26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10 AĞUSTOS 2000 PERŞEMBE 10 LJİŞ [email protected] Meksika'da ^tddetJi depran • MEMCO CTTY (AA) - Meksıka'da dün Ulusal Sismoloji Merkezi'ne göre 7.1, Strasbourg Gozlemevi'ne göre 6 büyüklüğunde bir deprem yaşandı. TSl 14.42'de meydana gelen dq>remde camlann kınldığı, duvarlarda çatlaklar oluştuğu öğrenildi. Depremde can kaybı olduğuna dair herhangi bir bilgi edinilemedi. sayısı artıyor • YENİDELHt(AA)- Hindistan, Bangladeş, Butan ve Nepal'de ıkı haftadır etkili olan, milyonlarca kişiyi evsiz bırakan sellerde ölü sayısının 300'ü bulmasından endışe ediliyor. Bölgeden gelen haberlerde Hindistan'ın kuzeydoğusunda önceki gece muson yağmurlannın sel sulannı daha yükselttiği belirtildi. EsMbombae çocugu öMurdü • HANOİ(AA)- Vıetnam'da savaştan kalan bombanın patlamasıyla 6 çocuk öldü. Polis açıklamasına göre, dram Binh Dinh bölgesmde yaşandı. Futbol oynayan çocuklar top sahasının yakınlannda bomba buldular. Yaşlan 11-13 olan çocuklar, bombanın patlamasıyla can verdiler. Kanada Belgrad'ı kmadı • OTTÖVVA-Kanada yönetımi, Yugoslav askeri yetkililerin, Karadağ'da tutuklanan 2 Kanadah ile 2 îngilizi terör eylemi hazırlığıyla suçlamasını kınayarak, bunun uluslararası yasalann "açıkihlafi''olduğunu bildirdi. Suharto'ya Icent hapsf cezası • CAKARTA(AA)- Endonezya'da yolsuzlukla suçlanan eski Devlet Başkanı Suharto'nun ev hapsi cezası kaldınlarak ceza, "kenti terk etmemeye" çevrildi. Suharto'nun avukatlanndan Denny Kaılimang, Gûney Cakarta Bölge Mahkemesi'nin gelecek . bir ay için Suharto'nun ev hapsini kaldırdığuu -söyledi. işten çıkardsiî' • BERÜN(AA)- Almanya'da aşın sağcılara tepkiler sûrûyor. Hıristıyan Demokrat Birük (CDU) Partisi Genel Başkanı Angele Merkel, aşın sağcılann kamu kuruluşlannda yeri olmadığını belirterek, aşın sağcı memurlann işten çıkanlması önerisinde bulundu. Alman Memurlar Birlği (DBB) Başkanı Erhard Geyer de Merkel'in önensinı destekledığını kaydetti. Pinochet'nin dokunulmazlığının kaldınlması karan cunta kurbanlannı sevindirdi ŞiB yeni lar sayfa açıyor• Yüksek mahkemenin karannı açıklamasının ardından, kuvvet komutanlan destek için Pinochet'nin evine doluşurken Santiago sokaklanna çıkan binlerce kişi de karan kutladı. SANTtAGO (Ajanslar) - Şı- li'de yüksek mahkemenin, eski cunta lıderi General Augusto Pinochet'nin parlamenter do- kunulmazlığının kaldınlması yönûnde önceki akşam aldığı karar, insan haklan örgütleri ve Şili'de cunta yönetiminın kur- banlan tarafindan sevinçle kar- şılandı. Diktatörü adım adun yargılanmaya doğru taşıyan bu karar, Şili'deki Pinochet yan- daşlannın tepkisine neden olur- ken bütûn dûnyada diktatörlere de uy- kusuz bir gece geçirtti. Pinochet hak- kmda açılan 157 davayı soruşturmak- la görevli yargıç Juan Guzman Tapia, ailesinin itırazına rağmen Pinochet'nin mahkeme önüne çıkıp çıkamayacağına karar verilmesi için sağlık kontrolünden geçirileceğini bildirdi. Guzman, "Bu zorunlu. Yasa uygulan- mah, kiınse yasanın ûstûnde değüdir" dedi. Pinochet'yi kışısel olarak sorgula- ma isteğını de dile getiren Guzman, ka- rann ardından yaptığı açıklamada, "Şi- li tarihinde yeni bir sayfa açıyor oiabfli- riz" demıştı Pınochet'run aılesı, yük- Karann ardmdan başkent Santiago sokaklanna akm eden Pinocbet kurbanlan "Adalet yerini bukfo" şektinde slogan atarken (üstte) Pinochet yandaşlan da (sağda) cunta Hderinm evinin önünde toplandılar. (Fotoğraflar: REUTERS) sek mahkeme karannın açıklanmasın- dan önce, dokunulmazlığı kaldınhrsa 84 yaşındakı generalın muayeneden geçınl- mesini kabul etmeyeceğinı büdırmışü. Aı- lesi, akıl sağlığınin bozuk olduğu teşhi- si konulursa, Pinochet'nin "kendhıi ak- lamafirsabekk edemeyeceğini'' ıleri sü- rerek muayeneye karşı çıkıyor. Yüksek mahkemenin karannı açık- lamasından sonra Santiago sokaklan Pinochet yandaşlan ve karşıtlanyla dol- du. Şilıli kuvvet komutanJan destek için Pinochet'nin evine gitti. Pinoc- het'ye ilk destek. Kara Kuvvetlen Ko- mutanı General Rkardo Izurieta'dan geldi. General, ziyaretten sonra "Ken- disİDebu zor anda desteğimizi betirtök" dedı. General tzuneta, "General Pinoc- het, 1973ten 1998'edekbaşkomutanve cumhurbaşkanı olarak memleket ya- ranna nice Lşler yapnuşbr. Hak ettiği onura kavuşacaknr" diye konuştu. Komutanlar: Cesur bir şahsiyet Pinochet'yi daha sonra Deniz Kuvvet- leri Komutanı Amiral Jorge Arandbia ve Hava Kuvvetlen Komutanı General Patricio Rios ayn ayn zıyaret ettı. Amı- ral Arancıbıa, Pinochet'yi "namusiu ve cesurşahsjyet" olarak nitelendihrken Ge- neral Rios basına açıklama yapmadı. Arancibia, yüksek mahkemenin karany- la ilgili yorumda bulunmadı ve "Karan değertendirmek bize düşmez" dedi. Ote yandan, mahkeme karannın açık- lanmasından sonra Puıochet karşıtlan başkent sokaklannda sevinç gösterilen yaparken yüzlerce kişi de evinin önüne giderek Pinochet'ye destek verdi. Yük- sek mahkeme binasının önünde topla- nan Pinochet karşıtlan, Pinochet'nin 1973'te devirdiği Başbakan Salvador ADende'nın anıtına yürüdüler. Olay çık- mayan yürüyüş sırasında göstericiler Pi- nochet aleyhinde sloganlar attılar. Kum'da Hamaney yanlısı gosteri 'Reformcuları meclisten atın' TAHRAN(AA)-Iran'ın Kum kentinde bir grup din adamı, medrese öğrencisi ve halktan bazı kişiler, Iran dini liderine hakaret ettık- lerini iddıa ettıkleri bazı milletvekillerinın yargılan- masmı ve Meclis'ten atıl- masını istedi. iRNA'nın haberine göre, Hz. Masume Türbesi'nde önceki gece düzenlenen gösteriye katılanlar, dini li- der Ayetullah Ah' Hama- ney'e, basın kanununu dü- zeltme yasa tasansının gö- rüşülmesını engelledığı ıçın teşekkür ettiler ve yargı er- kinden, dini lıdenn kutsal- lığuıa hakaret eden millet- vekilleri hakkında kanuni takibat açmasını istediler. Gösteride konuşan ba- ğmısız Imam Cafer Sadık Tugayı Komutanı Hüccetü- lislam Müçteba Zofaıur ise meclise girenlerin, "müna- fildann amaçlarıııı savun- duktannT ıddia ettı. Iran'da rejime karşı süahlı mücade- le yürüten Irak destekli Hal- km Mücahıtlen örgüfü "mü- nafikbr'" diye adlandırüıyor. Gazetecfler ifade venü Bu arada iki reformcu ga- zetecinın daha dün Devnm Mahkemesı'nde ıfade ver- meye çağnldığı bildirildi. iRNA'nın haberine gö- re, kapattlan Camee gaze- tesinin idan müdürü Ha- midnza Celayipur ve yıne kapatılan Sobh-u Emruz gazetesinin yayın kurulu üyesi AM Rıza Aleviteber, Devrim Mahkemesi-3. Şu- be'de ıfade verdı. Sorgula- manın nisan ayında Ber- lin'de düzenlenen Iran ko- nulu bir konferansla ilgili olduğu belirtildi. om bombası kurbanlannı onbfnler andı ABD Hava Knvvetleri'nİB Japonya'nm Nagazaki kentme atom bombası atmasmın55.yıl dönûmfinde, NagazakFde anma töreni yapıidL Yaklaşık30bmkişi,9 Ağustos 1945te padatıian atom bombasmda can veren 70 bin kişinin aıusma DH* dakikaJık saygı duruşunda bulundu. Nagazaki Banş Kkfansi'ni okuvan Bdediye Başkam Iço İto, atom bombaram anısmm insanlann olduğunu belirterek Japonya'nm geçmişteki hatalanm kabul etmesmi ve atom bombasuun yeniden kullanılmasırun önknmesi için elinden geieni vapmasmıistedL (Fotoğraf: REUTERS) Mali kaynak bulunamadı KKTC'ninderdi 60 bin bankazede • Ankara'nın önerdiği ekonomik önlemlerin önemli bir kısmını uygulama karan alan KKTC hükümeti, bankazedeleri tatmin edecek 200 milyon dolarhk kaynağı bulamadı. REŞATAKAR LEFKOŞA-KuzeyKıb- ns Türk Cumhuriyeti'nde devam eden ekonomik krizden çıkış yollan ara- yan koalisyon hükümeti, Ankara'nın üzerinde ısrar- la durduğu ekonomik ön- lemlerin önemli bir kısmı- m uygulama karan aldı. Başbakan Derviş Eroğ- hı'nun başkanlığında top- lanan KKTC bakanlar ku- rulu, iki ülke teknokratla- nnca son şekh' verilen eko- nomik paketi değerlendır- di. Toplantı öncesınde "Ekonomiyi düzelrmek için baa önkmkr abnak zorundayTz" dıyen Eroğ- lu, gündemı ağırhklı ola- rak ekonomik paketle, ban- kazedelenn oluşturduğu- nu söyledi. Bakanlarkurulunun top- lantısı sürerken kamu gö- revlilennin örgütlü bulun- duğu Kamu-Sen tarafin- dan Eroğlu'na bir uyan mektubu gönderildi. Hü- kümeti uyaran sendika, benimsemeyecekleri ka- rarlann ahnması hahnde süresız greve gidileceğini bildirdi. Mudiler öfkeli Faalıyetlen durdurulan 6 yerel bankada toplam 200 milyon dolarlık mev- duatı 18 eşit taksitle kar- şılama sözü veren, ancak 3. taksıtte pes eden KKTC hükümeti, çeşitlı altema- tif arayışlanna girdi. An- kara'dan talep edilen 200 milyon dolarlık krediye "yeşil ı^k" yakılmaması üzerine KKTC Ekonomi ve Maliye Bakanı yeni bir ödeme planı yaparak, bu- nu dünkü bakanlar kuru- lu toplantısına götürdü. Bu arada, Başbakan Derviş Eroğlu ıle yaptık- lan gönlşmenin sonucu- nu değerlendıren ve tat- min ohnayan bankazede- ler, yasalar çerçevesinde hak arayışlannı sürdüre- ceklerinı, bu çercevede ye- ni eylemlerin gündeme ge- leceğini açıkladılar. KKTC 14 maddeyi kabul etmedi Kuzey Kıbns'a 76 maddelik program BANUSALMAN A>fKARA-KKTC'nm hazırladığı ekonomik programı kabul etmeyen Türkiye, 76 maddelik ye- ni bir program hazırladı. Bu programın 14 madde- sini KKTC'nin kabul et- mediği öğrenildi. Hazıne ise bu 14 madde üzerinde ozlaşma sağlamaya dönük orta yol hazırladı. Türki- ye'de IMF ile uygulanan stand-by anlaşmasının ben- zeri ohnası beklenen prog- ramın temel ayaklannı sos- yal güvenlik, özelleştırme ve kamu harcamalannın kısılması oluşturacak. Ecevit'e sunulacak Programın Başbakan Bûlent Ecevit'e sunulma- sının ardmdan taraflar ara- smda görüşüleceği belir- tiliyor. Türkiye'den gön- derilenparalann seçımler sırasında "ekonomik öo- lemkr için kuUarulmadı- ğı"nuı ortaya çıkmasuun ardmdan, KKTC 'de yaşa- nan bunalımm çözümü için aktanlacak kaynaklar sağlama alınmaya çalışı- lıyor. Türkiye, kaynağın kullanılacağı yerleri bir programla bildirecek. Ha- zine, Merkez Bankası ve DPT yetkililerinin KKTC'de yaptığı çalışma- lann ardından bir prog- ram hazırlandığı öğrenü- dı. KKTC'nin ıstedığı eko- nomik programı "yumu- şak" bulan Türkiye, 76 maddelik yeni bir prog- ram hazırladı. Bu prograrrun 14 mad- desine KKTC'nin itiraz ettiği, bu maddelerle ilgi- li çalışmalann sûrdürül- düğü öğrenildi. Devlet Bakanı Recep Önal, Kıbns'taki sorun- larla ılgıh üst düzey bürok- ratlardan oluşan teknik ekibin KKTC'de durum saptamasında bulunduğu- nu, KKTC'li yetkililerle birlikte yapılan çahşma- dan sonra teknik heyetle- rin bu- kez daha bu- araya geleceğini bildirdi. ÖRÜŞ/Vrot Dr. 1. REŞAT ÖZKAN (E. Mûsteşar) Bir sistem ne denli karmaşıksa değişken- leri de o kadar çoktur. Çözümlenme sürecini zorlaştıran da sistemdeki değişkendir. Bunlar arttıkça, o sayıda ve bırbınnden ba- ğımsız ipucuna gereksinim olacak- tır. Pekâlâ, bu kurala uymayan sis- tem ler yokmu? Elbette var ancak böyle durum- larda ya bölük pörçük çözümleri birbirteriyle birteşfrefek yaklaşık çö- zümler elde edilecek ya da ipuçla- nnın birbirinden bağımsız olma ko- şutuna yeterince dikkat edilmemiş olduğu gerçeği ortaya çıkacaktır. Ele almaya çalıştığımız konu, d - dukça karmaşık bir sıstemle karşı karşıya olduğumuz ızlenimini veri- yor. Bu yazmm başlığını şöytece aç- mak da mümkün ve de gerçekçi olabilirdi. Türkiye ile AB ilişkileri- nin değeriendirilmesi, AB, Türkiye konusunda ne ölçüde samimi?", "Türkiye ile Yunanistan arasındaki ikili ilişkiler", "Türkiye'nin bir AB üyesi olan Yunanistan ile HişkHeri", "AB ile Yunanistan arasındaki iliş- kiler", "AB açısından Türkiye ve Yunanistan; uzun vadeli bir çıkar kıyaslaması" ve "AB için Kıbns ve Doğu Akdeniz ne anlama geliyor" gibi. Bu tanımı daha da genişlet- mek mümkün ancak bu kadan bi- le konunun birçok boyutu olduğu- nu ortaya koyuyor. Bununla birlik- te, bu tanımlama hiç kimseyi ya- nıftmasın. Bu genel tanımlama, bi- ze karmaşık bir sistemle karşı kar- şıya olduğumuz izlenimini veriyor- sa bu izlenim yanıltıcıdır; bu siste- min çok sayıda boyutu vardır ancak bunlardan bir tanesi dışında, geri kalanların hiçbiri sistemin değiş- kenlerinden, bilinmeyenlerinden bi- ri değıl. Söytemeye çalıştığımız şu: Bu karmaşık görüntüsüne karşın sistemin, aslında hiç de öyte karma- şık bir yapısı yok. Çünkü bu sistem Türkiye, Avrupa Birliği, Yunanistan ve Kıbns; Bir Sistem Yaklaşımı (i) ŞSH5, içinde tek bir degişken var ve o de- ğişken de Türkiye'ntn izteyeceği po- litıkadır. Diğer unsurlar en çok birer parametre -ya da birer sabit- nite- îiğindedirve bu yuzden sistem üze- rinde bazı zorlayıcı etkileri var. AB'nin gerçek hedefleri Bir degişkenlik özellikleri olduğu- nu söylemek mümkün ancak bu özetlik, sistemin asıl değişkeninden farklı bir yapıya sahip. Uygulama- ya ilişkin aynntılar, karmaşık birya- pıyı ortaya koyacaktır ancak uygu- lama, çözüm aşamasının ardından gelir ve bir çözüm varsa, o çözüm, yalnızca genel ilkeler ve hedeflerin açıklığa kavuşturulmast ile elde edi- lebilir. Tüm bunlar yoğun bir karanlığın içindeyken, Türki- ye'de bir kesimin yaptığı gi- bi, aynntılan ömekleme yo- luyla, bir özekjen genele ulaş- mayaçalışmanın, insanm ken- disini aldatması ya da birile- rinin gözünü boyamaya kalk- masının ötesinde bir anlamı olamaz. Peki bu sistemin paramet- releri neler? AB'nin ve Vlınanistan'ın gerek tek başlanna ve gerek birlik- te, Türkiye ile ilişkilerindeki kendi amaçlan ve bu doğrultudaki polrB- kalandır. Pekâlâ, bunlar biliniyor mu? Bize göre biliniyor; AB'nin ve Yunanistan'ın asıl istedikleri ya da istemedikleri beili ve bu istekterTür- kiye'nin beklenti ve hedefleri ile ta- ban tabana zrttır. Ne AB ve ne de Yunanistan'ın, Türkiye lehine ola- bilecek herhangi bir değişiklik yap- maya niyeti yoktur çünkü çıkarlan öyle gerektirmektedir. Türkiye için asıl sorun da, bu gerçeği olduğu gibi algılama konusunda istek ve anlayışımızdaki köklü ve birbirleriy- le çeJişen degerlendirrneterimizden lecek kadar niyetlerini pervasızca açığa vurmuşlar ve bunu 97'deki 'Lüksemburg Kararian" ile tescilet- mişlerdir. Türkiye, 'Kopenhag Öfçüt- len" dahil olmak ûzere, ûstüne dü- şenleri yerine getirse bile bu AB'yi tatmin etmeyecek ve Türkiye, yeni yeni isteklerie karşı karşıya bırakı- lacaktır. Ege ve Kıbns konulannın Helsinki Bildirgesi'nde yer alması- nın ardındaki asıl amaç da budur." Bunu söylemekle, Türkiye'nin de- mokrasi, hukuk ve insan haklan ko- nulannda kendi ulusu için, zaten yapmak durumunda olduğu iyileş- tirmeleri yerine getirmemesini kast ediyor değiliz. Tüm bu konulardaki eksikliklerini gidermesinin kendi ulu- y , görnıûk birliğinden doğan yükümlülûklerinin hemen hepsini yerine getirirken AB zaman zaman Yunan vetosuna sığınmış, zaman zaman da kendi iç bönyesindeki ekonomik ve toplumsal sorunlan bahane olarak ileri sürmüştür. kaynaklanmaktadır. Kimilerine gö- re; "AB Türkiye'ye karşı iyi niyetli, en azından tarafsızdır. Türkiye'yi üye yapıp yapmamak gibi herhan- gi bir önyargılanyoktur, Türkiye üs- tüne dûşenlen yerine getirdiğinde, AB, en azından önyargısız tutumu- nu netleştirecek, ömeğin, Aralık 1999 tarihli Helsinki Doruk Bildir- gesi'ne koymuş olduğu 'Ege' ve 'Kıbns'gibikonulan Türkiye'ye kar- şı birkoz olarak kullanmayacaktır." AB'nin durumu, sistemin bir de- ğişkeni değil, yalnızca bir paramet- residir, öyle ki, Türkiye'nin üzerin- de yapacağı zorlayıcı etkilerle Tür- kiye'nin tavnnın, sistemin yegâne değişkeninin biçimlenmesinde kat- hemen tamamını yerine getirmiş ol- makla birlikte, AB, bir iki önemsiz kalemin dışında Ortaklık Konseyi Karan'nda yer alan hiçbir sorumlu- luğunu yerine getirmemiştir ''Mandacı" zihnjyrt kılar sağlayacaktır. Bizim açımız- dan ise, bu görüş bütünüyle uydur- ma, en azından bir hayal ürünüdür. Bize göre; "AB, Türkiye'ye karşı bü- tünüyle samimıyetsiz ve önyargılı- dır. Türkiye'yiABûyesi yapmak gi- bi bir niyetleri yoktur. Aksine tüm planlan bunun karşıtını sağlamlaş- tırmak amacına yöneliktir. Bu ni- yetlerini, Türkiye'nin çağnlmadığı, tüm Orta ve Doğu Avrupa ülkele- rinin katılmış olduğu 9-10 Aralık 1994 tarihli Essen Zirvesi'nde be- lirledilderiAB haritası ile ortaya koy- muşlardır. Türkiye'yi, AB'nin içine almamakta karariı olduklannı çe- şitli vesilelerle dile getirmişler, hat- ta AB'yi, bir 'değerier' değil de, bir 'kültür* projesi olarak tanımlayabi- sunun gönenci için Türkiye açısın- dan yaşamsal zorunluluklar olduğu- nu savunuyoruz. Sorun aslında bir tatmin sorunu değil, çünkü AB'nin böyle bir tatmin olmaarayışı yok. AB, dayatmalann biçimlendirebileceği- ni umduğu bir "Türkiye Projesi'nm peşindedir. Batı, alışkanlıklan ile, Mustafa Kemal öncesi ayncalıkla- nnın ve çöp sepetine atılmasını bir türlü hazmedemedikleri "Sevr" ha- yalinin içindedir. Konuyu, AB'nin is- teklenni yenne getirmek sorunu ola- rak değeriendinrseniz, bu isteklerin ardı kesilmeyecektir. Verilen sözte- ri tutmamak gibi bir alışkanlıklan var. 1 Ağustos 1996'da işlerlik ka- zanan gümrük biriiği (GB) kapsamı içinde Türkiye, üstüne düşenlerin YunanJstan'ı AB*ye üyeyaparken Türfdye ile sorunlannı AB'ye taşı- mayacaksın" önkoşulunun yerine getirilmesini izlemek bir yana, biz- zat planlan doğrultusunda taraf ol- muştur. 12 Eylül 1963 tarihli Anka- ra Antlaşması ve 1973 Katma Pro- tokolü çerçevesindeki mali hüküm- lere ve işgücünün serbest dolaşımt- na ilişkin yükümlülüklerini yerine ge- tirmerniş, bazen "Yunan vetosu'nun ardına saklanmış, bazen de İÇ sorunlannı bahane olarak ile- ri sürmüştür. AB'nin sistem ıçındeki durumunun bir de- ğişken değil, bir parametre olarak bulunduğu açıktır, an- cak ararruzdatemeJ bir farkvar. Onlann savunduklan, bu parametrenin, sistemin, so- runlann Türkiye'nin yaranna çözüm- lenmesini sağlayacak bir içeriğe sa- hip olduğudur. "Türkiye AB'nin is- temlerini yerine getirdikçe de so- run çözülecektir" demektedirier. Gerçek, bunun tam tersidir. Bizim anlayışımıza göre atalan olan yüz- yılın başındaki "mandacı"lar gibi yanılmaktaya da kendi ikballerini ka- muoyunu yanıltmakta aramaktadır- lar. Ister yanılsınlar, isterse yurtse- veriikten zenıece nasibini almamış bir yanlışın içinde olsunlar, savun- dukiarının bu ülkenin çıkarlan ve halkının gönenci ile hiçbir ilgisi yok- tur. Bizim gorüşümüzün koşutunda bir bakış açısı ile, AB'nin sistem içindeki durumunun bir parametre olma özelliğini korumakta olduğu görülecektir ancak tek bu parametre, sistemin Türkiye'nin lehi- ne kurulmasına ve sorunlann Tür- kiye'nin de lehine olacak adil bir bi- çimde çözümlenmesine engeldir. Burada asıl olan, sistemin içinde- ki tek degişken durumunda olup da Türkiye tarafindan özenle, kararlılık- la ve ısraria geliştirilecek olan poli- tikalann özünde var olması gere- ken degişkenlik özelliğinin, AB'yi bugünkünün tam tersi olan bir pa- rametre aşamasına getirebilmesi- dir ki, bunu da yapacak olan, yal- nızveyalnızca biziz. Türkiye'nin bu- nu gerçekleştirmek için elinde çok ciddi kozlan var. Türkiye ya bu koz- lannın farkında değil ya bunlan ge- rektiği gıbı kullanacak bir çalışma an- layışından yoksun. Bu son söytedikierimiz bizi mut- lu etmiyor, ama geçmişte ve bu- gün, bunun gerek AB ile GB ve öte- ki ilişkiler bağlamında ve öteki dış politika konulannda öyle ömekleri- ni yaşadık (1-2) ve ülkede siyaset yapma hırsının, hizmet amacını bü- tünüyle devre dışı bırakıp kişisel ik- bal arayışlannı ön plana çıkardığı o denli acımasız öğütmelere tanık ol- duk ki (3-4), bizi hiç mutlu etmeyen ve de üstelik acı vennekte olan bu büyük gerçeğimizi açıkça dile ge- tirrnek, yalın biryurttaşlık görevi ola- rak karşımıza çıkıyor. Ele aldığımız sistemi irdelemeyi sürdürelim. Kayttakça: l) Özkan, 1 Reşat, Dış Politika, Dış Kapuun Dış Mandalı', Çınar Yayınlan, Şubat 1997, 2 Basım 2) Özkan, t Reşat, 'KüreselÇıkarOyunlan İçinde Türhye 'nin Dış Politika Sorunlan', Vmıl Yayıncılık, Mayıs 1999 3) özkan, 1 Reşat, 'İnsan ve Siyaset UzenneDenemeler'.BoyutKıtaplan-Düşün Yazılan Dızısı, Eylül 1999. 4) Özkan, 1. Reşat. Uzun tnce Bir Duşûnce', Çınar Yayınlan, Kasım 1997 SÜRECEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear