25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
-I ŞUBAT2000SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Elektrik Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer'in işl gerçekten zor... Kamuoyuna, nükleer santralı yutturmak için ikide bir elektrik kesintisini yürüriüğe koymak zorunda kalıyor. Sonra sihirii bir değnek -ki bu genellikle Süleyman Demirel'in demeçleri oluyor- anzalann giderilip kesintilerin kalkmasını sağlıyor. Bülent Ecevit gibi 1970'lerdeki elektriksiz günlerin sorumlusu Demirel, halkın sabnnı çok iyi bildiği için Cumhur Ersümer'in kesintilerinin ayannı başanlı bir şekilde yapıyor! Suni/Sanal Fazilet Partisi'nin ikinci cumhuriyetçi köşe yazarlanndan kopya çeken ve sonra da onları ihbar eden Genel Başkanı Recai Kutan, Hizbullah olayını "suni gündem" olarak tanımlayıp konuya yepyeni bir boyut getirdi. Recai Kutan böyle diyorsa mutlaka bir bildiği vardır. Konuyu araştırmak gerekir; ^ — ^ mezar evlerden MŞ # - çıkartılanlar sanal Jr ceset olabilir! Etektronfc posta: som@posta.cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Çankaya için 5 artı 5 benimsenmiş... "5 vetmez 6 olsun. 6 da vetmez 7 olsun... VerAllahım ver!" Z ehra Eğitim ve Kültür Vakfı'ndan, "Hizbul- Nur" başlıklı yazımıza bir açıklama geldi. Genel Başkanları Izzettin Yıldınm ile ba- 1 zı üye ve yandaş işdamları, Hizbullah ta- rafından kaçınlıp öldürülen vakfın "genel merkez'in- den gönderilen imzasız açıklamada Dava, Nubi- har. Sözleşme dergileri ve Tenvir Neşriyat'la or- ganik bir ilgileri olmadığı; Yeni Zemin dergisinin de vakfa sempatiyle bakan kişilerce çıkarıldığı belirtil- di. Izmir, Konya, Kınkkale, Niğde, Ankara, Şanlıur- fa, Van, Eskişehir, Iğdır, Kahramanmaraş, Ağn'daşu- besi bulunduğu bildirilen vakfın, sadece biretnik kö- kene mensup kişilerce kurulduğu ve Kürt sorunu ek- seninde faaliyet gösterdiği kanaatinin yanlış oldu- ğu vurgulandı. 12 Mart sonrası 1970'lerin başında Izzettin Yıl- dınm, Fethullah Gülen gibi bağlı olduğu Nurcular'la görüş ayrılığına düşüp Mehmet Kurdoğlu ve Sıd- dık Dursun'la birlikte ayn bir grup oluşturuyor. Yıl- Zehra Vakfı dırım, Nurculuk faaliyetlerinden dolayı Eskişehir'de bir süre gözaltına alınıyor ve daha sonra Istanbul'a yerleşiyor. Kısa bir süre sonra Kurdoğlu ile de yolu aynlan Yıldınm, 1984'te Dursun'la birlikte Medre- set-üz Zehra Yayınevi'ni ve Tenvir Neşriyat'ı ku- ruyor ve Bediüzzaman HazretJeri olarak anılan Sa- idi Kürdi'nin risalelerindeki Kürtlerle ilgili bölümle- ri sansürsüz yayımlayarak Nurcular arasında bir tartışma başlatıyor. Yıldınm, 1989'da Dursun'la bir- likte Dava dergisini çıkanyor; dergiyı Med-Zehra Li- mited Şirketi yayınlıyor. 1999'daki irticai hareket- ler ve terorizm başlıklı bir raporda Med-Zehra'dan söz ediliyor. 1990'da Yıldırım ve Dursun Zehra Eği- tim ve Kültür Vakfı'nı kuruyor. 1993'te Yıldırım, Ali Bulaç'la Yeni Zemin dergisini yayımlıyor; derginin sahibi Osman Tunç oluyor. 1994'te Yıldınm'la Sıd- dık Dursun'un yollan ayrılıyor; yayınevleri Dursun'da kalıyor, Yıldırım Mehmet Metiner, Altan Tan, Da- vut Dursun gibi "Islamcı Entellektüeller"le çevresi- ni genişletiyor. Bu çevreye zaman zaman Ercan Kanar, Hasip Kaplan, AhmetZeki Okçuoğlu, Hik- met Özdemir, Asaf Savaş Akat gibi isimler katılı- yor. 1997'deki Emniyet raporunda Nurcular arasında- ki örgütlenmede Zehra Vakfı'nın da adı geçiyor. Aktüel dergisi, ortadan kaybolan Izzettin Yıidınm'ı "KürUer'in Fethullah'ı" olarak tanımlıyor; Yıldınm'ın Hizbullah tarafından kaçırıldığı anlaşılınca, bağım- sız bir Kürt Islam Devleti kurmayı amaçlayan Hiz- bullah, Islamcı çevrelerde rahatsızlık yaratıyor. Yıldınm'ın ve arkadaşlarının ortadan kaybolması- nın vakıf yöneticileri ve aileleri tarafından polise ne- den geç bildirildiği sorusu ise henüz yanıtlanamıyor. Hizbullah ilişkileri çözülmeyi bekliyor! SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Çökmüş ekonominin DAVOSu olmaz! Sözde demokratların alacağı ders Hizbullahçılar, eğitim amacıyla ve mi- litanlannı duygusal yönden beslemek için "Minyeii Abdullah" gibifilmterikul- lanıyor. 1989 yılında Yücel Çakmakh'nın çektiği "Minyeii Abdullah"ta Perihan Savaş'la birlikte başrol oynayan Cum- huriyet Halk Partisi'nin Parti Meclisi üyesi Berhan Şimşek, "Sinemanın evrensel olduğuna inanarak o fılmde rol aldım; çok ciddi bir hataydf diyor. Şimşek'in bu itirafı insan haklan, demokrasi, düşünce özgürlüğü gibi konulardaki "evrensel ölçüler"in Tür- kiye'de hangi "amaç"a hizmet için bir "araç" olarak nasıl kullanıldığını göz- ler önüne seriyor. Demokrasinin amaç değil araç olduğunu açıkça söyle- yenlerle el ele tutuşmakta sa- kınca görmeyen sözde demok- ratlar umarız gereken dersi alı- yordur... Iftarsofralarınaoturan Cum- huriyet Halk Partisi de. ^ Darülislam Hizbullah'ın üst düzey yöneticileriyle ilişkile- ri olduğu gerekçesiyle gözaltına alınan kara- j \ çarşaflı kadınlar "darülharp"te yaşadıkları gerekçesiyle "hizbulşey- ^ tan"ın verdiği yemeği bile yemiyormuş... Türkiye Cumhuriyeti'nin "da- rülislam" olduğunu söyleyerek yıllardır politika yapanlar ne kadar haklıy- sa, gözaltındaki karaçarşafh kadınlar da o kadar haklı! İPtica Depremi!.. SÖNMEZ TARGAN Başkalarına sözüm yok. Ama kimi aydınımızın aymaz- lığına ılişkin söylenecek çok şe- yin olduğu kanısındayım. Özel- likle ırtica konusunda. Aydını- mızın bir bölümü evrenin ken- di çevresinde döndüğünü sa- nıyor. Bu nedenle de yaşama salt kendi gözlüğünden bakma ahşkanlığını sürdürüyor. Başka bir anlatımla, canfr ve somut yaşamda ortaya çıkan olgula- ra bilimin ve nesnellığin mer- ceğinden bakmak yerine, bun- lan kafasındayarattığı imajlann şablonuna oturtmak istiyor. Bugün Türkiye'de Hizbullah denen birterörörgütünün akıl- lara durgunluk veren cinayetle- rinin birer birer ortaya çıkmasıy- \a bir irtica depremi yaşanıyor. Bu örgütü kim kurdu, kimler yönlendırdı, kimlere karşı kullan- mak istedi, yazımızın konusu bu değil. Ama asıl bilinmesi, akıldan hiç çıkanlmaması gere- ken bir gerçek var ki, o da irti- canın Türkiye'de gelip geçici biryöneliş değil, potansiyel bir tehlike olduğudur. Yakın tarihi- miz bunun canlı ve kanlı örnek- leriyte doludur. Ama ne ilginçtir, bu tehlike hiç cıddiye alınmadı. Alınmak şöyle dursun, kimi aydınlanmız soyut bir demokrasi anlayışı- nın bize özgü biryansıması ola- rak, dinci kuruluşlan ve tarikat yuvalarını sivil toplum kuruluş- ları ile bir tutarak, açık değilse bile örtülü bir biçimde savun- ma gereksinimi duydu. Bu tu- tum, doğrudan değilse bile do- laylı olarak Hizbullah gibi pislik yuvalarını, en azından moral olarak yüreklendirdi. Şimdi hiç kimse Hizbullah için yeni senaryolar üreterek bu ku- surunu örtmeye kalkmasın. Çünkü irtica tehlikesi Türkiye için bir bütündür ve köklerini tarihten almaktadır. Hizbullah operasyonlarıyla da ortadan kalkmayacaktır. Yann bir baş- ka örtüyle gelip karşımıza otu- racaktır. Bunu kestirmek için falcı olmaya da gerek yok. Kur- tuluş Savaşı'nı anımsayanlar bılecekler, Mustafa Kemal de- virvnesi emperyalizme karşı ve- rilen bir savaşımın yanı sıra içer- de de irtıcaya karşı verilen bir savaşımın tarihidir. Gerek Kur- tuluş Savaşı sürecinde ve ge- rekse bunu izleyen süreçte Ana- dolu'da çıkan gerici başkaldı- rılar ve dinsel olaytarın gerisin- dehep emperyalizm olmuştur. Ve bunun tek bir amacı vardır. Arıadolu aydınlanma devriminin önunü tıkamak. Böylelikle, zen- gin petrol kaynaklan üzerinde oturan Ortadoğu Arap ülkele- rir n Türkiye'yi örnek alarak uyanmalannı önlemek. Emper- yalzmin salt Türkiye'ye karşı değil, bir bütün olarak bölgeye îlişKÜn politikalannın derinlikle- rine inilmedikçe irticanın da kök- lerne ulaşılamaz. Anımsamak gerekirse, Müs- lünan ülkeler içinde laik, de- mckratik ve katılımcı bir yöne- tir modelini seçmiş ve bunu vfflığının ideolojisi durumuna gerirmiş tek ülke Türkiye'dir. Emperyalizm Türkiye'nin bu ko- numunu, diğer Müslüman ül- kelere karşı hem koz olarak kul- lanmayı hem de diğer Müslü- man ülkelere bir sıçrama tah- tası gibi değerlendirmeyı, bu halklar üzerinde sürdürmek is- tediği egemenlik politikasının gereği olarak benimsemiştir. Emperyalizme karşı olmak lafla değil, aydınlanmayla olur. Aydınlanmanın önündeki en güçlü duvar ise irticadır. Dola- yısıyla şu ya da bu nedenle ir- ticaya göz kırparak ne demok- rasiden ne de bağımsızlıktan yana olunabilir. Bu tutum için- de olanlann ise kendini aydın olarak nitelemeye hiç ama hiç haklan yoktur. Türkiye'de dinsel akımların kurumsallaşması, organize bir güç durumuna gelmesi ve gi- derek siyasallaşması NATO'ya girdiğimiz yıllarda daha bir net- lik kazanır. Bu gelişme, aynı za- manda Sovyetler Birliği ve İkin- ci Dünya Savaşı'ndan sonra gezegenimizde oluşan sosya- list dizgeye karşı yürütülen so- ğuk savaş stratejileriyle de ör- tüşmektedir. Bugün Hizbullah vahşetiyle yaşanan irtica dep- remi de özünde bu stratejilerin bir ürünüdür. Bir kez daha yinelemekte ya- rar var Türkiye'de irticanın kök- leri hem tarihsel hem de sos- yal olarak kurutulmadan Hiz- bullah ve benzeri olaylann önü- nü almaya olanak yoktur. Kabul etmek gerekirse bu uzun so- luklu bir savaşımdır ve bu sa- vaşımdatemel görev aydınımı- za düşmektedir. Ama aydınımız düne değin bu savaşımda sınrfta kalmıştır. Yeri gelmişken bu saptamaya ilişkin yaşadığım bir olayı okur- larla paylaşmak isterim. Aziz Nesin'in sağlığında başlattığı, irticaya karşı toplumu bilinç- lendirmek amacıyla bir girişim vardı. Aziz Nesin'in ölümünden sonra bu girişimi yaşama geçir- mek için bu satırlann yazannın da içinde bulunduğu bir giri- şimci kurul yaklaşık bir yıl sü- ren disiplinli bir çalışma yürut- tü. Türkiye'deki bütün sendi- kalara, oda ve meslek kuruluş- lanna, sivil toplum kuruluşlan- na, siyasal partilere, bilim in- sanlarına, ulaşılabilen tüm ay- dın ve demokrat kesime dave- tiyeler çıkartıldi. "Kökten Dinci- liğe Karşı Aydınlanma Konfe- ransı" adıyla bu çalışma 20-22 Mart 1997 günlerinde Anka- ra'da gerçekleştirildi. Bu kon- feransın yapıldığı günlerde baş- ta Akit gazetesi olmak üzere gerici basın tehditleryağdırma- ya başladı. Bizim çağnlanmız gerektiği gibi yankı bulmamış- tı, ama gerici basının tehditleri amacına ulaşmıştı. Konferansın açılış konuşmasını yapacak olan Cumhurbaşkanı Süleyman De- mirel başta olmak üzere, ken- dini soldatanımlayan siyasi par- ti temsilcileri ve nice çağnlı ay- dınımız, sudan nedenlerle bu konferansa katılmadı. İrticanın kör ve ilkel yüreklili- ği denli savaşım kararlılığımız ol- mazsa daha bu depremleri çok yaşarız. HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ ÇÎZGtLtK KÂMİL MASARACJ • TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 1 Şubat MAUARANİ TKENE BİNİYOR!. 195O'DE 8VGUN, UİNPİSTAN'OA, UOAIPUR MiHRACBSt VE EŞİ, PÜ2&ULENEU 8İH AV PARTİSİNE KATILMAK ÜZE- RE rOLA ÇIIClP, OUCE TKEHE BİMDI-. MİUIZACSLEElN YÖNETİMDE OLDUKLARI SıgALABDA OLA&AN SAYI- LA*J BU JUR GEZILEZİM OZSUfJ yAHLAIZt \ZARDl VB BATJ OÜNYASI ıÇıN ÇOK. İUB'NÇ SAHUELE& TEK - RARLAfJ'RDl- "RATPOT" MlENSUKLERı ARASINDA EM YÛICSEK SAyGtMLMİ EmzeYıNOE BULUA/AAI UOAİPüfi UlHKACeSlNiM £$< (MAHARAUİ DEKIIROi) İÇİN, HAUON BAKIŞLAe/NDAU KAÇMAK ÖMEKÂU &Z SEL£NE<n. KAPALl 8l/i OTZ>M08ıU£ 7&ENIN KAPİ- SINA GELEN AA4HARAHİ, pEI/ BOYUnAeD/IK/ Btl? pu/eoA (ÖRTİI) ILE £ASLAMAM GIZLİ ogrJifPA me- hSE BİUtYOfZOU. PU&OANIH ÇEVRESt OS SIK.I SİR EMHİYET KOKPOHU AL.T/AJOA TUTULuyOIS&U: VEFAT Baromuzun 10229 sicıl saytsında kayrtlı Avukat MUHLİS İHSAN ERTEM vefat etmıştir. Aziz mestektaşımızın cenazesı 1.2.2000 Salı günü (bugün) Setimiye Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakip ebedi istirahat- gâhınadefnedilecektir. MeıtıumaTanndan rahmet, kederii ailesineve meslektaşlanmıza başsağlığı dıleriz. İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI VEFAT ve BAŞSAGLIGI Odamız uyelerinden Prof. Dr. UĞUR ÜLKÜ vefat etmiştır Cenazesı 1 Şubat Salı günu saat 10.00'da CTF Oditoryumu'nda yapılacak törenin ardından, Teşvikiye Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakip Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedilecektir. Ailesine, yakınlanna ve meslektaşlanmıza başsağlığı dileriz İSTANBUL TABİP ODASI BODRUMİCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA tLANI DosyaNo: 1999/393 TAL. Saülmasına karar verilen gayrimenkulûn cinsi, kıymeti, adedı, evsafi: Tapu kaydı: Bodrum. Karakaya köyü, samanlık mevkii, N18C- 16d-ld pafta, 1934 parsel, dubleks mesken, (kat irtıfakh), 16098.51 m yüzölçümlü, 1/90 arsa paylı, 1 nolu dubleks mesken. Evsafi: Halen YETAŞ sitesi olarak anıknaktadır. Araçla sitenin içine kadar gidile- bilmektediı. Yolu ve elektriği mevcuttur. Site ve içinde yer alan yapı- lar tamamen deniz manzarahdır. Sitede ortak havuz bulunmaktadır. Parsel üzerinde 90 adet bağımsız bölüm için kat irtifakı kuruludur. Bu konutlardan yansı kadannın ınşaatı ve çevre düzenlemesi bitmiştır. Altyapı çahşmalan devam etmektedir. Binalann bazılan ikili bitişik, bazılan üçlü bitişik nizamdadıı. Satışa konu bağımsız bölümün ınşa- atı bitmiştir. Denız manzaralıdır. B tipi binalardan, 50 m2 alana sa- hıptır. Altta açık mutfak, salon, vc, üstte 2 yatak odası vc. bulunmak- tadır. Imar durumu: Dosyasındadıı. Muhammen bedeli: Arsa payı da- hil olmak üzere toplam 8.000.000.000. TL kıymet takdiı edihniştir. 1) Satış Şartlan: Birinci Satış: 21/03/2000 günü 14.15- 14.20 saatle- n arasında, Bodrum hükümet bınası karşısında açık arttınna suretıy- le yapılacakor. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin yüzde 75'inı ve rüçhanb alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ıhale olunur. Böyle bır bedelle alıcı çıkmazsa, en çok arttıranın taahhüdü bakı kalmak şartıyla 31/03/ 2000 günü aynı yer- de aynı saatte ikıncı arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da bu mıktar elde edilememışse gayrunenkul en çok arttıramn taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ılanında gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektır Şu kadar ki arttırma bedelınin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde 40'ını bulması ve satış isteyenin ala- cağına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştmna masrailannı geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebı duşecektır. 2- Arttırma- ya iştirak edeceklenn, tahmin edilen kıynıerın yüzde 20'sı nıspetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankarun teminat mektubu- nu vermeleri lazımdır. Satış, peşınpara iledir, alıcı istediğinde 20 gü- nü geçmemek üzere mehil venlebilir. Tellahye resmı. ihale pulu, ta- pu harç ve masraflan alıcıya aıttir. Bmkmiş vergüer satış bedelınden ödenir. 3- Ipotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimen- kul üzerindeki hakJannı. hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddiala- nıu dayanağı belgelen ile on beş gün içinde daırernize bildirmeleri lazımdır. Aksı takdirde haklan tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaş- madan hanç bırakılacaklardır. 4-Ihaleye katılıp daha sonra ihale be- delini yatınnamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki fark- tan ve diğer zararlardan ve aynca temerrüt faızinden müteselsilen me- sul olacaklardır. thale farkı ve temerrüt faizi aynca hükme hacet kal- maksızın dairemizce tahsil olunacak. bu fark, varsa öncelikle teminat bedelınden alınacaktır. 5- Şartname, ılan tarıhınden itibaren herkesın görebümesı ıçın daırede açık olup masrafı verildıği takdirde ısteyen alıcıya bir örneği göndenlebılır. 6- Satışa iştirak edenlerin şartname- yi görmüş ve münderecatını kabul etmış sayüacaklan. başkaca bilgi almak isteyenlerin 1999/393 Tal. sayılı dosya numarasıyla müdürlü- ğümüze başvurmalan ilan olunur. 21/0L 2000 (*) llgililer tabirine ir- tifak hakkı sahıplen de dahıldir. Basın-4118 . . . GORUŞ Prof. Dr. FARUK ŞEN Kıbrıs ve Almanya Avrupa Birliği'nin en etkili ülkesi konumunda- ki Almanya, Avrupa Birliği'nin dış politikasına da yön vermekteki kararlılığını sürdürüyor. llk olarak 1994 yılı aralık ayında yapılan Essen zirvesinde Doğu Avrupa'ya yönelik gelişmeyi Avrupa Birli- ği'ne kabul ettiren Almanya, 10-11 Aralık 1999'da Helsinki'de yapılan zirvede, Türkiye'nin tam üye- liğe adaylığının onaylanmasını, Yunanistan'a ve Kuzey Avrupa ülkelerine başanlı bir şekilde ka- bul ettirdi. Almanya şimdi bölgedeki ve Avrupa Birliği'ni ilgilendiren diğer ülkelerdeki çatışma ve sorunlara da el atmaya başladı. Avrupa Birliği bütçesinin yüzde 26'sını ödeyen ve Avrupa Par- lamentosu'nda 99 parlamenterle temsil edilen Almanya, Avrupa Birliği Merkez Bankası'nı Frank- furt'a alarak para politikaları üzerinde de etkisini arttırdı. Başanlı bir şekilde çalışmalannı sürdüren Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti için belki de en önemli adımı atmış bulunuyor. 15 Kasım 1983 yılında kurulan ve bugüne kadar Türkiye dışında tanınmayan KKTC'nin cumhurbaşkanı Rauf Denktaş 1983'ten 1999 yılı sonuna kadar Almanya'ya gayri resmi olarak görüşmeler yapmak için üç kere gelmişti. Iki ziyaretinde bir Alman kuruluşu olan Türkiye Araş- tırmalar Merkezi'nde de konferanslar veren Denk- taş, ilk defa Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fisc- her'in resmi davetlisi olarak 11 Şubat 2000 tari- hinde Almanya'ya gelecek. Denktaş ile Schles- wim Holstein'da görüşecek olan Joschka Fisc- her'in, Denktaş'a resmi davetini, Güney Kıbns'ta- ki Alman büyükelçisi sözlü olarak iletmiş bulunu- yor. Böylece şubat ayı içinde Berlin'e gelecek olan Rauf Denktaş, ilk defa resmi statüde, Kıbns sorunu ile ilgili görüşlerini, başta Joschka Fisc- her olmak üzere, Alman Dışişleri Bakanlığı yetki- lilerine, başbakanlık dış politika genel sekreteri- ne ve Alman dış politika misyonunun önde ge- lenlerine anlatma şansına sahip olacak. Bu süre içinde konferanslar vermesi de beklenen Denk- taş'a Alman basını bugünden ilgi göstermeye başlamış bulunuyor. Bugüne kadar Kıbrıs konusunda "Kıbns'ta iki toplum var, bir tanesini resmi olarak tanıyoruz, diğerini resmi olarak tanımıyoruz ve bu iki toplum arasında silahlar patlamadığı sürece bizim için Kıbns sorunu yoktur" tezinden hareket eden Al- manya, ilk defa Türk tarafının da tezini resmi ola- rak dinlemeye hazır duruma gelmiş durumda. Türkiye'nin tutumu KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın Alman- ya'ya yapacağı zryaret sırasında, Almanya'daki Türk kökenli sivil toplum örgütlerine, KKTC'nin başta Viyana olmak üzere Almanya'da faâliyetlerini sür- düren fahri konsoloslarına önemli görevler düşü- yor. Bağımsız bir devletin cumhurbaşkanı olarak ilk defa Almanya'ya gelecek olan Denktaş'ın, gö- rüşmelerinde ve diğer aktivitelerinde, Türkiye bü- yükelçiüğinvı ya başkonsolosluklarının geri plan- da kalması yerinde olacaktır. Alman kamuoyun- da yerleşen, Cumhurbaşkanı Denktaş'ın "Türki- ye 'nin verdiği karartara göre hareket eden ve Tür- kiye'den direktif alan bir cumhurbaşkanı" olma- dığını Almanya'da kanıtlamak, biraz da Alman- ya'daki Türk diplomatlarına düşüyor. Karşılama- dan görüşmelere kadar bazen ikinci planda kal- makta büyük yarar vardır. Avrupalı Türklerin kal- bi KKTC'nin haklı bir şekilde konfederasyon ola- rak şekillenecek bir Kıbns'ta haklannın korunma- sı yönünde atıyor. 2000 yılı gerek Birleşmiş Mil- letler'de yapılacak görüşmelerde, gerekse Avru- pa Birliği nezdinde, KKTC'nin sesini duyurması açısından Kıbns sorununun çözümü için önemli bir yıl olacak. Avrupa Pariamentosu artık, yavaş yavaş KKTC ile görüşmeler yapılmasında büyük yarar olduğu noktasından hareket ediyor. Bu ko- nu Kıbrıs Rumlarını ve Yunanistan'ı üzse de, AB'nin bu konudaki kararlılığı karşısındayapacak- ları pek bir şeyin olmadığını da biliyorlar. Stras- bourg, Brüksel, Beriin hattında KKTC'nin yükse- len bir imajı var. Italya, Fransa, Hollanda ve Al- manya'nın "Kıbns'ta çözüm olmadan Kıbns'ın tam üyeliği gerçekleşmez" şeklinde kendini gös- teren kararlılığında pek bir değişiklik yok. Bu konuda şimdi herkesin, özellikle sivil top- lum örgütlerinin Denktaş'a destek vermesinde yarar var. Türkiye'nin ise diplomatik açıdan pek öne çıkmaması, KKTC'nin bağımsızlığı imajının yer- leşmesine ciddi katkılarda bulunabilir. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Genellikle tekke edebiyatı ' ürünlerini der- 2 leyen antoloji. 2/ Ince dantel... 3 Dalgalı panltı- 4 lar verilrniş olan bırtürkumaş. 3/ 5 Özellikle dağda yolunu kaybe- den yolculann kurtanlmasın- _ daki yararlılı- " ğıyla ünlü, iri ve güçlü bir köpek. 4/ Kapı ve pencerenin yerleştiği kasa... Boru sesi. 5/ Başlangıcı olma- yan.. En arkada bulu- nan. 6/ Lütesyum ele- 3 mentininsimgesi... Seç- 4 kin. II Asaf Halet Çe- 5 lebi'nın bir şiir kitabı... Uzun omuz atkısı. 8/ Te- levizyon ve sinemada 7 çekimleri gerçekleştiren 8 teknik eleman. 9/ Gü- g müşbalığrnm küçüğü... Kabartma bir figür oluşturacak biçimde yontulmuş de- ğerli taş. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ ABD zencilerinin dinsel şarkısı... Akım şiddeti biri- mi kiloamperin simgesi. 2/ Herhangi bir topluluğu oluş- ruran bireylerden her biri... Afrika'daki Fransız piyade bir- liğine bağlı asker. 3/ Ileri atümış, ortaya çıkanlmış... Bir tembih sözü. 4/ Kardeş çocuklannın birbirlerine göre her biri... Notada durak işareti. 5/ Dört Halife'den sonra İs- lam devletinın başına gelen hanedan. 6/ Kuran'ın yüz on dört bölümünden her biri... Bir köleyi azat etme. II "— Oral": Çizerimiz... Bitkilerde gaz alışverişine yara- yan aralıklar. 8/ Yunan mitolojisinde güzel sanatlann do- kuz perisinden biri... Mikroskop camı. 9/ Huzur... Bir soru sözü.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear