25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
A-T' SAYFA CUMHURİYET 8 EKİM 2000 PAZAR HABERLERIN DEVAMI GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK I Baştarafi 1. Sayfada Fazilet Partisi'ni kapatma dosyasını Anayasa Mahkemesi'nin hafta sonunda ele alması güçlü bir olasılık. Oysa, gündemde öylesine konular var ki; bize, pazar gününü keyifle geçirme şansı tanıyor. Sağolsun; dinsel konulardaki açjklamalarıyla ünlü Prof. Hüseyin Hatemi'nin hayvan hakları günlerindeki son çıkışlan gerçekten sinirleri gev- şetici, rahatlatıcı öğeler içeriyor. Profesöre göre, örneğin tavuk baş aşağı sallan- dınlarak kesilmemeli. Ya balık? Prof.'un öğretilerine uyarsanız balık satan esnafa önce "Şu uskumru oltayla mı yaka- landı, yoksa ağla mı?" diye soracaksınız ve... An- cak "ağla" yanıtını alırsanız -pahalılığın kol gez- diği şu sıralarda- ancak bir iki tane uskumnjyu sa- tın alacaksınız. Ya da balıkçı dükkânında "Burada olta ile ya- kalanan balık satılmaz" diye büyük bir döviz gör- meyi yeğleyeceksiniz. Bunca titizliğe neden gereksiniyoruz? Elham- düllillah Müslüman olduğumuz için. Dinen olta ile avlanan balığı yemenin büyük günah sayılma ola- sılığından çekindiğimiz, korktuğumuz için... Bunca duyarlılık; balık ve tavuk yiyebilmek için bu denli özenli yaşamayı öneren hocamız Hate- mi Beyefendi'nin dinsel irşaatlarından kaynakla- nıyor. Zira demiş ki; olta ile avlamak, balığa işkence yapmaktır. Ağla yakalananı yemek "caizdir". Hatemi Beyefendi'nin öne sürdüğü oğelere bi- limsellikle karşı çıkmak isteyen, "deniz avcıla- n"ndan kimilerinin, "Yahu balık soğukkanlı hay- vandır. Oltaya geldiğinde ıstırap çekmez, bu öğ- retJlerle öneriler nafile" demesi de Hatemi'yi bo- şa düşürmedi. Kuran'ı hatmetmiş bir Hoca'nın dinsel yorum- larına mutlaka dinsel bir yanıt bulunmalıydı, bu- lundu: Diyanet Işleri Başkanlığı Din Işferi Yüksek Ku- rulu yaptığı açıklamada: "Kuran 'daki Maide Sûresi 96. ayet, deniz avı- na müsaade etmektedir. Bu ve benzeri diğer ayetlerde ve Hazret-i Peygamber'in sünnetinde, deniz avı olan balığın nasıl tutulacağı belirtilme- miş, konu insanların inisiyatifine bırakılmıştır. Bunlar (Hatemi'ninkiler) kışisel görüşleridir" de- dL Latifenin dışında Bu açıklamadan sonra, olayın gelişmelerini iz- leyenlerin neler düşündüğünü elbette bilemem a- ma, bendeniz onca yıldır yediği balığın olta ile mi yoksa ağla mı avlandığını hiç ama hiç merak et- mediğim (tabii 'öteki dünyada' hesabını vereme- yeceğim günahlardan kurtulduğum) için derin bir nefes aldım. Bir ohhh çekerek "dünyevi olaylardaki" geliş- meleri izlemeye aldım. örneğin; başkentteki Türk ve Amerikan kay- naklan, yüksek bir olasılıkla salı günü Temsilciler Meclisi'nde Ermeni soykırımı tasansının kabul edileceğini söylüyorlar. Gözler, kuşkusuz Türkiye'nin uygulamaya ala- cağı "karşı önlemlere" çevrildi. Türkiye, iki önemli karşı koza sahip. llki, Erme- nistan'a karşı somut yaptırımlar. Erivan'ın deniz, kara ve hava bağlantısını kesmek. Ikincisi ABD'ye karşı yaptınmlar. Gözde önlem incirlik'in kullanımı. ABD uçakla- nnın Kuzey Irak'ı "denetiminigüçleştirmek". Hü- kümet Incirlik konusunda "sır vermiyor". Ada- na'daki alanı kapatma anlaşmalar gereği zor mu, yoksa olanaksız mı? Açıklamıyor. Fakat, Amerika için Incirlik kadar değerli Diyar- bakır'daki Pirinçlik Üssü'nün kapatılma olasılı- ğından acaba niçin söz edilmiyor? Ve... Soykınm tasarısına gerekçe olan: Eski başkanlar Ronald Reagan, George Bush ve bugünkü Başkan Clinton'un "heryıl24 Nisan tahhinde yayımladığı soykınmı anma mesajlan- nın ne anlama geldiğini" ABD'ye sormak, Türk hükümetlerinin aklına bugüne kadar neden gel- medi? ABD'ye karşı pek çok yaptınm olanağı elimiz- de. Içeride pek çok soru belleğimizde. Demireller'e verilen kredilerle ilgili DSP ve MHP'nin yer almadığı hükümetleri suçladı Raporlar Ozkan'ı yalanhyorANKARA (CumhuriyetBürosu)- Halk Bankası'ndan sorumlu olan Başbakan Yardımcısı ve Devlet Ba- kanı Hüsamettin Özkan, bankadan ŞevketDemirel ve oğlu Yahya Murat DemireJ'e ait şirketlere kredi kullan- dınlmasıyla ilgili geçmiş dönem hü- kümetlerini suçladı. Ancak Yüksek Denetleme Kurulu'nun raporlannda Halkbank'tan kullandınlan krediler- le ilgili usulsüzlük saptamalanna karşın, Özkan döneminde de bu ko- nuda girişimlerin yapılmadığı görü- lüyor. Başbakan Yardımcısı Özkan. Hürriyet gazetesi yazan Emin Çöla- şan'a gönderdiği mektupta, kredile- rin Şevket Demirel Holding bünye- sindeki firmalar ve ERA Finansal Kiralama ile Universal Yatınm Hol- ding A.Ş.'ye açıldığını belirtti. Özkan. holding bünyesindeki fir- malara kredilerin, 1994, 1995.1996 ve 1997 yıllannda açıldığını ve açı- lan kredilerin 88.2 milyon dolar ol- duğunu bildirdi. Bu kredilerin 12.7 milyon dolannın Çiller-CHP/SHP, 30 milyon dolannın Çiller-CHP, 10 milyon dolannın ANAYOL, 35.5 milyon dolannın da REFAHYOL dö- neminde açıldığını belırten Özkan, "55. hükümet döneminde bu firma- lara herhangi bir kredi açıimamışbr. 45 trüyon tutanndaTürk Lirası kre- dilerinin tamamı 54. hükümet döne- minde acıünışUr" diyor. Ancak Öz- kan'ın. 56 ve 57. hükümet dönemin- de bu firmalara kredi kullandınlıp kullandınlmadığı konusunda açıkla- ma yapmaması dikkat çekiyor. Özkan. "Teffiş Kuruiu'nca Halk Bankası'nca verilen kredilere ilişkin oiarak yapüan incelemede. yukanda belirtiJen kredilerie ilgili oiarak bir usulsüziük ve yolsuzluk tespitediune- miş,BankaGenel Müdürü Yenal An- sen için bir suç duyunısunda da bu- lunulmamıştır. Bu kredikre ilişkin olarak savaüklardan gelen va da gel- diğj haide işlem yapılnıadan bekteti- lenbirsuçduyurusu dayoktur" diyor. YDK'nin raporuna göre ise Öz- kan'ın açıkladığı gibi Demirel gru- bu şırketlerine verilen kredıler "so- runsuz" görünmediği gibi, Hazi- ne'den sorumludevlet bakanlığından soruşturma yapılması isteniyor. Raporda 1997 yılsonu itibanyla Demirel grubunun 4 şirketi için onaylı kredilerin tutan, 31 Arahk 1997 tarihli kurlar üzerinden hesap- landığmda toplamda 113 milyon do- lan geçiyor. Raporda, 30 Eylül 1999 tarihi itibanyla da 4 firmanın Halk Bankası'na olan borcunun 120 mil- yon dolar olduğu ifade ediliyor. Halk Bankası. Özkan'a baglı ol- duğu dönemde, kullandınlan kredi- lerle ilgili sorun bulunmasına karşın Demirel grubu şirketlerle ilgili gere- ken işlemleri yapmıyor. Özkan açık- lamasında, "Firmaiara proje bazın- da açılan S yıl \adeli kredilerin 1998 ve 1999 yıllannda yenilenmemesi ne- deniyle krediler nakde dönüşmüş- tür" demesine karşın, YDK raporun- FP: Egebank buzdağının ııcıı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - FP Genel Başkanı Recai Kutan, Tûrkiye'deki yolsuzluk olaylannı Egebank'la sımrh gör- memek gerektiğini belirterek "Egebank buzdağının suyun fize- rindeki lasnudır.AsılönemlioJan suyun alündaki lasmmortayaçt- kanlmasıdır" dedi. Şu ana kadar Egebank olayının üzerine ciddi- yetle gidildiğini belirten Kutan, bürokratlann da işin içinde oldu- ğu iddialanna dikkat çekti. Ku- tan, "CHayın başmda bankadan pis kokular geürken müdahale edilmemiştir. Bu nedenle Mec- fete verecegiıniz araşnrmaöner- geleriyle sorumlulardan hesap sonılâcakür" diye konuştu. Ku- tan, partisinin tanıtma başkanlı- ğı bölge toplantısımn açılışmda yaptığı konuşmada, FP'nin iyi muhalefet yapmadığı konusun- da spekülasyonlar bulunduğunu belirterek "FP'nin halklayüzyü- ze yaptıg? muhalefeti incefediği- mizde görüyoruz ki FPenetkin muhalefeti yapmaktadır" dedi. daki şu bölüm dikkat çekiyor "Ban- ka Yönetim Kurulu'nun 9 Kasım 1998 tarih ve 38/64 sayılı karan ile banka kavnağına yansımış bulunan 14 mihvn 991 bin 750 dolar ile 8 mil- yon 250 bin markın dolar tutan 19 milyon 680 bin dolarborcun 9 milyon 680bin dolannın 1998 yıisonuna,ka- lanının ise31 Mart 1999'a kadaröde- mek suretiyte tasfîye edilmesi karar- laşnrunuşor.AyTicavadesigeiecek di- ğer kredilerin bankadan sağlanacak 5 yıl vadeli dış garanti ile yenilenme- si \ç her yıl 1999-2000 yilında sona erecek »al ve garantüerin 3'te 1 dü- şürülmesine karar verilmiştir." YDK raporlannın KİT Komisyo- nu'nda görüşülmesi de engelleniyor. Kamu kurumlanna ilişkin 1997 yılı- na ait raporlann yüzde 95'inin göriiş- mesi tamamlanmış olmasına karşın, Halk Bankası 'nın 1997 raporu hâlâ görüşülmedi. TBMM kulislerinde, Ağustos 1999'da kurulan altkomis- yona gönderilen Halk Bankası 1997 hesaplanna ilişkin rapor hazırlanma- sına karşın 1 yıldır Demirel grubu şırketlerine kullandınlan krediler ne- denıyle bekletildiği konuşuluyor. Başbakan Bûlent Ecevit, devlet bankalan tarafından Egebank'a kre- di verilmesine ilişkin soru üzerine "Basında çıkanlann ötesinde aynno bilmiyorum" dedi. Ecevit, bu konu- da Ozkan'la görüşüp görüşmediğine ilişkin soru üzerine de "Hayır" yanıtını verdi. ABD'ye karşı yeni yapümıılar • Baştarafi 1. Sayfada lar.Ankara'da yapılan de- ğerlendirmelerde, karar tasansının çıkmasının ön- lenmesi için eylem planı- nın salı gününden önce açıklanması, böylece "caydmcı" bir unsur oia- rak kullanılması da var. Ancak bu konudaki kesin karann hükümet ortakla- n tarafından verileceği kaydediliyor. Dışişleri Bakanlıgı'ndan biryetkili, Ermenistan devle- tinin, soykınmı ile ilgili iddi- alann başta ABD olmak üze- re tüm dünyada kabul gör- mesi için çabalannı 7-8 aydır yoğuniaştırdığını belirterek "Ermenistan'uı izlediği bu poütika düşmanhk politikası- du*. Bu girişimlerde Erme- nistan devletinin ciddi karJa- sını görüyoruz. Biz Ermenis- tan'a bu süreçte düşmaniık- la yanıt vermedik. ilişkileri urmandırma yolunu seçme- dik. Ama bundan sonra Tür- kiye kendi çıkarlannı koru- yacak girişimlerde buluna- caknr" dedi. Aynı yetkili, Türkiye'nin elinde bazı koz- lar bulunduğunu, bunlann kullanılacağını kaydettı. Ennenistan'a karşı alına- cak önlemler arasında "hava koridorunun kapaûlması, charter seferlerinin durdu- ruunası,ekonomikambargo- nun ağırlaşnnlması" ön pla- na çıkıyor. Dışişleri, ABD'ye yönelik almacak önlemlerin ise "öl- çüsüzşekflde auaşmayacak" şekilde olacağını açıkladı. Washington yönetiminin tasannın geçmemesi için en üst düzeyde çabalarda bulun- duğunu ve iki ülke arasında- kı -stratejikortakuk" düze- yindeki ilişkilere dikkat çe- ken bir yetkili, "Buna karşın ABD yönetimi de bu tasan- nın çıkmasının sonuçlanna katlanmak dunununda ola- caknr" dedi. Genelkurmay Başkanı Or- general Hüseyin Kıvnkoğ- lu'nun ABD'ye resmi ziya- retini ertelediğini açıklama- sıyla başlayan tepkilerin da- ha çok lrak üzerinden ger- çekleştirileceği kaydediliyor. ABD'nin Incirlik Ossü'nü NATO görevleri dışında kul- lanmasınj kısıtlamayı öngö- ren Türkiye'nin. bu kapsam- da KeşifGüç'ün faalıyetleri- ni durdurabileceği belirtili- yor. Keşif Güç'ün durdurul- ması için TBMM'nin izni Yunanpilotlar çiçeklerie karşüandı "Destined Glon-2000 (lfukta zafer >ar) Tatbikao Yunanistan Hava Kuvvederi'ne ait 6 F-16 Askeri Hava Üssü'ne indi Piste inis' ekibin komutanı Kurmav \ı çerçevesinde, Bahkesir jmutanı KurmayYaiDav viass Gtorgos'u, M.THoKomutanı Gökhan Ozyannve gerekiyor. Türkiye, bu süreç- te lrak ile siyasi ve ekonomik ilişkilerini de geliştirmeyi öngörüyor. Bağdat'a büyü- kelçi göndermeyi kararlaştı- ran Türkiye, hbbi malzeme taşıyan sivil uçaklann pazar- tesiden itıbaren Bağdat'a uç- maya başlayacağuu da bildir- di. Ancak Bakan Cem, gaze- tecilere yaptığı açıklamada, Türkiye'nin lrak ile ilişkile- rinin ABD'ye endekslenme- yeceğini belirterek "Irak'a karşı uygulanan yapunmlar ABD'ye endeksli değüdir. BunlarBMwGüvenKkKon- se>iikrja3anüİKhr.Buitibar- la, ABD ile ilişidkrimizde mcydana geiebilecek oia\1ar- la Irak'ı bağlanulandırmak doğru değildir. tki iüşkimizin de kendi dinamikieri ve bo- yudan vardır" dedi. Başbakan Yardımcısı De\ r - let EiahçelL Ermenistan dev- letiyle dirsek teması içindeki bazı Ermeni çevrelerin çeşit- lı fırsatlardan yararlanarak Türkiye'yi köşeye sıkıştırma girişiminin son zamanlarda aşama kat ettiğıni anımsata- rak sorunun en vahim tarafi- nın kendini evrensel banş ve istikrann, adalet ve demok- rasinin beşiği oiarak gören ül- kelenn düştüğü durum oldu- ğunu söyledi. Bahçeli, Tür- kiye'nin dün olduğu gibi bu- gün de kendisine yönelik her türlü kuşatmayı bertaraf ede- cek güce ve bilince sahip ol- duğunu kaydetti. ABD fîrmalannın toplam \atmııu 3 ıııilyar dolarANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sözde Ermeni soykınmı tasansının Temsilciler Meclisi Uluslararası Ait Komisyonu'ndan geçmesi, ABD ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkileri gündeme getirdi. ABD'li firmalann Türkiye'de yaklaşık 15 milyar dolar tu- tanndaki savunma ihaleleriyle ilgilen- dikleri belirlendi. ABD firmalannın Tûrkiye'deki toplam yatınm tutannın 3 milyar dolar olduğu kaydedildi. " Sözde Ermeni soykınmı yasa tasan- Stnın ABD Temsilciler Meclisi günde- mine aJınma çabalan sürerken, crikkat- lerTürkiye'nin alacağını açıkladığı ya- tınmlara çevrildi. ABD'li firmalann Türkiye'de ilgilendikleri savunma iha- lelerinden dikkat çekenler şöyle: Hehkopterthalesi: Ihale toplam 145 saldın ve keşif helikopterini kapsıyor. ABD'li Bell Textron ile Ankara'da baş- layan müzakereler sürüyor. Projenin toplam bedeli yaklaşık 5 milyar dolar. Ana yüklenicisi TAI olan proje kapsa- mında Türkiye'ye motor, yazılım ve gövde yapımında teknoloji transferi ön- görülüyor. ABD'li Bell Textron ile an- laşılamaması durumunda diğerkonsor- siyumla görüşmelere geçilecek. 3. Kuşak Tank Üretimi: TSK'nin 2000'li yıllardaki tank gereksinmesini karşılamak amacıyla düşünülen proje kapsamında toplam bin tank üretimi planlanıyor. Alman. ABD, Fransa ve Ukrayna fırmalannm yanştığı üretim programınm yaklaşık bedeli 4 milyar dblar. ABD Abrams tanklan ile şansı- nı zorluyor. 32 Adet (3. ÖnceO F-l 6 Üretim Prog- raını: Toplam bedeli 700 milyon dolar. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TAI) yetkilileri, olumsuz gelişmelerin yeni parti üretim programını da etkileyebi- leceğini ifade ediyorlar. Bu alandaki li- sansör firma grubu, ABD seımayeli General Dynamics-General Motors. Sikorsky HeBkopterleri (Genel Mak- sat): Sözleşmesi yapılmış ve teslimat- lanna başlanmış olan 50 adet Sikorsky helikopteri var. Toplam yatınm bedeli 500 milyon dolar. llk 25 adet helikop- terin teslimi yapıldı. TAI, getirilen he- likopterlerin hangar operasyonlan ile boya işlemlerini yaparak, ilgili kuvvet komutanlığına tesiimini yapıyor. 4 Adet Erken Haberalma Uçağı ve Uyan Sistemleri: Projenin tutan 1.5 milyar dolan buluyor. ABD'li Boeing fırması kendi uçağı ile, Raytheon fir- ması ise Airbus platformu ile yanşıyor. Değerlendirme Savunma Sanayii Müs- teşarlığı (SSM) tarafından devam edi- yor. C-130 Askeri Nakliye Uçaklannın Modernizasyonu: Hava Ku\^etleri Ko- mutanlığı'nın elinde bulunan 7 adet C- 130 askeri nakliye uçağınm, günün tek- nolojilerinin kullanımı ile daha modem bir kapasiteye kavuşturulmalan hedef- leniyor. Projenin bugünkü tutan 25 mil- yon dolar. C-130 askeri nakliye uçaklan üze- rinde yapıiacak yeni düzenlemelerle, bu uçaklara en son sıstemlerle donatı- larak kıtalararası uçuş kapasitesi ka- zandmlacak. Yapıiacak olan dönüşüm çalışmalan kapsamında aynca, bu uçaklann motor- lanna Türkiye'de de depo seviyesi ba- kım yeteneği kazandınlacak. Moderni- zasyon için gerekli 25 milyon dolar SSM kaynaklanndan karşılanacak. ABD'li Lockheed Martin fırması iha- le ile ilgileniyor. Denizaltı Savunma Harbi \e Keşif Karakol Gemisi Tedarik Projesi (MİL- GEM): 8 adet denizaltıya yönelik ça- lışma, yurtdışı ihale aşamasında. MİL- GEM projesi için, bazı ABD'li firma- 'Asü soykınmı Ermenüeryaptı'\VASHINGTON (AA)-Azerbay- can, ABD Temsilcüer Meclisi'nin gündeminde bulunan sözde "Erme- ni soykmnu" tasansına karşı Tür- kiye'ye destek vererek tarihte bir- çok örnekleri görûldüğu gibi soykı- nmı suçunu asıl işleyenin Ermeni- ler olduğunu bildirdi. Azerbaycan'ın Washington Bü- yükelçiliğı Maslahatgüzan Elmar Mamediyarav, yaptığı yazıh açıkla- mada. Birinci Dünya Savaşı sırası ve sonrasında Türkler tarafından katledildiği ileri sürülen Ermenüe- rin, o dönemde eline hem Türk hem de Azsri kanı bulaştığını belirtti. Mamediyarov, sözde soykınmınm gerçekleştiği iddia edilen dönemin tam ortasında 1918'de. Bolşevikle- rin desteğindeki Ermeni Daşnak çe- telerinin 20 bini Bakû'da olmak üzere 50 bin Azeri Türk'ünü katlet- tiğini kaydetti. Mamediyarov, Aze- rilerin bu şekilde soykinmına uğra- tılmasınm ardından Ermeni çetele- rinin Azerbaycan topraklarının önemli bölümünü etnik temizliğe uğrattığını, yüzlerce yerleşim mer- kezini yakıp yıktığmı söyledi. Mamediyarov, bu olaylardan yak- laşık 75 yıl sonra da yeniden Azer- baycan'a karşı taarruza geçen Er- menilerin, Yukan Karabağ'm yaru sıra Azerbaycan'ın geri kalan top- raklarının yüzde yirmisini ellerine geçirdiğini ve bugün halen 1 milyon Azerinin evinden edildiğini anlattı. Mamediyarov, "Ancak hiçbir Er- meni saldınsı 1992'de Hocâlı kasa- basının yeryüzünden silinerek bin- fcrce srvil Azerinin soykinmına ug- ranMığı olay kadar dünyanın gözû önünde gerçekleşmedi" dedi. Mamediyarov yazıh açıklamasm- da, ABD Temsilciler Meclisi'nde her iki yılda bir gündeme getirilen sözde soykınmı tasanlannın küçük iç poütika hesaplanna dayandığını belirterek "Bu defa da uluslararası topluluk ikiyüzlü bir tasanya daha taıuk oluyor. Bu ikryüzlü tasan, Azerfoa>can örneğindeki gibi gerçek sojkınmlan tanımıyor" görüşüne yer verdi. Maslahatgüzar, tasannın Temsilciler Meclisi Genel Kuru- lu'ndan geçmesi halinde, Azerbay- can ile Ermenistan arasmda zaten çok gergin koşullarda sûrdürülme- sine çalışılan banş sürecinin mutla- ka olumsuz yönde etkileneceğini vurguJadı. ABD Temsilciler Mecli- si'ndeki sözde "Ermenisoykırımı" tasansına, ABD'deki Azeri gazete- ciler de çok yoğun ilgi gösteriyor- lar. Azeri gazeteciler, sözde soykı- nmı tasansına ilişkin gelişmelerin, Azerbaycan'da birinci haber oldu- ğunu ve Azeriler için büyük hassa- siyet taşıdığını belirtiyorlar. lann ilgilendiği bildiriliyor. Ancak tek- lif aşamasında olunduğu için, firma gruplan henüz belli değil. Toplam ya- tınm tutan yaklaşık 1.5 milyar dolar. M60 Tanklannuı Modernizasyonu: ABD'li firmalann ilgilendiği bu proje- nin toplamı da yaklaşık 1 milyar dola- n buluyor. Aynca Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu'nun (MKEK) yıllık 50 milyon dolarlık tabanca ithalinin 20milyon do- larlık kısmı, ABD'li fırmalan ilgilen- diriyor. Türkiye'deki toplam yabancı serma- ye miktan 26.7 milyar dolan bulurken, ABD'nin 1980 yıhndan bugüne kadar Türkiye'ye yaptığı yatınm toplamı, 3 milyar 41.2 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Burakamlarabakıldığında, ABD'nin, Türkiye'ye gelen toplam ya- bancı sermaye içindeki payırun yüzde 11.3 seviyesinde bulunduğû görülüyor. Bu yılın altı ayı itibariyle Türkiye'ye gelen yabancı sermayenin ülkelere gö- re dağılımına bakıldığında da ABD ser- mayesinin payı yüzde 9.2 oranında ger- çekleşti. Bu dönemde, Türkiye'ye ge- len ABD sermayesi 26.2 milyon dolar oldu. Söz konusu dönemde, Türkiye'ye gelen toplam yabancı sermaye miktan ise 351.1 milyon dolar düzeyinde idi. Türkiye'nin ABD'lifirmalara,bu yı- lın ocak-haziran dönemi itibariyle ver- diği yatınm izin belgeleri miktan da 2 milyon 301 bin dolar seviyesinde bulu- nuyor. Söz konusu dönemde izin veri- len toplam yatınm izin belgesi tutan 711.4 milyon dolar oiarak gerçekleşti. ABD'nin bu rakam içindeki payı ise binde3.2'dekaldı. ABD firmalan bu dönemde toplam 10 adet yatınm izin belgesi aldı. ABD, bu sayı ile yatınm izin belgesi verilen 26 ülke içinde 4. sırada bulunuyor. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada Yazıyı yerel yönetim yazdırmış. Merkezin devamın-- da, çoğu Türkçe adlı işyerleri vardı. En çok kullanılan ad, Anadolu'ydu. Üç yerde rastladım. Kreuzberg caddelerinde Tûrkiye'deki büyük kent- lerin ana caddelerinden daha çok Türkçe işyeri adı okudum! ••• Kreuzberg'i Almanya'daki dostlar Güray Öz ve Ah- met lyidlrii'yle birlikte dolaştım. Türkler burada her türlü işyerinin tutmasını sağlamışlar. Dönerciler başı çekiyor. Bunu, ithal ürünlerin satıldığı işyerieri, barlar izliyor. Türkterin deneyip de tutturamadığı tek girişim şu ol- muş: KJtabevi! >î»-w ••• Ali Yıldınm küçük yaşta Berlin'e gelmiş. 10-12 yaş- lannda en büyük arzusu Istanbul'u görmekmiş. Kre- uzberg'de bir sinema hafta sonlan Türk filmi gösterir- miş. Ali'nin derdi film değil, Istanbul'u görmek. Her hafta sonu soluğu burada alırmış. O yıllarda bir an önce büyüyüp, "kötü adam" Erol Taş'ı öldürmeyi çok istemiş! ••• Rastgele dolaşırken farklı bir tabelaya rastladık: VVedding Atıcılar Kulübü. Girdik içeri. İki Türk. Biri kulüpte görevli, öteki kim- ya öğretmeni Cemal Bozat. Kahve ikram ettiler. Ku- lüp üyeleri Türkmüş. Hiç Alman yok mu, diye sordum. Görevli genç doğal bir davranışla yanıt verdi: - Yabancılar girmez buraya! Cemal Bazot bana dönüp güldü: - Gördün mü, delikanlı Berlin'de Almanlara yaban- cılar diyor! • • • Konu Almanlardan, yabancılardan açılmışken, bir anlatımı aktaralım. İki kardeş Berlin'de pideci dükkâ- nı açmış. IştutuncaTürkiye'den üçüncü kardeş de ge- tirilmiş. Son gelen hiç Almanca bilmiyor. Onu mutfa- ğa vermişler. Müşterilerin çoğu Türk olduğu için ara- da kasaya da bakıyormuş. Bir gün iki Alman pide ye- meye gelmiş. Bizimki içeri bağırmış: - Abi turistler geldi, bakın! • • • Yine Türkçe, tanıdık bir tabela: ; Bolkepçe Lokantası! *"'' Başlıca özelliği hiç kapanmamaa. Açıldığından be- ri 24 saat hizmet veriyormuş. Bu yüzden kapıda kilit yokmuş. Sahıbi Ahmet Yeter, Türkiye'den gelenlerin de buraya uğramadan geçmediğini söyledi. Cam ke- nanndaki masayı gösterip seslendi: - Şu masa Uğur Mumcu'nun. Gelince burada ye- mek yerdi! • • • Beriin'in iki parça olduğu dönemden kalma bir ge- cekondu öyküsü var ki; roman olur. Berlin duvannın Kreuzberg Marelannenplatz'daki bölümünde bir kili- se var. Klisenin hemen yanındaki duvann Batı yaka- sındaki birkaç yüz metrekarelik yeşil alan Doğu Ber- lin'e ait. Bu yüzden kimse yaklaşamıyor. Osman Kalın adlı Yozgatlı yurttaşımız burayı gö- züne kestırip gecekondu ınşa etmeye girisince Doğu- lu askerler hemen müdahale etmışler; "Dur... vuru- ruz..." Bizimki dinlemeyince yanına gelmişler, durumu an- latmışlar. Osman Kalın, "A/e derseniz deyin burası boş, ben gecekondumu yapacağım" demiş, yapmış. Görevli yüzbaşı pes etmiş, "Tamam, demiş, burantn mülkiyeti senin". Gel zaman grt zaman, duvar yıkılınca Batılı polisler gelmişler... Onlan da pes ettirmiş. Duvann yerinde yeller esiyor, ama Osman Dayı'nın önü meyve ağaç- lı, fasulyeli, domatesli, yan duvan soba borulu gece- kondusu dimdik ayakta. Kapısını çaldık, evde yoktu. öyküsünü Beriin'deki yerel bir dergiden aldım. • • • Gecekondunun karşısında Henry Schütz adlı Al- manla sohbet ettik. Schütz, Türkiye'de 18 ay ceza- evinde kalmış. llk saydığı isim, Kürt Idris oldu. Onun şoförü Ahmet'le aynı cezaevinde yatmış. "Elektrik verdiler, konuşmadı" diyor. Gecekondu için yorumu şu: -Zekicebirdavranış! b , '•*' ' ' balbay@cumhuriyet.com.tr Itıgüiz hııkıık sîsteminde devrim REŞATAKAR LONDRA-lngiltere, 3 asırlık hukuk siste- minde "devTİm" denile- bilecek değişiklik yapa- rak, vatandaşlannın, uğ- radıklan haksızlıklar karşısmda Avrupa tnsan Haklan Mahkemesi'ne gitmemesini sağladı. Yapılan yeni yasal dü- zenlemeler sonrasında 2 Ekim tarihinde yürürlü- ğe giren ve Avrupa In- san Haklan Konvansi- yonu'nda (AÎHK) uyu- mu öngören yasal degi- şiklikler, Birleşik Kral- lığa bağlı tüm mahke- meleri ciddi bir sonımlu- lukla karşı karşıya bıra- kıyor. tngiliz hukukçular. geçmişte insan haklan şi- kâyetlerini Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi'ne götüren Ingiliz vatandaş- lannın, sonuç için 5 yıl gibi uzun bir süre bekle- tildiklerine dikkat çeke- rek Ingiliz hukuk siste- mindeki değişiklikler so- nunda Strasbourg'a git- me zorunluluğunun orta- dan kalktığını, ancak uy- gulamanın ne gibi zor- luklar getireceğinin za- man içinde belli olacağı- nı belirtiyorlar. Yasal de- ğişikliklerin yürürlüğe girmesinden sonra Ingi- liz mahkemelerine çok sayıda başvuru yapıldığı, bunlardan ikisinin ön sı- raya alındığı bildirildi. "Yaşam hakkı" ile ilgili i- ki davadan ilki bitkisel hayat yaşayan ve gerek aile, gerekse doktorlar ta- rafından, suni beslenme cihazından çıkanlarak ölüme terk edilmeleri is- tenen iki çocukla ilgili. Ölüme bu şekilde terk edilmeleri, iki hastanın AlHK 2. maddesi ile ga- rantiye alınan yaşama ha- kını ellerinden aldığı ge- rekçesiyle devlet tarafin- dan hem aileye hem de doktorlara karşı çıkıhyor. Karşı çıkma nedeni, yeni yasa altında AlHK uygu- lanmasını sağlama görev ve sorumluluğunun dev- lete verilmiş olmasından kaynaklanıyor. Bu ilginç dava sonunda, isimlen açıklanmayan ve bitkisel hayat yaşayan iki çocu- gun geleceği belirlenmiş olacak. tngiliz mahkeme- lerinin gündemine alınan ikinci bir başvurunun sa- hipleri de, suni döllenme yoluyla hayata gelen Adam ve Joanna Rose isımli kardeşlere ait. İki kardeş, sperm bagışmda bulunan biyolojık baba- lannın kimliğini öğren- mek için yeni yasanın bir fırsat oluşturduğunu dü- şünerek mahkemeye baş- vurdu. tngiliz hukuk çevreleri, 1688 yılından bu yana yürürlüğe giren yeni tn- san Haklan Yasası'nın, insan haklanyla ilgili tüm geçmiş mahkeme karar- lannın yeniden gözden geçirilmesine olanak sağ- ladığını belirterek bu şe- kilde yargıçlara "yeni ka- rar" hakkı doğduğuna dikkat çekıyoriar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear