22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 OCAK 2000 PAZARTESİ CUMHURtYET SAYFA HABERLER Savcıhk, Ak ile Dalman hakkında verilen beraat kararına karşı girişimde bulundu Telekıdak davasına temyizANKARA (AA) - Terör ve istihbarattan sorumlu eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Osman Ak ile eski Istihbarat Şube Müdürü Ersan Dalman ın. Ankara Emniyet Müdürlüğü lstıhbarat Şubesi'ndeki bazı bilgisayar disketleri, gizli evrak ve telefon dökümleri kopyalannı, görevden alınmalanndan kısa bir süre önce aldıklan, bazı dosyalan da sildikleri iddiasıyla yargılandıklan davada verilen beraat karan temyiz edildi. Beraat karannı, Ankara Cumhunyet Başsavcı Vekili Özden Tönük ile 20. Asliye Ceza Mahkemesi'nin duruşma savcısı Turhan Şen temyiz ettı. Başsavcı Vekili Tönük'ün • Başsavcı Vekili Tönük ile duruşma savcısı Şen'in temyiz dilekçelerinde, "mahkemenin yanılgıya düştüğü, karann usul ve yasaya aykın olduğu" öne sürüldü. temyiz dilekçesınde, Osman Ak, Ersan Dalman ve eski tstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Zafer Aktaş hakkında açılan kamu davasında, Aktaş'ın mahküm olduğu anımsatıİdı. Dilekçede, Istihbarat Şubesi'nde çalışan komiser yardımcılanndan Hurştt Uçak'ın ifadelennın hükme dayanak yapıldığı öne sürülerek şöyle devam edildi: "Emniyet teşkilatı hiyerarşik bir düzen içerisinde çalışır. Tanık Hurşit Uçak'ın amiri durumunda olan sanıklann emri olmadan bilgisayar disketlerinin dışanya çıkarüması mümkün değiMir. Uçak ve diğer taıukların beyanlaruun, sanıklardan Zafer Aktaş için mahkûmiyete yeter delil kabul edilerek, diğer iki samğın beraatlanna karar verflrnesi çelişik bir durum ortaya çıkanr. Tanık beyanı bölünmüş, sadece sanıklardan Aktaş için hükme dayanak yapılmıştır. Tanık beyanlannı değerlendirmede mahkeme yanılgıya düşmüştür. Osman Ak ve Ersan Dalman hakkında verilen hükmün bozulması talep olunur." 'Karar yasaya aykın' Esas hakkmdaki mütalaasmda sanıklann cezalandınlmasını isteyen Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesi'nin duruşma savcısı Turhan Şen de temyiz dılekçesinde, Ak ve Dalman hakkında beraat karan verilmesınin "usul ve yasaya aykın olduğumT savundu. Hapis cezası paraya çevrilerek ertelenen Zafer Aktaş'ın avukatı Sami Çapakçurun da "sucun unsurlan oluşmadığı" gerekçesiyle müvekkili hakkında venlen karan temyiz ettiği ögrenildi. Dava dosyasının Yargıtay'a gönderildiği bildirildi. Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesi. Ak ve Dalman1 ın üzerlerine atılı görevi kötüye kullanma suçunu işlediklerine daır "kesin ve inandıncı detfl ekle edilemediğinden" beraatlanna karar vermiştı. Mahkeme. Aktas/ı Türk Ceza Kanunu'nun 240. maddesi uyannca 6 ay hapis, 1 mılyon 520 bin lira ağır para cezasma mahkûm etmiş, hapis cezasını paraya çevirerek ertelemişti. Cezaevleri mafyaya cennet Türk Yargı-Sen Genel Başkanı Tekin Yıldız, 'Cezaevindeki mafya üyesinin ayağma kadm bile götürülüyor. Neden Türkiye'ye gelmek istemesin' dedi tstanbu) Haber Servisi-Yurtdı- şmda tutuklu bulunan organıze suç örgütleri liderleri, Türkiye'ye gelmek için yogun çaba harcar- ken Türkiye'nin cezaevleriyle ve infaz sistemıyle bir "mafya cen- neti" olduğu belırtıldı. Türk Yar- gı-Sen Genel Başkanı Tekin Yü- da, "Cezaevindeki mafya üyesi- nin ayağına kadın bile götürülü- yor. Neden Türkive'ye gelmek is- temesm" derken Istanbul Barosu Insan Haklan Merkezi'nden avu- kat Mehmet Uçum da, Türki- ye'deki infaz sisteminin çete üye- lerine büyük avantajlar sağladı- ğuıa dikkat çekti. Türkiye'ye gelmek isteyen yurtdışında tutuklu organize suç örgütü üyeleri kervanına uyuştu- nıcu kaçakçısı Hüseyin Baybaşin de katıldı. Hollanda'nın Vught Cezaevi'nde tutuklu bulunan Baybaşin, Türkiye'ye iade edil- mek için açhk grevi tehdidinde bulunuyor. 'KadınbHevâr' Eşı Lğur Çalocı ve çete arka- daşı Tevfik Ağansoy'un öldürül- mesini azmettırmekbaşta ohnak ûzere çok sayıda suçtan aranan ülkücümafya lideri Alaattin Ça- bcı da tutuklu bulunduğu Fran- sa'dan Türkiye'ye iade edilmesi için büyük çaba göstermişti. Çakıcf nın, Türkiye'ye gelir gelmez, ısrannda ne kadar hak- h olduğu ortaya çıktı. İade koşul- lan gereği yargılanabildiği ıki davadan biri ilk duruşmada za- manaşımına uğradı. 1 ila 3 yıl ceza ıstenen çete davasında da tahliye olasılığı belirdi. Tüm Yargı-Sen Genel Başkanı Tekin Yıldız, yurtdışında tutuklu mafya üyelerinin neden Türki- ye'ye gelmek istedikleri yönün- dekı sorumuzu yanıtlarken "Ne- den gelmekistemesinler,cezamü- dürleri emirterinde, infaz koru- ma memurlannı hizmetçi gibi kullanıyorlar, ayaklanna kadın bilegötürülüyor. Hertürlü tekno- lojik olanaktan >ararlanı>orlar. Bunlarsivil ha>atta bile mümkün olmayan şey ler" dedı. Avrupa ül- kelerindekı cezaevleri hakkında bilimsel çalışma yürüten akade- misyenlerden bilgı aldığını anla- tan Yıldız, bu cezaevlerinde insan onuruyla bağdaşmayan bir uygu- lamanın bulunmadığını söyledi. Yıldız, "Ama Avrupa'da çifte stardart yok. Her mahkûm eşit koşullarda cezasını çekiyor ve kimseye imtiyaz tanınmıyor. Sos- yal etkinlik mekânlan ortak, an- cak dinlenme mekânlan ayn* di- ye konuştu. Mafya üyelerinin Türkiye'deki cezaevlennde imtiyazlı oldukla- nnı savunan Yıldız, mafya üyele- rinin "vatan aşkını" kullanarak Türkiye'ye gelmek istemelerin- de çok haklı olduklannı kaydetti. Infaz cenneti Istanbul Barosu İnsan Haklan Merkezi'nden avukat Mehmet Uçum ıse Türkıye'nin yalnızca cezaevı koşullan açısından değil, iade hukuku ve infaz sistemi açı- sından da mafya üyeleri için avantajh bir ülke oldugunu söy- ledi. tnfaz yasası gereği Türki- ye'de 5 yıl ceza alan bir kişinin ı- ki yıl yattığını anımsatan Uçum, "Bu, sözde iyi hale bağh. Ancak, Türkiye'de mahkümun iyi halini denetleyecek mekanizmalar yok. Sa\cı buna bakmıyor; iki yıhnı doldurantahliyeolur" dedı. tkin- cı neden olarak. Türkıye'nmiade anlaşmalannda yetersiz kaldığını ve genellıkle o ülkenın koşul- lanna "evet" dediğını savunan avukat Uçum, bu duruma en iyı örneğın Alaattin Çakıcı'nın ıade- si oldugunu belırterek "Bir hukukçu olarak Çakıcı'nın bu koşullarda neden iadesinin kabul edildigini anlayamryorum" dedi. Mafya üyelennin gelmek is- temelerinın üçüncü nedeninin za- manaşımı olabileceğinı vur- gulayan Uçum, bu nedenle, gel- mek isteyen her tutuklunun du- rumunun iyi incelenmesi gerek- tiğini vurguladı. îşkencede takipsizlik kararma itiraz AKENBODUR İSKENDERUTN - Iskenderun Cumhun- yet Başsavcılığı'nın, N. C. S. (16) ve Fat- maDenizPblattaş'ın (18) gözaltmda "cop- lu tecavüz, cinsel taciz ve işkence"ye uğrâ- dıklanm öne sürmeleri üzerine açılan so- ruşturmada takipsizlik karan vermesine itiraz edildi. N. C. S. ve Polattaş'ın avukatlan Eren Keskin ile Bülent Akbay, Hatay Ağır Ce- za Mahkemesi'ne ıletilmek üzere tskende- run Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptıkla- n itirazda, mağdur oldugunu öne süıen kızlann tedavi amaçlı sevklerinin yapıl- mamasımn, aynca şikâyet edilen polisle- rin ifadesine başvurulmadan soruşturma- nuı sonuçlandınlmasının usul ve yasaya açık aykınlık taşıdığını vurguladılar. Akbay ve Keskin, Hatay Ağır Ceza Mahkemesi'nden, CMUK'nin 65. madde- si uyannca takipsizlik karannın kaldınla- rak, soruşturmamn devamı amacıyla dos- yanm Iskenderun Cumhuriyet Başsavcılı- ğı'na gönderilmesini istediler. Bülent Akbay ve Eren Keskin, itirazla- nnda şu görüşlere yer verdiler: "Savcılık makanu soruşturmayı iddiala- nn ortaya çıkmasını sağlayabilecek bir in- cekmeyiyapmak>erine, müvekkiUerin her aşamasında reddertikleri, gözaltında>ken birer cümleyle geçişrjrilmiş doktor rapor- lanna dayanarak sonuçlandırmıştır. Mü- vekkiller doktor raporlaruun baskıya da- yaü bir şekilde gerçeğe aykın olarak tan- zim edildiginibelirterek,suç duyurusunda bulunmuşlardır.Söz konusu raporlann ye- tersizliği TTB Merkez KonseyTnin yorum raporunda açıkça vurgulannuşûr. Adana Adli Tıp Kurumu ise N. C. S. ve F. D. rVye toplam 13 gün işgöremez raporu vermiş- tir. Buna rağmen. savcılık makamının ger- çeküği şaibe konusu rapoıiara dajanarak takipsizlik karan vermesu usulüne ve ama- cına uygun bir inceleme yapılmadığuu or- taya koymaktadır. Bu nedenle savcılıkma- kamı suç duy urumuzdoğrultusundayapıi- masıgereken soruşturmayıyerinegetirme- miş ve eksik bırakmışnr." Işkence iddiasının üzerine gidilmemesi- nin işkencecileri cesaretlendirdiğini vur- gulayan avukat Bülent Akbay, "Bu kaygı- yı taşıdığımız sürece konunun üzerine git- meye devam edeceğiz. N. C. S. ve F. D. P?nin muayenesinin yapılmaması halinde, kanu- nen tskenderun Emnivet Müdürlüğü TEM görevlileri ve doktorlar hakkında iç hukuk >ollan tükeniyor. Bu nedenle AİHM'ye başvuruda bulunacağu" diye konuştu. IRMIKI AYDIN ENGÎN aenginfn doruk.net.tr Düzenli okuyanlar biliyor, bir tüydüm, pir tüydüm. Almanya merkez olmak üzere Batı Avru- pa'da sürtebildiğim kadar sürt- tüm. Sonunda... Sonunda Cumhuriyet yöne- timinin hoşgörüsü bitti; Alman medya amelesinin, Türkiye'nin Avrupa Birliği üstüne aydınlatıl- ması görevim bitti; Avrupa'da denenecek peynir ve şarap çe- şitleri bitti; düzenli trafikten, gü- rültüsüz kentlerden, yerleşik toplumlann "bir arada yaşama saygısına" dayanan kentlilik bi- lincinden alınan keyif bitti; kent sokaklanndabirbirini kovalayan futbol fanatiklerinin, kaçıp ko- valamaca strasında kırmızı ışık yanınca bekleme salaklığından mizah tatlan çikarmak bitti ve en önemlisi param bitti. Döndüm. Hoş bulduk. Dışandasürterken, biryolunu bulup, ülkede olup brtenleri iyi kötü öğreniyorsunuz ama, çok önemli aynntılar da ister iste- mez bilgi alanınızın dışında ka- lıyor. Nitekim ülkemizin giderken geride bıraktığım ve yokken olanlann üstüne eklenmiş onca sorunu yetmezmiş gibi, döndü- Hoş Bulduk... Ve Kafam Karıştı! ğümde kendimi çok yoğun bir "kafa karışıklığı" tartışmasının göbeğinde buldum. Yanlışım varsa düzeltiverin, anladığım, bizim Hasan Ce- mal, ODTÜ'de bir söyleşiye ka- tılmış. Orada ona, 60'lı yıllann başında hem Marksist TlP'e üyesi olmasının, hem de kurtu- luşu ilerici subaylann darbele- rinde arayan Devrim dergisinin yazıişlerinde çalışmasının çeliş- ki olup olmadığını sormuşlar. Hasan Cemal de "N'apayım, o zamanlarkafam karışıktı" deyi- vermiş. Ve tartışma başlamış: Kafa kanşıklığı iyi midir, kötü mü? Hasan Cemal'in yanıtı doğru- dur, yanlıştır, iyidir, kötüdür, hak- lıdır, haksızdır biryana, ama dü- rüsttür. O yıllarda yaşayıp da kafası karışık olmayan bir gen- cin, kafa sağlığından kuşku du- yulsa yeridir. • • • Kafa karışıklığı çoğu kez, "si- zin" doğrulannızı, "sizin" istedi- ğinız ölçüde benimsemeyenle- ri yermek için kullanılır. Nitekim "kafası kanşık" nite- lemesi Türkiye Komünist Parti- si (TKP) yönetiminin resmi jar- gonuna girmiş bir terim niteliği bile kazanmıştı. Parti merkezi- nin kimi kez deli saçması "ana- lizlerine" itiraz eden, en azından sorgulamaya yeltenen parti üyeleri için, "O yoldaşın kafası biraz kanşık da..." diye başla- yan cümleler kurulurdu. 1984 yılında Parti'nin yeni Program taslağını okuyup "8u program çokkanşık" diyeutan- gaçça itiraz eden bir Parti üye- sini, şeflerden biri yanıtlamıştı: - Zaten dunımlar da çok ka- nşık yoldaş! Yani şeflerin kafalan her za- man açık ve durudur. Kanşık olan ya parti üyelerinin kafaları- dır ya da "durumlar"d\ı * • • Hasan Cemal'in ve başkala- nnın bir zamanlar kanşık olan kafalan bugün nasıldır bilemi- yorum. Ama benim kafam bugün de kanşık. Örneğin doğadaki kaynakla- n (demir, kömür, bakır vb.) in- san emegiyle buluşturup, insa- noğlunun temel gereksinimleri- ni karşılayan meta üretiminde "değer yararma süreçlerini" iyi bellediğimi düşünüyorum. Ama değer yaratımında işgücünün payının gitgide azaldığı, buna karşılık robot teknolojisinin yay- gınlaştığı bir üretim sürecinde "artıdeğer" hesaplamasının ge- leceği üstüne kafam kanşık. Bu konuda kafası "duru" olanlann yazdıklannı okudum, kafam da- ha da kanştı. Örneğin, 1917'den sonra Rusya'da, daha sonra Sovyet- ler Biriiği'nde, 1945'ten sonra Doğu Avrupa ülkelerinde, Çin'de, Küba'da, Yugoslav- ya'da, Amavutluk'ta, Kuzey Ko- re'de, Vıetnam'da, Kamboç- ya'da iktidan ele alan ve "kapi- talizmden daha ileri" bir top- lumsal düzene karşılık gelen sosyalizm kuruculuğunda sınıf- ta kalmalanna bakıp, toplumla- n ve dünyayı ileriye taşıyacak temel gücün "sanayi proletar- yası" olduğuna ilişkin klasik tez- ler karşısında kafam karmaka- nşık. Keza ozon deliğine, zehirii kimyasal atıklarlayok edilen do- ğaya, daha bol ve daha daya- nıklı besinler üretmek adına kanserojen katkılaria donatılıp bize yutturulan yiyeceklere ba- kıp insanlığın "uygariığa mı, toy- garlığa mı" (= medeniyete mi, vahşete mi) evrildiği sorusunu önüme koyduğumda kafam çok kanşık. ••• Yok, kafa kanşıklığı diye tartı- şılan, sömürünün yok olduğu, insanlann yaşam yanşına eşit koşullaria başlayabilme olana- ğının gerçekleştiği, savaşın ve şiddetin yeryüzünden silindiği, şu ya da bu yolla edinilmiş ser- vetlerin rantıylayaşayan asalak- ların kökünün kazındığı bir "dünya düfü"nden söz ediliyor- sa... Ama bu, bir kafa kanşıklığı so- runu değil, bir bilgi ve ahlak so- runu. Bakın, bu konuda kafam, 30 yıl önce nasılsa öyle duru ve açık. Yaşamımın bundan son- rasında da bu duruluğu ve açık- lığı korumaktan öte ülküm yok. DSP'lilerTürk'esoru sordurmadı... TBMM'deki bütçe maratonu sırasında, en tartışmalı olması beklenen oturumlardan biri Adalet Bakanlığı bütçesi görüşmeleriydi. Adalet ve Orman bakanlıklan bütçeleri aynı turda görüşüldü. Gruplar adına konuşmalar brttikten sonra 20 dakikalık soru ve yanıt bölümüne geçildi. Bu bölümde, daha çok muhalefet partili milletvekilleri, bakanlan soru yağmuruna tutardı. Ancak bu kez öyle olmadı. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'e soru sorulmasını önlemek isteyen DSP'liler, önlerindeki düğmelere bastılar ve soru sıralannı kaptılar. Orman Bakanı Nami Çağan'ı soru yağmuruna tuttular. DSP Balıkesir Milletvekili Tamer Kanber'in geniş açıklamalarla bezediğı sorulan uzayınca, DYP'Iİ Necmi Hoşver isyan etti: - Sayın başkan söz verseydiniz daha iyiydi... Biraz daha devam et arkadaşım! DSP'lı vekillerin sorulannı sürdürmeleri Hoşver'i çileden çıkardı: - Sayın başkanım, bunlar kendi bakanlıklan. Gitsin, bakanlanna sorsunlar. Orman Bakanı sizin, gidin sorun... DYP Grup Başkanvekili Turhan Güven de "iktidar soru sormaz, muhalefet sorar" dediyse de sonuç değişmedi. Orman Bakanı Çağan da milletvekıllerinın sorulanna tek tek yanıt verdi. Böylece, başta Alaattin Çakıcı ile ılgili tartışma yaratan süreç olmak uzere, cezaevleri ve diğer konularda Adalet Bakanı Türk'e soru sorulması önlenmiş oldu... Türker nasıl fark edilmez?' TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Telekom Yasa Tasansı görüşülürken, DSP'Iİ Masum Türker, ısraria söz istedi. Ancak TBMM Plan ve Bütçe Komısyonu Başkanı Metin Şahin bu iri cüsseli milletvekılini fark etmedi. Diğer milletvekillerinin uyansı üzerine Şahin, "Pardon görmedim" deyince, DSP'li Hasan Metin laf attı: - Masum Bey görülmeyecek gibi mi? Şahin, "Arkadaşımız biraz kocaman ama yine de göremedim, affedersiniz" deyip Türker'e söz verdi. Elbette Türker de altta kalmadı. O da "Demokrasılerde başkanlar ıstediğini yaparlar" diye Şahin'e takıldı... Orman Bakanı Çağan, yetkilerini sınıriandıracak... Hükümete bir şeyler oluyor... Turizm Bakanı Erkan Mumcu, Turizm Bakaniığı'nı kapatmaktan söz ederken; DSP'lı Orman Bakanı Nami Çağan da yetkilerini sınırlandırmaya hazırlanıyor... TBMM'de orman yağmasına yasal kılıf kazandıran tasannın görüşmeleri hareketli geçti. Sert muhalefet yürüten FP'liler, DSP'lileri sıkışttrdı. Tasan görüşülürken, hükümeti MilH Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu temsil etti. Ancak Orman Bakanı Nami Çağan da bakanlığının bütçesi görüşülürken, bu konuya değınmeden geçemedi. Izinler kendi döneminden önce verildiği için Çağan, bu konuda otdukça rahat görünüyordu. Üstelik, "yetkilerini sınırlandıracağını" DSP'liler ve İnönü unutkanlığı DSP'li TBMM Başkanvekili Ali Ihksoy, TBMM Genel Kurulu'nda Kültür Bakanlığı bütçesi görüşülürken milletvekillerine söz vermeden önce memleketi Gaziantep'in kurtuluş günü nedeniyle 7 dakika süren bir konuşma yaptı. Gaziantep'in kurtuluş mücadelesi sırasında "80 bin kurşun atıldığını, 6 bin şehrt verildiğini" anlattı uzun uzun. llıksoy sözlerini tamamlayınca, bir başka DSP'li Turhan Imamoğlu ayağa kalktı ve llıksoy'a bir anımsatma yaptı: - Bugün aynı zamanda Türkiye'nin 2. Cumhurbaşkanı, Atatürk'ün silah arkadaşı, çağdaş ve laik Türkiye'nin kuruculanndan Ismet Inönü'nün de ölüm yıldönümü... Bu uyanya biraz canı sıkıldı Ali llıksoy'un, ama sözlerine bir ekleme yapmak gereğini duymadı ve bütçe görüşmelerini başlattı. Aynı gün bakanlığının bütçesiyle ilgili eleştirileri yanıtlamak üzere kürsüye çıkan DSP'li Kültür Bakanı Istemihan Talay da Ali llıksoy gibi unuttu Inönü'yü. Talay, Gaziantep'in kurtuluş gününden, Istiklal Marşı şairi Mehmet Akrf Ersoy'un ölüm yıldönümünden söz ettı, ama Ismet Inönü'nün ölüm yıldönümü ile ilgili tek bir söz etmeden indi kürsüden. bile açıkladı: - (...) Yaşadığımız deneyimler onu gösteriyor ki üniversitelerde bir fakülte kuruyorsunuz, daha sonra yeni fakülteler kuruluyor, yayılıyor, orman alanları bakımından, üniversitelere tahsis yapmak çok doğru görünmüyor. Aynı şekilde, turizm alanlan bakımından da çok önemli ölçüde bir rant aktarıyorsunuz. Turizm Bakanlığı'nca turizm alanı olarak ilan edilen yerier dışında, böyte bir tahsisin de yapılmaması gerekiyor. Yasa, Orman Bakanlığı'na çok geniş yetkiler tanımış. Ben bu yetkileri kullanmıyorum, ama bakanlarla kaim olmamak gerekir. Dolasıyısıyla, orman bakanının yetkisini sınırlayıcı bir çalışmayı da başlattım. En kısa sürede Mecits'in önüne getireceğim... Kırat ve taylar TBMM'de bütçe görüşmeleri zaman zaman gece yarılanna kadar sürdü. Maliye Bakanlığı ve gelir bütçesi görüşmeleri oylamalar nedeniyle uzadıkça uzadı. Milletvekilleri 19 saat süren çahşmalar sırasında kulislerde sohbeti koyulaştırdılar. ANAP milletvekillerinin ağıriıklı olduğu bir grupta bir eski Sağlık Bakanı anlatıyor, milletvekilleri de kahkahalarla dinliyorlardı: - Bir heyetle birlikte Köşk'e çıkarak Cumhurbaşkanı Demirel le görüştük. Görüşme sonrası hep beraber yemek yedik. Söz döndü dolaştı DYP'nin durumuna geldi. Eski partisi gündeme gelince tek bir söz söyledi Demirel: "K/rat iyi, iyi ama taylarda iş yok." Türey Köse, Ayşe Sa>ın, Sebahat Karakoyun, Emine Kaplan
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear