22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18ŞUBAT2000CUMA HABERLER DÜNYADA BUGUN JdA SİRMEN Medeni Kanun Istanbul Kadın Kuruluşlan Biriiği (İKKB) dün Taksim Sahnesi'nde 17 Şubat Medeni Kanun gününü kutladı. 18 Haziran 1926 günü kabul edilen ve hukuk sJstemimizde olduğu gibi toplum yaşamımızda önemli bir köşe taşı olan Medeni Kanun'un az b»ilinen iki yönünden söz etmek istiyorum. Bunlardan birincisi, Medeni Kanun'un laiklik il- kesinin onsuz olmazı olması, ikincisi iseTürkiye Cumhuriyeti'nin yargı bağımsızlığını tam olarak pekiştirdiği için, Lozan'dan sonra TC'nin tam bağımsızlığı konusunda atılan iki önemli adım- dan birincisini oluşturmasıdır. Gerçekten de, Türkiye Cumhuriyeti 24 Tem- muz 1924'te imzalanan Lozan Antlaşması ile tam bağımsızlığının çerçevesini çiziyordu. An- cak, bu antlaşma da eksik kalan yargı bağımsız- lığının pekiştirilmesi Medeni Kanun ile topraklar üzerinde tam egemenlik de, boğazlar üzerinde- ki mutlak denetimimizı sağlayan ve uluslararası komisyon ile birlikte buraların silahlanması en- gelini ortadan kaldıran 1936tarihli Montreu Söz- leşmesi ile sağlanmıştır. • • • Laiklik, devlet iledin işlerinin birbirierindenay- nlması, devlet işleri ile toplumsal yaşamın din ku- rallarına göre çağdaş toplumsal gereksinmele- re göredüzenlenmesi, devletin inançlar karşısın- daki yansızlığı ve inançlann birbirieri üzerinde baskı oluşturmasının önlenmesi biçiminde ta- nımlanır. Daha tanımından anlaşılacağı üzere, laik bir toplumun oluşması, aile ve ahvali şahsiye gibi konularda da dinsel düzenlemelerin değil, çağ- daş toplumsal düzenlemelerin olmasını gerekti- rir laiklik. Oysa 29 Ekim 1923 ile 19 Haziran 1926 ara- sında geçen sürede Türkiye Cumhuriyeti'nde bu alanda bir boşluk vardı. Gerçi 8 Nisan 1924'te, aile ve ahkâmı şahsiye konulanna bakan şeriye mahkemeleri lağvedil- mişti ama, yurttaşlanmızın hepsini kapsayan ye- ni bir düzenleme de henüz yapılmış değildi. Işte Medeni Kanun'un kabulü bu boşluğu dol- durmuş ve laik toplum yolunda çok önemli bir adım atılmıştır. ••• Medeni Kanun aynı zamanda, Türk devletinin bağımsız yargı yetkisini pekiştirmiş, bu konuda pürüz oluşturan Lozan'ın 42. maddesindeki hük- mün doğurduğu Milletler Cemiyeti tarafından atanacak üst hakemin yetkilerini ortadan kaldır- mıştır. Lafı uzatmadan özetlemek gerekirse, Lozan Antlaşması'nın 42. maddesinde, Müslüman te- baa için, ahkâmı şahsiye ve aile konularında şe- riat hükümlerinin uygulandığı Türkiye'de gayn müslim azınlrtdarın bu alanlardaki düzeniemele- rin kendi örf ve âdetlerine uygun yapılabilmesi hükme bağlanmıştı. Bu düzenlemenin uygun yürütülebilmesi için de, Türkiye hükümeti ile her azınlık cemaatinin eşit kişilerinden oluşturulacak bir komisyon de- netlemegörevini yapacak, uygulamadaki anlaş- mazlıklar bunlar tarafından giderilemezse, Mil- letler Cemiyeti'nin belirteceği isimler arasından Türk hükümetinin seçeceği üst hakeme götürü- lecekti. Bu durumun tam yargı bağımsızlığıyla bağ- daşmadığı ortadadır. Türk hükümeti 23 Mayıs 1925'te, Lozan'ın 42. maddesine uygun olarak gerekli komisyonları kuracaktı. Ne varki, bu arada Isviçre Medeni Kanunu'nun kabulü yolundaki çalışmalar hızla ilerliyordu. Bu durumda, 1925 yılının 15 Eylülü'nde Yahu- diler, 17 Ekimi'nde Ermeniler, 27 Kasımı'nda da Rumlar 42. maddenin kendilerine tanıdığı hak- lardan, artık buna gerek kalmadığı gerekçesiyle vazgeçtiler. Böylece Türkiye'nin yargı bağımsızlığı üzerin- deki tek pürüz de kaldınlmış oldu. Ne gariptir ki, 42. maddeyi 199O'lı yıllarda, Necmettin Erbakan hatırtayacak ve bu yönde kendilerine hak tanınması yolunda hiçbir huku- ki mesnedi bulunmayan bir talepte bulanarak politikasının ve tezlerinin ne kadar ciddiyetten uzak olduğunu cümle âleme kanrtlayacaktır. Militan toplama yöntemi Örgüt işsiz gençleri camilerde buluyor MAHMUT ORAL DİYARBAKBR - Hız- bullah'ın din istisman ya- parak örgüte adam kazan- ma yönteminin yanı stra "lş bulma vaadiyle' de mi- litan topladığı belırlendi. Hizbullah'a üye olmak ıd- diasıyla yargılanan Hüse- jin Günev teröristlerin kendısini camide bulduk- lannı ve iş verecekleri va- adiyle örgüte soktuklannı açıîdadı. Hizbullah'ın da PKK' nin taktikleriyle militan topladığı belirlendi. P- KK'liler Avrupa hayelle- riyle örgüte eleman ka- zandınrken Hizbullah'ın özellüde Güneydoğu'da- ki yoksulluğu kullandığı ve üyelerine iş vaat ettiği ortaya çıktı. Hizbullah'ın örgüte mi- litan kazandırmak amacıy- la önce "İslam uğruna şe- hadet mertebesine ulaş- mak gerektiği ve bu şeldl- de İslanı için ölenlerin cen- netegideceğf'propaganda- sı yaptığı biliniyor. Ancak, örgütün Güneydoğu Ana- dolu Bölgesi'nin ekono- mık yoksunluğundan ve yüksek orandaki ışsizlik- ten de yararlandığı belir- lendi. Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde örgüt üyesi olmak iddi- asıyla yargılanan Hüseyin Güney, Hizbullah'a ken- disine iş verileceği vaadiy- le katıldığını söyledi. Gü- venlik güçleri tarafından alınan ifadesinde Bat- man"da camide bir Hizbul- lahçı'nın kendısiyle yan yana ve aynı safta Cuma namazı kıldığını belirten Güney şunlan anlattı: "Namaz bittiğinde bu kişi bana dışanda görüş- mek ve konuşmak istedi- ğini söyledi. Camiden dı- şan çıkarak kendisini bir süre bekledim. Cami avra- sunda bir süre sohbet ettik. Bana adının Hasan oldn- ğunu. Batman*daki bütün camileri siirekli dolaşarak namaz kıldığını söyledL Hasan bana 'Sen müslü- man bir arkadaşsın, bun- dan sonra seninle yakrn- dan ilgileneceğim' dedL Diyarbakırlı olduğunu söyledL Daha sonra bana ne işyapbğunı sordu. Ben- de kendisine kaJorifer tesi- satçılığı yaptığımu fakat şu anda iş bulamadığum an- laram." HizbııHalıçılartla PKK miilırü Van'da terör örgütü mensuplannm itiraflan sonucunda bulunan erkek cesedinin, üniversite öğrencisi Tayfun Tokpınar'a ait olduğu kesinleşti. Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde gözaltına alınan 28 kişiden 21 'i tutuklandı Yurt Haberleri Servisi- Hizbullah ile il- gili olarak son 3 yü içerisinde Diyarbakır DGM'de toplam 2 bin 287 sanık hakkın- da 1867 dava açıldığı bildirildi. Şeriatçı ör- güte yönelik operasyonlar arahksız sürer- ken Van'da gözaltında bulunan 15 Hizbul- lahçı, DGM SavcılığYna sevk edildi. Ada- na'da 8 kişinin yakalandığ) operasyonda P- KK mührü de bulundu. Örgütün Hakkâri bölge sorumlusunun öğretmen Bilal Ya- rarh olduğu ve Van'daki operasyonlar ön- cesi polise önemli bügiler verdiği açıklan- dı. Hizbullah ile ilgili olarak son 3 yü içe- risinde Dıyarbakır DGM'de toplam 2 bin 287 sanık hakkında 1867 dava açüdı. Di- yarbakır DGM'ce açılan bu davalardan 242'si hakkında takipsizlik, 9'u hakkında da yetkısizlik karan verildi. Açılan dava- lardaki 170 sanığın fırari olduğu bildiril- di. Bu arada, Diyarbakır'ın Çınar ilçesin- dekı operasyonlarda Hizbullah'la bağlan- tısı bulunduğu belirlenen Yaprakbaşı Kö- yü imamı Vahdettin Kaya gözaltına alın- Diyarbakır 'Silahlar Hizbullah'a gitti mi' soruşturması DÎYARBAK1R (AA) - Iran'ın Kum kentınden yüklenerek Gürprnar Sınır Kapısı'ndan yurda sokulan 6 TIR'daki silahlarla, Hizbullah'a ait cephaneliklerde ele geçirilen silahlann benzerlik taşıması üzerine, Diyarbakjr DGM Başsavcıhğı yetkililerince soruşturma yapılacağı bildirildi. Diyarbakır DGM Başsavcıhğı, Iran'ın Kum kentinden 6 TIR'a yüklenen yağ varillerine gizlenerek Gürpınar Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye sokulan silah ve patlayıcılann Hizbullah'a gönderilip gönderilmediğinin belirlenmesi amacıyla soruşturma yapacak. ,, , Silahlan karşdaşürma Hizbullah'a yönelik operasyonlarda ele geçirilen silahlann tran kaynakh olması üzerine Diyarbakır DGM Başsavcılığı yetkililerince başlatılacak çalışmalarda, TIR'larda ele geçirilen silah ve patlayıcüann, Hizbullah cephaneliklerinde bulunanlarla benzerlik taşıdığı ve bu nedenle silahlann birbirinin devamı olup olmadığı belirlenecek. Silahlann öncelikle seri numaralanrun karşılaştmlacağını kaydeden yetkililer şunlan kaydettiler: "1996 yılının ocak ayında CUvegözü ve Şanhurfa'da, 6 TİR'da yapılan aramalarda, yağ varillerine gizknmiş çok sayida silah ve padayıcı madde ele geçirildi. O tarihlerde silahlann terör örgütü PKK'ye teslinı edilecegi söyleniyordu. Düzenlenen operasyonlarda ele geçirilen silahlarla. TIR'larda yakalanan silahlar arasında benzerlik buhmuyor. Bu nedenle TIR'lardaki silahlarla, operasyonlarda ele geçirilen silahlann birbirinin devamı olup olmadığını bebrtemek amacryla seri numaralanndan yola çıkarak soruşturma yapacağız." Kum kentindeki bir askeri depodan yüklendiği bildirilen ve 3'ü Cilvegözü Sınır Kapısı'nda, 3'ü de Şanlıurfa'da durdurularak aranan 6 TİR'da ele geçirilen silahlar şöyle: "14 havan topu, 6 uçaksavar, 168 RPG roketi ve mermileri, bin 132 torba barut, 10 bin 748 TNT kahm." dı. Kaya, ifadesinin ahnmasından sonra sevk edildiği nöbetçi mahkemece tutuk- landı. Aynı ilçede Hizbullah'a yönelik ola- rak sürdürülen operasyonlar kapsamında son bir ay içerisinde 80 kişinin gözaltına alındığı, adli mercilere sevk edilen bu ki- şüerden 73'ünün tutuklandiğı belirtildi. Diyarbakır'ın Balıkçılarbaşı semti Sa- vaş Mahallesi Küçük Kavas Sokak'ta Hiz- bullah'a ait ölüm evinde ortaya çıkanlan 12 cesetten kimlikleri belirlenemeyen 7'si belediye tarafından kimsesizlermezarhğı- na gömüldü. Terör örgütü Hizbullah mensuplannm itiraflan sonucunda önceki gün bulunan erkek cesedinin, üniversite öğrencisi Taıy- fim Tokpuıar'a ait olduğu belirlendi. Hiz- bullah üyesi şeriatçüarcakaçınlarak öldü- rülen Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen- Ede- biyat Fakültesi Coğrafya Bölümü son sı- nıf öğrencisi Tokpınar'uı ağabeyi Haüt Tokpuıar ile dayısı Mehmet Demirden. dün Van'a geldiler. Van Desiet Hastane- si'ne giden aile bireyleri, morgda bulunan cesedin Tokpuıar'a ait olduğunu teşhis et- tiler. Tokpınar'ın dayısı Demirden, yaptı- ğı açıklamada, yeğeninin 6 aydır kayıp olduğunu belirterek çok üzüntülü olduk- lannı söyledi. Van Devlet Güvenlik Mah- kemesi Savcıbğı'ndaki resmi işlemlerin ardından, Tokpınar'ın cenazesi özel araç- la Elazığ'a götürüldü. Van Emnıyet Müdürlüğü yetkilileri ara verilen kazı ve ceset arama çalışmalanna, Istasyon Mahallesi'ndekı arazıde yemden başlânacağını behrttiler. Yetkihler, karya- ğışının devam ettiğini ifade ederek hava koşullannın düzelmesinin ardından, terör örgütü Hizbullah tarafından öldürüldüğü bılınen Karşıyaka Camıı İmamı Tahir Ça- kır'ın cesedini bulmak için kazı çalışma- lan yapılacağını bildirdiler. Van'da, gözal- tında bulunan aralannda askeri kanat so- rumlulan GürsdAldemir, İsmail Balka ve Cömert Yörgun un da bulunduğu 15 Hiz- bullahçı, Van DGM Savcılığı'na sevk edil- di. Kenttekı operasyonlann ve aydınlaü- lan cinayetlerin bir bölümünün, örgütün Hakkâri bölge sorumlusu Bilal Yararlı 'nın verdiği ifadeler doğrultusunda gerçekleş- tirildiği bildirildi. Yararlı'nın Hakkâri'ye bağlı Uzümcü Köyü'nde öğretmenhk yap- tığı açıklandı. Operasyonlar sonucunda 9 Şubat'ta Elazığ'da yakalanarak Hakkâ- ri'ye getirilen Yararlı, sorgulamasında, bir dönem Van'da örgütün askeri kanat so- rumlusu olduğunu, örgüt adına birçok ey- lem gerçekleştirdığim, bunlann arasında üniversite öğrencisi Tayfun Tokpınar ile Karşıyaka Camii tmamı Çalor'ın öldürül- mesi olayının da bulunduğunu itiraf etti. Yararlı, Van'da yapılan sorgulamada verdiği ifadelerde, Hizbullah'ın sözde Van bölge sorumlusu "M. Şirin" kod adlı Sa- babatrin Sap ile askeri kanat sorumlusu "Davut" kod adlı M. Nuri Balka'nın bu- lunduğu hücre evlerinin saptanmasında yardımcı oldu. Bilal Yararlf nın ifadeleri doğrultusunda Yüksekova ilçesinde Hiz- bullah örgütüne yönelik düzenlenen ope- rasyonlarda ıse "Hüsevin" kod adlı Meh- met Reşit Özbek, Halfl Özbek, AbduHah Dunnazer, Mehmet Nezir Durna, Necdet Durna, Fatih Yalçın, Rahmi Yalçm, Aldf Yalçm ve Abdullaüf Durna vakalandı. Ad- hyeye sevk edilenlerden Özbek, Durma- zer, Yalçın ve Durna tutuklandı, diğer 5 ki- şi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bı- rakıldı. Adana Emmyet Müdürlüğü'nden verilen bilgiye göre, sanıklann sorgula- malan sonucu, kentte çok sayıda adam ka- çırma ve öldürme, örgüte eleman kazan- dırma, örgüte maddi destek sağlamak amacıyla fitre ve zekât toplama, siyasi propaganda çalışmalan yapma, örgüt için- de kaçuma ve sorgulama yapma amacıy- la sığınak oluşturma faahyetlerini gerçek- leştirdikleri belirlendi. Sığınakta PKK'ye ait bir mühür de bulundu. Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde Hizbu- lah'a yönelik operasyonlarda gözaltına alınan 28 kişiden 21'i, dün çıkanldıklan Nöbetçi Mahkeme tarafından tutuklandı. Tutuklanan kışiler arasında Azizıye Ma- hallesi Cami imamı Mehmet Emin Erog- hı da bulunuyor. 0la.Ca.ih79 Sülejman DemireL 21. yüzy> ^ e n 0 ^ ^ s o r ı m u a u n ^ ^ olduğunu belir- terek eğttim sayesinde Türkiye'nin çağm tophımu olma hakkmı kazanacağını söyledi Deprem konusuna da de- ğinen DemireL Türkiye'nin pek çok sıkmöyı dayamşma ile aştığma dikkat çekerek "Bir dilim eksiğimiz varsa hepimizindir. Birimiz açsa, hepimiz açız; hepimiz tok olacağız" dedL Son günlerde cumhurbaşkanlığı seçimi ile en çok tarüşılan isim olan Demirel dün Bahkesir'de açıüş ve törenlere katıldı. GAP uçağı ile Balıkesir'e gelen Cumhurbaşkanı Demirere Maliye Bakaru Sünıer Oral ve 6 Balıkesir nıilletvekili eşlik etti. MEB açıklaması 300 öğretmen görevden uzaklaştınldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ., Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu. 55. hükümet dönemınden bu yana, "Hizbullahçı- bölücü" olduğu belirlenen 300'den fazla öğretmenin görevden uzaklaştınldığını bildirdi. Bakan Metın Bostancıoğlu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda ele alınan. Milli Eğitim Bakanlığı döner sermaye işlermeleri kanun tasansı ile ilgili bılgi verirken yaptığı konuşmada, geçen günlerde basuıa da yansıyan Hizbullah operasyonunda yakalanan öğretmenin, görevden men edildiğini söyledi. Çalışmalar sürûyor Metm Bostancıoğlu, 55. hükümet döneminden bu yana Atatürk ilke ve inkılaplanna, Türkiye'nin bölünmez bütünlüğüne yönelik eylemlerde. ^ bulunduğu belirlenen 300'den fazla /o öğretmenm görevden ' \ uzaklaştınldığını da açıkladı Bakan Bostancıoğlu, Teftiş Kurulu'nun konuyla ilgili çalışmalannın sürdüğünü kaydetti. Bu arada, Milli Eğitim Bakanlığı döner sermaye işletmeleri kanun tasansı, dün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edildi. Termal Kaymakamı, SAVAMA ve Muhaberat'm da deşifre olduğunu söyledi Şeriatçı örgütü kara para besliyor FARUKKIRIAY YALOVA - Erzurum Vali Yardımcı- sı olarak görev yaptığı 1996 yüında, "Hizbullah'm Dünü, Bugünü ve Yan- nı" başlıklı rapor hazırlayan Termal Kaymakamı Kasm Esen, şeriatçı örgü- tün Güneydoğu bölgesinde kara para kaynaklan tarafından beslendiğini, bölgede 55 milyar dolar civannda bir uyuşturucu trafiğinin bulunduğunu söyledi. Uyuşturucu ve silah kaçakçı- lığından elde edilen kara paralann ço- kuluslu yeraltı örgütlen ve istihbarat servislerince yurtdışmda bankalara ak- tanldığmı öne süren Esen, son Hizbul- lah operasyonlan ile birlikte tran'ın SAVAMA ve Suriye'nin Muhaberat servislerinin de deşifre olduğunu açık- ladı. Kamu Yönetimi ve Mahalli tdareler Bırliği Bülteni'ne, Hizbullah operas- yonlannı değerlendirerek bir araştır- ma raporu hazırlayan Kasrm Esen, bu- güne kadar kendi ideolojilerine haklı- lık kazandırmak amacıyla hata yapan bazı kamu görevlilerinin davranışlan- nın devleti töhmet altmda bıraktığını, bu tür siyasi tutumlann ülkeyi istikrar- sızlığa soktuğunu belirtti. Esen araştır- masında şu görüşlere yer verdi: "Ülkemizde dinL amaçlanna u> gun olarak değil, siyasi maksatlı olarak kui- lanmak son derece tehnkelidir. Devleti yönetenlerveya siyasi partiler dini ken- di emeDeri için kuİlanırsa, devleti ya da iktidan istikrarsızlaştırnıak istevenler- de dini farkh olarak yorumlar." Hizbullah ve PKK'nın Güneydo- ğu'da kara para kaynaklan tarafından beslendiğini, terör örgütlerinin piyon- lannın değil, gerçek aktörlerinin teşhis edümesi gerektiğini vurgulayan Esen, Hizbullah'a yönelik son operasyonlar sonucunda tran'ın SAVAMA ve Suri- ye'nin Muhaberat servislerinin deşif- re olduğunu söyledi. Bölgede 55 mil- yar dolar civannda bir uyuşturucu tra- fiğinin bulunduğunu vurgulayan Es- en, kara para rantının, kamu idaresin- de yolsuzluk ekonomisine dayanak oluşturduğunu, gerek rüşvetle sağla- nan kara paranın, gerekse uyuşturucu ve silah kaçakçılığmdan elde edilen kara paralann çokuluslu yeraltı örgüt- leri ve istihbarat servisleriyle yurtdışı bankalanna aktanldığını öne sürdü. Korucu hegemonyası Raponında, Doğu ve Güneydoğu bölgelenmn uzun bir süre olağanüstü hallerle yönetildiğini, feodal toplum yapısında ağa otoritesinin yerini 1980'li yıllann sonunda, PKK ve Hiz- bullah otoritesi ile devlet adına koru- culann hegemonyasuıın aldığım belir- ten Esen, bu açıdan bölgede yapılan seçim sonuçlannm da sağlıksız oldu- ğunu savundu. Esen raponında daha sonra şöyle dedi: "Güneydoğu'da PKK, Hizbullah ve korucu hegemonyası aranda birey ola- mamanın ızdırabmı duyan Güneydo- ğulu vatandaşlanmız ayaklannı bağla- mış zincûierden ikisinden kurruhnak üzeredir. Hizbullah"ın bölgede yeniden taban buhnaması için. tarafsız kunım- larla donanhnış, hukukun üstünlüğü- ne dayalı ve insan haklanna saygı gös- teren bir çerçevede ete ahp çözen veya çözmeye çahşan bir sistemin Güneydo- ğu'da banşı ve guzelliği y akalama şan- sı \ üksektir. Bütün mesele herkesin pay sahibi olduğu, ka\ bı herkese zarar ve- rebilecek, kanhmcı varhğı ve devamı konusunda konsensus sağlanmış bir ya- pryı kurmakür. Halkı ile banşık olma- yan yönetimlerin güvenlik endişeleri, onlann demokrasi yolunda üerlemele- rini önler. Demokrasiyi okama ise en- dişeleri artnracak faaUyerJerin gelişme- sinenedenolacakbr»" -. -I.,=L-; SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com "Bilindiğigibi ülkemizde herne şe- kilde olursa olsun Hıristiyanlık pro- pagandası yapmak suçtur. Böyle propaganda yapan birşahsa rastlar- sak, onu en yakın emniyet makamı- na bildirmekaynızamanda bir vatan- daşlıkgörevidir." Şimdi bu yazıyı oku- yunca, Hıristiyanlığın daha iyi bir din olduğunu düşünen veya çevresine bunu anlatan birisini görürseniz, he- men emniyete ihbar etmeniz gereki- yor. Hatta bir arkadaş bu yazıyı gö- rünce, "Kilisede çan çalmak da bir tür propaganda, onu da emniyete bildi- rebilinz" demek ihtiyacını hissetti. Bütün bunlann deli saçması oldu- ğunu söyleyebilirsiniz. Türkiye'nin la- ik bir cumhuriyet olduğunu öne sü- rer, her inancın kanunlarönünde eşit sayıldığını iddia edebilirsiniz. Çünkü laikliğin en temel koşullarından biri- si din ile devlet işlerinin birbirine ka- nştınlmaması, doğal olarak devletin dininin, meznebinin olmaması ve devletin bu konularda tercih yapma- ması ve tarafsız olmasıdır. Yani Hıristiyanlık propagandasının suç, Müslümanlık propagandasının Hizbullah Hangi Kafanm Ürünü? ise bir görev olarak kabul edilmesi yasal olarak mümkün değil. Böyle bir iddia kabul edilemez. Ancak bunu söyleyen bir bilim adamı, adı Doç. Dr. Osman Cilacı. Kitabının adı da "Hıristiyanlık Propagandası ve Mis- yoner Faaliyetleri." Sıkı durun, bu ki- tabın yayıncısı da devletin resmi bir kurumu olan Diyanet İşleri Başkan- lığı. Bu konudaki -en hafif deyimiyle- yanlışlık burada bitmiyor Diyanet İş- leri Başkanlığı'nın yayınladığı aylık dergide de benzer görüşler savunu- luyor ve şöyle deniliyor: "Hıristiyan- lık, akla ve mantığa uymayan, inanç- lan ve dini törenleri itibanyla çağı- mız insanını tatmin etmekten uzak- tır. Bugün dünyayı sarsan buhranla- ra Hıristiyanlık çözüm getirememiş- tir. Batı dünyasında giderek fonksi- yonunu kaybeden Hıristiyanlığın in- sanlığa verecek bir şeyi de kalma- mıştır." Sıradan bir Müslüman yurttaş böy- le düşünebilir ve böyle konuşabilir. Kendi dininin diğer dinlerden daha üstün olduğuna inanabilir. Ancak la- ik bir devletin dinle ilgili bir kurumu- nun yayın organında diğer dinler hor- lanamaz, küçük görülemez. Çünkü sonuçta bu devletin Müslüman ol- mayan, Hıristiyan olan yurttaşlan da vardır. Kaldı ki olmasa bile, laik bir devletin resmi organlannda böyle tehdrtler ve bağnazlıklar yer alamaz. Türkiye'de dinin siyasi amaçlarla istismar edilmesi suç olarak görülür. Yani bir Müslüman veya Hıristiyan dini tercihlerini öne sürerek siyasi ör- gütlenmeye giremez, halk arasında din ve inanç farklılıklan gözeterek ay- nm yapamaz. Ne yazık ki Diyanet İş- leri Başkanlığı'nın yayınlan bu konu- da aynm gözetiyor ve laikliği zedeli- yor. Böyle yaptığı için de Hıristiyan yurttaşlar bu ayrımcılıktan haklı ola- rak şikâyet ediyorlar. "Gerçeğe Doğ- nı" dergisinin Ocak-Şubat 2000 ta- rihli sayısında Diyanet'in bu tutumu ele alınıp eleştiriliyor. • • • Diyanet İşleri Başkanlığı'nın laik bir devlette Sünni Islamı dışındaki bütün mezhep ve dinleri yok sayan bir an- layışla örgütlenmesi, bu türden bağ- nazlıklara da kapıyı açıyor. Islamda bağnazlıktan şikâyet eden ve laikliği savunan devlet yöneticileri ve siya- setçiler bir gün bile Diyanet'in bu- günkü yapılanmasını ve Sünni bağ- nazlığını kışkırtıcı örgütlenmesini ma- sayayatırmak ihtiyacını duymuyorlar. Olaylar büyüyor, camiler birer örgüt- lenme merkezi haline dönüşüyor, o zaman başlıyoriar "Laiklik elden gi- diyor" diye bağırmaya. Diyanet İşleri Başkanı, Hizbullah'ın camilerdeki faaliyetlerinin ortaya çık- ması üzerine, "Camilerin birereğitim yuvası haline getirileceği"n\ söyledi. Camilerin eğitim yuvası olması ne demek? Camiler ibadet yeridir. An- cak bizdeki camiler Kuran kurslan ve çevrelerindeki külliyelerle birer örgüt- lenme merkezi haline dönüşmüş du- rumda. Bunlar da yurttaştan alınan vergilerle yapılıyor. Cami, cami ola- rak kalsa ve çevresindeki örgütlen- menin önü kesilse diye düşünürken Diyanet İşleri Başkanı'nın böyle bir açıklamayapması, tam dayarayı az- dırmak anlamına geliyor. Din eğitimi veren okullarvar. 12 Ey- lül'den sonra darbeciler sağ olsun, li- se ve ortaokullarda din derslerini zo- runlu hale getirdiler. Camiler etrafın- da Kuran kurslan geliştiriliyor. Bunu da Diyanet İşleri Başkanlığı yapıyor. Üstelik buralarda, diğer din ve mez- heplere düşman ve onlan suçlu gö- ren bir bağnazhk anlayışı da egemen oluyor. O camilerin içinde acaba Hiz- bullahçılar nasıl örgütlendiler? Ne- den camiler onlann en büyük sığı- nak ve örgütlenme merkezleri haline dönüştü? Neden kültürmerkezlerin- de değil de camilerde kendilerine ta- ban buluyoriar? Hizbullah'la mücadele, temelden ele alınacak bir yeniden yapılanma- yı gerektiriyor. Işe öncelikle de Diya- net Işleri'nden başlasak diyorum.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear