14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Cumhuriyet Imtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç # Genel Yayın Koordınatörü Hikmet Çetinkaya • Yazuşlen Müdürü. lbrahim Yüdız • Sorumlu Mudür- Fikret tlkiz 0 Haber Merkezı Müdûru Hakan Kara • Görsel Yönetmen: Fikret Eser tstihbarat Cengiz Yddınm • Ekonomı Özlem Yüzak • Kultur Hrnıdan Şenköken • Spor Abdülkadir Yücelman # Makaleler Sami karaören # Dûzeltme Abdullah Yazıcı • Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu • Bügı-Belge: Edibe Boğra • Yurt Haberlen Mehmet F»raç Yayın Kurulu Ilhan Selçnk (Başkan), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şökran Soner, Ibrahim Yıktaz, Orfaan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsılcısı. Mustafa Balbay Atatüık Bulvan No: 125,Kat:4,Bakanhklar-AnkaraTel-4195020(7hat), Faks- 4195027 • lzmır Temsılcısı. Serdar Kmk, H. Zıya Blv 1352 S.2<3Tel:4411220, Faks.4419117» AdanaTemsıkısr Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd. 119 S No.l Kat.l, Tel: 363 12 11,Faks:363 12 15 Müessese Müdürü: Üstün Akmen # Koordınatör Ahmet Korulsan • Mubasebe- Bülent Yener • Idare. Hüseyin Gürer • Satış: Fazüet Knza MEDYA C: • Yöneüm Kunılu Başkanı - Genel Müdür. Gnlbia Erdurın # Koordınatör Reha Işıtmıa # Genel MüdürYardımcısı. SevdaÇob»o Tel 514 07 53 - 513 95 80-51384«^61,Faks: 5138463 Yı>ımla>ın \e Buan: V enı Gun Haber Ajansı, Basın vc Yayıncılık A Ş TMcocagı Cad 39 41 Cagaloglu 34334 lstanbul PK 246 - Sifkecı 34435 Istanbul Tel (0/212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0/212)513 85 95 www.cumhuriyet.com.tr 3 OCAK 2000 lmsak:5.49 Güneş: 7.22 Öğle: 12.15 İkindi: 14.33 Akşam: 16.54 Yatsı: 18.22 Bin dolara yeniyıl • Haber Merkea - Sinema ve sahne sanatçısı Barbara Streısand yeni bin yıla gınlen 31 Aralık gecesi Las Vegas'taki MGM Grand Hotel'de sahne aldı. Bılet fıyatlannın bin dolardan fazla ohnasına karşın sanatçıyı dinleyerek yeni yıla girrnek isteyenler biletleri kapıştı. Tren kazası: 2/dşiöldü • ESKİŞEHÎR(AA)- Eskışehtr'ın Beylikova ilçesinde, dün saat 13.00 sıralannda Başkent Ekspresi'nin bir kamyona çarpması sonucu meydana gelen kazada 2 kışi öldü. Tren kazastndan sonra kapanan Istanbul-Ankara demiryolu, saat 22.30 sıralannda ulaşıma açıldı. Yaklaşık 10 saat ulaşıma kapanan Istanbul-Ankara demiryolunun yapılan çalışmalar sonucunda açılmasıyla Polath'da bekletilen Güney ve Doğu ekspresleri ile Eskişehir'de bekletilen Doğu Ekspresi'ne yol verildi. istanbuVda karyağışı • Haber Merkeri- tstanbul'un yüksek kesımlerinde dün akşam başlayan kar yağışı yaşamı olumsuz etkıledi. Kar yağışı kentte ulaşımı olumsuz etkilerken lstanbul Büyûkşehir Belediyesi'ne bağlı ekipler buzlanma; a karşı yollarda tuzlama çalışması yaptılar. Kadir Gecesi • ANKARA (AA)- Diyanet tşlen Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, bu gece kutlanacak Kadir • Gecesi nedenıyle bır mesaj yayımladı. Yılmaz mesajında, "Bunalan. bir türlü hak ettiği huzur ortamını yakalayamayan insanlığın, Kadir Gecesi'nde, âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed'e inmeye başlayan Kuranıkerim'in evrensel mesajlanna ihtiyacı" olduğunu belirtti. Zeplin bulunamadı • lstanbul Haber Scnis- tstanbul'da yaşanan şiddetli lodos firdnasında bağlı bulunduğu Özel Hezarfen Havaalanı'ndan havalanarak kaybolan Koç Holding'e ait zeplin hâlâ bulunamadı. Yetkililer, arama çaiışmalanna havadan ve karadan devam edildiğını belirterek zeplınin Karadeniz üzerinden Rusya'ya doğru gittiğini tahmin ettiklerini bildirdiler. Yetkililer, 4 milyon dolar değerindeki zeplinin sigortalı olduğunu da kaydettiler. Ceptelefonu tehdidi • ANKARA (ANKA)- Ankara Üniversitesi Yeteriner FakûltesiÖğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhan Ozkul, binanın çatısına yerleştirilen cep telefonlan antenlerinden yayılan mikrodalgalann, bilimsel deneyleri olumsuz yönde etkilediğini belirterek antenlerin kaldınlması için Ankara 1 'inci Bölge Idare Mahkemesi'ne başvurarak davaaçtı. Üniversitelerin aksine Bakan Ersümer, Akkuyu Nükleer Santralı'nın deprem bölgesinde olmadığını söylüyor kkuyuVla depremçeBşkisi• Dokuz Eylül Üniversitesi yaptığı araştırmada, denize kadar uzanan ve aktif olan Ecemiş fay hattının Akkuyu'ya 25 kilometre uzaklıkta olduğunu saptadı. Ancak bakanlık bu araştırmayı görmezden geldi. ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Türkiye Elektrik Üretim Iletim AŞ'ce (TEAŞ) hazırlanan teklif is- teme şartnamesinde, ihaleye katı- lan konsorsiyumlann Akkuyu'da ya- pılması planlanan nükleer santrah 6.4 büyüklüğündeki depreme göre inşa etmesi istenirken, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersü- mer çelişkili açıklamalar yaptı. Er- sümer, "Santral, 9-10 büyüklüğün- deki deprem olashğı dikkate ahna- rak yapdacak" dedi. Hükümetin deprem hassasiyen ne- demyle teklif değerlendirme süresi- ni 1 ay uzattığı Akkuyu Nükleer Sant- ralı'na ılışkin çelişkili açıklamalar yapılıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilımlen Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Atilla Uzun, Prof. Dr. SunguGökçen, öğretim görevusı Er- deniz Özel ve Ingiltere'den Keele- StafTs Oniversitesi Jeoloji AnaBilim Dah'ndan Prof. Dr. Gilbert Keffling'in yaptıklan araştırmada, denize kadar uzanan ve aktif olan Ecemiş fay hat- tmm Akkuyu'ya 25 kilometre uzak- lıkta olduğu saptandı. Ancak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, söz konusu araştırmayı reddetti. TEAŞ'Ia da ters dfiştü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakam Cumhur Ersümer, Cumhuriyet'e yap- tığı açıklamada, Akkuyu'nun Ece- miş fay hattmm ve Kıbns'tan geçen Misis fayının 160 kilometre uzagın- da bulunduğunu öoe sürdü. 22 yıldır bölgede sismik araştır- malaryapıldığını kaydeden Ersümer, "6O'« yakın kuruluşun bu konuda verdiği raporhr var. Hiçbir raporda, depreme ilişkin olumsuzluk geçmi- yor. Akkuyu ile Ecemiş fayuım bitti- ği nokta arasında 160 kilometre var" dedi. Ersümer, santrahn 9-10 büyüklü- ğündeki olası depreme göre yapıla- cağıru öne sürerek TEAŞ bürokrat- lanyla çehşti. Akkuyu için 6.4 büyük- lüğündeki depreme göre 0.25 g yer şiddeti ivmesi belirleyerek ihaleye çıkan, daha büyük şıddettekı depre- me göre yapılacak santralın "maliye- ti gereksiz yere artoracağuu öne sü- ren" yetkılılenn aksı yönünde açık- lama yapan Ersümer, "Bflmmesi ge- reken şey, hiçbir riskin ounadığıdır. Santrahn her bölgesi farkh büyük- lükteki depremegöreyapdabflir" gö- rüşünü savundu. Ersümer, hüküme- tin Akkuyu'da yapılacak nükleersant- ralın depreme dayanıkhhğı konusun- da da hiçbir kuşkusu ohnadığmı sa- vundu. Teklif değerlendirme süresinin er- telenmesının Akkuyu'da nükleer sant- ral yapılmayacağı anlamına gelmedi- ğinin altrnı çizen Ersümer, "Elekt- rik ihbyacımızı dikkate ahnak zorun- dayız" dedi. Maüyet tarnşması TEAŞ'ın çıküğı ihalede teklif is- teme şartnamesinde, konsorsiyum- lardan 6.4 büyüklüğündeki depreme göre santral yapılması istenmişti. TE- AŞ yetkilileri, Akkuyu'da bugüne dek olan deprem büvüklüğünün 2 ol- duğunu ileri sürerek "Buna karsm şu ana kadar ohnuş deprem büyük- lüğünün 3 katını dikkate alarak sant- ral yapacağız. Daha büyük depreme göre yapılacak santral, manyeti ge- reksiz yere arttuır" demişlerdi. 17 Aralık 1996 'da uluslararası iha- leye çıkan Akkuyu Nükleer Santralı için 15 Ekim 1997'de teklifler alın- mışü. Türkiye'nin sismik açıdan en güvemlir bölgesi olduğu öne sürü- len Akkuyu'da yapılacak santrahn soğutma suyunu da denizden sağla- ması isteniyor. Kurulacak santral, Türkiye elektrik gereksiniminin sa- dece yüzde 2'sini karşılayacak. En düşük ünitenin gücü 600 MWe, en düşük nükleer santrahn gücü 800 MVVeolacak. j.- Geleceğinydhsımaları Catifornia'nın Pasadena bölgesinde bu yd lirincisi düzenlenen Tournament of Roses, (Güllerin Tunıuvası) 1 Ocak'ta rengârenk etknüUderie başladı. Gösterinin teması olarak betirienen "2000 Kuüamalan: Geleceğin Yansunalan" sloganı gerçekten de yapılan gösteriler ve resmi geçide kablan birbiriııden güzel ve uçuk çiçek düzenlemeleriyle örtüştü. "Hayaflere doğru" admı taşıyan ve 35 bin adet karanfil, kadife çiçeğt ve gülden oluşan düzenieme, turnuvada ödüle layık görüldü. Öte vandan Pasadena'da aynı gösterUerde 250den fazla sporcu, bisikletle yapacaklan dünya turu için bir araya geldl Bisikletle yapılacak dünya turunun bir yıl sürmesi, bu bir yd içinde 45 ülke gezihnesi ve 20 bin kilometre yol katedilmesi hedefkniyor. lurnuvava kaülan v^nşmacılar bir yıl sonra, 1 Öcak 2001 'de tekrar Pasadena'ya dönecek. .- : e-posta : tan @ prizma. net. tr 'Çeşme' adlı yapıtı, adı açıklanmayan bir sanatsever aldı Bir trilyona pisuarÖZGENACAR ANKARA- Çağdaş sa- natı etkileyen 1917 yapı- mı bir "pisuar"rn (sidik- lik) 1964 kopyası New York'ta bir müzayedede bir milyon 762 bin dola- ra (yaklaşık bir trilyon li- ra) satıldı. Fransız sanatçı Marcel Duchamp'ın "Çesme''adı- nı verdiği bu yapıtın sanat tarihini etkileyen bir öy- küsü var. Duchamp, 1917 yıhnda New York'ta J.L. Mott Iron \Vorks Comp adlı bir hırdavatçıdan be yaz renkli bir armatür sa- tın alır. Siyah boyayla " R Mutt 191T diye takma bir adla unzaladığı bu arma- türii "BağunsızSanatçüar Topluluğu" adlı grubun sergisine çıkanr. Amacı ahşıhnış sanat ve güzellik kavramlan dışın- da sanatın farkh bir boyu- tunu, bir başka de>imle in- sanlann "acajip bir yaprt" dedikleri bu nesneyi ah- şılmış ortamından çıkanp yeni ve değişik bır ortama yerleştirmektir. Seksen yıl önce ınsanlar çağdaş sanatın bugünkü boyut ve sürprizlerine he- nüz alışık olmadıklan için Duchamp'a tepki göstenr- ler. Sanatçı da bu toplu- luktan istifa etmek zorun- dakalır. Bu olay "hazımesne'' ile "buhmtu nesne" kavram- lan arasındaki farkı orta- ya ko>Tnakla kalmaz pek çok çağdaş sanatçıya da esin kaynağı olur. Duc- hamp, kendıni "Bay Mutt'un yapıü kendi elle- riyle yapm yapmadığı de- ğil, bunu seçmiş olması önemlidir" sözleri ile sa- vunur. Sanat tarihçilerine göre Duchamp'uı bu dav- raruşında yaratmak değil, düşünce ve seçim önemhy- di. Dadaızm, Sürrealizm ve 50'li yıllardan sonra pop- artı etkileyen bir sanatçı olan Duchamp, bu yapıü- nı birkaç kez daha yinele- di. 1964'te77yaşındadör- düncü kopyasıru Milano'da Galeri Scwarz'ta da sergi- ledi. Bu sonuncu yapıt Sot- heby's Müzayede evince New York'ta açık artnrma- ya çıkanldı. Müzayedeye telefonla "L081" koduyla kanlan ve adı açıklanmayan bir kişi 1.6 miryon dolar, komisyon ve vergisi ile bir milyon 762 bin dolara "Çeşme"yi sarın aldı. Müzayedeyi iz- leyenler, "Böyle bir kod adh kişinin bu yapm alma- sı sanatçıya ayn bir sevinç kaynağı oluşturabilirdi" dediler. Müzayededen iki gun önce sanatçının öteki yapıtlan ve sanaü ile ilgi- li olarak konferanslar düzenlenmişti. 53. VEREM EĞİTtMİ VE PROPAGANDA HAFTASI Veremle savas bittnediANKARA / İSTANBUL (Cumhu- riyet) - Dünya Sağlık Örgütü'nün (WH0) araştrrmalanna göre, dünya- da her yıl 8 milyon kişi verem hasta- hğına yakalanıyor, 3 milyon kişi, ve- rem nedeniyle hayatını kaybediyor. 53. Verem Eğitimi ve Propaganda Haftası başladı. 10Ocak2000tarihi- ne kadar sürecek hafta boyunca verem hastalığı ile mücadele ve korunma yollanyla ilgili çeşitli etkinhkler dü- zenlenecek. Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel, vereme karşı sürekli ve dikkatli bir mücadele yürütülmeye devam edihnesi gerektığıni belirte- rek "Bu mücadeledeki kesintinin, ve- remhastahğmmyenidenortayaçıkma- sma sebep ofaıcağı unutuhnamalıdır" dedi. Sağhk Bakanhğı'ndan yapılan açık- lamada, verem hastalannın yüzde 75'inin, sosyo-ekonomik bakımdan geri kalmış 13 ülkede ortaya çıktığı behrtildi. "lstanbul II Sağlık Müdürü Mecit Çahskan, Istanbul'da yılda ortalama 11 bine yakın verem (tüberküloz) has- tasınıntedavi gördüğünü, bunun yak- laşık 4 bin 200'ünün yeni vaka oldu- ğunu belirtti. Çahşkan, Verem Eğitimi ve Pro- paganda Haftası nedeniyle yapügı ya- zılı açıklamada, tüberküloz hastalı- ğının hâlâ halk sağhğnu tehdit ediyor ohnasınm, bu haftaya özel bir önem kattığını kaydetti. fstanbul'da halen ortalama yüda 11 bine yakuı hastanın tedavi gördüğünü belirten Çahşkan, bunun yaklaşık 4 bin 200'ünün yeni vaka olduğunu bildirdi. Hasta sayısırun fazlahğı nedeniyle lstanbul genelinde 25 Verem Savaş Dispanseri ve 3 büyük yataklı tedavi kurumu ile hizmet verildığini ifade eden Çahşkan, geçen yıl yeni doğan tüm bebeklerin verem aşısı ile aşılan- dığmı ve aynca Ukokul binnci srnıf- larda 2. aşı uygulamalannın devam et- tığını belirtti. Çahşkan, verem savaş dıspanserle- rinde geçen yıl 460 bin 718 kişinin mu- ayenesinın yapıldığını, bunlann 442 bin 873'üne radyolojik, 20 bin 811 'ine baktenyolojık muayene uygulandığı- nı da kaydetti. Korunma 5nemB Hastalığın tedavısuun, korunma- dan çok daha pahahya mal olduğunu hatırlatan Çahşkan, korun- ma yöntemlerine büyük önem veril- diğrni vurguladı. Mecit Çahşkan, hastalığa ılişkin koruyucu önlemleri ise şöyle sırala- dı "Kalabalık ve benzeri enfeksiyon tehlikesmiartbran sosv'alkoşuBarm dü- zettümesL Hastalann, aile bireyleri- nin vekuşkuhıtanninceknmesiiçin me- dikal, laboraruvar, röntgen imkânla»- nnm sağlanması. Hastalannerken te- davileri Sosvoekonomik seviyesi dü- şük kesimlerde hastahğın bulaşmayol- lan ileilgilihalkm eğitiunesi Koruyu- cu aşüann zamannıda uygulanmasL Yeni doğan bebeklere 8. haftasmda BCG aşremmuygubnması, ilkokul bi- rincismıflaki öğrencOerin2. asüannm yapünlmaa." SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN 'Çağdaş Uygarlık Diizeyi': Nükleer Teknoloji'dip Hüseyin Avni Bey yazıyor: 1881 'de, Mekteb- i Mülkiye-i Şahâne'de (Siyasal Bilgiler Fa- kültesi) llm-i Servet-i Milel hocası (Iktisat Profe- sörü) bulunan, Sakız'lı Ohannes Paşa, ne dermiş bilirmisiniz? "Yerli sanayiinin, himâye usulleriy- le geJişmesine taraftar olmadığını!" Zira "... her ne kadar yüksek gümrük resimlerinin, devlet hazinesine bir menfaat getirmesi gerçek ise de, 'himaye sistemi' serbest ticareti' önlemekte" imiş, "halbuki zamanın ithâlat ve ihrâcat reji- mi, 'mâkûl bir rejim' imiş! Sakız'lı Ohannes Paşa'nın beğendiği ve vaz- geçemediği ihrâcat ve ithâlat sistemi, Osmanh'yı penceleri arasına almış da ezmekte olan 'emper- yalist ekonomi sistemi' idi, 'açık kapı' politikasıy- la "mülkün' içine sızmışlar, lonca sistemini ve es- nafocaklannı duman ederek, ekonominin belinikır- mışlardı. Ömek mi, yıne Hüseyin Avni Bey'den: "...1800 ve 1820 yıllannda Istanbul'da kumaş esnafının 2.750 ve kemahçı (havsız kadife) es- nafının da 350 tezgâhı vardı. Bütün bu tezgâh- larda 5.000'den fazla insan çalışıyordu. 1868 yı- lında, yerli sanayiinin ıslahı için hazırlanan bir inceleme raporunda, bu kumaş tezgâhlann- dan ancak 25 (evet yanlış okumadınız beylar ha- nımlar, yirmi beş!) tane kaldığı esefle kaydedil- mektedir. Bu raporun yazıldığı devrede, Avru- pa sanayiinin dokuma eşyası bol bol ve ucuza gümrük kaptlanndan giriyor ve yerli imalâtha- neleri tazyik ediyordu. Zamanla imalâthaneler kapanıyor, bunlann yerine Avrupa malı satan mağazalar açılıyordu..." (Bkz. 'Yan Müstemleke Oluş Tarihi') Üç bin küsurtezgâhın 25'e indiği yıl, 1868; Ohan- nes Paşa, 'mevcut ithâlat ve ihrâcat rejimini', 1881 'de bile öve öve bitiremiyor, oysa, ülkesinin na- sıl battığını yaşamış. Onu böyle konuşturan nedir? Azınlıklardan oluşu mu, sanmam; 'Avrupa kültû- rt/'ne fazlaca inanması, bu kültürün emperyalist kültürü olduğunu farkedemeyip, 'çağdaşlaştığını' sanarak, memleketini tutsak etmesi! Tanzimat son- rası Osmanlı aydını, ister Türk ister başka asıllı ol- sun, çağdaş olmayı, liberal olmak anlamıştır. Ube- ral olmak da ne, siyasal düzeyde özgüriükçülük ol- duğu kadar, ekonomik düzeyde de özgüriükçülük, yâni 'açık kapı siyaseti'! lyi ama senin 'mülkün', gelişmiş Batı'lı emperyalist devletler kadar sana- yileşememiş de, onlann mallan senin ekonomini bir kaşık suda boğabilecek güçte ise?.. Gerçekte o dönemde, bu anlamda 'asrilik', dü- pedüz ihanet idi. Amaç. 'çağdaş medenlyet seviyesi 1 İse... Cumhuriyet 'Maarifi', 'yeni rejimin' bütün ne- sillerine, temel gerçekleri tekrar tekrar öğret- memiş midir? "... Osmanlı üç kıt'aya yayılmış 'cihangir 1 bir devlet olduğu halde çökmüştür; çünkü ne silahlı kuvvetlerini çağın icaplanna göre yenileyebilmiş- tir, ne teknolojisini: 'tımar sipahisi', BatTc/a 'ateş- li silahlann' kullanılmasından itibaren, etkisiz kal- mıştı; üstelik, matbaa gibi, buhargibi, elektrik gi- biyeni teknolojiler, 'gâvur icâdı' diye ülkeye sokul- muyordu. Matbaanın gecikmesi cahilliği pekiştir- miş, buharve elektrik teknolojisine 'yan oturmak', Osmanlı'da sanayileşmenin geri kalmasına yol açmıştr. Buhar ve elektrik, bu iki teknoloji, Batı Avrupa'n/n 'yükselişi', ilk 'Kaprtalist Devrimi'; ve nihayet, 'Emperyalizm' demektir ki, Batı Avru- pa'n/n yeryüzü egemenliği anlamına gelir..." "... Osmanlı, olayın önemini ancak, batacağı yıllara doğru, o da 'ecnebi sermaye'n;n bastırma- sıyla anlayabilmişti: Buhar ve elektrik teknolojisi Os- manlı'y/ daha iyı sömürebilmek için, yüzyıllar son- ra Tazminat'/a geniş ölçüde yurda sokulmuş, bu da Hüseyin Avni BeyVn ömeğinde görüldüğü gi- bi, Osmanlı ekonomisini çökertmiştir. O halde Cumhuriyet rejiminin en büyük niteliği çağdaş olmak, 'çağdaş medeniyet seviyesi'nde bulun- mak, hatta bu seviyeyı aşmak olmalıdır, zira Os- manlı'n/n 'yeni teknolojileri' kabul, -daha önem- lisi- ondan Veriisini' yaratamayışı, o cihangir im- paratoriuğun batma nedenlerinden birisi, belki de başlıcası olmuştur..." Bu mantığın ve düşünce tarzının, 'yeni' ve Ba- tı'lı Türk aydınına, çıktığımız yüzyılın ikinci çeyre- ği boyunca, (1925-1950) hâkim olduğunu, hangi- miz inkâr edebilir? Yüzyılın ikinci yansı başlayın- ca, 'demokrasi havarisi' siyasi liderlerimiz, davra- nışlan ve uygulamalanyla, ne kadar çelişirse çeliş- sin, 'çağdaş medeniyet seviyesi'ni tutmak ide- alini, dillerinden düşürmemişlerdir. Bu da bir ger- çek. Şu anda yeni bir yılın, olmadı, yeni bir yüzyı- lın, yine olmadı, yeni bir binyılın başında; yine ay- nı şekilde düşünüyor, yine dillerinden, aynı parola düşmüyor. O zaman, 'alafranga' ve 'seçkin' Türk intelligentsia'sının, üstelik bu intelligentsia için- de en 7/eric/"geçinenlerin; çağdaş teknolojilerin en önde gelenlennden birisi olan nükleer teknolojiye, -aynen Osmanlı'nın dar kafalı softalan gibi- diren- mesini, direnmek de laf mı?- ona karşı çıkmasını, nasıl izah edersiniz? Hele bir düşünün! Sibernetik, biyonik vb. gibi; bilgisayar teknolo- jisi, uzay teknolojisi, nükleer teknoloji, 'çağ- daş medeniyet sewyes/'nin tayin edici parametre- lerinden birisidin dakika başı, 'çağdaş medeniyet seviyesi'ni dilinden düşürmeyen 'alafranga ilerici- terimizin, ona direnmesi, ya da karşı çıkması; aca- ba kimlerin ekmeğine yağ sürmüş oluyor? O 'te- keli' elinde bulundurmak isteyen güçlerin değil mi? Çünkü o 'tekeli' elinde bulundurmak, hem 'süper güç' olarak kalmanın gereklerinden başlıcastdın hem de, elde etmeye heves edenleıi, dışardan olduğu kadar içerden engellemek, öteden beri kullanmak- tan hoşlandıklan bir yöntemdir. XX. y/ın sonunda, XIX. y/ın sonunda olduğu gibi, yeni teknolojiye geçmemek, ona karşı çıkmak; Sakız'lı Ohannes Paşa gibi -'Osmanlı sanayiini, göz göre göre batırdığı halde-, onun 'ecneb/'nin 'tekeli'nöe kalmasını savunmak, anlamına geliyor mu, gelmiyor mu? Hele bir düşünün! http://www.prizma.net.tr/AILHAN http^/www.bilgiyayınevi.com.tr7ailhan Faks/0-212/26019 88
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear