Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 12 EKİM 2000 PERŞEMBE
HABERLERIN DEVAM
TURKİYE
1
Istanbul B 23 Sinop
Edime B 25
Kocaeli B 22
Çanakkale B 21
Izmir B 27
Manisa B 26
Aydın B 28
Denizli B 25
Zonguldak B 21
Doğu Karadenız ıle Do-
ğu Anadolu'nun kuzeyi
sağanak yağtşli, diğer
yerier parçalı ve az bu-
lutiu geçecek. Hava sı-
caklığı yağtş alan yer-
lerde değışmeyecek.
öteki yerterde biraz ar-
tacak. Ruzgâr; gûney
ve batı yönterden hafif
ara sıra orta kuvvette,
yağış anında kuvvetlı
olarak esecek.
ÜIS MERKEZLER
Oslo
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paıis
Bonn
Y
Y
Y
Y
Y
Y
PB
PB
14
13
13
16
15
15
16
17
Münih PB 17 Zürih
Bertin
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
PB
Y
PB
FB
PB
PB
B
PB
14
15
19
18
21
22
25
26
Y 15 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflis
Kahire
PB
PB
PB
B
Y
B
Y
A
12
27
8
24
16
14
17
32
A30§
BuluMu k
Çokboluflu Yağmuriu
GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
ekonominin variığından" söz ettikten sonra, bu-
güne değin bir işadamından duymadığımız bir
vurgulama yaptı:
"Asgari ücretle çalışacak adam bulamadıkla-
nnı, kimsenin asgari ücretle çalışmak istemedi-
ğini" söyledi. Koç'un söyteminin yanı sıra, söz
konusu araştırma; Türkiye'de en zengin ile en
yoksul arasındaki gelir uçurumunun 236 kata u-
laştığını belgeledi.
Ne çare, ürperten tablo diye anılan araştırma
sonuçlan manşetlerde ancak bir gün tutunabil-
di.
Gekdi, geçti ve Türkiye, yine ulusal ya da ulus-
Iararası sorunlann girdabına kapıldı.
ABD'deki sözde soykınmla ilgili tırmanış,
AB'ye üyeliğin ilk önemli aşamalanndan "Katı-
lım Ortaklığı Belgesi"n\n içeriği ile ilgili pazariık-
lar, Kıbrıs, Ege ve... ulusal konumuz, bankasoy-
gunlan... Yoksulla zengin arasında giderek de-
rinleşen uçurumu unutturdu.
Türkiye'de gelirin nasıl paylaşıldıgını gösteren
tablolar, uçurumu somut biçimde ortaya koydu:
Aylık kazancı 7.5 milyar, ama süper zengin di-
ye gösterilenler toplumun yüzde 1 'i olmasına
karşın, gelirdeki payı yüzde 16.6.
Maaşı 2.2-1 milyar yüksek gelir grubu, top-
lumdaki yeri yüzde 5, gelirdeki payı yüzde 16.1.
999-501 milyon maaşlı üst-orta gelir grubu
toplumun yüzde 16.1'i, gelirdeki payı yüzde
25.6.
Maaşı 500-201 milyon att-orta gelir grubu,
toplumun yüzde 48'i, gelirdeki payı yüzde 32.5.
Maaşı 200 milyon ve attı, düşük gelir grubu,
i toplumun yüzde 30'u, gelirdeki payı yüzde 9.2.
Alt-orta grupla 200 milyonun altındaki grubun
toplumdaki yüzdesinin toplamı Türkiye gerçegi-
ni gösteriyor:
48+30= Yüzde 78!
Toplumun yüzde 22'sini oluşturan süper zen-
gin, yüksek gelirli, üst-orta geliriiye karşın:
Toplumun yüzde 78'i yoksulluğun ya içindeya
da sınınnda.
Bir başka hesaba göre, 45 yoksula karşı 1
zengin!
Işte, yıllardır idare-i kelamla uyutulan Türkiye
gerçeği.
Ne gezeri
Enflasyonun düşeceği varsayılan 2003 yılına
kadar sabır isteyenler; bunlar, siyasetçi olsun,
ekonomi bürokratı olsun, çarşı pazarla yasayan
insanlann bilimseJ açıklamalan kabullenemedi-
ğtnı izliyorlar mı acaba? Izliyortarsa halkı enflas-
yonun düşme eğilimine girdiğine "inanduıcı açik-
lamalar" niçin yapmıyorlar? Medyadaki haberler;
halkın enflasyonun düşmekte olduğuna inanma-
dığını somut biçimde kanıtlıyor. Düşen enflas-
yonda fiyatlann hâlâ yükselmesine anlam vere-
meyen bir toplumu "ekonomik gidişatın parfak"
olduğuna nasıl inandıracaksınız?
Kömürün geçen yıla oranlayüzde 104, odunun
yüzde 48 zamlandığını gören, örneğin bir baş-
kentli sade vatandaş, sadece ısınmak için orta-
lama 312 milyon lira harcayacak.
Adamın "kış hali" bu!
Dünya Bankası, "Türkiye'nin enflasyon vebû-
yüme oranında sağladığı iyileşmelerin yeterti ol-
madığını" söylüyor.
Dünya Bankası hiç değilse devleti yönetenle-
rin söyleyemediği gerçeğin altını çiziyor
"Türkiye, yoksul ve ekonomik bakımdan zayıf
nüfusunun büyük çoğunluğunu ekonominin ge-
nel akışı içine sokmak noktasında zoriu bir gö-
revle karşı karşıya."
Bu görevi dünden bugüne yöneticiler kavradı
mı acaba?
Negezer!
Şeriat güreşîn her yerînde• Baştarafı 1. Sayfada
Cumhuriyet'in sorulannı yanıtla-
yan 68 kilonun şampiyon güreşçisı
Haydar Kabaktaş, "Ne yaak ki min-
deronbra kakh. Geri kafaHaria mü-
cadek sürmezse ûlkeınize üıanet et-
miş ohıruz. Atatürk biz güreşçüeri se-
venfiamacamiaiçindekibazıtanAta-
mta sevemedi gitti'" dedı. Kılosunda
Türkiye şampiyonu olduğu halde sırf
oruç tutmadığı ve Alevi kökenli ol-
duğu gerekçesiyle ulusal takımdan
çıkanldığını vurgulayan Kabaktaş,
İ98O'lı yıllann ardından güreşe el
atan gen kafaü zıhnıyetın sporu ken-
di çıkarlanna alet ettiğini ve ülke
gençliğinin bu akımlara kapıldığını
iddıaettı.
Alevılere karşı takınılan tavır ne-
deniyle 30 yaşında sporu bırakıp Al-
manya'ya gittiğini belirten ünlü gü-
reşçi, sorulanmızı şöyle yanıtladı:
- Sporda güreş dünyasınjn adı ta-
rikatiarla anıhnava başladı. Ve sizin
de Alevi kökenli olduğunuz için ca-
miaduı kopanhnak istendiğiniz söy-
leniyor.
- Alevi olduğum ve pozitif düşün-
düğûm için başım hep derde girdi.
Sporculuk yaşannmda en büyük şey-
leri kaybettim. Dünya ve Avrupa
şampiyonu olacakken sırf, onlar gibi
yaşamadığım. Atatürkçü, laik, Alevi
bir insan olduğum için sıradan bir
sporcu olarak mındere veda ettim.
'Alevj-Sûnııi aynmı var'
- Mmderde Alevi-Sönııi avrnm ya-
pddığı iddiaian için ne düşünuyorsu-
naz?
- Yüzde 99 demiyonım, yüzde 100
bu aynm var. Alevi olduğum için ba-
şıma gelmedik kalmadı. Hakkım
yendı, o günlerde, bana 'çok konuşu-
yorsun' dıyenler, bugün' hakhvnuş-
sm, biz senin dedUderini dinlemeıni-
5İz' diyorlaı. Ben dertlıyim ve konu-
şacağîm, hayatımı bu düzenbaziar,
geri kafalılar. yobazlar karartn.
- Hakkım yendi dediniz. Ulusal ta-
lam seçmeleri yapıtmıyor muydu?
- Güreşirken, Türkiye Cumhuriye-
ti'nde 68 ve 74'te yenmedigim 1 ki-
şj vardı. O da şimdıki millı takıman-
trenörü FevziŞeker'di. Çünkü hiç kar-
şıma çıkarmadılar. Onu kolladılar sırf
dini inançlan nedeniyle. KemalMus-
tafa, Remzi Mustafaoğfu. Oktay Ak-
taş gibi rakıplenmı hep yendjnı ama
büyük tumuvalara onlar gitti. ben son
anda kamplardan kovuldum. Ulusla-
rarası Curnhunyet Turauvası'nda en
teknık sporcu seçildim ama ne bir
dünya, ne bir Avrupa şampıyonası,
ne bir ohmpiyata gıttım. Eğer orada
başanlı olursam, onlann haksızhğı
ortaya çıkacak ve Alevi güreşçilerin
önü açılacaktı. Sırf ben gitmeyeyım
diye 68 kiloda takım boş kaldı. Şam-
piyon olan Yüksei Dinçer'ı yendım a-
ma yine götürmediler. Benim üstün-
luk sağladığım Kani Karadeniz tur-
nuvaya gitti, benim yendiğim Yunan-
lıya yenildi. Bunlar bana değil, vata-
na ihanet ettiler. tnanet sırfbaşka yol-
la olmaz, bile bile insanlann önünü
kesmek de ihanettir.
- Ukısai taknn kamplannda baskı
görüyor mu>dunuz?
- Evet, çürümûşlük, kokuşmuşluk
hep vardı ama bellı dönemlerde ida-
reyi ele geçirdiler. Milh takım antre-
nörü Yakup Topuz bana, "Ne haber
Kızdba;'' diyordu. Ben de ona karşı-
hk veriyordum. Bu nedir, konuşma-
dakı incelik, birilerine beni lanse et-
mek ve beni tahrik etmek üzerinedir.
Alevüiğimden, solculuğumdan gu-
rur duydum. Kaldı ki Islamı da bil*
miyorlar. En büyük Alevi Hazreti
Muhammed'dır. Ben onlardan daha
iyi Islamım ama onlar geri kafalı çı-
karcılardır.
- Hakkmızı aradığnıızda size ne
söyteodi?
- Yine milli takıma alınmamıştun,
bir federasyon başkanı bana dedı ki,
-SenrakfcİM8-0değiL80-0wnseD>>
ne götüremeyiz. Bizi aşar" dedı.
- 'Geri kafalı' olarak adbndıniığı-
mz spomıbr da cephe akh mı?
- Aynı grubun adamlan bir araya
gelip 'Bnnu istemiyoruz' dıyorlardı.
fşin içinde tarikat baskısı da olunca
kabak Haydar Kahaktaş'ın başuıa
patladı
- Diğer görüşJcre salup sporcu ar-
kadaşlannız hakkmızm \ennıesini
nasıl karşdryontn?
- Kamplarda da hep üzerıme gel-
diler. Bana 82 kilo ile antrenman yap-
nnrlardı. Hatta o dönemde MHP kö-
kenli NecmiGencalp diye bir aıkadaş
vardı ve onunla güreşirdim ama o bi-
le bana hak verdı, 'Hakhynuşsm kar-
deş'dedı.
fpsanlık haklanma, siyasi görüşle-
rime saldın oldu. Ama Aleviliğıme
söz ettırmem.
- Atatürkçü, laik sporcular niçin
barmamadı güreş dünyasmda?
- Nedeni belli. Bizim dönemimiz-
de aynı görüşü paylaşan Atatürkçü,
laik, mert insanlar vardı. Kemai Pa-
labıyik, Hüseyin tlger. Erol KmTincu,
HızırAMAydm'lar iyı ınsanlardı ama
zayıfkalan arkadaşlanmız oldu. Ses-
siz kaldılar. Şimdi de ekmek parası
davasına sesini çıkarmayanlar var.
'Kampta hu çekerteıtJT
-Sizide sessiz kalmamz için oya-
ranbroldumu?
- Olmaz mı? Biz gittikten sonra
ses kesüdi, çünkü suyun karşısında
duran olmadı. O dönemın Bulgar
göçmeni olan hocası Muharran Atik
bile, 'Oğni, bu suyun önünde dura-
mazsm' demişti ama ödün v ermedik.
-Kampta hu çektüderi doğnı mu?
- Kamplarda hu çekerlerdi, orta-
dan kaybolur, yorgun argın gelirler-
di. Sonra bakardık adam sanki 5 sa-
at ıdman yapmış gibi harap bıtap düş-
müş. Ama ortada birkutsal görev var,
orada Türkiye'yı temsıl edeceksen,
ibadetını sonra yaparsuı. Bunlan
uyardığımız için sevilmedik gitti.
- Hu çeken güreşçilere kamp mû-
dürleri bir şe> demhvr muvdu?
- Çok önemli bir konu, bir çarkm
dışlısı ses yapmaya başladığında he-
men değiştiriyorlardı. Kendıleri gibi
olmayanlan banndırmadılar, bann-
dırmazlar. Kamplarda o kadar mü-
dür, görevli şu bu vardı ama kimse
önlerinde duramıyordu. Cumhunyet
gazetesinde röportajım çıkınca adûnı
komünist taktılar. Komürustliğın ne
olduğunu bile bilmezler. sonra da ah-
kâm keserler.
- Ulusal takun antrenörlerinhvkar".
Kitap dünyasu
yenialtematif
Dofanabahçe Kûitör
Merkezi'nde, TÜYAP Kitap
Fuan'na alternatif olarak
açıian "Kitap Dünyası Fuan"
yoğun flgi gördü. Fuarda,
Cumhunyet Kitap Kulûbü
standmda khaplannı
imzalayarak okurlanyia
söyleşen gazetemiz
yazarianndan Oral Çataşlar,
geoçlerin kitap füarına
göstertfiği ugiden son derece
memnun kaldığuu beiirttL
(Fotoğraf: NEZAHAT
EKMEKÇt)
ptianmn Alevilere kapah okhığu söy-
leniyvr.
- Evet, kapahydı, Dünya Şampi-
yonu AM Rıza Abn, suf düşünceleri
nedeniyle görev almadı. Alevi oldu-
ğu için görev vermedüer ama Rus-
ya'da okullarda onun hareketleri vi-
deo kasetlerle gösteriliyor.
-Güreş okuüannuı adı irtica yuva-
sı olarak arutıyor. Doğnı mu?
- Kesınlıkle doğnı. Yeğerum oku-
la gitti, çocuğun tavn değişti, görüşü
değişti. Onu tanıyamadık. Sonraduy-
duk ki spor dışı eğitimler veriliyor-
muş. Hemen Amasya'ya gittim, 'Be-
nim veğenirodir, salnp çıkm' dedim.
2 gün sonra, 'Bu Ateviymiş' diye ço-
cuğu gönderdiler. Işte bunlar böyle
zihniyete sahip. Üsteük o füizler 12-
13 yaşmda. Şimdi yeğenim okulu bı-
raktırdığım için bana dua ediyor.
Okullar ne yazık ki tankatlann pen-
çesinde.
- Güreş irtkadan nasıl kurtuhır?
- Federasyon Başkanı AhmetAyık,
irtica ile mücadeleyi başlattı. Ama
geri adım atarsa üzülürüm. Kütah-
ya'da milli takım antrenörlerini top-
lanıış ve 'Irtkai,shasi, avnma hiçbir
işareti kabol eönrvBrum. Burada tek
bayrak var' demıştı. Ahmet Ayık, de-
mokrat ve Atatürkçü bir insan. Ama
onu da yemeye çalışıyorlar. Anka-
ra'daki Dünya Şampiyonası'nda ant-
renör Yakup Topuz, Erol Koyuncu'yu
vurmalan için Sabahattin Oztürk ve
bazı güreşçilere dıreküf verdi ama
araya girip olayı önledik. Onlann
amacı ortalığı kanşnrmak. Her yere
sızmış durumdalar.
'Bizesahipçıkıkın'
Üerigörüşhllaılüpkrmkapaöldı-
ğıkkbdanvar.
- Evet, Türkiye'nin en güzel ku-
lübü Gemi Sanayii kapatıldı. Üzü-
cü bir olay. Tamam olanak yok, bu-
na evet ama üzerine basarak söylü-
yorum sahip çıkmadılar. Bakanı-
mız, genel müdür ve federasyon
baskanımız elinden tutabilirdi. A-
ma burada suç sadece geri kafalı-
larda değil, biraz da bizde. Ben ken-
İlı adıma, susmadım ama susan,
kendisi gibi insanlara sahip çıkma-
yanlar var. Çankaya Beledıye Baş-
kanı Haydar Ydmaz'a gittim, güreş
şubesi açalım diye olmadı. Ama Fa-
zilet Partili belediyeler, suf kendi
görüşleri uğruna kulüp kurup spor-
culan kendilerine çekiyorlar. Bizim
çocuklanmız, arkadaşlanmız da ek-
mek parası davasına orada güreşi-
yor. Buradan sesleniyorum, bizim
gibi insanlara sahip çıksınlar. CHP'li
belediyeler var, Adnan Pöbt gibi bu
dünyanm içinden gelen insanlar var.
Onlara sesleniyorum. Ne insanlar
var onun gibi.
- Harun Doğan için ne diyorsu-
nuz?
- Harun Doğan suçlu, ama orada
Fevzi Şeker ve diğer yöneticiler ne
yapıyordu? Formaya bakmak, spor-
cuyu mindere çıkarmak akıllanna
gelmemiş mi? Ama bunlar hep aynı
yapılanmanın içinde olan insanlar.
. Gök gûrüttûtû
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
bulup resmi makamlara bildireceksin, suntanın çok
kalrteli mobilya olduğunu beyan edeceksin de, pa-
ra alacaksın!
O l a c a k ş e y r n i ! . ... , ..---••
Artık teknoloji var, serbest plaza ekonomi var, em-
re hazır bankalar yar, en önemlisi hafıza eksikJiği de-
vam eden koca bir toplum var!
Peşrevi kısa tutalım, lüp-şor 2. Yahya'ya gelelim...
Arkadaşın her gün bir şeyi yakalanıyor:
"Yahya'nın sağ kolu Gökaip Baştürkyakalandı!"
- Yahya, her şeyini bilen sevgilisi Ayşenur Esen-
ler'le birlikte cezaevinde.
"Yahya 'nın her türiü bağlantının kunılmasını sağla-
dığı iddia edilen sekreteri Emirte Mehtap Ceylangö-
zaltına alındı."
- Yahya'nın bozacısı, affedersiniz borsacısı Hakan
Ferhatoğlu ifade verdi...
"Finans müdürü Sevtap Aslan para trafiğini bütün
aynntılanyla anlattı."
Dün akşam saatlerinde de Istanbul Emniyet Müdür-
lüğü Genel Denetleme Disiplin Şube Müdürü Dursun
Yiğit, 2. Yahya'ya operasyonu önceden haber verdi-
ği gerekçesiyle açığa alındı.
Demek ki arkadaşlann emniyetçisi de varmış!
Yahya'nın her gün bir şeyinin yakalanmasına para-
lel olarak devlet içındeki bağlantılar, kopukluklar, ha-
sıraltlar da ortaya çıkıyor.
Egebank'ı Semireller'e, affedersiniz Demireller'esa-
tan Hüseyin Bayraktar, "Ben devlete durumu bildir-
dim" deyip devam ediyor
"27Mayıs 1999'da Maliye, Hazine ve Basbakanlık'a
mektup yazdım. Bütün usulsüzlükleri bir bir bildirdim."
Yüksek Denetleme Kurulu'nun 1998 raporu olayın
bir başka boyutunu ortaya koyuyor. Raporda, Halk
Bankası'nın 2. Yahya'ya verdiği KDV ertefemesi için
kullanılması gereken kredinin yurtdışı teminat kredisi
olarak kullanıldığı, bu yolla haksız getirilerin ortaya
çıktığı belirtiliyor. Bu işlernlerin yapılması sürecindeki
Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Barbaros OJ-
cay, birsüre sonra Ye-gebank'a geçiyor.
Y-emlakbank'ta olup bitenler ise 2. Yahya'yı da aş»-
yor. Bizimkinin şirketferine güvenli olmadığı gerekçe-
siyle kredivermekistemeyen Genel Müdür Fatih Ek-
er görevden alınıyor. Yerine Erdin An getirilince, ar-
kadaş an gibi çalışıyor ve kredilerin bir bir verilmesini
sağlıyor. Emlakbank tan sorumlu bakanlargörevegel-
dikten hemen sonra durumu anlıyor, görevden alma-
ya çaltşıyor, öyle ya da böyle kendisi koltuğundan olu-
yor. Hikrnet Uluğbay, RefakJdin Şahin, Sadi So-
muncuoğlu bunlar arasında yer alıyor.
Bütün bunlar bılındiğı halde bankaya ancak 22 Ara-
lık 1999'da elkonuyor.
Araştırma-Soruşturma-Yargı
Gelelim el konma aşamasından sonra yaşanan
olaylara... Herşeyden önce şunu düzeltelim; banka-
ya devlet el koymadan önce, 2. Yahya el koyuyor ve
son kalanlan da çuvalla götürüyor. Güvenlik kamera-
sı da çuvallamayı, tarih-gün notuyla kaydediyor.
Yahya, el konmadan sonra elini kollunu sallaya sal-
laya. öteki bankalara açılmış hesaplanna da el koyu-
yor. İlgili yertere dağıtıp iç güvenlik önlemleri alıyor.
22 Aralık 1999'un hemen öncesi ve sonrasında ya-
şanan bu olaylar ancak 10 ay sonra açıklığa kavuşuyor.
Şimdi söz, araştırma- soruşturma-yargı üçgeninin.
Üçgenin ilk iki ayağının işlemekte olduğunu görüyo-
ruz. Daha önce kamuoyuna yansımış olan bilgilerin,
belgeli biçimde açığa çıkması bunu gösteriyor...
Yargı aşamasının da sağlıklı olmasını diledikten son-
ra, duruma bir yorum getirmeye çalışalım.
Bizde devlet kavramının önüne pek çok yakıştrma
getirilir. İçinden çıkılamayan işlerde derin devlet denir.
tşkence öne çıkınca polis devleti denir. Arada bir de
hukuk devleti denir...
2. Yahya olayının devlet içindeki bağlantılanna, ken-
disine yardım eden bürokratlann rahatlığına ve yük-
selme çizgisine, kamu bankalanndan kredi alırken
gördüğü yardıma, hakkında hazırlanan dosyalann raf-
tan rafa gezmesine bakılırsa yolsuzluklar karşısında
devletimiz şu tanımı da hak ediyor
Kevgir devlet!
balbay@cumhuriyetcom.tr
1 milyon dolor
alangazetedkhn?
6
Küresefleşme üretime engeP
• Baştarafı 1. Sayfada
lık içinde olanlann ve
suç işleyenlerin savunu-
lamayacağını belirttiler.
Yapılan açıklamada
şöyle denildi:
"Görevi doğruyu söy-
lemek ve kamuoyunu
bDgflendirmek olan bir
gazetednin,yasal olarak
çözûlemeyen bir soru-
nun çözümü karşıhğın-
da banka sahibinden
para almasu gazeteciük
mesleği açısından yüz
kızartKi bir suç otananm
ötesinde yasal takibaü
da genektirir. Bu iddi-
alar son derece vahim-
dir ve bir an önce açıkh-
ğa kavuşmabdır. Bu tfir
ahlaksız davramşlan hiç
tereddütsüz kınarken
iddia sahiplerini ve Içiş-
leri Bakanı'ru, bu gaze-
teciyi açıklama>a ve id-
dialannın doğruluğunu
ortaya koyarak gereldi
yasal işlemleri derhal
yapmaya çağuıyoruz."
TGC Başkanı Nail
GüreH de yaptığı yazıh
açıklr.mada, "Iddialar
çok ciddi ve vahim iddi-
alardır. Böyle bir davra-
nış gaz<?tecifikle bağdaş-
maz" dedi. Güreli, söz
konusu kişinın TGC
üyesi çıkması dunımun-
da tüzüklerin uygulana-
cağını belirterek "Böyle
bir kişi, gazeteci Idmfiği
taşunaya layık değfldn-"
diye konuştu.
BJKCemiyeti Başka-
nı ve geçen dönemin
Beşiktaş Kulübü başkan
adaylanndan Mehmet
Kazancı'nın, bazı gaze-
tecilere zarf içinde para
verdiği iddiaian ise spor
ve medya dünyasında
tepkiyle karşüandı.
Bir grup spor gazete-
cisini Bulgaristan'ın
Beroe kentine davet e-
den Kazancı'nın buyol-
culuk sırasında da bir
TV kanalının eski fut-
bolcu kökenli sunucusu
aracılığı ile gazetecilere
zarf içinde 150'şermark
dağıttığı şeklindeki id-
dialar, Türkiye Spor Ya-
zarlan Derneği başta ol-
mak üzere birçok kuru-
luş tarafmdan üzüntü ile
karşılandı.
Bulgaristan yolculu-
ğuna katılan 20'ye ya-
kın spor yazanndan
13'ünün, zarflan,
"Meslek haysiyetimize
hakarettir" gerekçesiyle
iade ettikleri, ancak ba-
zı kişilerin de bu zarfla-
n aldıklan şeklindeki
savın önümüzdeki gün-
lerde netlik kazanması
bekleniyor.
• Baştarafı 1. Sayfada
oyunlannın Prag'da çok
sık sahneye geldiğini söy-
ledi. Çek Cumhuriye-
ti'nin yazar ve düşün ada-
mı Cumhurbaşkanı Ha-
vel, Türk basınının tem-
silcileriyle kahvaltıda bir
araya geldi. Gazetecilerle
Havel arasındaki diyalog
şöyle gelişti:
- Türkiye'nin AB'ye
adayhğı hakkmda ne düşü-
nüyorsunuz?
Türkiye Cumhuriyeti,
AB tarafından bir süre ya-
dırgandı, ama bunun gide-
rek azaldığını düşünüyo-
rum. Bundan sonra ülkenı-
zın de çabalanyla durum
normale dönecektir.
- Sanatçı Idsfliğmizle po-
Htika ve politikacıyı nasıl
görüyorsunuz?
Siyaset ve siyasetçinin
özgür olması önemlıdır. Bu
tabii ki polıtıkacılarda her
zaman böyle olmuyor.
- Kendi iç dünyamzda
nasıl yasryorsunuz bunu?
Devlet adamı ve politı-
kacı olarak özgürlüğümün
kısıtlanrruş olduğunu hıs-
sediyorum. Aynca politi-
kacı olarak sözlerime de
dikkat etmem gerek. Ama
bu da tabii ki yalan söyle-
mem anlamma gelmez.
- Avrupa'mn geleceğüıi
nasıl görüyorsunuz?
En iyimser nokta Avru-
pa'nın genişleme sürccinin
devam etmesi. Bu, Avru-
pa'mn güvenliğine de yar-
dım edecektir. Önceden ne
olacağını bihnek zor ama
iyi örnekler var. Avru-
pa'mn son totaliter yöneti-
mi de gitti. Ama yeni teh-
ditler oluşabilir.
- Skı\ak>a ile aynhşın ne
gibi bir psikoiojik eöosi ol-
du sizde?
Psikolojik olarak bu bir
travma etkisi yarattı. Ama
kimse neden aynldığunızı
anlayamadı. Ama artık bu
geçmişte kaldı.
- Yugoslavya'daki geliş-
meleri nasıl görüyorsunuz?
Oradaki sorun nasıl aşıhr?
Iki yardımcım Yugoslav-
ya'nın yeni lideri ile 2 gün
önce görüştü. İlk fikirler
çok olumlu. Kostuniça'nın
geçmişinde olumsuz olay-
lar bulabiliyoruz ama şu
anki fıkirlerimiz olumlu.
- AB, genişleme süredn-
dedin vekühür farkhtağı te-
zinden kurtulabüdi mi?
Açıkça söylenmedi tabii
ki bu. Böyle bir durum var-
dı ve olumluya doğru gitti-
ğini samyorum. Hayatım-
da hiç kimsenin AB'nin
Hınstiyan kulübü olması-
nı istediğine rastlamadım,
ama bu böyle bir duygu ol-
madığı anlamma gelmez.
Bu arada Avrupa 'da sınırla-
nn açıldığmı ve milliyetle-
rin kanşnğını unutmamak
lazım. Dünyamn geleceği
dinlerin ve kültürlerin bir-
birlerini anlamalan ve tole-
re etmelerinden geçiyor.
- Küreselleşme konusun-
da nder düşünüyorsunuz
ve küreseDeşme karşnian-
nuı taleplerini nasıl karşıb-
yorsunuz?
Bu kelime zaman zaman
yanlış anlamlanyla da kul-
lamlıyor. Küreselleşme,
dünyanm açılması, ileti-
şim, anaparamn ve kültür-
lerin birbirlerine bağlan-
ması yoluyla her türlü ser-
bestliğin sağlanmasıdır. A-
ma bu sadece ilk anlamı-
dır. Bu anlatımın bazı avan-
taj ve dezavantajlan vardır.
Avantajı, dünyanın açılma-
sı ve enformasyon yoluyla
üişkilerin duzelmesıdır.
• Baştarafı 1. Sayfada
raporda, soykınm iddialanna yer ve-
rilmemesi memnuniyet yaratırken,
Kıbns'a ilişkin ifadeler rahatsızJığına
neden oldu. Ost düzey bir diplomat,
"Gerçektere aykın bu ifadeler ve yan-
hş değeriendirmeler bizim açumzdan
kabul edilemezdir" dedi.
AP Dışişleri Komisyonu'nda kabul
edilen raporda, Kıbns konusunda Türk
askerlerinin Kuzey Kıbns 'tan bir an ön-
ce çıkması gerektiği ifade ediliyor. Ra-
porda aynca şu görüşlere yer veriliyor
• Türk hükümetine BM Güvenlik
Konseyi karan doğrultusunda, Kıb-
ns'ta her iki tarafın kabul edeceği ba-
nşçı bir çözûm bulma amacıyla Türk
ve Rum liderler arasmda diyaloğa yar-
dımcı olacak bir ortamın yaratüması
yönünde çaba göstermesi çağnstnda
bulunuyoruz.
• Türkiye-Kopenhag siyasi kriterie-
rini yerine getirmelidir.
• Demirok raporunun hükümet
programına alınması için teşvık edil-
melidir.
• Hükümetin Türkiye 'nin toprak bü-
tünlügüne saygı gösteren siyasi uzlaş-
ma çerçevesinde, Kürt kökenliler da-
hil, tüm yurttaşlannı kapsayan insan
haklan çabalan desteklenir.
• Siirt'in ardından Güneydoğu'daki
diğer iller de OHAL kapsarrundan çı-
kanlmalıdır.
Dezavantajlan ise büyük
çokuluslu şirketlerin dün-
yadaki bazı ülkelerde suf
para kazanmak için iş yap-
malan ve oradaki antide-
mokratik rejimlere destek
olmalandır.
Elektronik posta aracıh-
ğıyla para akımı da çok
fazla. Bir günlük para akı-
mı dünyadaki tüm bankala-
nn rezervine eşit. Bu saye-
de gerçek mal alışverişi ge-
riye itildi. Hiçbir gerçek
üretim olmadan, bilgisa-
yarlar üzerinden hisse se-
netlerinin satıhnasıy la para
kazamlıyor, ticaret yapılı-
yor. En zenginler de bilgi-
sayar üzerinden hiçbir ger-
çek üretimi yapmayan kişi-
ler oluyorlar.
-Dünyanm geleceğini na-
sıl görüyorsunuz?
Dünyanın geleceğinin
tehlikelerle dolu olduğunu
ve bunlara karşı ortak mü-
cadele etmek gerektiğini
düşünüyorum.
-Netürtehfikelerolabi-
hr?
Birincisi ekoloji sorunu.
Hayat ortamının yok edil-
mesi, petrol gibi kaynakla-
nn hızla azalması büyük
bir sorun. Bu arada nüfus
artışı, insanlann kırsaldan
aynlıp şehirlerde toplan-
ması da önemli. Son olarak
nükleer silahlar. Bu sılahla-
nn dünyayı birkaç kez yok
etme gücü olduğunu bili-
yoruz.
Irak-Türkiye
yafanlaştyor
• Baştarafı 1. Sayfada
ilişkilerinin anlamlı bir
örneğini göstermiş oldu.
Irak'a tıbbi ve insani yar-
dmı malzemesi taşıyan
ikinci Türk uçağı, dün
Bağdat'a indi.
Türkiye Odalar ve
Borsalar Büiiği Başkanı
Fuat Miras, Türkiye- I-
rak tş Konseyi 'nin kurul-
ması içm çalışmalar yü-
rütüldüğunü, bu amaçla
görüşmelerde bulunmak
üzere uçakla Irak'a gide-
cek işadamlannm bera-
berlerinde doktor ve tıb-
bi malzeme götürmeyi
arzuladıklannı söyledi.
Türkiye, sözde Erme-
ni soykınmı karar tasan-
sımn ABD Temsilciler
Meclisi Tüzük Komite-
si'nde görüşülmesinin
öncesinde Irak'm yurt-
dışına petrol sattığı iki
boru hattından biri olan
Kerkük-Yumurtalık bo-
ru hattmı tam kapasite
ile çalıştırmak için hare-
kete geçti. Enerji Baka-
m Cumhur Ersümer'ın
talimaö ile BOTAŞ'tan
bir heyet teknik konula-
n görüşmek üzere Bağ-
dat'a gitti. Heyetin gün-
deminde Irak'tan doğal-
gaz ahmı da bulunuyor.
Dışişleri Bakanlığı
Sözcü Yardımcısı Hüse-
yin Diriöz, BM'nin 17
Aralık 1999 tarihinde al-
dığı bir kararla Irak'm
petrol saüşı konusunda
miktar kısıtlamasını kal-
dırdığını anımsatarak^
boru hattının bir süredir
kullanımda olduğunu
bildirdi.
Diriöz, bu konunun
ABD Temsilciler Mec-
lisi'nde görûşümıekte
olan sözde Ermeni soy-
kınmı karar tasarısma
karşı bir mesaj niteliği
taşımadığını söyledi.
Diriöz, Irak ile açılması
planlanan ikinci sımr ka-
pısı konusunda da bu-
nun Irak'taki durumun
normalleşmesi sonrasm-
da iki ülke arasmda ge-
lişmesi beklenen ticari
ilişkilere karşı bir önlem
olarak düşünüldüğûnü
belirtti.
BOTAŞ Genel Müdü-
rü Gökhan Yardnn,
NTV'de katıldığı bir
programda Kerkük-Yu-
murtalık hattmın birbi-
rine paralel iki hattan
oluştuğunu belirterek
"Toplam kapashemiz
yılhk 71 milyon ton. Bu
boru hattmdan şu anda,
günde ortalama ise 1
mflyon varil Irak petro-
lünü BM uzmanlaımm
denetiminde taşryoruz"
dedi.