14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2-4 HAZİRAN 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI / ekonomi(â cumhuriyet.com.tr 13 Cfinton'ın petrol fiyatı kaygısı • VVASHINGTON (AA) Petrol Ihraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC) fiyatlan aşağıy'a çekmek ıçin aldığı üretuni arttırma karan, piyasalan etkilemedi ve petrol fiyatlan tırmanmaya devam etti. Petrol fiyatlarındaki yükseliş, piyasanın, OPEC'in Viyana'da yapılan bakanlar toplantısında alınan gûnde 708 vanllik üretim artışını yetersiz bulmasından kaynaklanıyor. ABD Başkanı Bill Clinton, ham petrolün varil fiyatının 30 dolan aşması ve olumsuz etkilerinin dizginlenememesi halinde bunun ekonomının genelinde hissedileceğini söyledi. rtndistan'da özelleştirmefer •I YENİDELHİ(AA)- Hindistan'da sağ kanat koalisyonunun lideri Başbakan Atal Bihari Vajpayee, ışçi sendikalan ve solcu gruplann direnışine rağmen devlete ait işletmelerin özelleştirilmesini hızlandırmayı hedefliyor. Hindistan hûkümeti, sigortacıhk sektörünü özel sektöre açıp yabancı sermayeli şirketleVin yüzde 26'ya ' " ' ' varan oranda hisse payına sahip olmasına izin verdi. Bütçede gıda ve gübre sübvansiyonlan azaltıhp elektronik ticaretin (e-ticaret) temellerini atan yeni bir enformasyon teknolojisi yasasını parlamentoya onaylattı. Romanya'da kraJilere düzenleme • BÜKREŞ(AA)- Romanya'da tasarruf mevduatı toplama yetkisine sahip kredi birlikleri sisteminde son zamanlarda yaşanan sorunlann mali sektörü zorlaması karşısında. hükümet, bu kuruluşlann çalışmalarına yeni yasal düzenlemeler getirdi. Bakanlar Kurulu'nun önceki gûnkü olağanûstû toplantısmdaki karar uyannca, bir kredi birliği hiçbir şekilde 'banka' unvanını kullanamayacak. Böylece, kredi birlıklerinın topladıklan mevduatın Merkez Bankası'nın güvencesinde olduğu gibi bir yanlış bilgilendirmeden kaçmılacak. TÜPk işadamları Kanada'da • tSTANBUL(AA)- Türk-Kanada Iş Konseyi ve Alliance of Manufacturers & Exporters of Canada işbırliğı ıle gerçekleştirilen ortak toplantı, Toronto'da yapıldı. DEtK'ten yapılan açıklamaya göre, Dış Ticaret Müsteşan Kürşad Tüzmen, iki ülke arasındakı 350 milyon dolar düzeyinde bulunan dış tıcaret hacminin potansiyelin çok altmda olduğuna işaret ederek bu rakamm yiikseltilmesi ve ikili ekonomik ılişkilerin gelıştirilmesi için iki tarafın da daha fazla çaba harcaması gerektığinı söyledi. General Electric şirketinin tüm dünyadaki çalışanlan ortak istemlerle harekete geçti 'Küresel tophısözleşme'• General Elektrik çalışanlan, toplusözleşme de dahil olmak üzere isteklerini kabul ettirebilmek için dün tüm dünyada ortak eylemlere başladılar. Eyleme Türkiye'deki sendikalar da destek veriyor. Ekonomi Servisi-Gelirleri ba- kımından dünyanın en büyük beşinci şırketi konumımda bulu- nan Amerikan kökenli çokulus- lu General Electric (GE) firma- sınm yeryüzündeki bütün çalı- şanlan, "şirketinyıllardıruygu- ladığı baski. yoksuUaştırma ve kuralsızlaştırma" polıtıkaları karşısında birlıkte hareket ede- rek tüm çalışanlannı kapsayan 'küresel bir toplusözleşme' iste- miyle harekete geçti. Bu amaçla GE şirketi çalışan- lan, toplusözleşme de dahil ol- mak üzere ışverenlerine istek- lerini kabul ettirebilmek için dün tüm dünyada ortak eylemlere başladılar. Eylemlere Türkiye'de- ki sendikalardan da destek veril- diği bıldırildı. Birleşik Metal-lş Sendikası Genel Yönetim Kuru- lu adına açıklama yapan Genel Başkan Kamfl Kinkır, Uluslara- rası Metal Işçileri Konfederas- yonu'nun 22-23 Mart tarihinde Washington'da yapılan ve Birle- şik Metal- lş'in de temsil edil- diği toplantıda, yaşanan hak ih- lalleri göz özünde bulundurula- rak GE çalışanlannın AFL-CIO sendikası önderliğinde şirketle toplusözleşme masasına otura- caklan tarih olan 23 Haziran'uı 'GE işçileri De dayanışma ve ey- letn gûnü' olarak kabul edıldi- ğini ifade etti. Genel Başkan Kinkır, GE'nin ülkemizde de işletme ve ortak- lıklan bulunduğunu belirterek, dünyadaki GE çalışanlan ile dayanışma içinde olduklannı ifade etti. Birleşik Metal-îş Sendika- sı'nın açıklamasında, GE'nin daha ucuz ışçilik nedeniyle Mart 2000'de Türkiye'deki ampul fab- rikasını kapatarak Macaristan'a taşınma karan aldığı anımsatüdı. Açıklamada, sermayenin kü- resel saldın ve hak ihlallerine karşı 'ancak ve sadece' emeğin küresel ölçekte mücadelesi ile sonuç alınabileceği vurgulana- rak, "Seattfc, Washington veDa- vos'tan sonra, GE toptu iş sözfcş- mesi ileemekçilertepldlerini kü- resel ölçekte dayamşma ile yeni ve somut biraşamaya ulaşbrmış olacaklardır" denildi. General Electrik işçilerinin sa- dece Amerika'daki çalışanlar, için tüm dünyadaki çalışanlar istedikleri düzenlemeler ıse şöy- le sıralandı: • tnsanca çalışma ve yaşama hakkı, • Hakça ve insana yaraşır bir emeklilik, • îş güvencesı, • Taşeronlaşmanın ortadan kaldınlması, • Şirketin 3. dünya ülkelerin- deki insanlık dışı çalışma koşul- lan dayatmalanna son verilmesi. Işçi, işveren, hükümet, Avrupa Birliği 'nin sosyal modelini masaya yatırdı AB, aynmcılığı kabul ediyorEkonomi Servisi - Avrupa Birliği Ko- misyonu Sosyal Işler ve Istihdam Ko- nulanndan Sorumlu Komiser Anna Di- amantopoulou da, Türkiye de dahil ol- mak üzere üye ülkeler dışındaki vatan- daşlara eşit hak ve yükümlülüklerle ser- best dolaşım hakkı verilmemesinin "ay- runcıbk" olduğunu kabul etti. Dıaman- topoulou, u Üye olmayan ülkeiere ser- best dolaşım hakkı verilmesi konusun- da AB ülkeleri arasuıda konsensus yok" dedi. Sosyal model masaya yaünldı Iktısadi Kalkınma Vakfı (IKV) tara- fından düzenlenen "Avrupa Birliği Sos- yal ModeB ve Genişleme Süred" konu- tn panerde "Âvrupa sosyal modeB" hü- kûrnet, işçi ve işveren kesiminin temsil- cileri tarafindan masaya yatınldı. AB Komisyonu Sosyal Işler ve Istih- dam Konulanndan Sorumlu Komiser Diamantopoulou, aday ülke olarak Tür- • ÎKV'nin düzenlediği "Avrupa Birliği Sosyal Modeli ve Genişleme Süreci" panelinde konuşan Avrupa Birliği Komisyonu Sosyal Işler ve Istihdam Konulanndan Sorumlu Komiser Diamantopoulou, birliğe üye olmayan ülkelere serbest dolaşım hakkı verilmesi konusunda konsensus bulunmadığını belirtti. 'Sosyalpotitika uyumlu olmalı' Iktısadi Kalkınma Vakfı Başkanı Me- ral Gezgin Eriş, AB'nin asgari sosyal standartlann yerleştirilmesi yaklaşımını benımsedığıni belirterek, "AB'ye tam üyelik sürecinde Türkrye'nin pek çok alanda olduğugibisosyalpotitikaalanın- da da AB'ye uyum için önemH bir mesa- fakatetmesigerekir'' dıye konuştu. Ulus- lararası Çalışma Orgütü'nün (ILO) üye- si olan Türkiye'nin bu çerçevede birçok önemli sözleşmeyi imzaladığını anım- satan Eriş, buna karşın Türkiye'de istih- dam alamnda ciddi sorunlar yaşandığı- na işaret etti. Eriş, devlet, işçi ve işve- ren kesiminin sosyal politika üretimine katılımının önem taşıdığını kaydetti. kiye'ye önem verdiklerini belirterek, AB sosyal modelinin temel unsurunun, üye ülkelerdeki toplumsal standardı yük- seltmek olduğunu kaydetti. Sosyal güvenlik ve çalışma yasalan- nın modemleşmesi gerektiğini kaydeden Diamantopoulou, iş güvenliği ve sağlık konusunda belırli standartlann getiril- mesinin zorunlu olduğunu söyledi. 'Sosyal eşftfik en önemli konu' Istihdam stratejilerinın de belirlen- mesı gerektiğini, sosyal eşitliğin en önemli konu olduğunu anlatan Diaman- İşveren AB modeline sıcakdeğil Türkiye fşveren Sendikalan Konfederasyonu(TlSK) Yönetim Kurulu Başkanı Refik Baydur, işverenler adına AB sosyal modeline karşı çıktı. TtSK Başkanı Refık Baydur, Avrupa sosyal modeline sıcak bakmadıklannı belirterek, "Bn model Avrupa'daki işsizliğin temel nedenlerİDden biri. Avrupa'nm gkkrek ABD ve Japonya gibi ülkeler araanda rekabet gûcûnü kaybetmesine yot açti" görüşünü dile getirdi. Baydur, Avrupa sosyal modelinin AB'ye aday ülkelere olduğu gibi ihraç etmeye çalışmamn yanlış olacağını söyleyerek, "AB'de işsiz «yıomn rtaha ıfa »rHwynH»fi h»tlta sonuç doğurmaz" görüşünü dile getirdi. Baydur, Türkiye'deki mevzuatla AB'deki düzenlemelerin büyük ölçüde birbirine uyduğunu savunarak, "Türkive de AB'ye tye ülkeler gibi LTuslararası Çahşma Orgûtü'nûn DormlarBU benimsemiş durumda"dedi. topoulou şöyle konuştu: "AB'de yabancı vatandaşlann serbest dolaşunı konusunda ayruncıhk var. Bu sadece Türkiye'ye özgû değiL Mevzuaü degtştirmekistiyonız. Ancak şimdiyeka- dar sosyal poötikalar ulusaldL Bu ne- denle üye ülkeler arasuıda konsensus yok." Komiser Diamantopoulou TlSKBaş- kanı Refik Baydur'un Avrupa sosyal modeli için dile getırdıği eleştirilere kar- şı çıkarak, "Bu model ekonomik amaç- lara aykm değUdir, açık bir pazar eko- nomisine de engel değOdir" dedi. 'Türkiye 'nin eksiğiyok' Türkiye'nin de tüm dünya ülkele- rinde olduğu gibi sorunlan bulunduğu- nu belirten Türk-lş Başkanı Bayram Me- ral, Türkiye'nin Avrupa BırliğTnden hiç- bir eksik tarafinın bulunmadığını be- lirtti. Meral, AB'nin Türkiye'yi itmek- le sorunlan çözümleyemeyeceğini ifa- de ederek, "AB'nin birparçasryız. Tür- kiye ancak Avrupa'ya dahil edilerek problemler çözülür" diye konuştu. AB'de çalışan Türk işçilerinin birço- ğunun Türkiye'ye dönmeye zorlandı- ğını söyleyen Meral, "Wırtdışmdaça- hşan işçilerin çoğunun serbest dolaşım hakkı yokken, Türkiye'de 1 milyona yakın kaçak işçi çahşmaktadır" dedi. Bu arada AB'nin Türkiye'ye bugüne kadar vaat ettiği 4 milyar eurodan sade- ce 1.9 milyar euroyu farklı yollarla ak- tardığı belirtilirken, bu yıl için de 180 milyon euronun verilmesi öngörülüyor. Aynca, Gümrük Birliği 'nden, Avrupa Yatınm Bankası'ndan kalan 750 milyor dolardan 450 milyon dolann yakın bir zamanda verileceği bildiriliyor. 'Irk unsuru yanhş kriter' Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, bazı ülkelerin Türki- ye'nin Avrupa'ya aidiyetini sorgulama- sını eleştirdi. Okuyan, Birliğin Türki- ye'nin sosyal dokusunu irdelerken ırk un- suruna dayah kriterlerden hareket ede- rek yanlış sonuçlara ulaşmamalan ge- rektiğini kaydetti. Okuyan, birlik smır- lan dahilinde yaşayan 3.5 milyon Türk vatandaşının, diğer üye devlet vatandaş- lan ile eşit haklardan yararlanmalan gerektiğini söyledi. Rakamlarla Türkiye ve ABişgucu • 1999 yıh Nisan ayı verflerine göre Türkiye'de işgücü geçen yüa göre yüzde 33 oramnda artarak B J mılvona ulaşü. tstihdam ise yüzde 2.2 oramnda yüksekrek 2\S milyon oldu. Aynca işsizlik oranı yüzde 63tea yüzde 73'e cıkü. • 1998 yılında tanmsal istihdamın AB'deki toplam istihdam içerisindeki payı yüzde 4.8 iken, Türkiye'de bu oran yüzde 43 oldu. • Türkiye'de erkekierin işgücüne kabhm oranı yüzde 735'ken, kadmlarda bu oran yüzde 31.1 'de kakü. tstibdam edikn kadmlann yüzde 62.6^ı öcretsiz aifc işçisi, vüzde 27.8'i ücretli, yüzde 9.6'sı işveren otarak çahşryor. • Istihdamı yüzde 70'ler düzeyine çıkarmayı hedefleyen AB, bugün gelinen noktada, istihdam oranını yüzde 62.1 'e yükselterek işsizlik oranını yüzde 9.4'e düşürdü. Dünya Ekonomik Forumu'nun Güney Afrika zirvesinde kara kıtanın geleceği tartışıldı 'Afiika 9 nm kaderi çokuluslu devlerde' DURBAN(AA)-Dünya Eko- nomikForumu'nun Güney Af- rika zirvesinde konuşan Gü- ney Afrika Maliye Bakanı TVe- vor Manuel. çokuluslu şirket- lerin yoksul ülkelerden zengin ülkelere refah transfer edip Af- rika'nin yoksulluğunu daha da derinleştirdikleri görüşünü sa- vundu. Manuel, "Dünyada ben- cfltik olduğu sürece,Afrika yok- sul kalacaknr; çokuluslu şir- ketler gerçekten aldırmadığı sürece, şansumz olmayacak" dedi. Birçok Afrika ülkesinin ana gelir kaynaklannı özelleştirin- ce bunun kıtadan zengin ülke- lere para akışına neden oldu- ğunu belirten Manuel, Afrika ülkelerinin, yoksul ülkelerin dış borçlarmm silinmesi için çokuluslu şirketlerde lobici- lik yapmalan gerektiğini kay- detti. GeBrin çoğu krta dışına Ingiltere'nin dışişlerinden sorumlu devlet bakanı Peter Hain de, Afrika'nın gelirleri- nin yüzde 40'ımn kıta dışında- ki ülkelere kaydığuu, oysa Af- rika'nın zengin ülkeler için dev bir ek pazar oluşturabileceği- ni söyledi. Haın, "Bu sadece ab- laki bir mesele değfl, Afrika'yı desteklemek zengin dünyanın çıkanna, birinci dünyanın ül- keleri, pazarlanm Âfrika'ya açmaya çahşmaklar" dedi. Zimbabve'dekı huzursuzlu- ğun bölgenin tümünün ekono- mik perförmansına zarar ve- receğini de belirten Hain, "Gü- ney Afrika modern bir ekono- mi veişyapmak için harika bir yer. Fakat, yabnmcılar Güney Afrika, Zimbabve ya da Zam- biya arasmda ayrım yapmıyor, dolayısıyla Zimbabve'nin istik- rara kavuşması çok önenıli" diye konuştu. Toplantıda. Türkiye'nin de üyesi bulunduğu Dünya Tka- retÖrgürü(DTÖ) Başkanı Mi- ke Moore ise Afrika ülkeleri ekonomilerinin sadece ticaret- te liberalizasyonla yoksulluk- tan kurtulamayacaklanm, bu- nun yeterli olmayacağını söy- ledi. 'Ticaret her şey değil' DTÖ Başkanı Moore basına yaptığı açıklamada, "Tfcaret, bir kokteyUn sadece bir unsu- rudur. yoksul ülkelerde hayat standartlanrun ve ekonomik büyüme mzımn yüksettilmesi- ne cevap değfldir'' dedi. Afrika'nın dış ticaret hacmi- nin, daha azgelişmiş ülkelerin dış ticaret hacminin sadece yüz- de 1 'i kadar altında olduğunu hatrrlatan Moore, Afrika ülke- lerinin ithalata açılarak kendi- lerine yardım edebileceklerini de belirtti. Moore, dışa açılmamn kısa vadede istihdam kaybma ne- den olsa da ihracata dönük sa- nayiler ile tüketiciler için ma- liyetleri aşağı çekerek uzun va- dede daha çok istihdam imkâ- m yaratacağını söyledi. İŞÇİMN EVREMNDEN ŞÜKRAN SONER YüzüneGözüieBdaştrma Siyasetin, Meclis'in olmayan saygınlığını biraz da- ha dibe batırmak için olsa olsa ancak bunlar yapı- labilirdi. Yüce Divan yolunun oylama ile kapanma- sı, Bahçeli'nin oy kullanmaması, Yılmaz'ın MHP'li bakanlann karşı oy kullanmalanna söyleyecek sö- zünün olmaması neyi kurtanyor? Birbirlerinin yüzüne nasıl bakacaklan, 'istikrar' (!) ve 'uyum'u (!) nasıl sürdürecekleri onlann sorunu. Asıl düşündürücü olanı, bence, oylamaya bir-iki saat ka- la, iş dünyasının en büyüklerinin sesi TÜSlAD'ın, ne- rede ise ültimatom niteliğinde, 'istikrar' için hüküme- tin, koalisyonun devam etmesini istemesi. Hükü- met bunalımının, erken seçimin Türkiye için felaket ilan edilmesi. Bugüne kadar enflasyonu önlemek üzere alınmış ekonomik kararlann tümünün geri te- peceğinı açıklaması. Pokeri hiç bilmem, ama galiba herkes açık kartla poker oynuyor. Siyasi partilerin, Meclis'in, hele de hükümetin işlevi, IMF, Dünya Bankası reçetelerinin uygulanmasını sağlamakla sınıhı. Gerçi bu işi de bü- rokratlar kotanyor. Ne de olsa bürokratlara talimat verecek, imza atacak bakanlar, başbakanlar gerek. Üstüne üstlük, yasa çıkması gereken durumlar da oluyor. Bizim anlayacağımız, bu ülkede 'uyum' ve 'istik- rar'dan, içeriden ve dışandan dünya tekellerinin çı- karlan adına dikte ettirilenleri aksaksız uygulayacak bir hükümetin varlığı anlaşılıyor. Siyasal Islama, ırk- çılığa, merkez sağa, merkez sola yakınlık hiç fark et- miyor. Herkes dikte ettirilenleri sorunsuz uygulaya- bildiği ölçülerde iktidarda kalıyor. iş dünyası kızgın ve huzursuz. Türkiye'de siyasi partiler, koalisyonlar uzun süreli iktidarda kalamıyor. Tam da 'istenilenleri uzun vadeli programlaria ya- pacak bir iktidar oluştu, denge kurvldu' derken, si- yasetçi bir çuval inciri berbat edecek bir gaf yapı- yor. Çiller, haddini bilmezliği ile liderliğindeki hüküme- tin yıkılışını getirıyor. Erbakan, iktidar olmanın sınır- lannı unutarak şeriata oynamanın dozunu kaçınp askerierie de karşı karşıya geliyor. Bir zamanlar TÜ- SlAD'ın 'iflah olmaz' yargısı ile siyasetin dışına atma karan verdiği Ecevit, beklenmeyen bir performans- la tam da istenilenleri eksiksiz uygulayacak bir baş- bakan, siyasi lider olarak karşılanna çıkmışken, MHP, Bahçeli haddini bilmiyor. Dogrusu sermayenin istediklerini yapmada MHP ve Bahçeli'den yakınan yok. Ama tıpkı Erbakan ve Refah'ın olduğu gibi, MHP'nin de dayandığı taban, görünmeye çalıştığı kimlik ile sorunlan var. Bahçeli fürbanda, Apo'nun kellesinde verdiği ödünlerden zorlanıyor. En çok da taban fıyatı, ücretlerin aşağı çe- kilmesi, sınırsız özelleştirmelerle oluşan tabanının tepkisinden çıkış yolu ararken her şeyi yüzüne gö- züne bulaştınyor. Sonuç olarak, koalisyon adına 'yıkılmadık ayak- taya' olarak ilan edilen bir oylama sonucu sağlan- sa da, hükümet, dış görüntüsü ile durup dururken, MHP'nin hem sınırsız iktidar nimetlerinden yarar- lanma, hem iktidarda büyüme hırsı yüzünden sal- lanmış bulunuyor. Bu hükümetin uzun süreli iktida- n üzerinden yapılmış ekonomik hesaplann yeniden gözden geçirilmesi zorunluluğu ortaya çıkmış okı- yor. TÜSlAD'ın açıklamalanndan anlaşılacağı üzere erken seçim olasılığı sermaye kesiminin, yatınmcı- nın tüylerini diken diken etmeye yetiyor. Herkesin ka- tıldığı bir boyut, seçimlerin Türkiye'de hiç kimse için bir beklenti, umut olamaması. TÜSlAD'ın seçimle- re şiddetle karşı çıkış gerekçesi ise, seçim ekono- misi ile yürütülen programdan sapılması. Sanki her şey çok iyi gidiyor ve seçim karan ile bozulacakmış, tersyüz olacakmış gibi. Her ne kadar medyamız, yıldız ekonomi yorum- culan, istikrar programını öve öve oturtacak yer bu- lamıyortarsa da, biraz daha uzun dönemli düşünme- ye çalışan sermayenin ekonomistleri bile gidişin iyi olmadığının sürekli altını çizıyoriar. Ucretleri ile ge- çinenlerin çok ağır yoksullaşması, köylünün tek ke- lime ile açlığa, göçe mahkûm edilmesi, reçetelerin çok acı ve insandan yana olmaması... Aklı başında olan en koyu küreselİeştirmecileri bile sürekli uyan- lar yapmaya itiyordu. Örgütsüz, tepkisiz, umutsuz kitlelerin nereden patlayacaklannın belli olmayaca- ğı sosyal patlama risklerinden söz ediliyordu. Laf aramızda, bir yandan reçeteleri dikte ettiren taraflar da yeri geldikçe ipin ucunun kaçmasından, aşın yoksullaşmanın doöurabileceği sosyal patlama- lardan hep söz ettiler. tşte galiba da iş dünyası en çok böylesi bir ortamda bir erken seçim olasılığın- dan, sonuçlanndan haklı olarak korkuyor. Gerçi dünyada yeri olduğu ile pek övünülen Tür- kiye ekonomisinin ayakta kalması veya yok olması- nın bir koalisyon hükümetinin sürmesine bağlı oldu- ğunun ilan edilmesi, her şeyin ne kadar da pamuk ipliğine bağlı olduğunun itirafı. Erken seçim olasılı- ğının bir karabasan gibi görülmesinın nedenleri, el- bette ki seçim ekonomisi ile sermayenin, IMF'nin is- tediği programlann tersyüz olacağı ile de sınıriı de- ğil. Asıl korfcu, bu iktidar uygulamalan ile de çok da- ha fazla şeyler kaybetmiş kitlelerin birikmiş öfkesi- nin nasıl ters yönlenebileceği, kullanılabileceği üze- rine. Yüze göze bulaşmış bir iktidar, ne yapılıp edilip ayak- ta tutulmaya çalışılıyor. sukransoner'S yahoo.com ESKscdı günü toplanıyor Ekonomi Servisi-Ça- lışma ve Sosyal Güven- lik Bakanı Yaşar Oku- yan, Ekonomik Sosyal Konsey'e (ESK) ilişkin tasanyı görüşmek üzere Başbakan BUlent Ece- vit'in başkanlığında işçi, işveren kesırru ıle salı gü- nü bir araya gelecekleri- ni söyledi. Okuyan, ESK tasan- sının en kısa zamanda Meclis'e getirileceğini kaydederek gelecek haf- ta konuya ilişkin değer- lendinnelerin yapılaca- ğını söyledi. TISK Baş- kanı Refik Baydur, bunun geç kalınmış bir toplan- tı olduğunu kaydederek "Arük her kesimin eüni taşmaHma koyma zama- nı gekü" diye konuştu. DİSK,ESK'nin yeter- li düzeyde sivil örgütle- ri temsil etmemesini eleş- tirerek konsey içinde yer alan sivil inisiyatiften çe- kilmişti. Bu arada, ESK'nin bir an önce kuruhnası ıçin hükümete sık sık uyan- larda bulunan iş dünya- sı da konsey içinde tem- sil edılmek istiyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear