23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 5EKİM 2000PERŞEMBE OLAYLAR VE G O R U Ş L E R olay.gorus(âcumhuriyet.com.tr Bakû Kongresi?ve Türk-Rus Ilişkileri Prof. Dr. Slllia KİLİ Boğaziçi Üniversitİ S on haftalarda Cumhunyet peş peşe "Birinci Doğu HaOdan KuruItayT, "Kur- tuluş Savaşı Vıllarında Tûrk- Sovyet Birliği Üisld- leri" konulannda "kitap- çıkjar" yayımladı. Bu yayınlar, her iki ülkede yeni rejimin kurulma aşamala- ruıda hangı nedenlerle "yaklaşma", es- ki "husumederi" unutma dönemine gi- rildiğinin ipuçlannı vermektedir. \919-1922 yıllan arasmda Türk-Rus ilişkilerini incelemek, belki de bugün- kü Türk-Rus ılişkilennin daha da iyi anlaşılmasına yardımcı olabilecektir. O dönemde her ikı ülkenin ılışkılerinde "akücT ve uzun vadeli "çıkarlar" söz konusu olmuştur. Ancak Mustafa Ke- nurf'in tutumu ve beyanlan da bu yakın- laştnamn hangi ilkeler doğrultusunda olabıleceğıni açıkça belirtmiş ve bir sü- reç sonunda yeni Sovyet rejimi bu ilke- ler ışığında hareket etmenin daha doğ- r\ı placağını kabul etmiştı. Ne yazık ki ?*tw.'ni. özellikle II. Dünya Savaşı yılla- nnda:: başlayarak Türkiye'ye karşı düş- manca tavnnı sürdürmüştür. .Çoğrafyamızı değiştiremeyeceğimi- ze.'jşöre Rusya'yı iyi tanımamızın ve Rüşya'nın da Tüikiye'yi iyi tanımasının ve üretılen siyasalann bu "iyi tanuna" sonucu oluşturulmasının her iki ülkenin ilişkilerinin daha iyiye gitmesine katkı sagjayacağı da yadsınamaz bir gerçek- tirj 919-1922 dönemini iyi değerlendir- menin bu "iyi anlamaya" katkısı olaca- ğıjnancını taşıyorum. önceükle Rusya, Türkiye'yi salt ABD etkisinde bir ülke olarak değerlendir- mekten vazgeçmelidir. Hükümetler ge- lirgider. Aslolan Türk ulusunun sağdu- yusudur, bınkJmWîHBu<|fağduyu ve bi- rikim, her şeye karşın etkili olmaktadır. Bu sağduyu velnrikimin kökeni Kema- lıst dış siyasasının ilkeleridir. Birinci Dünya Savaşı vesonrası Çarlık Rusya 1917 yıluıda "İhtitaT sonucu savaş.an çekildi. Gene 1917'de Lenin yaptığı bir açıklamada "tstanbul Müslümanlann elinde kalmalıdır" de- di. Bu açıklamanın ilginç bir yönü de "Türkler" yerine "Müslümanlar" söz- cüğünün seçimiydi. Batı ülkelennin ye- ni Sovyet rejimine karşı tavır almalan Lenin'de bir taktık değişikliği gereğini doğurmuştu. Oysa savaş süresınde ya- pılan bir gizli andlaşma ıle tngılızler ve Fransızlar savaş sonrası îstanbul ve Bo- ğazlar'ın kontrolünü ilk defa Rusya'ya bırakmaya söz vermişlerdi. Birinci Dünya Savaşı süresinde, özel- likle Ingiltere ve Fransa'nın gırişimiy- le ve Çarlık Rusya'nın da dahil olduğu ve Osmanlı tmparatorluğu'nu parçala- maya yönelik yapılan gizli andlaşmala- n Sovyet hükümeti tüm dünyaya açık- ladı. Böylece hem Çarlık Rusya'nın ve hem de andlaşmalan ımzalayan öbür Batılı ülkelerin emperyalist amaçlannı dünyaya duyurdu. Bu duyurunun ABD iç politikasına büyük bir etkisi oldu. O döneme değin dış politikada öncelığı Güney Amerika ülkelerine veren ve dün- ya politikasına ağırhğını koymayan bir ABD vardı. ABD bu andlaşmalann dı- şında kaünıştı ve andlaşmalann açık- lanması kamuoyunda büyük tepki yarat- ü. tktidarda bulunan Demokrat Parti hü- kümeti ve Başkan \V0son seçimlerde yenilgiye uğradı. ABD, Avrupa'nın kar- maşık ilişkilerinden uzak kalmak ama- cıyla içe dönük (isolationalist) siyasa üretme dönemine girdi. Sovyet Rusya ve Bakû Kongresi Marksist kurama göre işçi sınıfinın ıh- tilali, ancak endüstrileşmiş ülkelerde gerçekleşebilirdi. Çünkü işçiler en çok o ülkelerde yoğunluk kazanmış ve be- lirli bir bilinçlenme sürecıne girmişler- di. Oysa Marksist ihtilal henüz yeterin- ce endüstrileşmemiş ve köylü sınıfının çoğunluğu oluşturduğu Rusya'da ger- çekleşti. Buna karşın, dönemin Sovyet önderlen, hâlâ Marksist kuramın etki- sinde, kendı ıhtilallerini endüstnleşmiş Batı ülkelerinde yaymayı düşündüler, planladılar ve uygulamaya koydular. Bu doğrultuda birçok "ajttasyon" tak- tiği uygulandı. Birçok Batılı ülke, özel- likle Almanya, grevler ve küçük çapta ısyanlarla sarsıldı Bazı başanlar da el- de edınüdi: Macaristan'da kısa sürelı "Bda Kun" rejımı kuruldu. Münih'te be- lediye seçimlerinı komünıstlerkazandı. Ancak Sovyetler bekledikleri sonuçla- n alamadılar Çünkü 1920'lere kadar Batılı ülkele- rin çoğunluğu sosyal adaletı, sosyal gü- venliği gerçekleştırmeye yönelik sıya- sa üretmeye ve uygulamaya başlamış- lardı. Bu siyasalar ve gelışen eğıtım ola- naklan işçilen, kendi haklı çıkarlannı "sjstemin" içınde aramaya ıtti. Üstelık Ingıltere gibi ülkelerde işçi partileri güç- leameye başladı. Anayasal sistem için- de sorunlara çözüm arama olanaklan doğdu. Sovyet Rusya, Batı'dakı sistemı ken- di ideolojisi doğrultusunda çökerteme- mişn. Kısacası, Sovyet Rusya Batı'yı,, Batı'da yenemedi. Bu nedenle Sovyet- ler gözlerini "DoğıTya, Batı'mn en za- yıf olduğu yer olan "Doğu" ya çevirdi- ler. Batı, Doğu'da zayıftı, çünkü orada Batı sömürgecı idi. Doğu'nun uluslan- ru, halklannı baskısı altında bulunduru- yor, onların topraklannda hüküm sürü- yordu. Sovyetler'in "madura" ulusla- n, halklan Bakû'da toplantıya çagırma- sının temel nedeni buydu. Ancak bir çe- lişki de buradaydı, çünkü Sovyetler Çar- lık Rusya'nın hüküm sürdüğü ve Aze- riler, Türkmenler gibi çeşitli uhıslann top- raklarından aynlmak niyetinde değil- lerdi. Sovyetler gelişmiş Baü ülkelerini "Do- ğıTdayenecekti. Eylül 192O'de Bakû'da toplanan kongre, Doğu'nun sömürülen halkına Sovyet rejimini özendirme ama- cını taşıyordu. Batı Sovyet rejimini dış- lıyordu. tngiltere, Amerika, Polonya gi- bi ülkeler Rusya'ya askeri müdahaleler- de bulunuyorlardı. Sovyetler hiç olmaz- sa Kafkas sınınnı ve gelecekte Boğaz- lar'ı da güvenceye almak amacıyla Ana- dolu'da başlayan kurtuluş hareketinı des- teklemeye yöneldiler, TBMM hüküme- tının de Sovyet Rusya'dan gelecek yar- dıma ve Kafkaslar'da banşa gereksini- mı vardı. Rus sınınndan katırlarla altın taşıdıklannı rahmetli Fahri Bekn Pa- şa'dan duymuştum. Kuşkusuz Sovyet Rusya için amaç bir süreç ıçinde Anadolu'dâ benzer bir re- jimin gerçekleşmesıydi. Ancak, Musta- fa Kemal daha ilk aşamada, Sovyetler'le üışkılenn hangı ilkeler doğrultusunda iyi gelişebileceğini açıklamıştı. Milli Mücadele'nin en kritik bir dö- nemınde, iç isyanlann yayguı olduğu \ e henüz düzenli bir ordu lnırulamadı- ğı bir dönemde, Ağustos 1920 tarihın- de TBMM'de yaptığı bir konuşmada, aynı yılın eylül ayında, Sovyet Rusya ta- rafından Bakû'da düzenlenecek olan kongreye o aşamada TBMM'nin davet edilmemiş olup davetlerin bazı kişilere gönderilmesi üzerine Mustafa Kemal özetle şöyle konuşmuştur: "Bizülkemi- zi\e onun bağunsızhğını kurtarmak için yola koyulduğumuzda yalnızca kendi görüşlerimize ve kendi gücüinuze da- yandık. Hiçbir kimseden ders almadık. Bizûn prensipierimiz Botsevik prensip- kri değüdir. \e Bolşevik prensiplerini uhısumuza kabul ettirmeyihiç düşünme- dik. Bu doğrultuda hiçbir girişimde bu- lunmadık. Biz kendi görüşlerimiz, ulu- sumuzun kendi birikimi kendi özellik- leri doğrultusunda hareket ettik ve ha- reket edijoruz. Bizün görüşümüzün da- yanağı halkçılıknr. Gücün, egemenliğin, yönetimin halkm elinde bulunmasıdu-." 1 Mustafa Kemal'inbusözleri "ideolo- jik bağunsıznğr da içeren bir tam ba- ğımsızlık anlayışıdu-. Öte yandan, 16 Mart 1921 Moskova Andlaşması'yla Sovyet hükümeti ve TBMM birbirleri- ni tanıdıklannı belgelemışlerdır. tkı dev- let arasında başlayan iyi ılişkiler Kurtu- luş Savaşı yülanndan cumhuriyetin ilk dönemlerine de taşınmış; ancak özel- likle II. Dünya Savaşı'ndan sonra Soğuk Savaş döneminde çeşitli nedenlerle bu ilişkiler bozulmuştur. 1990 sonrası gelişmeler Rus-Türk iliş- kilennde yeni bir sayfa açmıştır. Bu ye- ni dönemde Rusya ile Türkiye Kafkas- lar'da, Orta Asya'da ve hatta Balkan- lar'da rekabete, "roenfaat" çelişkilerine gırmişlerdir. Önemli olan ne Rusya'nın ve ne de Türkiye'nin birbirlerini "hasnn" gör- me gibi şartlanmalara meydan verme- meleridir. Tam tersıne iki ülke arasında- ki akılcı ılişkiler "Mavi Akun" gibi or- tak "menfaattar" projelenni çoğaltmak- tu-. Duygulann değıl, aklın egemen ol- ması ılışkılenn sağlıklı, banşçı ve hat- ta üretken olmasını sağlayacakür. Sorun Çok! Umar Yok mu?.. tsmet KEMAL KARADAYI Emekli Cumhuriyet Savcısı _ • . nsanı hayvandan I ayıran özelliklerin I başında, onun onu- I ru ve utancı vardır. JL- Kişilerden, kuruluş- lardan, devletten, nereden gelirse gelsin, terör, kıyım, işkence ve her türlü key- fı, zorba davranış, insanın 'insanca yaşama hakla- n'na, onuruna aykındır.. Öte yandan, yasalann uy- gulanırhğmdaki doğrula- rı -da, yanhşlan da sis- tem'in belirlediği bilin- mekte.... Ne var, yöneten- lerin sitemi, yine de sis- tem'e değil, bize yönel- mektedir. Ve onlann uygu- ladıklan her yanlış sürek- li olarak bizleri hırpala- makta. üzmekte... Huku- ku "insan haklan' gerçe- ğinden, çağdaş aydınlan- manın özgür ve laik dü- şünce uygulamalanndan uzak tutarsak, yasalan top- lumlann kendi zamanla- nndaki gereksinmelere uy- gun ve nesnel kılmazsak, içinde bulunduğumuz bir- liktelik gemisinı batmak- tan kurtarabilir miyiz? Hu- kuk devlerinin yolu, top- lum dinamiklerini göz ar- dı etmemiş olan hukukun üstünlüğü düşüncesinden geçmez mi, geçmesin mi?.. Bu kısa girişi, kazandı- nınlar ve başanlarla dolu olmasını dilediğim yeni Adli Yıl nedeniyle, huku- kumuzun sorunlu birkaç konusu üzerinde söyleş- mekiçinyaptım. Yargüıklar: Ve öncelik- le de büyük kent yargılık- lan!.. Hani şu, 'saray lany- la îstanbul, Ankara, Iz- mir'dekilerfilan... Adalet Bakanlığı, oralann nere- deyse her semtine, adale- tin halk hizmetindeki bi- rikimli külfetlerinin azal- tılması amacıyla mı ney- se, nice yapılar kiralayıp mahkemeler kurmuştur.. Bu uygulama bence ya- rarh olmamıştır. Çünİcü: Günümüzde biryerden bir yere ulaşım kolaylaşmış- tır, bir... Her semte bir ad- liye kuruluşunun devlete maliyetini düşünmek ge- rekir, iki.... Yargıç, savcı açığı çok, üç... öyle ise 'hizmet a\ağa' götûrülür- ken dağınıklığa. savurgan- lığa yer venlmemelidir... Aravermder: Burada da öncelik, şu bılinen bir bu- çuk aylık 'adli tatü'de . Sonrasında, yılbaşı sayım ve dosya devirleri nede- niyle bir aya yakın, yargı- lamayı durdurma eylemin- de... Birincisinin gerekçe- sinde, elli-aitmış yıl ön- celennin köylü üretimle- ri ve ulaşım güçlükleri söz konusuydu. Ya şimdi?.. Hiç de gerek kahnamıştır bence böyle bir uzun ara- vermeve. Hele de onca MAIJA PLISETSKAJA's IMPERIAL RUSSIAN BALLET Artistik Diıvktör ve Bcış Balet Gediminas Taramfa Sheherazade Bolero Polovtsian Dcınces ÎSTANBUL SATIŞ NOKTALARI: Mydonose Call Center gişeleri (Hergün saat: 10:00-22:00 arası): Akmerkez, Mayadrom, Capitol, Galleria, The Marmara Oteli, Mydonose Shovvland (Gosıe.-i oncesi) AFM Sinemaları: Akmerkez, Teşvikiye. Carousel, Pyramid Tur operatörleri: VIP Turizm Seyahat Merkezleri. Kolon Tour (0212) 284 54 57 İnternet üzerinden bilet satışlarımız başlamıştır: www.mydonose.com.tr P O R L A N D P O R S E L E N Sunar 170 kişilik dev kculro 60 kişilik Senfoni Orkestmsı 50 kişilik koro 5-8 Ekim 2000 Mydonose Shovvland'de Bilet fıyatları, 17:00seansında 5-7-10ve 15milyonTL, 19:00 ve 21:00 seanslarında 10-15-20 ve 28 milyon TL'dir. bayramlar varken. Yıllık izinler ne güne duruyor?. 'Ceciktirilmiş adalet hu- kuku zedeler' diyoruz. 'AdütatiT uygulaması kal- dınlmalıdır... Uzmanlık: Çağımızın yoğun ve kanşık öteki'le- rinde olduğu gibi, yargı bölümünün içeriğinde de yetişkinleşmek, uzman- laşrnak gerekir, zorunlu- dur. Genel kültürle birlik- te kendi dallannda uzman- laşma kaçınılmazdır... Ce- za, hukuk, ticaret, trafık, kaçakçılık, döviz, icra, ba- sm, çocuk, iş, devlet gü- venlik... Ve bir başka sıra- lamada sulh, asliye, ağır ceza, kurulması düşünülen istinaf... Sonra üst yargı- lıklar: Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Askeri Yargıtay, Anayasa Mahkemesi... Şunlan öneriyorum: a. Uz- manlık deyişi, kendi da- hndaki bilgi donammı, yet- kinlık anlanunda kullaml- malı; hiçbir kişi ve kuru- luşa ayncalıklı ün, ünlem, üstünlük getirilmemeli- dir... b. Uzmanlaşmış gö- revli, suç, sağlık ve istek dışmda görev ve yer deği- şikliğine uğratılmamalı- dır... c. l Adh" koOuk' kurul- mahdır. d. Yargıç adayla- n da içinde, cezaevi ve adalet çalışanlan kurslar- dan, sınavlardan geçiril- melidir. e. Yargınm tam bağımsızlığı için, seçim ve atama, yükselme ve yer değiştirme. cezalandırma ve ödüllendirme gibi 'öz- hîk' işlerinde Adalet Ba- kam, Müsteşar, Cumhur- başkanı yetkileri kullanıl- mamahdır... F tipi cezaevleri: 'Ceza- evlerinin dramı'nı çok ön- celeri yazmıştık. O, sürü- yor, şimdi daha büyük... Tütuklu ve hükümlülerin erkek, kadın, çocuk; me- mur, yabancı, politikacı, terörist, hasta, mafya ya da çete bağımlısı gibi ay- runlan doğal... Doğal olan bu aynmlar, yine de insa- nın ruhsal ve toplumsal yapısma üygun tutulma- lıdır... Peki şurada 'F tipi hücre'ler nedir?. O 'hüc- re'lere 'oda' diyebilir mi- yiz?. O tür uygulamalan, Cezaevleri Tüzüğü'nü di- siplınel iıücrecezası' ile bir tutabilir miyiz?. Sözüm ona 'armma'dan söz edi- liyor... İnsan, nasıl annır, insanhğından uzak tutul- duğunda, toplumsal var- lık' dışına itildiğinde?.. 'Zindan'ın o her türlü 'zulm'üyle iyileştirme, topluma yeniden kazan- dırma sağlanabılir mi?. Hem, bakalım her görev- li ve yetkili aynı iyi ni- yet'i, eğitilmişliği taşjya- bilir mı? TMY'nin 16/2 maddesi neden değiştiril- mez ya da kaldınlmaz? Şu ileri sürülen kitaphklar, spor alanlan, kantinler, ha- valandırma yerleri filan, eğitimli hangi görevlinin gözetıminde olacak, 'gös- termeük' olmaktan ne de- rece çıkacaktır? 'F tipi', İena'bk ve 'eza' götürme- melidir... Genel bağış (af): Geç- miş yıllar sorusunu yine- liyorum: 'Ulusal huzur'u sağlayacak olan bir genel 'devlet baba bağışı'nın za- manı gelmedi mi, geçmi- yor mu? Politik çıkar ve oyunlara ne gerek var?.. 'Mağdur' edilenler konm- sun, zararlan giderilsin... Hükümlü yakınlan da yı- kılmasın. 'cezalann Idşi- seDiği' ilkesi uygulansın. .. Aşamalı, koşullu düzen- lemelergetirilsin... Hangi kapsamdaysa, ileriye yö- nelik çok yanlı genel 'te- şekkûr' bağışı (affı), bir an önce, büyük bağışlann büyük banşlar getireceği düşüncesiyle, BMM açıhr açılmaz çıkanlmalıdır... :;•; 335 9 335 B@NUSCARD katkılarıyia. www.mydonose.com.tr BAYBURT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 2000,136 Davacı DSİ Genel Müdûrlüğû vekilleri Av. Hikmet Bekar ve Av. Nejat Polat tarafmdan davalılar Şûkran Kı- lıç ve müşterekleri aleyhine mahkemetnize açılmış bu- lunan tescil davasının yapılan açık duruşması sırasında verilen ara karan gereğince, Davacı vekilleri mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde Bayburt ili, Merkez Çiğdemtepe köyünde kâin 153 parsel no'lu ve istimlak evrakında 72 parsel numarası ile gösterilen taşınmazda 2.300 m2'lik kısmın davacı idare adına tescilini talep etmiş olup Bahçeliev- ler 4. Cadde 130/10 Emek-Ankara adresinde ikamet et- mekte olan Şükran Kılıç ve Hande Arzu (Arzu) Büyük- limanlı ile Bayburt ili Merkez Çiğdemtepe köyünden Sevinı Büyûklimanlı, Mustafa Büyüklimanlı, Demet Büyûklimanlı, Ayten Büyûklimanlı, Ülker Büyûkli- manlı, Leman (Liman) Büyûklimanlı, Şafak Büyûkli- manlı ve Volkan Büyüklımanh'nın tüm aramalara rağ- men adresleri tespit edilip davetiye tebliğ edilemedigin- den ilanen tebliğine karar verilmiş olup duruşmanın bı- rakıldığı 16.11.2000 günü saat 09.00'da duruşmada ha- zır bulunmalan veya kendilerini bir vekille temsil ettir- meleri, duruşmada hazır bulunmadıklan ve kendilerini de bir vekille temsil ettirmedikleri takdirde duruşmala- nn yokluklannda yapılıp karara bağlanacağı hususu HUMK'nin 213 ve müteakıp maddeleri gereğince dave- tiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 53800 PENCERE bvşanaKaç,TanyaiıtL îstanbul Üniversitesi'nin açılıştöreni. Rektör Ke- mal Alemdaroğlu konuşuyor: "- Ûlkemizde anüdemokratik bir Islam devletikur- mayı hayal edenler, insanlanmızın tertemiz dini duygulannı sömürerek ve laik devieti zorbalıkla suçlayarak, demokrasi postuna bürünmüş bir ir- ticai hareketi ulusumuza dayatma eylemine girmiş- lerdir." Vay sen misin bunlan söyleyen!.. Törene katılan Turizm Bakanı ANAP'lı Erkan Mumcu söz alıyor, öfkesini burnundan soluyarak şu sözlerte kürsüden rektöre çatıyor: "- Bilim kunımlan olan üniversitelerin Cumhu- riyeti korumak ve kollamak konusundaki duyariı- lıklan Türk Silahlı Kuvvetleri ile aynı üslupta ola- maz. Üniversite düşünce ve ifade özgûriüğünü savunmalıdır." • Demek ki: 1) Üniversite ile ordu, Cumhuriyeti korumak ko- nusunda bir olamazlar. 2) Üniversite düşünce ve ifade özgûriüğünü sa- vunmalıdır. Sonuç: ""*» ' 3; Ordu özgühüklere karşıdır. Kızmaya gerek yok!.. Bakan Bey böyle düşünüyor. • Avrupa, partamenter sistem diye biryönetim bi- çimi icat etmiş; kör topal 82 Ânayasası'nda da yazdığı üzere sistem şöyle işler. 1) Halk bir meclis seçer. 2) Meclis hükümeti seçer. 3) Hükümet ülkeyi yönetir. j Cllkede olanbitenden hükümet sorumludur.. ! Üniversite rektörieri değil.. j Ordu da değil. ' Bugün Türkiye'de "düşünce ve ifade özgüriü- ğü" yoksa, kim sorumludur?.. Hükümet sorumludur. Demokrasi yoksa kim sorumludur?.. ı Hükümet sorumludur. • Yani?.. Bakanlar Kurulu'nda ANAP'lı Erkan Mumcu'nun da bulunduğu 57'nci hükümet sorumludur. Rahmetli Şinasi Nahit'in ünlü bir sözü var ; "Bu memleket uzun laftan battı." Sen Bakansın, ama, ne yetkini kullanırsın, ne de sorumluluöunu bilirsin; Ankara'da demokrasi ya- pacağına, lstanbul'a gelip bir törende kürsüye çı- karak rektöre ve orduya çatarsın. Ne için?.. Gerçek bir demokrat olmadığın için.. Irticaya göz kırptığın için.. • ANAP'lı Turizm Bakanı Erkan Mumcu demokra- si mi istiyor?.. Bakanlık koltuğunda oturduğu 57'nci hükümet parlamentoda çoğunluğa sahip!.. Çıka- racaklan yasalara Rektör Alemdaroğlu engel da- maz. Bakan Bey, Istanbul'da orduya çatacağına An- kara'da 12 Eylül yasalannı değiştirse ya!.. Türkiye'nin yanm yüzyıllık dramı bu!.. Çok par- tili rejimde merkez sağ irticaya sürekli göz kırpa- rak koltuğa oturdu ve işte ülkemızin hali pür me- lali!.. Peki, bu aldatmacanın sonu ne zaman gele- cek?.. Yoksa gelmeyecek mi?.. ' \, S : *ML Sevgili Sedat Seni seviyoruz ve özlüyoruz. TÜREL AİLESİ ANKARA 15. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN İLAÎSENTEBLİGAT Dosya No: 2000/2514 Alacaklı veküi: Akbank T A.Ş vekilı Av. Hikmet Erko- yuncu. Strazburg Cad. 25/9 Sıhİnye/Ankara. Borçhı: Uğur Eryılmaz, Kennedy Cad 127/8 G.O.P/Ankara. Borç miktan: 475.358.322- TL'nin icra masran, avukat ücretı, yüzde 105 faızin, yüzde 5 faizin gıder vergisi ile bırukte tahsili (fazlaya ilişkin haklannuz saklı kalmak kaydı ile) Müstenidi: Kredi kartı sözleşmesi. Ödeme emri borçluya tebliğ gönderilmiş, bila tebliğ dönmesı üzenne borçlunun emniyet kanalı ile adresinın tahkik edılmesı ıstenilmiş, borçlu adresi emniyet müdür- lüğünce de bulunamaması üzerine ödeme emrinin ilanen yapümasına karar verilmiştir. Işbu ödeme emrinın ilan tarihınden ıtıbaren borcu ve ta- kip masraüaruu kanunı süre olan yedı güne on beş gün ıla- ve ederek 22 gün içinde ödemeniz, (teminatı vermeniz), borcun tamamına veya bir kısmına veya alacaklının taki- bat icrası hakkına daır bir itirazınız varsa, senet altındaki unza size aıt değılse yine bu 22 gün içinde aynca ve açık- ça bıldirmeniz, aksi nalde icra takibinde bu senedin sizden sadu- olmuş sayılacağı, imzayı reddeth'ğiniz takdirde mer- cii önunde yapılacak duruşmada hazır bulunmanız, buna uymazsanız vâki ıtırazınızın muvakkaten kaldırüacağı, se- net veya borca itirazınızı yazıh veya sözlü olarak icra da- iresine 22 gün içinde bıldırmediğınız takdirde aynı müddet içinde 74 madde gereğince mal beyanında bulunmanız, aksi halde hapisle tazyık olunacağınîz, hiç mal beyanında bulunmaz ya da hakikate aykın beyanda bulunursanız ha- pisle cezalandınlacağııuz, borç ödenmez veya itiraz edil- mezse cebri ıcraya devam edileceği, takıbe itiraz ettiğiniz, takdirde, ıtırazla bırlıkte tebliğ giderlenni ödemeniz aksi halde itiraz etmemiş sayılacağınız ihtar olunur. 22.09. 2000. Basın: 54117 BAKIRKOY 4. SULH HUKUK MAHKEMESt HÂKİMLİĞl'NDEN Dosya No: 2000,445 Edirne Keşan Beyendik köyü, Aydoğan Mah. CUt: 0012, Kütük: 0026'da nüfiısa kayıtlı bulunan Hasan ve Be- hiye'den olma 30.8.1946 doğumlu Sabri Işbılır'in aynı ha- nede nüfusa kayıtlı Sabri ve Fatma'dan ohna 1971 doğum- lu Musa tşbilir'e MK'nuı 355. md. uyannca vasi olarak atanmasına karar verildiğinden ışbu karara itırazı olanlann kanunı süresi içinde mahkememize müracaatta bulunma- lan herhangi bir itiraz vakı olmadığı takdirde hükmün ay- nen kesınleşmiş sayılacağı ılan olunur. Basın: 53211
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear