılaya- cak kadar orman içi dinlenme alanı açıl- malı ve aşın yararlanmayı önlemek için bu alanlar periyodik olarak kul- lanılmalıdır. Aynca bu alanlann kent merkezlerindeki büfeler gibi kiraya verilerek işletilmesi yoluna gidilme- melidir. Çünkü hizmetin özelliği, söz konusu alanlarda doğamn korunma- sını, ormanın devamlıhğını, konu ile ilgili bilgi ve görgü birikimini gerek- tirmektedir. Orman içinde ve kenannda yer alan çok sayıdaki otel, tatil köyü, eğitim merkezleri, yat ve turizm acenteleri gi- bi turistik tesislerin yöneticileri, çalı- şanlan ve buralarda konaklayanlar or- man yangınlan konusunda aydınlatıl- malı ve uyanlmalıdır. Yerli ve yabancı turistlerm, orman- cılık hizmetlerine ilişkin taleplerinin bilinmesine yönelik aynntılı çalışma- lar yapılmalıdır. Onnan içi dinlenme yerierinde ve öbürrekreasyonel Inıllannnlara acık or- man alanlannda ateş yakma yasağına ek olarak, buralarda bulunan ateş yak- ma düzeneklen kaldınlmalıdır. Geleneklerimiz içerisinde yer alan soğuk yiyeceklerle piknik yapma an- layışı, gönüllü kuruluşlar, medya or- ganlan vb. tarafından tekrar gündeme getirilmeli ve yaygmlaşûrümaya ça- hşmalıdır. Orman yangınlan çıkaranlara veri- lecek cezalarla ilgili 1995 yılında çı- kanlan 4114 sayıh yasa ile terör amaç- h orman yangınlan çıkaranlara idam cezası verilmesi hususu, dünyada her türlü ölüm cezasının kaldınlması yö- nünde gelişmeler olurken ülkemiz açı- sından olumsuz bir ortam yaratmak- tadır. Toplumumuz bireylerindeki taşın- maz maldan rant edinme hırsı, orman alanlannda ikinci, üçüncü konut sahi- bi olma yolunda, yasal ve ahlaki ku- rallan çiğnemektedir. Bu sorunun çö- zümü, çok yönlülüğü nedeniyle, yal- nızca ormancılık örgütünün ve diğer ilgili kamu kurumlannın çalışmalan ve gayreti ile olanaklı görünmemek- tedir. Sözü edilen rant hırsı, başta or- manlanmız olmak üzere öbür doğal kaynaklanmızı da tahrip etmektedir. Bu tahrip sonunda sel, ildim değişik- likleri, kuraklık vb. felaketlerle yine toplumumuz karşılaşmaktadır. Turizmin orman varlıgımızın deva- mmı olumsuz etkilemesi, orman alan- lannın, turizm tesisleri için tahsis edil- mesini tartışılır hale getirmiştir. Bu konuda ve kamu yaranna olan bina ve tesisler için yapılan tahsisler sınırian- dınlmalı, kesin bir zorunluluk ve çok büyük toplumsal çıkar bulunmadıkça uygulanmamalıdır. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Aydın Doğruyu Arar "Aydın, tarihin oluşumuna katkıda bulunan kişidir. Aydın, gerçeği söyleyen kişidir. Ay- dın, insanlığın ilehemesi adına kişisel çıkariannı tehlikeye atan kişidir. Aydın, gehcilik, tutucu- luk gibi insanlık dışı davranış- laria savaşan kişidir." Cezaevinden bir okur gön- derdi bu aydın tanımlamasını!.. Bekliyordu, umuyordu Tür- kiye aydınlannın yaşanan üzü- cü gerçeklere karşı direnmesi- ni!.. Oyle bir şey var mı? Van di- renenler, sokaklarda ellerinde yaftalarla yürüyenler var... En büyük kalkışma kalabalıklannı kimler, hangi amaç için toplu- yor? Bunu bir düşündüğünüz- de o kalabalıkların çoğunlukla hiç de olumlu amaçîann ardın- da olmadıklan ortaya çıkar. Is- tedikleri, demokrasi aracına bi- nip özledikleri amaca ulaşma- yı sağlamaktır. Cezaevleri konusu, yıllardır yazılır, çizilir, anlatılır, bir türlü çözümlenemez. Içeri giren suç- lu ya da suçsuz kişi, cezaevin- den iyi bir yurttaş olarak mı çı- kar, yoksa öncekinden daha uyumsuz, daha umutsuz, daha bezgin biri olarak mı? Yurttaş- lığa kazandığınız biri olabilir mi yıllannı kapatılmış, ezilmiş, yıkıl- mış olarak geçiren? Bir konu da; koğuş mu, hüc- remi? Ben kısa süreliğine ikisinde de geçirdim gecelerimiL Tek ba- şıma kalmak beni hiç sıkmadı. Okudum, düş kurdum, yan hüc- redekilerte konuştum, dertleş- tim. Koğuş ise ayn bir dünya! Radyosu, TV'si, çay ocağı, söy- leşileri, dostluklan olan bir yer... Geçici bir süreydi elbet. Benim yaşadıklarım bir örnek olamaz! Kişi yıllannı koğuşta da, hücre- de de, hatta odada da geçirse insanlıktan çıkacaktır ergeç, bambaşka biri olacaktır. Şöyle bir düşününce, hapis- te yatmayan pek az kişi var çev- remde, yaşantımda... Özellikle yazarlar, gazeteciler. "Hazreti Yusufmekânıdır" derler hapis- hanelere... Kimler girmemiş ki, kimler kapalı bir dünyanın acı- sını çekmemiş ki! Şu "Cumhu- riyet" gazetesinin yazaıiarına bakıyorum, llhan'dan AJi'ye, Oral'dan Aydın'a... Hak aramak, hakkını elde et- mek istemek! Insan olmanın belirtisiöir. aydın oJmanın!.. Ama kime göre hak, kimin için hak aramak, elde etmeye çalış- mak?.. Sorun budur... Görüyo- ruz, kos*oca üniversite öğretim üyeleri Samsun'lardan Anka- ra'lara hak aramaya geliyorlar, cüppeleriyle, eşleriyle... Iste- dikleri nedir? Gerici çalışmalar yaptığı söylenen eski rektörle- rin yeniden göreve atanması!.. Öte yandan, başörtülerini çı- karmarTiakta direnen kızlar, on- lan destekleyen erkekler de hak anyor! Uygarlıkdışı özlemlerini gerçekleştirmek hakkını!.. Sı- nava scwulmayan basörtülü bir kız, bu uygularnanın haksızlık d- duğunusoylüyor, ama başında- ki bezi hwç değiise okulda, ders- te çıkamayı düşünmüyor... Hak aramak hakkını arayıp sormak biraydırlanmabelirtisi midirher zaman? Cezaevinden aydın olmanın tanımın ı yazıp ydlayan genç ar- kadaş, hangi hakaramanın su- çunu çekiyor, bilmiyorum. Olumlu bir hak arayışı ile olum- suz karşı çıkışlan birbirine ka- nştırdık TII, her hak arama dav- ranışını doğru gördük mü, işin içinder» çıkılamaz, toplum bir kargaşaortamına döner; ki dön- mekte!. Evet, aydın, tarihin oluşumu- na katkıda bulunan kişidir. Ama aydınlık, uygarlık, çağdaşlık yö- nünde... Karanlıklara, çıkmaz- lara, softahklara doğru değil!.. Rektör Olmanın Dayanılmaz Cazibesi! Prof. Dr. Özdem ANG htanbul Tıp Fakültesi Öğretim Üye. E mekli olmama çok az bir süre ka- lan şu günlerde, 36 yıllık bir öğ- retim üyesi ve en eski ünversite- mizin 43 yıllık bir öğretim elemanı ola- rak, 1 Ağustos 2000 günü iki üniversi- tede yaşananlardan şaşkınlık ve utanç duyuyorum. Üniversitemde Yüksek öğ- retim Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 1982 yılına kadar beş yıl yüksekokul müdür- lüğü yaptım ve toplam yedi yıl Istanbul Üniversitesi Senatosu üyesi olarak çalış- tım. 1994-1999 yıllanarasındada beş yıl süreyle rektör yardımcısı olarak görev yapöm. Anlaşıldığı gibi 196O'ta (27 Ma- yıs!) üniversitede görevliydim. 1971 'de (12 Mart !), 198O'de (12 Eylül !) öğre- tim üyesiydim ve ülkemizin bu farklı sosyal-siyasal koşullannda üniversite- lerde çok farklı olaylara tanık oldum. Buna bağlı olarak, içinde bulunduğu- muz koşullar nedeniyle ve sayılan gere- ğinden çok olan üniversitelerimizin ge- leceği ile ilgili, genellikle fazla iyimser olmasam da 19 Mayıs Üniversitesi ve Dicle Üniversitesi'ndeki son günlerin olaylan gibi olaylarla karşılaşacağımı doğrusu hiç düşünmemiştim, hiç düşün- mezdim. Görsel yayın ve basında her iki üniver- sitenin rektörlerinin eşlerinin de bu olay- 'Sl lann içinde aktif bir şekilde yer aldıkla- nnı görüyoruz. Özellikle Dicle Üniver- sitesi Rektörü'nün eşinin ne sıfatla bu olaylann içinde olduğunu anlamak ger- çekten çok zor. Kendisi de bir öğretim üyesi olan 19 Mayıs Üniversitesi Rektö- rü'nün eşi ise "Bir suçn varsa ipini ben çekerim" diyebilmektedir. Her iki üniversitenin rektörleri, eşleri ve yandaşlan, atanmama nedenini 'çok başanfa işler yapmış ohnalanna' bağla- maktadırlar. Insanın üniversitesine, bağ- ü oldugu kuruma hizmet etmesi için mut- laka rektör olması gerekmiyor. Bir öğ- retim elemanı olarak, yapması gereken tüm görevlerini ve fazlasını da yerine getırerek kurumuna başanlı bir şekilde hizmet edebilir. Bu iki üniversitede ortaya çıkan ve ge- lişen olaylar, üniversite ve öğretim üye- liği kavramlanyla,bu kavramlann içer- diği niteliklerle nasıl bağdaşabilir? öğ- retim üyesi her şeyden önce ögrencile- rine, gelişmesine ve eğitilmesine katkı- da bulunduğu gençlere, her yönüyle ör- nek olması gereken bir kişidir. Öğretim üyesi sadece ders veren, sınav yapan bir kişi değildir. Öğretim üyesi, her haliyle öğrencisine örnek olacak davramşlar içinde olmalıdır. Bu örnek davramşlar içinde en önemlilerinden biri de, yapü- gı/yapacağı işleri takdir ve taltif bekle- meksızın 'yapılması gerekü bir ödev oi- duğu için' yapmak zorunda olduğunun büincinde olması ve öyle davranmasıdır. Buna inanmaiı, bunu bir yaşam tara ola- rak içten benimsemeli, daha doğru bir de- yişle onu içselleştirmelidir. Her iki üni- versitede olup bitenlere bu açıdan bak- üğımızda, bu olaylann içinde yer alan öğ- retim üyelerinin davranış biçimleri, öğ- retim üyeliğinin akademik davranış bi- çimi açısından da büyük ölçüde zedelen- diğinin göstergesidir. Bu izlediğimiz dav- ramşlar, topluma örnek olması gereken öğretim üyesinin bir haksızlık karşısın- da ya da yanlış uygulamalar karşısmda bile takınacağı tavır, göstereceği davra- nış biçimi değildir. Son rektör atamalan ve ardından ge- lişen olaylar bir kez daha göstermiştir ki, Yüksek ögretim Kanunu ve uygulama- lan artık pek çok durumda üniversite kavramı ile bağdaşmıyor. Bu yasa ve uy- gulamalan, nesnel (objektiO bir şekilde eleştirilmeli, değerlendirilmelidir. Bu eleştiri ve değerlendirmelerin ışığı al- ünda yeni bir düzenleme yapılmah ve ye- ni yapılanmada ülke gerçeklerinin yanı sıra, en önemlisi, 'üniversitas' ve onun değerleri, nitelikleri korunup geliştiril- melidir. Ölümünün 15. Yılında Abdulkadir Bulut Gfingör TÜRKELİ Abdnfcarir Buhıt, Anamur- lu şair. O da bir trafık cana- vannın kurbam. Geriye dö- nüp bakıyoruz. Onu yitireli 15 yıl olmuş! (8 Ağustos 1985). Az zaman mı? Abdulkadir Bulut. Şair. Ödüller almış şiirleriyle. Ce- mal Süreya'nın "Kasabalı Lorea" dediği, Necati Gûn- görün "Alibeyköy'deBB-Yö- rük Defikanh" olarak nitele- diği şair Abdulkadir Bulut. Cemal Süreya'mn değer- lendırdiği gibi Abdulkadir gerçekten bir "Kasabah Lor- ca" idi. O, şiirlerine yerel söz- cükleri sokan ama o sözcük- leri sindiren, yakışnran, anlam kazandıran bir şairdi. Yadır- gatmaz, yabancılık çekmez Abdulkadir'in şiirini okuyan- lar. Abdulkadir Bulut, aslında hallnmn şairidİT. Onun diliy- le yazar şiirlerini. Onun gele- nek göreneklerini, yaşam bi- çimlerini, ilerici, çağdaş ve devrimci bir anlayışla örer di- zelerini. Haceli'nin bir yurt- taş olduğunun büincinde, Morca'dan ölen ortanca oğlu- Yıkaması bedava! Arçelik çamaşır makineleri, buzdolaplan, bulaşık makineleri, fırınlar, elektrikli süpürgeler, tsıtıcılar, termosifonlar ve şofbenler peşin fiyatına 13taksttle. nun acısı Abdulkadir'in de yüreğini yakar. Acılan dibek taşına da yazar. Ve yeni bir şiirebaşlar. "Tohomaatar gi- bi toprağa." Toplumda "Ayn baş çekme" diye öğütler dost- lara. Ve "Hara yapan eDeri" dilinin döndüğünce anlatma- sını ister yazanlann. Ve onun yüzü bir buluşma yeridir. O bağcaklar kuşanır, yağlıklar dolar boynuna. Oğlu annesi- nin kucağında asi bir çiçek gibidir. "ÇarpKitûrkülerya- kalar. Anaç bir şahan gjbL" "Tasalanır sulara benzemez- se şnri." "Oğul ûstüne oğul adamak" da adaşı- nın harcıdır Abdulkadir Bulut'un. Ölümünün 15 yılın- da, Anamur'da amyo- ruz Abdulkadir Bulut'u. Anma etkinliğini Eği- tim-Sen Anamur Şube- si düzenliyor. Atatürk- çü Düşünce Derneği Anamur Şubesi, Cum- huriyet Halk Partisi (CHP) ve Demokratik Sol Parti (DSP) Ana- murlu arkadaşlan ile dostlan destekohıyorlar. Ankara'dan VedbiTi- muroğlu, Şükrü Erbaş veJüüdeGOKzar katılı- yor etkinliklere. Antal- ya'dan Metin Demirtaş, Nuri Erkal ve Saffet Uysal da kat- kıda bulunacaklar. Yakın dos- tu, arkadaşı Sabri Uysal da Almanya'dan gelerek destek veriyor. Dahası var: Ilkokul öğretmeni GaüpUysal da Ab- dulkadir Bulut'u anma töre- nine katılacak. Mersin Şairler ve Yazarlar Demeği Başkanı Mehmet Babacan üe şair DSP milletvekili LYavuzBfldik ve sevgüi eşi Havva Buhıt, oğul- lan Ekim ve EKçin de anma törenine kaülacaklar. Abdulkadir Bulut torbasın- da çok yeni ve özgün dosya- lan olan bir şairdi. Karacaoğ- bn' ın şimdiye kadar bilinme- yen yönlerini araştınyor, "Gö- receksiniz, araşürmamın so- nuna yaklaştım, bambaşka bir Karacaoğlan çıkacak or- ta>-a" diyordu. Yakın dostu ve ölümünden iki gün önce ko- nuğu oldugu Mostafa Kap- lan'a da "Abi, yeni bir çahş- mam var. Paraü asker. Bu bir Atmaca'nın öyküsü. Biliyor- sun. atmacalar sahipleri tara- findan etle beslenir. Atmaca- lar karşıhk olarak bıldırcını yakalayıp sabibaıe teslimeda-" açıklamasını yapıyordu. Biz dostlan da türkü kokan dizelerini yineleyip Abdulka- dir kokusunu duyumsuyoruz aradan yıllar geçse de. Sevgi- li Abdulkadir Bulut'u sevgi ve saygı ile anıyoruz. I Çamaşır makinesi alan herkese, 20 kilo Ariel hediye. www.arcelik.com.tr KABİLE MOTEL Tekneden mangala her öğün balık. Bahçemizden sofranıza sebzelerle doğal beslenme. Sıfir deniz, dilerseniz trekking ve özel teknemizle çapari turlan. 1 kişi tam pansiyon: 15.000.000.- TL 1 kişi 1 hafta tam pansiyon: 92.000.000.- TL Sütlüce koyu - Balabanlı köyü altı. Assos - Ayvacık/Çanakkale. Tel: 0 286 723 46 02 Cep: 0 532 663 34 95 PENCERE Yorulmaz'ın Tarihsel Oyhusu Anadolu'da kopan fırtınanın karlı köpükleri he- nüz durulmamış, ama, yaşam sürüyor. Cunda'lı Rumlargitmiş.. Çünkü yaşanan tragedyadan sonra Anadolu'da bannmalan olanaksızdı, Yunan'la işbirlikçilikte yurt- lannı kundaklamışlardı. Düğümü çözmek için bir çare bulundu: Mübadele!.. Nam-ı diğer: Değiş-to- kuş!.. Türkiye'deki Rumlar Yunanistan'a gidecek- ler, Yunanistan'daki Türkler Anadolu'ya yerteşe- cekler... Ne var ki Cunda'lı Rumlar gitmiş de yerlerine Gi- rit'ten getirilecek Türkler henüz gelmemiş. Cunda, evteri, kiltseleri, çarşı pazan, tek camisiyle boş mu boş!.. Bir jandarma birtiği, bir düzine Karadenizli balıkçı.birdeArnavutluk'tangöçüpgelmiş, ağzın- dan düşürmediği sigara çubuğu (ağızlık) nedeniy- le 'Çubukiu Ismail Efendi' diye anılan bakkal... Küçücük jandarma birtiğiyle ve iki elin parmak- lan kadar balıkçıyla, bakkal dükkânında alışvenş mi olur?.. Aklına estikçe kapısı bacasıyia dükkânı açık bırakıp kafadar bir balıkçıyla birlikte yallah karşıdaki Tavukadası önleri... Çubukiu ile balıkçı, içinde kireç bulunan bir şi- şeye biraz su katıp ağzına da bir tapa vurduktan sonra denizefıriattriar. "Gümmm"diye patlaması- nın çıkardığı sesle dinamit çarpmış gibi su yüzüne vuran çeşitli balıklan toplarlar. Ada'da nasıl olsa ra- kıyla şarap ibadullah!.. Günlerini gün ederler. Ancak çıkan patlama sesi nedeniyle karakoldan ihtar almışlanjır; savaş yeni bittiğinden bomba se- si tedirginlik yaratıyor, yanlış anlamalara neden ola- bilir. Bir gün yine bombayı patlattıklannda, karadan bir jandarma düdük çalarak, havaya silah atarak, el kol hareketleriyle iki kafadan çağırmaya başlar... Çubukiu Ismail korkar, cezalandırılacaklannı sa- nır; karaya çıkınca, jandarma gözetiminde doğru karakola... Karakol komutanı ciddidir, ne kadar jandaıma- st varsa Çubukiu ve balıkçıyla birlikte karşısına di- zip der ki: - Arkadaşlar!.. Bugün Cumhuriyet ilan edildi. Gazi Mustafa Kemal Paşa da reisicumhurseçil- di. Tarih 29 Ekim 1923'tür. • Yukandaki gerçek öyküyü Ayvalık'ın özgün ya- zan, değerli Ahmet Yorulmaz'ın "Ayvalık'ı Gezer- ken" adlı kitabından (Geylan Kitabevi) aktardım. 20'nci yüzyılın ilk çeyreğinde Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullardan habersiz "cühelâ "nın ileri geri ahkam kestiği medyada bir kibrit çakımı ışık olsun diye... Türkiye'de "Aydınlanma Devrimi", Anadolu'da "Istiklal Harbi" ya da "Kurtuluş Savaşı "nın inanıl- maz koşullanyla sarmallaştığından, yalnız bizde değil, olayın Batı'da da tam değerlendirilmesi ya- pılamamıştır. Avrupa ve Amerika soruna Anadolu'da yaşayan Hıristiyanlann gözlüğüyle bakmıştır; Kili- se bu yolda belirleyiciydi. Peki, ya Yunanistan'dan Türkiye'ye gelen 'mü- badillerin' durumlan neydi? Onlann dramatik kur- gulannı kim dile getirecek? Rumlann gitmesiyle boşalan Ayvalık'a Girit'ten ve Midilli'den getirilen Türkler ne yap^oriardı?.. Şaşkındılar, sudan çıkmış balık gibiydiler. Neden? Çünkü Ayvalıktan Yunanistan'a göç eden Rum- lar kadar bileTürkçe bilmiyorlardı. Hele Giritliler res- mi makamlar karşısmda dertlerini anlatamadıkça horlanmaya başladılar; anavatanında yabancı du- ruma düşmek ne demek? 1923 Cumhuriyeti bir "mucize"nin gerçekleşti- rilmesiyle eşdeğerde ve eşanlamdadır. lleride bu oluşumun gerçek tarihi yazıldığında, kendi kendi- mizi zaman kavramının içinde tanıyabilecek bir bi- lince kavuşacağız. M e r h a b a . . . - * . . Marmaris, Hisarönü sahilinde sizler için sıcacık bir ev ortamı yarattık. Şehir atmosferi ve gürültüden uzak, doğayla baş başa, dinlenerek, yüzerek, güneşlenerek sakin bir tatıl geçirmeyi özleyenlerdenseniz konudjumuz olun. Bu güze) doğa köşesini bizimle paylaşın. "Eyimiz" yalnızca on odalı (klimalı). Özel plajı ve harika gün batımlarını seyredebileceğiniz bir plai-banmız ve günlük balıklann lezzetıni tacıabileceğinizbir restoranımız var. Marmaris'e uzaklığımız 20 dakika. Sizleri aramızda görebilmek dileğimizle... ASUHAN MOTEL - RESTORAN Asuman Eronat - Vedat Saygı Tel : 02524666043 Faks: 02524666189 AYTAŞ OTEL Ege'nin incisi Ayvalık'ta zeytin, incir ve iğ- de ağaçlan arasından, iki adımda Ege Deni- zi'ne kendinizi bırakabileceğiniz ünlü Sanmsak- lı Plajı'nda, yan yana bahçelere açılan geniş odalan, sarmaşıklarla kaplı teraslan, restoran ve barlan, gezi, spor ve eğlence olanaklanyla doğa, dostluk ve tatilin tadını çıkarabileceği- niz Aytaş Otel sizleri bekliyor. Fıyatlanmız: 1 kişi Yanm Pansiyon : 15.000.000 TL 1 kişi Oda Kahvaltı : 12.500.000TL (0-6yaş çocukûcretsiz, 7-12yaşçocuk%50indmmli) Rez.Tel.: 02663241445 Faks: 02663241446 TOrkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı günlük Bizim Cazete Ülke sorunlanna ilişkin raporlanyla, araştırmalarıyla, köşe yazılanyla, tarafsız haberteriyle sivil toplumlann gazetesi. Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear