24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYEA CUMHURtYET 29 AĞUSTOS 2000 SALJ DtZt Hastaysan> üstelik Hapishanede ve A Y D I N E N G I N M I H R I B A N C I C I kuyazı dizisi aslında salt bir listeden ibaret ola- : bilirdi. Listenin yanı sırayayımladıgımız söy- leşilerden, tutuklu yakınlannın sözlerinden, tutuklu mektuplarının tanıklığından vazgeçebilir- dik. İlk bakışta kupkuru, sonu gelmeyecekmişe benzeyen adlardan ve onlann hastahklannı açıkla- yan çoğu tıbbi terimlerden oluşan bu liste gene de çok anlamlı, gene de sorunun ürkütücü ve utandı- ncı boyutlannı gözler önüne sererdi. Çok zor der- lenen bir liste bu. Cumhuriyet'ın Istanbul, Anka- ra ve İzmir bürolanndakı muhabırlenn çabalan, Adalet Bakanlığı kaynaklan, Türk Tabibleri Birli- ği'nın çeşitli araştırmalan, tutuklu aileleri ve yakm- lan ile hapishanedekı tutuklulardan derlenen bilgi- ler sonucu ortaya çıkan bir liste. Kimilennin"siya- si tutuklu", kımılennın "terör suçhdan'' diye ad- landırdığı ve ülkenın hemen dört bir köşesine da- ğılmış hapishanelerde tutulan binlerce tutuklu ve hükümlüdcn hasta olanlan, tedaviye gereksinim duyanlan, hatta tıbben artık yapılacak bir şey kal- mayanlan içeren ve kapsayan bir üste oluşturmak kolay olmadı Ortaya çıkan liste tam 23 kez elden geçirildi, düzeltildi, eklendi, ayıklandı. _ Gertedeeksiklerveyanhşlariçermesikaçınılmaz. Özellikle hapishanelerarasıyeryer"absurd"nite- lemesini hak eden yoğun trafik, sağlıklı bir liste oluşturmanın önûndeki başlıca engel. Liste düzen- lenirken örneğin Burdur Hapishanesi'nde bulunan bir çok rutuklu (ya da hükümlü), Burdur'da henüz belleklerden sıhnmeyen, bir tutuklunun kolunun kopmasına, pek çoğunun ağtr yaralanmasına yol açan çatışmanın ardından Bergama ve Bursa hapis- hanelerine yollandılar; iiste bu bağlamda düzeltilir- ken Bergama Hapishanesi'nde ortaya çıkan tûnel yü- zünden tutuklu ve hükümlülere yeniden"jxrfgörün- dü" ve bir çoğu Buca Hapishanesi'ne yollandılar. Yukanda verdığimiz örnek pek çok hapishane için geçerlı. Ring aracı denen ve karakışta bik içinde- kilerın havasızlıktan baygınlık geçirdıği cezaevi arabalanyla ağustos sıcağında, yüzlerce kilometre uzaktaki birhapishaneyeyollananlarzaten sağlam- sa bile hastalandıklanndan sözunü ettiğımiz liste, içinden çıkılmaz hale gehyor. Listeyı düzenlemek bu yüzden bir ara Kafka'nın"Şato"suna dönüştü. Okuyncu açısmdan, hele biryakını "içeride" olma- yan okuyucu açısmdan listeyı okumak pek anlam- lı olmayabilir. Ancak listenin "boyutunun'' anlam- lı olacağı kanısındayız. Yann ilk hapislıane: Bergama Cezaevi Cumhuriyet acil tedavi isteyen tutuklu ve hükümlüler ile doktorlar arasında iletişim kuruyor Koprusu G ün geçmez ki gazetelerin, te- levizyonlann haber merkez- lerine, gazetelerin köşe ya- zarlanna hapıshanelerden yükselen bir dizi acı çığlığı ulaşmasm... Gün geçmez ki gazetecılerin pos- ta kutulan, elektronik posta kutula- n, fakslan hapıshanelerden çıkıp, ku- şun kanadı, birtutuklu annesinin eli, bir avukatın aracılığı ile yardım, hem de "acil yardım" çığlıklan ile dolup taşmasın... Devlet bütçesinin ancak binde 7'si aynlan Adalet Bakanlı- ğı'nın tutuklu ve hükümlülerin sağ- lık sorunlan çözmekte öncelıkle ma- li çaresizlik içüıde kıvrandığı bilıni- yor. Ancak sorunun gitgide ağırlaş- masına adalet aygıtınırı katkısı salt pa- rasal yetersizlikten kaynaklanmıyor. Bir yandan kıt eğitimli, mafya çe- telennın sağladığı sınırsız "avantalar"a alışmış ve kirlenmiş, şundi ise "avan- ta dûzeninekarşıçıkanbr^a gardiyan- lık yapmaktan öfkeli ve elinin alon- daki mahpuslara kin duyan infaz me- murlan; öte yandan ideolojik olarak faşizan, psikolojık olarak sadıst kımı infaz memurlan, kimi hapishane mü- dürleri, yöneticileri de aynı bakanlık bünyesinde ve bunJar, hapishaneleri "sağ girenin öHi, sağfaun girenen sa- kat ya da hasta cıkacağT kurumlara dönüştürmekte 1. derecede etkenler. Aynca sık sık "muayene ohnayı ve tedaviyi reddetmiştir" denen mah- puslar sorunu var. Adalet Bakanlığı, lçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakan- lığı arasında dûzenlenen ünlü "üçlü protokoT uyanncajandarmanın has- ta tutuklu ya da hükümlünün muaye- nesi sırasında da doktorun odasında hazır bulunması, mahpuslarla ceza- evi yönetimleri arasında bir başka çatışmanın kaynağım oluşturuyor. Hekime, bedeninin en özel sorunla- nnı anlatmak ve yakınmalannı soyu- narak göstermek isteyen hatta zo- runda olan mahpuslar, güvenlik ge- rekçesiyle hekirnin odasında bulun- makta ısrar eden ve bunda inat eden jandarma yüzünden muayeneyi ve tedaviyi reddediyorlar. Unutulmama- sı gerekir ki çağdaş bir ceza hukukun- da mahpuslann sağlığmın korunma- sı devletin yükûmlüğü altuıda. Insan hukuk devletinde yargının kestığı ce- zayı azaltmak kimsenin haddi ve hak- kı olmadığı gibi. hapishaneleri iş- kencehaneye çevırerek korunaksız mahpuslan sakatlamak, örneğin ko- lunu koparmak, hapis cezasını, ha- pishane koşullan ile daha ağırlaştır- mak da kimsenin haddi ve hakkı de- ğil. Ama gerçek, pek çok olayda bu- nun tersini gösteriyor. Ulucanlar'da, Burdur'da, Bergama'da yapılanlar "güvenlik önkmi" kavramı ile kar- şılanamayacak kadar şiddet içeriyor. Ç ir ceza hukukunda mahpuslann sağlığının korunması devletin yükümlülüğü altındadır. Unutmayalım ki bu genç kızlar ve delikanlılar bizim çocuklanmız ve yurttaşlanmız. leri Birliği Merkez Konseyı Başka- nı Dr. Füsun Sayek'in bu dizide ya- yımlanacak söyleşisınde, Türk Ta- bıpleri Birliği'nin bu konuda elin- den geleni yapacağı, elindeki bütün olanakJan sonuna kadar kullanaca- ğı açık seçik ifade edilmekte. Bir Cumhuriyet yazan ve hukukçu olan Adalet Bakanı sayın Hikmet Sami Tûrk'ün de aym duyarlılığı taşıya- cağı ve tedavi bekleyen mahpusla- nn önûndeki idari, bürokratik en- gellerin aşılması için kararlı bir tu- fum izleyeceğı umudundayız. Cıun- huriyet kurmaya çalıştı- ğı "cankurtaran köp- rüsö"niin ülke içinde daha banşçıl bir orta- Haklan Evrensel Bildirgesi'nden Av- rupa tnsan Haklan Sözleşmesi'ne kadar Türkıye'nın imza koyduğu pek çok uluslararası anlaşma da bunu bir "insan hakkı" olarak tanımlıyor ve devletlenn sorumluluğunu uluslara- rası güvenceye abyor. Gel gör ki, Insan Haklan Evren- sel Büdirgesi'ninve AvrupaŞartı'nın "kâğıt ûstûnde" kalan epey madde- si gıbı mahpuslann sağlıJdannın ko- runması da hemen hemen tümüyle kâğıt üstünde kalıyor. Oysa suç ışlemış bile olsalar hapis- hanedekiler, yasalar uyannca tutuklanmış veya mahkûm edilmiş- lerdir ve yasalanmız onlann çarptı- nldıklan hapis cezası kadar süreyle dört duvar arasında tutulmalannı ön- görmektedir. Ne eksik, ne fazla. Bir O hapishanelerde yaşanan ve bel- lekJerde henüz canlı olan çatışma- lar sırasında sağ çıkanlann büyük çoğunluğu kalıcı sakatlık- lan ve halen ciddi bir te- davi görmeyen ya- ralanylabır başka cezaevindeler ve kımileri gitgide ölüm sınınna yak- laşıyor. Cumhuriyet bu- gün başladığı yazı dizisi ile hapisha- nede acil tedaviye ihtıyacı olan tutuklu ve hükümlülerle, Hipokrat yemımne sadık kalan hekimler ara- sında bir "cankurtaran köprüsü" oluşturmayı amaçhyor. Türk Tabip- mın doğmasma, bir hukuk devle- tıne yaraşır koşullann, mah- puslar için de sağlanma- sına katkıda bulun- mayı amaçhyor. Bu konuda "köprû" oluşturma- nın bütün gereklerini yerine ge- tirmeye. sorumlu- !uk üst- lenmeye kararlı. Unut- mayalım ki o genç kızlar ve j delikanlı- lar bizim çocuklan- mızdır ve yurttaşla- ımızdır. Cezaevierinde zaman zaman işkence ve dayak iddialan gündeme gekiL Burdur Cezaevi'nden Bergama'ya sevk edflen turuklularia ilgili olarak da aynı iddialar yine ortaya çıktL I Cezaevinde kİoktora çıkmak cezaevinde hastalanmak zorlu bır yolculuğun ilk adımıdır. Mahkûm, istediğinde hasta olabilir ama tek koşul yönetimden izin almak. Kimi zaman ring aracı olmadığı, kimi zaman da yoğun güvenlikli duruşmalar gerekçesiyle randevusuna gidemeyebilir. Sabah başlayan ameliyat yolculuğu kimi zaman hastanede güvenlik önlemleri ! alınmadığı gerekçesiyle başlamadan ' bitebilir de. Cezaevinde sağlık sorunu ı yaşayan tutuklu ve hükümlünün 'hastalığını duyurabilmesi için az buçuk ! da olsa mürekkep yalamış ohnası ı gerekir. Hastalığını duyurabilmesi ve | gerekenleri yaptırtabilmesi için I yazışmalar gerekecektir. Mahkûmun j hastalığını duyurabibnesi ve tedavisini jyaptırabilmesi için izleyeceği yol şöyle: f • Sağlık sorunu yaşayan tutuklu veya hükümlü, rahatsızlığını dilekçeyle cezaevı yönetimine bildirir. Böylece cezaevi hekimliğine gönderileceklerin • listesine bir gün önceden admı yazdınr. j • Listede adı yer alanlar ertesi gün {cezaevi yönetıminde hekime gönderilir. | • Cezaevinde hekim yoksa -ki genelde j olmaz- yönetim il sağlık j müdürlüğünden doktor ister. ; • Cezaevi doktorunun yapacağı ilk muayenenin ardından gerek görülmesi j durumunda hasta, cezaevinin bulunduğu kentteki hastaneye sevk edilir. • Sağlık sorununun burada giderilememesı durumunda Adalet Bakanlığı'na tedavinin yapılacağı kentteki hastaneye sevk için izin başvurusunda bulunulur. Bakanlığın dosya üzerinde yaptığı incelemenin ardından uygun görülmesi durumunda ilgili kentteki hastaneye sevk yapılır. • Hastanın durumu acilse (kalp krizi gibi) Adalet Bakanlığı'ndan izin istenmeden tam donammlı hastaneye sevki yapılrr. Ancak hastaneye sevki, hastanın tedavisine başlanacağı anlamına ise hiç gehnez. Çünkü buradaki yasal prosedür de başlı başına bir sorundur. Hastalan cezaevi yönetiminin izniyle hastaneye jandarma götürür. Ancak jandarmanın "iş yoğunluğu" nedeniyle kimi zaman tetkik, tahlil ya da muayene için alman günde hastaneye gidilemeyebilir. Adalet Bakanlığı yetkilileri, tutuklu ya da hükümlülerin sağlık sorunlarının giderilmesi için ellerinden geleni yaptıklannı, ancak kimi cezaevlerindeki doktor yokluğu nedeniyle sorunlar yaşadıklannı da gizlemiyorlar. Bakanlığın aksaklıklar için sığındığı diğer bir konu da ödeneklerin harcanabilmesi için gerekli olan Sayıştay vizesi. Kimi zaman da olağanüstü güvenlik önlemleri nedeniyle hastalann işlemlerinde aksamalar olabilıyor. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Dr. Füsun Sayek 'Bakanlık yeşil ışık yakarsa...'İLHANTAŞÇI rürk Tabipleri Birligı (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Dr. Füsun Sayek'le cezaevlerindeki tu- tuklu ve hükümlülerin sağlık sorunlannı ko- nuştuk. Dr. Sayek sorulanmızı yamtladı: Cezaeviodeki hastanın temd sonınlan ve zorlukla- nsizceneier? Dr. Sayek - Bize en fazla başvuru, sağlık hizmetine ulaşamamakla ilgili. Budaçokanlaşüabıhrbirşey. Çün- kü Türkiye'deki cezaevlerinde ne yazık ki sağlık hiz- metleri yeterince ıyileştirilmiş değil. Altyapı, hekim, hemşire, teknisyen ve malzeme eksik- liği başta geliyor. Bir tutuklu veya hü- kümlünün elektrosunun çekihnesi ya da basit laboratuvar tetkiklerinin yapıl- ması mümkün değil. Belli başlı bu ek- siklikler nedeniyle sağlık hizmetine ula- şılamıyor. Bıze yapılan başvurulardan bıri de hizmete ulaşmanm ikinci basa- mağı olan hastanelere sevk. Sevk aşa- masmda ve hastanelerde yaşadıklan, tutuklu ve hükümlülerin bu haklann- dan vazgeçmelerine bile neden oluyor. Mahkûm sevk sırasında gördüğü onurkıncı muamele nedeniyle has- taneye bir daha gitmek istemiyor. Peki, cezaevlerinde kalanlann en çok karşılaşckla- n sağlık sorunlan neler? Dr. Sayek - Geçtiğimiz yıl neden olduğunu bihne- diğımız bu- biçimde Hepatit-B ile ilgili oldukça fazla başvuru oldu. Toplu yaşanan yerlerde sık görülen bir hastalık. Hastalık, kan yoluyla geçebiliyor. Ortak kul- lanılan tıraş makineleri,jilet gibi aletlernedeniyle çok görülmesine neden olabıliyor. Bunlann dışuıda ınsan olarak karşılaşabüeceğimiz her türlü rahatsızlıkla karşı karşıyalar. Sonuçta insa- nnı başına gelebılecek en kötü şeylerden biri hapisha- nede olmaksa, bir diğeri de orada hasta olmak. Hastanın ketepceü olarakmuayeneyegetirihnesmi be- künler nasıl karşıbyor? Dr. Sayek - Her şeyden önce çok onur kıncı. Sağlık kuruluşuna hizmet almak için gelmiş birkişi bizim has- tamızdır. Biz onu yauıız ve kelepçesiz görmek isteriz. Ruhsal hastalığı nedeniyle saldırgan tutumu belli olan hasta için hekim önlem alınmasını zaten isteyecektir. Onun dışındaki hiçbir hastamızı kelepçelı muayene et- mek istemiyoruz. Ne yazık ki hastanelerde durum böyle değil. Hastanelerde özellikle yatmas) gereken- ler için mahkûm koğuşlan var. Mahkûm koğuşlan hastanenin en kötü yerinde, demirparmaklıklı, karan- lık, izbe yerierdedir. Buralar sağlık çahşanlannın da çok özen göstermediği yerler oluyor. Ameliyat olan hastalar bile yatağa kelepçelenmekte. Geçtiğimiz yıl- ; Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Dr. J. Sayek, Adalet Bakanlığı'na defalarca başvurduklannı ama olumJu bir yanıt alamadıklannı söylüyor. Sayek, 'Türk Tabipleri Birliği olarak her türlü katkıyı sağlayabiliriz. Adalet Bakanlığı yeşil ışık yaktığında biz tüm olanaklarımızı seferber edebiliriz" dedi larda duyarlı hekim arkadaşımızın başvurusuna rağ- men biz bu kelepçeleri açtıramadık. 1986'larda Jandarma Genel Komutanlığı'nın, hekim- lerin hastayı kelepçesiz görmelerinin doğru olduğuna ilişkin genelgesine karşm bu sorunlan yaşıyoruz. Biz de bunu talep ediyoruz. Ama bunu talep ettığı için mah- kemede olan arkadaşımız var. Yüksek thtisas Hasta- nesi'nden Aysel Ünsai ve Gülay Temuçin mahkûmla- n kelepçeli muayene etmiyoruz dedıklen ıçın hakla- nnda hastayı muayene etmediklen gerekçesiyle dava açıldı. Yıllar önce kalp ameliyatı olması gereken bır mahkûmun, Yüksek thtisas Hastanesi'nin yoğun ba- kırrunda güvenlik önlemleri yeterli değil diye ameli- yatedilemediğini hatırlıyorum. Geçen yü, Numune Has- tanesi'rün mahkûm servisinde bir grup sağlık çalışa- nını ordaki görevlerinden aldılar başka yere yolladı- lar, mahkûmlara iyi davranıyorlar diye. Sonuçta bu an- layışlar değişmiyor. Bir genel cerrâh arkadaşımız, geçen haftalarda ger- çekleştirdiği guatr ameliyatmın ardından mahkûmun yatağa kelepçelenmesı nedeniyle isyan etmişri. Guatr hastalığını insanlar ayakta dolaşarak hafifletip iyileş- tinneye uğraşırken mahkûm yatağa zincirlenmişti. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Cezaevinde çanşan hekünler açtsuıdan baknğumz- da ne gibi sorunlarla karşı karşıyalar? Dr. Sayek - Nasıl kı mahkûm ve hasta olmak olum- suz bir şeyse cezaevi hekimi olmak da aynı şey. Ce- zaevi hekimliği çok özel bir tür. Ilgilendiği hedef çok zor bir grup. Yani özgürlükleri kısıtlanmış, dolayısıyla daha öf- keli ve pek çok rahatsızhğa sa- hip olabilecek bir grup. Bu ne- denle cezaevi hekiminin de ay- n bir bılgi donanımına gereksi- nimi \ar. Ancak, cezaevi hekim- leri bır kısmı Adalet Bakanlı- ğVna bir kısmı da Sağlık Bakan- ^_^_•_———_— lığı'na baglı geçicı görevlendir- meyle çalışıyorlar. Cezaevi he- kiminin çok bağımsız olması gerekir. TürkTabipleri Birliği olarak bu sorunlann çözümfi için ne gibi karlalannız olabilir? Dr. Sayek - Dünyadaki tüm bırlikler,'' zayıf-ihtiyacı olan gruplar" denen göçmenler. kadınlar, çocuk işçiler. cezaevi ve huzurevlennde kalanlarla ılgılenırler. Bizim de ilgi alanımız cezaevlen. Bu konularla ilgili özel- likle sağlık alanına eğilen başka bir kuruluş yok. Ih- tiyaç olduğu dönemlerde ya da başvuru yapıldığında cezaevıne gidip ınceleme yapabihnek ve olanaklar yeterliyse tedaviye katkı bızün için çok kolay değil ama tedavi gereğı olan kışıyı belirlememiz bile yeterli tedavi ıçin. Bunlan yapabilmek için çok kez başvur- duk. Ama olumlu bir yanıt alamadık. Türk Tabipler Birliği olarak her türlü katkıyı sağlayabiliriz. Bu bizim hem sorumluluğumuz hem ıstedigimız bir konu. Sonuç- ta Adalet Bakanlığı yeşil ışık yaktığında biz tûm olanaklarımızı seferber edebiliriz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear