25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 ^ MART 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Milli Eğitim Bakanlığı'ndan "Milli Eğitim'de yeni adres" yazımıza açıklama geldi ve Teftiş Kurulu Başkanı Cevdet Cengiz ile yardımcısı Şevket Üzün'ûn çok değerii ve deneyimli birer kamu yöneticisi olduğu bildirildi. Biz de zaten, Cevdet Cengiz ve Şevket Üzün hakkındaki söyientilerin asılsız olduğunu yazmıştk ama böyle bir açıklama yapma gereği duymuşlar. Ancak Bakanlığın açıklamasında, yazımıza başlık olan konuya değinilmemiş. Bakanlık koridorianndan yansıyan konuşmalara bakıhrsa "Milli Eğitim Bakanlığı'nda bir sorunu olan artk DSP'nin değil MHP'nin kapısını çalıyormuş" demiştik. Milli Eğitim Bakanlığı Basın ve Halkla llişkiler Müşaviriiği'nin iş yükünü hafifletelim: "Milli Eğitim Bakanlığı Türk-lslam Sentezi ilkelerinden uzakta ve Atatürk ilkeleri doğrultusunda çalışmakta olup müfettişlerimiz de ırkçı ve şeriatçı eğitimin köküne kibrit suyu dökmektedir." Elektronik posta: somGposta.ctimhuriyetcom.tr T«i: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Olası Marmara depreminde en iyimser tahmin 7£ymiş... "Enflasyon tahminine benzerse vandık!" cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in mem- leketi Isparta'daki yerel gazetelerden Çö- züm'de Türkiye Sahipsiz Değildir" başlı- ğı iie Atatürkçü Düşünce Derneği Isparta Şubesi Başkanı Mahmut Özyürek'in imzasinı taşı- yan yazı yayımlanıyor. Mahmut Ozyürek yazısında önce ülke siyasetin- deki genel durumu çiziyor: "Yarım yüzyıldır Atatürk ilkelerine sırt çevrilmiş, Türk Devrimi'ne, laik, demokratik cumhuriyete kar- şı hareketler kimi siyaset esnafı tarafından hoşgö- rü ve destek görmüştür..." Sonra bir saptama yapıyor "Cumhuriyet karşıtfığı Şeyh Sait'lerden, Said-i Nursi'lerden, Kubilay'ı acımasızca katieden Der- viş Mehmet'lerden bu yana vardır. Şimdi bunlann torunlan sahnede boy göstermektedir." Ertesi gün gazetenin sahibi Hüdayi Kartöz, "Gün- dem" başlıklı köşesinde, bir açıklama yapma gere- Sahip ği duyuyor ve özyûrek'in görüşlerine katılmayan çevrelerin de gazetede görüşlerini açıklayabilece- ğini bildiriyor. Belli ki, Mahmut özyûrek'in yazısı ne- deniyle gazeteye tepki gelmiş... Hattatehdit... Çünkü gazetenin sahibi Kartöz, yazısını Türki- ye'nin, "Yazdırmayın, söyletmeyin, yaşatmayın zih- niyetinin ortadan kalktığı mutlu ve uygar insanlann yaşadığı bir ülke olması" dilegiyle bitiriyor. Ve iki gün sonra aynı gazetede "emekli" srfatı kuJ- lanan Nizamettin Attın imzası ile "Işte Koca Bedi- üzzaman" başlıklı bir yazı yayımlanıyor. Altın, özyûrek'in yazısına yanrt veriyor ve çağın eş- sizi anlamında bediüzzaman olarak nitelediği Kürt Sait'i savunuyor. . . Dün cumhuriyete başkaldıran Şeyh Sait'in des- tekçisi, bugün Fethullah'ın da Hizbullah'ın da yo! göstericisi ve laik cumhuriyete düşmanlığı tescilli Kürt Sait'i yere göğe sığdıramıyor. Hayatı boyunca okuma yazma bile öğrenemeyen Kürt Sait'i eleştirenleri cahillikle suçluyor. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığından kendini "emek- li" edebilecek birine yakışan ifadelerle Kürt Sait'in "Risale-i Nur'Mannın propagandasını tarikat evlerin- de gizlice değil medyada alenen yapıyor. Türkiye Cumhuriyeti'nde birileri böylesine bir ce- sareti tabii ki, 50 yıldır ülkeyi yönetenlerden alıyor. Hele Isparta'da... Kentte "Demirel" adından boş kalan bir caddeye "Bediüzzaman", bir sokağa da "Saidi Nursi" adı verilebiliyorsa, bundan daha ola- ğan bir "sahiplenme" ne olabilir? Bir sonraki aşama hiç kuşkunuz olmasın ve me- zar evler unutulsun, Kürt Sait'in izinden giden Hiz- bullah'ı sahiplenmek olacaktır. SESS&SEDASIZJI} NURİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hatto Erdinç UTKU Kuıban kesmek farz mı sünnet mi bılmem ama.. acayip pahalı! Gazete bayisinin havaya uçurulması Rize'de bir gazete bayisine gönde- rilen ve el yazısı ile yazılmış mektup: "Sizi pomo dergilenn dükkânınızın ca- mında sergilememeniz ve aynca por-1 no dergi satmamanız hususunda ilk ve j tek olarak uyanyoruz. Aksi takdirde dükkânınızı havaya uçurarak başımza geçireceğimizi önemle hatırlatınz." Mektubun altındaki imza: "İBDA/C Karadeniz Bölge Sorumlusu" Tehdit mektubu Rize Cumhuriyet Savcılığı'na yansıtılmış; Rize Emniyet Müdüriüğü Terörte Mücadele Şubesi ga- zete bayisinin ifadesine başvurmuş. Konu soruşturuluyormuş... Karadeniz'de "bölge sorumlusu" düzeyinde örgütlenen ve Rize'yi de "sorumluluk" alanı içine alan bir örgü- tün vahığının bir mektupla soruşturma konusu olması ilginç... Çeçenistan'a kurban Türkiye çaptndaki yobaz radyolardan ya- pılan anonslara, Ankara'daki belediye ve halk otobüslerine asılan duyurulara bakıhrsa Çeçenistan'la Dayanışma Ko- mitesi kurulmuş ve bu Kurban Bayramı'nda kurbanlar Çeçenistan'da kesile- cekmiş... Bu durumda... Türkiye'den Çeçenistan'a kurbanlık hayvan götürü- lemeyeceğine göre kurban paralan komiteye yatınlacak ve yurtdışına trans- fer edilecek ki o paralarla Çeçenistan'da kurbanlık alınıp kesilecek... Çe- j çenistan'ın hali ortada; böyle bir organizasyona uygun değil... Belli ki Bosna'daki u mercümek"in tadı yobazlann damağında kalmış! ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCl BJK'den bir gol de 'Fulya'ya... Bayındırlık Bakanlığı, özel- likle deprem sonrasuıda "Yoğun- luk arttırıcı imar planı değişik- liği yapmayın", "Kamu çıkar- lanna aykırı imar izinleri ver- meyin"... dıye genelge ûstüne ge- nelde yayımlayadursun, her boş gördüklen alana "rant gözlüğüy- le" bakan yamyamlann kentsel talan projeleri aynı hızla devam ediyor. Ozellikle İstanbul'da bu vur- dumduymaz ımar kültürü öylesı boyutlara ulaştı ki artık boş alan- lar bir yana, "bahçeler" bile ka- pışıhyor. Üstelik, her ağızlannı açtıklannda "Istanbul sevgisin- den"(!) söz eden, bukaç kadeh de- virdikten sonra da tstanbul'u be- tonlaşüranlara (yani, kendılenne) veryansın edenler tarafından... Işte, son günlerde bu zavallı kentin tarihsel bir bahçesi üze- rinde oynanan oyunlar ve ÇED Köşesi'nin yanıt beklediği soru- lar: • • • îstanbul'un 3 büyük ve "kök- lü" takımından BJK, adını ve "sevdasını" aldığı semt olan Be- şiktaş'atlk büyük "imar golünü", tarihi Akaret Evleri'nin arka bah- çesıne Koç grubuyla ortaklaşa yamaçlannın arasında, geçmişte "Ihlamuraltı Mesiresi" olarak da Beşiktaş'ın ve tüm îstanbul'un gözbebeği gibi sakınılan bu yeşil vadide, Fulya'nın başlıca özelli- ği ise "çiçek bahçeleriyle" bezen- miş olmasıydı. Çelik Gûlersoy'un eskı yazılannda anlattığına göre vadıdeki "ıhlamur kokulany- la" Fulya deresındekı "çiçek ko- kulan" öylesi bir "ıür" saçarlar- dı ki kımse bu güzellığin kılına bi- le dokunmak istemezdi... Ne var kı sonunda "dokundu- lar"... Önce derenin ûzenni ka- paüp doğayı "stadyumla" yok ettiler. Derken vadının çevresini apartmanlarla kuşatıp rüzgânnı, nefesını kestüer. Işte şımdi de imar planındaki "spor ve rekreasyon alanı" karannı bile semt halkına çok görerek, dev konut ve iş mer- kezı bloklannı bu "mahzun bah- çeye" sıralamak üzereler... • • • Büyükşehir Belediyesi, bu gö- zü dönmüş ve"şımarık" imarta- lebine boyun eğecek mı?.. Ihlamur Vadisi'nin tarihsel parçasını ohış- turan Fulya'yı da "yoğunluğu arttmcı bir imar değişikliğiyk" ortadan kaldınp, Bayındırlık Ba- kanlığı'mn genelgelerini çiğne- Fulya Stadı ve yerine göz diken BJK gökdelenlerinin projesi™ diktiği "BJK Plaza" binasıyla at- mıştı. Koç'a ve BJK'ye "rant sağlama" adına dıkılen bu kule- ler, geçmişte ûnlü fiıtbolculann da top oynadıklan bir "sakb bah- çeyi" yok ettiği gibi, hem Akaret Evleri'nin özgûn peyzajmı hem de Beşıktaş'm genel silüetini adeta "parçalayarak" yükseldiler... Eskı BJK Başkanı Süleyman Saba'mn 1990'lardaki belediye yöneticilerini "ikna ederek" Be- şiktaş'a karşı işlediği bu "kent suçu" BJK kayıtlanna "başarı" olarak geçerken, şimdi de benzer bır sözde başannın Fulya Dere- si'nde yinelenmesine çalışılıyor. Mülkiyeti Beden Terbiyesi Ge- nel Müdürlüğü'ne aıt olan, 49 yülık kullanma hakkıyla BJK'ye verilen ve üzerinde "Beşiktaş SUdı" bulunan yaklaşık 40.000 m2'lık açık alanda, imar planı de- ğişıklıği yapılarak; "BJK Fulya Konut ve Büro Binalan Komp- leksi" ınşa edıhnek ısteniyor... • • • Semtle birlikte projeye de adı- nı veren "Fulya", aynı bölgenin tarihsel kent mekânı olan "Ihla- mur Vadisi"nın bır parçası. Nişantaşı-Gayrettepe-Yıldız yecek mi?.. Eğer rant projesine ve "BJK baskısına" teslim olur- sa, Bakanlık bu yasadışılığa mü- dahale edecek mi?.. Bu sorulann yamtmı yakında hep birlikte göreceğiz. Ancak ÇED Köşesi, özellikle BJK'nin "yeni başkan adaylanndan" da yanıt bekliyor: Öraegin, "tademli" bir BJK'li olan Hasan Arat'tan... Sız, aynı zamanda "tekstilci"siniz. Yani, "estetik" nedir bilirsiniz. Ful- ya'ya o 'azman' yapı bloklannı dikmek, Beşiktaş'm içine etmek demek değil midir?.. Ya da Robert Kolej mezunu Serdar Bilgili'den... Siz de "fo- toğraf sanatçısı" kimliğinizle öne çıkan bir adaysımz. "Sanat- çı duyarldığınız" bu vahşiliğe onay verecek midir?.. Bakalım başkan adaylan, 26 Mart'taki BJK seçunlerinden ön- ce görüşlerini "hangi yönde" açıklayacaklar... "Fulya'yı yağ- malama" sözüyle oy toplayıp kazanırlarsa, kaybeden yine Is- tanbul olacak... "Proje miman" da (her kımse) yine meyhaneye gi- dip, betonlaşan tstanbul ıçin "tün- sah gözyaşlan" dökecek... HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@tut1f.net ÇÎZGÎLÎK KÂMİL MASARACI H A R B t SEMİHPOROY semihporoy@yahoo.com TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN UMort /STtKLAL 1921'DB BUGUN, rBMM, İSTIKİSU. MAKŞl- NIN $IIRİNİ K48UL £TTİ. VAŞlNfN SuRDuSu Y/LiJIBDA, , Ş ş YARI$MA AÇMt$rı. ANCAK, PA- KA ARMASAUI KONDVĞU İÇJN, O2/IN MEHMETAtCIF(Efi£OYyXATILA*AK /S7E- MBMtŞTİ- SONUNDA, ı/E/<:İLİN(BAKAN} RıCASIYLA ARMA&AN OLAAA*C£l2rN KA- TILDi. SBÇlC/ H.U&UL, ?24- $''# A#A- S/fJDAfJ 7'SIMI SEÇİP MaCLİSE SUN- OU. SUNLAg /4JSASINCA&, MEMMET AKİP'/U ŞİİRİ ÇDK B6§£NİLn./STEK Û2E&INE 4- KEZ OKUMPU VE ONAYLAMDl.. GÖRÜŞ Prof. Dr. FATMA ESİN Din Öğrettsi 1970'li yıllarda, yaz kış Büyükada'da oturan ve ça- lışan Rum asıllı Doktor Yorgo'nun muayenehanesi- ne bir hasta gelmiş. Köşklerin birinde bekçıymiş. Her yanının ağndığını, sabahlan yataktan zortukla kalktı- ğını, zoryürüdüğünü söylemiş. Doktor Yorgo hastasını muayene ettikten sonra, karşısına oturtmuş, reçetesini yazmış, ilaçlan nasıl kullanacağını anlatmış ve sormuş: , "Namaz kılıyor musun?" "Evet" demiş bekçi, "Ramazan aylannda kılanm." "Ne.." demiş Doktor Yorgo. "Yalnız ramazan ayla- nnda mı?.. Bu nasıl Müslümanlık böyle? Müslüman adam hergün beş vakit namaz kılar. Ibadetıniyapma- dığın için îann bu ağnlaria cezalandınyorseni. Bunun sonrası da var; ahrete göçtüğünde nasıl hesap vere- ceksin? Bugünden tezi yok, başla namaza. Günde beş vakit; kaçırmak yok..." "Olur, kılanm" demiş hasta. "An, an" demiş doktor yeniden. "Sen gençliğinde de kılmamışsındır mutlaka." "Ne yalan söyleyelim doktor bey, kılmadım." "O zaman kaza namazı da kılman lâzım senin. Beş vakit de kaza namazı kılacaksın. Atlatmakyok; günde on vakit namaz." Hastanın arkasından, bir rastlantı olarak orada olan arkadaşıma açıklamış: "Adamın eklemleri kireçlenmiş, hareket etmesi ge- rek" demiş. "Şımdı ben ona, Ada'nın etrafında gün- de iki defa tur atacaksın desem, yaparmı?.. Tabiiyap- maz. Hersabah şu, şu, şu hareketleri yapacaksın de- sem yapar mı?.. Tabiiyapmaz. Ama namaz kılacaksın dersem, yapar. Eğrilip doğrulurken, yatıp kalkarken ek- lemlerini çalıştınr." Yine 1970'li yıllann başlanydı. Oldukça varlıklı bir tüccar tanıdığım övünerek şöyle dedi: "Bu yılzekâtı- mı kuruşu kuruşuna hesapladım ve dağıttım." "Peki, verginizi de öyle kuruşu kuruşuna hesaplâ- yıp verdiniz mi?" diye sordum. Yanıt olarak sağ elini, havada bir daire çizer gibi sallayıverdı. Insanlar neden zekâtını kuruşu kuruşuna verir de vergisini vermekten, en azından tam olarak vermek- ten kaçınır? ; Sorunun yanrtı açık: Zekât bir dinsel kural; öbürdün- ya yatınmı.. Vergi ise o kişiye göre, kendine bir yara- n olmayacak, boşa harcanmış bır para. Bu iki olayı anlatmamın nedeni, dinsel kurumun yaptınm gücünün hukuksal ve toplumsal yaptınmlar- dan çok daha etkili olduğunu göstermek. Bu olaylar- daki yaptınmlar yararlı; birincide bireyin sağlığı için, ikincide toplum için. Fakat ne yazık ki 1970'li yıllar- dan itibaren şeriat özlemi ile yanıp tutuşan art niyet- li, gözünü ıktidar hırsı bürümüş kışiler bu gücü kendi çıkarlan doğrultusunda kullanmaya başladılar. Çok ba- şanlı daoldular. Başarılannın kanıtlan hepimizin göz- leri önünde: Ülkenin sokaklannı kara çarşaflı, teset- türtü kadınlann, sakallı. başları takkelı. sırtlan cüppe- li erkeklerin doldurması, tarikat adı altında sapık dav- ranışlı topluluklann türemesi, din adına, şeriat düze- ni adına insanlann mallannı, mülklerini, paralannı, hat- ta canlannı alabileceklerine ve böylece öbür dünya yaşamlannı garantilemiş olacaklarına inanmış ruh sağlığı bozuk insanlann oluşturduğu dinci terör örgüt- leri... Bunlann da ötesinde, amacı toplum düzenini sağ- lamak, insan ilişkilerini güzelleştirmek olan dinin, şe- kil değıştırip, toplum düzenini bozmaya, düşmanlığa ve çıkarcılığa yönelik bir kurum olması... Şenat özlemi ile gözü dönmüş kişilerin bu başan- ya nasıl eriştikleri de bugün herkesçe Ninmsktedir. Sayılan hızla artan Kuran kurslannda, ımam hatıp lı* selerinde, ekonomik gücü düşük ailelerın küçücük çocuklannı, din eğitimi adı altında akıl dışı, bilim dışı, insanlık dışı bilgilerie donattılar. Dini amaç olarak de- ğil, araç olarak kullandılar. Ne aracı? Şeriat düzenini sağlamaya yönelik militan yetiştir- me aracı; böyle bir düzen için gerekli tabanı oluştur- ma aracı... Sağduyulu vatandaşlar yıllardır oynanan oyunun farkındaydılar ve yetkililerin bu oyunu durdurmasını beklediler. Sonunda 28 Şubat Kararian ve bu karar- lar kapsamında sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitim umut verdi vatandaşlara. Bu kararların ardından Ku- ran kurslannın ve imam hatip liselerinin sayılannın azaltılacağı, geri kalanlann sıkı denetim altına alına- cağı beklenirken, ne yazık ki tam aksine sözler du- yulmaya başlandı. "Isteyen beş yıllık eğitimden son- ra Kuran kurslanna gidebilir" vb. gibi konuşmalar yap- maya başladı yetkıTıler... Ardından Hizbullah olayı su yüzüne çıktı. Aynı kişi- ler, "Işin boyutunun bu denli büyük olduğunun farkın- da değildik" dediler, diyebıldiler... Fakat geleceğin Hizbullahçılannın önünü kesmek ıçın yaptıklan hıçbır girişim görünmüyor ufukta. Tam aksine, dinci terör ör- gütlerine cesaret verecek, dini siyasetin içine çekme- ye yönelik girişimler sürüyor. Olanlan endişe ile izle- yen sıradan bir vatandaş olarak yetkilileri uyarmak is- tiyorum: Din öğretisi ilaç gibidir; dozunda verilir ve doğ- ru uygulanırsa yararlı olur. Aksi yapıldığında olacak- lan söylemeye gerek yok! Çünkü ülkenin dört bir bu- cağına yayılmış mezar evler, tarlalar, Türk Silahlı Kuv- vetieri'ninkilerie boy ölçüşecek cephanelikler bunu zaten söylüyor... Deniz Kavukçuoğlu yurtdışında olduğundan dolayı bu haftaki yazısını yayınlayamıyoruz. BULMACA SEDAT YAŞAYA1S SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 1/ Halk dilınde babanın kız kar- deşine verilen ad... İki anlamı olan bir sözcü- 3 ğûn akla en az 4 gelen anlamının amaçlanarak kullanılması sa- natı. 2/ Eski ya- pı ya da kent ka- lıntısı. Üzerin- de bant bulunan ° bir tür sandalet. g 3/Birnota.Bır anlatımda verilmek is- tenen öz. 4/ Yunan abe- cesinde birharf... Işe ya- ramaz, kötü. 5/ Çorak toprak. 6/ Temizlik işle- 3 rinde kullanılan bir cins 4 toprak. . Büyük erkek c kardeş. II Deliklı, hafif ve ışlenmesi kolay bır " türtaş ..Birgıdamadde- 7 si.8/Bırçeşıtsinek... Is- 3 kambıldekı dört renkten biri. 9/ Madenci ocağı... Kır yaşamı ıçinde aşk konusunu ışleyen kısa şiır. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bırbirine göre kardeş çocuklannın her biri... Bir süs taşı. II Gelır... Çeşitli dans ve ovunlardan oluşmuş sah- ne gösterisı 3/ Benlyum elementınin simgesi... Yeraltı suyunu taşıyan geçınmlı katman. 4/ Kayınbirader Cı- lız, zayıf 5/ Sazan famılyasından kılçıklı bır balık 6/ Hı- ristiyan. . "Ölümdür yaşanan tek başına / Aşk — kişüik- tır" (Ataol Behramoğlu). II Zimbabve'nın başkenti... Şöhret. 8/ Safran, amber ve mısk kanştınlarak yapılan güzel bir koku... Pazar ya da panayır kurulan gün. 9/ Çok kokulu bir kahve cinsi... Uzun omuz atkısı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear