25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 ŞUBAT2000SAU CUMHURİYET SAYFA HABERLER İsrnail Cem'in Brtücsel ztyaretj • AJNKARA(Cumhuriyet Bürosu) - Dışışlen Bakanı Ismail Cem, Davos toplantılannın ardından AB yetkilileri ile göriişmelerde bulunmak üzere dün Briiksel'e gıtti. Ziyareti çerçevesinde AB'nin Dış Politika ve Ortak Savunma Yüksek Temsilcisi Javier Solana, AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günther Verheugen ile dış ticaretten sorumlu üyesi Pascal Lanny ile bir araya gelecek olan Cem, Verheugen'in vereceği çalışma yemeğine de katılacak. Türkiye'nin AB'ye adaylığının tescilinin ardından Türkiye de AB arasında siyasi düzeyde gerçekleştinlecek bu Uk temaslarda, AB'ye uyum sürecınde gerçekleştinlecek çalışmalar hakkında görüş alışverişinde bulunulacak. HKK'nin ögpend konukları • ANK\RA(Cumhuriyrt Bürosu) - Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Güneydoğu'da öğrenim gören 72 öğrencıye yanyü tatılı için bir program hazırladı. Öğrencilerin sosyal, kültürel bilgüerini artûrmalan amacıyla Ankara ve tstanbul'u kapsayan çeşıtli etkınlıkler gerçeİdeştirilecek. Hava Kuvvetlen Komutanlığı'ndan yapılan açıklamada, öğrencilerin 31 Ocak-12 Şubat tarihleri arasında Ankara ve tstanbuTdaki gamizonlarda konuk edileceği bildihldi. Öğrenciler program kapsamında ilk önce Etunesgut Hava Hastanesı'nde sağhk taramasından geçirilecek. Kalorifer yakıtma zam • ANKARA (AA)- Akaryakıtta otomatik fıyatlandırma kapsammda kalorifer yakıtı zamlandı. Petrol Ofisi AŞ'den yapılan açıklamaya göre bugünden geçerli olmak üzere, kalorifer yakıtının litre fıyatı Ankara'da 208 bin5001iradan213bin 100 liraya, îstanbul Anadolu yakasmda 203 bin 800 liradan 208 bin 300 liraya, Avnıpa yakasında 202 bin 300 liradan 206 bin 800 liraya, tzmir'de de, 199 bin 500 liradan 204 bin liraya çıktı. TBNn 72. yHdonumu • ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) - Türk Eğitim Demeği'nin (TED) kuruluşunun 72. yıldönümü nedeniyle dün Çankaya Köşkü'nde tören düzenlendi. Törende Cumhurbaşkam Süleyman Demirel, 'Atatürk'ün eseri' diye nitelediği TED'in demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti'nin kunımu olduğunu söyledi. Demirel'in konuşmasının ardından Eğitim Özel Ödülleri ile aralannda tiyatro sanatçılan Demet Akbağ ve Ydmaz Erdoğan'ın da bulunduğu çok sayıda kişiye şükran plaketi verildi. Askerde olan Cem Yümaz'm plaketini de Erdoğan alırken, Demirere de plaket sunuldu. TBB Bikfipgesi yayvntandı • İZMİR(AA)- Türkiye Barolar Bırlıği (TBB) baro başkanlannın katıldığı, 29 Ocak'ta Denizli'de yapılan toplannnın sonuç bikürgesi yayunlandı. Bildirgede, cezaevlerine girişi düzenleyen protokolün avukatlar içm engelleyici nitelik ta-ıdıgı ve yargı büıunlüğünü zedeleyeceği bildırildi. Bildiride, protokolle savunma hakkının kullanılamaz hale gennldigi vurgulandı. CHP Ekonomi Masası, hükümetin özelleştirme ve enerji politikalannı eleştirdi 'Sömiirgeyi kabıd ettiler'ANKARA (Cumhuriyet Bfi- rosn) - CHP, Davos toplantısına "dış kredi butma" arayışıyla ka- tüan hükümetin beklentilerinin gerçekleşmedığıne dikkat çeke- rek stratejik nitelikli büyük bir ulusal kunıluş olan Telekom'un satışuun bile bile bağımsızlıktan vazgeçme, sömürgeleşmeyi ka- bul etme anlamına geleceği uya- nsında bulundu. Koordınatörlüğünü merkez yönetim kurulu (MYK) üyesi Algan Hacaloğlu'nun üstlendiği, Genel Sayman Nihad Matkap, parti meclisı (PM) üyeleri Prof. • Gündemdeki ekonomi konulannın değerlendirildiği raporda, bu hafta Davos toplantısı ve Telekom'un özelleştirilmesinin yanı sıra, elektrik kesintilerine neden olan enerji politikalarına da yer verildi. DT. Abdûlkadir Ateş, Prof. Dr. Raporda, Svvıssaır'ınTHY'yial- milen üzerindeki etkinliğini gi- Yakup Kepenek, Murat Kara- yalçm ve Enis Tütüncü'den olu- şan CHP Ekonomi Masası, haf- talık ekonomi raporlannm dör- düncüsünü hazırladı. Gündem- deki ekonomi konulannın değer- lendınldığı raporda, bu hafta Da- vos Toplantısı ve Telekom'un özelleştirilmesinın yanı sıra, elektrik kesintilerine neden olan enerji politikalarına yer verildi. mak istedığine ilışkın haberlenn "müjde" olarak yansıtılmasına tepki gösterilerek hükümetin salt bütçe açıklanmn azalması, ran- tiyenin faız alacaklannm öden- mesı için ülke açısından strate- jik önemdeki kuruluşlann elden çıkanhnasına bile sıcak yaklaş- tığı kaydedildı. Rapordaki sapta- malar satır başlanyla şöyle: Davos Toplantısı: Ülke ekono- derek arttırma arayışı içinde olan uluslararası sermayenin, birkaç yıldır ahştığı gibi yüksek rantlı- kısa vadeli spekülaüf yatınmlar ıçm mi, özelleştirme furyasın- dan parsa kapmak için mi, yok- sa uluslararası pıyasalarda ma- kul karşılanacak faiz ve vade ko- şullannda kalıcı yatınmlar için mı ülkemıze geleceği, işsizlik- eşitsızlık-yoksulluk altında bu- Turkan saylan '28Şubat kararlan uygulansm' Îstanbul Haber Servisi - Çağdaş Yaşamı Destekle- me Derneği (ÇYDD) Ge- nel Başkanı Prof. Dr. Tûr- kan Saylan, bazı partilerin, 28 Şubat kararlannı sapü- rarak ve Türk Sılahlı Kuv- vetleri'ne hakaret ederek köktendinci, cumhuriyeti ve laik düzeni yıkmayı amaçlayan, yasadışı, kan- Iı-kansLz oluşumlarla ılgı- lerinin olmadığını kanıtla- maya çalıştıklanru söyledi. Saylan, 28 Şubat karar- lannın tam anlamıyla uy- gulanmasım istedı. Saylan, ÇYDD Genel Merkezı ve tüm şubeleri adma yaptığı açıklamada, "Bider, 28 Şu- bat kantrlannın tam anla- mıyla uygulanmasını; bu- gfinkû korkunç olaylann mflitanlannıyetiştirentüm tarikat ve cemaat okuHan- nın, yurtlannın, kurslan- nm ve camilerimizin bun- lardan temizlenmesini, i- mam-hatiplerin 'arka bah- çe' nlrnamagnı ve 'başör- tüsü mılıtanı' yetiştinnele- rinin önlenmesini; çocukla- nmızın, gençlerimizin bn korknnç tuzaklardan kur- tanhnasııu istiyoruz" dedı. Saylan, cumhuriyetimizin ve laik rejimin sahipsiz ol- madığının altını çizdi. ÇtZMEDEN YUKARI MUSAKART O&JOS'TA VfLPfZI/VUZftsJ nalan, ancak buna karşın "ulus devfcti" korumaya ve kamusal ve toplumsal yararlann korun- masına duyarlı yurttaşlanmız ta- rafından dikkatle izlenecektir. Telekom'un sabşı: Telekom, teknolojik yatınm için kaynak yaratmak, ortak ahnacak yaban- cı kuruluşun araştırma-gelıştir- me olanaklanndan yararlanmak amacıyla değıl, savurgan bütçe- nin açıklannı kapatmak amacıy- la özelleştinlecek. TÜBÎTAK ta- rafından hazırlanan raporda, Te- lekom'un satışının ulusal güven- lığı tehlikeye sokacağı belırtıldi. Yabancdara yüzde 20 blok satışla başlatılması öngö- rûlen Telekom özelleştır- mesi ile yann bu stratejik kuruluş doğrudan veya do- laylı olarak yabancılann kontrolüne geçerse, bu ulu- sal bağımsızlıktan bile bi- le vazgeçme ve sömürge- leşmeyi kabul etme anla- mına gelecektir. Elektrik kesintileri: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersü- mer'ın ılan ettiğı elektrik kesintilerinin gerçek nede- ni, elektrik enerjisi üretım ve arzının Türkiye genelin- de iyi planlanmamış olma- sıdır. Yıllardır sağ hükü- metler, yeni santrallar için çaba göstereceklerme, dev- letin mevcut santrallannı ve dağıtım şebekelerini eşc, dosta, kartelci serma- yeye özelleştirme adı altm- da peşkeş çekmeye yönel- diler. Mevcut terinık sant- rallann ve dağıtım şebeke- lerinin bakımı ve verimlüi- ğini arttırmak için gerekli yatınmlan yapacaklanna geriye işleyen, anayasayı çiğneyen tahkim yasalannı çıkarmaya yoneldiler Halen dünya ortalaması- nın altında elektrik enerjı- si kullanan Türkıye, soru- na devletin en stratejik ko- nulanndan biri olarak el at- mah, doğal kaynaklannı ve çevresinin doğalgaz ola- naklannı en verimli şekil- de değerlendırecek, yeter- li ve güvenilir desteği olan bir ulusal enerji sistemini hızla geliştirmelidir. Cumhurbaşkam, siyasi partilerin askerlerle tartışmasının doğru olmadığını söyledi Demirel: Asker katflleri himaye etmez ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Cum- hurbaşkam Süleyman Demirel, askerlerin cinayet işleyen hiçbir kurumu himaye et- mediğini behrterek "Eğer benim dediği- nrin aksine bir bilgisi olan varsa işte parla- mento, işte Türk kamuoyu ve işte Türki- ye'nin savcılan; buyursun koysunlar orta yere" dıye konuştu. Cumhurbaşkam Demirel, önceki gün TRT l'de yayımlanan Politikanın Nabzı programmda gazeteci-yazar Kurtul Al- tuğ'un, terör örgütü Hızbullah'la ılgili so- rulannı yanıtladı. Hizbullah örgütünün ye- ni olmadığını, 199O'lı yıllann başında PKK'nin hareketlerine karşı doğdugunu anlatan Demirel, zaman içinde ikiye bö- lündüğünü, önce PKK ile hesaplaşırken daha sonra kendı içinde hesaplaşmaya gır- diğini vurguladı. Ûrgütün 1990 sonrasın- da yaptıklannın güvenlik organlan tara- fından izlendiğini kaydeden Demırel, "Türkive Cumhuriyeti'nm güvenlik görev- Kleri, bu örgütün yakasına çok iyi yapış- mıştır. Dün de yapışmışar. Bu yeni cinayet- ler, etkinlikler karşjsında de\ letin güvenlik güçleri harekete geçnûş, her gün bunlan toplamaktadır ve tabii ki kanunun pence- sine teslim edecektir" dıye konuştu Demirel, "devletin Hizbuflah'ı kullandı- ğı" tartışmalanna ışaret ederek "Burada h- ham edüen veya şüpbenilen devlettir. Me- sete biraz daha derinleştigi yaman devletin güvenlik kuvvetleridir şüphenilen. Tabii ki böyle bir şey fevkalade üzücü ohnuştur. Çünküeğerinsanlarkendidevietfcrinika- nunlann dışına cıkıp cinayet işletiyor veya cinayet işliyor gibi bir şüpheye düşerterse, o zaman deviet iflas eder" dedi. Demirel,u Eğer devletin cinayet işlediğu işletüği hakkındaşüphesi olan varsa buaçık bir rejim, açık rejimde neyin üstü örtülebi- Br? Hiçbir şeyin üstü örtülemez. Bunun parlamentosu, basuu. savcısı, mahkemesi var. Yani bunlann hepsi sağn* mı" diye ko- nuştu. Devletin güvenlik güçleri de dahil olmak üzere hiç kimsenin "cinayet işleme imtiyazma'' sahip olmadığını vurgulayan Demirel, "Türkiye Cumhuriyeti devletine böyle şeyleri izafe etmek, buhtandır, iftira- dır; dedı. Ülkenın askennın cinayet işleyen hiçbir kurumu himaye etmediğini belirten Demi- rel sözlenni şöyle sürdürdü: "Eğer benim dediğimin aksine bir bflgi- si olan varsa, işte Türkiye'nin parlamento- su. çıkıp orada koysunlar meseleyi İşte Türk kamuoyu ve işte Türkiye'nin savcüa- n, buyursun koysunlarorta yere. .\ma böy- le vanm ağı/ia, birtakun ithamlar vaza- rak_ Neye dayanuiarsa dayansınlar, han- gi şeye dayanuiarsa dayansınlar; herkese hodri meydan dryorum. Bu benim göre- vim." Bir ülkede, silahlı kuvvetlerle siyasi par- tilerin tartışmaya girmesının iyi ohnadığı- nı kaydeden Demirel, Genelkurmay'm bu zamana kadar siyasi anlama gelecek tartış- malardan çok dikkatle kaçındığına dikkat çekerek şunlan söyledi: "Birçok kere de söyledim ki bir siyasi tarüşma yapacaksamz, bu tarbşmayı hü- kümede, srvil kişilerle \apin. Yani ikide bir imayla veya başka bir şekflde askeri, nefis müdafaası içinde bu-akmaym. Çünkü as- ker. hem kahramanca görev yapacak hem de birtakun ithamlara maruz k»l«<*«lt Kendisi söyiemese de bunu MiBi Savunma Bakanı, Başbakan, Cumhurbaşkam var, onlar söylese» Onlar söylüyor, ama bir yer- de mesek geop bıçak kemiğedayamyor.Bu üJkenin askerini korumak bepimizin göre- vL Siyasetçüere de söylüyorum: Bu ülkede kim iktidar umuyorsa, bu ülkenin kurum- lanyta beraber çahşacak. Ve devletin omur- gasıoian bu kurumlan korumak, »«hnH« sryasetçinin göre\idir." Demirel, bugünkü Meclis'te, geçen 10 yıl içmde ıküdar ohnamış partı bulunma- dığına da işaret ederek "Bu hadiseler yeni başlamış değfl. bep olageuniş. Adama so- rariar, sizfarkında değil miydinizdiye" de- di. Hizbullah'ın içeriden ya da dışandan güç aldığı iddiasının ammsatıhnası üzeri- ne Demirel, Türk adaletinin bunlann ne- reden güç, destek ve cesaret aldığını bulup çıkaracağım söyledi. IRMIKI AYDIN ENGÎN aengin(5 doruk.net.tr. Dün Yılmaz Güney'le geçen attı uzun yıldan birkaç anı dilimciği aktanlmıştı. Hem "lümpen" teriminin rasgele ve saçmasapan kullanımınaanılanntanık- lığı ile yumuşak bir yanıt vermek amaç- lanmıştı, hem de dağarcığımızda Yıl- maz Güney üstüne söytenecek zengin ve üstelik dolaysız gözlemlerimiz oldu- ğu ima edilmek istenmişti. Dünkü gazetelerden görüldüğü üze- re, bu, durup dururken patlayan tartış- ma sürüyor, hatta genişleyerek sürüyor. Bu tartışmanın bir halkası olmak, Yıl- maz Güney'in yaşamöyküsünden cım- bızlanmış örneklerle onu "yerin dibine batırmak" ya da "dağın donığuna çı- karmak" pek anlamlı değil. Yılmaz Güney'in öyküsü, 196O'ı bir üniversite öğrencisi olarak karşılamış; edebiyata, sanata ve siyasete ilgili ol- maktan öte, tutkun; 6O'lı ve 70'li yıllar boyu süren "büyûk çalkantıyı" dolu do- lu yaşamış; savaş sonrası Avrupa- sı'ndan ithal "varoluşçu" (=existansi- yalist) düşünceden, sosyalizme sıçra- mış, Manc'la buluşmuş ve Marksizmle tanışmış bir kuşağın öyküsünden iba- rettir. Yılmaz Güney de bu kuşağın temsil- cilerinden herhangi biri. Daha karmaşık, daha fırtınalı, daha "film gibi" bir yaşa- möyküsü oldu. Edebiyatın öykücülük durağında fazla kalmadı; hızla, görün- tülerle düşünen ve görüntülerin diliyle konuşan bir sanata, sinemaya sıçradı. Yılmaz Güney Üstüne (2) Onlarca kötü filme imza atıp (imza at- mayan arkadaşlannın da günahlannı yüklenip) bilgi, görgü, hüner ve güç bi- riktirdi. Birikiminin doygunluk noktasın- öa'kendi" filmlerini yapmaya başladı. Önce Umut patladı. Onat KırrJar du- raksamadanyazdı: "llkTürkfilmidirbu. Çünkü film gibi filmdir bu". Nedendir bilinmez, en çok Onat'ın övgüsüne se- vindi. 12 Mart karanlığıydı. MahirÇayan ve arkadaşlarıyla örgütsel ilişkiye girdiği için (ki girmişti) tutuklandı. Selimiye Kış- lası'nda volta atan kuşakdaşlanndan ayn düşmedi. Dedik ya, yaşamöyküsü, bir kuşağın serüveninin bir halkasıydı. Yılmaz Güney'in sineması, kuşağının siyasal tercihlerinin, edebi düzeyinin, felsefi derinüğinin bir aynasıydı. Örneğin nasıl Türk edebiyatından "köy romanlan" halkasını çıkanrsanız, bugüne sıçranamazsa; nasıl tiyatroda geleneksel halk seyirliklerinden çağdaş Türk tiyatrosu yaratma denemelerini "popülizm" diye (= halk dalkavukluğu) aşağılayıp yok saymaya kalkarsanız, Türktiyatrosunun bugününe ulaşamaz- sanız; nasıl 1968-1969 dönemınde. Türkiye Işçi Partisi'nin, popülizm bulaş- mış bir sosyalizm anlayışından Leninci parti modeline sıçrama sancılannı ya da Mahir Çayan'lann, Deniz Gez- miş'lerin Kemalist esintiler taşıyan bir gerilla romantızmiyle başkaldınlannı bir kalemde silip atarsanız bugünkü "yurt- taş" eylemlerini, sivil toplum arayışlan- nı, ÖDP'nin sancılı gerçeğini kavraya- mazsanız, Yılmaz Güney'i de bu bütün- den soyutlayıp ele alamazsınız. Yılmaz Güney'i bu bütünlükte kavra- mayinca da, onu kolaylıkla "Yumurta- lık Yargıcı'nın katili" ya da silahla oyna- mayı marifet sayan kavruk bir Çukuro- va çocuğu, kendini sinemacı değil siya- sal lider sanmaya başlamış bir "mega- loman" olarakniteleyebilir, karalayabi- lir, silmeye kalkışabilirsiniz. Daha kestirme bir deyişle, Yılmaz Gü- ney'i, 2000 yılındaTürkiye'de egemen- lik kurmuş "değer yargılan "n\n terazi- sine vuramazsınız. Değer yargılannız böyle ise Yılmaz Güney'den nefret et- meniz, onu defterden silmek için kolla- n sıvamanız doğaldır. Ama bu "doğal- lık" haklılık anlamına gelmez. Yılmaz Güney'in, kuşağının yaşa- möyküleriyle hemen hemen ortüşen ya- şamöyküsünden dilimler cımbızlayıp, "birlümpendi" demek, ciddiye alınacak bir aydın sorumluluğuyla yazıyorsanız - örneğin Serdar Turgut'un böyle yazdı- ğı kanısındayım- işi epey "ucuzdan al- mış" olmaz mısınız? 6O'lı yıllann sonunun Türkiyesi'nde, romana Yaşar Kemal ya da Kemal Ta- hir, tiyatroya Haldun Taner damga vu- ruyor idiyse, sınemada da Yılmaz Gü- ney damgası açık farkla öne çıkar. "U- mut" filminin Çukurovalı arabacısı ile In- ce Memet arasında uçurumlar yoktur. 70'li yıllann kan göllerine dönmüş Türkiyesi'nde, Arkadaş filminde anlatı- mını bulan eleştiri, lümpen bir zihniyeti değil, o dönemin çocuksu, bilgice epey yoksul, ama dürüstlüğünden ve soylu ülkülerle donanmışlığından kuşku du- yuimaması gereken devrimci anlayışı- nın sinemadaki yansısından ibarettir. Bugün, "bugünün ölçüleriyle" bu- gün, sözünü ettiğimiz çocuksuluğu, bil- gi yoksulluğunu küçümseyebilirsiniz; ama iş sözünü ettiğimiz "ülküleri" de kı- namaya uzandı mı, kendinize, acımasız bir "ahlaki sorgulama" yöneltmenizin tam da zamanıdır. Yılmaz Güney'in kjşisel yaşamını ve sinemasını "lümpen" diye mahkûm et- meye kalkıştınız mı, bugün köpeksiz köyde değneksiz dolanan Çarkrfelek ya da Televole kültürünü yüceltmiş olur- sunuz. Topluma egemen olmuş "Iç ba- de, güzel sev I varsa aklı şuumn I Dün- ya varmış yahutyokmuş I ne umurun" dizelerinde anlatımını bulan sefıl hedo- nizm (=hazcılık) batağına övgüler düz- müş olursunuz. O zaman da başa döneriz. "Lümpen nedir, neye denir" sorusunu yanıtlama- ya başlanz. POLİTİKA GÜ1NLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Toplumsal Cinnet Güz türkülerinin, ilkbahar sevişmelerinın çok ötesinde, çelikten bir örs gibi yaşam... Sevginin çiçeklerini ellerinde çoğaltmayan top- lum, bunca ölümlere karşı sessiz... Ekmeğimiz taş gibi katı!.. Geleceğimiz uykusuz zaman tünelinde saklı!.. Sevdalanmız kariı ormanlann içinde!.. Her sabah uyandığımızda 'bir acıyta' irkiliyor, hüzünlerimizi istesek de, istemesek de çoğaltıyo- ruz... Bizler sevgiyi, sevdayı unuttukl.. Gözlerimiz kirli sabahlara, karanlık akşamlara alışır oldu... Ellerimiz uğursuz sokaklarda, karanlık bedenle- resanldı... Antalya yakınlanndaki trafik kazasında 22, Kon- ya'da 8 kişinin ölmesi, bizi hiç ilgilendirmiyor... Hizbullah vahşetine bile pek aldınş etmiyonjz... Alıştık evlerin bahçelerinden ceset çıkmasına!.. Siyasilerimiz 5 artı 5 formülünde anlaştı... Büient Ecevit, Deviet Bahçeli, Mesut Yılmaz yan yanaydılar toplantı sonrası... Neden gözlerinin içi gülmüyordu üçünün de? Her sevda özgüriük getirir yaşama... Her sevda denizlerin mavi derinliğinde dolaşır... Diyarbakır'da Mardinkapı'daki o taş duvarlı evin içinde bulunan 16 yaşındaki iki çocuk güvercin yuvasına doğru yaklaşırken acaba ölümü hiç dü- şünmüşler miydi? Biz ölümlere alışkın bir toplumuz... Esmer yüzlere konan kış güneşi, vahşi onman- lar gibi soluyan bencilliğimiz bize her şeyi unuttur- du... Karanlıkta yürümek güç... Alacakaranlık kuşağında yitik zaman sevdalan- nı toplayarak avunuyoruz; gizemli hüzünleri, bızi kışkırtan bakışlan kendi kıskançlığımız içinde sak- lıyoruz... Yoksa toplumsal bir cinnet mi geçiriyoruz?.. • • • Sonsuzluğun acısıyla uyanıyoruz her sabah!.. Sonsuzluğun acısı nasıl çekilir, hüznün insanı kahreden durağanlığı nasıl geçiştirilir bilir misiniz? Gazete ve televızyon haberleri!.. Toprak altından çıkan cesetler!.. Bir siyasi parti lidennın insanı şaşırtan sözleri!.. Ihbarcıhkl.. Ikiyüzlülük!.. Ödleklik!.. Böyle mi savunulur demokrası ve insan hakla- n?.. Birden bir başka fotoğraf düşer önünüze!.. Kin ve nefret!.. Kokuşmuşluk... Sonsuzluğun acısı tüm bedenimize yayılır... Uykuların derinliğinde bulduğumuz umutlaria avunmaya çalışır, bir boşvermişliğin içinde gezin- meye başlanz... Iç çeken bir çocuk dolaşır çevremizde, olup bi- tenlerin fart<ına varmadan... O saatte ay ışığı bile sevdayı anlatamaz... Kör gecelere asılı kalıp dururuz!... Sormayız kendi kendimize: ' "Neden bugûnlere geldi Yıllarca olup bitenlere duyarsız kalıp karşımıza dikilenler, o ikiyüzlülüğün, ihbarcılığın anıtıydılar... Şimdi de öyle! Müslümanlar adam doğramaz, öyle mi? Bilirier ki Afganistan'da, Cezayir'de vb. yaşan- dı hep bunlar! Ama bir türlü açıklamazlar!.. Din bezirgânlandırtar. alçaktırtar!.. Kurban edilmiş bir akşamdan sabaha bakarken hainliğin attına imza atmışlardır... Tanırsınız onlan, bilirsiniz!.. • • • Peki toplum böylesine suskun, böylesine tepki- siz hale nasıl getirildi? Yıllardır işkence, failı meçhul cinayetler sürüp gi- derken siyasal erk teröre karşı önlem almadı; bir dönemi biravuç eşkıya" diyerek geçirdi... Hizbullah kendiliğinden doğmadı; içte ve dışta desteği bulunuyordu... PKK ve Hizbullah... İki kesimin de destekçileri vardı; solculuk PKK ile eşdeğerti görüldü; ünıter devletı savunanlar 'di- nozor' olarak adlandınldı; Bekaa Vadisi'ne sefer- ler düzenlendi... Tarikatlar, şeyhler, şıhlar, valiler, kaymakamlar, polis müdürieri, siyasi erk Hizbullah'a "Vatan bö- lünmez" diyerek sanldı... 2000 yılına geldik... Kurban edilmiş bir akşamdan sabaha ulaşan bir toplum olduk... Şimdi kazılan topraktan cesetler fışkınyor... Sadece seyrediyoruz... Güçlü bir kayrtsızlık altinda yıldızlan seyrettiğimiz gibi!.. hikmetcetinkayaa cumhuriyetcom.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 GÖZLERİN POYRAZ Cumhuriyet k ı t a p l a r ı Hikmet Çshkıya Gazetecı-Yazar Hıkmet Çetınkaya'nm ıçindekı fırtınalı evrende gelıştırdiği, duygu denızinde damıtüğı yazılan. Bır solukta okunacak, kîmı zaman bir nısan yagmuru altında, bazan poyraz yelınin soğuk savurganhğında ya da karanlık bır gecenın yalnızlığında yenıden okunacak. yer yer okunacak bir kıtap bu kıtap Cutnhuriyet Çağ Pazariama A.Ş Tûrkocağı Cad. No-39/41 ^ kitap kulûbü (34334)Cağaloğlu-lstanbu! Tel (212)514 0196
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear