25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
MART2000ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Sıvas'ta MHP ile DSP Sivas Bayındırlık ve Işkân Müdürû Tuğrul Özturan, CHP'den milletvekili adayi olmanın bedelini DSP'nin iktidar ortaklığında tam dört kez görevden alınarak ödeyip, her seferinde mahkeme karanyla görevine dönmesinden sonra Bülent Ecevrt'in MHP'li bakanı Koray Aydın tarafından bir kez daha görevinden alındı. Bu arada, Sıvastaki MHP'liler Demir Çelik j Işletmeleri'ndeki kadrolan Bayındıriık ve Iskân Müdürlüğü'ne kaydırarak kadrolaşmayı hızlandınrken MHP Sıvas Milletvekili Tanm ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in kardeşi Dr. Yücel Gökalp de Sıvas Sağlık Müdürlüğü'ne getirildi. Bakan kardeşi sağlık müdürünün ilk işi Sıvas Numune Hastanesi Başhekimi Dr. Aziz Dağgez'i ve yardımcısı Dr. Aydın Kelkrt'i görevden almak oldu. MHP kadrolaşmasına Sıvas'tan milletvekili çıkaran ve Prof. Dr. Cengiz Güleç'i Meclis'e gönderen Sıvastaki DSP'lilerin tepkisi ise: Sessiz kalarak onaylamak! Elektronik posta: som@postaxumhuriyetcom.tr Tet: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Iran Meclisi'nde türban krizi varmış.. "Menve Tahran'a aitmis olmasın!" D iyarbakır'da 2000'e Doğru dergisinin muha- birliğini yapan Halit Güngen, 16 Şubat 1992'de dergiye kapak olan "Hizbullah Çe- vik Kuvvet'te eğitiliyor" haberinden iki gün sonra, yirmibeş santimden başının arkasına sıkılan tek kurşunla öldürülmüştü... Hikmet Çiçek, Kaynak Yayınları'ndan çıkan "Hangi Hizbullah" kitabını Gün- gen'in anısına adamış: "26 Haziran 1986'daCumhurbaşkanı Kenan Evren ve Başbakan Turgut Özal'ın katıldığı Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurulu toplantısında Türk-lslam Sentezi devletin resmi kültür politikası olarak benim- sendi. Devlet bürokrasisi içindeki şeriatçı kadrolaşma bu kararta başladı." "Allah'ın ipine sanlın sJoganını dilinden düşürmeyen Özal, şeriatçılığı programının asli unsuru haline getirdi. Bu dönemde devlet, PKK'nin Batı destekli aynlıkçı ey- lemlerine karşı, 'din biıieştiricidir' tezine sanldı." "Kürt sorununa çözüm olarak 'Allah'ın ipine' san- Hangi Hizbullah lan görüşlere en çok karşı çıkan, Türk Silahlı Kuvvet- leri oldu. Bölgede görev yapan komutanlar, 'Islamiye- te sanlma' düşüncesine sıcak bakmıyorlardı. Bu po- litikanın Altı Ok un laiklik ilkesiyle uyuşmadığını düşü- nüyorlardı. Ama bu yönelişin 'laikliğe aykın birtara- fı olmadığı döne döne anlatılıyordu." "Laikliğe aykın bir tarafı olmayan daha neler neler vardı. Bir kez geri dönüş başlamıştı. Şu satırlar, sağ- cı bir gazetede yayımlanmakla birlikte artık devletin çeşitli örgütlerine rapor hazırtayan üniversite hocala- rı tarafından da cesaretle dile getiriliyordu: 'Devlet politikamız, Nurculuk adı veriten dini akımı değer- lendirmede, Türk ülkesinin geleceğini sarsıcı ina- nılmaz hatalara düşürülmüştür.' 'Birlik Reçetesi' şöyle devam ediyordu: Said-i Nursi, bugün azinlık milliyetçiliği çıkmazına saptırılmak istenen insanlanmızın arasından çıkmış- tır. Tabiatıyla, ağırlık itiban ile en azından başlangıcın- da, daha ziyade Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde taraftar bulmuştur. Söz konusu zat, hayatı boyunca Kürt aslından geldiğini defaatle dile getirmiş ve fakat Türk milletinin Islamiyet yolundaki büyük hizmetleıi- ne işaretle, aynlıkçı güçlere şiddetle göğüs gererek, etnik aynlıkçılığın bu zümreye büyük zarar getirece- ğini ve devletin bütünlüğünün asla bozulmaması ge- rektiğini vaaz etmiştir.' "Türk-islam Sentezi savunucularının görüşleri de aynı yöndeydi: Doğu yöremizde, Nurculuğun başı- nı ezme çabalan sonunda ortaya çıkan boşluk, ay- nlıkçılar belasına davetiye çıkarmıştır." "Siirt'te Şafii mezhebine bağlı iki şeyhlik varlığını sür- dürüyordu: Tillo ve Norşin (Nurs) şeyhleri. Sonradan Hizbullah (llim) kanadını kuracak olan Hüseyin Velioğlu da Norşin şeyhlerine bağlıydı." SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Özelleştirme: Şeytan aldı götürdü, birilerine peşkeş çekti! Toprağın altı da ve üstii de çüpümüş CHP Merkez Yönetim Kurulu üye- si Ibrahim Tez, tersine giden "toplum- sal değişimi" anlatıyor: "Şeriatçılık ve laiklik karşıtı oluşum- lar, toprak altından toprak üstüne çı- kacak kadar belirgindir. CHP'nin laik, demokratikcumhuri- yete tavizsiz bir biçimde sahip çıkma- sı oy kaybının en önemli nedenlerin- den biri olarak gösterilmiştir. Bu doğ- rudur; vahim, korkunç, uykulanmızı kaçırması gereken bir doğrudur. 12 Eylül öncesi ve sonrası sağ ikti- darlar tarafından uygulanan sistemli politikalar, maalesef laik, demokratik cumhuriyete yönelik kalkışmalan güç- lendirmiştir. Toprağın altı çürümüş cesetlerle, üstü ise çürümüş beyinlerle doludur. Ne yazık ki, ortaçağdan kalma bu ağ çok güçlüdür ve bertaraf edüme- leri çok kararlı ve aydınlıkçı iktidarlar- la bile birkaç on yılda ancak mümkün- dür. Türkiye'de laik olduğunu iddia eden siyasiler bile, katil şeriatçılara karşı ılımlı şeriatçılardan medet umar hale gelmiştir. Ilımlı şeriatçıları meşrulaş- tıran söylemler, bir çözüm içinde de- ğil nasıl bir çözümsüzlük içinde oldu- ğumuzu göstermektedir." Ibrahim Tez soruyor: "CHP, toplumsal değişimin öncüiü- ğüne nereden başlamalıdır?" Yanıtlıyor: "Elbette kendisinden!" Vatandaş merak ediyor: Ne zaman! •f: P i y a n g o ç e k i l d i Büyük ikramiye dörde bölündü ANKARA (AA) -Milli Piyango tdaresi (MPÎ) •^ tarafından düzenlenen 29 Şubat çekilişinde en büyük n ı ikramiye olan 500 milyar lira 472772 numarah çeyrek -i9fi;:ıhikete isabetatti. Büyük ilosflaiye'^kao 472772-^ v*-» numarah bilet Iğdır'ın Aralık ilçesi, îstanbul, Ankara ve Bursa'da satıldı. MPl'den yapılan açıklamaya göre ikramiye isabet eden diğer biletler şöyle: 10 milyar lira: 463l87 5 milyar lira: 518524 1 milyar lira: •..- , 172638 561205 1 '• ,/'*•• 500 milyon lira: 068289 089916 . •»••* 239959 256237 323957 325892 479661 496111 514061 544892 • ! i 250 milyon lira: 051051 056331 059745 100417 147565 181857 249165 257848 280110 285271 293642 299498 345789 399248 431446 476920 492951 516196 520837 520854 100 milyon lira: 002787 034125 056976 088857 092965 101497 117899 134962 136735 139657 139846 142848 174082 194932 195798 202856 206720 224321 242636 247551 287556 287942 297650 303692 313657 321475 338780 '/: £~ . . 351997 355983 357809 372662 375537 375548 397024 412648 425466 449507 451905 456557 458068 494928 504623 505422 508843 510868 528213 540226 554326 576701 596334 50 milyon lira: 000909 002446 003285 012129 012996 015203 019060 021896 023676 030347 037567 051781 055308 057316 059249 062678 063941 070926 095139 101729 107939 111519 117159 129521 132883 150103 153437 156086 162077 162722 171429 175608 176080 181744 181887 186608 204992 206211 215082 228336 236018 239144 253916 263432 267694 282773 284933 288292 288334 291540 293170 295201 306497 307796 307834 318085 319689 321652 330495 332451 334937 336052 336098 344073 355804 372881 378959 388303 399855 400552 404021 410583 413150416011 416268 418141 419410 427628 427820 443459 445641 450380 455814 458583 467095 467292 473395 493839 504687 507010 509204 514571 525184 527923 530636 536425 540987 • . 549787 569126 571416 , . :"•'"•- 30 milyon lira: 19176 22197 33868 71968 77614 86213 87459 95031 :. - .. 99959 20479 u ,: 20 milyon lira: 0170 1084 2529 3544 43419617 10 milyon lira: 213 641 642 831 6 milyon lira: 13 37 43 AMORTİ •-• ' 1 v e 9 ÖZÜR: Nuri Kurtcebe'nin 'Sessiz Sedasız' çizgisi yerine tek- nik bir hatadan dolayı Kâmil Masaracı'nın 'Çizgilik'i karış- mıştır. özür dileriz. KlM KlME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@tur1c.net / v *• • * • % • 3 * • : A s f c J ! ) *< " "' • . - -, E • -• s : - / J.l. ' drıA. nvb£ - -1* ÇtZGtLtK KÂMtL MASARACI r HARBt A SEMtH POROY f 1 u • f" "*ır c: \ \ < 1 I ( r». r \ u )1 I \ \ ; i m DDyf l vvrUsy ııiNfc^f > ^ \ semihporoy@yahoo.com TARİHTE BLGÜN MÜMTAZARIKAN IMart SIHIRLI SALYANGOZ!. 1BSO DE BUGÜN, İfJGİL TEgE '0£Kİ BKinSH MuSEUM 'PA BULUNAN HAYtıVIN tCABUKLAei KOLBKSİYONU oe ÇOK İIJGINÇ sfe OL*y YAŞANM/şn. *84£ 'DA, DA 7OPLAUMIÇ BAZI SAi.y»AJSO LARA yAPlŞTre/LABAAZ S££&il£MeC£Ğı f M 4- YtL £OH&4,B BieİNtM AĞI2 &Ş**WO4 Biü tSLAKUK 60- RÜLMÜÇTÜ- H£MBN_ YE&NPEN SÖKÛL£K£K. tU*Z SUV4 İCOHAtJ KASUĞUH İÇİM>EU, n/MUfAtC 6ÖVPE- MİN ÇtKTtĞ/ ÇAÇKMLtfCLA İZLENMİŞTİ. MASA Ü İ P e YÜIZÜM£YE BAÇtAYHN S/U-H4NGOZ, ş SÖZ KOMUSU OtAYt>AN KES A 8lt-£, tLAN T.C. FATtH 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN * 2000/96 Esas-2000/96 Karar Mahkememizin 2000/96-96 esas ve karar sayılı, 18.2.2000 tarihli karan ile Ist. Fatih, Fatmasultan Mah. cilt: 0018, kütük: 0521 'de nü- fusa kayıth bulunan küçükler Suat ve Belkız kızı 19.5.1989 doğ. Yasemin Çelik ile, kardeşi Suat ve Belkız kızı 8.3.1994 doğ. Semra Çe- lik'e anne ve babalannın vefatı sebebiyle, aynı yerde nüfusa kayıth bulunan babaanneleri Isa ve Rasime kızı, 8.8.1943 doğ. Fikriye Çe- lik'in vasi olarak tayinine karar verilmiş olup, karar ilan olunur. 18.2.2000 Basın:9869 PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU FutboiveFenepbahçeÜzerme Pazartesi akşamı bir Alman kanalında iztediğim Bo- russia Mönchengladbach-Karisruhe karşılaşmasından görüntüler ve maç sonrası yaplan röportajlar beni uzun yıllaröncesinin anılanna götürmüştü. Erteleme maçın- da Karlsruhe'yi 4-1 yenmeyi başaran Mönchenglad- bach'ın teknik direktörü ne kadar soğukkanlı görün- mek istese de heyecanını bastıramıyor, takımını çok da- ha iyi günlerin beklediğini söylüyordu. Bir zamanlar 1. Almanya Federal ügi'nde hep başa güreşmiş, Gürrt- her Netzer, Berti Vogts gibi unutulmaz futbolcular yetiştirmiş, nıce lig ve kupa şampıyonlukları kazanmış Borussia Mönchengladbach gibi başanlı günlerinde her zaman rakiplerinin korkulu rüyası olmuş, adı uzun yıllar teknik direktörü VVinfried Schaefer'in adıyla bir- likte anılmış Karlsruhe de bir süre önce küme düş- müştü. Şimdi ikisi de 2. ligde yanşıyordu... Küme düşmek, profesyonel futbolun kaçınılmaz bir gerçegi idi. Avrupa liglerinde birçok ünlü takım bu ger- çeği yaşamıştı. Ingiltere, Italya, Fransa, Almanya, Hol- landa, Ispanya gibi "futbol ülkelen"r\de puan cetveli- nin en üst sırası içın koşullandınlmış, "şampiyonluk"tan başka başarılannın "başan" olarak degerlendirilmedi- ği takımlar, ne kadar köklü bir geçmişe sahip olurlar- sa olsunlar, kıyasıya rekabet içinde puan cetvelinde şu ya da bu nedenle biraz aşağıya düştüler mi, bir daha kendilerini toparlayamıyorlardı. Bunu bir zamanlann Almanya şampiyonu FC Köln'de, Italya şampiyonu FC Napoli'de yaşamış, küme düşmüşlerdi. Modern profesyonel futbolu temelde bir "gösteri", "gösteri içinde biryanşma", şampiyonluğu ise bu bo- yutlar içinde her yıl tek bir takımın erişebileceği bir "uç nokta" olarak algılayan kulüpler ise takımlannı sürekli yenileyebiliyorlar, önlemler üretebiliyoriar, yerlerini ko- ruyabiliyoriardı. Şampiyon olsalar da olmasalar da Ba- yem München, Ajax, Real Madrid, FC Anderiecht, Ben- ficı Lisboa, Manchester United, FC Juventus, Milan ve benzerleri her zaman birer kurum, aynı zamanda da bi- rer futbol okuluydu. Bayern München'in takım kapta- nı Lothar Matnaeus 38 yaşındaydı örneğin... "Arbkyaş- lanmadı mı" sorusunu soranlara kulüp yönetimi, "on- dan oynatıyonız ya.." yanıtını veriyordu. "Lother Mat- haeus, oyun içindeki futbol öğretmenimizdirbizim.." Av- rupa liglerinin tüm "okullaşmış" kulüplen takım içinde- ki deneyimli oyunculanna gözlerinin bebeği gibi bakı- yoriardı. Bu takımlarda kendi altyapılanndan yetişmiş "en genç" oyuncularia, uzun yıllar içinde kulübüyle öz- deşleşmış "en yaşlı" oyunculann yan yana oynamala- n bir rastlantı degildi. En profesyonel ilişkilerde bile ta- kım içindeki istikrar ve oyun sırasındaki gerekli otori- te ancak böyle sağlanabılıyordu. Fenerbahçe'nin Gaziantep'te aldığı 5-1 'lik yenilgiy- le tavana vuran kötü gidişin köklerinin, "yenilenme", 'gençleşme" adma takımın en deneyimli, en saygın oyun- culannın Oğuz ile Aykut'un kulüpten uzaklaştınldıgı yı- la uzanması da bir "rastlantı" degildi. Müjdat'ın da git- mesiyle Fenerbahçe'de "Fenerbahçeli" tek oyuncu kalmamıştı. Tüm profesyonel "zoriamalar"a karşın, so- nuçta "duygu yüklü" toplumumuzun bir parçası olan takım, maç sırasında "renkaşkı", "kulüp sevgisi", "ta- kım ruhu" gibi duygulan "kazanma hırsı'na dönüştü- recek bir "ab/"den, "ab//er"den yoksun bırakılmıştı. Hiçbiri "Fenerbahçeli" olmayan, beşi sonradan "Türk- leştırilmiş" dokuz yabancıyla sahaya çıkan "Fenerbah- çe onbiri" o yılda da, onu izleyen yıllarda da "büyük hüsranlar" yaşamıştı. Bu yıl da değişen bir şey yoktu. Fenerbahçe, Türkiye 1. Futbol ügi'nin kurulmasından bu yana puan cetvelinde ilk kez liderden 18 puan ge- riye düşmüştü! Yılların kulübü milyonlarca yandaşı ile birlikte Ali Şen'le başlayan, ondan sonra gefenlerce de izlenen, "alınm, satanm, başannm" yanılgısının acı meyvelerini topluyordu... Fenerbahçe'nin yeni yönetiminin başa gelir gelmez gözünü Galatasaray'ın başanlı teknik direktörü Fatih Terim'e diktiğini açıklaması, üstelik bu tuhaflığı, "Ala- masak bile akıllannı kanştınnz" mantığıyla açıklaması, yenilerin de eskiler gibi yaşananlann nedenlerini kav- ramakta oldukça zorlandıklannı ortaya koyuyordu. "Pa- raya geçer sözüm" anlayışından bir an uzaklaşabilse- ler, belki o zaman Fatih Terim'i "sat/n edmayı" değıl de, satın almak istedikleri Fatih Terim'in Galatasaray'ı na- sıl olup da dört yılda Avrupa ölçülerinde bir takım ha- line getirdiğini düşünebileceklerdi. Öyle ya, nasıl olu- yordu da kendileri sahaya sürecek on bir oyuncuyu bul- makta zoıianıriarken Galatasaray yirmi iki kişilik kad- rosundan her an iki takım biıden çıkartabilecek güce erişmişti? Nasıl oluyordu da on sekiz yaşındaki Emre ile otuz beş yaşındaki Hagi saha içinde de dışında da böyle mükemmel anlaşabiliyorlardı? Bu "takım ruhu" nasıl yaratılmıştı? Bunda Fatih Terim'in on dört yıl o ta- kımda top koşturmuş olmasının, o takımın en başan- sız yıllannda kaptanlığmı yapmış olmasının ne ölçüde payı vardı? Kendilerinin Zeman'ı geri göndermeleri mi, yoksa Beşiktaş'ın Briegel'e sahip çıkması mı da- ha doğruydu? Medyanın ilk haftalarda, "Bir şeye ya- ramaz" diye topa tuttuğu teknik direktöründen vazgeç- memişti Beşiktaş. Altı haftadır yenilmediği gibi Fener- bahçe ile puan farkını da 7'ye çıkaımıştı şimdi. Yönetim gibi yandaşlarda herkesın gördüğünü gör- memektedireniyordu Fenerbahçe'de. Hakemleri suç- lamakla, futbolcu döymekle, otobüs taşlamakla, tesis basmakla gerçeklerin değişemeyeceğini göremiyor- lardı hâlâ... Profesyonel futbolculuk bir "meslek", fut- bol bir "spor", rekabet "kurallara bağlı bir yanşma" olarak anlaşılmadığı, kısaca kafalardeğişmediği süre- ce işler gerçekten zordu Fenerbahçe'de... Faks: 0 212 723 84 97 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 8 SOLDAN SAĞA: l/Kanşıklık.2/ Mevki, ma- 1 kartı... Düz ara- o zide ya da açık denizde gökle 3 yerinbirleşikgi- . bi göründüğü yer 3/ Üzerine 5 kitapkoyupbağ- daş kurarak önü- " ne oturulan bir 7 çeşit dar ve al- çak masa... Ver- 8 me, ödeme. 4/ g Paramızı simge- leyen harfler... Doğu Anadolu'da bir umak. 5/ Inanma duygusu... Bir nota. 6/ Sayfa çevresine 2 çekilen çizgı... Saygı 3 gösterme, ululama. 7/ * Halkabiçimındemercan ,. kayalığı...EskiMısır'da 5 güneştannsı. 8/lnleme... 6 Edime'nin bir ilçesi. 9/ 7 Doğu Karadeniz yöre- g sinde, özellikle Rize'de dokunan çamaşırlık ın- ^ cebez. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Böbrek üstü bezi lcabuğunun salgıladığı hormonlar- dan biri. II Ahn"larda üci hayvan yeri arasına bölmelik di- ye konulan kalın sınk... Bağışlama. 3/ " — ufuksuz ya- şamaz" (Yahya Kemal)... Bir işi birçok istekli arasından en uygun koşullarda kabul edene bırakma. 4/ Zekâ... De- riden sızan sıvı. 5/ Yunan mitolojisinde güzel sanatlann dokuz perisinden bin 6/ Bir gösterme sıfatı... Tembel- lik. 7/ Işyeri... Nikelın simgesi. 8/ Ortadoğu'da bir göl... Halk dilinde domatese verilen ad. 9/ Cilt kapaklan özel bir düzenle gevşetilip sıkıştınlabilen defter.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear