22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 ARALIK 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA l LJxi. kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Serdar Akar, yenifilmi için 'Küçük sırlar büyük sırların yavrularıdır' diyor 'Hayattatakım oyunu oynamalı'HASİBE EREN / ORKUN YEŞİM SerdarAkar'agöreyeni filmi 'Dar Alanda Kısa Paslaşmalar' ile 'Gemi- de'nin ortak noktası, görünen olayla- nn altında. aslında daha fazla olayın yattığı izleğı. Akar, filmı için "Küçük auiar büyük sırlann yavnılandır. Kü- çük insanlann küçük sıriannı görüp daha derini. insan psikolojisine ait bü- yük suian görmesen bile. kendin dü- şünerek bulabilmelisin'7 dıyor. -'Gemide'de erkek egemen bir orta- mı anlartnuz. Yeni filminizde de bir futbol takmunı anlatryorsunuz. Ne- den? AKAR - Evet, öyle oldu. Üstelik yeni projede de öyle, sadece bir tane kadın var, o da 50 yaşında. Nasıl ola- cak bilmiyorum. fesadüf... Ya da te- sadüf değil demek ki. Belki biz kadın- lan tanımıyoruz ve hep bu taraftan yazıyoru2. - Film 'Hayat fena halde futbola benzer' repKğh le açılıyor. Bu izlek s- zin fDmi kurgulamamza nasıl yardım- aoMu? AKAR - Bu repliği takımın antre- nörü Hacı abi söylüyor. Hayattaki gi- bi futbolda da ya da iutboldakı gibi ha- yatta da bir amaç uğruna birlikte, top- lu hareket edilmesi gerektiğinin altı- nı çiziyordu. Takım oyunu oynamak gerekir hayatta da. Mahalleysen komp- le bir mahalle gıbı hareket edeceksin. Dört doğru pas, yüzde 90 goldür di- yoruz. Eğer kırk milyon kişinin bir şeyler olrnası için bir araya gelmesi ge- rekiyorsa, gelecek. Birkaç kişüıin bir araya gelmesi ile bir şey olmaz, diye- bilmek önemliydi benim için. Filmde -£Xayat fena halde futbola benzer' repliğini takımın antrenörü Hacı abi söylüyor. Hayattaki gibi futbolda da ya da futboldaki gibi hayatta da bir amaç uğruna birlikte, toplu hareket edilmesi gerektiğinin altını çiziyordu. Takım oyunu oynamak gerekir hayatta. takım, seyirci, aileler bir araya gelin- ce, ancak bir başan elde ediliyor. - Senaryonun tamamen kurgusal ol- madığını sizin çocukluk-gençtik yıua- rnuzdanizfertaydıgnıısöyleyebflirmi- yiz? AKAR- Aslında öyle, ama ben ar- bk bunu söyleyemiyorum. Akyazı'da ben büyürken böyle bir mahalle fut- bol takımı vardı. Mahalleli, ilişkiler, dostluklar, esnaf, dükkânlar... Ama senaryoyu insanlara vermeye başla- dıktan sonra herkesin böyle bir hikâ- yesi olduğunu anlayınca artık buna özyaşamsal dememeye başladım. -'Dar Alanda Kısa Paslaşmalar' di- ğer çataşmalannızı göz önünde bulun- durduğumızda nereye oturuyor? AKAR - Uzun bir yolun bir taşı bu da. Gerçekten çok iyi bir tecrübe ol- du. 'El yordamıyla yürüyor' - 80'li ydlan anlatan bir dönem fil- mi yapamz. Bu fflmde dönemedairsos- yo-kûltûrel bir anaüz var mı? AKAR - Ona artık seyirci izleyin- ce karar verecek. Bir bakışınız varsa yansır tabii. Ama o dönemi bilenler fil- mi ızlediklennde 'Bunu neden kul- lanmadınız, şu niye yok' dıyeceklerdır. - Dönemfilmiçekmenin zorhıklan- nı yaşanuşsmızdır. Sanatyönetmeninin çaİışması hayal ettikierinizi kamera önünde görmenize yardımcı oldu mu? AKAR - Bir şansımız vardı: Sanat yönetmeniyle aynı yerde, aynı kasa- bada büyüdüğüm için o benim yazdı- ğun sokağın, tasarladığım evın ne de- mek olduğunu biliyordu. Bilmem ki- min finnı, bizim ordaki manifaturacı dükkânı dediğimde anlayabilıyordu beni. Oldukça iyi bir çalışma çıktı. -GeneDikleyönetmenlersinemanın kurumsallaşamamasuıdan şikâyetçL 'Kimsebirbifinitekraretmiyor'- Biraz seyircinin ahmla- ması için boş alaniar bırak»- yorsumız. AKAR - Evet. Filmin ve seyircinin kendi tarihsel, ide- olojik ve politik yapılanna göre, karşüıklı yakalanıp bu- Jgnması gereken bir şey. Qnu,u yakalamak önemlı. Bu film- de daha çok insan, daha çok mimari, bir mahalle var. Bu kez seyrettikçe ve filmin içi- ne girdikçe gruplann sırian- nı keşfedebüiriz belki. İnsan yaşarken sûrekli irtibatta bu- İunur. Kendi içiyle, çevre- siyle ilgili. Görebilirsiniz, göremeyebilirsiniz de. Film- de de böyle şeyler vardır, on- lar inandıncı kılar. Tıpkı kar- şınızdaki insan gibi. "Bu bu- nu yapb,demek ki beni sevi- yor" dersiniz ya, işte o anda ilişki başlar, inandıncı olur. Ben yönetmen olarak "Hayır bu böyle değil, böy- le'' diyemem , kör göze parmak sokar gıbı.. Ay- nca doğru değil. - Seyirci fdmi, kendini yüzeyde anlatüana kap- brarak izieyip ipuçlannı birieştinneksizin salon- dan aynlabilir mi? AKAR- Olabılir. Hayatta da böyle. "Tam otuz üçyılsaatimişleıniş/Bendunnuşum/Gökyüzûn- den habersiz ucurtma uçunnusum" dıye bir şiir var mesela. Olabilir tabii. Seyirci filmi yanlış an- layabüir, "Hayır kardeşim bu böyle'' denirmi in- sana? Ama tabii, bir film yaparken, senaryo ya- l'ümde takun, seyirci, aileler bir araya gefince, ancak bir başan elde edüiyor. zarken mutlaka ınandığınız bazı sosyal doğrular olmah. Olmazsa yazdığınız, çektiğiniz hiçbir şe- yin temeli olmaz. Tesadüf olur ancak. - 'Gemide' filmindeki tek kadın karakter özel- filde feminist çevreler tarafindan biraz edügen bu- huunuştu. Bu ekştiri hakkmda ne düşünüyorsu- nuz? AKAR - Hata bende, Fransa'da kadın sinema yazarlannın bu film hakkında yazdıklan yazüa- n çevirtip buraya getirmedim. Hiç böyle şeyler söylemiyorlardı. Bir film yaparken böyle şeyler düşünülmez. Filmden sonra da yazılıp çizüenler hakkında çok fazla düşünûlmez. Yönetmen nerede hata yapöğı- nı düşünüyorsa o hatayı bir da- ha yapmamaya çalışır. Söylenen şeyler, kafasuıda o sahneyle il- gili kuşkular varsa, ona biraz yar- dımcı olabılir. Ama birisi sen bir planı çekej&sn ,gelip çok dogru biröneride bulunuyorsa, babanın katili de olsa onu yaparsın. Doğ- ruysa doğrudur. Bu filmde kadın karakterler var. Ve bulundukla- n durum içerisinde de doğru dav- randıklannı düşünüyorum. Yaşa- dıklan çevreden daha değişik ol- duklannı düşünmüyorum. Er- kan Can'ın oynadığı karakterin annesi ve kız kardeşi var mese- la. O kadın kocasının hâkimiye- ti altında fazlaca kalmış olabilir, o kızçok cahil birkız olabilir. Ben bir şey yapamam. O aile öyle bir ailedir ve onu eerektirir. -1997/98VTİlanndaTürksine- masına 'ilk fdmini çeken yönetmen'ler girdi sizin gibi Onlar hakkmda ne düşünüyorsunuz? AKAR - Bence bunu konuşmak için daha er- ken. Derviş'i, NuriBage'yi, Zeki'yi soruyorlar. Oy- sa buna bugünden bakıp karar veremezsin. 5-10 yıl sonra bakılacak, böyle bir dönem oldu, bu yö- netmenler oradan çıktı, onlar da bunlan yetiştir- di denilecek mesela. Bugün yapılan çahşmalarm değeri tarihte ortaya çıkar. Ama çok hoş, güzel çahşmalar. Bu insanlann tarzlan bırbınnden çok değişik. Kimse birbirini tekrar etmiyor, etkilen- miyoruz. AKAR-Tabii, Türkiye'de el yorda- mıyla yürüyor bir sürü şey. Ama baş- ka ülkelerde de el yordamıyla yürü- yor. 'T>ar Alanda Kısa Padaynalar'Ha Almanya, Bavyera'daki film stüdyo- lannda çalışıldı. Her şeyi çözmüş ol- duklannı düşünüyoruz, ama hayır. 4 Ham görünecek kadar sade' - Sinemada pratik düşünmek zo- runlu gah'ba-. AKAR - Sinema başka türlü olmaz zaten. Bir milyon tane çözüm vardır, bir tane çözüm olmaz. Zaten bir tane çözüm olmadığı için Almanlann film- leri olmuyor, yapamıyorlar. Biz filme birjenerikyaptık. Uygulayamadı Al- manlar. Onlann herzaman kullandık- lan tekniğe uymadı. MehmetAksmgit- ti ve Almanlara teknik öğretti. Çok temel bazı şeyleri yapmak ku- rumsallaşmak demektir. Diyelim ki bir araba Boğaz Köprüsü'nden aşağı uçarken patlayacak. Bu tarz çekimler bizde el yordamıyla yürüyor. Dışan- da arabayı köprüden aşağı uçuracak, o yoldayİcen onu patlatacak, maketi ya- pılacaksa onu yapacak adamlar var... Ama bızde ekiple kafa kafaya verip planlar yapmak zorundayız, en gerçek- çi görüntüyü en düşük maliyetle na- sıl elde edenz diye. -Yenifibninizdebutarzd yordamıy- la, pratik çözümkr geüştirerek çek- mek zorunda kaldığmız sahneler var mı? AKAR-Filmin tamamı o tür çözüm- lerle çekildi. Herkesin her konuda emeği vardır. Herkes sadece iştni yap- madı, birbirine de yardun etti. Hava bize hiç yardım etmedi. Yağmur sah- nelerini 40 derece sıcakta, güneşli ha- vada çektik. Artık siz düşünün ne tarz çözümler bulduğumuzu. - Dışarda çahşmayı düşünüyor mu- sunuz? AKAR - Dışarda yapılan film bu- ranın filmi olmaz ki. Her şeyi getir o zaman, ışıkçılan getir, kameramanı getir. Buraya ait bir çalışma olmaz. 'Güneş Doğu'dan yükseür'... Kabul etmek lazım, adamlann belli bir stan- dardı var. Mesela Bavyera'daki stüd- yoda binde birdir filmin yanma ihti- mali. Verdiğiniz gibi alırsınız. Ama bu- aafa o garaaÜDİz yoiujCaç arkadaşı- mızın başına geldı. Ama burada da adam yetişecek, şart. Onlan da bizler yetıştireceğiz herhalde. Gerçek ses- çiler, montajcılar olacak. Pıyasadan, sektörden yetişecek. Mesela sinema TV mezunu set amiri olsa daha iyi anla- şırsın. - Hangi öğeler sizce bir sinema fü- mini iyi film yapar? AKAR- Genel bir şey söylememek lazım. Ama kıstaslanm varmış, anla- dun. İlk filmde bir şeyler yapıyorsun, ama bu tarzın mı, o an öyle mi denk geldi, bilemezsin. Birkaç film sonra- sı bile erken bunu söylemek için. Yo- la çıkış adına mesela derinlikli şeyler- den yanayım, özellikle yazarken. Fil- min çok sade olması gerekiyor, ham- lıktan bir kıl üstte olmalı. O sınırda ol- mak iyi bir şey gibi geliyor bana. Ham gözükecek kadar sade. Yalnız oyun- culukta değil, her yerde. Kamerayı sen bir yere koymamahsın, o karak- ter o kamerayı sana bir yere koydurt- malı. Mesela 'Dar Alanda Kısa Pas- laşmalar'da reji her şeyi çok göster- miyor. O karakterlerin dünyalannda ge- lişiyor bir şeyler. Benim inandmcılık anlayışun oymuş demek ki. Placebo'nun dflinde artık ldtleler var Alternatifmüziğin önde gelen grubunun konseri bugün saat 20.30'daIstanbul-Hilton Comentional Center 'da Keşfin Kıyısında' tamamlandı • Kühür Servisi - Yönetmenliğini Hakan Aytekin, yapımcılığını Ahmet Hızarcı'nın üstlendiği, Karkamış ve Ilısu barajlannın sular altında bırakacağı arkeolojik kültürel varlıklann belgelenmesi ve kurtanlmasına yönelık 'Keşfin Kıyısında' adlı belgesel film tamamlandı. Fırat ve Dicle havzasmdaki Hasankeyf, Zeugma, Teleilat, Gre Cano, Gre Verike, Şaraga gıbı 18 arkeolejik kazı merkezi ve havzadaki kültürel zenginliği konu alan belgesel, ocak ayında gösterime girmeye hazırlanıyor. Dizi 'Su Düşleri' ve 'Sular Yükselmeden' isimli ıkı bölümden oluşuyor. 1 8. Truva Küttür Sanat ÖdüHeri 2000' açıklandı I Kültür Servisi - Truva Folklor Araştırmaları Derneği tarafindan verilen '8. Truva Kültür Sanat Ödüllen 2000'in bu yılki sahıpleri belli oldu. 'Atatürkçülük' Vural Savaş, 'Çağdaş Halk Müziği' Fuat Saka, 'Edebiyat' Selim 1leri, 'Fotoğraf' Gültekin Çizgen, 'P. N. Boratav Halkbilimi' llhan Başgöz, 'Halk Müziği' TRT Ankara Radyosu Gençlik Korosu, 'Halk Oyunlan' Çankaya Belediyesi-HOYTUR Halk Danslan Topluluğu, 'Plastiİc Sanatlar' Ergin Gülen, 'Sinema' Şener Şen, 'Şiir' Kemal Özer, 'Tiyatro' Genco Erkal', 'Truva Özel Ödülü' alanlannda Bergama Köylüleri'ne ödüller venlecek. Ödül töreni 18 Aralık Pazartesi günü, saat 20.30'da başlayacak 'Renk Renk Anadolu' adlı gösterinin ardından, Devlet Tıyatrolan Taksim Sahnesi'nde yapılacak. Robert Zemeckis, AmeıHka sinema edrtorlerı odulunu aldı • LOS ANGELES (AFP) - Yönetmen Robert Zemeckis Amenkan sinema editörlerinin Golden Eddie Yılın Sınemacısı Ödülü'ne değer görüldü. Zemeckis'e ödülü, yirmi yıldır birçok ortak çalışmaya imza attıklan Steven Spielberg tarafindan venlecek. Zemeckis 'Geleceğe Dönüş', 'Mesaj' ve 'Gerçek Yalanlar' gibi filmlerinde teknolojik engellerin üstesınden gelmesiyle tanmıyor. BUGÜN • BABYLON'da saat 23.00'te Okay Temiz& ZX>NE C konseri yer alacak/292 73 68) • ALMAN KÜLTÜR MERKEZt'nde '3. Uluslararası Uzakdoğu Film Festrvah' kapsamında saat 12.00'de 'Düğün Yemeği', saat 14. 15'te 'KötüZevk' ve saat 16. 30'da 'Muthı Beraberlik' adlı filmler gösterilecek. (249 20 09) İNSAN HAKLARI 2000'DE BUCÜN • 11.00-12.30 Açılış Oturumu • 12.00-17.00 TÜYAP'ta çeşitli sanatçılann katılacağı 'Hücre' başlıklı bir performans gerçekleşecek. • 12.00-18.00 Yeşilçam Sineması'nda Kjeü Sundvall'ın 'Son Sözleşme' filmi gösterilecek. • 13.00-15.00 tnsan Haklan Bağlamuıda Kühürel Haklar' başlıklı sempozyum yapılacak. • 13.30 Boğaziçi Oniversitesi Murat Dikmen Salonu'nda Tiyatro Boğaziçi'nin sahnelediği 'Yeni Bir Hayat îçin' adlı oyun izlenebilir. • 15.00 Italyan Kültür Merkezi'nde 'Ahna Rose- Notalann Kanatiarnda' adlı oyun sahnelenecek. • 15.00-21.00 Yeşilçam Sineması'nda DarreD James Roodt'un 'Saraiuıa' filmi izlenebilir. • 15.30-17.30 'insan Haklan Eğitmıinde Sanatm Işlevi' başlıklı sempozyum dinlenebilir. • 18.00 'Veritas Omnia Vmdt'/Bir Labirent Sergisı'nin açılışı gerçekleşecek. • 21.00 Hadi Çaman Tiyatrosu- Yeni Tiyatro 'Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim' adlı oyunu sahneleyecek. (292 52 52) Kültür Servisi - Son döne- min alternatif gruplan arasında en önlerde yer alan Placebo, son al- bümü Black Music Market'in tamrım tur- nesi kapsamında bu ge- ce saat 20.30'da Istan- bul-HiltonConventional Center'da konsere çıkıyor. David Bowie'nin ön grubu olduktan sonra geniş kitleler- le tanışan ve her türlü aynm- cılığa karşı mücadele eden gruptan BrianMolko ile Me- tody Maker'in yaptığı söyle- şiden bir bölüm aktanyoruz: - Yeni albümünüzden memnun musunuz? MOLKO - Çok mutlu- yum. Şimdiye kadar yaptı- ğımız en başanlı albüm. Mü- zikal olarak biraz daha so- fistike ve daha önce yapma- ya niyetlendiğimiz her şe- yin damıtılmış hali. -'Taste in Men' singie'ın- da çeşhü karakterlerden söz ediyorsunuz. Otobiyografık parçalaryerine arnk karak- terlermi yaratmayıdeniyor- sunuz? MOLKO - Aslında şıirlerim ar- tık otobiyografıden uzak ve birer hi- kâye. Karakterleri sempatikleştir- meye ve mümkün olduğunca ken- dimden bir şeyler katmaya çalışı- yorum, çünkü onlan kişiseUeştirmek istiyorum. Hassas duygulan olan tu- haf insanlar hakkmda hikâyeler yazmak ilgimi çekiyor. - Bir de neden aşkuı karanhk ve şiddettı yanı ilginia çekiyor? MOLKO - 'Haemogİobin'i ele alalım örneğin. Bu şarkı BiBie Ho- üday'ın 'Stange Fruit' şarkısının elimizden geçmiş hali, ama Billie biryandan yünîyüp biryandan ağaç- tan sarkan meyveleri (ölü esirler) gözlerken, biz aslmda sizi adamın kafasının içine yerleştirmeye çalı- şıyoruz. Olay bir ağaçtan sallan- masıyla başlar ve uysal bir eda için- dedir. Ikinci dizede bu uysallık ye- rini düzensizlik ve karmaşaya bı- rakır. Üçüncü dizedeyse bu uysal- lığm yerini öfke ve intikam hn^ı alu\ önyargı önyargıyı doğurur, şid- det ise şiddeti. Grubu kurdugumuz- da yirmili yaşlardaydık, bugün ise otuzlanmızdayız ve haliyle etrafi- mızda olup bitenleri daha iyi göre- biliyoruz. İnsanlann, başkalanmn dinleri ve ülkeleri için sunduğu şey- ler size baüyor. Şiddet hâlâ var. Sa- vaş sürekli ve her gün insanlar ölü- yor. Eğer haberleri izlerseniz, siz de bundan etkilenirsiniz. -'Spite & Malice'de bir rapper olanJustinWarfıeldleçalışanız.Bu, Korn/Limp Bizkit'in 'hepimız bir aileyiz' sözüne bir gönderme miy- di? MOLKO - Geriye dönüp baktı- ğımızda zaten böyle 'anti' bir şey yapmak istediğimizi hanrlıyorum. Biz hep hassas duygularla uğraşıp, durduk; aynca bizim müziğimiz çeşitlilik gösteriyor. Ama Korn, Limp Bizkit veya Kid Rock'a bak- tığınızda kendilerini tekrar edip durduklannı görüyorsunuz. Bu da haliyle, iki şarkıdan sonra katlanıl- maz bir hal alıyor. - Bu albümde daha fazla endüst- riyel unsurvar. Manlyn Manson'un etidsi olabilir mi? MOLKO - Tam olarak değil. 'Ni- ne Inch Nails'uı Broken EP'sinde- ki 'Wîsh' adlı şarbdan etkilendiği- mizi söyleyebilirim. Bu şarkıyı tam da 'Tastein Men'i kaydederken din- ledik. Hadi biraz da ürkütücü ve kulak tırmalayıcı şeyler yapalım dedik. 8 Arahk 2000 - 6 Ocak 2001 Yapı Kredı Kultur Merkezi Sennet Çifter Araştırma Kutuphanesı Sap Salomı ÎLHAN t ' B E R K YAPI^TKREEH KÜLTÜR SANAT YAYINCIUK YAPI KREDİ KULTUR MERKEZİ Istiklal Caddesı, No. 285 80050 Beyoglu Bu sap Yapı Kıedı Köhür Ssnar Yayıncılık A Ş. ısrafından Yapı \e Kredı Banlcası
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear