23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 ARAUK 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 Yeni yıl dileği Istanbul Kız Lisesi Eğitim Vakfı Başkanı Birnur Özümert ten yılbaşı kartı geldi. Özümert, Atatürk'ün çe- şitli yıllarda söylediklerini alintılamış, ardından da bugünkü durumu özet- lemiş: "Türkiye Cumhuriyeti'nin temelikül- tûrdür. (1936) Oysa bugün, köşe dön- mektir. Memleketter muhteliftir, fakat uygar- lık birdir ve bir milletin ilerlemesi için bu yegâne uygarlığa iştirak etmek şaıttır. (1923) Oysa bugün, bu uygar- lık taklitçilik olarak görülmektedir. Basın milletin ortak sesidir. Başlı başına bir kuvvet, bir okul, bir öncü- dür. (1922) Oysa bugün basın, on- dan çıkar sağlayanların sesidir. Din bir vicdan meselesidir. (1926) Oysa bugün, iktidar olmak için, var- sıl plmak için kullanılan bir araçtır." Özümert'in yeni yıla ilişkin dilekle- rinin gerçekleşmesi umuduyla nokta- yı koyalım: "Laik ve çağdaş Türkiye Cumhuri- yeti'nin temel ilkelerine gölge düşür- mek isteyenlerden, her alandaki vur- gun ve soygunculardan, her konuda ödün veren ve suçlulan ödüllendiren politikacılardan uzak yeni bir yıl isti- yoruz..." ISIK KANSU 12 yıllık kriz öyküsüPetrol-lş Sendikası Araştırma Ser- visi, mali krizi ve iflas eden IMF po- litikalarını değeriendiren bir rapor yayımladı. Son 12 yıldaki krizlere, aralıklarına, yüzeye yansıyan belir- tilerine ve alınan sözde önlemlere bakılınca çok yalın gerçeklik yüzü- müze bir ibret şamarı gibi çarpıyor: 1988 krizi - (Kriz aralığı: 8 yıl.) Bü- yüme yavaşladı, ihraç fiyatları düş- tü, enflasyon hızlandı. 4 Şubat 1988'de ihracatı arttıncı, tüketimi kı- sıcı tedbirler alındı. Ücretler 1980 sonrasının en alt düzeyine düşürül- dü. 1994 krizi - (Kriz aralığı: 6 yıl.) Mil- li gelir küçüldü, ihracat geriledi, dö- viz stoku tükendi. Sermaye kaçtşı hız- landı, borsa çöktü. 5 Nisan 1994 kararları alındı. Yüksekoranlı deva- lüasyon yapıldı. Ek ihracat teşvikle- ri sağlandı. özelleştirmelerin hızlan- dırılması için yasa çıkartıldı. Ücret- ler geriledi. Kitlesel işten çıkarma- lar kolaylaştınldı. 1998 krizi- (Kriz aralığı: 4 yıl.) Mil- li gelir küçüldü, ihracat geriledi, fa- izleryükseldi. Sermaye kaçışı hızlan- dı, borsa geriledi. IMF ile sosyal ka- zanımları ortadan kaldırmatemelin- de üç yıllık stand by imzalandı. Enflasyon ve faizlerin belli bir dü- zeye indirileceği açıklandı. özelleş- tirme hızlandınldı. Ücretler düşürül- dü. Işçiler, kitlesel olarak işten çıkar- tıldı. 2000 krizi- (Kriz aralığı: 1.5 yıl.) Mil- li gelir 1998 düzeyinde bile değil. Türk ürası sıkışıklığı yaşanıyor. Dö- vizden Türk Lirası'na kaçış var. Fa- izler görülmemiş boyutlarda. Ser- maye kaçışı hızlandı. Üretim prog- ramlannın kısılması gündemde. IMF imdada çağnldı. Merkez Bankası pi- yasalara Türk Lirası aktardı. Devalüasyon gündemde. Sana- yide üretim kısılıp işçi çıkarmalar gündeme gelebilir. Hükümet, IMF'nin yeni şartlarına kayıtsız olarak uyma eğiliminde. Ücretleresıfırzam yapıl- ması isteniyor. 1988'den 2001 'in başına... Kriz- lerin aralıkları sıklaşmış. Her kriz sonrası hemen hemen aynı politika- lar yinelenirken halkın başı beladan kurtulmamış. Dahası, 1988'de ülke yönetiminde söz sahibi olan siyasi- ler, aşağı yukarı bugün de işbaşın- dalar. Terslik nerede ve kimde sizce? Eski Devlet Tiyatrolan Genel Mü- dürü Yücel Erten, bir oyun kurgu- suyla yazdığı "Devletin Tiyatrosu Olmaz! (mı?) adlı yeni çıkan kita- bında, oyuncu arkadaşıyla hoşbeş eden yönetmeni şöyle konuşturu- yor: "Tiyatro, biranlamda insanoğlu- na avuçlannda su taşır. Tiyatro, öğ- renim değilse de, büyük ölçüde eği- timdir. Ruh eğitimidir. öteyandan tiyatro, yaman birsor- gulama yeridir. Benliğimizi, kimliği- mizi, varoluşumuzu, davranışlanmı- zı, geleneklehmizi, ilişkilerimizi, geç- mişimizi, günümüzü ve geleceğimi- zi sorguladığımız yerdir. Insanın, Devletin tiyatrosu olmaz mı? kendisinden ve başkalanndan, tarih- ten ve toplumdan hesap sorduğu yerdir. Tiyatro, insanın kendisiyle ve başkalanyla bire biryüz yüze kala- bildiği yerdir. Hayatı kavrama ve de- ğiştirme çabasına karşılıklı olarak verildiği yerdir." Yücel Erten, 18 Arahk'ta Devlet Tiyatrolarından emekli oldu. Kırgın gözüküyordu. Ayaküstü söyleştik: - Neden emeklilik? - Bir on yıl daha, bu kadar emek verdiğim, başanlanna katıldığım bir kuruma katkıda bulunabilme şan- sım vardı, ama bugünkü yönetimin tutumu ve davranışlan, bîhikte yü- rüyebilme şansı olmadığını göster- di. - Ya bundan sonrası? - Bakıyorum da, son 10yılımı, ne- redeyse kişisel, sanatsal çıkanmı bir yana iterek Devlet Tıyatrolan'nın ye- niden yapılanması, demokratikleş- mesi, daha iyi işleriik kazanması mü- cadelesine vermişim. Doğal ki tiyat- ro yapmaya ve dûşünmeye devam edeceğim. - Mücadelenizde yenildiniz mi? - Şu andaki durum biryenilgi gi- bi görünse de, bunun uzun erimde biryenilgi olmadığını düşünüyorum. Karanm stratejiktir. Yenilgiye uğra- mış da, ununu eleyip eleğini duva- ra asmış gibi bir ruh durumu içinde değilim. Devlet Tiyatrolan ile çok yakından ilgiliyim, ilgili kalacağım. Eleştirilerimi, uyanlanmı sürdürece- ğim. Bir gün Devlet Tiyatrolan yü- zünü aydtnlığa dönerse, ben de ora- da üzerime düşenpayı birneferola- rak da, komutan olarak da yapanm. Yalnız şu andaki konumum şudur: Ortaçağa doğru koşmakta olan bir yöneüm biçimiyleyeni binyıla girme- me karanndayım. Selamlaştık, yeniden buluşma dilegiyle ayrıldık. ISSIZ ODA YAZILARI VEDAT ÖZPEMİROĞLU ~ Ölmeden Anonim Olduk! Iki hafta önce Leman der- gisine, Prens VVilliam'ın ha- yali Istanbul macerasını anla- tan, "Küçük Prens Istan- bul'da" başlıklı bir yazı yaz- mıştım. Bu yazı, 26 Aralık gü- nü, Sabah gazetesi tarafın- dan 'intemette dolaşan yazı' nitelemesiyle sürmanşetten ^venldi, JJe, imzam vardı, ne de derginin adı. Üstelik bu yazı- yı 'bilgisayar başında derie- yen' muhabir kendi imzasını at- mıştı. Olayın detaylarını bu haftaki Leman dergisinde ya- zacağım. Çok satışlı bir ga- zetenin, daha dikkatli ve insan emeğine daha saygılı olma- sını umardım. Bir gün sonra koydukları "VVilliam'ın ger- çek yazan bulundu!" şeklin- deki kutucuk, yanlışlannı dü- zeltmeye yetmez. Ben kayıp değildim ki, bulunayım! Geçen hafta başladığım 2001 Kehanetleri'ne ekleye- ceklerim var: • Bu bayramda, trafikte öl- meyen azınlık, marttaki uzun Kurban Bayramı tatilinde ha- yata veda edecek ve ülkede insan kalmayacak! • Türkiyesiz ve Türksüz ha- yatın heıtıangi ilginçliği, sürp- rizi, şaşırtıcılığı kalmadığı için de, tüm dünya halkı toplu hal- de intihar edecek ve 2001 yı- lı gayet sessiz geçecek! Yeni yılınız, daha öncekiler- den daha güzel olsun... Af Akşamı! Türkiye, 2000 yılında çok tartış- malı bir af yaşadı. Eşber Yağmur- dereli ve benzeri düşünce suçlu- lannı 'kapsam dışı' bırakan bu şart- la salıverme yasasını siyasal açı- dan onaylamam mümkün değil. Fakat olayın bir de sosyal boyu- tu var. Öyle ya da böyle, birçok in- san bu yasayla hapishaneden çık- tı ve özgürlüğüne kavuştu. Bu ic- raatı fikir anlamında onaylayıp onaylamamak ayn, aftan yararla- nan insanlan günlük hayat içinde incitmek ayn. Onlara 'potansiyel suçlu' gözüyle bakıp, ikinci sınıf in- san gibi davranıp dışlarsak, ger- çekten de suça iteriz. Her şey in- san içindir, bu affı 'hayata yeni- den başlamak için' bir fırsat gibi gören insanlan toplumun yeniden suça itecek davranışlarda bulun- maması gerekir. Hele 'köşe sahi- bi' bazı yazarlann, durmadan bu durumu, aftan yararlananlann ba- şına kakması doğru bir davranış değil. Sonuçta, onlar hapisten kaçmadı, isyan çıkarmadı. Devle- tin sağladığı olanaktan yararla- nanlan değil, bu yasayı çıkaranla- n eleştirmemiz gerekir. Naif ve üto- pik bir dilek belki ama, keşke su- ça iten etkenler de, Suç da, ceza- evi de kalksa yeryüzünden. Işte o zaman af da kalkar! Bu arada, masumiyetine inan- dığım Pınar Selek'in tahliye edil- mesine sevindiğimi de belirtmeli- yim. Kaybedilen yıllannın hesabı- nı soracağına inanıyorum. Af sonucu özgürlüklerini kaza- nanlara, 'yeni hayatlannda' mut- luluk, halen cezaevinde olanlara sabtr dilerim. Usta şair Fazıl Hüs- nü Dağlarca'nın "Af Akşamı" ad- lı şiirini sizinle paylaşmak isterim: "Af buyruğuyla açılmıştı hapıshane kapısı Taşıyordu koca burunlar tıraşlı enseler kara çeneler Dizleri eğri omuzlan çarpılmış sırtlar çıkık dökülüyordu Vakitlere kapanmış büyük karanlıklardan Taşıyordu vay dökülüyordu vay Yırtık pis bitli çirkin Sokagı dolduruyordu terli can uğultusu Geçiriyordu avucunu şaşkınlıkla saçından saçından 9 yıl yatmış Kolunda anası kucağında yavrusu Doldurmuştu kapının önünü kalabalık Kimi ta dağ köylerinden kopmuş Kimi ta denizlerden Bir özlem sarmış bağn ölümden yüce Sevgiyle anyorlarparçalannı Heybelerinde ekmek destilerinde su Bir türtü inanamıyordu sokaklara sokaklara 20 yıl yatmış Gönüllere sığmaz olmuş kavuşmak duygusu Öyle sanlır ki geçmişe Erir göğsü göğsünde tutuklunun Pişmanlık kavaklar tarlalar davarlariçin Pişmanlık gemilere düğünlere ırmaklara Pişmanlık beşiklerden kâğnılardan sessiz Yerce gökçe değil insan dolusu Çılgınca kucaklıyordu hepimizi hepimizi 5 buçuk yıl yatmış.. Taşar içerde kalanlann sorusu Çubuk demiher arkasından maviliğe Hem esenliğe ermiş hem yaslı yıkık Bir yurt türküsü yeniler karanlığı Zaman yeğnikC) değildir yeğniktir Dön de gör ananı belleyecek Boş koğuşlar kurnıuş pusu Sönük gözü aydınlıkla büyüyordu büyüyordu 8 yıl yatmış Çıkınlarda gecenin binlerce gecenin uyumamış uykusu Biryorgunluk çökünce yürünmüş yeryüzünden Kalabalıkta dağılır birer ikişer özgür Doğuya batıya kuzeye güneye özgür Yüreklerinde bir çığ Yaşamak sevinci vay Yaşamak korkusu Inmeli yarn sıçnyordu havaya havaya 17 yıl yatmış" C) Yeğni: 1. Ağır olmayan, hafıf. 2. Ciddi olmayan (Türkçe Sözlük, Dil Derneği, 1999). Hüviyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. GÜNCAYBALtLAN Giineş Kocatepe'nin fotoğrafları Sanırsın Kastamonu'nun orta- sından sakin sakin geçen Karaço- makderesi. Değil ama. Kâbil'i iki- ye ayıran, puslu gökyüzünü yer- yüzüne indiren Kabir Irmağı imiş. Pazarlar, yapılar, Herat'ın devele- ri, Şibirgan'daki köhne faytonlar ve insan yüzleri... Her yol ortaça- ğa iniyor sanki. Yalnız son model silahlar bu yüzyıldan... Savaşın içi, dışı olmaz. Savaş savaştır; yıkılan binadadır, yara almıştankın gölgesindeki çocuk- tadır azgın diş izleri. Savaşın ne için olduğunu, ancak belgesel fo- toğraf sokar gözüne gözüne insa- nın: Kuzeyden güneye inen doğal- gaz boru hattının çevresinde Ka- laşnikof'lu askerler... Yakın gelecekte çok iyi bir foto muhabiri ya da belgesel fotoğraf- Çi olarak adının altı çizileceğine inandığımız Güneş B. Kocate- pe'nin "Afganistan" başlıklı ser- gisini gezerken aldığımız notlardı bunlar... 1971 doğumlu Kocatepe, OD- TÜ Mimarlık Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü'nde okurken ileri düzey fotoğraf ders- leri almış. Çeşitli dergilerde serbest fotoğrafçı olarak çalışıyor. Fotoğ- rafında kurgu yok, yaşanan anı görüntülüyor. Ona göre, "fotoğra- fın dili olmayan bir dili var, dilbil- gisi kuralları var. Onlann başında da kurgusuzluk ve tarafsızlık geli- yor." Güneş B. Kocatepe'nin "Afga- nistan" konulu fotoğraf sergisi 18 Ocak tarihine değin Uğur Mum- cu Araştırmacı Gazetecilik Vak- fı'nın sergi salonunda açık kalacak. Izleyin sergiyi; insan gerçeğini, ancak insan yaratısının an- latabileceğinetanıkolacaksınız... HAYVANLAR ISMAÎL GVLGEÇ igulgec(ayahoo.com KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicakffi turk.net ÇtZGtLlK KÂMtL MASARACI TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 30 Aralık TORPİL BİÇİMÜ SAlfAŞ BALONU.. BU6ÜU,ALMANLAR YENİ yAPTHUAKI Ş 8ALOUUNU D£NeMİfTİ. 19. YÛZYILtN İKİN- Cİ YA&tSlUOAKİ SAI/AŞLARDA, GÖzeTSME AMACIYLA tOJLLANIiAN ICÛfS&SeL. ö 0/ ve T& Öe İKi PA&ÇADAM <seLM£tzrEYP/.. sePerrE sauı- NAN MOVOSLA BALDNLA&A StCAK HAi/A SASTL/YOS. ve BİR İLAN T.C. ANKARA 5. AŞLİYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN 1997/820 Esas Davacı Şark Sigorta T.A.Ş. vekili tarafından davalılar Hasan Kaya, Nurettin Baynal, Topaloğlu Turizm Emlak Taşımacılık Gı- da Ltd. Şti. aleyhine mahkememize açılan tazminat davasırun yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara karan gereğince; Bilinen en son adresleri, Süray Tesisleri Mobil Istasyonu Akdağmadeni/Yozgat olan davalı Hasan Kaya (lşleten), 12. Cad. 21. Sokak No: 13/B Demetevler/Ankara olan davalı Nurettin Baynal'ın ve Karakıım Mah. 29. Sokak No: 47 Hasköy/Ankara olan da- valı Topaloğlu Turizm Emlak Taşımacılık Gıda Ltd. Şti.'ye dava dilekçesi tebliğ edilememiş, Emniyet araştırması sonucu da ad- resleri tespit edilememiş olmakla, adı geçen davalıların duruşma günü olan 29.1.2001 günü saat 10.35'te mahkememizde hazu" bulunmalan veya kendilerini bir vekille temsil ettirmeleri hazır bulunmadıklan veya kendilerini bir vekille temsil ettirmedikleri takdirde yargılamaya yokluklannda devam olunacağı ve gerektiğinde hüküm verileceği ilanen tebliğ olunur. 6.12.2000. Basın: 76029 GÖRÜŞ EMÎN GÜRSES Kafkasya Notları Gürcistan'daki Rus askeri üssü Akhalkalali'de. 19. yüz- yıl Rus generalinin bir ifadesinin yazılı olduğu pano asılı duruyor. Bu panoda, 'Rusya 'ya güneyden gelen tehditkay- bolmamıştır' diye yazıyor. Özellikle ABD'nin Soğuk Savaş dönemindeki Sovyetler Birtiği'ni tehdit sınınnı Gürcistan'ın kuzeyine kadar genişletmesinden sonra Moskova'da bu yaklaşıma destek verenlerin sayısı artıyor. Moskova as- keri açıdan Kafkasya'ya bu gözle bakıyor. Moskova'nın Gürcistan'la ilişkisi, Şevardnadze'nin 2005'e kadar NA- TO'ya girme arzusunda olduğunu açıklamasıyla daha da bozulmuştu. Tiflis'teki muhalefet arasında yaygın olan ka- nı ise Şevardnadze'nin yönetıme gelmesınden bu yana iz- lediği Batı yanlısı polrtikalann Moskova'yı ürküttüğü ve Mos- kova'nın Gürcistan'daki aynlıkçılara destek vermesine yol açtığı yolunda. Moskova ile Tiflis arasında Gürcistan'daki Rus askeri üslerinin kapatılması ve Rus askerlerinin çekılmesi konu- sunda uzun süredir devam eden tartışmalar yeni bir dö- neme girdi. Gürcistan'daki iki üssünü kapatan Rusya, Ba- tum'daki ve Akhalkalali'deki üslerin sürelerinin 15 yıl da- ha uzatılmasını istiyor. Gürcistan Dışişleri Bakanı Menag- harişvili bu talebi reddettiklerini açıkladı. Tiflis'in bu uzat- maya olur vermesini sağlamak için Gürcü vatandaşlara koyduğu vize uygulamasını daha da ağırlaştırdı Mosko- va. Rusya ile ticarette ise kamyonlara getirilen engeller art- tı. Bu arada Gürcistan topraklan içerisındeki ayrılıkçı Ab- hazya ve Güney Osetya bölgelerinden gelenlere vize uy- gulanmıyor. Puön, Şevardnadze'ye bu vizenin güvenlik nedeniyle konulduğunu ve kaldırılacağını söylediyse de kısa bir dönem de olsa, böyle bir kısıtlamayla ilk defa kar- şılaşan Gürcü halkının tepkisini çekmekten kurtulama- mış. Tiflis'e göre Moskova, Rusya'da yaşayan 600 bin ci- vanndaki Gürcünün Tiflis üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılabileceğini hesaplıyor. Moskova-Tiflis arasında ilişkiler her gerginleştiğinde Rusya Federasyonu iie alış- veriş yapan binlerce küçük-orta düzeydeki tüccarın Rus- ya'dakı ticari faaliyetleri zora giriyor. Bunlann vize sonra- sı faaliyetlerinde birkaç hafta içinde önemli bir düşüş ol- du. Bütün bunlann yanında Kafkasya'da bu yıl alınan tanm ürünlerinde, kuraklık nedeniyle yaklaşık yüzde ellilik bir dü- şüş oldu. Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan'ın bu açı- ğı kapatmak için çare aradığı bir dönemde Tiflis'in önü- ne üsler konusunun getirilmesi Şevardnadze'yi rahatsız ediyor. Şevardnadze bu gibi soaınlan çözmek için yakın- da Ankara ve VVashington'dan destek arayışına girecek. Şevardnazde'nin en önemli sorunu, Batum'dakı üs konu- sunda Acaristan özerk bölgesinde yönetimi elınde bulun- duran Abaşidze üzerinde etkili olamaması. Abaşidze, Tif- lis'e karşı gücünü korumak için Moskova kartını kullanı- yor. Rusya ve Türkiye ile ticareti, Abaşidze yönetiminin Batum bölgesinin ıhtiyaçlarını karşılayacak kadar gelir el- de etmesini sağlıyor ve bunu Tiflis'e devretmek istemi- yor. Gürcistan'da 18 partiden oluşan muhalefet bloku Gür- cistan Yurtsever Halk Birliği, Gürcistan'ın toprak bütün- lüğünün tekrar sağlanması ve enerji sorununun çözülme- si için Rusya ile yakınlaşma taleplerini yükseltiyor. Abhaz- ya sorunu yüzünden Abhazya'daki çatışmalardan kaçan 280 bin Gürcü mültecinin Gürcistan'daki kötü şartlarda yaşadığını ifade eden muhalefet sözcüleri. bu sonjnun çö- zülmesi için Birleşmiş Milletler'in ve Avrupa Güvenlik ve Işbiıiiği Teşkilatı'nın yryecek ve bannak gibi konularda yardımdan başka bir şey yapamadığını, bu sorunu ancak Moskova'nın çözebileceğini söylüyorlar. Kış bastırınca Tiflis doğalgaz sorununu daha da yoğun yaşamaya baş- ladı. Ermenistan da aynı sorunla karşı karşıya. Azerbay- can'da da durum pek farklı değil. Buradaki yabancı pet- rol şirketleri petrol ihraç ederken, Bakû ısınma ihtiyacı için Rus doğalgazına yöneldi. Bakû'daki birçok yetkili, tabandan gelen petrol zenginliğinin adil paylaşılması ta- lebıne, Bakû-Ceyhan faaliyete geçince bunun mümkün olabileceğini belirtiyorlar. Bakû-Ceyhan'ın sıyasi olarak ba- şanlı olduğu, fakat yatırım için para vermeye kimsenin ya- naşmadığını iiade ederek bu projenin ekonomik olarak şüp- heli oiduğunu ifade edenler artıyor Bakû'da. 25-26 Arahk'ta (2000) Rusya Savunma Bakanı Igor Sergeyev Bakû'da Azerbaycan Savunma Bakanı Sefer Abiyev'le görüştü. 27 Aralık'ta Rusya Dışişlen Bakant Sergeyev, ABD'nin silah satışlan konusundakı engelleme- lerine karşın askeri malzeme satışı konusunu görüşmek üzere (Savunma Bakanlığı düzeyinde 1979 Iran Devri- mi'nden bu yana ilk defa) Tahran'a gitti. Ocak'ta (2001) Putin'in Bakû'yu ziyareti gündemde. Askeri ve ekonomik ilişkilerde Batı'dan beklenen desteği göremeyen Azer- baycan halkı arasında özellikle Karabağ konusunda Ab- hazya konusunda olduğu gibi Batı'nın girişimlerinin olum- lu bir sonuç vermediği kanısı yaygın. Moskova ile ilişkile- rin VVashington'un talepleri doğrultusunda gerginleştiril- mesinden bir fayda bulamadıklannı ifade ediyorlar. Kafkasya'da kış zor geçiyor. VVashington, Moskova'nın bu çabalanna karşı Erivan'la askeri ilişkilerini geliştirme- ye çaiışıyor. Fakat Moskova'nın kpzları daha fazla ve bun- lan kullanmakta zamanlamayı iyi yapıyor. ABD yöneti- mindeki değişimin yarattığı ortamda Moskova'nın yeni hamleleri Kafkasya'da soğuk kış günlerini sıcak diploma- siyle ısıtacağa benziyor. Kafkasya'da Batı'yla ilişkılerin geliştirilmesinden ekonomik beklentilerin çok fazla ol- masına rağmen soğuklann her artışıyla eski 'düzenli gün- ler'e özlem de artıyor. E-mail: emingurseso; yahoo.com Fax: 0212 513 85 95 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDA.NSAĞA: 1/ Güreşecek 1 — olan pehlivan- ları yüksek 2 sesle izleyici- 3 lere tanıtan ve . dualannı oku- yarak onları 5 alana süren g kimse... Demi- rin simgesi. 2/ Memelilerde 8 1 2 3 4 5 6 proteın meta- , bolizmasının son ürünü olan ve id- rarladışanatılanbile- 1 şik... Büyük bir orman 2 ağacı. 3/ Ege Bölge- 3 si 'nde bir dağ... Ekin- 4 lere zararlı bir böcek. 4/ Pis koku... Parola. 5/ Büyük delikli kal- bur... Yankı. 6/ Kö- pek... Üzerine kumaş gerilerek nakış işle- mçye yarayan çerçeve. II 'Genco — " : O\ııncu- muz. 8/ llaç yapmaya yarayan maddelerin genel adı... Ürdün'de, Lut Gölü'nün doğusunda arkeolo- jik bir yayla. 9/ Güney Amerika'da yaşayan bir kürk havvanı... Birrenk. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hükümdann tahta çıkma törenlerinde dağıtılan bahşiş. 2/ Mekke'nin doğusunda. hacıların arife günü toplandıklan tepe... Klorun simgesi. 3/ Tanrı tarafından Davut Peygamber'e gönderildiğine ina- mlan kutsal kitap... Sıkmtı verme. üzme. 4/ "Arap, arpa, para" öraeğinde olduğu gibi, bir sözcük için- deki harflerin yerini değiştirerek elde edilen söz- cüğe verilen ad. 5/ Sahip... Dağın alt bölümü. 6/ Po- kerde bir oyuncunun önündeki paranın tümü... "Ey vuslat, o âşıklan efsûna — et" (Yahya Kemal). II Tavlada "iki" sayısı... Kısa kır şiiri. 8/ Antalya'nın bir ilçesi... Utanç duyma. 9/ Yalnızlık korkusu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear