25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 NİSAN 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(o cumhuriyet.com.tr 15 Bruno Dumont'nun Altm Palmiye'li ikinci filmi önce festivalde sonra sinemalarda CUMHUR CANBAZOGLU 4 Insaııl]k 9 Festivalde bugünün progra- mında bol ödüllü iki film öne çıkıyor. Birincisi Bruno Du- mont'nun İnsanlık'ı. Geçenyıl tsa'nın Yaşamı (La Vie De Ce- sus) adlı ilk uzunmetrajlı çalış- masını bizim seyirci festivalde izleme olanağı bulmuştu. Bu yıl ise aynı yönetmenin ikinci filmi İnsanhk(UHumanite) Av- rupa'da büyük polemikler ve çekişmelere neden olduktan sonra 19. Uluslararası İstanbul Fîlm FestivaH'ne de uğruyor. Bugün Emek sinemasında gösterilecek filmin konusuna geçmeden, etrafında ne gibi olaylann yaratildığını anlata- hm kısaca: Geçen yıl Cannes Film Fes- tivali'nde bu filme jüri büyük ödülü, en iyi erkek ve en iyi ka- dın oyuncu 'AHın Pabniye'leri verilince tören gecesi salonda büyük protestolar yaşanmış ve jürinin o kadar iyi film arasın- da böyle 'sıradan' bir çalışma- yı kolladığını iddia edenler or- talığı birbirine katmışlardı. Er- tesi gün Fransız basınının bü- yük bölümü de aynı görüştey- di. Iddialara göre DavidCronen- berg'in başkanlığı üstlendiği jüri, yaratıcı sinemaya, eğlen- celi filmlere, özel efekt harika- sı çalışmalara tavır koymak amacıyla böyle bir filmi birin- ci seçmişti ve politika yapmış- tı. Aynca oyuncu olmayan oyun- culara da ödül verilmişti. Ger- çekten de bu filme kadar Seve- rine Caneete bir işçiydi, Em- manuel Schotte de eski bir as- ker... tçinde küçük kıza tecavüz sahnelerinin de bulunduğu dört dakikalık bölüm Itarya ve Japon- ya'da sansürün gazabına uğra- yıp kesilmişti. Filme yaş sının getirilmeden bu tip bir uygula- ma yapılması da yine Ban 'da bü- yük yankı uyandırmıştı... Gefelim yakında Türkiye'de ticari sinemalarda da gösteri- me çıkacak 'olay film'in konu- suna; bir kazada eşını ve çocu- ğunu yitirmiş, otuz yaşında bir komiser fabrika işçisi seksi komşusu Domıno'ya tutkun- dur. Ancak Domino, kaba sa- ba Joseph'e âşıktır. Komiser Pharaoh'nun yaşamı sıkıcıdır ve karakterine hiç uymayan bir işle ekmeğini kazanmaktadır. Sabit planlar, sessizük. terk edilmiş kumsallar, 'uzun ba- laşlar'... Psikoloji eğitimi al- mış Dumont'nun ikinci filmi gösterişten uzak, zor izlenen bir çalışma. Oscarh 'erkek kız' Günün merakla beklenen filmlerinden diğeri de Erkek- ler Ağlamaz(Boys Don't Cry). 1993 te ABD'de geniş yankı uyandırmış, gerçek bir öykü, sıra dışı bir 'çift cinsiyetii' ya- şam, karmaşık aşk üçgeni ve cinayet... Bir kız olarak doğan Teena Brandon bir kız olarak doğmuşturama, artık erkek gi- bi yaşamak istemektedir. Neb- raska'daki küçk köylü kasaba- sı Falls City'e ulaştığında kısa saçlanyla, kareli gömleğiyle ve Brandon Teena yaptığı adıyla kendıni erkek olarak tanıtır in- sanlara.. ve kısa sürede sevecen tavırlanyla, masum davranış- lanyla oranın kadınlannı ade- ta fethedes. Ancak bu yalan bir süre sonra ortaya çıkar ve Bran- don ya da eski adıyla Teena bir çiftlikte ölü bulunur... Bir kadın travestinin erkek gibi yaşamak istemesinin a'r- dında ne gibi beklentiler, öz- lemler ya da psikolojik dürtü- ler vardır? Kadın yönetmen Kimberly Peirce, suçlulan ya da suçlusu daha ortaya çıkma- mış gerçek bir cinayetten ve öy- küden yola çıkarak Erkekler Ağlamaz'da bunu araştınyor. Festival dışında da sinemalar- da gösterilecek yapıt için tam beş yıl on bin sayfalık iddiana- me ve yüz kadar şahitle konuş- tuktan sonra çektiği film baş- roldeki Hilary Swank'a bu yıl art arda Altın Küre ve En iyi Ka- dın Oyuncu Oscan getirdi... Günün diğer filmlerini de kı- saca tanıtalım; Emek'teki Bü- yficü Simon, artık yakından ta- nıdığımız Ildiko Enyedi'nin son çalışması. Bir efsaneden yola çı- kıp bugünün Paris'inde bir bü- yücünün ilginç masalını anla- tıyor Macar yönetmen... eçen yıl Cannes'da İnsanlık'a üç büyük 'Altın Palmiye' verilince büyük protestolar yaşanmış ve jürinin böyle k sıradan' bir çalışmayı kolladığını iddia edenler ortalığı birbirine katmışlardı. Atias-1 'infilmiÇocukbrGe- ri Döner, festi\ alin bu yıl ki us- talanndan Kkano'nun dostluk, özgürlük, haylazlık üzerine bir öyküsü. Atlas-2'de genç Italyan yö- netmen LucaGuadagnino'nun Tflda Sninton'la çektiği bir 'ger- çeköykü 1 . Canlan sıkılan Lond- ralı iki genç kız biradamın bo- ğazını kestikten sonra okullan- na dönüyor ve cinayetin yaşam- lannı nasıl etkileyeceğini me- rak ediyorlar! Bu salonun ikinci filmi Ge- cenin Yollan'nda elli beş ya- şındaki Walter, birdenbire iş- siz kalmıştır; bu onun için bü- İSTANBUL FİLM FESTİVALİ I\IDE BUGUN • EMEK'te 12.00 ve 19.00'da 'Büyücü Sinıon', 15.00 ve 21.30'da 'İnsanük'. (293 84 39) • AFLAS lde 12.00 ve 19.00'de 'Erkekler Ağtamaz', 15.00 ve 2i.3(Fda 'Çocuktar Geri Dmer'. Û52 85 76) • ATLAS2'de 12.00'de 'Kahramaııiar'. 15.00'te 'Gecenin Yollan', 19.00'da 'Kontrol Noktaa', 21.30'da 'Kumpanya'. (252 85 76) • ALKAZARda 12.00 ve 19.00'da '1999Madefctae', 15.00 ve 21.30'da 'Yankesid'. (293 24 66) • BEYOĞLU'nda 12.00 ve 19.00'da 'J«cques Defcon+David Cronenberg', 15.00'te 'Hummadruz+Beni Sevdiğm Gön' \e 21 30'da 'Herkes İnsin+Boran+Öz'. (251 32 40) • REKS'te 12.00'de <Öteki\ 15.00'te 'Kodes', 'Seninle ya da Seosiz". saat 21 30'da 'Mirane (Dogma 3). (336 01 12) yük darbedir... Andreas Kle- iroert'in filmi boynu bükük aşk ve bir adamın ruhsal dengesi- nin günden güne bozulmasını anlatıyor... Alkazar'daki 1999 Madele- ineon yıllık yaşamın on tane fil- mi. Bouhnik, 2009'a kadar, sü- rekli değişimlere sahne olacak yaşamımıza daha şimdiden şa- hitlik yapmayı deniyor... Diğer film Yankeski Bres- son'un beşinci uzun metrajlı çalışması. Çok hafif de olsa Dostoyevski'nin Suç ve Ceza adlı yapıtından esinlenerek ya- zılan senaryo, kendisi gibi ye- tenekli insanlann kanunlann üzerinde hareket edebileceğine inanan yankesici Michel'in bü- yük hayal kınklığı ve yalnızlı- ğmı anlatıyor Filmdeki diyalog- lann Jeanne Cocteau tarafın- dan yazıldığını iddia edenler oldu, ama kanıtlanamadı bu sav. BeyoğJu sınemasının ilk fil- mi Jacques Doillon-David Cro- nenberg, bir dönemin en göz- de Fransız yönetmenlerinden Doillon'un sinema teknigi üze- rine, yine kendinin katılımıyla kendi ağzından anlatılmış yan belgesel bir çalışma... Insan haklan bölümü Hummadruz ise festivalde yanşma dışı yer alan yerli bir film. Yönetmen Hasan Kara- cadag, 1997'de ailesıyle birlik- te intihar eden Cumali *nin ger- çek öyküsünü anlatıyor. Aynı se- ansta Cbe Guevara mitinin ar- dındaki gelişmeleri yansıtan Leandro Katz'ın Beni Sevece- ğin Gün adlı yapıtı da gösteri- lecek. Son seanstaki Toprak, göçten sonra köpeğiyle köyde kalmış yaşlı adamın öyküsü. Insan haklan bölümünden 27 dakikalık bir çalışma. İkinci film Boran, Hüseyin Karabey'in 'kayıplar' üzerine bir çalışması. ÜçüncüfilmHer- kes tnsin ise Batı'da sık yaşa- nan bir olaydan yola çıkıp po- tansiyel suçlu yabancılann du- rumunadikkatcefcet! bir Fran- sız filmi. Kadıköy Reks'in programm- da YusufŞahin'in Öteki'sı (Fes- tival seyırcisı bu film için iki- ye aynlmış durumda. Ya çok beğenildi ya da hiç sevilmedi), Bouhnik'in hapishane şarklan- nı işlediği Kodes, VVınterbot- tom'un genç bir çiftin ilişkisin- dekı sarsıntılan anlattığı Senin- le Ya da Sensiz. Danımarkalı 'Dogrnaalar'dan Kragh-Jacob- sen'in yuppie camiasını eleş- tirdiği Mifune (Dogma 3). • Gerçek 'Tatlı Bela' Erin Brockovich, "Verdiğim çaba sonucu çok para ve ün kazandım. Ama asıl 'ben'i feminist bir ikona ya da gerçeküstü kahramana çevirmelerine izin vermedim" diyor. Roberts'ın cırkasındaki 'gerçek' kahmman Kültür Servisi - Yönetmenliğını Ste- ven Soderbergh'in yaptığı 'Erin Brocko- vich' filmının başansının arkasında. ne- hirleri. sulan atıklanyla kirleten şirket ve fabrikalara karşı savaş açmış gerçek bir kadın kahraman var Erin Brockovich. Bir mühendis ve gazeteci kızı. Kansas do- ğumlu 39 yaşındaki Brockovich filmin senaristi Susannah Grant ıle aynı fizyo- terapıste gıderken karşılaşmış. Erin. Grant'a yaşadığı 'sert' hayatı anlatınca Amerikan'ın en pahalı senaristi bunu öyküye dönüştürme karan almış. O nok- tadan sonra Brockovich,filmintüm aşa- malannda gerek yönetmene ve gerekse Grant'a yardım etmiş hatta filmde kü- çük bir rol bıle üstlenmış. Sinemalarda 'Tatlı Bela' adıyla göste- rime giren film için Erin; kendisini can- landıran Julia Roberts'e kıyafetinden yürüyüşüne, 'agzı bozuk ama her zaman düriist' konuşma tarzından 'baştan çıka- ran kadın' havasına kadar kendisi ile il- gili birçok özelliğı en ince aynntısına kadar anlatmış. Böylece Kaliforniya'nın taşra kasabası Hmkley'in su kaynakla- nnı zehirli atıklanyla kirleten ve kasa- ba halkımn kanserden ölmesine neden olan 'PacifkGas&ElectricCompany'ye karşı verdiği savaşı, sinemaya taşımak da birebir Brockovich'in de katkısı bulun- du. Brockovich, kimyasal sızıntıyı kanıt- layarak şirketin 320 milyon dolan aşkın tazminat ödemesini sağlamıştı. "Her zaman bir kadın olduğum için ve varatuğuncinseiçekiciük atmosferi ilegu- rurduydum" dıyen Brockovich, üç ço- cuk annesi olmasına karşm giydiği mi- ni etekleri ve daracık pantolonlan ile 'seks bombası' görüntüsünü hâlâ koru- yor. 'Fettan görüntüsü'nü kullanmayı bilen Brockovich, zaman zaman problem- lerle de karşılaşmış. "Hinkley'e ilk kez mini etekle geldiğim gün herkes şaşkın- lıkla bana bakmıştı ama hiç kimse beni ckküye almamıştı" dıye belirten Brocko- vich şöyle devam ediyor: "Julia Roberts estetik görüntümü nasd kullandığımı ve ahlak anlayışımı anladı. Benim bu ikisi arasında kurduğum dengeyi filmde, çok i\i vansıtmış. Zaten kişilik olarak da bir- birimize çok benziyonız." Yaşadığı güç deneyimler sayesinde yaşamın ne kadar değerli olduğunukav- rayan Brockovich, aniden gelen şöhret hakkında ise şöyle söylüyor: "Ben verdiğim çaba ile hem çok para. hem de büyük ün kazandım. Ama gerçek beni feminist bir ikona yada gerçeküstü kah- ramana çevirmeye çahşan birçok teklifi de reddetnm.Çürikü neün nedepara ken- di huzurumdan daha önernü değU." Uluslararası istanbul Film Festivali Altın Lale Jürl Baskani: Mrlnal Sen 'Tüm geleneklere karşıyım' GÖNÜL DÖNMEZ COLCV - Mrinal Sen dünya- nm en önemli yönetmenleri ara- sında. Hindistan'm ise hayatta olan en büyük yönetmeni. Otu- za yakın yapıtı var Mrinal Sen'in. ama hiçbir zaman bel- li bir akımın ya da bir "okuTun bir parçası olmamıştır, ne sanat- ta ne de siyasada. Ömür boyu toplumsal ve ekonomik hak- sızhklara karşı çıkmış, ama ko- münist partisıne üye olmayı ak- lından geçirmemiştır. Mrinal Sen, bu yıl İstanbul Uluslararası Film Festivali'nin jüri başkanı ve bu yıl istan- bul'da en sevdiği yönetmen Robert Bresson da dokuz fil- miyle anılıyor. Aynca Türki- ye, yakın dostu ve meslektaşı Yılmaz Güney'in ülkesi. Mrinal Sen ile sevgili kenti Kalküta'da söyleştik: - Robert Bresson'a olan rut- kunuz neden kavnaklannor? MRINAL SEN - Uzuıi za- man aldı Bresson filmleri ile bağ- daşabilmem. Onu sevebilmek için bir süreç gerekti. İlk olarak hangi filmlerini gördüm anımsamıyo- rum, ama pek etkilenmemiştim. Sineması tüm geleneklere karşıdır Bresson'un; ben de tüm gelenek- lere karşıyım. Ama bir geçiş dev- resi gerekiyordu. Simdi Bresson'u kendıme çok yakın hissediyorum. - Bresson'un Fransız sirlemasn nm gefişimindeki roiü kuşkusuz çok önemli. "Yenı Dalga" akımını ha- zırladığı da söylenir, ama o hiçbir zaman bir akımın parçası olmadı. SEN-Onun dünyası bambaşka- dır. Daha önce bir alay, üstün yö- netmen gelip geçmişti, ama bunla- rın hiçbiri Bresson'u etkilemedi. "tki tür fîhn vanhr" der Bresson: Biri tiyatroyu -yönermeni, oyun- culan, kamerayı- türetmek için kul- • "Bresson'un sineması tüm geleneklere karşıdır. Ben de öyleyim. Ama bir geçiş devresi gerekiyordu. Şimdi Bresson'u kendime çok yakın hissediyorum." lanır, diğeri yaratmak için. Bresson türetmez. Ufak bir olayı alır, ne öy- küyü vurgular ne de olayı. - Yümaz Günej 1e olan dosthığu- nuzdan söz edelim biraz... SEN - Uzun bir zaman önce Yıl- maz Güney, açık hapishanede iken Berlin'de Genç Sinema Forumu'nda filmlerini izliyordum. Kopyalar iyi durumda değildi, ama birçok filmi- ni görebildim ve Berlin'den telefon- la aradım kendisini. Gerçek dost- luğumuz o Avrupa'ya geldikten sonra ikimizin de dağıtımcısı olan Cactus Films aracılığıyla başladı. "Yol" Cannes "da Altın Palmiyeyi CostaGavras'ın "Missing'' filmi ile paylaştığında ben jüri üyesiydim. Ertesi yıl (1983) "Kharij" jüri özel ödülünü aldı. Onun filmi "Du- var"dı, bufilmibeğenmedim. Ödül de almadı. - Film Fransa'da yapümışti. SEN -Onun gibi bir insan ül- kesi dışmda fihn yapamaz. Bu birçok yaratıcı için böyledir. Belki MflosForman,bunun dı- şında kahr. 1967'de Çekoslo- vakya'dan kaçtıktan sonra Hollyvvood'da kendini rahat hissetti Forman. Ama başkala- n için bu böyle değildir. - Bugün bir fîlm yapıbyor, ama bunlann içjnde üstün öge- ler içerenler çok az. SEN - Ben bir filme başla- dığımda sanki üç metresim var- mış gibi hissederim kendimi. Üç metresi eşit olarak hoşnut kılmak kolay değil. Birincisi fihne temel olacak metin, ikin- cisi sanat kurallan olan bir or- tam -ki bu sinema- üçüncüsü ise metreslerin en zorlusu, za- manım. Zamanıma bağlı kal- malıyım. - kalıntılann büyüsüne ka- pıldığınız zamanlar olmuştur_ SEN - Kalıntılara bayılınm, ama onlara geçmiş ile gelece- ği birleştiren bir köprü gibi baka- nm. Geçmiş ile gelecek arasında de- vamlı bir diyalog vardır. Ben şim- diki zamanı yaşıyorum. Arşivci de- ğilim, ama kalıntılara bayılınm. - Son filnünizi anlabr nusınız? SEN - Son filmimi 1993 'te yap- tım. "Antorhı.'' Kalabalıklann or- tasında kendini yalnız hisseden bir kadın ve erkeği anlatıyordu. Bu be- nim sorunlanmdan biri. Hepimiz bir ada gibiyiz. Filmi sevenler az- dı, ama sevenler tutkuyla sevdiler. - Yeni bir projeniz var mı? SEN - Sinema dilinin fazla do- lup taştığını gözlemliyorum. Bu dil artık değişmelı. Ama nasıl bir dil ile henüz bilmiyorum. Filmle- rimden karakterleri ve içinde bu- lunduklan durumlan bir araya ge- tirmeyi düşünüyorum; bakalım bir anlam çıkacak mı? KEDt GÖZÜ VECDt SAYAR Bir Devlet Müsameresi Her şey ince ince düşünülmüştü. Gecenin, "En bü- yük sanatçı Mustafa Kemal için saygı dunışu" ile başlatılması, yönetimin ne kadar Atatürkçü olduğu- nu kanrttamaya yetiyordu. Kültür Bakanımız Istemi- han Talay, Sakıp Sabancı'nın yanı başında, yüzün- de her zamanki gülümsemesi ile yerini almıştı. Bel- li ki, kotardığı işten çok mutluydu: Bugüne dek ül- kemizin seçkin sanatçılanna verilen "Kültür Bakan- lığı Büyük Ödülü"r\ü Sabancı'ya vermiş, böylece Türkiye'de her şeyin olabileceğini kanrtlamıştı. Şim- di de, Sakıp Ağa'nın hayarını Devlet Tiyatrolan sah- nesine taşıyarak 'Patron'dan tam not almayı başar- mıştı. Ne var ki, evdeki hesap çarşıya uymadı. Bir kameraman ordusu önünde yaşanan skandal, sah- neye konan 'oyun'u tüm boyutlan ile kamuoyunun önüne getiriverdi. Emir-komuta zinciri içinde uygu- lanan bir sanat polrtikası çınlçıplak karşımızda du- ruyordu. Salondaki birkaç kedi, bu 'müstesna' sanat ola- yını şaşkınlıkla izledi. Oyun için söyleyebildikieri tek şey, bunun bir tiyatro oyunu olmadığı idi. Olsa olsa 'başka biroyun'dan söz edilebilirdi. "Gerçeğin hi- kâyesi"ri\ anlatmak iddiası ile başlayan oyun, Mark- sist bir yazann 'hidayete erme' sürectni anlatıyordu. Sabancı'nın hayatını incelemek üzere yola çıkan araştırmacı-gazeteci hanım kızımız, 'Patron'u ya- kından tanıdığında, önyargılarından sıynlryor, onun nasıl bir yurtsever olduğu bilincine varıyordu. Ve "milli sermayenin" savaşını veren "milli kahraman" Sabancı'nın meslek yaşamındaki başanlan bir bir sıralamaya gırişiyordu. Kediler şu konuda görüş biriiğine vardılar: Sakıp Sabancı'yayazık olmuş. Ya, 'Patron'un bilgisi dışın- da bu işi kotanlmış ya da yetkililer onu çok önemli bir sanat olayı gerçekleştirileceğine ikna etmiş oima- lılar. Oysa ortaya çıkan ürün, yüz kızartıcı bir müsa- mere, bir radyo tiyatrosu örnegi niteliğinde. Kısaca- sı, bir kalemde Sabancı da, Devlet Tiyatrosu da har- canıvermiş. Sabancı, bu oyuna izin vermekle kendisine büyük haksızlık yapmış. Neden derseniz, Türkiye'ye sayı- sız kültür yapısı armağan eden, 'Aksanat' gibi ciddi bir kültür merkezini ayakta tutan bir işadamı, gerçek sanat, sahtesinden ayırt edebilir diye düşünüyo- rum. Kendi tiyatrosunda mükemmel oyunlar sergi- lenen Sabancı, neden Deviet Tıyatroları'nın bir mü- sameresinde övülmek ihtiyacı duysun ki? Aync3, sanat ortamımıza ciddi katkılan olan, bunun da kar- şılığında hak ettiği saygınhğı kazanmış bir kişi neden devtetten nişan almak ihtiyacını duyuyor, anlaşılır gi- bi değil. Üstelık, Sabancı'nın sık sık yinelediği, "Ben bulunduğum konuma devlet desteği almadan gel- dim" politikasına da bütünü ile aykırı. Dediğim gibi, herhalde birileri iyi bir iş çıkacağına inandırmış olma- lı 'Patron'u. Ali Kırca'nın 'Siyaset Meydanı'nda çok daha inandıncı bir oyun sergileyen Sabancı'nın en belirgin özelliği olan mizah duygusundan eser yok- tu Devlet Tıyatrolan'nın oyununda. En kabasından bir propaganda metni vardı karşımızda. Metin de- yince, bir başka büyük haksızlıktan daha söz etmek gerekıyor: Tank Buğra'nın 'Patron' adlı bir oyunu- nun olmadığını biliyor muydunuz? Buğra öleli beş yıl oJuyor, yanılmıyorsam. Ve Sabancı'ya ılişkin tek ürü- nü, bir 'röportaj'. Kimin aklına geldi ise bu roportaj- dan bir oyun yapmış. Bu işi, oyunun yönetmeni Za- fer Kayaokay'ın yaptığını söylüyortar. Acaba Sayın Kayaokay, bu konuda Buğra'nın ailesinden izin al- mış mı? Aklıma takılan bir başka soru da şu: Kaya- okay, T. Buğra'dan uyarlama yaptığını belirterek te- lif hakkı talep etmiş mi Devlet Tiyatrolan'ndan? Eğer öyle ise neden kendi adı afişlerde, broşürde hiç be- lirtilmemiş de, yalnızca Tank Buğra'nın adı verilmiş? Yok eğer öyle değilse, Tank Buğra bu oyunu ne za- man yazmış? Oyunu, Devlet Tryatrolan Genel Müdürü'nün em- ri ile haarladığını söylüyormuş yönetmen; Genel Mü- dür de "Bakanın emri var" diyormuş. Peki, Devlet Tiyatrolan Edebi Kurulu ne yapıyormuş bu sırada? Sakıp Ağa'nın şöyle bir sözü var oyunda: "Tıca- rette siyaset, siyasette merhamet olmaz!" Siyasette ticaret olabiliyormuş, demek ki... BUGUN • ADAM YAYLNLARI'nda saat 14.30'da Prof. Dr. Server TaniUi'nin imza günü gerçekleşecek. (293 41 05) • CRR'de tstanbul Büyüksehir Betediyesi Kent Orkestrası ve Grup Rönesansın birlikt» verdikleri konser izlenebilir. (232 98 30) • tSTANBUL KÜLTÜR ÜNTVERStTESİ'nde saat 20.30'da Mehveş Emeç'in konseri yer alıyor. (639 30 24) K Ü L T Ü R » Ç t Z t K K Â M Î L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear