23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 O ARAUK 2000 CUMARTESİ CUMHURIYET SAYFA KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 13 2000'in umutları 2001'e kaldıAHUANTMEN 2000 yılı boyunca Türkiye'de lOOO'ı ç sergı açıldı. Bu sergilerin çoğu, Istanbul, Ankara ve Izmir gibi büyük kentlerimizde izlenebildi ve sanat dün- yası içinde var olan geleneksel, mo- dern ve postmodern eğilimleri gözler örıüne serecek bıçimde, tek ortam için- de üç ayn atmosferi temsılen varlığını sürdüren profesyonel tıcari galeriler- de, satışa yönelik olmayan yapıtlar da sergileyen kurum desteklı mekânlarda ve amatör galenlerde yer aldı. Türkıye koşullan göz önünde bulunduruldu- ğunda, ülkemizde bir yıl boyunca yüz- lerce serginın açılmış olması sevındi- rici görünebilir; ama yine Türkiye'nın koşullan göz önünde bulunduruldu- ğunda bu yüzlerce sergi arasında belli bir niteliği yakalayabilmış olanlann sa- yısının çok düşük bir yüzdede kalma- sı üzücüdür. Sonuçta Türkiye, 2000'lı yıllara da önceki on yıllarda izlenen özelliklerinın ötesme geçecek bir atı- lun yapamadan gırdi, diyebiliriz. MOzeslz. yayınsız. arşivslz 2000 yılı boyunca Türkiye'de açılan bu sergilerde izleyiciyle buluşan bü- tün o sanat yapıtlan şimdi nerede? Bü- tün o yapıtlar arasındald niteliksel de- ğerlendırme, neye göre yapılıyor? Bu sergiler arasındâ gerçekten izlenmeye ve irdelenmeye değer kaç tanesı yayın organlannda yer aldı? Bütün o yapıt- lar, kimlertarafmdan satın alındı, satış rakamlan neydi, bir daha ızlerinı bula- bilecek miyiz? Bu yapıtlann ne kada- n atölyelere döndü? 2000 yılında -ya da daha geriye gıdeyınr 1990'larda, 1980'lerde, 1970'lerde, 1960'larda...- Türkiye sanat ortamında ne olup bitti- ğini görmek istesem, bir araştırmayap- mak istesem, tarih yazmak istesem, ne yapmam gerekiyor? Türkiye'de sanat- la uğraşanlann ve sanata meraklı kişı- lerin belleklerinin bir köşesinde haya- li bir müze taşımalan zorunlu oldu ve zannediyorum 2001 'e gelmiş bir Tür- kiye'nin öncelikle bu sorunu halletme- si gerekiyor Çağdaş kültürüne sahip çık- maya karar vermesi ve müzesiz, mekân- sız, yayınsız, arşivsiz bir ortama, bugün sergilerine, müzelerine girmek için çır- pındığımız adamlann yüz yıl önce ya- vaş yavaş attıklan temelleri hemen at- mak, daha da gecikmeden! 2000'li yülara giren Türkıye'nin mil- yonlarca insan banndıran en büyük, en gösterişli kenti Istanbul 'da genç kuşak- lara, sanatseverlere ve tunste göstere- ceği tek bir resim ve heykel müzesı bu- lunmaktadır ve yazık kı bu müze de bırakın günceli. yakın tarihin sanatıru tüm boyutlanyla yansıtmaktan çok uzaktır. 1930'lu yıllarda açılan bir ku- rumun (dünya modern sanat koleksıyo- nu bulunduran kurumlann hemen hep- si de 1920'li yıllardan sonra kuruldu) zaman içinde kendıni sürekli yenile- yeceğine hızla eskiyerek kendi varlığı- nı yok saydıracak duruma gelmesi, Tür- kiye'de müzık ya da sinema oranında kitlesel ve popüler ohnayan sanatlann gerçekte hıç önemsenmediğinın göster- gesidir. 1990'lannikinciyansındaTür- kiye'ye hak ettiğimiz nıtehkte bir mü- ze kazandırmak gırişımlerınden herbi- rinin ayn koldan yürütülmesi bir yana, hiçbirinin de gerçeklık kazanamamış ol- ması daha da içler acısı bır durumdur, çünkü geleceğe ilişkin bir umut da ta- şımamızı engeller; üstelik burada so- run hep söylendıği gibi 'maddi' değü, ideolojik ve sıyasaldır: Türkiye, çağdaş kültürünün aynası olan sanatını sürek- li yok saymaktadır. zeld'den çalınan sergi açılışı Sanatçının yetışebileceğı, gelişebi- leceği, beslenebileceği ortamlan ya- ratmayarak sanatçıyı, neredeyse yal- nızca tkari' bir sanatsal ortamın çark- lan arasındâ kendini var edebilen ya da farklı alanlarda çalışarak sanatını ho- büeştirmek durumunda kalan bir kim- liğe bürünmek zorunda bırakan zihni- yet, öyle görünüyor ki 2000'li yıllarda da egemenliğini sürdürecek. Böyle bir ortamda, Türkiye'de çizgisini ısrarla sürdüren, alternatif sanat yapma biçim- leri geliştiren, satışa yönelmek yenne sosyal olgulara duyarlılığıyla bir elin parmağını geçmeyecek alternatif me- kânlarda topluma yönelik ışler gerçek- leştiren sanatçılann varolabilmesi, bel- ki de mucizedir. Sanatsal kurumsallaş- masını yalnızca geleneksel ya da mo- dern'i değıl, postmodern'i ve şimdi'yi içine alacak ve var edecek bir sistemin temelleri üzerine kuran Batı sanat or- tamı, en çok bu yüzden bizim kıyısın- dan bile geçemeyeceğımiz bir gelişim göstermiş ve dünyanın çağdaş kültürü- nün aynası olma işlevini sürdürebil- miştir. 20001i yıllann Türkiyesi ise hâlâ sa- natçının kim olduğunu tartışmakta!.. Sınırlann eridiği, yüksek kültürle po- püler kültürün iç içe geçtiği, farklılık- lann gözetildiği postmodern süreçte bazı olgulan katı çerçeveler içinde ele almak belki kolay değil, ama bızim tar- tıştığımız biçimiyle sanatçının 'kim ol- duğu' bir tür bayağı komedıye dönüş- müştür. Bu bayağı komedi karşısında 2000 yılında gerçekleştırilen Erol Ak- yavaş,retrospektifi, sanatçının 'nasılbir • Erol Akyavaş retrospektifi, sanatçının "nasıl bir şey'' olduğunu ortaya koymakla kalmadı, kitlenin nitelikli sergilere olan açhğını gözler önüne serdi. Türkiye'de de dünyada gerçekleştirilen nitelikli ve iyi örnekleriyle karşılaştınlabilecek bir retrospektif sergi yapılabildi sonunda! Akyavaş'ın sanatçı kimliğine ve sanatsal mirasına yakışan ve süresi uzatılan bu sergi, 2000'in en önemli armağanıydı bana kalırsa. şey' olduğunu ortaya koymakla kalma- dı, kitlenin nitelikli sergilere olan açh- ğını gözler önüne serdı. Türkiye'de de dünyada gerçekleştirilen nitelikli ve iyi örnekleriyle karşılaştınlabilecek bir retrospektif sergı yapılabildi sonunda' Akyavaş'ın sanatçı kımlığıne ve sanat- sal mirasına yakışan bu sergı, 2000'in en önemli armağanıydı bana kalırsa. Hollywood filmlenne giden ızleyıci sayısıylayanştığı içm sanat sayfalann- dan yoksun 'büyük, en büyük' gazete- lerimizin bile epey ilgisinı çeken ve bir ay süreyle de uzatılan Erol Akyavaş retrospektifi, Türkiye'de plastik sanat- lara meraklı bir kitlenin var olduğunu ve genelde galerilere gitmeyen. ama bienaller, sanat fuarlan gibi sanatı top- lumla buluşturma amacındaki etkin- Max Ernst, Dorothea Tannia ile birlikte-1966. rafından ızlendı ve Türkiye'deki 'sa- natçıya karsı' yaygın zihnıyetın 20O0'lı yıllarda da pek değışmeyeceğını göz- ler önüne serdı. Magazlnle sanatın ayrılması Bu tür sergileri şarkıcı, oyuncu, man- ken, futbolcu gibi popüler sımalann gezmesıne kimin ıtırazı olabilır; olamaz ve olmamalıdır da. Ama galeri sahibi- nın, Türkiye'ye eğıtimciliğiyle de yıl- larca katkıda bulunmuş bir ressamdan kolaylıkla feragat edebilmesı ve ma- gazm medyasının oyununa gelebilme- sı üzücüdür. Bu nedir; popüler kültü- rün mutlak zaferi mı?.. Yoksa Türkiye'yi ele geçiren yozlaşmış kitsch kültürünün artık her alanda egemenlığrni duyurma- Türkiye sanat ortamı, 2000'e her yılki hevesleri, umutlan ve gelecek kaygısıyla girmişri; 2001 'e de öyle giriyor. 2000'üyülarda bakanhğın yeni tasanlar oluşturması ve bir müzenbı temellerini atmasuu, belki Plastik Sanatlar Derneği'nin çabası sağlayabilir. Aynıkadro, özel sektörü sponsoriuk bağlamında plastik sanatlara daha çok yönettmek, medyanın ohımsuz tavn karşısında sanatçıyı örgütlemek, genç kuşak sanatçüara yol göstermekveen önemlisi, sanatçının varüğını duyurmak adına biraz gürültü koparsa— mel mekânlardan bm olarak değerlen- dinlmelı dıye düşünüyorum: Batı sanat ortamında bu tür mekânlar, özel sek- törün yanı sıra devletın ve beledıyele- rin de desteğiyle varlığını sürdürebili- yor. Bu galerinın 2000'li yıllarda yur- tiçınden ve dışından usta sanatçılann ser- gilerinin yanı sıra genç kuşak sanatçı- lan da destekleyen bir programla yo- luna devam edecek olması, sanat orta- mımız ıçin bir kazançtır. Genç kuşak sanatçılann 2000'li yıl- larda da genç sanatçılan ve alternatif sanatsal yaklaşımlan destekleyen sanat mekânlan açısmdan sıkıntı çekecekle- ri açık; ama zannediyorum, bu yıl için- de Elhamra Sanat Galerisi'nde "Yerli Mah", Beyoğlu'ndaki eski bir binada "Hafnyat" gibi sergiler düzenleyen ve Gülsüm Karamustafa Bertin sergisinde. liklere yoğun ilgi gösteren bu kitlenin 'herkese ait' mekânlarda sanat ızleme arzusunun da kanıtıydı. Bu retrospek- tif aynca, Türkiye'de özellikle çağdaş sanat tarihı alanındaki yayın eksıkliğı- nın nedenlerine ilişkin bir ipucu da ver- miş oldu: Röprodüksiyon çağında ya- şıyoruz, ama bir sanatçıyı yapıtlannın röprodüksiyonlanndan tanımak, yapıt- lanyla bu tür retrospektıfler sayesinde sanatçı ve ızleyen arasındâ oluşturulan gerçek köprülerden yoksun kalarak bir ilişki kurmak gerçekten çok zor. Erol Akyavaş retrospektifinde kimi tarihle- re ya da yapıt isımlerine ilişkin eksik- liklen, doğrusunu ıstersenız bu son de- rece üzerinde çahşıhnış serginin küra- törleri Beral Madra ve Haldun Dostoğ- lu'na yükleyemıyorum, çünkü Türki- ye'de genelde ne sanatçı ne de galerisi yapıtlann envantenni tutuyor. Zaten bu retrospektifin bu denli övgüye değer ol- masınuı nedeni, bu ortam içinde bu bi- çimiyle kotanlabilmiş olmasından kay- naklanmaktadır. Sergı deftennde, mer- hum Erol Akyavaş'a başanlannın de- vamını dileyen izleyicı pot kırmış ola- bilir, ama bu sergi, Bılgı Üniversite- si'nm desteğiyle Madra ve Dostoğ- lu'nun çabası sayesinde gerçekten de Akyavaş'ın başansmın devamı olarak nitelendırilebilir1 2000'e dair, bel- leklerden kolay ko- laykazınmayacakbir olay, yazık ki Akya- vaş retrospektıfının verdiği umut oranın- da umutsuzluk his- settiren ve medya ta- rafından Fahrelnis- sa Zeid'den çalınan sergi açıhşıydı. Sa- nat-özel sektör-med- ya üçgeninde geli- şen ve başrollerinde Adnan Çoker, Erol Aksoy ve Hülya Av- şar'ın yer aldığı bu gösteri, medya saye- sı mı? Bu sergiyle ilişbli olarak yazı- lı ve görsel medyada genellikle Fahrel- nissa Zeid'in adının hemen hiç anıl- mamasına artık şaşmıyor bile olma- mız, 2000 yılının en büyük utançlann- dan binsi olarak kalacaktır. Biz Türk- lere özgü konformızm yerine yazılı ve görsel medyada sanata ve sanatçıya karşı bu keyfı ve düşmanca tavırdan vaz- geçilmesı. magazınle sanatın aynlma- sı. 'en büyük'lüklerine yakışacak nite- likli sanat sayfalannın, sanat program- lannın yapılmasını bağırarak, haykıra- rak talep etmemız gerekmiyor mu? Sanat ve özel sefctör Işblrllgl 2000 yılı boyunca sanat ortamında sa- nat ve özel sektör ışbirliği anlammda sevındinci kimı gelişmeler de yaşandı: 20 yılı aşkın bir süre Türkiye'de çağ- daş sanatın kurumsallaşması ıçin uğraş veren ve nitelikli sergıleriyle çıtayı hep yüksek tutan Maçka Sanat Galerisi, ikı yıl kapah kaldıktan sonra Mudo'nunkat- kılanyla yeniden açıldı. Maçka Sanat Galensı, 20 yıllık mirasını düşündü- ğümüzde herhangi birticari galeri ola- rak değıl. bu ülkede çağdaş kültürün yan- sımalannı \eren türde alternatifler sun- duğu için gereksinim duyduğumuz te- kendi alternatifini kendi yaratan çalış- kan bir grup sanatçının sergilediği ha- reketlilik de oldukça umut verici. 2000 yıh boyunca gençlere yönehk Günümüz Sanatçılan, Ankara'da Genç Sanat ve Marmara Üniversitesi'nın Uluslarara- sı Öğrenci Trienali'nın yanı sıra Boru- san'ın genç sanatçılan destekleyen ve sanınm artık gelenekselleşen "Oneri- ler-Önermder'' sergilerini, aynca Yü- dız TeknıkÜniversıtesi'nin "RezJstans" sergisini de anmamız gerekir. 2000'li yıllarda bütün galerilerin en azından tek bir sergiyi genç kuşaktan bir sanat- çıya ayırmalan bile inanılmaz bir fark yaratabilir, galericilerimiz profesyonel ve tarafsız bir birlik içinde buluşabil- seler, belki bu tip kararlan aünak ve Tür- kiye'de sanaün geleceğine yaürım yap- mak daha kolay olabilirdi. Türkiye"de genç kuşak sanatçılann çektiğı sıkıntıyı, satışa yönelik işler yapmayan (aynca satışa yönelik oldu- ğunda bile geleneksel resim ve heykel formatına girmediği için zaten kolek- siyoncu bulamayan) ve dolayısıyla an- cak sponsor yardımıyla sergi açabilen, bugünün 'avangard'lan olan bazı sanat- çılar da çekiyor. Gelenekselin ötesin- deki sanatı destekleyecek mekân yok- sunluğundan söz etmiştik Bu açıdan ba- kıldığında, farklı eğilımlere de yer veren Borusan Sa- nat Galerisi, Gale- ri Nev, Dulcinea Çağdaş Sanatlar İçin Özgür Mekân, Fransız Kültür Merkezi ve Galeri Dürer, Bilgi Atöh/e gibi kurumlar, 2000 yıhnda açtıklan ba- zı sergilerle farklı eğilimlerin de gün- deme gelebilmesi- ne öncülük ettiler. Borusan'ın, Türki- ye dışında yaşayan sanatçılann 'göçe- sinde tüm Türkiye ta- Burhan Doğançay "ın Brookryn Köprüsü fotoğraflan 'New York' sergisindeydL be' kimliklerini du- yuran "lstanbul Gidiş Dönûş" ya da birkaç yıldırdüzenlenen "AkdenizMe- taforian" gibi sergilerin de sanat orta- mında daha çok yapılması gereken tür- de sergiler olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de özlediğimiz ve gereksin- diğimiz gibi etkinlikler arasmda bu yıl Yapı Kredi'nin düzenlediği "ParisOku- lu" sergisini de özellikle anmamız ge- rekir. Türkiye'de 'banka galerileri'nin sanata ayıracaklan maddı kaynağı bu tür bügilendirici sergilere yatırması, eksikliğini hissettiğimiz önemli boşluk- lann doldurubnasrna katkıda buluna- bilır. iyi bir yaymla da belgelenen "Pa- risOkulu" sergisi, yüzyılm önemli sa- natsal tavırlanndan biri olan ve Avnı- pa sanatma bir dönem damgasmı vu- ran 'Krik soyut'u duyurmakla kabna- dı, Paris sanat ortammda bulunmuş, üretmiş ve bir ekole dahil olmuş Türk sanatçılannı daha genel bir bağlamda da değerlendirmemize yarduncı oldu. Bu açıdan, Türkiye'de sanat tarihçile- rini olduğu kadar, sanınm sanatseveri de heyecanlandıran bu gibi sergilerin çoğalması ve bu tür kurumlann, ol- mayan müzemizin boşluğunu en azın- dan bir ölçüde doldurabilen sergilere ağırlık vermesi gerekir. Bu çerçevede, Iş Bankası'nın gerçekleştirdiği "Padi- şah Portreleri" sergisinin de 2000 yı- lına damgasını vuran heyecan venci etkinliklerden biri olduğunu belirtme- miz gerek. Banka galerilerinin çoğu- nun ticari galeri işlevini görmesi, ne za- mandır tartışılan ve tepki duyulan bir konudur. Belki 2000'lerde bu durum değişir... Dlkkat çefcen sergller Milli Reasürans Sanat Galerisi'nde- ki Max Ernst, Borusan'daki Joseph Be- uys, Galeri Dürer'deki Hanna Höchgi- bi sergiler de 2000 yılının dıkkat çeken etkinlikleri arasmda yer aldı; bu sergi- ler her ne kadar söz konusu sanatçıla- ra ilişkin yalnızca ıpuçlan edinmemi- zi sağlayan -Ernst'in grafık çalışmala- n ve Beuys'un desenleri gibi- yapıtla- nyla düzenlenebilmiş olsa da önemli ça- balardn" diye düşünüyorum. Bundan beş-altı yıl önce Türkiye'ye gelerek "20. Yüzyüda Amerikan Sanaü" sergi- sinde yer alan yapıtlann slaytlarmı gös- tererek bir konferans veren Christos Joachimides, kendisiyle yaptığım bir söyleşide, öyle bir serginin Türkiye'de "ne şimdi ne de hiç" açüabileceğıni söylemişti, ama önümüzde uzanan 2000'li yıllarda belki küçük küçük atı- lacak adımlar bizi bir yerlere götürür, kim biür... Bu yıl durup dururken or- taya çıkan ve doğrusu sahiciliğı konu- sunda ciddi şüpheler banncLran birkaç sözde Pkasso resmiyle heyecanlana- cagımıza, plastik sanatlar alanında da tpkı müzikte olduğu gibi gereklı adım- lann atümasına önayak olacak örgüt- lenmeyi sağlayabilsek -10 yıl boyunca Türkiye'de kimlerkonserlerverdi birdü- şünün...- belki düşlediğimiz sanatçıla- nn sergilerini de görebiliriz. Erol Ak- yavaş retrospektifini her kesimden bin- lerce kişinin ziyaret etmiş olması, iz- leyici sıkıntısı çekümeyeceğine ilişkin bir ipucu oluşturabüir. Yurtdtşı etfctnHMerl 2000 yüınm sevindirici gelişmeleri arasındâ, bazı Türk sanatçılannın yurt- dışındakı kimi etkinlıklere çağnlması ve Türkiye'nin de uluslararası çağdaş sanat ortammda az da olsabirtemsü ala- nı bulması sayılabilır. Ayşe Erkmen, GülsünKaramustafa, HakTenger, Bü- lent Şangar, Halil Alnndere ve New York'ta açtığı sergiyle adından söz et- tiren Haluk Akakçe, şu son dönemde Türkiye'den çok yurtdışmda anılan sa- natçılanmız arasmda bulunuyor. Işin ilginç tarafı; bu sanatçılann yurtdışın- da yaptıklannı bizimburada takip ede- mememiz, yazılı ve görsel medyada izlerine pek de rastlayamamamız. Yurt- dışındaki başansı nedeniyle Tarkan'a yüzlerce sayfa, saatlerce yaym ayıran medyamn görevi, bu sanatçılan da bir ölçüde duyurmak değıl midir? 2000 yıhnda New York Şehir Müzesi'nde gerçekleştirilen "New York" sergisin- de Brooklyn Köprüsü'nün fotoğrafla- n, binlerce ünlü dünya fotoğrafçısınm yapıtlan arasından seçilen Burhan Do- ğançay'm fotoğraflanydı... Kimin ha- ben var? Abartılı bir 'milenyum' çılgmhğıyla girdiğimiz 2000, yazık ki gürültüsü ve heyecam oranmda yenilik getirmedi. Türkiye sanat ortamı, 2000'e her yılki hevesleri, umutlan ve gelecek kaygısıy- la girmişti; 2001'e de öyle giriyor. 2000'li yıllarda Kültür Bakanhğı'nınbu alana ilişkin yeni tasanlar oluşturması ve bir müzenin temellerini atmasmı, bella bu yıl değişen yönetim kadrosuy- la geçmişte oldukça yoğun etkinhk gös- teren bir ekibin üstlendiği Plastik Sa- natlar Derneği'nin çabası sağlayabilir. Aynı kadro, 2000'li yıllarda özel sek- törü sponsoriuk bağlamında plastik sa- natlara daha çok yöneltmek, medya- nın plastik sanatlara karşı olumsuz tav- n karşısında sanatçıyı örgütlemek, genç kuşak sanatçılara yol göstermek ve en önemlisi, sanatçımn varlığını duyur- mak adına biraz gürültü koparsa, bel- ki önümüzdeki yıllar açısmdan pek de fena sayılmaz... YtTİRDtKLERÎMlZ... Grafik sanatçısı Mengü Ertel 17 Mart'ta 69 ya- şmda yaşamını yıtirdi. Ertel, grafiğin yanı sıra sine- ma, tıyatro, resim ve edebiyata uzanan pek çok sa- nat alanındaki ilışkılen değerlendıren öncü bir tasa- nmcıydı. Türk karikatürünün büyük ustalanndan Ferruh Doğan 68 yaşmda yaşamını yitirdi. 1950'lerkuşağı- mn karikatürcülüğünde öne çıkan Doğan, sade çiz- gilerle çok şey an- latmış minimalıst bir sanatçıydı. Popart sanat akı- mnunünlüheykel- tıraşlanndan Geor- ge SegaL New Jer- sey'deki evinde 75 yaşında öldü. Ger- çek msan vücutla- nnı pürüzlü yüzey- lerle kaplayan Se- gal, dönemin ilkle- rine imza atan sa- natçılardandı. ABD'de daha çok göç konulu se- ri resimleriyle ta- nman, modern sanat ustalan arasındâ sayılan ressam Jacob Lawrence, 82 yaşında Seattle'da yaşamrnı yi- tirdi. St. Ives gnıbu üyelerinden Ingiliz soyut resim sanatçısı John \Veils 93 yaşmda öldü. 2. Dünya Sa- vaşı'ndan sonra Cornwell'de kunılan St. Ives Sanat Kolonisi'nde gelişen modern sanat hareketınin öncü- lerindendi. Wells, Peter Ranyon, W. Barns- Graham gibi genç modern sanatçılar kuşağının önemli tem- silcilerindendı. Plastik sanatlar alanındaki çalışma- lanyla tanınan Bilge Friedlaender 1 Nisan'da kanse- re yenik düşerek 60 yaşında öldü. Fnedlaender, son olarak Borusan Sanat Galerisf ndeki 'Çevre İçin Ço- ğatanalar' sergısine katılmıştı. Danimarka Louisiana Modem SanatlarMüzesi'nin kurucusu Knud Jensen 84 yaşında öldü. Nü ve peyzaj resimleriyle ün kazanan Ingiliz res- sam Euan U0ow 68 yaşmda kansere yenik düştü. Türk resminde yaptığı genç kadın yüzleriyle ün kazanan ressam Şükrrye Dikmen 93 yaşında vefat et- tı. Şükriye Dikmen'ın kendıne özgü üslubunda, Do- ğu ve Batı uygarhklanrun nıteliklı bu: biçımde yorum- lanmasırun büyük önemi vardı. Sanat kanyeri 80 yılı bulan Amerikalı ressam Atf- red Levitt 105 yaşmda öldü. ÖDÜLLER... ÖDÜLLER... Art-ist 2000 ÖdûDeri'nde fuann onur ödülü Neşet Gûnal'a verüirken eleştirmen ödülü Jak Erzen'e, sa- natsever ödülü CavitArmağan'a, sanatsever kurum ödülü TRT-2'ye, sanat galerisi ödülü ise Kile ve Leb- riz sanat galerilenne verildi. TürkiyeJokej Kulübü Resim YanşmasTnda ılk üç dereceyi ErsmDündar,AksdZe\danGöz.GüJay Se- mercioğlu eşit olarak paylaştı. V'olkan Coşkun,Akın UğurÇakar, Irfan Önürmen, Hasan Rastgekli, Mus- tafa Sekban, Z. Ufuk Sekban ve MehmetLygun'un yapıtlan sergılenmeye değer bulundu. 12. TekeJ Resim Yanşması'nda birinci Irfan Önür- men, ikinci Erdinç Ünlü, üçüncü F. Almila Sağdıç ol- du. Yanşmada Murat Akagündüz ile Selçuk Sinan Candaş'ın yapıtlan da mansiyona değer bulundu. Kaliforniya'da, Canon'un sponsorluğunda düzen- lenen 20. Yıllık Bahar FotoğrafYanşması' nda Sadık Demiröz'ün yapıtı bınnci oldu. AraGüler, Fotoğraf dergisinin düzenlediği 'Tür- kiye'de ve Dünyada Yüzyılm Fotoğrafçısı' anketinde Türkiye'de Yüzyılm Fotoğrafçısı seçıldi. Kankatür- cülerDerneği'nin düzenlediği, 20.UluslararasıNas- reddin Hoca Karikarür Yanşması'nda bu yıl büyük ödülü Dusan Shüjanicalırken Florian Doru, Xia Bing, Mu- hittin Köroğlu veOlegDergate^ hovbaşanödül- lerine layık gö- rüldü. Yanşma- mn özel bölüm- lerinde ise Juri Kosobucin, ka- rikatürde dünya- nın önde gelen yanşmalanndan 3.Mashiko Ulus- lararası Seramik YanşmasTnda jüri övgü ödülü- nü Ekrem Kula aldı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear