14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 EKİM 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Depremdeölenlerin adlanmn vefotoğraflanmn buhmduğu anttiyürferce/dşiüyaretediyor Enkaz altınamektuplar y • 17 Ağustos tüm Marmara'da olduğu gibi Yalova'da da yaşamın bağnna bir hançer gibi saplandı. Insanlar , mermerden inşa edilen deprem anıtını her gördüklerinde sevdiklerini biraz daha özlüyorlar. Mermer zeminde sevdiklerinin adlannı görenler, adresi belli ölüleri mektupla, gözyaşıyla yalnız bırakmıyorlar. FARUKKIKrAY YALOVA - "...sen okuya- mazsan da yine yazacağun. Bu sabah 0430 gibi sana iki mum göndendim, karanlıkta kaybol- ma diye! İçim yanıyor»" 17 Ağustos depreminin bü- yük yaralar açtığı Yalova'da, analann, babalann ve sevgili- lerin gözyaşlan, deprem kur- banlannın adlannın yazıldığı mermer anıtın soğuk zeminine akıyor... Önce gözyaşlan son- ra da ölüye yazılan mektupla- nn insanın içini yakan satırla- n... Ağıt, sitem, özlem birbiri- ne kanşıyor gecenin yansın- da... Depremin ardmdan Yalo- va'da binlerce kişinin ölümûne neden olan çok katlı binalann enkazlan dökülerek oluşturu- lan 70 bin metrekarelik dolgu alanının ûzerindeki deprem anıtıağlamaduvangibi... Dep- remde ölenlerin adlannın ve fotoğraflannın bulunduğu anı- n ziyaret eden yüzlerce kişi ya- kınlanyla burada hasret gıde- riyor, Gözyaşlan sel olup akı- yor... Analar, babalar sevdik- lerinin adlannın bulunduğu bölümlere mektuplar bırakı- yor... İnsanın yüreğinı yakan, yanıtı hiçbir zaman alınama- yacak mektuplar... Kızına seslenen anne Bir anne depremde kaybütti-, ği 13 yaşındakı kızına sesleni- yorr- " " •- -- • - "DERYAM'A Seni çok özledim güzelim. Habersizce gidişin, o gittigin yol senden çok beni yordu. De- dikr ki; simsiyah o uzun saçla- nn toza ruğlaya kanşmış. O be- bekyûzûntanınmazotmuş.Ya- tağıttrian bile kalkamamışsın, uyanamadın mı? Yoksa bir teslimiyet miydi bu. O gece anneciğink vedala- şarak uyumaya gjtmiştin, niye? Büiyor muydun yavrum. His- settin mi oİacaklan! 16 Ağus- tosta neler paylaşmışük senin- k. Ne çok ağladık gidenlerimi- ze. Hani çocukluğunun geçtiği, Yalova'da binlerce kişinin ölümüne neden olan çok katlı binalann enkazlan dökülerek ohıştanılan anrt ağtama dırvan gjbL. unutamadığınoev varya,}ikd- madı canım. Hâlâ sapasağiam seni ve abini bekhyor. Sana me- zar olan evimiz var ya, 3 duva- , n.varmış. Saaa güzel haberie- rim yok bebeğün. Çeyizlerini bep çaldılar. Geri kalan da en- kaza kanşa gitti. Adını bir mer- mer sütunda binlerce insanla kaynaşmış olarak görmek ho- şuma gitmiyor. Bu sütunlar keşke bir iftihar listesi oteaydı. Senin için bol bol dua ediyo- nım. O sevdiğin kremahbiskü- viyi arük yemiyorum. Seni çok özledim bebeğim. Sen okuma- san da ben yazmaya devam edeceğim. Bu sabah saat 04. 30'da sana iki mum gönder- dim, karanlıkta kaybolma di- ye! İçim yanıyor bebeğim— Annen Ceyda BaL" Bir başka anne ise kaybetti- ği oğluna sevgi ve hasret ba- ğıyla ulaşmaya çalışıyor: "Bir tanem, Banşcan— Seni 17 Ağustos gecesi kay- bettiğim an bil ki seninle büük- te her şeyimi kaybettün. Seni nekadar özlediğüni anlatmam için denizter mürekkep olsa yetmez_ Seni çok seven annen Hûlya Günhan." Canım öflretmenlm 17 Ağustos'ta 25 öğretme- nin yaşammı yitirdiği Yalo- va'da, eğitim döneminin açıl- masıyla bırlikte öğretmenlerin yokluğu kendıni hıssettiriyor. Kara tahtalara bakan minikle- rin gözleri öğreönenlerinin ha- yaline takılıyor. Yûrekleri ya- nıyor... Hasretleri giderek artı- yor. Onlar da kalemı kâğıdı el- lerine alıp gözyaşlannı mürek- kep yapıyorlar... Oğreönene mektup, sonsuza kadar üstle- nilmiş bir ödev gibi... Bir mektup da öğretmen Öz- lem Çakıroğlu'na öğrencısı Özlem lymen'den: "17 Ağustos göml birsaHan- nyla uyandı sehrimiz. 7.4 şidde- tijodeki depremle açök gözieri- mizi, böyle olacağını bitsek aç- mak ister miydik gözlerimizL SaUantıdurdu, binalan sağlanı olanlar dışan çıkn, ya diğerle- ri_ Daha sonra öğrendik ki, oturduğunuz bina yıkılmış ve sizi kurtaramamışlar. Oysa ne hayallerimiz vardı geçen yıl- dan~ Ama siz sözünüzü ruta- madan aynfanak zorunda kal- dınızaramızdan. Biüyorum siz de daha hayannmn bahannda öğrencilerinizden ve sevdikle- rinizden aynunak istemezdi- • 17 Ağustos depreminin büyük yaralar açtığı Yalova'da, analann, babalann ve sevgililerin gözyaşlan, deprem kurbanlannın adlannın yazıldığı mermer anıtın soğuk zeminine akıyor.. Önce gözyaşlan, sonra da ölüye yazılan mektuplann insanın içini yakan satırlan... Ağıt, sitem, özlem birbirine kanşıyor gecenin yansında... Tüm öğrencikruüz sizi öyle özhıyorki Bazenresminizeba- kıp bazen de habra defterkri- mize yazdığmn o birkaç sözle yetinmeye çahşryoruz. Yetin- meyeceğimizi bûivonız, ama gene de bir çözüm. Hani bana yazdığuuz habrada 'Adaşım olarak sen hiç özlem çekme olur mu?' demiştiniz, ama ba- na o özlemi siz çektiriyorsu- nuz._ Huzur içindeyatm öğretme- nim." 17 Ağustos, arkadaşlıklan, dostluklan enkaz altmda bıra- kamadı. Anılar halen taptaze. Çocuklar yaşamuıı yıtıren ar- kadaşlannın isimlerinin yer al- dığı bölümlere "Seniöyle sevi- yorumki, senin canmıalanAz- rail bile bunu öğrenecek" diye yazıyorlar... Unutulmanın en büyük acı olacağını arkadaşlanna yaz- dıklan şiirlerde dile getiren ço- cuklar, deprem anıtının soğuk mermerine kmnızı karanfiller debırakıyorlar... Karanfîle sanlmış mektup- larda acılara sitem var. Emd Çoban, deprem kurbanı Özge Torun için sıralamış dizeleri: "Seni unutmak mı diyorsuju.. Sus_ Çfinkö günaha güiyorson Gûneş unutursa DOĞMAYI Deniz unatnrsa SAHtLİ Dûnya unutursa DÖNMEYİ Rüzgâr unutursa ESMEYİ tste o zaman anutanım ben senLJ» Enlcazdan yanıt yofc 17 Ağustos tüm Marmara'da olduğu gibi Yalova'da da yaşa- mın bağnna bir hançer gibi saplandı. Insanlar mermerden inşa edilen deprem anıtını her gördüklerinde sevdiklerini bi- raz daha özlüyorlar. Mermer zeminde sevdiklerinin adlan- nı görenler, adresi belli ölüle- ri mektupla, gözyaşıyla yalnız bırakmıyorlar. Ölüye yazılan her mektup adresine ulaşıyor... Bir de enkaz altmdan yanıt gelse... niz.Bizterdesizi aramızdan bu kadar erken yolcu etmek iste- mezdik. Tam birbirimize ahş- ok derken 17 Ağustos girdi ara- .mıza.Bazenisyan edergibisor- mak geüyor içiınden, aeden depremdebuncainsanöJüyor? Şu an yammızda olmayabi- firsiniz ama biz sizi hiç unut- muyoruz. Her beden dersinde bizter de ökJük, ölüyonız. In- şallah siz bizi görüyorsunuz- dur, ama bizlerin sizi görme- mesi var ya işte bu en kötü ka- der olsa gerek~ Bilmi)orum size o kefeni na- sıl giydirdiler, üzerinize nasıl toprak döktüler sizi yamız bı- raktüar. ama bihyorum ki bir gün eUerimiz öyle birieşecek ki, enkazlan kaldıran binalan ye- rinden oynatan is makmeleri bile bizieri ayırmaya gûcü yet- meyecek.. BM tarafından hazırlanan raporda, dünyada her yıl 80 milyon istenmeyen gebelik yaşandığı belirtildi Kaduılara eğltiınde aynmcıfak• BM Nüfus Fonu tarafindan hazırlanan "Dünya Nüfusunun Durumu 2000" raporunda, dünyada okuma-yazma bilmeyen nüfusun üçte ikisini kadınlann oluşturduğu belirtildi. Raporda, Türkiye'de bu oranın yüzde 28'i bulduğu kaydedildi. tstanbul Haber Servisi - Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu tarafından hazırlanan "Dünya Nüfusunun Durumu 2000" raporunda kadın- erkek arasındakı eşitsizliğin bıreylerin ve topluluklann yaşamlannı sınırladığı belirtildi. Toplumsal cinsiyet aynmcılığının nedenleri ve sonuçlannın ele alındığı raporda tecavüz ve dayak gıbı toplumsal cinsiyet temelli şıddetin kadınlann sağlığına, mutluluğuna ve toplumsal katılımına zarar verdiği kaydedildi. Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfi (TAP) BM'nin her yıl yayımladığı "Dünya Nüfusunun Durumu'' başlıklı raporunu ele alarak toplumsal cinsiyet aynmcıhğını değerlendirdi. Ayrımcılık BM'nin raporunda, yirminci yûzyılda yaşanan olağanüstü değişimlere karşın kadınlara ve genç kızlara yönelik aynmcılık ve şıddetin dünyada tüm kültürlerde kök salmaya devam ettiği vurgulandı. TAP'nin açıklamasuıda, tecavüz ve dayak gibi şiddetin Diyarbakır'da yapılan araştırmaya gore kadınlann evlenme yaşı 17 G. Doğu'dakadınlann durumuaynı DtYARBAK1R (Cumhuriyet BOrosu) - Yapılan bir araşürma, dünyadaki tüm gelişmelere karşm Güney- doğu Anadolu Bölgesi'nde kadmlar için hiçbir şeyin degişmediğini ortaya koydu. Araştırmaya göre bolge- de, kadının evlenme yaşı ortalama 17. Kadınlann yüz- de 26.5'i 13-15, yüzde 2.4'ü ise 25 yaşın üstünde ev- leniyor. Diyarbakır Tanrh II Müdürlüğü Ev Ekonomisi uz- manlannca 128 evli kadın üzerinde gerçekleştirilen "Kırsal Alanda Kadının Statüsü" anketinin sonuçlan bir rapor haline getirildi. Rapora göre, bölgedeki evliliklerde öncelikli olarak dini nikâh yapılıyor. Kadınlardan yüzde 34.4'ünün i- mam nikâhlı, yüzde 3.1'inin resrm' nikâhlı, yüzde 62.5 'inin de hem resmi hem de imam nikâhlı oldtıkla- nrun vurgulandığı raporda, görüşülen kadnılann yüz- de 60.9'unun eşleriyîe akrabalık bağı bulunduğu, ko- cası birden fazla kişiyle evli olan kadın oranının ise yüzde 8.6 olduğu belirlendi. Eşinin ikinci evliliğını kabullenen kadın oranı yüz- de 79.6, boşanmayı düşünenlerin ise yüzde 20.4'le sı- nırh kaldığma dikkat çekilen raporda, kadınlardan yüz- de 62.5'inin evliliğine aile büyüklerinin karar verdiği, kendi isteğiyle evlenenlerin oranının ise yüzde 10.2 ol- duğu vurgulandı. Raporda, kadınlann yüzde 80.5'inin eşleriyîe özel sorunlannı paylaşabildikleri, yüzde 19.5'inin ise sıkıntısını eşine açıklamadığı belirtildi. Kadınlardan yüzde 71.8'i okuma yazma bilmediği ve yüzde 0.75'inin ortaokulu terk ettiklen bddirilen rapo- ra göre, ailelerin yüzde 86'sı kız çocuklannı okutuyor. Kız çocuklannı okulâ göndermeyen aileler ise "top- tumda iyi karşılanmaması ve ekonomik oedenler" gibi gerekçeleri öne sürüyor. Kadınlardan yüzde 66.4'ünün doğum kontrolü uygulamadıklan, yüzde 33.6'sının ise düzenli kontrol uyguladıklannın belirtildiği raporda şu tespitlere yer verildi: "Kaduılann yfizde 5.4'ü 1 çocuga, yüzde 6J'si 10 ve üzeri çocuğa sahip. Kadınlann yüzde 27J'ü eşinin isteği, yüzde 6.9'u da çok çocuklu aUelerin güçlü oldu- ğu inancıyla fazla çocuk yapıyor. Kaduılann yüzde 33.1 'i bir yü arayia, yüzde 2.4'ü ise 4 yıl arayla doğum yapıyot'' kadınlann sağlığına ve toplumsal katılımına zarar verdiği kaydedildi. Toplumsal cinsiyet aynmcılığının neden olduğu bireysel acılara toplumsal ve ekonomik bedellerin eşlik ettığı kaydedilen açıklamada şu değerlendirmelerde bulunuldu: • Dünyadaki okur-yazar olmayan nüfusun üçte ikisi kadın. Türkiye'de halen kaduılann yüzde 28'i okur yazar değıl. • 1995 yıluıda yapılan bir araştırmaya göre okula başlayan tüm öğrenciler içuıde kız çocuklann sayısının erkek çocuk sayısından 75 milyon daha az olduğu ortaya çıktı. Ülkemizde kız çocuklann yüzde 77'si ilkokula devam ederken bu oran erkek çocuklar için yüzde 82'dir. Bu fark ortaokul ve lısede giderek artmakta, üniversite egitiminde kızlann oranı erkeklenn üçte bırine düşmektedir. • Dünyada her yıl 80 milyon istenmeyen gebelik ya da zamanlaması yanlış gebelik gerçekleşmektedır. Ülkemizde kadınlann yüzde 62'si artık başka çocuk istemediğini belirtiyor. Yine kadınlann yüzde 13'ü en az iki yıl için çocuk istemediğini söylüyor. Buna karşılık etkili doğum kontrol yöntemi kullanım oranı yüzde 34. • Gelişmekte olan ülkelerde her yü 52.4 milyon kadın üreme sağlığı hizmetlerine ulaşamıyor ve 38 milyon kadın, doğum öncesi hiçbir bakım hizmeti almıyor. Türkiye'de kadınlann yüzde 31.5'i doğum öncesi hiçbir bakım hizmeti almıyor. Cebellk ve anneler • Gelişmekte olan ülkelerde her yıl 500 bin anne ölüyor. Türkiye'de her yıl bin 400 anne gebelik ve doğuma bağlı önlenebilir nedenlerle hayatını kaybediyor. • Dünyada doğumlarm sadece yüzde 53'üne sağlık personeli yardımcı olabiliyor. Türkiye'de kaduılann yüzde 26.7'si halen hiçbir sağlık personelinden yardım almadan doğum yapıyor. Bu oran Doğu bölgelerinde yüzde 50'lere kadar çıkıyor. • Bugün dünyada her üç kadından biri tanıdıklan bir kimse tarafından dövülmüş, cinsel ilişkiye zorlanmış ya da taciz edilmiştir. Her dört kadından biri gebelikleri sırasmda tacize uğramıştu-. Her yıl yaklaşık 5 bin kadın akrabalan uğruna ölüyor. Türkiye'de kaduıa yönelik şiddet konusunda yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre kaduılann yüzde 22'si eşlerinin fıziksel şiddetine maruz kalıyor. özellikle Güney Doğu Anadolu Bölgesi'nde yaygın olan töre cinayetleri ile kaduıa yönelik şiddet zaman zaman gündeme geliyor. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ UlusaJ Savaştaki Asıl Düşman 11 Ekim 1922, Mudanya'da Ulusal Kurtuluş Sa- vaşımız için mütareke (silah bırakışması) görüş- melerinin başladığı gündür. 9 Eylül 1922'de süva- rilerimizin Izmir'e ve aynı akşam cephenin kuzeyin- den saldıran güçlerimizin Bursa'ya girmesiyle Ulu- sal Kurtuluş Savaşımız fiilen sona ermiş ve son Yunan birlikieri de birkaç gün içinde Erdek ve Çeş- me'den Anadolu'yu terk etmişlerdi. Izmir'i alan süvari kuvvetlerimizin kuzeye, Bur- sa'yı alan kuvvetlerimizin batıya hareketleriyle bir- likte, Boğazlar bökjesinde TBMM ordularıyla Ingi- liz kuvvetleri karşı karşıya gelmişlerdi. Ingıltere, Mondros koşullan uyannca fstanbul ve Çanakka- le boğazlannın silahtan anndınlmış olduğunu ve banş antlaşması imzalanana kadar bu bölgenin tarafsızlığını koruması gerektiğini ileri sürüyor ve bölgedeki Ingiliz ve Fransız kuvvetlerinin bu duru- mu denetleyeceklerini savunuyordu. Istanbul'da- ki Ingiliz işgal kuvvetleri kumandanlığının kesın tav- n buydu. Buna karşılık; gerek Batı Cephesi Kumandanlı- ğı, gerek TBMM Başkanlıgı, ülke içinde hiçbir nok- tanın tarafsız kabul edilemeyeceğini ve gerekli gör- dükleri her yere girebileceklerini ileri sürüyorlardı. Ingiliz kuvvetlerine, eğerTürkler tarafsız ilan edi- len bölgeye girerlerse, ateş emri verilmişti. Fran- sızlar ise bölgeyi boşaltmış ve bir çatışmada taraf olmayacaklan mesajını vermişlerdi. Gergin bir bek- leyiş başlamıştı. Ingiltere'nin mütareke görüşmeleri talepleri, An- kara tarafından yanrtsız bırakılıyordu. Ortada esen hava çatışmalann yeniden başlayabileceği gibry- di. Fakat gerek Ingiltere ve gerekse Fransa, ordu- lannı terhis etmişlerdi. Ve yeniden bir seferberlik i- lan edecek durumlan yoktu. Aynı dönemde Ingil- tere, domiyonlanna başvurarak asker gönderip göndermeyeceklerini sormuş ve olumsuz yanıt al- mıştı. özellikle Avustralya ve Yeni Zelandalılar, Ça- nakkale'deki ağır kayıplannı unutmamışlardı. Ingiltere'nin durumu da umutsuz görünüyordu. Zaten Türk süvarileri tüfeklerini ters çevirerek si- lahtan anndınlmış ya da tarafsız ilan edilmiş olan bölgeye girmişJer ve Ingiliz kumandan ateş açma- ma basiretini göstermişti. Her iki tarafın askerleri siper kazmışlar ve mevzilenmışlerdı. Hatta bu ko- nuda ilginç oyküler de vardır. Taraflardan herhan- gi birine teftiş geleceği duyulduğunda, eksik mal- zemelerini karşı taraftan ödünç alır ve teftiş bittik- ten sonra geri yollarmış... (herhalde şakadır) Bu gerginliğin en ileri safhaya ulaştığı bir dö- nemde Ankara, mütareke görüşmelerine hazır ol- duğunu ve mütareke koşullannı tartışmak üzere, Batı Cephesi Kumandanı Ismet Paşa'nın tam yet- kiyte Mudanya'ya göndenleceğıni duyurdu. Mütareke görüşmelerınde, TBMM hükümeti temsilcisı Ismet Paşa'nın karşısında Ingiltere, Fran- sa ve Italya temsilcileri yer alıyordu. Yunan temsil- cisi yoktu. Daha doğrusu, Mudanya açıklanndaki bir savaş gemisinde toplanmış olan Yunan subay- lan karaya çıkamamışlar ve mütareke masasında yer alamamışlardı. Ismet Paşa, Anadolu'yla ilgili herhangi birsorun- la karşılaşmadı. Zaten Anadolu'da hiçbir Yunan askeri kalmamıştı. Tartışma Doğu Trakya toprak- lannın nasıl boşaltılacağı ve TBMM hükümetine devredileceği ile ilgiliydi. Anadolu'yu terk eden Yu- nan kuvvetleri, Doğu Trakya'yı korumak için ken- dilerince tüm önlemleri almışlardı. Kaldı ki eğer o toprağı boşaltacak olsalardı, Türk ve Yunan kuv- vetlerini karşı karşıya getirmek, savaşın yeniden başlamasına neden olabilirdi. âanunda Doğu Trakya'daki Yunan kuvvetlerinin hızla Meriç Nehri'nin batısına çekilmesi ve boşalt- tıklan yerieri Fransız kuvvetlerine terk etmeleri ve Fransız kuvvetlerinin de bu yöreyi Türk Silahlı Kuv- vetleri'ne devretmesi ilkesi kabul edildi. Ankara hükümeti, Lozan'da yapılması öngörülen banş gö- rüşmelerine katılacaktı. Banş imzalanana kadar Is- tanbul'daki fiili işgal devam edecek, fakat mütte- fik güvenlik güçlerine ek olarak, bir de Türk Jan- darma Biriiği Istanbul'a gelecekf. Görüldüğü üzere; Mudanya banş görüşmelerin- de, Yunan ordusunun temsilcileri yoktur. Bu durum şu açıdan önemlidir ki Ulusal Kurtuluş Savaşımızı "karalamak" ve "küçümsemek" isteyen kimi ka- lemler, Anadolu'da yürütülen mücadelenin sade- ce Yunanistan'la yapılan ufak çaplı bir çatışma ol- duğunu yazariar. Eğer hal böyle olsa savaşın so- nunda Türk ve Yunan askeri güçleri bir mütareke imzalarlardı. Mütareke görüşmelerine katılan ve mütarekeyı ımzalayan devletler, asjl çatışmanın kimlerle olduğunu net bir biçimde göstermektedir. Mudanya Mütarekesi 15 Ekim 1922'de yürürlü- ğe girdi. Refet Paşa'nın kumandasında Istanbul'a gelen jandarma biriiği, Istanbul'un belki de hiç ya- şamadığı sevinç gösterilerine vesile oldu. Kaba- taştan karaya çıkan askerierimiz Karaköy, Eminö- nü, Sirkeci, Divanyolu ve Beyazıt üzerinden Fatih'e geidiler ve yürüyüş Fatih Suttan Mehmet'in tür- besinde sona erdi. Gerçekten o gün, ayağa kalka- bilen herkes, gözyaşlan içinde sokakJara dökül- müştü. Lozan Banş Antlaşması'nın imzalanmasından sonra, 6 Ekim 1923te Ali Naili Paşa kumandasın- daki Türk biriikleri artık ebedıyen aynlmamak üze- re Istanbul'a gelecekler ve müttefik askerler Dol- mabahçe'de, ruhen satılmış kimi şerefsizlerin göz- yaşlan içinde, bir daha gelmemek üzere Istanbul'u terk edeceklerdir. 13 Kasım 1918'de başlayan ve 6 Ekim 1923'te sona eren dönem, "mütareke dönemi" olarak isim- lendirilirve güzel Istanbulumuzun tarihinin çok ka- ranlık ve kimi bakımlardan utanç verici bir döne- mini simgeler. Galiba bugüne de uzantılan var... Mudanya Mütarekesi'nin 78. yıldönümü kutlandı MUDANYA (Cumhu- riyet) - Mudanya Müta- rekesi'nin 78. yıldönü- mü törenlerle kutlandı. Atatürk ve tsmet Inönü anıtlanna çelenk konul- masıyla başlayan etkin- likler çerçevesinde Mü- tareke Evi'nde Inönü An" Fuat Güven, Garni- zon Komutanı Tuğgene- ral Nuri Güneş'in yanı sıra Atatürkçü Düşünce Derneği Sekreteri Ertuğ- rul Kazana ile derneğin Bursa'daki şubelerinin başkanlan katıldılar. CHP Mudanya Ilçe Vakfi tarafindan sağla- Örgünı de mütarekenin nan ve şimdiye dek gün 78. yıldönümünü bir di- yüzüne çıkmamış fotoğ- zi etkinlikle kutladı. raflann oluşturduğu ser- Etkinlikler, Ugur Mum- gi açıldı. cu Kültür Merkezi'nde Törene Bursa Valisi düzenlendi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear