25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SÂVFA CUMHURİYET 8 EKİM 2000 PAZAR 4 HABERLER DUNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Allah Allah!.. Sevgili, Sana da olur muydu bilmiyoaım? llk gençfik yıllarımda, Beyoğlu'nda turlarken sık sık kafa- fnı kaldınr, binaların üst katlanna bakardım. "Benim böyle görüp algıladığım bu görûntü- leri bir başkası nasıl görüyor acaba" diye so- rardım hep kendi kendime. "Hiç öyle şey olur mu?" deme. Aynı nesne- ye bakan insanlann değişik şeylergörmesi ola- ğan. '.. Evet gerçi, bina aynı bina; pencereler, kapı- lar, renkler aynı. Ama ona bakan kişi, görüntü- yü gözünden beynine aktarırken geçmiş de- neylerini, meşrebini, özlemlerini ekliyor. Yalnız insan değil, objektif için de durum pek büyük değişiklik taşımıyor. Aynı nesneye yöneltilmiş değişik objektifter, artlarındaki insan gözünden, birikimlerinden, tutkularından tümüyle bağımsız mıdırlar? Son yıllarda bizim takımlann ve tabii ki en çok o karşılaştığı için Galatasaray'ın yabancılaria yaptığı maçları TV'den izlerken de bu değişik bakışların farklarını görüyorum, hatta zaman zaman karşılaşmayı anlatan spikeri dinlerken "Attah Allah!.. Yahu biz ikimiz de acaba aynı ma- çı mı izliyoruz" diye kendi kendime sormadan edemiyorum. •r_fîenim,şansın da yardımıyla kazanıtan maç- Jarda aksak ve eksik bulduğum, gelecek için tehfike sinyalleri verdiğini düşündüğüm takım, spikerin gözünden mükemmel görünüyor ve eski oyununu aratan Cimbom, efsaneler yaa- yor. r.ç3pikere kızmıyor, kendimden kuşkuyadüşü- yor, bu iman eksikliğimden dolayı üzülüyorum. • • • Pazar sabahı da, başka konuları ele alacağım bu yazıya oturmadan önce gazetelerimizi açın- ca yine aynı duyguya kapıldım. Yugoslavya'da "devrim!" olmuştu. Kimileri "devrimi!" yaşamışlardı ve anbean gelişmesini anlatıyorlardı. Kimilerine göre "demokrasinin büyük zaferiydi!" bu. Kimileri ise onuru çiğne- nen bir halkın şahlanışını görüyorlardı, son ge- lişmede. Bazıları da "diktatörün sonu!"na leylim leey çekıyorlardı. Tarihin çarklan, çağın önlenemez gelişmesi vb. vb. arasında bir kez daha hayrete düştüm. Aynı ülkeye, aynı olaya mı bakıyorduk? ••• Diktatör denilen adam, şu bir süre önce, rte yapacağını, ne edeceğini yazarak, anlatarak halkının oylarıyla iktidara gelen ve Sırp halkının taptığı Miloşeviç değil miydi?.. Onurunu kurtaran halk, dört nala giden enf- fasyonun umannı, bölgeyi kan ve ateşe boğan Sırp şoveni Miloşeviç'te arayan, onu oylanyla destekleyen, nice cinayeti alkışlayan insanlar- dan oluşmuyor muydu? Birden onuru şahlandıran demokrasi tutkusu muydu? Yoksa tepeden inen bombalar ve on- lann daha da yoğunlaştırdığı ekonomik sıkıntı- lar mı? Btı insanlarda birden onur şahlanmış, sağdu- yu hâkim olmuşsa, Miloşeviç'in alternatifı ola- rak neden başka bir Sırp milliyetçisini seçmiş- lerdi? Miloşeviç'in savaş suçlusu olarak yargılan- masına izin vermeyeceğini söyieyen Kostuni- ça acaba şimdi kendine oy verenlerin geçmiş- tekı suç ortaklığını mı örtmek istiyor; yoksa ken- dısını destekleyen cephedeki Vık Darsko- veç'in, 1991'de paramiliter güçlerin Vukovar'ı kuşatmasının yeniden anımsanmasını, yine cephenin önde gelenlerinden Zoran Cinciç'in 1992'de Sırp kasabı Radovan Karadziç'in ayağına gidip ziyaret etmesinin gündeme geti- rilmesini mi istemiyor? Bugün Yugoslavya'da barış, demokrasi, in- san haklan havarisi kesilen Avrupa, Bosna'da insanlar koyun gibi boğazlanırken kuzu kuzu seyreden Avrupa değil mi? Inan bana Sevgili, aynı olaya, bu kadar deği- şik bakmam beni şaşırtmaktan çok üzüyor ve hep kendi kendime soruyorum, "Neden ben de onlar gibi göremiyorum olayları; neden ben de onlar gibi coşkuyla katılamıyorum bu tûr- külere?" diye. Kömür ocağındagrizu mtladı: 4 kişimahsur NGULDAK(AA)- 'Zonguldak'ın Gelik 'beldesindeki kaçak kömür ocağında meydana gelen grizu • patlamasında 4 işçi ocakta mahsur kaldı. Türkiye Taşkömürü JKurumu(TTK) tahlisiye ekibi, ocaktaki metan gazını boşaltma çalışmalannı jsürdürüyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşan Fikri Şahin. kaçak kömür ocağında meydana gelen grizu patlaması ile ilgili olarak soruşturma başfatıldığını bildirdi. Getik Ayiçi mevkiindeki Serdar Kara'ya ait kaçak işletilen kömür ocağında. dün henüz belırlenemeyen nedenle patlama meydana «pldi. Patlamada. Şenol fcöMü (27). Naci Saraçoğlu (58), Hüseyin Koca (47) ve ErsinKoca(22) mahsur kaldı. Yetkililer, TTK'ye bağlı 5 kişiden oluşan tahlisiye ekibinin, ocaktaki metan gazını boşaltma çalışmalannı sürdürdüklerini bildirdiler. Soruşturma açıldı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşan Şahin, kaçak olarak ışletildıği belirlenen kömür ocağında meydana gelen grizu patlamasını araştırmak üzere soruşturma başlatıldığını ve 2 müfettişin görevlendirildiğini belirtti. Şahin, yapılacak soruşturma sonucunda sorumlular hakkında yasal işlem yapılacağını kaydetti. ANAP Diyarbakır Milletvekili Abdülbaki Erdoğmuş'tan, Güneydoğu sorununa çözüm önerileri 'Rüıtçe TV, aııiMİikle egitim'AYŞESAYEV ANKARA - ANAP Diyarbakır Mil- letvekili Abdülbaki Erdogmuş, hazıria- dığı Güneydoğu raporunda, sorunun çö- zümü için "Kütçe T\, anadilde eğitim, yardım-vataküksuçlannaaf,OHAL uy- guiamasının kaJdınlmasmı" önerdi. Er- doğmuş, başta ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yıtanaz ol- mak üzere, bütün siyasi liderler ve Cum- hurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e de sunduğu raporunu, "Demokrasi ve Top- lıunsalBanş" adı altında kıtaplaştınyor. Erdoğmuş, "Demokrasi ve Toplum- sal Banş-Demokrasi ve Güneydoğu so- rununa üişkin temel tespit ve önerüer" adı altında topladığı ve 2 bölümden olu- şan raporda, Türkiye'deki tartışmalı pek çok konuyla ilgili önerilere de değindi. Cumhuriyetin kuruluşunda bir "üstkim- Kk" olarak öngörülen "Türklük" kavra- mının, alt kimliklerin varlığını yadsıma anlayışı üzerine kurulmadığını vurgula- yan Erdoğmuş, "Bir üst kimlik olan Türk Idmliği, cumhuriyeti kuran siyasi iradece farkJı etnisitelerin bir arada eş- dûzeyii bir ulus olusturmasına yönelik bir şemsiye kavram olarak düşünülmüş- tür" görüşüne yer verdi. Ancak, 12 Ey- lül sonrasında alt kimliklen dışlayan bir anlayışın benimsendiğini belirten Er- Kürtçe yayım yasak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), son günler- de yeniden gündeme gelen Kürtçe radyo ve te- levizyon yayını konusuna açıklık getirdi. Ku- rul, "yayınlann Türkçe yapılmasına" ilişkin yasa hükmüne işaret ederek Kürtçe yayın ya- pılamayacağını bildirdi. Diyarbakır Valiliği Emniyet Müdürlüğü RTÜK'e başvurarak bazı radyo ve televizyon kuruluşlanndayayımlanan Kürtçe müzikpar- çalannın nasıl değerlendirileceğini sordu. RTÜK, 27 EylüFde verdiği yanıtta Radyo ve TelevizyonlarmKuruhış ve Yayınlan Hakkın- daki Yasa'da öngörülen yayın ilkelerini anım- sattı. Yasanın yayın ilkelerini düzenleyen 4. maddesinde "itadyoveteleröyonyayınJariıuıı Türkçevapılması, ancak evrensdkültürve bi- lim eseıierinin oluşmasında katkısı olan ya- bancı dillerin ögretilmesi veya bu dillerde ha- ber iietilmesi amacıyla bu dillerin kullanılma- suım" hükme bağlandığma işaret edildi. Yazı- da, yayınlann bu açıdan değerlendirilmesi ge- rektiği belirtilerek üstü kapalı biçimde Kürt- çe yayının yasak olduğu vurgulandı. doğmuş, bütün yurttaşlann "Ne mutlu Türkiye vatandaşryun" diyebilecekleri bir Türkiye yaratmak gerektiğini savun- du. Erdoğmuş'un raporunda yeralan ba- zı saptamalar ve çözüm önerileri şöyle: Ozgür tarüşma ortamuun saglanma- sı: Düşüncelerin özgürce ifade edilme- sinin yasaklandığı bir ortamda hem so- runun sağlıklı bir biçimde tespit ve de- ğerlendirmesi yapılamaz, hem de edil- gen bir konumdaki toplumun beklenti ve istemlerinin ne olduğu hıçbır zaman öğ- renilemez. Şiddeti ve terörü dışlama ko- şuluyla, her türlü çözüm önerisinin ile- ri sürülebilmesinin önündeki anayasal ve yasal engellerin kaldınlması gerekir. Külturejserbestlik: 8. Cumhurbaşka- nı TurgutÖzal'dan sonra Süleyman De- mirel de Kürt kimliğini resmen tanımış oldu. Bugün yapılması gereken şey, de- mokratik hak ve özgürlüklerin tanınma- sıdır. Kürtçe radyo, TV gazete, araştır- ma enstitüsü, okul gibi haklar, bu öz- gürlükler çerçevesinde değerlendirilme- lidir. Güneydoğu sorununun siyasal ve kültürel boyutunu oluşturan Kürt soru- nu. Türkiye'nin Kürt kökenli yurttaşla- nna, kültürel kimliklerini ifade, koru- ma ve geliştirme hakkının tanınması so- runudur. Sorun, bu yönüyle siyasidir. Anadil yasağı: Anadil gibi doğal ve toplumsal bir olguyu yadsıyan ve bunu resmi dil kategorisi içinde değerlendiren Anayasa'nın.Türkçe'den başka hiçbir dil, eğHim ve öğretim kurumlannda Türk vatandaşlanna ana dilleri olarak okutulamaz \e öğretilemez'' ilkesini dü- zenleyen 42. maddesinin 2. fıkrası de- ğiştirilmelidir. Herkese, anadilini okul- da veya başka kurumlarda öğrenebilme ve geliştirebilme hakkı tanınmalıdır. Af: 20 yıldan beri olağanüstü hal yö- netimi ile yönetilen, temel hak ve özgür- lüklerinin birçoğu kısıtlanmış bir biçim- de yaşayan Doğu ve Güneydoğu bölge- sindeki vatandaşlanmızın, şiddet ortamı ve korku içinde geçirdikleri bir dönem- den sonra, adalet fikri ve toplumsal fay- da ilkeleri göz önünde bulundurularak "AfKanunu kapsamına başka bazı mad- deler alınamaz mı" sorusu üzerinde dü- şünülmelidır. Geride kalan bu dönemde. yaşadığı şiddet, baskı ve korku ortamın- da, birçok vatandaşımızın yargılandığı ve hüküm giydiği TCK'nin, örgütlere yardım suçunu düzenleyen 169. mad- desinin af kapsamına alınması için. af müessesesine ilişkin düzenlemeler ışı- ğında fazlasıyla hakli gerekçe \ardır. OHAL'in kaldınlması: Olağanüstü yönetım modelinin uygulamalanna ba- kılırsa, bu kurumun yıprandığı ve bölge halkı tarafından tepki ile karşılandığı çok açık olarak görülür. Bu nedenle. böl- gede yeni bir toplumsal coşku ve heye- can, birlik ve beraberlik yaratabilmek için OHAL yönetim ve uygulamasma bir an önce son verilmesi gerekir. Komculuk sisteminin kaldırılması: Bir kısım köy koruculannın toplu silah ve uyuşturucu kaçakçılığından adam öl- dürmeye kadar birçok yasadışı eylemin içine girdikleri. TBMM tarafından ha- zırlanan "Faili Meçhul Cinay«tleri Araş- tırma Komisjonu" raponında açıkça or- taya konmuştur. Köy koruculuğu siste- minin içinde banndırdığı bütün bu olumsuzluklardan en önemlisi, bu siste- min bölgede yaygın olan feodal yapı ve ilişkileri pekiştirmesidir. Bölgede düşmanlığı teşv ik eden, top- lumsal çelişkileri kışkırtan, insanlan devletten yana-devlet karşıtı aynmına zorlayarak kuşku ve güvensizliğın art- masına ve feodal yapının sürdürülmesi- ne neden olan bu sistem kaldınlmalıdır. 22. yıldonumu Bahçelievler katliamında ölen7TIP'li anûıyor tstanbulHaberServisi- 12 Eylül öncesinin en kit- lesel katliamlanndan Bah- çelievler Katliamrnm bu- gün 22. yıldönümü...Su- surluk skandalının kilit isimlerinden Abdullah Çaüı ve sağ kolu Haluk Kıra'nm da aralannda bu- lunduğu bir grup ülkücü tarafından katledilen 7 TlP'li öğrenci, yakınlan ve dostlan tarafından An- kara Karşıyaka Mezarlı- ğı'nda anılacak. Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) düzenlediği il tem- sılciliklen toplantısı için 8 Ekim 1978 akşamı yurdun dört bir yanından il yöne- ticileri ve üyeleri Anka- ra'ya geldi. Toplantı akşa- mı LatifCan ve Faruk Er- san evlerinde Serdar AJ- ten, Sahh Güvenci. Hürcan Gürses, Osman Nuri Uzuniar ve Efraim Ezgin'i ziyaretçi olarak kabul etti- ler. Gecenin karanlığmda evi basan ülkücüler, 7 gençten dördünü evde kat- lettiler. Can ve Ersan ise olaydan yaralı kurtulan ancak bir hafta sonra has- tanede yaşamını yitiren Alten'in verdiği ifadeye göre, Eskişehir yolunda Çatlı ve Kırcı tarafından boğularak öldürüldü. 7 TÎP'li gencin davası tam 21 yıl sürdü. Avukat Erşen Şansal ve Nezahat Gün- doğmuş, samklann idama mahkûm edilmesinde be- lirleyici roller üstlendi. Katledilen gençlerin ai- lelerinin, ileriki günlerde tazminat için Avrupa İn- san Haklan Mahkeme- si'ne başvuracağı ve dava açılmasını isteyeceği be- lirtiliyor. İĞNELtFIRÇA ZAFER TEMOÇİN ADD'den Bakan Mumcu'ya mektup 'Yûoa eylemlm yüreklendirmeyin y ANKARA (Cumhuriviet Bürosu) - Atatürkçü Dü- şünce Derneği (ADD) Ge- nel Başkanı Halil Ibrahim Şahin, Turizm Bakanı Er- kan Mumcu'ya gönderdiği mektupta, lstanbul Üni\er- sitesi açılış törenindeki ko- nuşmasının ">ıkıc»«>lem ve örgütienmeleri vürekJendi- recek" nitelikte olduğunu belirterek ödüncü tutumlar- dan uzak kalmaya çağırdı. Şahin, tstanbul Üniver- sitesi Rektörü Kemal .41emdaroglu' na gönderdi- ği mektupta, ulusu ve Cumhuriyet'i tehdit eden "laikük karşıtı, bölücü ve ırkçı eylem ve söylemlere karşı" uyan ve eleştirilen- ne katıldıklannı bildirdi. Şahin, Mumcu'ya da bir mektup göndererek lstan- bul Üniversitesi'nde "her yanaçekilebilecek" konuş- masının, "son ömeği Syd- ne> Oümpivat Oyunla- n 'nda >aşanan yıkıcı eylem ve örgütienmeleri ve onlan kışkırtan dış düşmanları yüreklendirebilecek nite- likte" olduğunu söyledi. Şahin. Viumcu'yu "De- mokrasiyi çıkma/a. toplu- mu bunalıma sürüklemiş olan ödüncü tutumlardan uzak durmaya" çağırdı. Şahin. Başbakan Bülent Ecevrt"e yazdığı mektupta da Sydne> Olınıpiyat Oyunlan'nda yaşanan ırti- cacı güreşçiler skandalına "Laiklikten verilen ödünle- rin ulusumuzu Dtatıklı du- rumlara düşürebileceğini, ay-yıldızlı formayı gi\ mek- ten kaçınan, dinci terör ör- gütlerinin işaretini \apan sözde sporcular bir kez da- ha göstermiştir" dedi. Şa- hin, spordan sorumlu Dev- let Bakanı FikretÜnKi'nün göre\den çekilmesinin is- tenmemesini de "üzüntüy- le" karşıladıklannı belirtti. lstanbul'da buluşan Türk ve Yunan gazetecilere göre medyaya büyük görev düşüyor 'Gerçekler yansız ve önyargısız yansıtdmalı 9 lstanbul Haber Servisi - Türkiye ve Yu- nanistan arasındaki ilişkilerin gelişmesin- de iki ülke medyasına büyük görev düştü- ğü vurgulanarak gazetecilerin gerçekleri yansız ve önyargısız yansıtması halinde Türk-Yunan dostluğuna büyük katkı sağ- layacaklan belirtildi. Basın Konseyi ile Basın Konseyi Daya- nışma ve Geliştirme Vakfı 'nca birlikte dü- zenlenen 2. Türk-Yiınan Medya Konferan- sı" Hyatt Regency Oteli'nde başladı. Ba- sın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, Yunanis- tan'dan 63, ülkemizden ise 78 gazetecinin katıldığı konferansın, iki ülke medyasının birbirlerini dana iyi anlaması açısından çok önemli olduğunu söyledi. Yunanistan'ın Flash 9.61 Kanalı Genel Müdürü Panos Koliopanos da geçen yıl her iki ülkede yaşanan depremlerin. ilişkileri • Atina Haber Ajansı Genel Müdürü Nicolas Voulelis, Yunanistan'ın Türkiye'nin AB adaylığını desteklemesi gerektigini belirterek "Fanatizmi bırakıp ortak noktalan aramalıyız. Avrupah bir Türkiye bizim için de çok önemlidir. Demokratik bir Türkiye istiyoruz" dedi. yumuşattığını anımsatarak gazetecilerin, ilişkilerin daha da iyileştirilmesi yönünde önemli görevier üstlendiklerini savundu. İki halkı birleştiren pek çok unsurolduğu- na dikkat çeken Koliopanos, bu tür toplan- tılann sağlıklı iletişim kurma açısından önemine değindi. Gazetemiz yazan Ali Sirmen ise "EK- mizdeortak bir dinamit var. O da ortak ta- rihimiz. Bu patlayıcnı. ilişkilerimizi yerle bir etmek için de kullanabiliriz,onun önün- deki engeUeri yıkmak için de" diye konuş- tu. Sirmen, iki ülke arasındaki sorunlann en önemlisinin güven eksikliğinden kay- naklandığma dikkat çekti. Sirmen, "tçpo- litikada Sezar'ın hakkını Sezar'a vermek- te kimi zaman başanlı olan bizler, Türk'ün hakkını Türk'e, Eüen'in hakkını Ellen'e vermekte neden bu denli korkak ve cimri davrandık" diye sordu. Yunanistan'ın etkili gazetelerinden Kat- himerini gazetesinin Dış Haberler Müdü- rü George Kapopoulos da dış politikayla basmın iç içe olduğunu, kitle iletişim araç- lannın iktidann yönlendirmelerinden na- sıl korunacağının üzerinde tartışılması ge- reken bir sorun olduğunu vurguladı. Ka- popoulos, medya sayesinde insanlann öte- ki ülkelerin dış politikalannı da kendi u!u- sal verilerini baz alarak okuduklannı anımsatarak "Olaylara tele\izyonlar açı- sından bakmak yanlış. Çünkü televizyon- lar diyalog göriintüleri yerine daha canü ve hareketli sahneleri haber bültenlerinde kullanmayı yeğlerler'* diye konuştu. Gazetecı \lithat Bereket dış politika ile medya arasındaki ilişkiyi dansa benzete- rek bu ilişkide dengeli bir uyumun gerek- li olduğunu söyledi. Bereket, aradakı den- geleyici etkenin gerçek olduğunu, gerçe- ğe ulaşmak kadar onun nasıl yansıtıldığı- nın da önemli olduğunu \ urguladı. Atina Haber Ajansı Işletme Müdürü Ni- kolas Voulelis ise Yunanistanın Türki- ye'nin AB adaylığını desteklemesi gerek- tiğini belirterek kendilerinin demokratik bir Türkiye'den yana olduklannı anlattı. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Beyoğlu'nun, istanbul'da yaşamış her insanın yaşamında bir yeri vardır. Çiçek Pasajı meyhaneleri, çok uzun yıllardan günümüze uzanan bir köprü gibidir. Asmalı Mescit Sokağı ve Fik- ret Adil'in anlattığı Beyoğlu'nun tadı da başkadır. Yapı Kredi Sanat Merkezi, Beyoğ- lu'na zenginlik katan güzel bir sergi hazırlamış. Galatasaray'dan Tünel'e kadar uzanan caddenin üzerinde bu bolgenin evferi, bu bölgenin insanlan ve bu bölgede yaşamış insanlar üze- rine fotoğraflı bir sergi ortaya çıkar- mışlar. örneğin, Italyan Birliği'nin ku- rucusu Garibaldi. şimdi Odakule ola- rak bilinen yerin hemen yanı başında- ki bir binada yıllarca yaşamış. Bir başka sokakta ünlü müzikçi Franz Liszt'in yaşadığı apartmanla karşılaşıyorsunuz. Foto Feoüs hangi sokaktaydı, Beyoğlu Rum Ortodoks Kilisesi hangi binalarla komşuydu? Ünlü Italyan mimar D'aranco, Botter Han'ı kaç tarihinde yapmıştı? Bütün bu tür sorulara ve bilmediğiniz başka bilgilere ve fotograflara rastlayabilirsi- niz. Bir pazar sabahı Beyoğlu'nda ta- rih yolculuğuna çtkabilirsiniz. Dolaşırken, şairlerimizin, yazarlan- mızın lstanbul üzerine yazdıklanna ta- Bir Pazar Günü Beyoğlu'nda nık olabilirsiniz. Beyoğlu bu sergiyle bir başka zenginlik kazanmış. Ziya Osman Saba, "Kış Gezintileri" (öykü- lerle lstanbul, Derteyen: Semih Gü- müş, Iş Bankası Yayınlan) öyküsünde Beyoğlu'nu şöyle anlatıyor "0 Beyoğlu'nun, değil bugünkü; bir başında, hiç olmazsa, şöyle bir El- hamra Sineması'yla başlayıp sonun- da, Taksim'de gene bir sinemayla bi- ten Beyoğlu olmasına bile yıllar vardı, ama kibahığını göstermek istercesi- ne, kendi kendine, daha o zamandan bir soyadı takınmış bu semt, çocuk- luğumda da herşeyinden önce birsi- nemalar ülkesiydi ve bir kış gezintisi demek, Beyoğlu demekti." "Oraya gidilmez; dört yanından, Gümüşsuyu, Tophane, Şişhane yo- kuşlanndan, daha berisindeki Kasım- paşa'dan ağır ağır tırmanılır; Yüksek- kaldınm'dan basamak basamak yük- selinilir; en iyisi, kestirmesi, hele bir çocukiçin en mucizelisi-Tünel'le, ma- sallann sihirii seccadelerindeki gibi, oturulunan yerde, vagon kapılan bir kere kapandı mı, sanki gizli bir kuvvet tarafından çekilinir, Beyoğlu'na hep çıkılınır." Ahmet Rasim ise Beyoğlu'na gidiş konusunda hoş bir öykü anlatır: "V7ne birgün arkadaşım, yeni birgece gez- mesinden bahsettikten sonra dedi ki; 'Mademki Galata'dan hoşlanmıyor- sun, onun üst katına çıkalım'. Üst kat neresi? 'Beyoğlu." Istanbul'un eskiden üst katoymış Be- yoğlu. Aslında şimdi de öyle değil mi? Önceki gece Beyoğlu'nda yürürken ve Yapı Kredi Sanat Merkezi'nin hazırla- dığı "1870 Beyoğlu 2000-Bir Efsane- nin Monografisi" resimlerini izlerken bu soruları kendime kendime sorup durdum. Aslında İstanbul'da hâlâ bir- çok binanın yaşadığını fark ettim. Istiklal Caddesi'nde yürürken kafa- yı kaldınp yukanya bakınca çok güzel binalaria yüz yüze gelmek mümkün. Ancak ne olmuş, nasıl yapılmışsa bi- nalann ilk katlanndaki dükkânlar, bina- lann bütün güzelliğini yok etmiş. Zevk- siz, kötü bir süs merakı içinde o bina- lann bütün güzellikleri ilk katlarda im- ha edilmiş. Batı ülkelerinde böyle bir şey yapmak mümkün mü? Güzel bir binanın, tarihi bir binanın ilk katını key- fine göre yıkıp birer sakalet ve çirkinlik abidesi haline getirmek mümkün mü? Tabii ki değil. Paris, Roma, Barcelo- na işte bu nedenle hâlâ bir tarih mü- zesi gibi duruyor. St. Petersburg, eski binalanyla insanı içine çekiyor. Müze- leri, opera binalanyla Nevski Bulva- n'nda yürürken Dostoyevski'nin ya- şadığı mekânlann hâlâ ayakta durdu- ğunu görüp, Puşkin'in oturduğu kah- veye girip bir kahve içerken yaşamı- nız başka bir boyut kazanıyor. Ben de Beyoğlu'nun yüzyıllara da- yanan tarihini, bu sergiyle daha bir canlı yaşadığımızı düşünüyorum. Bu tarih panolanna baktıkça acaba diye düşündüm; lstanbul Büyükşehir Bele- diyesi Istanbul'un önemli merkezleri- ne böyle panolar yapıp bunlann kalıcı olmasını sağlayamaz mı? Eğer görmediyseniz öneriyorum. Bir pazar günü Tünel'den başlayıp Gala- tasaray'a kadar uzanan sergiyi Beyoğ- lu'nu tada tada gezebilirsiniz. Benden size bir pazar önerisi. FP'deyenüikçilere gelenekçi kuşatma ANKARA (Cumhuriyet)- FP'nin "gölgegenel başkanı" olarak adlandı- nlan Malatya Milletvekili Oğuzhan Asftürk'ün, grup başkanvekilliği se- çinıinde yenilikçiiere destek veren sürpriz isimleri saptamak için oy pu- sulalannı tek tek incelediği belirtildi. Asiltürk'ün, yazılanndan saptadığı bu milletvekillerini çağırarak sorgu- îadığı ve sert bir dille uyardığı öğre- nildi. Ilkturda saltçoğunluksağlana- madığmdan seçilemeyen tek grup başkanvekili seçiminin TBMM Baş- kaıdığı seçiminden sonra yapılacağı bildirildi. Asikürk, aday belirlenmesi aşama- smda ortaya koyduğu baskıcı tutu- o«nu. oylama sırasmda olduğu gibi, illî turda beklediği sonuç çıkmayın- ea Tylamadan sonra da sürdürdü. llk tuıiâ gösterdikleri adaylardan ikisi- nir kazanması Asiltürk'ü memnun etiaedi. FP yönetiminin gösterdiği listedeyeralsadaBilratAnnç'ınye- nükçilerle birlikte olması ilk turun arcuıdan seçimin '1-1' sonuçlandığı ycmmlannı öne çıkardı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear