29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20EKİM2000CUMA CUMHURİYET SAYFA* 17 Yedi kapılı Istanbul'da Demokratik Sol Partili Beykoz Belediye Başkanı AJaattin Köseler, seçime girerken halka "belediyenin kapılannı ardına kadar açık tutacağız" demiş hatta kapılan sökme sözü vermiş... O sıra Beykoz'da belediye başkanının odasında bir kapı varmış... Köseler seçimi kazanıp kottuğa oturduktan sonra, görenlerin anlatbğına göre, o günden bugüne, makam odasına tam yedi kapı yaptrmış... Etektronik posta: denizsom6aimhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Devlet eritiliyormuş "Bir sonraki aşama: Buhariastırmakr Yankı eçen gün içinde bir adet çantanın geçtiği bir "masal" yazdık, dostumuz Gündüz Ay- bay'dan tekzip geldi... Tekzip, dedikse öy- le mahkemeden falan da değil hani... Aslın- da, tekzip Aybay'dan da gelmedi; galiba masalın as- lını bir dostu anlatmış, doğruları bilelim diye o da bi- ze fakslamış... Masalın kahramanını bulmak ise artık size düşüyor, bizden bu kadar... Işte masalın tekzibi: "Ne kadar önyargılı, anlayışsız insanlarsınız? Na- sıl gazetecisiniz siz! Her şey apaçık ortada, siz illa ki öküzün altında buzağı anyorsunuz; öyle ya, okuyu- cunuz mu, reytinginiz mi, her neyinizse o artacak... Bak kardeşim... Önyargılarından sıyrıl ve kulak ver. Bikerem ortada bir değil, tam üç çanta var. Biri Ra- uf'a, biri Mete'ye, biri de bana gönderilen üç çanta. Birinde 650 bin, ikincisinde 1 milyon yeşil var; üçün- cüsünün içinde ne olduğu kimseyi ilgilendirmez. Çantaiarı gönderen ise tek bir kişi: Keresteci Yahya'nın kuzeni Hortumcu Yahya. Masal gibi Şimdi gelelim masalın masalına... Mete, Rauf'ta- dır; akşam yemeği için hazırlanan talaş böreğine so- ğan doğramaktadır; akşamüstü çat kapı, birinci çan- ta gelir. Rauf evde olmadığı için Mete, soğanlı elle- riyle bir makbuz yazar, çantadakileri sayar; yeşillere soğan kokusu siner. Eilerini yıkar, çantayı arabasının bagajına atar; sonra soğan doğramaya devam eder... O sıra yani aynı akşamüstü ben, akşam yemeğine gecikmiş olduğumu düşünerek Rauf'un evine doğ- ru hızlı hızlı yürüyorum. Biraz dalgınım çünkü, çan- tayla ilgili düşünceler aklıma takılmış. Tam eve yak- laşıyorum, bir ağaca çarpıp düşüyorum. Bayılmışım; yıldızları sayarken hayal görmeye başlıyorum. Bir ayı yerden kalkmama yardım ediyor. Ayı, elini beline atı- yor, tabanca çekecek sanıyorum, cep telefonuyla ko- 1971 yılında . Mehmet Ali Kışlalı'nın yönetiminde Ankara'da yayın hayatına başlamış ve bir dönem gündem yaratan siyasi haber dergisi olmuştu Yankı... Sonra aramızdan aynlmıştı... Duyduk ki 30 yıl aradan sonra yenilenen kadrosuyia yeniden doğum hazırlığındaymış Yankı... Hatta internette sitesini açıp yayına başlamış bile... Açıp bakmak isterseniz: www.yankidergisi.com.tr SESSÎZSEDASIZf!) NURÎKVRTCEBE nuşuyor, 'okey' diyor ve elime bir çanta tutuşturup gidiyor. Ayılıyorum, çantayı açıp bakıyorum... Içinde- kileri sayıyorum... Çantayı motosikletimir. pizza ku- tusuna koyup, doğruca Rauf'a gidiyoaım. Rauf da- ha eve gelmemiş... Mete'yle ben mutfakta bir yan- dan talaş böreğine, bir yandan da pizzaya soğan doğrarken kapı çalıyor. Hizmetçi gidip açıyor... Niye açmasın? Mete'nin çantası bagajda, benim çantam motosikietin kutusunda... Üçüncü çantayı getirmiş- ler, bir adam Rauf'u soruyor... Biz de soğan doğru- yoruz. Kapıdaki adam, 'okey' diyor ve çantayı bıra- kıp gidiyor. O sıra aşçıbaşı geliyor, Mete'ye bağınp 'Elini mi kestin, soğan mı soydun birader' diyor; ba- na da yere dökülen talaşlan faraşla temizfememi söy- lüyor. Her yeri bir güzel temizliyoruz, sofrayı kurdu- ğumuzda Rauf geliyor. Soranm size... Bunda anla- şılmayacak ne var; kerestecinin kuzeni hortumcu çantalan göndermiş, herkes kendi çantasını almış, ev- vel zamandan beri olduğu gibi!" Dünyada örneği olmayan nüftıs sayımı lller Bankası'ndan daha çok pay alabilmek için belediye başkanlan nüfus sayımında vatandaş evinden aynlmasın diye tehditler savuradursun, en kalabalık kent Istanbul'da bile neler oluyor neler... Adalar'daki Kınalıada Su Sporlan Ihtisas Derneği Başkanı Prof. Dr. Emre Burçkin: "Değerii üyemiz, Bu nüfus sayımı özellikle kışlık nüfusu 19 bin olan ilçemiz için hayati bir önem taşımaktadır. Yaz aylannda 350 bin kişiye hizmet veren belediyemiz devletten ancak 19 bin kişiye yetecek yardım alabilmektedir. Bu durum htzmetlerin yetersiz kalmasına neden olmaktadır. Sayın üyemiz, belediye ' •'••*-' hizmetterinin yeterii düzeyde bize ve dolayısıyla tüm ilçe tesislerine ulaşması için 22 Ekim'de adada birlikte olalım. Kulübümüz 22 Ekim tarihinde üyelerimizin hoşça vakrt geçirmesi için bir faaliyet hazıriamaktadır. Buna göre 21 Ekim gecesi bir yemeği müteakip sabaha kadar eğlence programımız sürecektir. 21 Ekim'de hep beraber tesislerimizde hoşça vakit geçireceğiz. Gece yemeği kişi başına içki dahii 7 milyon lıradır. Not: Adalar Belediyesi'nce Bostancı ve Sirkeci'ye sayım sonunda yeterii vapur temin edilmiştir, tüm ada esnafı sayım süresince açık kaJacaktır." Bir nüfus sayımı yapıyoruz, gelişmiş ülkelerde örneği yok... Ve öyle bir nüfus sayımı yapıyoruz ki belediyesi de, esnafı da, su sporlan derneği de para kazanmayı amaçlıyor, dünyada örneği yok... Türkiye Üzerine Oynanan Oyunlar Devam Edecektir GÜRBÜZ YÖRÜK Yıl 1985, Trakya'da bir otel- restoran işletiyorduk. Eşim Fransızdır. O dönem Trakya bölgesinin Fransız Fahri Konsolosluğu görevi- ni de yaptığından Istanbul- Edirne arasında seyahat eden birçok Fransız da mi- safirimiz olmuştu., . , ; Yıne 1985 yılı, Türkiye üze- rinde birçok uluslararası oyunların tezgâhlandığı bir dönemdi. Bizler de "Neler oluyor" diyerek endişeleni- yorduk. Işte tam o sıralarda yıllar- dırTürkiye'de bulunan, Tür- kiye gerçeklerini çok iyi bi- len ve tam karşılığı "bizden biri olmuş" bir Fransız Pro- fesör misafirimiz oldu. Şim- di nerede oturduğunu ve ne amaçla Türkiye'ye geldiği- ni hatırlamıyorum. Eşim ve profesör çeşitli konulardan bahsettikten sonra konu dönüp dolaşıp "Türkiye üzerine oynanan oyunlara" geldi. Fransız profesörün görü- şü gayet açıktı. Ve aynen şöyle: "Türkiye'de mutlaka de- ğerii bir şey buldular. Uran- yum olabilir, zengin altın ve petrol yataklan olabilir. Ama mutlaka bizlerie (Evetyanlış yazmadım "bizlerie" diye de- vam etti) uğraşmak için bir sebep olmalı" Şimdi yıl 2000 ve başta Avrupa olmak üzere bizler- ie yine uğraşıyoriar. Ameri- ka hiç yoktan bir Ermeni bil- mem neyi çıkardı.. o da ken- di çapında bizlerie uğraş- maya devam ediyor. Din kar- deşlerimizin çabalan da bil- dim bileli devam ediyor. Acaba bu defa bizimle ug- raşmalarının sebebi ne ola- bilir? Bunu, kendi çapımda iki sebebe bağlamaktayım. 1- Stratejik sebepler 2- Ekonomik sebepler Ülkemiz, konumu itibany- lahersüpergücün veyasü- per güç olmayı hedefleyen kitlelerin ağzının sulanma- sına sebep olmuştur. Bu, ta- rih boyunca böyleydi, bun- dan sonra da böyle olaca- ğını tahmin ediyorum. Öncelikle kıtalann aynldı- ğı bir bölgedeyiz. Kültürel farklılıkların tam ortasında- yız. Yüzölçümü olarak da küçük sayılamayacak birdu- rumdayız. Çeşitli dinden ve ırktan kişilerin bulunduğu ülkemiz, birçok kişi ve dev- letin ilk hedefleri arasında bulunmaktadır. Bence asıl bizimle uğraş- ma sebepleri ekonomiktir. Öncelikle genç ve kala- balık bir toplumuz. Tüketime en uygun ortam kabul edilen bu özelliğimiz sebebiyle tüm sanayileşmiş devletlerin gözü üzerimiz- de. Bir devletten şunu alırsak.. diğeri, neden bizden alma- dın diyerek diş bileyebilir. Veya o devlette satabilmek için heryolu deneyebilir. Bu denemelerin bazen dozu- nun kaçtığını da ilave etmek isterim. Genç ve kalabalık bir nü- fusa sahip olmak, tüketici olmak yanında üretimi de beraberinde getiımektedir. Üretim olarak belli bir kapa- siteye gelmek birçok geliş- miş sanayi ülkesinin işine gelmemektedir. Zira kendi ürettikleri mal- ları satamayacak konuma gelmektedirier. Hatta bu ge- lişmiş ülke yöneticileri, bizim ürettiğimiz malların kendi vatandaşlarımıza bile satıl- malarına karşı olabilirler. Yerattı kaynaklanmızın du- rumunu bilemiyorum. Ama bizimle uğraşma sebepleri arasında Fransız profesö- rün dediği gibi kıymetli ve- ya stratejik maddeler de ola- bilir. Çünkü bizimle uğraşan- lar, uzaydan her santimetre- karemizi istediklen gibi ınce- leme imkânına ve bizim ül- kemiz hakkında bizim bil- mediğimiz kadar çok bilgi- ye sahiptirler. Sonuç olarak bizimle geç- mişte de uğraşmışlardı.. ge- lecekte de yine önümüze set çekmeye devam ede- ceklerdir. Bunun sebebi ne olursa olsun, kendi çıkarla- rı yönünden haklıdırlar. Yıllardır birçok terörist grup başımıza musallat ol- du. Tamamı, az önce belirt- tiğim ağzı sulananların ese- ridir. Son on yıla damgasını vu- ran PKK ise özellikle tez- gâhlanmış bir olaydır. Ve şimdi de bir başka senaryo yazmak zorundadırlar. Çün- kü Türkiye yine iyiye gitmek- tedir. Bir zamanlar her on yılda bir askeri müdahale bekler- dik. Şimdi ise acaba ülkemiz üzerine dışarıdan ve içeri- den ne oyunlar oynanacak bunu beklemekteyiz. Büyük Atatürk'ün dediği gibi "Da- ha elim ve daha vahim olmak üzere memleket dahilinde "ki işbirlikçiler'den çekinmek- teyim. Zira dışardakiler bir yerde açık oynamaktadırlar ve "Sizi, yani Türkiye'yi bi- ze zarar verecek birkonuma getirmeyiz" demektedirler. Ama yerli işbirlikçilerine sırtımızı dönmememiz ge- rekir. En azından "Sende mi Brütüs" dememek için. Bütün bunların sonunda da bir vatanda yaşamamız ve geleceğimizin istediği- miz standartta olabilmesi için hepimizin üzerine dü- şeni yapması gerektiğini dü- şünmekteyim. Çünkü başka Türkiye yok. KÎM KİME DUMDUMA BEHIÇAK behicakCdturk.net ÇÎZGÎLÎK KÂMİL MASARACI TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 20 Ekim 1940 NÜFUS SAYIMI fS4o'7X BO6ÜN, cuMHueiyer nüe&y£-'srX/M/ öçüıv CÜ HÛPUS SAY9AI YAPfLDI. İUC HEZ 19Z?'DE YA- PILA/J SAy/MOA fSAf'iya*/ 643 StV OL4RA< SAP- TAAJAN NÜFOS, 193S'TB 16 MİLVON fSB&A/e ÇttC- MlfTf. H£/e SEŞ YILDfi 6fe UÜFVSSAY/Ltl YAP/L- MASf KAeAKl DA O Z(£A£* yûeÜeLÜâE 6İ&- YOGPU. 194O NÜFUS SAy/MINM, /Ç/fl£/S/ 8A- S A/ÜPUS- MÜPÜGUJKL&StNe BAİU SÖ- ÇAC/Ç/üfÇTt. , £UNUN 17 MiL yON BZO S/H 3SO & CAKTf.. â t p y ini yop/p &6r-ü/uı/or: ANKARA (AA) - Milli Pi- yango Idaresi'nin 19 Ekim çekilışi yapıldı. Çekilişte ik- ramiye isabet eden bilet nu- matalan ile ikramiye tutarla- n şöyle: 500 mllyar 562864 (Lefkoşe) 10 mllyar 414147 (Iskende- run, Ankara, Izmir, Istanbul) 1 mllyar 322818 (Samsun, Ankara, Istanbul, Istanbul) 426239 (Konya, Kırklareh) 500 milyon 002773 005003 050016111564154778275316 368586 397196 408134 422294 250 milyon 013581083993 099988 143628 1596571939% 259358260811277116363253 399228412411419154444342 452701501641504150528069 592835 596115 100 milyon 000033 002426 500 milyarLefkoşe'ye 003802 006193 010115 014631 023148 027660 034025 038416 043538052610073371080078 102239117193 128082 128938 129947131432131806137942 143529144016157187170621 179723180117186546201642 206113211604214283220077 229222 245142 266564 269931 273375 273777 284969 315850 320994 324445 328844 332761 347212 352918 360313 363889 392013 392428 398436 404508 414298423301426971430716 450596461557479802 502577 510602 524668 533842 534898 552672 556020 557564 557595 563225 564692 570109 580594 590915 5 0 milyon 001333 014115 015110020517022076023147 027343 038405 045091052014 059478061015063818063832 067042 067149 074767 074868 078421081034089255092229 098036102821108155 109250 109772111150111434113915 114276120721121219123086 124241 125158 130459133375 134152 134697136114143076 151037154009156426156997 163726165696168503 172321 176714180351181944182420 184309188102198036198688 198833 201658210119215219 225074 226703 228226 234856 236089 236830 236970 238479 245969 257912 265683 274039 277717 281113 283083 285689 285951287767 290280 290565 293658 294469 298369 300702 302980 309285 324748 326537 329223 332440 340380 343322 343821345628 350781355134 358292 361889 3725% 377575 378870 391980 393683 395140 400406404569415265421015 421725 422603 423308 423405 429317 429922 436001439597 446884 449940 454334 454640 459664 462625 470220 475226 489714489952492101495669 500433505741511267511713 523034 532574 534334 549907 561485 565119 567307 568054 569127574437 576774 579811 585143 588291 591486599554 30 milyon 09222 16270 48081 60666 64198 79877 86555 9415197018 99319 20 milyon 3052 3175 5922 7690 8539 9272 10 milyon 207 210 580 749 6 milyon 33 45 75 79 Amorti ı 8 ANKARA.. ÂNKA...1 MUŞERREF HEKİMOGLU ' Güneşe Selam Ida nasıl gülümsüyor kimbilır, neler yaşanıyor1 eteklerinde! KÖrfezli bir kızı, Birsel Lemke, alter-l natif Nobel ödülü ile selamlıyor onu. Bu ödül ilginç, bir tersliği sergiliyor her şeyden önce. Yeşil bir ka-/ dın Birsel Lemke, yeşil bir eylemin yolcusu, çevre^ sevgisiyle çevreyi kirietenlere, örneğin siyanürle al-T tın arayanlara, kurallan zorlayanlara "hayır" diyerekt kazanıyor bu ödülü. Uzun soluğu var. Havran'da Kü-? çükderelilerin, Bergamalılann soluğuyla bütünleşi-| yor, boyutlanıyor, yürekli birdirenişle yol alıyor, kur-* duğu yurttaşlar girişimi iticı güç oluyor, lstanbul'a,N , Boğaz Köprüsü'ne, başkent Ankara'ya ilk Meclis'irr kapısına ulaşıyor "hayır" diyenler. <; Oren'de iyi komşu ilişkilerimiz var. Çabalarını ya-ı kından izliyor, içten destekliyorum onu, destekleme-j yi görev biliyorum. Basında çok az yer aldı ama ödülü de çok mutlandırıyor benı. ) Ülkemizde kara mizah türü olaylar yaşanıyor son- ra. Siyanürle altın üretımini durduran Danıştay ka-j ranna karşın üretimi sürdürüyor altıncılar. Başbakan'ın" isteğiyle yeni raporlar hazırlanıyor, uluslararası uz-' manlann, bilim adamlarının imzaladığı önceki rapor-' lar geçersiz sayılıyor nerdeyse! llginç bir gelişme doğ-^ rusu. Siyanürle üretimi Dünya Bankası ve IMF ml öngörüyor acaba, diye düşünüyor insan. Öldüresf kirlenmeye "hayır" diyenlere karşın "evet" diyenlerj var hâlâ. Bu üretimle halkımız, ülkemiz ne kazana-j cak, elde edilen altınla kimlerin yaşamı parlayacak? diye soran yok! Oysa dünya haritası gözönünde. Si-^ yanürle altın üreten ülkelerde yoz topraklardan, ka-» ra çukuriardan başka şey yok geride; ışte Peru, iş~ te Şili, işte Rodezya ve başka Afrika ülkeleri. Acı fa^ turalar ödüyor insanlar, sağlığını yitiriyor genç ku-o şaklar. ı Belli çevrelerin duyarsızlığı sürüyor hâlâ. Gereklb önlemler alınırsa siyanürle altın üretiminin sakıncaj olmadığını söyleyen bakanlar var! Aşın iyimseriik de-, ğil mi? Ekranlar, gazeteler her gün, her saat kirlen-' meyi getiriyor gündeme. önlem alınsaydı böylesı-) ne yüklü olur muydu gündemler. Işte Gediz, işte ku-' rulması öngörülen yüzer santrallar. Çevre yönet-" meliği askıya alınıyor, kirlenme tehlikesine duyarsız 2 kalıyor devleti yönetenler. Yeşil soluyor, toprak yoz- r laşıyor, doğa fakirleşiyor. Bu ne tür politika, bu ne( tür mantık! Belli bir azınlığın çıkan uğruna çoğunlu- ğun sağlığı gözden çıkarılıyor nerdeyse. ) llginç bir seçim değil mi? Belli çelişkileri de ser-, giliyor. • • • Bir yanda alternatif Nobel ödülü, 0 ödüle hak ka-"j zanan çabaların ürünü, Ida tepelerinde, Körfez kı- yılannda yaşanan güzel olaylar, on üç ilçedeki ye- ( rel yönetıcilerin birlikteliği, temiz doğa özlemiyle kir-^ lenmeye karşı çıkan, toprağını savunan köylüler^ kentliler. öbür yanda kirlenmeye aldırmayan, umur-î samazlığı politikayataşıyanlar, aldırmazlığı devlet yck netiminde yaşam biçimine dönüştürenler. ; Bir yanda Avrupa Birliği'ne girmeye çaba göste- riyoruz, çevreyi kirieten davranışlara karşı Avrupa Parlamentosu'nda protokol imzalıyoruz. Obür yan- da imzamız doğrultusunda politikalar uygulamak- tan gerı kalıyoruz. _, Kafarm kurcalayan sorulara yanıt bulamryorum doğ-^ rusu. Bu koşullar altında üyelik gerçekleşebilir mi acaba. Çevre sorunlannı askıya alan bir ülke üye ola-v bilir mi bu toplulukta? Sağlık, eğitim, çalışma ko^' şullan dağlar türü yer almıyor mu aramızda, gelir da^ ğılımındaki uçurumlar derinleşmıyor mu? Hukukurj üstünlüğünü hissediyor mu halkımız, sosyal adale-j ti yaşıyor mu? Yolsuzluk olaylan dağlara tırmanıyor, siyasal kirlenme doruklara varıyor, faturasını da biz ödüyoruz herzaman. Işte kasası boşalan bankalar; işte deprem bölgesinde yaşanan soygun deprem-- leri. Bu koşullarda üyelik ne yazar, dahası üyeliğin ötesinde öncelik taşımıyor mu ulusal sorunlarımız? • • • öykümüz sona ermiyor. Tersine yeni bölümlerle giderek önem kazanıyor. Umudu yitirmiyor, güven-( le bakıyoruz geleceğe. Çünkü daha güzel günler var, önümüzde. Karanlığa karşın ışık da var çünkü. Her dalda yeşerme, taze filizler var. Sivıl toplum örgüt^ leri boyveriyor, sesini, soluğunu duyuruyor ülkenin her yerinde. Yeterii olmasa da başlamış bulunuyor* toplumun özündeki gücü kanıtlıyor her şeyden ön- ce. Bu güç hızla örgütlenirse öykümuz daha mutlı) sona ulaşabilir. , Umudu yitirmiyor, iyimserliğimi koruyorum benj Yazımı Melih Cevdet'in dizeleriyle bitiriyorum: ( Bütün iş bu gelen günde Içim titriyor sevinçten, < - I Biran, biran daha derken '• . •' \ Ortalık güneşler içinde > Güneşe selam! '• • I ' J • BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6SOLDANSAĞA: 1/Başkalannın sırtından geçı- nen kimse. II Malezya halkı- na özgü bır tür öldürücü delı- lik...Halkede- biyatında dört dizeden oluşan şiir türü. 3/"- - -PolanskrrPo- lonyalı sinema yönetmeni... Uzunkonçluve kapalı ayakkabı. 4/ Çıp- lak modelden yapılmış ınsan resmi. 5/ Türk 2 müziğinde bır makam... 3 Aldatma işı, hile. 6/Pa- 4 rola...Tanmbitkilenne 5 ve orman ağaçlarına büyük zarar veren bir -. böcek. 7/ Bağımlı "Gün bitti, ağaçta ne- ^ şe söndü / Yaprak — " oldu, kuş da yakut" (Ahmet Haşim). 8/ Japon lınk dra- mı... Ergenekon'dan çıkışlannda Göktürklere yol gös- terdiğine ınanılan dişı kurt. 9/ Denn yaraların ıçıne sa*- lınan ılaçlı ya da ılaçsız gaz bezı şendı... lnce İoırn \h çimentoyla yapılan düzgün döşeme sıvası. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Radyo yaymına kanşan yabancı ses. II Stefan Zwe > r ig'in bir romanı... Kişinin sevinç, güven ve her tür de^ vimsel etkinliklerinin normal olmayan bır biçimde arttığı ruh hastahğı. 3/ "Akşamlar bir gibi bıtef- di" (Attilâ llhan)... Küçük gemi. 4/ Yüksekokul. 5/ Sei ahenk, nağme... Bir renk. 6/ tşaret... Kırgızların ünlü destanı. 7/ Yayıncı... Vücut ısısı. 8/ Numaranın kısa yazıbşı... "Orhan ": Oyun yazanmız. 9/ Ellı kâ- ğıtla oynanan bir iskambıl oyunu... Tadı buruk, anti- septik bir madde.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear