Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 8AĞUSTOS2000SALJ
O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R [email protected]
Orman Yangınlan
Prof. Dr. Abdİ EKİZOĞLU/t Orman Fakültesi
•-ŞC-
B
ilindiği gibi ormanlar, bir
yandan odun hammadde-
sinin ve birtakım bitkisel,
hayvansal ve mineral (taş,
kum, madenler gibi) nite-
likteki ürünlerin kaynağı olarak ya-
rarlar sağlamakta; öte yandan topra-
ğı korumak, su üretimi ile su varlığı-
nı korumak ve düzenlemek, iklim ve
sağlık üzerinde olumlu etkiler yap-
mak, iş olanaklan yaratmak, eğlen-
me, diıüenme ve boş zamanlan de-
ğerlendirme eylemleri ile turizm etkin-
liklerine katkıda bulunmak suretiyle
birçok sosyal, kültürel hizmetler de
görmektedir.
Ülkemizde, ormanlann sahip oldu-
ğu bu ürûn ve hizmetlerden yararla-
nan nüfus her geçen gün çok hızh bir
şekilde artmaktadır. Aynca nüfus sa-
yımının yapıldığı beşer yıllık dönem-
İerdeki gelişmeler ele alındığında, son
30 yıllık nüfus artışlannın yaklaşık
olarak beşte dördü kentlerde gerçek-
leşmiştir. Yine 7. Beş Yıllık Kalkın-
ma Planı'na göre kentlerde yaşayan-
lann ülkemiz nüfusu içindeki payı
2000 yılında %70.6'ya çıkrruştır.
Yakın yıllara kadar ülkemizde ge-
nel olarak orman-halk ilişkileri konu-
su, yalnızca orman-köylü ilişkileri
şeklinde ele alınmıştır. Ancak yuka-
nda açıklandığı gibi, nüfusumuzun
yandan fazlasıru oluşturan kentsel nü-
fusun da ormanlarla ilişkisi olan kır-
sal nüfus ile birlikte, orman ürunleri
ve orman hizmetlerinden yararlanma
talepleri gittikçe artmaktadır. Değişik
taleplerde bulunan toplum kesimleri-
nin ormanlardan yararlanmalan sıra-
sında pek çok sorun ortaya çıkmakta-
dır. Bu sorunlann en önemlilerinden
bin de kuşkusuz orman yangınlandır.
Aynca, ulaşım olanaklannın ve ta-
şıtlann sayısının artması, ekonomik
yapıdaki değişiklikler, deniz kıyısın-
daki yazlık ve dinlenme konutlanna
benzerbiçimde orman alanlannda ko-
rnıt edinme ve yapma etkinliği çoğal-
mışör.
Özellikle, yaz aylannda ülkemizin
gûney ve batı bölgelerindeki yerleşim
merkezlerinde ve çevresinde, yöre ve
yöre dışı halk ile yerli ve yabancı tu-
ristlerden oluşan birey sayısı artmak-
tadır Artan birey sayısı doğal kaynak-
lardan daha çok yararlanmak istemek-
tedır. Bu yararlanmalar sırasında do-
ğal kaynaklar tahrip edılmekte ve do-
ğal dengenin bozulmasına neden olun-
maktadjr. Ülkemizdeki orman yan-
gınlannm son yıllarda daha çok kıyı
bölgelerimizde görülmesi, bu tahribe
ve doğal denge bozulmasına örnek
gösterilebilir.
öte yandan, kentsel nüfusun artma-
sının yanı sıra nüfusun göçlerle batı
bölgelerine yönelmesi daha da ağırlık
kazanmaktadır.
Söz konusu kentleşme ve baüya yö-
nelmenin doğurduğu sorunlardan bir
başkası da, öbür sektörlerde olduğu gi-
bi orman alanlan üzenndekı olumsuz
etkilerdir.
Son yıllarda yapılan dûzenlemeler-
le, ormancılık mevzuanmızda yer alan
bir kısım orman alanlannın orman re-
jimi dışına çıkanlması hususundaki
hükümler, dolayh olarak kentleşme-
ye yönelik arsa üretimine ilişkin hü-
kümler biçiminde değerlendirilebilir.
Bu düzenlemelerle birlikte, kolay ka-
zanç peşindeki çevreler arazı rantının
yüksek oldugu yörelerimizde çıkan-
lan orman yangınlan ile arsa üretimi-
ne yönelik beklentiler içerisine gir-
mektedir.
Yukanda belirtilen orman-toplum
ilişkilerinin yoğunlaşması ile birlikte
genelükle yangın sayısında ve büyük-
lüğünde artışlar olmuştur. Orman yan-
gınlan ise orman azalmasının ve do-
ğal dengenin bozulmasının en önem-
li nedenlerinden biridir.
Buraya degın açıklanan hususlara ve
sorunlara ilişkin belli başlı sonuç ve
önerileri aşağıdaki biçimde özetleye-
biliriz.
Yaz aylannda yoğun rekreasyonel ta-
lep olan yörelerde, talebi karşılaya-
cak kadar orman içi dinlenme alanı açıl-
malı ve aşın yararlanmayı önlemek
için bu alanlar periyodik olarak kul-
lanılmalıdır. Aynca bu alanlann kent
merkezlerindeki büfeler gibi kiraya
verilerek işletilmesi yoluna gidilme-
melidir. Çünkü hizmetin özelliği, söz
konusu alanlarda doğamn korunma-
sını, ormanın devamlıhğını, konu ile
ilgili bilgi ve görgü birikimini gerek-
tirmektedir.
Orman içinde ve kenannda yer alan
çok sayıdaki otel, tatil köyü, eğitim
merkezleri, yat ve turizm acenteleri gi-
bi turistik tesislerin yöneticileri, çalı-
şanlan ve buralarda konaklayanlar or-
man yangınlan konusunda aydınlatıl-
malı ve uyanlmalıdır.
Yerli ve yabancı turistlerm, orman-
cılık hizmetlerine ilişkin taleplerinin
bilinmesine yönelik aynntılı çalışma-
lar yapılmalıdır.
Onnan içi dinlenme yerierinde ve
öbürrekreasyonel Inıllannnlara acık or-
man alanlannda ateş yakma yasağına
ek olarak, buralarda bulunan ateş yak-
ma düzeneklen kaldınlmalıdır.
Geleneklerimiz içerisinde yer alan
soğuk yiyeceklerle piknik yapma an-
layışı, gönüllü kuruluşlar, medya or-
ganlan vb. tarafından tekrar gündeme
getirilmeli ve yaygmlaşûrümaya ça-
hşmalıdır.
Orman yangınlan çıkaranlara veri-
lecek cezalarla ilgili 1995 yılında çı-
kanlan 4114 sayıh yasa ile terör amaç-
h orman yangınlan çıkaranlara idam
cezası verilmesi hususu, dünyada her
türlü ölüm cezasının kaldınlması yö-
nünde gelişmeler olurken ülkemiz açı-
sından olumsuz bir ortam yaratmak-
tadır.
Toplumumuz bireylerindeki taşın-
maz maldan rant edinme hırsı, orman
alanlannda ikinci, üçüncü konut sahi-
bi olma yolunda, yasal ve ahlaki ku-
rallan çiğnemektedir. Bu sorunun çö-
zümü, çok yönlülüğü nedeniyle, yal-
nızca ormancılık örgütünün ve diğer
ilgili kamu kurumlannın çalışmalan
ve gayreti ile olanaklı görünmemek-
tedir. Sözü edilen rant hırsı, başta or-
manlanmız olmak üzere öbür doğal
kaynaklanmızı da tahrip etmektedir.
Bu tahrip sonunda sel, ildim değişik-
likleri, kuraklık vb. felaketlerle yine
toplumumuz karşılaşmaktadır.
Turizmin orman varlıgımızın deva-
mmı olumsuz etkilemesi, orman alan-
lannın, turizm tesisleri için tahsis edil-
mesini tartışılır hale getirmiştir. Bu
konuda ve kamu yaranna olan bina ve
tesisler için yapılan tahsisler sınırian-
dınlmalı, kesin bir zorunluluk ve çok
büyük toplumsal çıkar bulunmadıkça
uygulanmamalıdır.
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Aydın Doğruyu Arar
"Aydın, tarihin oluşumuna
katkıda bulunan kişidir. Aydın,
gerçeği söyleyen kişidir. Ay-
dın, insanlığın ilehemesi adına
kişisel çıkariannı tehlikeye atan
kişidir. Aydın, gehcilik, tutucu-
luk gibi insanlık dışı davranış-
laria savaşan kişidir."
Cezaevinden bir okur gön-
derdi bu aydın tanımlamasını!..
Bekliyordu, umuyordu Tür-
kiye aydınlannın yaşanan üzü-
cü gerçeklere karşı direnmesi-
ni!.. Oyle bir şey var mı? Van di-
renenler, sokaklarda ellerinde
yaftalarla yürüyenler var... En
büyük kalkışma kalabalıklannı
kimler, hangi amaç için toplu-
yor? Bunu bir düşündüğünüz-
de o kalabalıkların çoğunlukla
hiç de olumlu amaçîann ardın-
da olmadıklan ortaya çıkar. Is-
tedikleri, demokrasi aracına bi-
nip özledikleri amaca ulaşma-
yı sağlamaktır.
Cezaevleri konusu, yıllardır
yazılır, çizilir, anlatılır, bir türlü
çözümlenemez. Içeri giren suç-
lu ya da suçsuz kişi, cezaevin-
den iyi bir yurttaş olarak mı çı-
kar, yoksa öncekinden daha
uyumsuz, daha umutsuz, daha
bezgin biri olarak mı? Yurttaş-
lığa kazandığınız biri olabilir mi
yıllannı kapatılmış, ezilmiş, yıkıl-
mış olarak geçiren?
Bir konu da; koğuş mu, hüc-
remi?
Ben kısa süreliğine ikisinde de
geçirdim gecelerimiL Tek ba-
şıma kalmak beni hiç sıkmadı.
Okudum, düş kurdum, yan hüc-
redekilerte konuştum, dertleş-
tim. Koğuş ise ayn bir dünya!
Radyosu, TV'si, çay ocağı, söy-
leşileri, dostluklan olan bir yer...
Geçici bir süreydi elbet. Benim
yaşadıklarım bir örnek olamaz!
Kişi yıllannı koğuşta da, hücre-
de de, hatta odada da geçirse
insanlıktan çıkacaktır ergeç,
bambaşka biri olacaktır.
Şöyle bir düşününce, hapis-
te yatmayan pek az kişi var çev-
remde, yaşantımda... Özellikle
yazarlar, gazeteciler. "Hazreti
Yusufmekânıdır" derler hapis-
hanelere... Kimler girmemiş ki,
kimler kapalı bir dünyanın acı-
sını çekmemiş ki! Şu "Cumhu-
riyet" gazetesinin yazaıiarına
bakıyorum, llhan'dan AJi'ye,
Oral'dan Aydın'a...
Hak aramak, hakkını elde et-
mek istemek! Insan olmanın
belirtisiöir. aydın oJmanın!.. Ama
kime göre hak, kimin için hak
aramak, elde etmeye çalış-
mak?.. Sorun budur... Görüyo-
ruz, kos*oca üniversite öğretim
üyeleri Samsun'lardan Anka-
ra'lara hak aramaya geliyorlar,
cüppeleriyle, eşleriyle... Iste-
dikleri nedir? Gerici çalışmalar
yaptığı söylenen eski rektörle-
rin yeniden göreve atanması!..
Öte yandan, başörtülerini çı-
karmarTiakta direnen kızlar, on-
lan destekleyen erkekler de hak
anyor! Uygarlıkdışı özlemlerini
gerçekleştirmek hakkını!.. Sı-
nava scwulmayan basörtülü bir
kız, bu uygularnanın haksızlık d-
duğunusoylüyor, ama başında-
ki bezi hwç değiise okulda, ders-
te çıkamayı düşünmüyor... Hak
aramak hakkını arayıp sormak
biraydırlanmabelirtisi midirher
zaman?
Cezaevinden aydın olmanın
tanımın ı yazıp ydlayan genç ar-
kadaş, hangi hakaramanın su-
çunu çekiyor, bilmiyorum.
Olumlu bir hak arayışı ile olum-
suz karşı çıkışlan birbirine ka-
nştırdık TII, her hak arama dav-
ranışını doğru gördük mü, işin
içinder» çıkılamaz, toplum bir
kargaşaortamına döner; ki dön-
mekte!.
Evet, aydın, tarihin oluşumu-
na katkıda bulunan kişidir. Ama
aydınlık, uygarlık, çağdaşlık yö-
nünde... Karanlıklara, çıkmaz-
lara, softahklara doğru değil!..
Rektör Olmanın Dayanılmaz Cazibesi!
Prof. Dr. Özdem ANG htanbul Tıp Fakültesi Öğretim Üye.
E
mekli olmama çok az bir süre ka-
lan şu günlerde, 36 yıllık bir öğ-
retim üyesi ve en eski ünversite-
mizin 43 yıllık bir öğretim elemanı ola-
rak, 1 Ağustos 2000 günü iki üniversi-
tede yaşananlardan şaşkınlık ve utanç
duyuyorum. Üniversitemde Yüksek öğ-
retim Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 1982
yılına kadar beş yıl yüksekokul müdür-
lüğü yaptım ve toplam yedi yıl Istanbul
Üniversitesi Senatosu üyesi olarak çalış-
tım. 1994-1999 yıllanarasındada beş yıl
süreyle rektör yardımcısı olarak görev
yapöm. Anlaşıldığı gibi 196O'ta (27 Ma-
yıs!) üniversitede görevliydim. 1971 'de
(12 Mart !), 198O'de (12 Eylül !) öğre-
tim üyesiydim ve ülkemizin bu farklı
sosyal-siyasal koşullannda üniversite-
lerde çok farklı olaylara tanık oldum.
Buna bağlı olarak, içinde bulunduğu-
muz koşullar nedeniyle ve sayılan gere-
ğinden çok olan üniversitelerimizin ge-
leceği ile ilgili, genellikle fazla iyimser
olmasam da 19 Mayıs Üniversitesi ve
Dicle Üniversitesi'ndeki son günlerin
olaylan gibi olaylarla karşılaşacağımı
doğrusu hiç düşünmemiştim, hiç düşün-
mezdim.
Görsel yayın ve basında her iki üniver-
sitenin rektörlerinin eşlerinin de bu olay-
'Sl
lann içinde aktif bir şekilde yer aldıkla-
nnı görüyoruz. Özellikle Dicle Üniver-
sitesi Rektörü'nün eşinin ne sıfatla bu
olaylann içinde olduğunu anlamak ger-
çekten çok zor. Kendisi de bir öğretim
üyesi olan 19 Mayıs Üniversitesi Rektö-
rü'nün eşi ise "Bir suçn varsa ipini ben
çekerim" diyebilmektedir.
Her iki üniversitenin rektörleri, eşleri
ve yandaşlan, atanmama nedenini 'çok
başanfa işler yapmış ohnalanna' bağla-
maktadırlar. Insanın üniversitesine, bağ-
ü oldugu kuruma hizmet etmesi için mut-
laka rektör olması gerekmiyor. Bir öğ-
retim elemanı olarak, yapması gereken
tüm görevlerini ve fazlasını da yerine
getırerek kurumuna başanlı bir şekilde
hizmet edebilir.
Bu iki üniversitede ortaya çıkan ve ge-
lişen olaylar, üniversite ve öğretim üye-
liği kavramlanyla,bu kavramlann içer-
diği niteliklerle nasıl bağdaşabilir? öğ-
retim üyesi her şeyden önce ögrencile-
rine, gelişmesine ve eğitilmesine katkı-
da bulunduğu gençlere, her yönüyle ör-
nek olması gereken bir kişidir. Öğretim
üyesi sadece ders veren, sınav yapan bir
kişi değildir. Öğretim üyesi, her haliyle
öğrencisine örnek olacak davramşlar
içinde olmalıdır. Bu örnek davramşlar
içinde en önemlilerinden biri de, yapü-
gı/yapacağı işleri takdir ve taltif bekle-
meksızın 'yapılması gerekü bir ödev oi-
duğu için' yapmak zorunda olduğunun
büincinde olması ve öyle davranmasıdır.
Buna inanmaiı, bunu bir yaşam tara ola-
rak içten benimsemeli, daha doğru bir de-
yişle onu içselleştirmelidir. Her iki üni-
versitede olup bitenlere bu açıdan bak-
üğımızda, bu olaylann içinde yer alan öğ-
retim üyelerinin davranış biçimleri, öğ-
retim üyeliğinin akademik davranış bi-
çimi açısından da büyük ölçüde zedelen-
diğinin göstergesidir. Bu izlediğimiz dav-
ramşlar, topluma örnek olması gereken
öğretim üyesinin bir haksızlık karşısın-
da ya da yanlış uygulamalar karşısmda
bile takınacağı tavır, göstereceği davra-
nış biçimi değildir.
Son rektör atamalan ve ardından ge-
lişen olaylar bir kez daha göstermiştir ki,
Yüksek ögretim Kanunu ve uygulama-
lan artık pek çok durumda üniversite
kavramı ile bağdaşmıyor. Bu yasa ve uy-
gulamalan, nesnel (objektiO bir şekilde
eleştirilmeli, değerlendirilmelidir. Bu
eleştiri ve değerlendirmelerin ışığı al-
ünda yeni bir düzenleme yapılmah ve ye-
ni yapılanmada ülke gerçeklerinin yanı
sıra, en önemlisi, 'üniversitas' ve onun
değerleri, nitelikleri korunup geliştiril-
melidir.
Ölümünün 15. Yılında Abdulkadir Bulut
Gfingör TÜRKELİ
Abdnfcarir Buhıt, Anamur-
lu şair. O da bir trafık cana-
vannın kurbam. Geriye dö-
nüp bakıyoruz. Onu yitireli
15 yıl olmuş! (8 Ağustos
1985). Az zaman mı?
Abdulkadir Bulut. Şair.
Ödüller almış şiirleriyle. Ce-
mal Süreya'nın "Kasabalı
Lorea" dediği, Necati Gûn-
görün "Alibeyköy'deBB-Yö-
rük Defikanh" olarak nitele-
diği şair Abdulkadir Bulut.
Cemal Süreya'mn değer-
lendırdiği gibi Abdulkadir
gerçekten bir "Kasabah Lor-
ca" idi. O, şiirlerine yerel söz-
cükleri sokan ama o sözcük-
leri sindiren, yakışnran, anlam
kazandıran bir şairdi. Yadır-
gatmaz, yabancılık çekmez
Abdulkadir'in şiirini okuyan-
lar.
Abdulkadir Bulut, aslında
hallnmn şairidİT. Onun diliy-
le yazar şiirlerini. Onun gele-
nek göreneklerini, yaşam bi-
çimlerini, ilerici, çağdaş ve
devrimci bir anlayışla örer di-
zelerini. Haceli'nin bir yurt-
taş olduğunun büincinde,
Morca'dan ölen ortanca oğlu-
Yıkaması bedava!
Arçelik çamaşır
makineleri,
buzdolaplan,
bulaşık makineleri,
fırınlar, elektrikli
süpürgeler,
tsıtıcılar,
termosifonlar ve
şofbenler peşin
fiyatına 13taksttle.
nun acısı Abdulkadir'in de
yüreğini yakar. Acılan dibek
taşına da yazar. Ve yeni bir
şiirebaşlar. "Tohomaatar gi-
bi toprağa." Toplumda "Ayn
baş çekme" diye öğütler dost-
lara. Ve "Hara yapan eDeri"
dilinin döndüğünce anlatma-
sını ister yazanlann. Ve onun
yüzü bir buluşma yeridir. O
bağcaklar kuşanır, yağlıklar
dolar boynuna. Oğlu annesi-
nin kucağında asi bir çiçek
gibidir. "ÇarpKitûrkülerya-
kalar. Anaç bir şahan gjbL"
"Tasalanır sulara benzemez-
se şnri." "Oğul ûstüne
oğul adamak" da adaşı-
nın harcıdır Abdulkadir
Bulut'un.
Ölümünün 15 yılın-
da, Anamur'da amyo-
ruz Abdulkadir Bulut'u.
Anma etkinliğini Eği-
tim-Sen Anamur Şube-
si düzenliyor. Atatürk-
çü Düşünce Derneği
Anamur Şubesi, Cum-
huriyet Halk Partisi
(CHP) ve Demokratik
Sol Parti (DSP) Ana-
murlu arkadaşlan ile
dostlan destekohıyorlar.
Ankara'dan VedbiTi-
muroğlu, Şükrü Erbaş
veJüüdeGOKzar katılı-
yor etkinliklere. Antal-
ya'dan Metin Demirtaş, Nuri
Erkal ve Saffet Uysal da kat-
kıda bulunacaklar. Yakın dos-
tu, arkadaşı Sabri Uysal da
Almanya'dan gelerek destek
veriyor. Dahası var: Ilkokul
öğretmeni GaüpUysal da Ab-
dulkadir Bulut'u anma töre-
nine katılacak. Mersin Şairler
ve Yazarlar Demeği Başkanı
Mehmet Babacan üe şair DSP
milletvekili LYavuzBfldik ve
sevgüi eşi Havva Buhıt, oğul-
lan Ekim ve EKçin de anma
törenine kaülacaklar.
Abdulkadir Bulut torbasın-
da çok yeni ve özgün dosya-
lan olan bir şairdi. Karacaoğ-
bn' ın şimdiye kadar bilinme-
yen yönlerini araştınyor, "Gö-
receksiniz, araşürmamın so-
nuna yaklaştım, bambaşka
bir Karacaoğlan çıkacak or-
ta>-a" diyordu. Yakın dostu ve
ölümünden iki gün önce ko-
nuğu oldugu Mostafa Kap-
lan'a da "Abi, yeni bir çahş-
mam var. Paraü asker. Bu bir
Atmaca'nın öyküsü. Biliyor-
sun. atmacalar sahipleri tara-
findan etle beslenir. Atmaca-
lar karşıhk olarak bıldırcını
yakalayıp sabibaıe teslimeda-"
açıklamasını yapıyordu.
Biz dostlan da türkü kokan
dizelerini yineleyip Abdulka-
dir kokusunu duyumsuyoruz
aradan yıllar geçse de. Sevgi-
li Abdulkadir Bulut'u sevgi ve
saygı ile anıyoruz.
I
Çamaşır makinesi alan herkese, 20 kilo Ariel hediye.
www.arcelik.com.tr
KABİLE MOTEL
Tekneden mangala her öğün balık.
Bahçemizden sofranıza sebzelerle doğal
beslenme. Sıfir deniz, dilerseniz trekking ve
özel teknemizle çapari turlan.
1 kişi tam pansiyon: 15.000.000.- TL
1 kişi 1 hafta tam pansiyon: 92.000.000.- TL
Sütlüce koyu - Balabanlı köyü altı.
Assos - Ayvacık/Çanakkale.
Tel: 0 286 723 46 02 Cep: 0 532 663 34 95
PENCERE
Yorulmaz'ın Tarihsel
Oyhusu
Anadolu'da kopan fırtınanın karlı köpükleri he-
nüz durulmamış, ama, yaşam sürüyor.
Cunda'lı Rumlargitmiş..
Çünkü yaşanan tragedyadan sonra Anadolu'da
bannmalan olanaksızdı, Yunan'la işbirlikçilikte yurt-
lannı kundaklamışlardı. Düğümü çözmek için bir
çare bulundu: Mübadele!.. Nam-ı diğer: Değiş-to-
kuş!.. Türkiye'deki Rumlar Yunanistan'a gidecek-
ler, Yunanistan'daki Türkler Anadolu'ya yerteşe-
cekler...
Ne var ki Cunda'lı Rumlar gitmiş de yerlerine Gi-
rit'ten getirilecek Türkler henüz gelmemiş. Cunda,
evteri, kiltseleri, çarşı pazan, tek camisiyle boş mu
boş!.. Bir jandarma birtiği, bir düzine Karadenizli
balıkçı.birdeArnavutluk'tangöçüpgelmiş, ağzın-
dan düşürmediği sigara çubuğu (ağızlık) nedeniy-
le 'Çubukiu Ismail Efendi' diye anılan bakkal...
Küçücük jandarma birtiğiyle ve iki elin parmak-
lan kadar balıkçıyla, bakkal dükkânında alışvenş
mi olur?.. Aklına estikçe kapısı bacasıyia dükkânı
açık bırakıp kafadar bir balıkçıyla birlikte yallah
karşıdaki Tavukadası önleri...
Çubukiu ile balıkçı, içinde kireç bulunan bir şi-
şeye biraz su katıp ağzına da bir tapa vurduktan
sonra denizefıriattriar. "Gümmm"diye patlaması-
nın çıkardığı sesle dinamit çarpmış gibi su yüzüne
vuran çeşitli balıklan toplarlar. Ada'da nasıl olsa ra-
kıyla şarap ibadullah!.. Günlerini gün ederler.
Ancak çıkan patlama sesi nedeniyle karakoldan
ihtar almışlanjır; savaş yeni bittiğinden bomba se-
si tedirginlik yaratıyor, yanlış anlamalara neden ola-
bilir.
Bir gün yine bombayı patlattıklannda, karadan
bir jandarma düdük çalarak, havaya silah atarak,
el kol hareketleriyle iki kafadan çağırmaya başlar...
Çubukiu Ismail korkar, cezalandırılacaklannı sa-
nır; karaya çıkınca, jandarma gözetiminde doğru
karakola...
Karakol komutanı ciddidir, ne kadar jandaıma-
st varsa Çubukiu ve balıkçıyla birlikte karşısına di-
zip der ki:
- Arkadaşlar!.. Bugün Cumhuriyet ilan edildi.
Gazi Mustafa Kemal Paşa da reisicumhurseçil-
di. Tarih 29 Ekim 1923'tür.
•
Yukandaki gerçek öyküyü Ayvalık'ın özgün ya-
zan, değerli Ahmet Yorulmaz'ın "Ayvalık'ı Gezer-
ken" adlı kitabından (Geylan Kitabevi) aktardım.
20'nci yüzyılın ilk çeyreğinde Türkiye'nin içinde
bulunduğu koşullardan habersiz "cühelâ "nın ileri
geri ahkam kestiği medyada bir kibrit çakımı ışık
olsun diye...
Türkiye'de "Aydınlanma Devrimi", Anadolu'da
"Istiklal Harbi" ya da "Kurtuluş Savaşı "nın inanıl-
maz koşullanyla sarmallaştığından, yalnız bizde
değil, olayın Batı'da da tam değerlendirilmesi ya-
pılamamıştır. Avrupa ve Amerika soruna Anadolu'da
yaşayan Hıristiyanlann gözlüğüyle bakmıştır; Kili-
se bu yolda belirleyiciydi.
Peki, ya Yunanistan'dan Türkiye'ye gelen 'mü-
badillerin' durumlan neydi? Onlann dramatik kur-
gulannı kim dile getirecek? Rumlann gitmesiyle
boşalan Ayvalık'a Girit'ten ve Midilli'den getirilen
Türkler ne yap^oriardı?..
Şaşkındılar, sudan çıkmış balık gibiydiler.
Neden?
Çünkü Ayvalıktan Yunanistan'a göç eden Rum-
lar kadar bileTürkçe bilmiyorlardı. Hele Giritliler res-
mi makamlar karşısmda dertlerini anlatamadıkça
horlanmaya başladılar; anavatanında yabancı du-
ruma düşmek ne demek?
1923 Cumhuriyeti bir "mucize"nin gerçekleşti-
rilmesiyle eşdeğerde ve eşanlamdadır. lleride bu
oluşumun gerçek tarihi yazıldığında, kendi kendi-
mizi zaman kavramının içinde tanıyabilecek bir bi-
lince kavuşacağız.
M e r h a b a . . . - * . .
Marmaris, Hisarönü sahilinde sizler için
sıcacık bir ev ortamı yarattık.
Şehir atmosferi ve gürültüden uzak, doğayla
baş başa,
dinlenerek, yüzerek, güneşlenerek
sakin bir tatıl geçirmeyi özleyenlerdenseniz
konudjumuz olun.
Bu güze) doğa köşesini bizimle paylaşın.
"Eyimiz" yalnızca on odalı (klimalı). Özel plajı ve
harika gün batımlarını seyredebileceğiniz bir
plai-banmız ve günlük balıklann lezzetıni
tacıabileceğinizbir restoranımız var.
Marmaris'e uzaklığımız 20 dakika.
Sizleri aramızda görebilmek dileğimizle...
ASUHAN MOTEL - RESTORAN
Asuman Eronat - Vedat Saygı
Tel : 02524666043 Faks: 02524666189
AYTAŞ OTEL
Ege'nin incisi Ayvalık'ta zeytin, incir ve iğ-
de ağaçlan arasından, iki adımda Ege Deni-
zi'ne kendinizi bırakabileceğiniz ünlü Sanmsak-
lı Plajı'nda, yan yana bahçelere açılan geniş
odalan, sarmaşıklarla kaplı teraslan, restoran
ve barlan, gezi, spor ve eğlence olanaklanyla
doğa, dostluk ve tatilin tadını çıkarabileceği-
niz Aytaş Otel sizleri bekliyor.
Fıyatlanmız:
1 kişi Yanm Pansiyon : 15.000.000 TL
1 kişi Oda Kahvaltı : 12.500.000TL
(0-6yaş çocukûcretsiz, 7-12yaşçocuk%50indmmli)
Rez.Tel.: 02663241445
Faks: 02663241446
TOrkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı günlük
Bizim Cazete
Ülke sorunlanna ilişkin raporlanyla, araştırmalarıyla,
köşe yazılanyla, tarafsız haberteriyle sivil toplumlann
gazetesi.
Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75