02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20EKİM2000CUMA HABERLER DUNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Gazetelerden Gazetenin eski dildeki adlanndan bin de rûz- nâme. yani günlük.. Fransızcada da bu sözle anı- lıyor gazete: "Journal." Gazetelerin sütun aralannda gezerken günün, dolayısıyla toplumun fotoğrafını çekebiliyorsu- nuz. Dilerseniz 19 Ekim 2000 tarihli gazeteler ara- sında gezinelim biraz. Yahya Murat Demirel hapishaneden bir ga- zeteye yazdığı mektupta, "ölmek istiyorum" di- yor ve işkenceye maruz kaldığını anlatıyor. Doğru söyiüyorsa eger, demek artık siyasiler ile çul çalanlar dışında, banka hortumlayanlara da işkence yapılıyormuş. Insan haklarına aykırı, iş- kencede eşitlik ilkesine uygun. Bir gazeteci, Demirel soyadını taşıyan genç kuşak vurgunculann göbek adlannın Yahya ol- masından yola çıkarak, "Herhalde büyük baba- larının adı Yahya idi" demiş.. eski Cumhurbaş- kanı bu işe çok üzülmüş. Sayın eski Cumhurbaşkanı, Yahya Murat De- mirel bıçaklandığında, Egebank'taki haltlardan duyduğu üzüntüyü değil de yeğenine Sıvas'ta saldırılmasına duyduğu üzüntüyü dile getirmiş ve "Yargısız infazın sonu böyle olur" demişti. Şimdi iş yargıya dökülünce göbek adı olan Yah- ya'ya üzülüyor. Ne diyelim? * • • Hikmet Çetinkaya'nın sütununda ise üç ti- şört ile 450 bin lira gaspettikleri için yaşları 17 ile 21 arasında değişen üç gencin, sonradan arka- daşlarının, "Biz bunları onlara isteyerek verdik" yollu ifadelerine karşın, 22-30 yıl hapis cezasına çarptınlmaları öyküsü var. Başka bir gazetede belirtildiğine göre eski Art- vin MHP il Başkanı Aydın, Içişleri Bakanı Tan- tan'a mektup yazarak, kardeşinin Istanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Adil Güreşçi'ye sü- rekli para verdiğini, bir araba aldığını, onun da kardeşini kovuşturmalardan kurtardığını bildir- miş. Tunca Özkan ise uzun yazısında Ord. Prof. Sulhi Dönmezer'in, batık bankalar lehine mü- talaa vermesini yadırgıyor. Tunca'nın yaşı genç olduğu için bilmez belki de, bir de hazretin bir za- manlar TCK 141-142 sanıkları için verdiği bilirki- şi raporlannı ve bu konuda Yargrtay karannda yeralan ibareyi bilse.... Bir başka habere göre Içişleri Bakanhğı, Fet- hullah Gülen'in devletteki uzantılan için rapor hazırlayan memurlara, "kin ve gareze dayalı" ra- por hazırlamak suçundan disiplin cezalan venniş. Oh olmuş! Hoca Efendi ile uğraşırlarsa, Allah çarpmasa, devlet çarpar adamı. • • • VVashington Enstitüsü'nün Türkiye uzmanı Makovsky, Ermeni soykırımı tasansına karşı çı- karken, "Türkiye'yi kullanmanın bedeli var" de- miş. - —"*••* Densiz herif! Ne yani.. ABD Türkiye'yi kullanı- yor, Türkiye kendini ABD'ye kullandırıyor mu? Ertuğrul Özkök, ABD Komünist Partisi lideri Guss Hall'ın ölümünü bildiriyor. Hall, hep parti- sinin bağımsız olduğunu iddia edermiş. Ama Moskova'da yayımlanan belgelere göre Hall'ın partisi ya da kendisi, 1971 -90 tarihleri arasında, 40 milyon dolar para almış Sovyetler'den. Yılda 2 milyon ediyor. Demek ki, Moskova da kullandıklanna tam bedelini vermiyormuş. Bu arada Hall, New York'un en zengin banli- yölerinden birindeki kendi mülkünde oturur, ken- te şoförlü limuzinle gidip gelirmiş. Çünkü kimse bu komüniste ev kiralamayı kabul etmediği gibi, New York yönetimi de kendisine sürücü belgesi vermiyormuş. Gözünü sevdiğiminin özgürlükler ülkesi! Bir gazete, Meclis Başkanlığı seçimi haberine şu başlığı atmış: "Izgi burun farkıyla" Yakışıksız bir yakıştırma. Bu arada Sayın izgi'nin eşi baş Asena imiş, kendisi de hafta sonlan, dağa bayıra, kurtlan bes- lemek için yiyecek bırakımnış. DSP'li bir milletvekili, eski bir milletvekili arka- daşının TBMM başkanlığı adayları konusunda şunları söyledığinı aktarıyor: "Ikisi de faşist. Hiç değilse Başesgioğlu daha az faşist, bari o se- çilsin." Ben bu iddialar hakkında lehte aleyhte hiçbir şey söylemiyorum. Turizm Bakanı Mumcu, 22 Ekim sayımında, 500 bin turistin otel odasına kapatılarak sayılma- sını "tam bir ilkellik" olarak nitelemiş. Bir gazete de "Turiste Gâvur Eziyeti" diye başlık atmış. Oh olsun! Hep bize gâvur eziyeti yapacak de- ğillerya, biraz da gâvura yapsınlar.... Oktay Ekşi ise köşesinde "Bir ahlak hamlesi gerekli" diyor. llahi üstat!.. DTPnin kurultayı bugün Sezgin: Demirel siyasetin içinde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Demokrat Türkiye Partisi (DTP), yasal zorunluluklardan kaynaklanan olağanüstü kurultayını bugün yapıyor Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'ın siyasete dönme beklentısini koruyan DTP Genel Başkan Vekilı îsmet Sezgin, "Politikada olaylar süratle gelişebinr" dedi. DTP'nın 18Nısan seçımlerinde 179 bin 800 seçmenle binde 5 oranında oy almasının ardından Hüsamettin Cindoruk genel başkanlığı bırakmıştı. Olağanüstü kongreye gıtmek için gereken yasal süreyi fazlasıyla aşan DTP, uzun süre, Çankaya Köşkü'nden aynlan Süleyman Demirel'in karannı bekledi. Bir dönem "Sonbahan bekleyin" diyen ve 4.5 ayda 20 binden fazla kişiyle görüşen Demirel'e bağlı planlan, Egebank'a ilışkin soruşturma ve davalar etkiledi. Özel işlem, özel iletişim vergileri ve eğitime katkı payı, 2001 ve 2002 yılında da sürecek üderler, ek vergıler içm • Bakanlar Kurulu toplantısında, 200Ö yılında bir defaya mahsus olmak üzere konulmuş olan ek gelir, ek kurumlar, ek motorlu taşıtlar ve ek emlak vergilerinin kaldınlması benimsendi. Zirvede, enflasyonun düşmesine koşut olarak gecikme zammının yüzde 5'e, tecil faizinin ise yüzde 3'e indirilmesi kararlaştınldı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Liderler zirvesinde, deprem vergilerin- den özel işlem, özel iletişim vergileri ile eğitime katkı payının 2001 ve 2002 yıllanndada alınması benimsendi. Ba- kanlar Kurulu'nun yetkisinde olan ek önlemlere ilişkin düzenlemelerin de ilk toplantıda ele aluıacağı açıklandı. Bu kapsamda gündeme gelecek artışlann harçlar, maktu vergiler, damga pulu gi- bi kalemlerde olacağı belirtildi. KDV artışı da Bakanlar Kurulu yetkisinde bulunuyor. KDV artışına gidilmesi ko- nusunda kesüı bir karar açıklanmaz- ken bu yönteme başvurulacak olursa beyaz eşyada, yani dayanıkh tüketim mallannda KDV artışına gidilebilece- ği kaydedildi. Zirveden sonra açıklama yapan Başbakan Bûlent Ecevit, zirve- de halkı rahatsız edecek bir karann alınmadığını belirtti. Liderler zirvesi, dün Başbakan Ece- vit, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Ba- kanı Devlet Bahçeli. Başbakan Yardım- cısı Hüsamettin Özkan ile Maliye Ba- kanı SümerOral'ın katılımıyla toplan- dı. Başbakan Yardımcısı Mesut Yü- maz'ın Brüksel'de olması nedeniyle katılmadığı lıderler zırvesinden sonra açıklama yapan Başbakan Ecevit, bu vergilerin sanayideki üretimi aksat- mayacağını belirtti. Ecevit, "Baahiz- meüerin üzerine, baa işlemlerin üzeri- ne vergi geliyor; fakat ücretiilerin üze- rine herhangi bir vergi gelmiyor" dedi. Zirveden sonra yapılan yazıh açık- lamada, özel işlem, özel iletişim ver- gileri ve eğitime katkı payının ekono- mik program sürecince devamma iliş- kin yasa tasansının gelecek hafta TB- MM'ye sevk edilmesinin kararlaştı- nldığı bildirildi. Açıklamada, "Böy- lece2000yıhnda bir defaya mahsus ol- mak üzere konulmuş olan ek gelir, ek kurumlar, ek motorlu taşıtlar ve ek emlakvergileri sona erdirilmektedir" denıldı. Zirvede, enflasyonun düşmesine ko- şut olarak gecikme zammının yüzde 6'dan yüzde 5'e, tecil faizinin de yüzde 4'tenyüzde 3'e indirilmesı benimsendi. Net olarak ortaya konulmayan ek önlemlere ilişkin de şu açıklamalar yapıldı: "Bakanlar Kurulu yetkisinde bulunan diğer önlemler de 2001 yıh bütçesinin gelir hedefleri açısmdan ek ahnmıştır. Bu düzenlemeleıie ücretii- ler ve dar gemüler üzerine ilave bü- yük getirflmemesine özen gösterümiş- tir. Bunlann ilkBakanlar Kunıhıtop- lanbsma sımufanası benimsenmiştü:'' En çok arüş harçlar ve . . . damga vergisinde olacak Bakanlar Kurulu'nun yetkisinde bulunan alanlar, özellikle harçlar, damga pulu, KDV, taşıt alım vergisi gibi konulardan oluşuyor. Zaten yeni- den değerleme oramyla bu kalemler- de en az yüzde 55 düzeyinde artış bekleniyordu. Hükümetin TBMM'ye sunduğu bütçenin gelirler cetveline göre de en çok artış beklenen kalemler harçlar ve damga vergisi olarak görülüyor. 2001 'de taşıt alım vergisinden yüzde 120, damga vergisinden yüzde 104, harçlardan yüzde 79 daha fazla gelir hedefleniyor. Taşıt alım vergisinden beklenen ge- lir 278 trilyon liradan 610 trilyon li- raya çıkacak. Dahilde alınan KDV miktarmm yüzde 38'lik artışla 6 kat- rilyon 418 trilyon lira olarak gerçek- leşmesi hedeflendi. Dışalımda alman KDV miktarmm da bu yıla göre yüz- de 70'e yakm artarak 4 katrilyon 515 trilyon liraya çıkması planlandı. Yüzlerce memurun kaüldıgı eylemde, öngörülen yüzde 10'luk zam 'sefalet ücreti' olarak nitelendirildL (Fotoğraf: UĞUR DEMİR) KESK üyeleri, memurlara yapılan yüzde 10'luk zammı protesto etti 6 Bütçenin insani boyutu yok'Istanbul Haber Servisi - Kamu Emekçileri Sendikası Konfede- rasyonu'na (KESK) bağlı sendi- kalara üye memurlar, hükümetin 2001 yıluıın ilk 6 ayı için öngör- düğü yüzde 10 oranındaki maaş zammını Saraçhane Parkı'nda kitlesel gösteriyle protesto etti. Saraçhane'de dün öğle saatle- rinde gerçekleştirilen protesto ey- lemıne katılan yüzlerce memur, "EMFye Degil Emekçiye Bütçe", "Enflasyon FarklanCktensm" ya- zıh dövızlertaşıdılar. "Kahrolsun IMF.bağımsızTürkiye''. "Direne direne kazanacağız" sloganlan atan kamu çalışanlannın eylemı- ne DlSK Genel Başkanı Süley- man Çetebi ve ÖDP Genel Başka- nı l'fuk Uras da destek verdi. Eylemde konuşan KESK Ge- nel Başkan] Siyami Erdem. hükü- metin memurlar için öngördüğü yüzde 10'luk zammı "sefalet üc- reti" olarak nitelendirdi. Bütçe ile hükümetin kamu çahşanlanna açlık ve yoksulluğu dayattığını belirten Erdem,"2001 yıh bütçesi de halktan yana değil EVTPden, sermayeden yana hazırlanıyor. Bu bütçedeyine sosyal boyut\ok, ka- musal böyut yok, daha da önem- lisi hiçbir insani boyut yok" dedi. 'Hükûmeti teşhir edeceğiz' Hükümeti zor günlerin bekle- diğini savunan Erdem, bundan sonra ülkenin en ücra köşelerin- de bile hükümeti teşhir edecekle- nni söyledı. 2001 bütçesinin ka- palı kapılar ardında IMF gözeti- minde hazu-landığını vurgulayan Erdem şöyle konuştu: "Hûkû- met emekçüerden zorta kestiği paralaruı üzerine yatmakistiyor. 12 yıldır bizi yasa zoruyia soyan- lar, şimdidezorunhı tasarruflan- mıa ödememekte direniyoriar. Biz emeğimizle geçiniyoruz. Baok bankalan kurtanrken, kara pa- raya geçit verirken kaynak bul- makta zorlanmıyoıiar. Ancak s»- ra kamu emekçüerinin ücretkri- ne geldiğinde, sırayannm yapma- yagekliğinde,fedakârüknutukla- n atmaya bayıhyoriar." P e t r o l O f i s i A n o n i m S i r k e t i ' n d e i s t e n a t ı l m a l a r b a s l a d ı POAŞ işvereni uzlaşmaya yanaşmıyor Haber Merkezi - Petrol Ofisi Anonim Şirketi (POAŞ) Yönetim Kurulu'nun 1200 ışçinin iş akit- lerinin 2 Ocak'tan itibaren sona erdirileceği açıklamasına karşın POAŞ Etimesgut Depo Müdür- lüğü'nde çalışan 12 işçı önceki gün işten atıldı. Izmit tesislerin- de ise 216 kişinin işten çıkanldı- ğı öğrenildi. Petrol-Iş Sendikası Genel Baş- kanı Mustafa Oztaşkm, ışverenin yaptığı açıklamalann gerçeklen yansıtmadığım belirterek "17 Ekhn'den bu yana tüm POAŞ iş- yerlerinde üretim durmuş. üyele- rimiz işjerierine kapanmış ve di- renişlerini sürdünnektedhier" dedi. POAŞ Genel Müdürlüp önünde, işten çıkanlan yaklaşık • POAŞ'ta işten çıkarmalann değil, emekliliğe sevklerin 2 Ocak 200l'e ertelenmesi üzerinde uzlaşma sağladıklannı vurgulayan Petrol-lş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, işverenin bu anlaşmaya uymadığını bildirdi. POAŞ Etimesgut Depo Müdürlüğü'nden 12, Izmit tesislerinden ise 216 kişinin işten çıkanldığı öğrenildi. 50 işçi ile birlikte dün bir basın açıklaması yapan Petrol-lş Sendi- kası Genel Başkanı Mustafa Öz- taşkın, önerilerinin toplu ış söz- leşmesi hükümlerine uyarak kar- şılıklı anlaşmanın sağlanması ol- duğunu ve bu anlaşmada da 2001 yıh başından itibaren önce emek- lilerin, ardmdan da gönüllülerin işten çıkanlabileceğinin belirtil- diğini kaydetti. POAŞ'ta işten çı- karmalann değil. emekliliğe sevklerin, 2 Ocak 200l'eçekil- mesi üzerinde uzlaşma sağladık- lannı da vurgulayan Öztaşkın, ış- verenin bu anlaşmaya uymadığı- nı bildirdi. POAŞ Insan Kaynaklan Müdü- rü Levent Şimşek tarafmdan ya- yımlanan tebligat, POAŞ yöneti- minın tavnnı çok net bir biçimde ortaya çıkardı. 18.10.2000 tari- hinde yayımlanan tebligatta,u Şir- ketimizin yeniden yapdanma ca- hşmalansonucu personefimizin iş- lerinesonverileceğiniüzülerekbu- du-iriz" denilerek işten çıkarma- lann başladığı resmi olarak belge- lenmiş oldu. POAŞ yönehmınin "POAŞ'ın, rakiplerine göre yüz- de 12-13 kat daha fazla işçi istih- damı var" şeklindekı açıklaması- nın gerçekleri yansıtmadığını di- le getiren Öztaşkın. POAŞ yöne- timinin bir yandan işçı çıkanrken diğer yandan da personel aldığı- nı ıfade etti. Izmit muhabirimiz Ahmet Kurt'un haberine göre, POAŞ Iz- mit Tesisleri'nde de işten çıkar- malar başladı. Aralannda Baş- temsilci Turgut Sökmen, Işyeri Temsilcisi Tahsjn Sefim, Şube Di- sıplin Kurulu üyesı Sejyah Er- baş'ın da bulunduğu 216 işçınin işten çıkanldığı öğrenildi. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR 21 yüzyılm en önemli projesi' Bakû-Ceyhan'da imzalar tamam • Azerbaycan petrollerini Türkiye " ' ? üzerinden dünya pazarlarına taşıyacak boru hattı için son imzalar dün atıldı. Ankara'da düzenlenen törende konuşan Başbakan Ecevit, projenin Türkiye ile birlikte Orta Asya ve Kafkasya ülkelerinin de siyasal açıdan güçlenmesini sağlayacağmı belirtti. ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Azerbaycan petrollerini Türkiye üze- rüıden dünya pazarlarına taşıyacak I730kilometre- lik ana üretim petrol boru hattı için son imzalar dün Ankara'da düzenlenen görkemli bir törenle atıldı. Başbakan Bülent Ecevit, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersü- mer'in de katıldığı top- lantıya Dışişleri Bakanı tsmail Cem'in katılma- ması ve kutlama mesajı göndermemesi dikkat çekti. Türkiye'nin stratejik önemini arttırmaya yöne- lik olarak bölgede üstlen- meye çalıştığı "enerji kavşağmdaki ülke" statü- sü amacmda önemli bir adım dün Ankara'da atıl- dı. Bakû-Ceyhan boru hattının yapun maliyetini karşılayacak sponsor gru- bun belirlenmesinin ar- dmdan şirketlerle Azer- baycan, Gürcistan ve Tür- kiye arasında yapüması gereken anlaşmalar imza- landı. Cumhurbaşkanı Vekili ve TBMM Başka- nı Ömer tzgi Devlet Ba- kam Hüsamettin Özkan, sponsor grubu oluşturan şirketlerin temsilcüeri ve kalabalık bir izleyicinin katıldığı törende, ev sahi- bi ülke anlaşmasuıa Ener- ji ve Tabii Kaynaklar Ba- kanı Cumhur Ersümer, anahtar teslimi anlaşma- sına BOTAŞ Genel Mü- dürü Gökhan Yardım ve hükümetlerarası garantı anlaşmasına Hazine Müs- teşan Selçuk Demiralp ünzaattüar. Törende bir konuşma yapan Başbakan Ecevit, imzalarla 21. yüzyıhn en önemli projesinin yaşama geçirildığini belirtirken "Bu proje, Türkiye ilebir- BkteOrtaAsya veKafl<as- ya ülkelerinin de siyasal açıdan güçlenmelerinde büyük bir etken olacaknr. Türkiye, projenin sağhkb bir şekilde ileriemesi için gereken her desteği ver- meye hazmhr ve kararb- dır" dedi. BP: Yapdacak daha çok iş var Sponsor grup adına ko- nuşan BP Azerbaycan Başkanı David VVood- ward, anlaşmalann hattın gerçekleştırümesınde çok önemli bir adım olduğu- nu, ancak yapüması gere- ken daha çok iş olduğunu söyledi. ABD Başkanı BiD Clin- ton'ın özel temsilcisi John Wbtf da ımzalanan anlaşmalann önemli ol- makla birlikte boru hattı- nın yapımı için son adım olmadığını bildirdi. Yaü- runcılann geniş desteği- nin sürmesi için çahşma- lann hız kesilmeden de- vam ettirihnesı gerektiği- ni belirten Wolf, ABD Eximbank Başkanı'ndan proje sponsorlannı des- teklemeye hazu- oldukla- nnı içeren bir mektup al- dığım anlattı. Imza aşaması tamamla- nan Bakû-Ceyhan petrol boru hattımn geleceğine ilişkin takvım beürlendi. Buna göre 15 Kasım 2000'de 6 ay sürecek te- mel mühendislik çalışma- lan başlatılacak. Bu çalış- malann tamamlanması- nın ardından 12 ay süre- cek aynntılı mühendislik çalışmalan gerçekleştiri- lecek. Sponsor gruba 120 milyon dolara mal olacak bu çalışmalann sonucun- da boru hattımn gerçek maliyeti belirlenecek. Bu sırada boru hattından ge- çirilecek petrol konusun- da anlaşmalann yapılma- sı gerekiyor. [email protected] Televizyonu izliyorum, gazeteci konuşuyor. Basın ahlakı üzerine, ye- ni deyimle medya etiği üzerine. Onu tanıyorum. Cumhurbaşkanının baş- danışmanı mıydı, gazeteci miydi; zaman zaman birbirine kanşıyordu. Ahlak aşağı, ahlak yukan, konuşup duruyor. Zengin, zaman zaman özel uçaklarlaseyahat ediyor. Medya eti- ğini anlatıyor, halk onu dinliyor. Bir başka gazeteci konuşuyor. Kendisi mi konuşuyor, yoksa bir üni- formalıdan aldığı bilgileri mi aktan- yor, karıştırıyorum. O hep 'devlet düşmanlan'n\r\ peşinde oldu. Yiğit- liği, arkasındaki güçten geliyor. Teh- dit ediyor, korkutuyor, öfkeleniyor, ihbar ediyor, devlet düşmanlarını teşhir ediyor. Korkutucu. Korkutu- culuğunu, sırtını dayadığı güçten alı- yor. Televizyondan medya etiği der- si veriyor. Halk onu dinliyor. Etkili bir gazeteci. Basın mensu- bu mu, devlet büyüğü mü belli ol- muyor. Bir uluslararası toplantı dü- Gazeteci Konuşuyor Etik Üzerine zentemişti. Once Başbakan, ardın- dan Cumhurbaşkanı konuştu. Ingi- liz gazeteci şaşırmış, "Buraya dev- let töreni izlemeye mi geldik, yoksa basının sorunlannı konuşmaya mı?" diye sormuştu. Medya etiğinden so- rumlu gazeteci bu soruyu anlama- mıştı. Gazeteci, Yunanlı gazetecinin elinden tutmuş, sirtaki oynuyor. Türk-Yunan dostluğu şerefıne ka- deh kaldınyor. Onun gazetesi, Kar- dak kayalıklanna Türk bayraâı dike- rek kampanyayı başlatmıştı. lki ülke neredeyse savaşın eşiğine gelmiş- lerdi. Ne yazılar yazmıştı, şimdi unuttuğumuz. Yunanlılann düşman- lığı üstüne. Şimdi de Ermeni sorunu konusunda benzer yazılar yazıyor. Yunanlının elinden tutmuş, kardeş- liğe oynuyor. Yarın iki devlet arasın- da sorun çıksa en önde koşanlardan olacak, biliyorum. Dostluğu da o ku- ruyor. Dahadoğrusu, şimdi devletin siyaseti böyle olduğu için böyle ya- pıyor. Yarın ne yapacağı bilinmez. O, medya etiğinin en etkili koruyu- culanndan. RaufTamer olayı patlak verdiğin- den bu yana, medya etiği yazılan yazanları ve bu konuda konuşmalar yapanları izledikçe, kaçıp gitmek geliyor içimden. Nereye mi, nasıl mı?.. Bunu bilsem hemen yapaca- ğım, onları etikleriyle başbaşa bıra- kıp gideceğim. Bir Ispanyol gazete- ci bir sempozyumda, bizim halimizi dinledikten sonra, bizi teselli etmek için şöyle demişti: "Üzülmeyin, dik- tatörlük ve baskı dönemlerinde ba- sın olağanüstü yozlaşıyor. En kötü özellikteki kişiler en öne geçiyoıiar. Demokrasi döneminde onlar yok olup gittiler." Beni bu sözler hiç kesmiyor. Bütün vurguncular, düzenin en keskin söz- cüleri, en büyük silah onlann elinde. Medya etiği mi söz konusu, onlar temsil ediyorlar; Yunanistan'la dost- luk mu, onlar yapıveriyoriar. Şaşınp kalıyorum. Aslında şaşırmamam ge- rekiyor. Ben onlan askeri darbe dö- nemlerinde tanıdım. 12 Eylül sonra- sı yazdıklan dün gibi hatınmda. O za- man Evren'ciydiler. Ne değişti ki?.. Sonra Özal'cı oldular, sonra Çil- ler'ci, Mesut Yılmaz'cı. Gün oldu Necdet Menzir'i, gün oldu Doğan Güreş'i, gün oldu Mehmet Ağar'ı manşet yapıp destek verdiler. Ama hep güçlüydüler, güçlü kaldılar. Pa- ralan bol, keyifleri yerinde. Hiç sıkın- tıya düşmediler. Bazen değişimi an- lamayıp arabadan düşenler olduysa da, 12 Eylül'lerin yarattığı bu gaze- teciler bir simge oldular gazetecilik- te. Zaman zaman 'Mehmetçik' ga- zeteci oldular, zaman zaman devlet büyüklerinin kahvaltı çerezleri... Tehdit ettiler, gerektiğinde gazete- lerine gelen yalan haberleri manşet yapıp insanlann vurulmasına yol aç- tılar. Birileri öyle istediği için, mes- lektaşlannı gazetelerden attılar. Tek ilkeleri vardı: Boyun eğmek ve boyun eğdirmek. Gazeteci, patronun gözlerinin içi- ne bakarak konuşuyor. Karşı tarafın patronunu yerden yere vurmak için yalnızca bir küçük işaret bekliyor. Ba- zen onu bile beklemiyor. Zengin, ik- tidann birparçası. Gazeteci konuşu- yor, medya etiği üzerine. Konuşuyor, ders veriyor. Karşısındaki de onu onayiıyor. Medya etiği yaygınlaşıyor. Tüm Türkiye onlan izliyor. Bozukluk bizim gibilerde mi, onlar- da mı, anlayamıyorum. Gazeteci ko- nuşuyor, medya etiği üzerine. Çekip gitmek geliyor içimden. Nereye mi? Bir bilsem...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear