24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 9 AĞUSTOS 2000 SALJ CUMHURİYET SAYFA 17 Bodpum Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi Müdürü Oğuz Alpözen "Antik Halikamassos"u yazmış... Alpözen, çılgın eğlencelerden uzak, antik bir kentin ve müzede sergilenen eserterin öyküsü ile başka bir dünyayı anlatıyor kitabında... Kendi öyküsü de ilginç: "1962 yıh Temmuz'unda, Turgutreis Yassıada açıklannda bulunan Doğu Roma Batığı'nın kazısına katılmak üzere Istanbul Üniversitesi Edebiyat Faküttesi Klasik Arkeoloji Bölümü tarafından Bodrum'a gönderildim. O tarihten sonra Suara Arkeolojisi'nin kurucusu Prof. Dr. George F. Bass'ın pek çok kazısına katıldım. Kazılar ve araştırmalar birbirini kovaladı. 1968 yılında, kale içindeki müzede uzman olarak göreve başladım. 1978 yılından beri müzenin müdürüyüm... Bir ömrü kale içinde oturarak geçirmedim... Şövalyelerin kalesi içinde dünyanın en büyük sualtı arkeoloji müzesi bulunuyorsa, bu; 'Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür' diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün öğretisinin sonucudur." Kazdıklarının üstüne yatanlara duyurulur! Elektronik posta: somOpostaxuiTdHffiyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 07 - Deniz Baykal, balonla uçarken gözden kaybolmuş... "Geri dönüşün provasını vapmıstır!" cuz siyaset pazannda biz gazetecitere büyük iş düşer... Muhalefetin başı akşamdan düşün- müştaşınmış, iktidann, memieketi batırdığına karar verrniştir, sabahın köründe patlatır de- meci... Bir gazeteci ordusu, hükümetin başının önünü keser: - Efendim, sizin memieketi batırdtğınızı söytediler, bu konuda ne diyorsunuz? - Kendisine sonmalı... Battığını nasıl hissetmiş? Ertesi günün manşetleri kurtulmuştur: "Neresine batmış!" Sonunda memleket, karşılıklı otuaıp konuşmayan si- yasetçiler yüzünden batar, batmıştır da! Hükümetin memurlarla iigili kanun hükmünde karar- namesi, Çankaya Köşkü'nden dönmeye başladığından beri başkent Ankara'daki gazeteciler isteseler de iste- meseler de yine fazla mesaide... Cumhurbaşkanı veto edince Başbakan dedi ki... Başbakan'ın açıklaması üzerine Cumhurbaşkanı'na Sinyaller yakın çevreler dedi ki... dumhurbaşkanı'na yakın çevrelerin değertendirmesi karşısında Başbakan dedi ki... Kanun hükmünde kararname, "devlet krizi"ne neden olmadı ama galiba siyaseti ucuzlattı... Içine sindiremediği gelişmeler karşısında fazlasıyla üzülen Başbakan Bülent Ecevit. özel bir mülakatta öy- le şeyter anlatıyor ki deneyimli gazetecinin "Cumhurbaş- kanının yetkiterini mi stnırlandıracaksınız" sorusuna mu- hatap oluyor. Başbakan soruyu "0 kadannı şimdiden soylemeye- yim" diye yanıtlıyor ve böylece "Köşk'ün yetkisini kıs- ma sinyali" veriyor... Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ise fazla ko- njşmaktan hoşlanmadığı için ertesi gün kendisine ya- SESSÎZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE kın çevreleri konuşturuyor "Sayın Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanlıgı makamı- nın sahip olduğu yetkileri fazla bulduğunu daha önce kamuoyu karşısında dile getirmiştir. Kendisi ilkeli bir in- sandır. Sayın Cumhurbaşkanı'nın görüşlerinde herhan- gi bir degişiklik yoktur. Bu çerçevede kendisinin, sözü edilen anayasa değişikliğine katkı yapma eğiliminde ol- duğu belirtilebilir." Böylece, Başbakan'ın "Köşk'ün yet- kisini kısma" sinyaline Cumhurbaşkanı "Haydi gel, bir- likte kısalım" sinyali veriyor. Gelin görün ki, aynı Başba- kan, başka bir gazeteciyle yaptığı özel mülakat sırasın- da bir gün önce verdiği sinyale yeni sinyaller ekliyor "Bugünden yanna cumhurbaşkanının yetkilerini da- raltacak somut bir çalışma söz konusu değil." Başbakan Ecevit de Cumhurbaşkanı Sezer de trafik ışıklarına uyan kişiler. Ancak siyasetteki sinyaller, trafik sinyallerine benzemiyor. Karşılıklı sinyaller, siyaset tra- fiğini karıştınyor; biz gazeteciler için iyi de memleket için ne olur, orası belli değil! ^ ^ •• TantaffnOrafdekiIıaşkanoperasyonui Milas'a bağlı ûren kasabasında 1989'dan beri üç dönem belediye başkanı seçilen orman mühendisi ve CHP'li Kazım Turan diyor ki: "Yaz sezonunun tam ortasında hiç- bir gerekçe gösterilmeden Içişleri Ba- kanlığı tarafından keyfi olarak görev- den uzaklaştınldım." Hakkındayolsuzluktan, zimmetten, yüz kızartıct suçlardan dava açılmış ve halen yargılanmakta olan belediye başkanlannı bile görevinden uzaklaş- tarmayan Içişleri Bakanı Sadettin Tan- tan'ın, keyfi işlerin altına imza atma- yacağını sanıyorsunuz ama Kazım Tu- ran'ın görevden alınışı biraz farklı gö- rünüyor... Milas ören Belediye Başkanı, hak- kında müfettiş soruşturması bile olma- dan görevden uzaklaştırılıyor... Ge- rekçesiz görevden alınmasından son- ra, Milliyet gazetesinde 6.5 dönüm araziyi konu alan bir haberle Kazım Turan'ın "Arazi Kralı Si- hirbaz Başkan" ilan edilmesi( sanınz Sadettin Tantan'ın işi- ni biraz daha güçleştiriyor... Çünkü, Turan ailesinin Oren'de de- deden kalma 140 dönümden fazla arazisi bulunuyor! Ve sonunda görevden uzaklaştır- manın olmayan "gerekçe"sinin ucu, ören'in rantını yemek isteyen ve ANAP'a ziyadesiyle yakın birkaç hol- ding patronunun "bahane'sine daya- nıyor... Kazım Turan'ın belediye baş- kanlığından uzaklaştırılmasında, hol- ding patronlarına yakın ANAP'lı bir milletvekilinin adı da ortalıkta dolaşı- yor... Hal böyle olunca, Içişleri Baka- nı Tantan'ın da ören'deki "başkan operasyonu"na ilişkin kamuoyuna inandıncı bir açıklama yapması kaçı- nılmaz oluyor... Memur Sendikacılığı veKHK Dr. SABİHA ÇAYCI İş Hukuku Uzmanı Memur, işvereni devlet olan, statü hukuku çerçevesinde görev yapan, gelirini emeği karşılığında alan, bu açıdan emekçi-işçi sayılması gere- ken kişidir. Tüm dünyada memurun ça- lışma koşulları devlet tarafın- dan tek yanlı saptanmıştır. Bu durum devlet-memur ilişkisi- ne uzun süre egemen olmuş- tur. özellikle Avrupa'da başla- yan "aydınlanma dönemi"nin ardından devletin yetkilerinin sınırlandınlması gündeme gel- miştir. Sosyal ve demokratik ülkeler kabul gördükçe me- murlar örgütlenmiş ve bu iliş- ki demokratik bir hak niteliği kazanmıştır. Ekonomik krizler memurlann yaşam düzeyleri- ni etkilediğinden örgütlenme- ler ön plana çıkmış ve memur sendikacılığa başlamıştır. Bugün ülkemizde sık yaşa- nan ekonomik kriz, memuıia- rın reel gelirlerinin süratle düş- mesine neden olmuş ve me- mur sendikacılığı gündeme gelerek yıllarca tartışma ko- nuşu olmuştur. Ülkemizde de memur sen- dikaları kurulmaya başlamış, ancak anayasal güvenceye kavuşturulmamıştır. ILO'nun üyesi olan TC, ILO'nun 87 sayılı "Sendika öz- gürtüğü ve Sendika Hakkının Korunması Sözleşmesi"n\ 1992 yılında onaylamıştır. ILO'nun toplusözleşme ve grev hakkına ilişkin 98 sayılı sözleşmesinin bazı kamu gö- reviisi kategorilerini kapsama- dığı göz önüne alınarak hazır- lanan kamu kesimi çalışanla- nnın çalışma ilkelerini hazırla- yan 151 sayılı sözleşmeyi de TBMM 1992 yılında onayla- mıştır. Her yıl Isviçre'de yapılan ILO'nun genel kurulunda me- murun sendika hakkının korun- maması konusunda yoğun eleştiriler alan ülkemiz, şimdi de söz konusu olan AB üye- liğinin standardını yakalamak için, AB'ye üye ülkelerin me- murun sendika hakkının ya- sal sınırlarını izlemek duru- mundadır. Ülkemizde son yıllarda ku- rulan memur sendikalanna ve konfederasyonuna yapılan baskılar ve antidemokratik uy- gulamalar temel bir hak olan sendikal hakkı ortadan kaldı- ramamıştır. Çalışma ve Sosyal Güven- iik Bakanlığı hazıriadığı "Kamu Çslışanlan Sendika Yasa Tasa- ra"nı 1992 yılında Bakanlar Kırulu'nasunmuşturvetasa- nhâlâ TBMM'den geçirilerek yjsalaştırılamamıştır. Bunca yıllık mücadeleden sonra 1995 yılında anayasa- «j! yapılan değişiklikle, me- mırlar sendika kurma hakla- n a kavuşmuş olmalarına kar- şn pek çok eleştiri almış olan tsarının, hâlâ yasalaşmamış «omasını anlamak mümkün <tğildir. Memura sendika hak- Mdanıyan yasanın TBMM'den geçirilmesi veya çok ihtiyaç duyulan kapsamlı bir memur reformu yasası, son günlerin en güncel konusu olması ge- rekirken memurlann işten atıl- malannda yargı dışı bir yöntem getiren KHK aniden siyasi gün- deme girmiştir. Sendika ya- sası çıkanlmazken memurun iş güvencesi de siyasetçi ta- rafından irtica ve PKK baha- nesiyle elinden alınmak üze- redir. Memurun sendikal haklan güvence altına alınmış olsay- dı, KHK'nin kabulü ve uygu- lanması zorlaşırdı. örneğin grev hakkı tanınan kamu per- sonelinin tüm hakkını kullan- ması etkili olabilirdi. Söz konusu KHK ile de sen- dikal faaliyetler güvence altı- na alınmadığı için, sendikal faaliyette bulunan, hak ara- yan memurlar kolayca işten atılabileceklerdir. Her şeyden önce KHK me- murlar üzerinde önemli bir baskı aracı olabilir. KHK büyük ölçüde sendikalı olma özgür- lüğünü kısıtlar, memurlar ara- sında iftiralar ve rekabet ne- deniyle büyük huzursuzluk do- ğar. Özgürlükçü demokratik ül- kelerde çalışma hakkı-yaşam hakkı eşanlamlı olarak görül- mektedir. Işçiye bir ölçüde iş güven- cesi veren yasa tasansının da yıllardır kabul edilmemesi ne- deniyle, çalışanlar devlete gü- venip devlette görev almanın bir güvence getireceğine ina- nıriardı. KHK konusu günlerdiryazı- lı ve görsel medyada tartışıl- dı; köşe yazarian ve uzman hukukçular görüşlerini belirt- tiler. KHK'nin hukuki yönünü tartışmak bizce en çok anaya- sa hukukçulannın görevi ve yetkisi içerisinde olduğundan, konunun özüne inerek görüş belirtmeyi uygun görmüyoruz. KHK ile bölücü ve irticacı memuru yasaya uyarak ve yar- gı karan ile görevinden alma yolunun hukuk devletine ya- raşır bir yol olduğu açıktır, ak- sini yapmak hukuk dışı bir ta- sarruf olur. Hükümetin amaca ulaşmak için bu yolu seçmiş olmasının nedeni, siyasi yapısı bilinen TBMM'den böyle bir yasanın geçirilmesinin çok zor oldu- ğudur. KHK'yi onaylamayan Cum- hurbaşkanı'na kamuoyunun ve hukukçulann verdiği des- teğin nedeni ilkelerinden ve hukuktan ödün vermeyen, ül- kemizi hukuksuzluktan kurta- ran bir hukuk adamına ülke- mizin ihtiyacı olduğuna olan inancıdır. Hükümet, Cumhurt>aşka- nı'nın tutariı davranışını göz ardı edip hukuksal değil siya- sal davranmasını istemektedir ki bu istekte ısrar etmek Cum- hurbaşkanlıgı makamına say- gısızlığı bir gelenek haline ge- tirebilir. Her ne pahasına olursa ol- sun, bu tehlike göze alınma- malı ve geriye dönüşe özenil- memelidir. HAYVANLAR ISMAÎL GÜLGEÇ igulgec@yahoo.com ÇtZGtLtK KÂMtL MASARACI •••I. . ı - . i BULUT BEBEK MRAYçtrrçt HARBt SEMtH POROY semihpomy@yahoo.com TARtHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 29 Ağustos BELGRAD'IN FETHJ.. 1521'D£ BUGLMJ, OSA4AMU KtA/YETLE&İ BetGMCÎI £L£ 6BÇİRM$rİ. ASLtfJDA SİR S/KP KEMrİ OLAN BEL&ZAD, OŞMANUCAJZ 'A <A&ŞI £Al/UMMAM YErBISL/ GÜÇLE/Zİ BÜLUHMADIĞ/NDAN KOM- ŞU MACAeiSTMfJ'A gtG4K(LMtŞrr.PAPi-?A'H KAMUUt &ULTAN SÛLSYMAN, rAtfTA ÇJKfÇfN- OAN BlR. YfL SONRA İUC SEf=EfZiNİ GE&ÇEK- LEŞT~İR.İYOK, HEPEF OtARAK DA AAACAR.İS- •TAM'I seçiyoeou. 8£LSRA0, KANUUI'NİN OMÜMDB DURAN ENGELLEISDEM Si&YOf.. K/IGACrtfJ VE GEMİLE&LE 7Z/A/A NEH&f'N- PEN YAP/L/M SALD/&CAR. 774M 2.9 SÜM SÜ& MÜf, SOA/UAJDA, BEJJGGAD TESUM OLMuf. TV.PAPİŞAH KEAJTE ERTES/ GütJ 6iREC£*Tl. BAKIRKÖY 5. SULH HUKUK HÂKİMLlĞl'NDEN DosyaNo: 1998/336 KararNo: 1998/692 ' ' '.*' tkame olunan vasi tayini davasının yapılan dunışnıasında: Davanın kabulü ile, kendisini evlat edinen Yüksek Yoru'nım vefatı nedeniyle halen velayet altında bulunmadığı anlaşılan küçük Istanbul ili, Fatıh ilçesi, Hatice Sultan Mah. cilt: 025/13, sayfa: 63 ve kütük sıra no: 991 'de nüfusa kayıtlı halen Istanbul, Bahçelievler, Eski Londra asfaltı, (Adnan Kahveci Bulvan) Sezer Apt. No: 115 (115) D: 17'de ikamet eden Süleyman ve Zahide'den olma 10.8.1985 doğumlu Güllan Yonı'nun vesayet altına alınmasına, kendisine Manisa, Merkez Dılşikar Mah. Cilt: 012/04, aile sıra no: 380, sıra no: 4'te nüfusa kayıtlı ve aynı yerde ikamet eden tey- zesi Mehmet thsan kızı 12.4.1941 doğumlu Yücel Mazlum'un TMK'nun 354. maddesi gereğince vasi olarak nasp ve tayinine, 23.7.1998 tarihinde karar verilmiş olup ilan olunur. 22.8.2000 Basın: 47549 GÖRÜŞ İRFAN TURKYILMAZ * Yeminli Mali Müşavirlik 3568 sayılı yasa ile 1989 yılında mükellef ve kamu ilişkilerindeki kayıt ve vergi düzen akışını sağlayarak hizmet veren kimselerin yasal statüye ve unvana ka- vuşturulması ile öncelikle bu işi rneslek olarak seçmiş kişiler, mükellefler ve kamuda bir rahatlama hissedH- mişti. Herkes bulunduğu tahsil ve konuma göre müraca- atını yaparak kazanımlanna göre mesleki unvan aldı. Ancak yasadan kaynaklanan bazı boşluklar hâlâ gi- derilmiş değildir. Çok özel ve hassas bir rneslek olması gereken Ye- minli Mali Müşavirlik (YMM) meslegine, en az on yıl- dan fazla tek bir konu üzerinde yoğunlaşarak uz- manlaşmış kışilerin meslek unvanı verilerek mesleğe alınmasının ve ezberci bir yöntemle hazırianıp sınav- la meslek unvanı venlmesinin son derece sakıncalı ol- duğu, meslek ahlakını zedeledığı ve mesleki değerle- ri aşındırdığı ortadadır. 3568 sayılı yasa ile beJki de dünyada ve diğer mesi lek örgütlerı arasında eşi görülmedik bir şekilde ve sü- rede, yurtıçındecxjalar, coğrafi bölgemizde mesleki bü"- lik ve uluslararası meslek örgütlenmesinde en aktif rol alan üst birliğımız TÜRMOB'un, bu hızlı gelişmeler karşısında, 3568 sayılı yasanın ve mesleki kurallarjR iyileştirilmesı konulanna gereken hassasiyeti göster- mediği kanaatindeyım. Ülkemizde rezalet derecesinde var olan vergi kaçak ve kayıplannın yanı sıra bir de son dönemlerin moda^ sı olan: Batınlan şirketlerin, içi boşaltılan ve kamuya yıkılâh bankalann, SPK'ye tabi olan hisse senetlerini yükseltip düşy^- ren kurumlann, Hayali ihracat KDV iadelen ve vergi indirimleri, mıj': afiyet ve istisna kullanımları için münferit veya tam tas- dik kapsamında (Güya maliye denetiminden sıyıra- caklar) venlen raporların altında maalesef 3568 sayı- lı yasa ile yetkilendirılen Yeminli Mali Müşavirlerin mû- hür ve imzaları bulunmaktadır. 3568 sayılı yasaya tabi meslek mensubunun yap- mış olduğu görev kamu ağırlıklıdır. Bu nedenle önce- likle etık kurallara uymak zorunluluğu vardır. Mesleğinı ve aldığı yetkiyi kamu ve halkın aleyhine, kendi ve dahil olduğu çıkar grubu lehine kullanan mes- lek mensupları hakkında emniyet ye adli makamlar- dan önce meslek odalarımız ve TÜRMOB'un derhâl harekete geçip yasadan aldığı gücünü kullanarak ge^ rekli tedbırlen almasını beklemek, meslek mensubu ola- rak en doğal hakkımızdır. Birkaç ay önce Izmir polisince bılgilerine başvurmak üzere emniyete davet edilen üç YMM için Izmir YMM Odası ve TURMOB ufak da olsa bir tepki koymuş idi. Gerekli olduğunu başından ben savunduğum YMM mesleği, dünyanın hiçbır ülkesinde olmadığı gibi, Cü<- kemizde de her şeyde olduğu gibi bırilerine haksız ödül- lendirme olarak sunulmaktadır. , Böyle bir uygulama, yaşanan her şeye rağmen dş- vam edecekse, YMM'lik, 3568 sayılı yasa dışında ye- ni bir yasa ile şekillendinlmelidir. Bu mesleğin, etik sistemi uygulayan ülkelerde un- vanı Certrfied Public Accountant'dır. Karşılığı: So- rumlu Mali Müşavirliktir, Muhasebeciliktir veya doğruyu ve gerçeği kamu adına tasdikleyen yet- kilidir. Her dönemde münferit gibi olan hayali ihracat ile KDV iadelen ve aniden banka ve şırket batmalan, özellik- le son on yılda sanki örgütsei patlama yapmıştır. Bu işletmelerin hemen tamamının YMM'ler veya Bağımsız Denetim Kuruluşları'nca denetlendiği ve fa,- aliyetleri ile mali durumlannın raporlandığı ve kamu- oyuna ilan edildiği bilinmektedir. Yasal olmayan işlemlere bulaşan meslek mensup- lan hakkında, adli ve idari takibat yapıldığı halde, mes- lek yasası gereği odalar ve üst birlik iigili birimlerince takibat başlatıldığı pek duyulmamıştır. Bu konuda meslek örgütlerinin yaptınmlı davranmâ- sı şarttır. fzmir'de yaşanan bir olayda 6 YMM, Bursa'da ya- şanan bir olayda 4 YMM örgütlü olarak bir eylem için- de bulunuyorsa.. bu olaylara münferit olay olarak ba- kılamaz. '• Bu örnekler Maliye Bakanlığı tarafından yaratılan, mükellef işlemlennın raporlanması adı altında salınan bir çeşit salmanın bile, haksız verilen belgeli yetki sa- hiplerinin Hazine'yi soymaya kalktıklannın açık örne- ğidir. Olaylara defterdarlık yapmış bir YMM'nin, Sayıştay denetçiliği yapmış bir başka YMM'nin, merkezi dene- tim kadrolanndan gelmiş başka YMM'lerin ve mali ida- rede halen görevli şahıslann bulaşması veya adlannın böyle akçalı olaylarda polıs ve adli kayıtlara geçmesi meslek açısından şaıbedır, ayıptır, yazıktır. Her musibette bin hayır vardır diye bir özdeyiş var- dır. Bu nedenle 3568 sayılı yasanın tamamı ve özej- likle YMM'lerle iigili bölümü yeniden ele alınarak re- habilite ve disipline edilmelidir. Hatta yukarıda belırttiğım gibi ayn bir mesleki olu- şumun sağlanmasının (Örneğin: Hukukçu olarak avu- katlık mesleğini fiilen icra edenler için baro, hukuki tas- dik işlemlerini yapanlar için noter odası gibi) tüm mes- lek mensuplan için büyük fayda sağlayacağı görüşün- deyim. C *) Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavir « BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA: 1/Sacda pişiri- len yuvariak pi- de. 2/ Eli işe yatkın, becerik- li... Ray üzerin- 3 de işleyen bir taşıma aracı. 3/ Zararauğrama tehlikesi... için- de yük taşınan aracın boş du- 7 rumdaki ağrrh- o ğı. 4/ Ikaz... ö "Yücedağba- 9 şında bir top — — idim/Rüzgâr değdi, yağmur yağdı eridim" (Karacaoğlan). 5/ Bir 2 büyük yetke sahibini 3 perde arkasından yö- neten kimse. 6/Birno- ta... Soyundan gelinen 5 kinıse. 7/"—muhab- 6 beti": Yararsız şeyler- den konuşma... Kuzu sesi. 8/Birorganımız... Portekiz halk şarkısı. 9/ Amaçlanan sonuç... Tatlı bir çörek. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Halk dilinde kuru incire verilen ad... Bir oyun yâ da fıbnde aniden yaratılan komik dunımlar. 2/ Pier- re Loti'mn bir romanı. 3/ Sibirya'da geliştirilen kjzak köpeğiırkı. 4/Bırcinsserçe... Birbağlaç. 5/Satranç1 - ta bir taş... Asya'da bir ülke. 6/ Istatistikte, bir grup veri içinde en sık rastlanan değere verilen ad... "—- Kuyruğu": Aziz Nesin'ın öykü kitabı. 7/ "Çalmak, aşırmak" anlamındaargo sözcük. 8/ "Oğuz — " : Ka- rikatür sanatçunız... Büyük erkek kardeş. 9/ Uyarma işini yapan kimse ya da şey... Yön göstermek için be^ li yerlere konulan işaret. '
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear