25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 13 NİSAN 2000 PERŞEMBE DIZIYAZI aliztneihtiyaçvar SOLGELECEĞİ ORAL ÇAL1ŞLAR BAR1ŞD0STER -5- UFUK URAS ÖDP Genel Başkanı A vrupa Birliğı süreci bizi ilgilendirmıyormuş gıbi davranmak yerine, altematif bir Avrupa tasanmını, emek eksenli bır Avrupa fîkrini, 3. Dünya ülkelerinin emekçıleriyle dayanışmayı içeren bir anlayışla, Avrupa'daki sol, sosyalist, radikal, çevreci partilerle diyalog içinde geliştirmeyi önemsiyoruz. Demokratık, eşitlikçi, banşçı, ekolojik bir Avrupa'ya ulaşmayı hedefleyenlerle; toplumsal dayanışma, kamu ekonomisinin genişletilmesi gıbi konularda emeğin ve dayanışmanın Avrupası için mücadele edenlerle buluşmak önetnli. Bankaların ve sermayenin Avrupası karşısında böyle bir yaklaşım, kapitalizmin küreselleşmesinin yarattığı sorunlara yönelik yakın dönem toplumsal mücadelelerin uluslararası karakterini de belırleyecektir. Diğer yandan bugûn AB ile Türkiye ihşkilennın seyri siyasal modelin biçimlenmesine etkide bulunsa da, bıçimsel olarak kimi AB standartlan karşılansa da, siyasal modelin ve özellikle gündelik uygulamalann Türkiye 'ye özgü otoriter, merkezci ve kutsal devlet anlayışına dayalı karakterinin baskın olmasını hedefleyen güçlerin ağırlıklannı ve müdahalelerini sürdürecekleri açıktır. Önemli olan Türkiye'de demokratikleşmeyı ıçine sindiren bir politik kültürün, demokratik kültürûn oluşmasına katkı sunacak zihniyetin ve işleyişin toplumda ağırlık kazanmasıdır. 2. Kürt sorununun çözümü için adımlar atılması kapsamlı bir demokratikleşmeyle gerçekleşebilir. Ulkemizin çok kültürlü ve çok kımlıkli toplum gerçeğıne uygun polıtikalann, örgütlenmelerin ve faaliyetlerin geliştirilmesi, bu bağlamda devletin ve siyasetın çok kimlikJi ve çok kültürlü hayata kapalı yapısının, anayasa, yasalar, idari yapı ve yerel yönetimler dahıl olmak üzere, değiştirilmesi ve demokratik bir muhtevaya kavuşturulması gerekiyor. Eşit koşullarda, bir arada yaşamanın harkes için bir nunet olduğu, hiç kimsenin kendisini ikinci sınıf yurttaş olarak hissetmediğı bır demokratik Türkiye böyle yaratılabilir. 3. Siyasal Islam yalnızca bir siyasal güç değil, vakıfian şirketleri dernekleri, televizyon ve radyolan, kültür kurumlanyla bir sosyal harekettir. Bugün siyasal Islam kitle desteği bakımından gerilemiş olsa da, politik ve ideolojik olarak sisteme daha fazla entegre edilse de, onun sosyal hareket olma özelliğinin ağır bastığını unutmadan davranmak gerekiyor. Siyasal tslamın yoksullara ve emekçilere dönük politikalannı boşa çıkarma yönündeki faaliyetleri yoğunJaştırmak; Hızbullah türü katliam örgütlerinin ortaya çıkış gerekçelerini ve beslendikleri fikri, kurumsal, yapısal ve ekonomik zeminleri gözardı etmeden, siyasal Islamcı tüm akımlara yönelik politik mücadeleyi aksatmadan sürdürmek gereklidir. Laiklık, aynı zamanda akJın her türlü mutlak ve Tannsal baskıdan özgürleşmesi, hurafe ve dogmalann Her türlü ayrımcılık kaldırılmalı AYSEL ÇELİKEL Öğretim Üyesi F arklı cinslerin insan haklanndan eşit olarak yararlanması ve biyolojik farklılıktan doğan her türlü aynmcılığın kaldınlması, kadın haklannın özünü oluşturmaktadır. Uluslararası bir nitelik ve koruma kazanmış olan kadmlann insan haklannın Türkiye'de yasal ve olgusal olarak yerleşmesi, konunun siyasetın gündemine alınmasıyla baglantılıdır. Ailede eşler arasında yasal eşitliği öngören Medenı Kanun değişikliklen öncelik taşımaktadır. Demokrasi kültürünün ailede yerleşmesi, zaman içinde mesafe almamızı sağlayacaktır. Hayat ilişkilerinde kadınlara yasal eşitliğin ötesinde eşit firsatlann sağlanması, özellikle eğitimde, çahşma yaşamında ve siyasette kadınlar için özel geçici Snlemkrin alınması, sorunun çözümünde anahtar olacakür. Siyasal Islam, nihai hedefı Islam devleti olan ve özgürlükler rejimi ile bagdaşmayan bir ideolojidir. Devleti, eğitim, sağlık, güvenlik, ekonomi gibi temel görevlerini tarikatlara ihale ettiği sürece topluma şeriatın korku ve umut veren propagandasından kurtarmak mümkün değildir. Demokrasiyi ve özgürlüklerin temeli olan laik rejimi, baskılarla değil, demokrasinin özüne uygun kurallarla koruyabilirsek, uzun vadede sonuç alabilihz. Batı ülkelerinin demokrasilerini faşizme karşı korumada duyarlı olmalan nasü haklılık buluyorsa, şeriat devletine karşı Türk toplumunun duyarhlığını haklı y_~ görmek gerekir. TCK. m. 312'yi kaldırmak demokrasinin geregı değildir. Irk, din farklıhğına göre düşmanlığa tahrik, her ülkede suçtur. Ancak geniş bir takdir hakkı ile siyasal gündeme,göre yoruma açık maddenin, suçun unsurlarını belirterek düzenlenmesi doğrudur. Şeriat partisinin siyasal yelpazede yer alması iddialanm, dinın siyaset aracı olarak kullanılmasına izin verme olarak değeriendıriyorum. Doğru değildir. Kamuoyunu etkilemekteki olağanüstü etkisi medyayı toplum için olduğu kadar siyasetin, ticaretin, ideolojilerin, siyasal partilerin vazgeçilmez aracı haline getirmiştir. Medyada yaşadığımız tekelleşme olgusu, medyayı holdinglerin, ideolojilerin kendi çıkarlan ve yasadışı işlemlennin savunucusu kılmıştır. Iş çevreleri çıkar ve başanlannı medya yoluyla siyasette etkin olma aracı olarak gördüğü için siyaseti medyanın hizmetine sokmuştur. Sorun, yasalann ötesinde ahlak ilkeleri sorunudur. Medyanın kendini denetleyen bir mekanizma oluşturmasının gereğine inanıyorum. Medya, karar vermek zorundadır. Demokrasinin yaşaması için katkıda nıı bulunacak, yoksa demokrasi için bir tehlike mi olacaktır? Konuya iliskin en önemli sorun budur. 7 SORU 'Sol, dünyada ve Türkiye'de geleceği ••: tartışıyor' yazı dizisini sosyalist, sosyal demokrat aynmı yapmadan herkese aynı sorulan sorarak hazırladık. Işte görüşlerini aldığımız 7 konu: 1. Türkiye - AB îlişkileri. 2. Kürt Sorunu / Güneydoğu Sorunu. 3. Siyasal İslam / Şeriat. 4. Kadın Sorunu. 5. Çeteler ve Devlet. 6. Medya. 7. Sosyalizmin / Sosyal Demokrasinin Geleceği. özgürce eleştirilmesi demektir. O nedenle hurafelere, dogmalara karşı aydınlatma faaliyetini ihmal etmemek yapılması gerekenlerden birisidir. Tüm bunlan yaparken, hangi dinden olurlarsa olsunlar inanç sahiplerine saygıda kusur edilmemelidir. 5. Çeteler ve devlet ilişkisi Türkiye'de hiçbir konunun tartışılmadığı kadar geniş bir toplum kesiminde ele alındı. Ancak arzulanan sonuçlar henüz elde edilmedı. Üç alanda kararlı adımlar atılmadan da bu gerçekleşmeyecek. Birincisi şeffaklıktır. Türkiye'de şeffaf ve yasal olmayan ve meclis denetiminde bulunmayan çok fazla devlet içi kurum ve ilişki vardır. Ikincisi yargı bağımsızlığının sağlanmasıdır. Üçüncüsü ise uluslararası hukuk normlanna uyan bir adalet reformunun gerçekleşmesidir. Özgürlükçü ve demokratik bir anayasa, hukukun üstünlüğünün saglanması, askeri otontenin sivil otoriteye tabi kılınması vb. konularda ımzalanan uluslararası anlaşmalann demokratik ölçülerine uyulması şeffaflığı ve demokratik denetimi arttıracak önlemler olacaktır. 7.21. yüzyıl demokratik ve özgürlükçü bir sosyalizm anlayışına sahip olanlar açısından geçmişin yanlışlannın aşılacağı dönem olacaktır. Geleceğin siyaseti, geleceğin sosyalizmi geçmışe sığınarak, geçmişte kahnarak başanlamaz. Geçmişin zaaflan, hatalan yeniden üretilerek ilerlenemez. Sosyalizmi kurma yolundaki ilk tarihsel çabalann başansızlığı, insanuı insan tarafından sömürülmesini ve ezılmesini engelleyebilecek sistemin sosyalizm olduğu gerçeğini de değıştirmiyor, bu yoldakı mücadelenın insanın özgürleşmesi için taşıdığı anlamı da azaltmıyor. Üstelik kapitalızmın küreselleşmesinin yarattığı devasa sorunlar, insanlığın önüne yine solun eşitlikçi, özgürlükçü, dayanışmacı değerlerini ve sosyalizm ihtiyacını koyuyor. Türkiye ABD'nin süngüsü olmamalı MUSTAFA YALÇINER (THKO Davası sanığı, yazar) E mperyalist Avrupa ülkeleri, «enerji koridoru"nun göbeğindeki Türkiye'nin yalnızca ABD'nin "söngüsû" olmasuıı önlemek ve jeopolitik, askeri ve ekonomik . , < . potansiyehnden yararlanabihnek için aday üyeliğin önünü açtı. AB üyehğinın Türkiye'ye getireceği hiçbir şey yok; ama başta bağımsızlık olma üzere götüreceği çok şey var. İekellerin egemenliğindeki AB üyeliği, emekçi kitlelerin sefaletini artnracaktır. 2. Kürt sorunu, dönüm noktasında. Kürtler, milliyetçiliğin çıkar yol olmadığını ve ancak yenilgiye götüreceğini bir kez daha deneyden geçirdi. "Demokratik cumhuriyet" ve "anayasal vatandaşhk" beklentilen hayaldir. Çünkü beklentilerin yöneldiği ABD, AB ve ışbirlikçi gericilik hiçbir zaman demokrasi ve ulusal halk düşkünü olmadı. Kürt sorunu, Türkiye halkının sorunu ve ancak emekçiler eliyle çözülebilir. 3. Şeriatçıhk, yüzyıllar öncesine özlem duyan tam bir gericilik. "Domuz bağT şeriatçılığın özünde var. Özellikle "derin devfet" tarafından toplumsal muhalefeti bastırmanın bir aleti olarak beslendi, büyütüldü. 28 Şubat'ta ifadesini bulan "şeriat düşmanljğr bu nedenle hem sahtedir hem de topluma sahte bir saflaşma olarak "buk-şeriatçT bölünmesinin dayaülmasıdır. 4. Kadın, nüfusun yansıdır, ezılmektedir ve kadın kurtulmadan erkeğın de kendisini kurtaramayacagı kesindır. Öte yandan kadının kurtuluşu da erkeğınkıne bağlıdır; ikisi birden, sermaye egemenliğine karşı mücadeleyi gerektinr. 5. Çetelerle devletin tamamen iç içe olduğuna dair binlerce belirti, ortaya çıktı. JÎTEM, MtT, **V Kontrgerilla, Özef Harekat'ın yeraltı faaliyeti mahkemelere de düştü, delıl çok ama herhalde "Ankara'da hâkim yok"! Çeteler, Türkiye'nin yönetsel gerçeği ve sermayenin egemenliği devrihneden bu gerçek değişmeyecek. 6. Medya, tekeller tarafından bütünüyle ele geçirildikten sonra gerçekleri sapünp toplumu hayallerle aldatmanın başlıca aygıtı oldu. Artık ideoloji başlıca medya tarafından yayılıyor. Medyanın gücünün ardında paranın gücü yatıyor; bir de brifingler ve brifingcilerin. 7. Sosyal demokrasi artık öldü. Adlannı "üçüncü yol" savunucusu olarak değiştirmeleri bile bunun işareti. Emek sermayenin uzlaşması fonksiyonunu üstlenmişlerdi. Sonunda emeği tamamen dışladılar ve net olarak sermayenin politikalannı savunmaya yöneldiler. Avrupa'da "soP hükümetler gelip geçicidir ve sağcılardan hiçbir farklan kalmamıştır. Sosyalizm ise, istendiği kadar "öMüğü" ileri sürülsün, geleceği temsil etmeye devam ediyor. Sermaye var oldukça, işçi sınıfi ve sosyalizm kaçınılmaz demektir. Sol birparti hedefı için mücadele ermeliERCAN KARAKAŞ CHP Parti Meclisi Üyesi A nkara Anlaşması'yla 1963'tebaşlayanAB- Türkiye ilişkileri Helsinki ile önemli bir aşamaya varmış bulunuyor. Adaylığm gerçekleşebilmesi için siyasi, sosyal ve ekonomik alanda köklü dönüşümlere ihtiyaç bulunmaktadır. Ilk yapılması gereken şey Kopenhag kriterleri olarak anılan siyasi kriterlerin gereğini hiç gecikmeden yerine getirmek olmalıdır. Yani öncelikle insan haklanna ve özgürlüklere dayalı eksiksiz bir demokrasi kurulmalıdır. Ifade ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki yasal ve fıili engeller bir bir temızlenmeli, birey özgür, toplum örgütlü ve devlet demokratik kılınmahdır. Artık, bunlar bizim içişlerimizdir vb. gibi yaklaşımlar terk edilmelidir. 2) Özünde bir insan haklan ve demokrasi sorunu olan Kürt sorunu, demokrasi eksiksiz hale geldiğinde hızla çözülecektir. Çünkü özgürce tartışılamayan bir sorunu çözmek olanaklı değildir. Gehnen nokta sorunun banşçıl çözümü için son derece elverişlidir. Silahlann susmuş olması banşı kalıcı kılmak için iyi bir fırsattır. Bır süredir, "Kürt realitesini tanıyoruz ama şiddet ortamında gereğini yapamayız" diyen siyasetçiler, o realiterun gereğini yerine getirmelidirler. Sorumluluk onlardadır. Tüm yurttaşlanmızm anadillerini, kimliklerini, kültürlerini yaşamalannın, araştırmalannın ve geliştirmelerinin önündeki engellen kaldırmalıdırlar. Farklılık içerisinde birlik ancak bu yolla sağlanabilir. Olağanüstü hale, koruculuğa, özel tıme bir an önce son verilmeli; göç etmek zorunda bırakılan insanlarımızın, evlerine dönmeleri sağlanmalı ve zararlan karşılanmalıdır. 4) Toplumun yansını oluşturan kadınlar yasalar önünde büyük ölçüde eşit iseler de fiiliyatta bu durum farklıdır. Okuma, yazma ve eğitim konusunda da kadınlar henüz gendedir. Eşit işe eşit ücret talebı bizde ve birçok yerde güncelliğini korumaktadır. Sol siyasette kota uygulaması ile kadınlann siyasete katılımı sağlanmaya çalışılırken, sağ partiler bundan uzak duruyor. Kadınlann yasa önünde eşit haklann yanı sıra fırsat eşitliğine de sahip olmalan gerekiyor. Avrupa Bırüği'nde de "Fırsat Eşitliği YasasT konusu tartışılıyor. Türkiye'deki kadın kuruluşlannın da bu çalışmalarda yerini alması gerekır. 7) Sosyal demokrasi; "ideolojiler bıtti", "sol ökJü", "sosyal demokrasi islevini tamamladT denilen bir süreçte yeniden güç kazandı ve başta Avrupa ülkelerinde olmak üzere birçok ülkede yeniden iktidar oldu. Ülkemizde bunun tam tersi bir gelişme yaşandı ve sosyal demokrasi parlamento dışında kaldı. Elbette bu yenilgi birçok faktöre bağlı bir yenilgidir. 1989'dan bu yana yapılan her seçimde oy kaybedilmiştir. Yerel iktidarda ve merkezi iktidar ortaklığında olduğu gibi, son dönemde muhalefette de oy kaybedilmiştir. Bunun nedenlerini iyi irdelemek gerekir. Bir hareketın, partinin geçmışindeki başanlan -bunlar tabii nitelikte de olsalar- bugünü kurtarmaya yetmemektedir. Sol bir partinin gücü, kendi değerlerine denk düşen ve günün ötesme geçen hedefler koyabilmesine, bunlan halkla paylaşabilmesine ve bu hedefler için sürekli ve kararlı bir mücadele ortaya koyabıhnesine bağlıdır. Yeniden güçlenmenin yollarmı arayan CHP'nin de yapması gereken bu olmalıdır. YARIN: Aydemir Güler (SİP Genel Başkanı) - Tarhan Erdem (CHP Genel Sekreteri) - Yılmaz Çamlıbel (Demokrasi ve Barış Partisi Genel Başkanı) - Dr. Alparslan Berktay
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear