25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 Gelecekle nasıl başa çıkabiliriz 2 0 Y ü z y ı l ı n ö n e m l i b u l u ş l a r ı Einstein fizikte çığır açtı 1900: Max Plank, kuantum teorisi ile ışık ve enerjinin nasıl hareket ettiğini ortaya çıkardı. Bu buluş modern fıziğin temelini oluşturdu. 1 9 0 5 : Albert Einstein görelilik teorisini tanıttı. Görelilik teorisi fîzik, kimya, biyoloji ve birçok başka alanda devrim yarattı. 1910: Thomas Morgan genlerin, kalıtımın temelini oluşturduğunu ve kromozom denilen hücre yapısı tarafından yönetildiğini ortaya çıkardı. 1913:NielsBohr, kuantum teorisini electronlann hareketlerini anlamak için kullandı. Bu buluş atomik deneylere temel model oluşturdu. 1942: EnricoFermi ilk kontrollü nükleer reaksiyon denemesinde başanlı oldu. Bundan 3 sene sonra, ABD'nin attığı atom bombalan Japonya'da yüzbinlerce insanın ölmesine ve radyasyondan etkilenmesine neden oldu. 1 9 4 6 : İlk elektronik diiital bilgisiyar "ENIAC" üretildi. 1 9 5 3 : James Watson ve Francis Crick, DNA yapısıyla ilgili bir model . . . . tanıttılar. 1 9 6 9 : Insanoğlu Ay'a ayak bastı. Pentagon interneti tanıttı. 1978: Enzimler, genlerin yapısında değişiklik yapmak için kullanıldı. Genetik mühendisliği ortaya çıktı. İlk tüp bebek doğdu. 1996: îngiliz bilim adamlan Keith Campbell ve îan Wilmut, memelilerde ilk "başanlı" klonlamayı gerçekleştirdiler. Tıptaki gelişmeler Insan vücudu ve hastalıklan konusunda bilgimizi artıran çok önemli ttfbi buiuşian Tedavi yöntamtorinln getiştirilmesi. AmeJiyat tekniklerinde iterteme. Tıbbi tanı ve görtintütome sistemterl geliştirikli. Radyotojinrn başiangıcı Kangruplan belırlendi. InşüHn şeker hasteian için kullanrimaya başlandı. Çok sayıda bulaşıcı nastatık için aşılar 1960'lar Doğum kontrol hapı Anföiyotiktor geniş çapta kullanılmaya başlandı. 1967 İlk kalp naklı 1953 V DNAyapıst Louise Brovvn, İlk tüp bebek sonra Kansenesavaş ketnoteraoisi 1971 Tıbbi görûntüteme araçlan 1980 Ultrason 1990'iarGenlerle oynanması etik tartışmalara yol açtı. "Psychologie Heute" dergisi, 2000*li yıllara "psikolojik olarak" nasıl hazırlanabileceğimiz konusunda bize ipuçlan veriyor. Yeni yıl, yeni yüzyıl, derken 2000 yılına ulaştık... Insanlar için özel bir önem taşır böylesi anlar. Kimi zaman yeni başlangıçlar ıçın birer firsat olarak algılanırlar. Kendimizi 2000'li yıllara nasıl hazırlayacağız? Gelecekte karşımıza çıkabilecek güçlükleri nasıl aşanz? lşte size bazı öneriler... Yeni zaman- lann negatif akımlanna karşı pozitif bir stratejiyle kendinizi koruya- bilirsıniz. Strese karşı Iç huzur' Çağımızın en önemli sorunlanndan biri stress. Yaşamımızın artan tempo- su, "başarma zorunluluğu", geçim kaygısı, var olma savaşı, gerginlikler, psikolojik huzursuzluk ve fıziksel sorunlar yaraöyor. "Gelişme", bize yaşamımızda kimi kolaylıklar sağlamakla bırlikte basansızlık riskini de giderek artınyor. Geride kalmak- tan, birşeyleri kaçumaktan korkuy- oruz. Çevremizdeki dünya öylesine hızlı bir değışim içinde ki... Bu değışim bizı de ona "uyum sağlamaya" zorluyor. Biz ise bu değışime ayak uyduramayabileceğimız endişesini yaşıyoruz. "Tutfcutaı- Anfik dönero felsefesinde Stoacılar da yaşamın güçlüklerini "rutkular- dan" annarak, kayıtsızlık ve "iç huzur"la aşmaya çabalıyorlardı. îkibin yıl sonra, bu anlayış yeniden güncel hale geldi... Modenuzm pozitif insanlarda sanal bir gerçeklik yarattı. Onlan, "kendi yarartıkJarı dunyanın efendisi" olduklanna inandırdı. Dünyada herşey planlanabilir, hesaplanabılır ve "gerçekleşririlebilirdi". Ama mod- em dünya rayından çıktı. Ellmlzde olmayan Yasamımızdakı bazı şeyleri değıştırme gücüne sahibız. stoacı düşünür Epiktet bunlara örnek olarak "Kabul etmeji, kavramayı, eylemde bulunmayı. istemeyi, arzulamayı ve reddetmeji" göstenr Yaşamda değıştıremeyecegımız şeylerse "başımıza gelenlerdir". Bizım etk- ileyemedıklenmız: Görünüşümüz, diğer ınsanlann karakterleri, tesadüfler, kazalar, hastalıklar ve ölüm. Kayıtsız kalmak Stoacılar "başa gelebilecek" ler lis- tesınde yer alan olaylara karşı kayıtsızdırlar. Bu "kayıtsızlık" başa gelebıleceklerden kaygılanmamak, değışmesı olanaksız olanlan değıştirmek için boşuna güç harcama- maktır. Bu nedenle böylesi olgulara karşı ıçsel bir mesafe koymaya çabalar stoacılar. Bu mesafe bir egz- ersizle sağlanır. Beyinsel olarak ola- bileceklerin tümünü önceden düşünürsünüz. Ve bu kaygıyı nıhunuzun elinden alırsınız. Böylece hiçbirşeye hazırlıksız yakalanmazsınız. Tûm kızgınlıklan soğukkanlılıkla karşılayabilirsiniz. Çünkü herşeyi düşümüşsünüzdür. Sabah kaktığınızda, bugün kıskanç, küstah ve dayanılmaz bir insanla karşılaşabileceğınız aklınıza gelebilir. Karşılaşacağınız bu tür ınsanlann karekterleri bizim elimizde değil. Stoacı bakışı açısı bu nedenle, bu ınsanlara karşı "kayıtsız" olmayı önerir. Anı yaşamalt Stoacı kayıtsızlık karamsar ve umur- samaz değıldir. Bizi "ilgilendirmeyen" şeylere karşı "kayıtsız" kalmak "Anın sunduğu fırsatlan" görme ve değerlendirme olanağı tanır. Herşeye hazırlıklı olduğumuz ıçın ( ölüme bile) anı gerektiği gıbi yaşayabiliriz. Geçmişi değıştiremeyız, gelecekse uzak. Onu etkıleme şansımız az. Elimizde olan şey şuan... Var olmanın haflfllfll: lş ve aşkın ötesi. Yaşamın ciddiyet bizi sarmış durum- da. "Eğlence toplumunda" yaşadığımız söylenir ama bütün oyun- lar git gide ortadan kalkıyor. " t j " yaşamımıza hûkmediyor. "Amaca uygunluk" yaşımımızı tanımhyor. Ve herşey bir "ış"e dönüşüyor. Aşk bıle. Boş vaktımızi mesaide gıbi geçıriy- oruz. Randevular, Fıtness salonlan... Seyahatlenmız bile "olabidiğince herşeyi görme" telaşıyla ayaklarımıza kara sular inınceye kadar koşuşturarak geçmiyor mu? Oyunu keşfedln Sigmund Freud "iş ve aşkı" ruhsal sağlığın demırbaşlan olarak görüyor- du. Ama bu ikı gücün ötesinde çoğu zaman önemsenmeyen bir güç daha var: Oyun. Psikologlara göre oyun kendiliğinden, özerk bir alan. Eğlendığimız için oynanz. Oyunun ödülü yıne kendisidır. Oyun güdüsünü hıssetmeye başladığımızda çelışik duygulara kapılınz. Bir yandan eğlenceli olduğu için daha fazla oynamak ısteriz, dığer yandan oyunun çocukça bırşey olduğunu düşünür ve çocukça görün- mek istemeyiz. Ama oyun lüks değıldir, puriten ahlakın bize söylediği gıbi "anlamsız" hiç değildur. Aksine. Oyun yaşamsaldır. însana "insan- laşma" yolunda önemli katkı sağlamıştır. Bir canlı türü ne denli gelışmışse o denli çok oyun oynar. Oyunla kurallar ( aynı zamanda bu kurllardan sapmak için yöntemler) öğrenılir. Oyunlarla çeşıtlı davTanış şekilleri ve sorun çözme yöntemlen simüle edilir. Oyunda duygusal boşalımlar, cezalandınlma korkusu olmaksızın, yaşanabüır. Kızma birader oyununu düşünün. Pek çok oyun (saklanbaç gibi) yapay heyecanlar, korku anlan yaratırlar. Bu duygular, beyinde gerçek duygulann yaşandığı alanı etkiler. Tek bir farkla: Beden böylesi bir anda "Adrenalin" salgılamaz. Yanı oyun "sanki öyley- Çevre 21. yüzyıl için umut vermiyor20. yüzyılı geride bırakmaya hazırlanan dünya, 21. yüzyılda büyük çevre felaketlerine gebe. Fosil yakıtlarda ve nükleer enerjide önlem alınmaması halinde, 21. yüzyılın sonlannda hava stcakhğının 1.5-4.5 derece artarak birçok adanın sular altında kalmasına yol açacağı hesaplandı. 20. yüzyılın en sıcak 8 yılının son 10 yılda gerçekleşmesi de tehlikenin boyutlannı ortaya koydu. Petrol kaynaklannın 50 yıl, doğalgaz kaynaklannın 200 yıl, kömürün 3000 yıllık ömrünün kaldığı saptamrken nükleer kaza kurbanlannın ömürlerinin 20 yıl azaldığı belirlendi. Dünyadakı 60 bin hastalık çeşidinden yüzde 60'mın, kanserin ıse yüzde 90'ının çevresel kirlilikten kaynaklandığı ortaya çıktı. Kocaelı Üniversitesi'nden Etoç. Dr. Tanay Sıtık Uyar'm danışmanlığında, Doğu Akdeniz Çevrecileri Demeği üyesi Umnr Gûrsoy tarafından hazırlanan "Temiz ve Yenilenebilir Enerji Kaynaklan Raporu"nda, dünyanrn varlığuıı sürdürebılmesı için 21. yüzyüda insanoğlunun yenilenebilir enerji kaynaklanna yönehnesi gerektiği vurgulandı. Raporda, fosil yakıtlann (kömür-petrol- doğalgaz) neden olduğu küresel ısınmanın ve asit yağmurlannın çevreyi ve dünyayı tehdit ettiğı, Türkiye'de yapımı planlanan nükleer santrallann gelışmiş ülkeler tarafından terk edıldığı anlatıldı. Raporda, dünyanın yenilenebilir enerji kaynaklannın teorik olarak yılda 10-13 TW (terevat) (1 terevat=l milyar kw) enerji potansiyelinde olduğu, bunun da bugünkü küresel enerji tüketimine eşit olduğu vurgulandı. Atmosfere bırakılan emisyon gazlannın sera etkisi yaratarak havayı kirlettiği ve iklim değişikliği meydana getirdiğine dikkat çekilen raporda, fosil yakıtlann yarattığı çe\Te sorunlan anlatıldı. Raporda, fosil yakıtlann yanması sonucunda ortaya çıkan karbondioksidm küresel ısınmaya yol açarak denizleri yükselttıği ve öldürücü tayfunlara neden olduğu vurgulandı. Küresel ısınmanın sahil şeritlerinin ve ada ülkelerinın sular altında kalacağı bıldırilen raporda, "Örneğin, denizdea alçak bir ülke olan Holianda'da denizin daha da yükselmesinin önlenmesi için boydan boya barajlann yapılması gerekmektedir. Banun da maliyeti 1990 hesaplanyla 70 trilyon dolardır" denıldı. Raporda, kar- bondioksıdı yok edecek bir teknolojinin ohnaması nedeniyle, yenilenebihr enerji kaynaklannın önemine dikkat çekildi. Nükleer enerji santrallannın kaza tehlikeleri ve radyasyonlu atıklan yok etme sorunlan nedeniyle nükleer enerjinin zararlannın anlatıldığı raporda. şu saptamalarda bulunuldu: # Fosil yakıtlann kullanılmasıyla ortaya çıkan karbondioksidin bir mıslı artışının 21. asnn sonlannda dünyanın ısısmda 1.5- 4.5'ük bir artışa yol açacağı açıklanmıştır. Bu yüzyılın en sıcak 8 yılı, son 10 yılda gerçekleşmiştir. - Sera etkisinin oluşumunda yüzde 36 enerjinin, yüzde 24 endüstrinin, yüzde 18 ormancılığın etkisi vardır. # Sera gazının yüzde 95'inden sorumlu olan karbondioksit gazının havadaki yoğunluğu geçen yüzyılın ortalanndan günümüze kadar 290 ppm'den (milyonda bir parça) 335 ppm'ye yükselmıştu1 . Gelişmekte olan ülkelerin havaküreye 1990 yüında 1.8 milyar ton, 2025 yılında 5.5 milyar ton karbondioksit vermesi bekleniy- or. Oysa küresel ısınmanın düşürülebilmesi için karbondioksidin yüzde 60 azaltılması gerekiyor. # Asit yağmurlan, 1987'de Avrupa ormanlanrun yüzde 14'ünü etkilemiş ve verimi yüzde 16 azaltmıştır. # Türkiye'de enerjinin yüzde 95'i asit yağmurlanna ve sera etkısine neden olacak kirli ve tükenebiür enerji kaynaklanna dayalı. 9 Nükleer kaza kurbanlan ömürlerinin yaklaşık 20 yılını kaybederler. # Çernobil kazasmın 1992 yılı sonu itibanyla maliyeti 350 milyar dolara ulaşmıştu-. Bu 1999 Türkıye bütçesinin neredeyse 3.5 katına denktir. Tarih boyunca ilk kez insanlık yeni bir yüzyıla soyu tükenme tehlıkesiyle karşı karşıya giriyor. Üstelik bu tehlikeyı de yaratan insanın ta kendisi. Nüfiıs patlaması yalnızca dünyaya daha fazla insanın gehnesine yol açmıyor, kirliliğin, sera gazlannm, zehırlı atıİdann ve biyosfere verilen zarann artmasına da neden oluyor. Böylelikle çevre sorunu son yüzyılda, dünyanın siyasal gündeminin başlıca maddelerinden bırinı oluşturdu. Çok fazla insan. orman, toprak, su ve hava gibi yaşamsal kaynaklann da yetersiz kalması ve on binlerce hayvan ve bitki türimün yok ohnası anlamına da geliyor. Bırleşmiş Milletler (BM) venlerine göre dünya nüfusu 1900'den bu yana 3 kat artarak 6 milyara ulaştı. EMinyanuı en sıcak 14 yılı 1980'lerden bu yana yaşandı. Dünyanın ortalama ısısı 1 derece yükseldi ve bu da buzullann erimesi ve deniz düzeyinin yükselmesi tehlikesini getirdi. Uzmanlar 21. yüzyılın en büyük sorununun içme suyu olacağını belirtiyorlar. 1960-90 yıllan arasında yağmur onnanlannın beşte biri yok edildi. Eski ormanlann yüzde 80'i geçen 100 yıl içinde kesildı. Bunlann sonucunda 31 bin bitki ve hayvan türü yok olma tehlikesıyle karşı karşıya. 1985'te ozon tabakasındaki delik keşfedildi ve alarm zıllen çalmaya başladı. Bilim adamlan en iyimser tahminle sıkı önlemler alınması durumunda deliğin 21. yüzyıl ortalannda kapanabileceğuıi düşünüyorlar. Bir zamanlar ucuz ve temız enerjı kaynağı olarak görülen nükleer güç de çok sayıda kazanın özellikle de Çernobil'in ardından sorgulanmaya başladı. Yüzyılın felâketi Çernobil'in etkileri hâlâ sürüyor. miş gibi" yaptınr. Böylece gerçek korkuyla karşı karşıya gelmeden, korkuya karşı değişik tepkiler öğreni- riz. Bunu "gerçek yaşamda" yapa- mazdık. Oyunda insanlar kendileriyle dış dünya arasına mesafe koyuyor. Bu sırada hafızısını, algılama gücü ve yaratıcılığını gelıştıriyor. Hlçblrşey yapmama sanatı Zamammız gıtgide daralıyor. Zamanı daha iyi kullanmaya çalışıyoruz. Daha az zamanda daha çoİc iş yap- mak... Daha az zamanda daha çok şeyi başarmak, daha çok tüketmek. Bunun için yeni teknılder öğreniy- oruz. Sanki gizli bir plan var ve bize, aynı anda bırkaç işı birden yapmayı öğretiyor. Zamanımızı boşuna har- candığımız kuşkusunu taşıyoruz. Toplumlarda artan zengınlik ve eğitım düzeyi "zamanı yitirme" duygusunu da beraberinde getiriyor. Bu, sosyologlann ortaya koyduğu bir fenomen: "İnsanlar ne denli zengin ve eğitimli iseler o denli az zamana sahip olduklaruu söylöyoriar." Zaman ayırnıak Zamanı ve ona ait olan ekonomiyi anlamadıkça o nun kurbanı oluyoruz. Ekonomiden anlamıyor değiliz, parasal konularda haklanmızı koruy- oruz. Oysa zaman hırsızlanna karşı kendimizi koruma stratejilenmiz yeterli değil. İlk savunma hattını zamanımızı çalan aletlerden uzaklaşmakla çizebiliriz. Her aldığımız mutfak. spor ve diğer eşyalar için sadece paramızı harcamıyoruz, zamanımızı da harcıyoruz. Çünkü her alet kullanılmak ıstıyor. Kullanmasanız bile temizliği ve bakımı zamanınızı alıyor. Zaman ayırmak kendimizi bizi belli şeyleri yapmaya zorlayan zamalayıcılardan (takvim, randevu defeteri, zaman planlan ) kurtulmakla başlıyor. Bedensel gereksinimlerinıze ve isteklerinize kulak verin. Bedenımızın ntmım dinleyın. Stres ve yorgunluk belirtilerinin zamanında farkına vann. Bunlan zaman darlığı, hızlanma ve aşın yüklenmenin belir- tisi olduğunu bılın. Azvedz Zamanın ekonomısinden söz ettik. "Zaman yatınmuu" sizi en çok hoşnut edecek, yaratıcılığınızı geliştirecek, sizi rahatlatacak alanlara yapın. Zamana "hakim" olmanın "kendine zaman yaratmaıun" en kolay yolu bu. Zamanın en iyi biçimde değerlendir- menin sırn onu "yönetmeye çalışmaktan" vazgeçmekte yatar. Zamanı planlamak için ne kadar çok çabalarsak o denli derine düşeriz zaman tuzağımn. Çıkış kendini "zaman boşluğuna" bırakmak. Kasada ya da trafık ışıklannda bekleme süresini sıkıntılı bir an olarak gönnemek. Bu zamanı değerlendirmek. Psikolog David Kuntz buna "stopping" diyor. Yaşamın dengesl Kişihğinizin çok yönlülüğünü, ren- kliliğini geliştirirseniz yaşamınızı dengeleyebilırsimz. İnsan çok yönlüdür. Pek çok yeteneğe sahiptır. Çeşitlı alt kimlıkleri vardu-. Benlığimız tüm bu alt kimlikleri birarada tutar. Alt kimlikler, değisen şartlara daha hızlı uyum sağlamamıza yardımcı olur. lşte rasyonel ve ciddi, arkadaş çevresinde şakacı ve çocuklu, sevgilinin yanında romantik... Yaşam, tek bir ilgiden, yetenekten, amaçtan daha fazla birşeydır. Yaşamın renkliliği ve çeşitliliği, insancıl bir ısteğin ötesmdedir. Sağlığımız için gereklıdır Koflsantrasyon Çağımızda konsenrtasyon eksikliği sadece çocuklarda görülen bir salgın değil. Büyüklen de etkisi altına almış durumda. Çoğu kez, aşın iş yükü, tek bir konuyla ılgılenemeyecek kadar çok uyan faktörünün varoluşunun bir bedeli olarak karşımıza çıkıyor. Giderek bir konu üzennde ılgimizi yoğunlaştırmakta güçlük çekmeye başlıyoruz. Düşüncelenmız dağılıyor, huzursuz oluyoruz, çabuk sıkıhyoruz ve daha çok hata yapıyoruz. Heyecanlı, hıddetli, hummalı olmanın ve çabuk yorulmanın ardında da kon- sentrasyon yetersizliği yatıyor. Konsantre Konsentrasyon sadece istemekle ohnuyor. Ne kadar konsantre olmaya çahşsak, o denli konudan kopuyoruz. Bu paradoksu çözmek için şu öneri- leri dıkkate ahnanız yararlı olur: tlgi konsenrrasyonun anahtan: Birşey bizı gerçekten ilgilendiriyorsa ideal bir dunım yaşamyor demektir. Kendimizi tümüyle bu işin içinde buluruz. Konsenrtasyon adeta Mihaly Csikszentmihalyi'nin "flow" olarak adlandırdığı hiper konsentrasyona dünüşebiliyor. Tümüyle dünyayı ve kendini unutma ve yapılacak olanla bir olma... Bu durumda "gerçekten" ilgılendıgımız şeyleri geliştirmek, daha konsantre yaşamanın ilk adımı...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear