25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12 MART 2000 PAZAI 14 I LJ.K. kultur@cumhuriyet.com.tr Edebiyatın yeni boyutu Umberto Eco ve Paulo Coelho küreselleşmenin yarattığı etkileri tartıştı Kûltûr Servisi - Çok satan kitaplann yazarlan Umberto Eco ve Paulo Coel- ho, globalleşmenin uyandırdığı etkile- ri tartışıyorlar. Davos'taki dûnya ekonomı forumun- da HubertBurda'nın yönettiğı edebiyat söyleşisinde iki yazarkonuk olarak bu- hmuyordu: Umberto Eco ("Gülün A*") ve Paulo Coelho ("Snnyaa'') kitaplan- run milyonlara varan baskılanyla her iki yazar da globaJ bir fenomen haline geldiler, Hubert Burda'ya göre bu öyle bir olguydu ki, "Goethe'den bu yana gecertiliğiııi koroyan dünya edebivaö k»Tamına yeni bir boyntgetirdiler: Her Od yazar da yapıtianyla birbirinden tü- müyfc farkh kökenJerden ve sosyal dü- zeylerden gelen, birbirinden rümüyie farklı eğitimlerden geçmiş olan, farkh ırklardan, farkh yaşbrdan ve eğüünler- den insanlan bir araya getirdfler." FO- CUS dergısınden Chrfetiane Kroff, her iki yazarla bır söyleşi yaptı. FOCUS -Dünyaekonomismi yürnten msanlar ve devJet adamlanvla biriikte kongrelere ve zirve topknnlanna davet edflryorsunuz. Bir yazann söyiedikieri- nin herhangi bir şeyi etküeyeceğine ina- nıyor musunuz? ECO - Ben kendimi bir aksesuar gi- bi, yani bır pastanın üzenndekı kıraz gibi hissetmiyorum. Bir görüş alışveri- şi yapıldığına ve yöneticilerin bizden yeni itkiler aldıklanna inanıyorum. Ay- nca okurlanmla bir araya gelmek beni mutlu ediyor. COELHO-tki kezbutürdavetleri ge- ri çevirdim ve üç yıl önce ılk kez bura- ya geldiğimde böylesı bir ekonomik zir- vede benım ne işim var dıye düşündüm. Ancak çok olumlu izlenımler edındim. Yöneticilerin etik temelleri olduğunu düşünüyorum. Yalnızca bunu uygula- maya nasıl geçirmeleri gerektiğini bil- miyorlar. Tartışmalann ve diyalog kur- manın çok yardımcı ve etkili olduğun- dan eminim. tş dünyası kötülerin ımpa- ratorluğu değil. ECO - Aynca yazar olarak sankı fil- dişi bir kulede yaşıyormuş gibi davra- nırsak bu hiç de hoş bir şey olmaz. Ki- taplanmız sonuçta bırer ekonomik öğe. FOCUS-GtobaDeşmekarşrtlangös- terüer yapryoriar ve "boş konuşan seç- (CO: înternet Üçüncü Dünya'da okuma yazma oranını yükseltme açısından önemli. : Yazmayı öğrenmenin tek yolu okumaktan geçiyor. tnternet, giderek daha fazla kitap okunmasına yol açacak. kinler"lekoouşmakistemedikJerigerek- çesiyte diyalog kurmayı reddediyorUr. Uçüncü Dûnya ülkesi sayılan Brezüyau biri olarak bu konuda nekr söyleyecek- siniz? COELHO -Bana öyle geliyor ki, di- yalogdan kaçınan bu in«anlar büyük bir yanlış yapıyorlar. Benim kuşağun... POCUS - _Siz hippi hareketinin des- tekleykilerindendiniz ve sosyal eleştiri içeren şarkı sözferiniz yüzûnden çok ke- refcr gözamna abndını/-. COELHO - ...Bız protesto etmiş ve düşüncelerinuzi dile geürraıştık. Hep- si bu. Peki bunun karşılığında ne geçtı elimize? Hiçbir şey. Bana öyle gehyor ki biri diyalog kurmaya davet ediidiğın- de buna kaolmah ve sorunlar üzertne tar- üşmalı. tnsan ancak konuşursa bazı şey- leri değıştırebılir. ECO - Bir düşûnür olarak globalleş- meyi farklı değerlendiriyomm. Örne- ğin ekonomı için büyük bir önem taşı- yor, çünkü dünya giderek küçülüyor ve sanıyeler ıçınde Întemet aracıuğıyla bil- gi alışverişinde bulunabiliniyor. Aynca ekonomı daha GaHe'nin zamanında glo- balleşmeden beslenıyordu, yanı bılgi alışvenşinden, bu arada konuşulan dıl matematıktı. Ancak globalleşmenin tek tek kültürler uzennde olumsuz bır etki- sı olabılır. Her ulusal kültüre saygı du- yulması ve bu kültürlerin tek tek korun- ması önemlidir. COELHO - Globalleşmenin bizi bir- lıge değil çokluğa götüreceğınden hiç mi hıç kuşkum yok. Birkaç yıldır çeşitli bağımsız gruplaşmalann oluştuğu göz- den kaçınlmamah. Insanlann değışık gruplaşmalarda ya da birleşmelerde yer almalan ve birbirleriyle kendı dillerin- de anlaşmalan eğilirru baş gösterdi. Ör- neğm Internet bunun yapıldığı bır yer. FOCUS-İfctijiıncağı bizi negibi şey- lerle karşı karşıya bırakryor? COELHO - En büyük değişiklikler- den bın birbirinden farklı yerlerdeyken, aynı anda bırbirimizle konuşabıüyor ol- mamız. tnternet çok kişısel, kışısel ol- duğu kadar da anarşik bır öğrenme ola- nağı sunuyor ınsana. lnsan ügılendığı şe- yı kendı seçebiliyor. ECO - Sorun şu ki, bılgı yığıntısuıın ve veri sağanağının arasından doğru olan nasıl bulunup seçilecek? Bu ne- denle insanlan tnternet konusunda eğit- mekönemli. Aynca tnternet hem olum- lu, hem de olumsuz olarak kullanılabı- Iır: Ven-hıghway'leri Gospel'ın ya da Hiüer'ın "Kavgam"ım yaymak ama- cıyla kullanılabilir. Ama bu eskı bir hi- kâye. Kıtaplarda da aynı durum söz ko- nusu. COELHO - Bazen Întemet edebiya- ta ulaşmayı kolaylaştınyor. Kitaplarunı Rusya 'ya göndermek konusunda sorun çıktığında ücretsiz olarak întemet'ten ısmarlamıştım. ECO- tnternet Üçüncü Dünya'da oku- ma yazma oranını yükseltmek açısından önemli. FOCUS - Kâğıda basılı kitaplar, ga- zetelervcdergierölümeıninıahkûmedi- di? COELHO-Öyle sanıyorum ki bunun tersi olacak. Internet'le çalışabilmek için okumak ve yazmak gerek. Yazma- yı öğrenmenin tek yolu okumaktan ge- çiyor. tnternet, giderek daha fazla kitap okunmasına yol açacak. Frankfurt Ki- tap Fuan kitabın ilelebet baki kalacağı- nın canlı bır örneği. ECO - Internet, kitap kültürüne, caz klasık nıüzığe ne kadar az zarar verdiy- se o kadar az zarar verecek. Paulo'nun son kıtabını başucu kıtabı yapnm, hat- ta banyoda bıle okuyordum. Bılgısaya- nmla küvete gırebileceğimi düşünebi- lıyor musunuz? FOCUS - Siz Eco'yu okudunuz mu? GOELHO-Tabii ki. Özellikle "Gfi- lün Adı"nj ve "Apofaüyptiker und Integ- rierte"yi çok beğendım FOCUS - -Kitte küitürü fenomenini tartışmaya açan bir kitap. ECO-Sızın "VeronikaÖhneklstiyor" adlı son romarunızı çok beğendım. Be- ni gerçekten derinden etkiledi. Ancak u Simyaan dan pek hoşlanmadığırru ıtı- raf etmeliyım. Bunun nedeni farklı dü- şünsel dayanak notlanmız oluşu. Paulo ınananlar için yazıyor. Bense inanma- yan insanlar için yazıyonım. Aynca sim- ya kitaplanndan oluşan büyük bir kolek- siyonum var. Bu konuyla ilgılenmekle biriikte, kuşkucuyum. COELHO - Ben de önceleri kuşku- cuydum, ama sonra mümın oldum. FOCUS - Yaşamınızuı dönûm nokta- aotarakSantiagodeCompostela'yayap- bğuuz hac zryareoni gösteriyorsanuz. O zamandan beri huzunı Katolik KiUse- si'nde bukiunuz. Siz inançlı biri nüsiıuz Eco? ECO-Eskıden Katoliktim, ancak ki- lıseden çıknm. Ama sizi temın ederim kı Tann bana inanıyor. TO A' -A* Ünlü yönettnen Strindberg'in 'Hayaletler Sonatı'nı farklı bir yorumla sahneye koydu Bergman birkezdahaDramaten'deGÜRHANUÇKAN STOCKHOLM - Stock- holm'ün en güzel yerlennden birinde, Nybro Körfezi'ne bakan yerde sütunlan al- nn kaplamalı. görkemli bır bina vardır: Kısaltılmış adı Dramaten olan Kraliyet Dram Tiyatrosu, Stockholm'ün ulu- sal sahnesidir ve 1788'de KraJ m.Gnstavzamanında inşaedil- miştır. Ama şımdi künse o Kral'ı anmıyor dıyebüiriz.. çünkü bu görkemli yapı yıl- lardır Ingmar Bergman'ın evı olarak tanımlaruyor. Ing- marBergman 1963-1966'da bu nyatronun şefıydi. Mal- mö'de, Münih'te ve Göte- borg'da benzer görevlerde bulundu; fılm yönetmeni olarak ünlendi ama dönüp doiaşıp geldığı tek yuva hep Dramaten oldu 82 yaşındaki Bergman, defalarca "Bu pjyesten, buoperadansonra arnkFaroAdaa'ndakievi- me kapanacağnn" dedıyse de onun odası her an hazırolarak bekletildi. Yeni bır fıkir, yeni bırdü- şünce onu enınde sonunda o odaya getırecektı. Şimdi de öyle oldu. tsveç'in tiyatro dünya- suıın en gözde adlannın ve başta fümleri ol- mak üzere bütıin çalışmaknnda yarunda ek- sik etmedığı Erbind Josephsson'un da oldu- Jonas Mabnsjö ve EBn KHnga. ğu kadroyla, AugustStrindberg'in 'Hayafeoer Sonatı'nı sahneye koydu. Başrollerde Jao Malmsjö, Gunoei Undbiom ve Jan Malmsjö'nün oğlu ve yıldızı hızla parlamakta olan Jonas Malmsjö bulunuyor. Deneyun- li sanatçı Jan Malmsjö. "Bu kadar çarpıcı ve etkile>T- ci provaiara daha önce rastiamadım. Bergman"daki enerji ve istek beni çok etküedi" dedı. Ingmar Bergman, bu kez provalann birinde basının bulunmasına ve fotoğraf çekılmesine ızın verdı. Ama her zamankı huyuna sadık olarak, söyleşi isteklennı gen çevirdi. Ünlü yönetmen bu oyunu aynı tiyatroda 1983 'te de sahneye koymuştu. Şımdıkırun yorumu çok farklı. Her iki oyununu da izlemiş olan eleşörmen Le- if Zetn, aradakı farkı şöyle anlanyor: "1983teld Hayaletler Sonatı'ndabirmaskderidü- şürme gösterisi egemendl CHayiann alaşun dtşandan izihorduk. ber ne kadar ovuucnlann izfenimlerini en önema' enstriiman olarak kulanan bir yönetmenin ürününde bu sözcükyetersiz kahyorsa da, izteyenlerin önüne koyulan bir panorama>dı. Görkemli perdderi olan \üksek peneereter, kırmızı üniformasuKİa san sn-- mafaır otanAnders Ek ve dm-ariardaki portreler. Şim- diki yorum bambaşka bir şeldkk. Dramı daha iç bir sahneye taşunış. Jan Mahnsjö-Hummel Amca- piye- sin gizemJerini saklayan evi işaret edi>or >e gizemleri ÖğrenciŞ e (Jonas Malmsjö) anlaoyor. Ne var ki ev, iz- kykflerin oturduğu yerde! Sahnede gösterihniyor. Bir onun sokağa bakan duvannıgöremiyoruz. Bir yanda- ki görüntûgibievin içiytedışına yerdeğ^ştirterek Berg- man oyunun odak noktasnu, hem onlann. hem de bi- zimbiincHniwyerleşnrnıevib*şanyoıf (DagensNyhe- ter, 13.2.2000) Ingmar Bergman, bu yöntemiyle August Strind- berg'in tıyatro anlayısında son çahşmalarda belırgın olan değışımı nasıl ustaca yorumladığını göstenyor. Bütün pıyes bir 'görebime, görme' çabası. "Bakî" sözcüğü en sık olarak kullanılan sozcük. Usta yönetmen, her zaman oldugu gibi bu kez de genel provadan sonra oyunu oyunculara emanet etti: - Bır oyun öyle bır noktaya gelir ki, o zaman artık oyunculara devredümesi gerekır, dedi bolgözyaşlı bır vedalaşma sırasında. 7. ULUSLARARAS1 İSTANBUL BÎENALt Küratör Yııko Hasegawa KûMrServisi-2001 yılınm eylül, ekim ve kasım aylannda gerçek- leşecek olan 7. Ulusla- rarası Istanbul Biena- li'nin küratörlüğüne Ja- ponküratör YukoHase- ganvaatandı. Yuko Hasegavva, 1992-1993 yıllannda Mito Sanat Vakfı'nda ve Çağdaş Sanatlar Ga- lensı'nde, ChristianBol- tanski ve Another VVorkl/ Başka Bir Dünya gibi sergilere imza attı. New \brk VVhitney Müzesi'nde konuk kü- ratör olarak çalıştı. Hasegawa, 1993- 1999 yıllan arasmda Tokyo'dakı Se- tagaya Sanat Müzesi'nde küratörlük yaptı ve Cai Guo Quiang-Chaos (1994), De-Genderism (1997), Ja- mes1urrel( 1998) gibi ses getiren ser- gilere imza atn. Aynca 1994-1996 yıl- lan arasmda Avrupa'nın 5 büyük kenûnde de sergilenen Iiquki Crystal Futuras: 2.Contempo- rary Japanese Photog- raphy in Tokyo/ Likit Kristal Geleceklen Tok- vo'daki 2. Çağdaş Japon Fotoğraf ve 1999'da Se- ul'da "Fancy Dance" (Sı- radışı Dans) sergılerin küratörlüğünü üstlendı. 1999'da Venedik Bi- enalijürisinde görev ya- pan, CIMAM (Commi- te Internatıonale pour les Musees et Collectıons d'art Moder- ne/ Uluslararası Müzeler ve Modern Sanat Koleksiyonlan Komitesi) yö- netim kurulu üyesı ve IKT (Intema- tıonale Kunstausstellungsleiter Ta- gung/ Uluslararası Çağdaş Sanatlar Küratörieri Birhği) üyesi olan Hase- gawa, halen Tokyo Üniversitesi'nde Güzel Sanatlarve Müzik Bölümü'nde öğretim görevlisi ve Kanazawa'daki Çağdaş Sanatlar Müzesi 'nın baş kü- ratöriüğü görevmı sürdürüyor. New York Modern Sanat Müzesi lle P.S.1 çağdaş Sanat Müzesi blrlest! Müzelerarası evliliğin sergisi DENÎZARTUN* Endüstri ve finans dünyasında yayılan kurumlararası evliükler sanata da atlryor. New York Modern SanatMüzesi (MoMA), P.S.l Çağdaş Sanat Merkezi ile 2 Şubat I999'da imzaladığı bırlesme anlaşmasının ilk ürününü geçu'ğımız hafta açılan "Gfe- ater New York" sergisi ile verdi. MoMA ve P.S.l'in, biryandankendiku- rumsal kmüiklerini korurken, diğer yan- dan çağdaş sanata ılişkin ortak amaçlannı ve ilgılenni, ortak projeler ve yatınmlar al- tmda bırleştirmelerini amaçlayan ve her iki kurumun yönetıcıleri taranndan üzerinde iki aydan fazla çalışılan anlaşma, geçtığımız ekim ayında alu küratörden oluşan "Gre- aterNew York" ekibini ilk kez bir araya ge- tirmıştı. Ekibin sonbahardan bu yana Nevv York ve çevresinde gerçek leştirdiği yoğun araşürmalar sonucunda, 150'ye yakın genç ve yenilikçi sanatçının eserleri "Greater New York" sergisınde yer almak üzere se- çildi. MoMA ve P.S.l küratörlerinin seçi- minde etkıh olan yegane ölçüt, sanatçılann 1995 yılından önce hıçbu' kişısel sergı aç- mamış olmalan. Bu nedenle, a GreaterNew York" belki de ilk kez birbirinden çok fark- lı düşünce ve uygulamalan aynı sergi kap- samında Nevv York'lu ızleyicilere sundu. Yahıızca yapıtlara değil, sanatçılann milli- yetlerine de yansıyan bu çeşitlilık, aynı za- manda Nevv York Modern Sanat Müze- si'nın koleksıyonuna ve sergilerine uzun yıllardır durmaksızın yöneltılen 'Avrupa- merkezdH(' eleşnnlerinı de bıraz olsun kır- mışoldu Çahşmalannı uzunyıllardır Nevv York'ta sürdürmelerine rağmen Amenka doğumlu olmayan 49 "Greater New York" sanatçı- sının arasında, 1980 yılından ben Nevv York'ta yaşayan Türk ressam Şermin Kar- deştuncer de var Sergı aynı zamanda Türk izleyıcılerinın Istanbul bıenallennden aşi- na olduğu bazı sanatçılann ışlenne de yer venyor. Hem Nevv York'un, hem de genç sanatçılann dinamizmini yansıtmayı amaç- layan ve mayıs ortasına kadar açık kalacak olan MoMA ve P. S. 1 işbirliğinin bu ilk ser- gisındekı protesto dozu eleştirmenler tara- findan yeterli bulunmasa da, yine de "Gre- aterNewYork", yeni yüzyılın renklerini, bi- çimlerinı ve yarabcılıklarını tanımak için ol- dukça kapsamh bir başlangıç. * New York Modern Sanat Müzesi Yar- dımcı Küratör Y A P I Y 0 R L I T R ? Barbara Streisand müzikalde oynayacak • Barbara Streisand Analyze This' fıbninin senansti Peter Tollan ve 'Annie' fihnirun yönetmeni Rob Marshall'm ortak projesi olan 'Mame'm müzikal yorumunda rol alacağını açıkladı. ABC televizyonunun 2000- 2001 yayın döneminde yer alacak' VVonderful VVorldofDısney' projesi için düşünülen 'Mame'm hazırlıklanna şu anda Avustralya'da bır dizi konser veren Streisand'ın Amenka'ya dönüşü ile başlanacak. • Cerard Mortler, Salzburg festivali müdürü, Avusturya'da, Haider ve aşın sağı temsil eden partisinin kazandığı başan karşısmda yapılan protestolara destek vermek için farklı bir strateji uygulamaya karar verdı. Mortier, boykot ederek sanatsal aktivitelen kısıtlamak yerine daha çok etkinlik gerçekleşürerek bu olaya içeriden karşı koyacağmı vurguladı. • Ye$ grubunun îtalya'da vereceği konserler ıptal edildi. Ünlü rock grubu, solisti John Anderson'ın yakalandığı faranjit hastalığı sonucu sesının kısüması nedemvteturu yanda bırakmak zorunda kaldı. • Tom Hanks 8 aylık bir duraklama döneminden sonra 'Forrest Gump'm yönetmeni Robert Zemeckis ile 'Cast Avvay' füminin çekirnlerine başladı. Oyuncu, bır ucak kazası sonucu ISSLZ adaya düşmüş modern Robinson Crusoe'yu canlandırabilmek için 20 kılo vermek zorunda kaldı. • ctırls Penn ikmcisi çevnlen 'Rush Hour' fihnınde Chris Tucker ve Jackie Chan'la başrolü paylaşıyor. Brett Ratner'in yönetmenlığını yapüğı filmde Penn, eski bir bomba sabcısını canlandınyor. Oyuncu aynca Stellan Skarsgard'ın yönettiğı, bağımsız Amerikan fdmi 'Kiss Kiss'te de beş yaşında bır çocuk aklına sahıp yetışkin bir adamı canlandıracak. • Penelope Cnız 'Kaptan Corelli'nin Mandolini' adlı filmde başrolü oynuyor. Loius de Bernieres'in kıtabmdan uyarlanan ve yönetmenliğini John Madden'in üstlendiği fümde, Ikinci Dünya Savaşı sırasında ltalyanlar tarafından ışgal edilen bir Yunan adasında meydana gelen olaylar anlaölıyor. • Mlciiael Mann 'Insider- Köstebek' fihniyle Oscar'a aday gösteriürken Muhammed Ali Clay'in sınebıyografisini çekmeye karar verdi. . Filmde başrolü WU1 Smith'in oynaması planlaruyor • Davld Arqtıette Çekimlenne hazıran ayında başlanacak olan 'See Spot Run' adlı komedı fıkrunde bir posta görev lisini canlandıracak olan filmin senaryosu Alec Berg, JefT Schaeflfer ve Dave Mendel'e ait. Arquette bundan sonra Adam Sandler, Rob Scheider ve David Spade gibi düşük bütçeli-yüksek başanlı komedi fılmlennı tercih edeceğını belırttı. • Antonlo Banderas'ın Andrew Lloyd Webber'in 'Operadaki Hayalet' operasırun televizyon için hazırlanan yeni versiyonunda başrolü oynayacağı açıklandı. Yönetmenliğini 'Elızabeth' fılminın usta yönetmeni Shekar Kapur'un üstlendiği projedeki kadın karakter Christına rohı için de genç bir kaa ' aradıklannı belırtfi. 'Operadaki Hayalet' rekorlar kıran gişe hasılatıyla dünyamn en başanlı müzıkallennden biri sayılıyor. • NICkNOİt6Wayne VVang'in yeni fıhni "The Beautiful Country'de başrolü oynayacak. Filmde bir Amerikalı ile Vietnamlı bir kadından doğmuş olan oğlu arasmda geçen olaylar anlatılıyor. • Erlc Clapton yerleşım böigesınde aşın hız yapmaktan dolayı Ingiîtere'de alt ay boyunca araba kullanmama ve yüksek para cezasına çarptınldı. • south Park fiim müzığınde yer alan 'olayh' şana 'Blame Canada' ABC televizyonu ve Oscar ödülü yapımcüannın arasını açtı. Içınde bırçok küfûr ve argo keümeler bulunduğundan dolayı ABC televizyonu tarafuıdan sansûr edilen South Park'ınbu şarkısının Oscar'a 'en iyi şarkı adayı' ounası tarnşma yarattL ABC sansür kurulu, şarkının içinde geçen sözlerin tamamen sansürlenmeden 26 Mart'taki Oscar ödûlleri töreninde seslendirilmesını çok yanhş bulduklannı belirtirken Oscar ödûlleri yapımcılan ise küfûr olarak nitelenen keümelerin televizyonlann en cok izlenen saatlerinde bile sık sık kullanıldığını belirtti. Aralannda 'Kyle'»Mom's Bitch' ve 'Uncle Fukka' gibi parcalann bulunduğu South Park'ın müzikleri içinde 'Blame Canada' en 'ahlaklısf sayılıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear