Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
17 AĞUSTOS 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
İnsanlar
ve paralar
17 Ağustos'taki büyük
depremin üzerinden
tam bir yıl geçti...
Peşinden gelen 12
Kasım'daki depremle
birlikte Marmara'da
18binkişiöldü, 25bin
kişi yaralandı. Bunlar
resmi rakamlar...
Fakat rakamlar kesin
değil... Depremde kaç
kişinin yaşamını
yrtirdiğini tam olarak
bilmiyoruz...
Rakamlarda bir
kişinin biie eksik ya
da fazla olmaması
gerekirdi. Çünkü
rakamlara konu olan
insan... Fakat insanın
değeri yok ki,
yaşarken
görmediği
saygıyı
öldüğünd©
görsün...
Depremden sonra bir
yandan bağışlarla, bir
yandan konan
vergilerle para
toplandı... Kuruşu
kuruşuna kaç paranın
toplandığından ve
toplanan paralann
depremzedeler için
nasıl harcandığından
da haberimiz yok.
Yuvarfak rakamlar
söyleniyor...
Yuvarlanan her rakam
trilyon liradan
başlryor... Istanbul'un
trilyonlannı Ankara
almış, valinin bile
haberi yok. Çünkü
insana saygı yok!
BeMronik poata: 8omqportacttfnhunyetcom.tr Tef: 0.212.512 05 05 Fata: 0.212.512 44 »7
- lUer Bankası,
deprem yardımından
komisyon alıyormuş...
"Benim bankam isini bUtrt"
S
abaha karşı 3 sıralannda evimiz korkunç bir
darbeyle sarsıldı, o ilk sarsıntıda uyandım.
Sonra, bana 45 sene gibi gelen 45 saniye-
1 lik sarsıntı... Annem çılgına dönmüş, "Ço-
cuklarım, çocuklanm" diye çığlıklar atıyor; ben, ya-
tağından babamın yanına kaçan Deniz'i (10 yaşın-
da) karanlıkta anyorum, onun boş yatağına kapak-
lanıyorum. Babam, Deniz'in üzerine vücudunu ve
kollannı germiş, yanında olmasına rağmen bağınyor
Deniz nerede!
Işıklar yanmıyor, evin içi karanlık, bir yandan şid-
detli deprem bizleri duvardan duvara çarpıyor ve bir
türtü durmak bilmiyor. Şoke olmuşuz. Kimin ne de-
diği, ne yaptığı belli değil. Tabii o korkunç 45 saniye
bitene kadar dışarıya kaçamıyoruz. Zavalfı annem
odalarda çığlık çığlığa oradan oraya çarpıyor, boğuk
sesiyle bizi arıyor. Nasıl olduğunu anlayamadan ken-
dimizi sokakta buluyoruz. Bütün komşular dışanda.
Sarsıntı azalarak devam ediyor. Ne yapacağımızı bi-
45 saniyelemeden oraya buraya koşturuyoruz. Biraz iterimiz-
de Yalova LJsesi ve geniş bahçesi var...
Kaç saniye, kaç dakika geçti bilmiyorum, o lisenin
duvanna yaslanan, sığınan mahalle halkı şaşkın, ür-
kek birbirimize bakıyoruz. Ağlayanlar, bağıranlar, çığ-
lık atanlar bızi dehşete düşürüyor, korkumuzu büyü-
tüyor... Yanımızdakilerin herdavranışı bizi yerimizden
sıçratmaya, yüreğimizi hoplatmaya yetiyor. Yıkılan
apartmanlardan kaçıp canını kurtaranlar bu kez ye-
niden aynı apartmanlara çığlık çığiığa koşup yakın-
lannın isimlerini bağınyortar...
Sırtımızı dayadığımız duvar oynamaya başlıyor.
Babam yeniden yapışryor bize, bağınp çağınyor. Her-
kes: Oikkat edin, duvar yıkılacak üstümüze, yer oy-
nuyor!
Annem bulunduğumuz yerin güvenli olmadığını
söylüyor; "Bahçeye girelim" sesleri yükseliyor. Kal-
dınmda boylu boyunca uzanan Mehmet Abi'ye ba-
kıyoruz, kımıldayacak hali yok. Ama babamlar onu,
battaniye ile incitmeden bahçeye taşıyorlar. Mehmet
Abi, kemiklerinin battığını, canının yandığını söylüyor...
Nasıl geçti bilmiyorum. ŞevketAbi, kalabalıktan bi-
rine saati soruyor ve saatin 04.30 crvannda olduğu-
nu öğreniyoruz. Demek ki 1.5 saat olmuş diye düşü-
nüyoruz. Nezaman rahatlayacağız, nezaman birgün
önceki hayatımıza geri döneceğiz; onu düşünüyo-
rum. Böyle yazıyor 14 yaşındaki Melis Özcan... Me-
lis, Bilgi Yayınevi'nden çıkan "Naylon Köşk" kitabın-
da depremi ve deprem sonrası çadırkentte başlayıp
Başkent'te süren yaşamını anlatıyor... Melıs şanslı,
çünkü deprem onu yazar yapmış... Ama aklına takı-
lan soru herkes içın geçerii:
"Ne zaman rahatlayacağız, ne zaman bir gün ön-
ceki hayatımıza geri döneceğiz."
SESSİZ SEDASIZ (!) NURİ KURTCEBE
>-
Yüksek YeriHm Hatb
ErdinçUTKU
Osman Dunnuş'tan sorumlu
devlet bakanlığı kunılsun!
WeifiöçepMedepremdendaı
s afcMştr!
Depremde un gibi ufalanan beton
binalara "sembol" olacak bir sorum-
lu gerekiyordu; Yalova'dakı müteah-
hrt Vei Göçer'i buimakta gecikmedik...
Yakalandığında bıraksaiar gözümü-
zü kırpmadan adamı linç bile edebi-
lirdik.
Bir süre hapiste yatan Goçer'in yar-
gıianması sürüyor. Dolayısıyta Veli Gö-
çer hakkında kesinteşmiş bir mahke-
me karan yok...
Fakat Göçer, yaptığı binaları yıkılan
tek müteahhit değildi. Yine Yalova'da
Yüksel inşaat ve Ceylan Inşaat'ın yap-
tığı siteler de Goçer'ınkiler gibi birer
mezara dönüştü.
Sadece Yüksel Sitesi'nde 300'den
fazla insan yataklarında ezilerek ya-
şamını yitirdi...
Enkaz kaldınp sıra kalıcı konutlann
yapılmasına gelince Bayındır-
lık ve Iskan Bakanlığı'nın aç-
tığıihatedenbuikişirket, hiç-
bir şey olmamış gibi pay al-
dı...
Bakan KorayAydın, "Bu fir-
malan ihaleye sokmamanın yollannı
aradık ama bulamadık.
Çünkü haklannda kesinleşmiş bir
mahkeme hükmü yok" gibisinden bir
gerekçe öne sürüyor...
Bakana sormak lazım: - Veli Go-
çer'in de kesinleşmiş suçu yok, neden
8-10 bin konutun yapım ihalesini de
ona vermediniz?
Inanın, Veli Göçer depremden ders
almıştır, devleti yönetenlenn aynı der-
si aldığı ise söylenemez!
, ! ' •
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
telamiyetiıi Yenî Yorumu
Sayın Bülent Ecevit'in de
katıldığı son tartışmalar, Isla-
miyette çağdaş bir yorum ya-
pılmasının mümkün olup olma-
dığı konusundaodaklaştı. Bir
kısım siyasetçi ve yazarlar, Is-
lamiyette yeni yorumlar yapı-
Jabileceğkıi üerisünerken bir kı-
sım yazarlar ve siyasetçiler,
yeni yorumlara yer olmadığı
düşüncesindeler.
Bu tartışmalar, sanıyorum
kadınlann dövülüp dövüleme-
yeceği spekulasyonlanyia baş-
ladı. Diyanet Vakfı'nın yayım-
ladığı bir kitapta, Kuran hü-
kümlerine göre kadının dövü-
lebileceği görüşünün yer alma-
sı, bir kısım yazarlann tepki-
lerine yol açtı.
Bu tartışmalar, benim için
çok eski tartışmalar. Şimdi mu-
hafazakâr basında epey ün
kazanmış olan genç bir aka-
demisyen, doktora çalışma-
larını danışmanlığım altında
yürütürken bu konu epeyce
başımı ağrıtmıştı.
Islamiyetin "toplumsal ku-
rumlan" üzerine tez yazmak-
taolanöğrencimle, "kölelik've
"kadının cezalandınlması" ko-
nulannda birtürlü anlaşama-
mıştık. önce "uyarma", daha
sonra "yataklan ayırma" ve ni-
hayet "dayak" olarak görülen
süreci savunmak için "görûn-
meyen yeıierine vurmak" vb.
gibisinden saçma sapan gö-
rüşler ileri sürmeye çabala-
yınca, bu konulan tezden çı-
karttırmıştım.
•••
Islamiyette yeni ve çağdaş
yorumlara yer olmadığını ileri
sürenler, Kuran hükümlerinin
Tann buyruğu olduğunu ve tek
kelimesinin bile değiştirileme-
yeceğini ileri sürüyorlar. Bu bir
"inanç" meselesi olduğu için
kendi açılarından haklı olabi-
lirler. Fakat bence doğru dü-
şünmüyorlar.
Zira tüm dinler gibi Müslü-
manlık da değişen toplumsal
ve ekonomik koşullara para-
lel olarak "değışmek" ve "es-
nemek" zorundadır. Aksi tak-
dirde "toplumdan uzaklaşır".
Vetoplumdan uzaklaşmak, bir
din ve onun "önderieri" için,
olabilecek en istenmeyen du-
rumdur.
• • •
Bugün, halkının çoğunluğu
Muslüman olan ülkelerin her
binnde farklı bir Müslümanlık
yaşanmaktadır. Hatta Islam
şeriatı ile yönetildiğini iddia
eden ülkelerde bile farklı yo-
rumlar vardır. Zaten bu yüzden
"evrensel bir şeriat düze-
n/'nden söz edilemez. Afga-
nistan'daki Taleban yönetimi
ve daha önceki yönetimi dü-
şünürsek, ne demek istedi-
ğim daha iyi anlaşılır.
Bizdeki şeriatçı bazı arka-
daşlaria tartışırken bu görü-
şümü dile getırdığimde, "Ku-
ran'da herşeyin doğrusu var.
Onlaryanlışyorvmluyoriar" di-
yerek karşı çıkıyorlar. Ama o
adamlar da Kuran'a dayan-
dıklannı iddia ediyoriar. Ve el-
bette onlar da kendi yorum-
lannın en doğru yorum oldu-
ğunu iddia ediyoriar.
• • •
Katolik Kilisesi'nden vere-
ceğim birömek, öyle sanıyo-
rum ki dinlerin, toplumların
sosyoekonomik yapısına pa-
ralel olarak nasıl değıştiğıni,
çok net bir biçimde ortaya ko-
yacak. Konu, "faiz".
Faiz, Katolik Kilisesi'nin es-
ki yorumuna göre "haram " ve
"günah"tı. Ve bu nedenle, en-
gizisyon mahkemeleri, faiz kar-
şılığı para alan ve para satan
"tefecileri" yargılar ve eğrisi-
ne doğrusuna fazla bakma-
dan cayır cayır yakardı.
O günlerin tefecilerinin yap-
tıklan iş, günümüz bankerie-
rinin ve bankalarının yaptığı
işlerden farklı değildi. Yaptık-
lan şey, "para ticaretiydi". Fa-
kat sorun, bu ticaretin "faiz
karşılığında" yapılmasıydı.
Kapitalizmin gelişmesine
paralel olarak, "kredikurvmu"
zorunluluk haline gelince, Ka-
tolik Kilisesi ve bu kılisenin ku-
ralları, yeni gelişmekte olan
sınıflara "dar" gelmeye başla-
dı. Ve Katolik Kilisesi'nden ilk
kopan ülke, Ingittere oldu. özel
bir sorunu bahane eden 8.
Henri, papalıktan ayrıldığını
ve kendi ulusaJ kilisesıni oluş-
turarak başına geçtiğini açık-
ladı. Birkaç kişi buna itiraz et-
tiyse de bu itirazlannı canla-
rıyla ödediler.
Derken, kıtada Protestanlık
yayılmayabaşladı. Protestan-
lığın yayıldığı yörelere dikkat
edilirse, Atlantik kıyısında ve
ticaretle zenginleşen liman
kentleri olduğunu görürüz. Ka-
tolik Kilisesi'nin katı kurallan,
bu insanlann önüne engeller
çıkanyordu.
Papalık, "gidişatın" iyi ol-
madığını anlamıştı. Toplandı-
lar ve bir karar yayımladılar.
"Yüce dinimize göre faiz ha-
ramdır" dediler. 'Fakat her kim
ki bin'nden borç para alır ve
aldığı bu borçla para kazanır-
sa; kazandığı paranın bir kıs-
mını, borç aldığı kişiye verebi-
lir. Bunun adı faiz değil 'kâr
payı'd/r ve haram değildir, he-
laldir."
Bugün papalık banka çalış-
tınyor...
•••
Islamiyet, farklı toplumsal
yapılarda, farklı biçimlenjeyo-
rumlandığı ve yaşandığı gibi,
toplumların sosyoekonomik
koşullannın değişmesine pa-
ralel olarak, yeni "yorumlar"
aramak zorundadır.
Kimileri, "asla olmaz..." di-
yeceklerdir. Istedikleri kadar
çırpınsınlar. Toplumların alt-
yapısının değişimi, insanlann
"keyfine" tabi değil ki...
HAYVANLAR ÎSMAİL GÜLGEÇ [email protected]
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK [email protected]
ÇtZGİLİK KÂMtL MASARACI
H A R B I SEMtH POROY
t ' ^
v—:
=>|c
V ^ ^ • -
[email protected]
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 17Ağustos
MOTOSIKLBT MANŞİA/
1929'DA SUGÜN, MAN$ O£NÎZİ ÎLKK£Z MO-
TOSlKLETLE AŞIU». OBNEME, İNGİLTBRE-
F/ZANSA ABAS1AIDA SUYÜAI Ml&ASIZ OL-
OOĞU B/R ZAMANPtf YAPtLPl. PÖtS-Peit
MeneeüAr SANPAL Btç/M/N£>£ ıKi CKISA
AKALARl S/SAZ AÇIK fiAlACAK g/ÇİMDE
Bİ OBTALASttJA Sifî PŞRI/A-
Ş ,
**ON7-£ eOfiMfÇ PUetlMPAKİ MOTOSİK-
LETİN K4OTV/SUA/A BAgtANMIÇTt. HS7AN-
L£.Y P£fiîRBY AOU /N&LİZ £ÜKÜCÜ V£ SE-
L£S(MPejCJ A&CADAÇt L • TUAOCEM, OO-
ven'oeN SAAT ?.3o'c* HAeazenE ff-to'o*
CALAIS 'ye(f=«WSA) ISAGA4/Ş, SAAT H. SO 'PE
DÜZ ÇtZGİ
UMİT ZİLELt
Utanç Ülkesi!..
Kara mizah bu!..
Ya da erkene alınmış ve de en bayağısından 1
Nisan şakası!.. Hem de derin, çok derin, hâlâ
sarılamayan yaralara neden olan, on binlerce in-
sanımızı yitirdığimız, 17 Ağustos'un yıldönümün-
de...
Söyler misiniz, hangı "adam gibi adam" ülke-
de, yaptıkları konutlar depremde yüzlerce, bin-
lerce kişiye mezar olmuş şirketlere, üstelik dep-
rem bölgesinde binlerce konutun ihalesi verilir?..
- Türkiye'de verilir!..
Verildi de!.. 17 Ağustos depreminde Yalova'da
yaptıkları site tarzı konutlar enkaz haline gelen,
yüzlerce insanın ölümünden sorumlu, ama bir tür-
lü "dokunulamayan" Yüksel İnşaat ve Ceylan İn-
şaat fırmalan aynı bölgede binlerce kalıcı konu-
tun ihalesini kazandı. Diğer bir anlatımla trilyon-
larca rantın üzerine oturdu...
- Alay edergibi!..
MHP'li Bayındırlık Bakanı Koray Aydın Beye-
fendi, haklannda 1 yıldır ceza, hukuk ve tazmi-
nat davaları süren bu firmalarla ilgili bakın ne de-
di:
- Haklannda kesinleşmiş bir mahkeme hükmü
yok!!!
Gördünüz mü gerekçeyi!.. Açın bakın gazete
koleksiyonlarına, özellıkle son 10 yıldır bu ülke-
de bütün pislikler, bütün namussuzluklar, bütün
alçaklıklar benzer gerekçelerin gölgesinde unut-
turuluyor, buharlaşıp yıtıyor:
- Bir dakika, önce yargı kararı!..
Birçok namus düşkünü, adaletin inanılmaz ge-
ciktiği bu ülkeden bu nedenle kaçıp, milyonlar-
ca dolarla ABD'ye, Avrupa'ya kapağı atıveriyor.
işte Seiim Edes, işte Ayşegül Nadir, ışte Engin
Crvan, ışte Gülay Aslıtürk... Din devletıni nasıl
oluşturacağı video kasetlerle saptanan şeriatçı
hocaefendiler, ABD'deki çiftliklerine ulaştıktan
neredeyse ıki yıl sonra haklannda tutuklanma
karan çıkarılabiliyor... Mafya babaları, faşıst ka-
tiller sırf bu nedenle "yandım Allah" dıyerek ya-
bancı ülkelerin cezaevlerinden Türkiye'ye kaçı-
yor.
- Çünkü burası bir utanç ülkesi!..
• • •
Doğru, maalesef burası TürkiyeL
v
Siz hiç, bir çağdaş ülkede başbakanın, hakkın-
da tutuklama karan verilen, üstelik kaçak bir ta-
rikat liderıyle ilgılı olarak, "Böyle birkarara vanl-
masından üzüntü duydum, aklanmasını temen-
ni ederim" diyerek yargı üzennde tereddütler
uyandırabilecek bir açıklama yaptığını gördünüz
mü?!..
Siz hiç, bir hukuk devletinde kendi bankasının
içini boşaltarak yüz milyonlarca dolar dolandır-
dığı ileri sürülmesıne karşın dokunulamayan, 28
günlük askerlığını bile koğuşta yatmadan, eğiti-
me çıkmadan tamamlayan, kalçasından hafifçe
yaralandığında eskı cumhurbaşkanı amcası ta-
rafından "herkese mesaj" niteliğinde ziyaret edi-
len, askerden babaevine özel uçakla giden ay-
rıcalıklı yurttaş gördünüz mü?!..
Siz hiç, demokratîk bir ülkede mafya babala-
nnın "/s/enn/"cezaevindenyönettiğını, hesaplaş-
malannı volta yerine tabancalar, makınelı tüfek-
lerle yaptığını, diğer tarafta bir koğuş baskının-
da 10 kişinin öldüğünü, cezaevinde mahkûmun
iş makinesi ile koparılan kolunun bir başka kent-
te bir sokak köpeğinin ağzında bulunduğunu
gördünüz mü?!..
Aslında daha çok örnek var. Ben yalnızca en
güzel olanlarını sıraladım. Bunlann hepsıni, her
gün bizim ülkemizde görebılırsinız;
- Çünkü burası utanç ülkesi TürkiyeL
••• •
Bugün, 17 Ağustos'un yıldönümü...
Başta, "Uyuma Turkiye, ben uyumuyonjm"b\\-
dirgesine imza atan kuruluşlar olmak üzere tüm
demokratik krtle örgütlerini, deprem bölgesinde
yaşayan yurttaşlarımızı, kamuoyunu bu rezilliğe
karşı sesini yükseltmeye çağırıyorum.
Hiç olmazsa bu kez, insanlann duygularıyla,
onurlarıyla alay eden bu "ihale cambazlığına"
dur dıyelim. Halkın gücü tarihin her dönemınde
onu gütmeye, aldatmaya, baskı altına almaya
çalışanlardan fazla olmuştur.
- Ama farkında olduğu zaman!.. . - ,
E-posta: [email protected]
Faks: (0212) 287 42 41
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Kamer tak-
viminınbirincı
ayı. 2/ Hısse,
pay... Maksat.
3/ Çok kayna-
ülarak koyulaş- 4
tmhnışşeirbet..
Kanşık renkli.
4/ Yapılan ör-
tensüslüçaüve
saçaklar. 5/
llaç... Bir göz
rengı... "Neza- 9
man senı dü-
şünsem / Bir ceylan - -
- içmeye iner" (Ilhan
Berk). 6/Sergen... Te- 2
lefon sözû. 7/Alışvetiş- 3
te satıcının alıcıya yap- 4
öğıindinm... Devletls- 5
tatıstık Enstıtüsü'nün
kısa yazılışı. 8/ Alacak
ya da borç. 9/ Iskambıl
kâğıdıyla oynanan bır ®
tûrkumar... "Hiçbirşey 9
gideremez — sıkıntımı / Memleketimin şarkılan ve
tütûnü gibi" (Nâzım Hıkmet)
YUKARIDAN AŞAĞIYA: '
1/ Jüpıter gezegenıne venlen bır başka ad. II Yüce...
Divan edebıyatında gazelın ya da kasıdenın son bey-
ti. 3/ Yunan mıtolojısınde Zeus'un kansı olan evlilik
tannçası... Resmi bır erkek gıysısı. 4/ Bu|day, nohut,
fasulye ve çeşith yemişlerle pişırilen bir tatlı... "- - -
Gündüz": Yazanmu. 5/ Gemilen iskeleye bağlama-
ya yarayan kalın halat. 6/ Bir nota... llkel bu- su taşı-
ü... Olumsuz belirten bir önek. II Erden çavuşa kadar
olan askerlere verilen ad... Evin bölümü. 8/ Şeker üre-
timınde bıllurlaşan şeker alındıktan sonra kalan po-
sa... " — kapılı bu- handa / Gıdıyorum gündüz gece"
(Âşık Veysel). 9/ Tohumu baharat olarak kullanılan ıtır-
lı bır bıtkı.