23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 1 ŞUBAT 2000 SALI HABERLER DUIS^ADA BUGUN ALtSİRMEN NeredenCesaretAhyor? FP'nin resmi Başkanı Recai Kutan'ın öfke- sinin nereden geldiğini anlamak kolay. öfke Türkiye'de laik sistemi yıkmak isteyen- lerin foyasının meydana çıkmasından ve dev- letin nihayet bunlann üstüne gitmeye başla- masından kaynaklanıyor. Kimse yanılgıya kapılmasın! FP ile Hizbullah arasındaki fark amaçta değil, araçtadırve o da sanıldığı kadar büyük değildir. Unutmayalım Recai Bey'in patronu, FP nin gerçek lideri Necmettin Erbakan, hiç çekin- meden, iktidarageleceklerini, amabunun kan- It mı, kansız mı olacağını bilmediğini söylüyor- du. Yani kan dökerek iktidara gelmek, bunlar için saf dışı edilmiş bir seçenek değildir. Hatta Şev- ki Yılmaz gibi sureta ihraç edilmiş kimi üyele- ri için bu alternatif daha da tercih edilir bir yol- dur. Üstelik, Sıvas'tan Sincan'a, devlet kadrola- nna adam sızdırmaktan demokrasi düşmanlı- ğına kadar, amaç ve yöntemde Hizbullah, Fa- zilet veya onun ağababası RP arasında dirsek teması bulunduğu da açıkça ortadadır. Işte bir zamanlar ılımlı diye nitelenen Kutan'ı öfkelendiren bunlar. öfkenin hedefi ise.. gerçeği söylemek gere- kirse doğru. Çünkü, Türkiye'de demokrasinin çanına ot tıkamak isteyen irticaya karşı, parla- mentoda grubu bulunan partilerde mevcut ol- mayan iradeyi gösteren ve onlan gönülsüz de oJsa harekete geçmeye sevk eden Silahlı Kuv- vetler'dir. Ve Pandora'nın kutusu açılınca ortaya çıkan gerçekler, artık siyasi iradenin de geri adım at- masını olanaksız kılıyor. ••• öfkenin nedenini anlamak mümkün ama, her zaman olduğu gibi, molla mantiğının mekaniz- masını anlamak kolay değil. Yüzlerce hunhar cinayetin faili bir örgüt orta- ya çıkanlıyor, Anadolu'nun her yerinden ceset- ler fışkınyor, toplumun karşı karşıya bulundu- ğu büyük tehlike bütün delilleriyie gözler önü- ne seriliyor, haber bütün dünyada bomba gibi patlıyor ve Recai Kutan Efendi, bu konuyu su- ni gündem olarak niteliyor. Peki bu gündem suni ise gerçek gündem ne oiabilir ki? Bir ülkede demokrasinin köküne kibrit suyu ekmek, toplumu kan ve ateşe boğmak iste- yen; hapishaneleri, terör antrenman evine çe- viren örgütler gündemin birinci maddesini oluş- turmaz ise ne oluşturabilir ki? Bir demokrasi bu tür eylem ve tehlikelere kar- şı uyanık olmazsa, ki uzun süre olmamış oldu- ğu da ortaya çıkıyor, nasıl yaşayabilir? Kısacası Recai Bey'in mantğını anlamak güç değil, olanaksızdır. ••• * '•'- "' Bir başka soru da, Recai Kutan'ın birden böy- tesine dellenecekcesareti nereden bulduğudur. llk bakışta, belki de partisi hakkında çıkabi- tecek bir karara karşı öfkenin gözünü kararttı- ğı düşünülebilir. Ama öyle anlaşılıyor ki, bu ce- saretin başka kaynaklan da var. Haberleri dikkatle izlediğiniz zaman görür- sünüz ki, Recai Bey'in cesareti içsel değil, dış kaynaklıdır. Tarttşmalar olduğu sırada Recai Bey'in kurmaylarının yanına gelen Amerikan Konsolosluğu görevlisi cesaretin kaynağınt oluşturuyor. Acaba bu yabancı görevii, Recai Bey'e Naz- lı llıcak gibi, "Dayanın" mı dedi, yoksa ılımlı ol- masını mı önerdi. Recai Kutan, talimatı doğru da anlamış olsa, yanlış da.. fazla fark etmiyor. Cesareti, talima- tın geldiği kaynaktan alıyor. Recai Bey, ABD ile AB'nin, arkasında oldu- ğunu düşünerek cesaretleniyor. Bu da fazla önemli değil. Çünkü bu ülkede laik rejim, ABD ile AB tarafından kurulmadı ki, onlar tarafından kurtanlsın ya da yıkılabilsin. Recai Kutan ile biriikte bütün çevresi bunu bir anlayabilseler... Hizbullahcılar cezaevinde İdam istemiyle yargılanacaklar ANKARA (Cumhuriyet Börosu) - Kanh terör örgü- tü Hizbullah'a yönelik An- kara'daki operasyonlarda gözalnna ahnanlardan ara- lannda askeri kanat sorum- lusu Mahmut Demir, An- kara bölge sorumlusu Sei- man tpek ın de bulunduğu 12 kişi tutuklanarak Eski- şehir Özel Tip Cezaevi'ne gönderildi. Sanıklardan 4'üidamla, 8'i de "yasadı- şı örgüt üyesi otanak" su- çuyla yargılanacak. Ankara'daki Hizbullah soruşturmasuu yürüten, Konya, Diyarbakır, Bat- man, Mardın ve Adana'da örgütün üst düzey yöneti- cileri ile hücre evlerinde incelemelerde bulunan, yer gösterme çalışmalan- na katılan Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel, 4 saat sürey- leDGM'ye sevk edilen 15 kişinin ifadesini aldı. Yük- sel, Mahmut Demir'in i- mam nikâhlı eşi Nesrin AsJan ile Sayha Tekin ve Nuran Aslan'ı serbest bı- raktı. Denıir'in imam ni- kâhlı eşi Nesrin Aslan'dan dünyaya gelen ve dün sivil pohslerce DGM'ye getiri- len bebek, serbest bırakı- lan annesi ve diğer kadın- lar tarafindan abnarak gö- türûldü, Başkentteki ope- rasyonlarda gözaltına ah- nan diğer 12 kişinin de ge- lecek günlerde DGM'ye çıkanlacağı bildirildi. Nuh Mete Yüksel Kon- ya, Diyaıbakır, Batman, Mardin ve Adana'da örgü- tün hücre evlerinin yerini gösteren ve örgütün ger- çekleştirdiği cinayetler hakkında bilgi veren, ör- gûtûn üst düzey yöneticisi Mahmut Demir'in saycıhk ve yedek hâkimlik ifade- lerinde Adana'nın Yüreğir ilçesindeki HADEP ilçe teşkilatında iki yöneticiyi öldürdüklerini, Batman'da kendisinin işlediği cina- yetleri de itiraf ettiğini be- lirtti. Demir'in gerçekleş- tirdiği eylemler konusun- da "pişmanım" dediği ve Pijmanlık Yasası'ndanya- rarlanmak ıstediğı kayde- düdi. Medyadan cirkin tezgâttrO«.rrtK* ucs* i'fit_j Medya; Tarsus'ta 2 öğretmenir» dkJürulviçünü "siyasi r..Tr=-.--Tr-rrrrrrt crnayet" gtbı göstormeye kalktşııicen, olaytn na- mus* moseiesinden kaynakiandtğınt orta^a^ıkardıki e*rsM«n flmurunü... Öğretmen katilleri Hizbullahçı çıktıTarsuş'Uı Ekımde öfduaıien iKı ogret'iıenın cırayetının arciincsan Hı/buSSah çıktı. Ğğ'etnıenieröen bımn oiduren orgu*. dfger Cfnaycte de yard ! -iı Şeriatçı Akit gazetesi öğretmen cinayetkri konusunda hedef sapûrarak olayı namus meselesi olarak niteledL Cinayetierin arkasında Hizbullah olduğu gerçeği fazla gizlenemedl Fazilet Partisi-Hizbullah örgütü ve şeriatçı basın üçgeninde 'psikolojik harp' Şeıiatçılar Hizbııflalı^ı gizLedi MEHMETFARAÇ Şeriatçı Akit gazetesi ve Milli Gaze- te'nin, Tarsus'ta iki öğretmenin Hizbul- lah tarafindan öldürülmesi olayını "na- mus meselesT diye çarpıtarak verdi. Uz- manlar, Hizbullah'ın eylemlerinin giz- lenmesini yönelik yayınlan ve FP'Ulerin takıyyelennı "taikkesimvegüv^nlikgûç- lerinin operasyonlanna karşı psikolojik harp" olarak değerlendırdiler. Hizbullah eylemlerinin yoğunlaştığı 1984 yıhndan bu yana, Beklenen Vakit, Akit, Selam ve Milli Gazete gibi şeriat- çı yayınlar, haberlerinde örgüte ve ey- lemlerine yer vermemekle dückat çekti- ler Şeriatçı basının bu uygulamasına en ilginç örnek, Tarsus'ta iki öğretmenin öl- dürülmesi olayında yaşandı. Tarsus İmam Hatip Lisesi Müdür Yar- dımcısı Mustafa Özkan, 9 Ekim 1997 günü saat O7.3O'da evinden çıktığı sıra- da kinüiği belirsiz bir kişinin ensesine 2 el ateş etmesi sonucu öldü. Olaydan bir gün sonra Turgut Işveren llkögretim Okulu Türkçe öğretmeni, ev- li ve 2 çocuk babası Oktay Bulun, Amt Mahallesi'ndeki evinin önünde 2 kişi ta- rafindan boğazı bıçakla kesilerek öldü- rüldü. "Atatûrkçû" olarak bilinen iki öğ- retmenin öldürülmesi ve cinayet yöntem- leri kentte korkuya yol açtı. Akla hemen Batman ve Hizbullah geldi. Olayla ilgi- li 60'dan fazla kişi gözaltına alındı Polis soruşturmayı sürdürürken cina- yetin ardmda Hizbullah olduğu iddiası iyice ağu^lık kazandı. Cumhuriyet, Mft- Byet ve Hürriyet gibi gazeteleT bu iddi- alan ısrarla yazdı. Milliyet 12 Ekim 1997te "Tarsus'ta Hizbullah endişesi'' Yeni Yüzyıl 13 Ekim 1997'de "Hizbul- lah kuşkusu güçleniyor", Posta gazetesi ise 11 Ekim 1997'de, "Cinayefler rfyasr başLguu attı. Cumhunyet ise olayın Hiz- bullah cinayetlen olduğu üzerinde ısrar- la durdu. Cumhuriyet'in Genel Yayın Kordinö- törii Hikmet Çetinkav-a. 11 Ekim 1997 günü "PohtikaGünlüğü" köşesüıde ola- yı irdelerken,"Cina\etin işleniş biçimli Hizbullah adh yasadışı şeriatçı örgütün adım gündeme getiriyor" diye yazdı. Çe- tınkaya, Tarsus'ta Hizbullah'ın hücre ev- leri olduğunu da vurguladıktan sonra şöyle devam etti: "_ Tarsus İmam HatipLisesPnde Hiz- bullah örgürünün öğretmen militanlan olduğu yolunda iddiaiar \ardi. sanınz 4 öğretmen bu nedenle Konya'ya sürül- muştiL. _ tki cinayet de Hizbullah adım bir kez daha gündeme getiriyorJ" Şeriatçı gazeteler ise tam aksi bir tu- tum sergilediler. RP'ye yakınlığıyla bili- 240 tııtııJdama Yurt Haberleri Servisj - Şeriatçı terör örgütü Hiz- bullah'a yönelik operas- yonlar sürüyor. 44 kentte gözaltına alınanbin kışıden mahkemeye sevk edilen 461 kişiden240'ıtutuklan- dı. Antalya'dak: operasyon- larda 2 yıl önce kaybolan Anmet Yalçın'ıncesedi bu- lundu. Batman'ın Gercüş ilçesi Baglarbaşı Mahalle- si'nde yapılan operasyon- larda ŞeriTYıldınm' ın bah- çesindeki ahınn ahmda da 2 erkek cesedi bulundu. Di- yarbakır'da önceki gün 4 cesedin çıkanldığı evde dün bir ceset daha tespit edildi. Gaziantep'te, aralann- dan örgütün Nizip, Birecik ve Suruç bölge sorumlusu olan 3 ögjretmen, 2 imam ve bir TEDAŞ görevlisinin de bulunduğu 3 kişi nıtuk- landı. Elazığ'da mahkeme- nin serbest bıraktığı 15 Hizbullahçı hakkında bir- kaç saat geçmeden gıyabi tutuklama karan verildi. Yurt genelindeki operas- yonlarda Hizbullah'ın hüc- re evlerinde yapılan arama- larda 44 adet uzun namlu- lu silah, 298 tabanca, 11 av tüfeğı, 2 kalem tabanca ile silahlara ait şarjörler ve 4 bin 296 mermi, 72 el bom- bası, 100 dinamit lokumu, 200 gram TNT kalıbı, 3 ro- ketatar, 1 havan, 33 fîinye ile bomba yapımında kulla- nılan malzemeler ele geçi- rildi. Örgüt tarafindan kaçı- nlıp sorgulandıktan sonra öldürülerek gömülen 52 ceset bulundu. Bu cesetler- den 23'ünün kimliği sap- tandı. Gaziantep Emniyet Mü- dürü AH Kalkan, Diyarba- kır DGM tarafindan tutuk- lanan Hizbullah'ın askeri kanat sorumlusu Edip Gü- mflş'ün, örgüte ait 2 evi göstereceğini belirtti. Diyarbakır'ın Mardinka- pı Semti Savaş Mahallesi Küçükkavas Sokak'taki 11 ve 13 Noiu evlerde yapılan aramalarda, kuş yeminin • bulunduğu bir bidonda, 9 el bombası bulundu. Küçük- kavas Sokak'taki 11 No'lu evin kuş kümesı olarak kul- lanılan bölümünde domuz- bağı yöntemiyle boğularak öldürülenve önceki gün ce- sedi bulunan AH Çetik dün toprağa verildi. Aynı so- kaktaki Kavas Camii ima- m ı MehmetAsfam da gözal- tına alındı. Bu arada, Erga- ni'nin Debelı Köyü'nde 4 Hizbullahçı gözaltına alın- dı. Erzurum Emm'yet Mü- dürü Aziz Aksoy, Hizbul- lah'a yönelik başlatılan operasyonlarda örgütün "itim grubu"ndan oldukla- n belirlenen l'i kadın 13 kişinin yakalandığını bil- dirdj» Isparta'nın 'Eğırdir ilçe- sine bağlı Bağören Köyû imamı ve Süleyman Demi- rel Oniversitesi (SDÜ) tla- hiyat Fakültesi öğrencisi Reşat Arslan (21) ile Os- man Teknak Taüp Işık, Mehmet Zeki Koç ve Meh- met Zengin adh inşaat işçi- leri, Şehmus Yıktanm, Ab- düivahap Omput ve Sıraç Suna adlı öğrenciler Hiz- bullah üyesi olduklan ge- rekçesıyle gözaltına alındı- lar. Erzurum'da DGM'ye sevk edilen 13 kışıden 9'u tutuklanarak cezaevine ko- nuldu. Ağn'da güvenlik güçlerince Hizbullah'a yö- nelik yapılan operasyonlar- da 16 kişi gözaltına alındı. ÎBDA-C operasyonu ÖZCAN GÜNEŞ Tokat'm Turhal ilçesin- de önceki gece şeriatçı ya- ym organı "Furkan" der- gisini dağıtan tBDA-C ör- güt üyesi Orhan Metin Er- coşkun, Sait Türk ve Hfise- yin Türk, Terörle Mücade- İe ekiplerince sılahlan ile birlikte yakalandılar. Kent genelinde yapılan operas- yonlarda "Kadm" tarikatı üyesi olduklan bildirilen 73 kişi gözaltına alındı. IĞNELt FIRÇA ZAFERTEMOÇÎN İHALESÎNPE Sorgulananlar konuşmamakta direniyor ŞANLIURFA - Yurt genelinde sürdürülen operasyonlarda yakala- nan şeriatçı terör örgütü Hizbullah müıtanlanmn sorgulamalannda ko- nuşmadıklan ve soğukkanlılıklanm korumak için kjsık sesle sürekli Arapça dualar okuduklan belirlendi. Emniyet Genel Müdürlüğü kayıt- lanna göre Türkiye'de faaliyet gös- teren 30 şeriatçı örgütün en tehlike- lisı olduğu belirtilen Hizbullah mi- litanlannın sorguya ve her türlü şid- dete karşı direnç gösterebilmeleri için eğitildikleri bu nedenle güven- lik güçlerinin PKK'lilerin aksine Hizbullahçılan konuşturmakta zor- landığı öğrenildi. Cumhuriyet'e bil- gi veren kaynaklar, 1990 sonrası Gü- neydoğu'yu kana bulayan şeriatçı te- rör örgütü Hizbullah'tn Mahmut De- mir ve Cemal Gülşen ile 6 itirafçı- nın anlatımlan sonucu çözüldiiğünü ve faili meçhul cinayetierin aydınla- tılabildiğini öne sürdüler. Hizbullahçı teröristlerin Iran giz- li servisi tarafından sorgu için özel olarak eğitildiklerini anlatan kay- naklar, yakalanan Hizbullah militan- lannın sorgulannda sorulara yanıt vermek yerine sık sık Arapça dualar okuduklannı ve böylece soğukkan- lılıklanm korumaya çahştıklarını söylediler. Itirafçılann yakalanmasından ön- ce örgütün içine sızılamadığı için Hizbullah'la ilgili bilgilere militan- lann ifadesinden çok, ele geçirilen belgelerden ulaşıldığını kaydeden uzmanlar, Hizbulah'ta başannm "düşmana karşı direnişteki çaüş- mayla" ölçüldüğünü, bunun da ya- kalanan militanlardan bilgi almayı zorlaştırdığım vurguladılar. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com STUTTGART - Baden Würt- temberg Demokrat Esnaflar Birliği'nin PESBİR) düzenledi- ği, "Avrupa Birtiği ve Türkiye" konulu bir panel için Stuttgart'a geldik. Yeşiller Almanya gru- bundan Avrupa Parlamentosu Milletvekili Ozan Ceyhun, DSP Milletvekili Rtdvan Budak, CHP Parti Meclısi üyesi Ercan Karakaş, Türkiye Araştırmalar Merkezi'nden Güray Öz ve DESBİR Başkant Bedi Avcı'yla birlikte katıldığımız paneli Al- manyaYabancılar Meclisi Baş- kanı Murat Çalar yönetti. Avrupa'da yaşayan yurttaş- larımızla, Türkiye'nin Avrupa Birtiği'negirişini tartışmak, Tür- kiye'dekinden farklılıklar taşı- yor. Buradaki yurttaşlanmız za- ten AB'de yaşıyorlar ve bu bir- liğin kendilerine sağladığı yasal olanaklardan yararlanıyorlar. Ancak bir kulaklan ve yürekle- ri Türkiye'de olduğu için, ana- yurtlannın durumu onlan çok il- gilendiriyor. Demokrat esnafın Alman- ya'da örgütlenmesi yeni. Stutt- gart bu konuda olumlu örnek- Camille Pissarro ve Türkiye lerden. Neden demokrat esnaf- lar? Biliyorsunuz Almanya'da özellikle Islamcılar çok örgüt- lüler. Süleymancılar ve FP yan- lısı Milli Görüş grubu, örgütlen- melerini ekonomiktemelde yü- rütüyorlar. Hac organizasyo- nundan, cenazelerin kaldırıl- ması ve Türkiye'ye gönderil- mesine yönelik işlerden, alış- veriş merkezleri kurmaya ka- dar yayılan, etkin bir ekonomik örgütlenmeleri var. Bu örgütlenme, aynı zaman- da, Jet-Pa, Kombassan gibi grupların buradaki işçi tasar- ruflannı Türkiye'ye transfer et- me işlevini deyapıyor. Böyle bir ekonomik gücün yaratılması, Islamcıların Almanya'da yay- gınlaşması ve örgütlenmesi için çok elverişli bir ortamı da bera- berinde getiriyor. Aynı esnaflar- dan alışveriş yapan, aynı ka- saptan "helaJet"alan, aynı ber- bere tıraş olan ve aynı camide namaz kılan örgütlü ve daya- nışma îçinde bir Islamcı toplu- luk, bu ülkedeki yalnızlaşmaya ve kimlik bunalımına da bir ce- vap oluşturuyor. Islamcı örgütlenme, yıllardır Almanya'da bu tür bir ekono- mik motivasyonu da arkasına aldığı için gelişti ve etkili bir güç oluşturdular. Yani sonuç olarak Türkiye'deki siyasi kamplaş- malar, buraya ekonomik ola- rakda yansıdı. Alevilerin de "Sı- vas katliamı" sonrası Alman- ya'da örgütlenme alanında cid- di bir büyüme içine girdikleri söylenebilir. Almanya'da kimlik krizi, Tür- kiye'den çok daha ağır yaşanı- yor. Dilini doğru dürüst konuşa- madığı, alışkanlıkları tamamen farklı bir ülkede yaşamak, yurt- taşlanmızı çaresizliğe itiyor. Al- manlarla köklü bir ilişki gelişti- remeyince, içlerine kapanıyor- lar ve bir kimlik bunalımı yaşı- yorlar. Islamcılık, Türk müliyetçiliği, Kürt milliyetçiliği, Alevilik bura- da ön plana çıkıyor, kümeleş- meler için bir zemin oluşturu- yor. Bu kümeleşmeler aynı za- manda ekonomik bir boyut ka- zanıyor ve örgütlenmelere alt- yapı sağlıyor. Demokrat Esnaflar Birliği, bu ortamda bir anlam kazanıyor. Geçmiş köklere dayalı kimliği, bir üst kimliğe dönüştürmek için "demokrat" vurgusu dik- kat çekiyor. Buradaki esnafla- nn, işlerini daha iyi yapabilme- leri, bu ülkenin ticari yaşamına ilişkin deneyleri birbirlerine ak- tarabilmeleri için birgrupesnaf bir araya gelmişler, yeni bir or- tak mekân yaratmaya gayret ediyortar. Umanm, başanlı olur- lar ve bu kimlik bölünmesinin üstesinden gelebilecek adım- lar ataıiar. ••• Toplantının 7 katılımcısı da en\ekti. Paneie katılmadan ön- ce bir kaçamak yaptım. Şehir galerisindeki Camille Pissarro sergisini gezdim. Bir Fransız Yahudisi olan Pissarro'nun tab- lolanndan 100 tanesi bütün eserlerinin özeti şeklinde bir araya getirilmişti. Bir pazar sa- bahı, Stuttgart'ın sokakları bomboştu. Birçok Alman şeh- rinde olduğu gibi, sanki şehir terk edilmiş gibiydi. Şehir Galerisi'nden içeri gi- rince şaşkına döndüm. Sanki insanlar kimselere görünme- den, hiç ses çıkarmadan bu bi- nanın içinetoplanmışlardı. Yüz- lercesi sergiyi gezebilmek için kuyruğa girmişti. Kadınlann ve çocuklann sayısı erkeklerden az değildi. • • • Pissarro'nun doğa manzara- larıyla süslü nefis resimlerini hayranlıkla izledikten sonra pa- nete gittim. Konuşmacılann hepsi erkekti. Salonda ise çok az kadın izleyici vardı. Pissarro sergisinin tablolanndan, o ser- giyi izleyen temiz ve şık giyim- li kadınlı erkekli topluluğun in- sana huzur veren havasından çıktp, evlerinin altından ceset çıkanlan bir ülkenin Avrupa Bir- liği'ne nasıl gireceğini konuş- maya gittim. Çoğunluk erkekti. nen Milli Gazete 12 Ekim 1997'de, "Tar- sus'taki cinayet namus meselesi yüzfin- den" manşetinı attı. Milli Gazete. "Hür- riyet ne yapmak ısti>x»r" başhğıru atarken habennde, olayı araştıran gazeteleri he- def gösterdı. Milli Gazete, "Mustafa Öz- kan'ın okulundaki 2 lozla ilişkisi oldu- ğu"nu, Bulun ve Özkan'ın 'Hçki kulian- düdannıw özd havaüannın da kanşık oJ- duğunu" yazdı. Gazete, polisin "cmayetler profesyo- nefce" açıklamasına karşm "cinayet ace- mi işi" başlığını kullanarak hedef saptır- dı. Akit gazetesi ise 12 Ekim 1997 tarih- li manşetinde'*Medyadan çirkin tezgâh* başlığını kullanarak "Medya Tarsus'ta 2 öğretmenin öldünilüşünü siyasi cinayet gibi gösterme- ve kalkarken, olayuı namus meselesinden kaynaldandı- ğuu ortaya çıkardnV diye yazdı. Gazeteleri, "Cezavir olaylanna gönderme yap- mak gibi tehlikeli bir tezgâ- ha çanak tutmakla" da suç- layan Akit şöyle yazdı: "Cinayetin siyasi hiçbir yönüyok. Cinavetin aynı za- manda biyoloji öğretmeni de olan Mustafa Ozkan'ın bir kız öğrencisi ile otdukça ileriye giden bir iüşkisinden kaynaklanma ihtimaü yük- sek." Tarsus'ta 18 Ekim 1997'de düzenlenenmiting- de katillere nefret yağdı. 3 bın kişi, "Çeteler halka he- sap verecek" sloganı attı. Öğretmen cinayetlerinin Hizbullah dışındalci bir baş- ka bağlantısı da vardı. Gazetelerde "Hizbıü- lahuıBderi" diye tanıtılan Hacı tnan. Oktay Bulun'la aynı pkulda görev yapnıış ve öğretmenjer odasında da sık sık siyasi tartışmalara girmişti. Bulun, bu tartış- malann ardından öldürül- müştü. 16Şubatl998günübası- na açıklama yapan Tarsus pohsi, iki öğretmenin katil- lerinin Tarsus'ta zekât adı altmda para toplayan "Ya- kup" kod adh Mustafa Eröğlu, Abdürvahit Kaya, Erol Konuray ve Mehmet Şimşek adh Hizbullahcılar olduğunu açıkladı. tçel Emniyet Müdürü Tuncay Yıhnaz olayla ilgili, Hizbullah'ın Mersin so- rumlusu "Lokman" kod ad- lı Mustafa Gürlüer, Hanın Tetikve 5 örgüt üyesinin de arandığmı açıkladı. Musta- fa Özkan cineyetiyle ilgili olarak daha önce de polis, ZelihaVural,AliHaydarFı- danoğlu ve Ali Fidanoğ- hı'nu da gözaltına ahnışü. Son Hizbullah operas- yondayakalanan ve örgütün Akdeniz sorumlusu olduğu söylenen Mehmet Emin Ekinci de öğretmenlerin öl- dürülmesi talimatını verdi- ğini itiraf etti. Hizbullah'ı başınrfan bu yana haberlerinde yazma- makla ısrar eden şeriatçı ga- zeteler, korkunç cinayetler ortaya çıkmca tutum değiş- tirdi. Zaman, "Hizbul Vah- şet" başlığuıı kullandı. FP'lilerin Hizbullah'a yönelik tavırlan da dikkat çektı. Mezar-evlerin ortaya çıkmasıyla örgüte yönelik sert açıklamlalar yapan FP lideri Recai Kutan daha sonra Hizbullah'ı "iyiBk- güzeUik"" olarak tarumladı, olaylan da "suni gündem" diyeniteledi. Guneydoğu'da uzun süre Hizbullah üzerine çalışan bir emniyet yetkili- si, şeriatçılarm bir noktada birleşen tavTrlannı şöyle yo- rumladı: "Hizbullah'ın giz- lilik esasına şeriatçı gazeteler de uydu. Hizbullah nasıl ey- lenüni üstlenmi>orsa, şeriat- çı gazeteler de bundan cesa- ret alarak örgütün adım yaz- mamakta ısrar ettikr.FP'de- ki baa millervekiUeri de ci- nayetieri devletin ûzerine yıkmaya çahşarak örgütü görmemeye çahştılar. Buna 'îslamda böyle vahşet ol- maz' iddiasını kaynak gös- terdiler. Bazı gazeteterin Hizbullah'a tepkileri ise ci- nayetkrin kendi yandaşlaıv na yöneunesinden kaynak- lanıyor. Avnı noktada birle- şenbu üç ta\ir, biam operas- yonlanmız ve laik kesime karşı psikotojik harbi anınv- satan, görmeme, gizteme ve bundan yararlanma gerçe- ğini ortaya çıkanyor."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear